Madde Detay
Hüseyin Su
İbrahim Çelik
(d. 20 Ağustos 1952 / ö. -)
Hikâyeci, Denemeci, Yazar
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı İbrahim Çelik'tir. Yazılarında ve edebî eserlerinde "Hüseyin Su" müstearını kullandı. Cemile Hanım ile Çiftçi Salih Çelik'in oğlu olarak Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Hacıduraklı köyünde doğdu. İlkokula başlamadan şifahi kültür geleneği yoluyla halk hikâyelerini ve dinî menkıbeleri ezberledi ve okuma yazmayı öğrendi. Köyünde okul olmadığı için dayısının yanında (Dulkadirli Yarımkale köyünde) başladığı ilkokulu, Hacıduraklı köyünde (1964), ortaokulu ve liseyi Kırıkkale’de okudu ve Çorum’da tamamladı (1973). Liseyi bitirinceye kadar inşaatlarda, kömür ocağında, tuğla ocağında, ekmek fırınında, hasat mevsimlerinde de tarla ve ekin işlerinde ırgat olarak çalıştı. 1974'te evlendi; iki oğlu, iki de kızı dünyaya geldi. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden Hikâyeci ve Romancı Olarak Samipaşazâde Sezâi adlı bitirme tezi ile mezun oldu (1980). Öğrenciliği sırasında memurluk, daha sonra da edebiyat öğretmenliği ve kütüphanecilik yaptı. 12 Eylül günlerinde bir süre tutuklu olarak Mamak’ta kaldı. 1980'den itibaren Kütahya, Adapazarı ve Ankara'da öğretmenlik yapan Hüseyin Su, Talim ve Terbiye Kurulu başkanlığı görevlerinde bulundu. 1983’te Menemen’de kısa dönem askerlik görevini yaptı. 1997’de Kültür Bakanlığı'na geçti ve Milli Kütüphane’de Şube Müdürlüğü, 1998–2000 yıllarında ise İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu ve 2000’de buradaki görevinden emekliye ayrılarak Ankara'ya yerleşti. Hece (1997) ve Heceöykü (2004) dergileriyle Hece Yayınları’nın kuruluşuna öncülük etti. Kuruluşundan itibaren de on sekiz yıl boyunca Hece (213 sayı), Heceöykü (64 sayı) dergilerinin ve Hece Yayınları’nın yayın yönetmenliğini yaptı (1997-2014).
Kitaplarından Gülşefdeli Yemeni, Aşkın Hâlleri, Ana Üşümesi ve Bir Yağmur Türküsü Arnavutçaya; Gülşefdeli Yemeni (Her Roj Ji Emir Diçe) Kürtçeye çevrildi. Öykülerinden ‘Ateş’ Boşnakçaya; ‘Gülşefdeli Yemeni’ Azericeye ve Farsçaya; ‘Yüzündeki Deniz Duruluğu’ İtalyancaya çevrildi. Gülşefdeli Yemeni adlı öykü kitabı ile Türkiye Yazarlar Birliği 1998 Yılı Öykü Ödülü'nü; Edebiyat Eylemi ve Nuri Pakdil adlı kitabı ile Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 5. Edebiyat Mevsimi etkinliği kapsamında Nuri Pakdil Özel Ödülü'nü kazandı. Hâlen Cumhurbaşkanı danışmanı olarak görev yapan Hüseyin Su, Ankara'da yaşamaktadır.
Hüseyin Su'nun edebiyata olan ilgisi, ortaokul yıllarında başladı. Liseyi bitirdiğinde Türk ve dünya edebiyatının önemli eserlerini okumuş olan Hüseyin Su'nun edebiyat ve düşünce çizgisinin gelişiminde yakından takip ettiği Büyük Doğu, Diriliş ve Edebiyat dergilerinin önemli etkisi oldu. Su'nun ilk yazıları, 1979'da Yeni Devir'de yayımlandı. Yazar, Edebiyat dergisiyle yetmişli yıllarda ilişki kurdu; Nuri Pakdil’in yönlendirmesiyle Ocak 1980’den itibaren bu dergide yazmaya başladı ve 1984'de dergi kapanıncaya kadar yazmaya devam etti. "Tüneller" ve "Ateş" adlı ilk öyküleri, 1981'de burada çıktı. Daha sonra İlim ve Sanat, Mavera, Hece ve Hece öykü dergilerinde ve bazı gazetelerin kültür-sanat sayfalarında yazılarını neşretti. 1983’te öykülerinden oluşan bir toplam arkadaşlarınca Tüneller adıyla Edebiyat Dergisi Yayınları arasında yayımlandı. İlk öykü kitabı Tüneller’deki öyküleri, 1999'da kurucusu olduğu ve başında bulunduğu Hece Yayınları arasında asıllarına döndürerek Ana Üşümesi adıyla yeniden yayımladı.
Ana Üşümesi (1999), iki ana bölüm halinde on iki hikâyenin birleşmesinden oluşur. Yazar, kitabının girişinde Tüneller’in o günkü hâliyle yayımlanacağından haberi olmadığını, kimi öykülerinin Edebiyat’ta yayımlanırken uğradığı değişiklikleri de aslına döndürerek dosyalaştırdığını belirtir ve eseri hakkında şu değerlendirmeyi yapar: "Tüneller'deki öykülerin Edebiyat dergisinde ve kitap olarak yayımlanışlarına ilişkin hayıflanmalarım var, inkârım değil. Edebiyat dergisinin yazınsal atmosferi ve ilişkileri çerçevesinde doğdu Tüneller. Benim öykümden çok 'ortam'ın kolektif ürünüydü, içimde kalanlar oldu. Kendimle kaldığımda yazmak istediğim öykülerin farklı olduğunu gördüm.” (Aykut; Lekesiz, 2005: 287). Yazar, ikinci öykü kitabı Gülşefdeli Yemeni'yi 1998'de, üçüncü kitabı Ana Üşümesi'ni (Tüneller kitabındaki öykülerle birlikte) ve dördüncü öykü kitabı Aşkın Hâlleri'ni 1999'da yayımladı. Bu kitabından yaklaşık yirmi yıl sonra 2018'de İçkanama adlı son öykü kitabını neşretti. Mahfuz Zariç, Hüseyin Su'nun ilk öykülerini şu cümlelerle değerlendirir: "Hüseyin Su’nun Tüneller ve Ana Üşümesi’ndeki ilk öyküleri iki gruba ayrılabilir. İlk iki kitaptaki “Tüneller”, “Rahvan”, “Isındıkça Buğulanan Toprak”, “Kaynayıp Çoğaldıkça Kanımız” ve “Damarlarda Kan Gibi” adlı öyküler, doğrudan Edebiyat dergisi çevresi ile ilgili olup Edebiyat dergisinin bildirileri gibidir. Bu öykülerde daha çok öykü kişilerinin bungunlukları, çatışmaları, ötekileştirmeleri kesitler biçiminde işlenmiştir. Bunların dışındaki dokuz öykü ise klasik anlamda başı sonu olan, olay ağırlıklı olmasa da mekân zaman ve kişi unsurlarını barındıran, modern yazım ve anlatım tekniklerinin tüm imkânlarının kullanıldığı kurgulanmış öykülerdir." (Zariç 2008: 33).
Hüseyin Su, öyküyü “hayatın bize yaptıklarına karşılık vermek, müdahale etmek, beğenmediğimiz durumları bu yazı yoluyla yeniden düzenlemek, düzeltmek”, öykü yazma ve okuma anını ise “kendimize ve insanlara en yakın olduğumuz bir baş başa kalıp halleşme durumu, ağzıma bakılarak dinleniyormuşum, gözlerinin içine bakarak dinliyormuşum gibi bir şey...” şeklinde tanımlar (Su, 2005: 374) ve kendisinin öykü yazış süreci ile ilgili ise şu bilgileri verir: "Önce, bir tohum hâlinde, öykülük bir düşünce düşer içime. Sonra da çimlenip dal budak salar. Onu genellikle uzun bir süre içimde gezdiririm. Daha çok notlarımı düşünerek alırım. Kâğıtlara yazdığım notlar bir öykü için gerekli olanların onda biri bile değildir, ister üşengeçlikten ve tembellikten, isterseniz hayatımızda yazıya ayrılan zamanın yetersizliğinden deyin, bir öyküyü yazmak için bir türlü masaya oturmaya kendimi ikna edemediğim için, öykünün kurgusal olarak yapısı neredeyse yüzde yüz düşünce plânında tamamlanır. Bazı öykülerin sayfaları hatta paragrafları bile kâğıtla kalemin buluşmasından önce belli olur. Yazarken kaptırıp, öykü kişilerinin ardına düşerek farklı yerlere çıktığım da olur. Ama genellikle öykü bittikten sonra oturur yazarım. İçime düşen öykülük düşünceye uygun zaman, mekân, olay ve bütün bunları yaşayacak kişiler ararım. Bunlardan kimileri zamanla aradan çekilir ve unutulup gider. Öyküye girme imkânı bulamazlar. Çoğu öykülerimi yazarken ilk cümleyi yazabilmek için kâğıdın başında saatlerce, bir gün, iki gün dolaşıp durduğum olur. İlk cümleyi yazdım mı sancılarım hafifler ve birkaç oturumda öykü tamamlanır.” (Su 2005: 375).
Hüseyin Su'nun pek çok öyküsünde otobiyografik öğeler görülür. Mahfuz Zariç bu konuda şu tespitleri yapar: "Hemen her yazar gibi Hüseyin Su da öykülerinde otobiyografik unsurlardan yararlanmıştır. Özellikle Ana Üşümesi’nde yazarın yararlandığı biyografik unsurlar rahatlıkla gözlemlenebilmektedir. Bir zamanlar kömür işçiliği yaptığını belirten yazar, “Girdaplarda” adlı öyküsünde kömür işçilerinin zor çalışma şartlarını ele almıştır. “Yanağımda Dedemin Sakal İzleri”nde anlatılanlar çocukluk döneminin izleri olarak görülebilir. “Isındıkça Buğulanan Toprak”ta anlatı başkahramanının yazar gibi bir öğretmen olduğu anlaşılır. Edebiyat dergisi ve Nuri Pakdil’i hatırlatan “Tüneller”, “Kolum Kısa Yol Uzun” gibi öykü örnekleri de otobiyografik izler taşıyan öykülerdendir. (Zariç 2008: 32).
Hüseyin Su, söyleyiş, anlatım ve tema açısından geleneksel, biçim ve kurgu açısından modern öyküleriyle tanınmıştır. Ayşenur Külahlıoğlu İslam, Hüseyin Su'nun hikâyelerini "1960'tan Günümüze Kendi Sesini Arayanlar" üst başlığında "Yeni Gelenekçiler" grubu içinde Rasim Özdenören, Durali Yılmaz, Şevket Bulut ve Mustafa Kutlu ile birlikte değerlendirir. Bu grubu birbirine bağlayan ortak hassasiyetlerin modernizme karşı çıkış, yerlilik, akıl ötesi, şuuraltı, altıncı his, duygu, sezgi gibi kavramları öne almaları olduğunu söyler. Tarihsel köklerinin belli belirsiz bir biçimde Tanpınar ve Peyami Safa'da görülebildiği, teknik açıdan homojen olmadığını ancak geleneksel kaynaklara, yerli mitolojik unsurlara, masal ve efsanelere göndermelerde dinin ve geleneksel ahlâkın düsturlarını yüceltmede bir ortaklık olduğunu belirtir. (İslam 2009: 363-373). Ömer Lekesiz ise Hüseyin Su’yu Kamil Doruk, Cemal Şakar, Nazan Bekiroğlu ile birlikte “seksenli yılların şark hikâyeciliği ve kendi hikâye geleneğimizi dikkate alan hikâyecileri” arasında sayar. Bu hikâyecilerin “şark hikâyeciliği ile kendi hikâye geleneğimiz üzerinde durmalarına, bunlara mahsus kimi unsurları esas almaya yönelmelerine” dikkati çeker ve bu yazarların öykülerini orijinal, seçkin örnekler olarak niteler. Kendilerini de “şark hikâyeciliğinin batılı versiyonları Paulo Coelho, J.R.R. Tolkien ile karşılaştırarak kültürel köprüleri izleme, geleneğe yaslanma, tüm zamanlarda geçerli öyküsel renk, aura ve çevreyi kullanma konusunda haklı bulduğunu” belirtir (Lekesiz 2000: 146). İslam ve Lekesiz her ne kadar farklı adlandırmalar yapsalar da geleneksel değerlere bağlılık, şark hikâyeciliğine yönelme gibi temel noktalarda birleşmektedirler. (Kumsar 2016: 221).
Nurullah Çetin, Hüseyin Su hikâyeleri hakkında genel olarak şu tespitleri yapmıştır: "Hüseyin Su, hikâyelerinde 'olay'a yaslanmak yerine en çok kişi ve atmosfer hikâyeleri yazmayı yeğlemiştir. Kişiler sessiz, sakin, durağan bir yaşama sahiptir. İyi, olumlu sayılabilecek tipler ön plandadır. Anadolu, ideolojik bir kalıba alınmadan gerçek kimliği ve kişiliği ile sergilenmeye çalışılmıştır. Bireysellik ve sosyallik yerine tarihten tevarüs edilen sosyal kültürel değerleri öne çıkarır. Olay, zaman, mekân ve tasvirden çok kişiyi, kişiliği ve ruhsal tahlili öne çıkarır." (Çetin 2001:15).
Necip Tosun ise Hüseyin Su'nun öykü dünyasını bir bütün hâlinde şu cümlelerle değerlendirmiştir: "Tematik anlamda tümüyle geleneğe yaslanan Su, biçimsel anlamda gelenekten beslenmekle birlikte, modern öykünün imkânlarını kullanır. Bilinç akışı, iç monolog gibi teknikleri dener. Bazen de halk hikâyelerinin motiflerine yaslanıp onun aurasından beslenir. Belki de bu yüzden anlatıcı, kimi kahramanlarını halk hikâyelerinden kopup gelmiş kahramanlara benzetir. Onun öyküleri çoğunlukla psikolojik çözümlemelere yaslıdır. Onda öykücü göz daha çok dışa dönüktür. 'Ben' öyküsünü değil, 'o' öyküsünü yazar. Annesini, babasını, dedesini, halasını, çevresindeki dostları... Tanıklık ettiği yaşamlardan kesitler sunar, onları yorumlar. Aşk olayını bile dışarıdan gözlemlerle anlatması ilginçtir. Sanki öyküyle içselleşmekten çekiniyormuş gibi bir izlenim bırakır okurda. Kurgu ve biçimde fazla arayış içinde değildir. Öykülerinde imge ve simgelere, sembolik yaklaşımlara başvurmaz, sade, yalın bir anlatımı yeğler. Meselesini okura aktarmada aceleci değildir, serinkanlı bir anlatımla bütün bir metne yayar. Bazen detaylarda fazlaca yoğunlaşıp modern öykünün temel kurallarından olan tek etki ve odaklaşma konularını ihmal ediyor gözükse de öykü bütünlüğünü kurmada başarılıdır." (Tosun, 2015: 48-49).
Öykücü kimliği ile ön plana çıkan Hüseyin Su; 2014'te Nuri Pakdil'in mektuplarını yayına hazırlamış, 2017'de Takvim Yırtıkları adı altında üç cilt hâlinde günlüklerini neşretmiş; deneme, biyografi, inceleme ve söyleşi türlerinde eserlere de imza atmıştır.
Kaynakça
Akçaoğlu, Serap (2002). "Gülşefdeli Yemeni Hikâyesi Üzerine Bir İnceleme". Türk Dili. 611: 952-956.
Aykut, Kemal; Lekesiz, Ömer (2005). Hüseyin Su Kitabı. İstanbul: Nehir Yay.
Çetin, Nurullah (2001). "Hüseyin Su'nun Hikâyeleri". Dergâh. 131:15.
İslâm, Ayşenur Külahlıoğlu (2009). "Cumhuriyet Dönemi Türk Hikâyesi". Yeni Türk Edebiyatı El Kitabı. Ankara: Grafiker Yay.
Kumsar, İsmail Alper (2016). "Geçmişin İçinde Kaynayan Gelecek ya da Dedemizin Sakal İzleri". Yaşayan Hikâyemiz: Günümüz Türk Hikâyesi Üzerine İncelemeler. İstanbul: Kesit Yay. 220-233.
Lekesiz, Ömer (2000). Öykü İzleri. Ankara: Hece Yay.
Örgen, Ertan (2017). "Hüseyin Su Öyküsünde Taşra Tasavvuru". Sobider Sosyal Bilimler Dergisi. 16:12-17.
Su, Hüseyin (2005). "Öykü Türünün Sizdeki Karşılığı Nedir?". Hece. 46: 374.
Şakar, Cemal (2001). "Öykü Yazarının Kulağı Kün Emrine Aşina Olmalı". Hece. 56: 39-52.
Tosun, Necip (2015). Günümüz Öyküsü. İstanbul: Dedalus Yay.
Uslucan, Fikret (2005). "Modern Hayatın Göremedikleri yahut Yanağımızda Sakladığımız Dedemizin Sakal İzleri". Hüseyin Su Kitabı. (Ed. Kemal Aykut, Ömer Lekesiz). İstanbul: Nehir Yay.186-197.
Yalçın, Murat (Ed., 2010). Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. C.2. İstanbul: Yapı Kredi Yay. 929-930.
Zariç, Mahfuz (2008). Hüseyin Su, Hayatı, Sanatı ve Eserleri. Yüksek Lisans Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. NECATİ TONGAYayın Tarihi: 23.05.2019Güncelleme Tarihi: 18.09.2023
Yayın Tarihi: 23.05.2019Güncelleme Tarihi: 18.09.2023
Güncelleme Tarihi: 18.09.2023
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Tüneller | Edebiyat Dergisi Yay. / Ankara | 1983 | Hikâye |
Gülşefdeli Yemeni | Hece Yay. / Ankara | 1998 | Hikâye |
Ana Üşümesi | Hece Yay. / Ankara | 1999 | Hikâye |
Aşkın Hâlleri | Hece Yay. / Ankara | 1999 | Hikâye |
Bir Yağmur Türküsü | Hece Yay. / Ankara | 1999 | Deneme |
Öykümüzün Hikâyesi | Hece Yay. / Ankara | 2000 | İnceleme |
Irmağın İçli Sesi : Atasoy Müftüoğlu Kitabı (Haz.: Hüseyin Su). | Hece Yay. / Ankara | 2007 | Biyografi |
Edebiyat Eylemi ve Nuri Pakdil | Hece Yay. / Ankara | 2013 | İnceleme |
Kalemin Yükü | Şule Yay. / İstanbul | 2014 | Deneme |
Yazı ve Yazgı | Şule Yay / İstanbul | 2014 | Deneme |
Nuri Pakdil’in Mektupları (3. C., Yay. Haz. Hüseyin Su) | Edebiyat Dergisi Yay. / Ankara | 2014 | Mektup |
Keklik Vurmak | Şule Yay. / İstanbul | 2015 | Röportaj |
Hikâye Anlatıcısı | Şule Yay. / İstanbul | 2016 | İnceleme |
Takvim Yırtıkları (3 C.) | Şule Yay. / İstanbul | 2017 | Günlük |
İçkanama | Şule Yay. / İstanbul | 2018 | Hikâye |
Sayılı Gündü Geçti | Şule Yay. / İstanbul | 2019 | Nehir Söyleşi |
Bir Roman Kahramanı: Namık Kemal | Ketebe / İstanbul | 2020 | İnceleme (Ed. Hüseyin Su) |
Müstear Adresler | Şule Yay. / İstanbul | 2020 | Deneme |
Kırklar Cemi | Şule Yay. / İsstanbul | 2020 | Hikâye |
Ağılı! Ağılı! | Şule Yay. / İstanbul | 2021 | Hikâye |
Kırık Sızısı | Şule Yay. / İstanbul | 2022 | Hikâye |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Zübeyir Tokgöz | d. 1971 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ELVÂN ÇELEBİ | d. ? - ö. 1358-59’dan sonra | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MUSA | d. ? - ö. 1833/1843? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | PERVANÎ, Feyzullah Taştekin | d. 1952 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ŞEVKİ DİNÇAL | d. 03.05.1952 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Mehmet Ali Taşçı | d. 1952 - ö. 10 Haziran 1985 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Stepan Kuroğlu | d. 1940 - ö. 23 Haziran 2011 | Meslek | Görüntüle |
8 | Osman Şahin | d. 3 Mart 1940 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
9 | Coşkun Büktel | d. 1950 - ö. 2018 | Meslek | Görüntüle |
10 | Semih Sait Umar | d. 1923 - ö. 13 Aralık 2009 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Reha Bilgen | d. 1955 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | İzzet Göldeli | d. 1948 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | Hüseyin Nadir | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
14 | BOYACI, Esat Hüseyin Canıtez | d. 1914 - ö. 1990 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | İbrahim Eyibilir | d. 05 Aralık 1971 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |