Madde Detay

Kars'ta doğdu. Tam adı Mehmet Sıdddık Ertaş'tır. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Kars İmam Hatip Lisesini bitirdi. 1989'da başladığı Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden 1994'te mezun oldu. Yine Marmara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalında başladığı yüksek lisans eğitimini "Erzurumlu İbrahim Hakkı'da Din Felsefesi" adlı teziyle 1998'de tamamladı. Tunceli ve Sivas’ta öğretmenlik yaptı. Evli ve iki çocuk babası olan Ertaş hâlen İstanbul - Sultanbeyli’de mesleğini ve yazı çalışmalarını sürdürmektedir.

Metafizik anlayışa sahip bir şair olan Sıddık Ertaş'ın ilk şiiri Kardelen dergisinde yayımlanmıştır. Daha sonra kaleme aldığı şiirlerini, 1991 yılından itibaren Aydos, Düşçınarı, İstanbul Bir Nokta ve Kardelen gibi dergilerde yayımlamayı sürdürmüştür. Ertaş'ın, şiir dünyasını Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu ve Sezai Karakoç derinden etkilemiştir. Onun şiirinde İslâm medeniyetinin sembolleri, simgeleri, arketipleri hemen dikkat çekmektedir. İslâm terminolojisi ve Kur'an-ı Kerim'de geçen isimler, onun şiirinde -zenginlik olarak kullanımılmanın daha ötesinde- sembol hâline gelerek dizelere işlenmiş ve estetik bir evren oluşturmuştur. Bununla birlikte şair farklı temalara da yönelmiştir. Vefa onun şiirini kısaca şu cümlelerle değerlendirmiştir. "Şair, dördüncü kitabına kadar geçen süreçte yaşadığı çağa sığmak yerine başkalarının derdi ile dertlenip sınırsız coğrafyalara ulaşmayı denemiştir hep. İnsanın, insan sıfatını kazanmasına sebep olacak bir öz varsa o öz 'Başka bir insanın derdi ile dertlenmektir'. Şair, benlik davasından kurtulup hayatı yaşanılabilir kılan ama kendi derdi ile boğulup ölen olmamıştır. Sıddık Ertaş’ın fikir dünyası Fethi Gemuhluoğlu, Nuri Pakdil ve Mürsel Sönmez’den önemli izler taşımaktadır." (2017). Ertaş, Şartlı Tahliye (2017)'de çocukluğuna yönelmiştir. Çocuklukla ve çocukluğun en büyük imgeleri olan baba motifiyle yeniden yüzleşmenin hikâyesi gibi duran kitabın ana çatısını anne, vefat etmiş olan abla, çocukluk dönemindeki hastalıklar ve yoksulluklar oluşturmaktadır. Şair, anlam kapalılığına düşmeden bireysel ve toplumsal söylem dengesini yakalamıştır. Mehmet Aycı, şairin kişiliğini ve sanatını şu cümlelerle değerlendirmiştir: "Her peygamberin hayatı onda binlerce şiir çıkacak bereketli bir bahçedir. O bahçeleri birleştirmiş, şiirden bir peygamberler tarihi atlası çıkarmıştır. Korna ve zurna sevmez. Akmayan kurnalar için içinde ağıt pınarları köpürür. Neşesini, güleçliğini, umursamazlığını, hatta Melamiliğini iple oynatan, derin bir elemden yontulma ikinci bir kişi daha vardır teninin ve ruhunun giysilerinin sakladığı… Kukla da kuklacı da kendisidir." (Aycı 2013). Sıddık Ertaş'ın şiirinin, kaynağını kadim insanlık kültürünün sembollerinden almanın yanı sıra imgesel varlık alanına yaslandığı söylenebilir.