Madde Detay
DERYAMİ, Ali Erdoğan
(d. 1926 / ö. 17.10.1987)
?
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Dursun Ali Erdoğan’dır. Ahıska Türklerindendir. 1926 yılında Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı, Armutlu köyünde doğmuştur. Deryâdan mülhem olan Deryâmi mahlasını, ustası Âşık Huzûri’den alır. O yıllarda Kars, Erzurum ve Ardahan yörelerinde olduğu gibi Artvin’de ve özellikle de Âşık Deryâmi’nin doğum yeri olan Şavşat’ta da âşıklık geleneği usta-çırak ilişkisi bağlamında yaşatılmaktadır. Bu sebepledir ki Deryâmi, âşıklık geleneğini küçük yaşlarda öğrenir. Yöresine gelip giden birçok âşığı dinleyerek bu kadim geleneğe ilgi duymaya başlar. Şiirle, halk hikâyeleriyle ve bağlamayla tanışır. Ustası olarak kabul ettiği Âşık Huzûri’nin kendisi üzerindeki etkisi öteki âşıklardan hayli farklı ve kalıcı olur. Genç Dursun’un doğaçlama söyleyişine şahit olan Âşık Huzuri: ‘Derya gibisin evlat. Senin mahlasın bundan sonra Deryâmi olsun der.’
Âşıklık geleneğinin “bâde içme” halini Âşık Deryâmi de yaşamıştır. 20’li yaşlarının başında gördüğü bir rüyada gökyüzünden gelen bir ışık huzmesinin içine dolduğunu ve o esnada bâde içip aşka düştükten sonra şiir yazmaya başladığını söyleyen Âşık Deryâmi, bu dönemin ardından da bağlama çalmayı öğrenir. Doğaçlama konusunda tam bir yeteneğe sahiptir. Okuma yazma konusunda çok yeterli olmadığı için irticalen söylediği şiirlerin çoğunu kaydetme imkânına sahip olamamıştır. Çok yavaş yazdığı için de etkilendiği durumlar, nesneler, kişilerle ilgili doğaçlama söylediği şiirleri yazmaktan hep imtina eder.
1950 yılında 26 yaşındayken Erzurum’da yapılan bir yarışmada birincilik alır. Deryâmi adı artık dillerde dolaşmaya başlar. Aldığı bu birincilikten sonra şiire daha fazla ilgi duymaya başlar. Şavşat’ta maddi anlamda tutunamayacağını fark eder. 1953 yılına gelindiğinde beşinci ve son evliliğini yapar. Bu evliliklerinden toplam beş çocuğu olur. Bu çocuklarının nafakasını temin etmek için türlü işlerde çalışır. Ardahan Şavşat arasında dolmuşçuluk yapar. Nihayet son bir kararla Adapazarı’na göçerek taşımacılıkla uğraşmaya başlar.
Hemen her konuda şiir yazmasına rağmen, özellikle hicivleriyle adını duyurmuştur. Âşık Deryâmi, hakkında yazılan iki eser bulunmaktadır. Bu eserlerden ilki; 1987 yılında “Âşık Deryâmî, Hayatı ve Eserleri” adıyla Halil AÇIKGÖZ tarafından kaleme alınmıştır. Diğeri ise; Kültür Bakanlığı Halk Kültürünü Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (HAGEM) tarafından 1990 yılında “Gülme Zarıma” adıyla yayımlanmıştır (Eroğlu ve Demirci 2012: 225).
Âşık Deryâmî; şiirlerini sade bir dille yazmıştır. Şiirlerinde geleneğin bütün unsurlarını görmek mümkündür. Koçaklama, mani, taşlama, dudakdeğmez, muamma, atışma, koşma, güzelleme, ağıt gibi usulleri rahatlıkla kullanır. Akıcı bir dile sahiptir. Şiirlerinde Ahıska ağzı ve Azeri Türkçesi’nden örneklere rastlanır. Aşk temasını işlediği şiirlerinde ulaşılamayan sevgiliye sitem dolu sözler sunar. Eserlerinde; duygu, coşku, estetik ve şekil şartları asla ihmal edilmez.
Şiirlerini üç ana başlık altında toplamak pekâlâ mümkündür. Birinci ve en önemli başlık aşktır. İkincisi taşlama ve üçüncüsü kahramanlık şiirleridir. Ancak; duyarlı her şair gibi Deryâmî de, toplum içinde var olan problemleri ele alarak; doğa, eğitim, inanç ve din, tasavvuf, methiye gibi konularda da eserler vermiştir. Titiz bir inceleme yapıldığında onun bütün şiirlerine aşk temasının sindiği gözlemlenir. Şiirlerinin ağırlıklı bir bölümü aşk üzerinedir. Maddî aşktan yola çıkarak ilahî bir aşka yelken açtığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü dünyanın faniliğinden, maddiyatın önemsizliğinden ve gerçek huzurun maneviyatta olduğundan dem vurur.
Deryâmî’nin dili ve üslubu Türk edebiyatının âşık tarzı geleneğinin motiflerini taşımaktadır. Eserlerinde geleneğin öncülerinden Erzurumlu Emrah ve Karacaoğlan’ın lirik tarzı görülür. Yine geleneğin son yüzyıldaki önemli temsilcilerinden Âşık Veysel’in, Summanî’nin, Reyhanî’nin, kullandığı tarz ve motifler Deryâmî tarafından ustalıkla kullanılmıştır. Hece ölçüsünü kullanan Deryâmî’nin sekiz ve onbir heceli şiirleri çoğunluktadır. 6+5 =11’li ölçüyü sıkça kullanır. Halk şiirinin çok yaygın kullanılan bu ölçüsünü Deryâmî de kullanmıştır. Halk şiirinde ve özellikle mani tarzında görüldüğü şekliyle ilk üç dizeyi dolgu malzemesi olarak kullanmayı zorunluluk kabul etmez. Gerektiğinde her dize müstakil anlamlara işaret eder ve asla son dizeye temel oluşturmak için söylenmiş sözlerden ibaret değildir. Döneminin şair ve ozanları gibi Deryâmî de yarım ve tam kafiyenin yanı sıra zengin kafiye kullanmaya da özen göstermiştir. Ayrıca; muamma, mani, atışma, dudak değmez (Leb Değmez), hiciv türünde şiirler de yazmıştır. Deryâmî’nin ünlenmesi atışma tarzına yatkınlık göstermesiyle bağlantılı olarak kabul edilebilir.
Deryâmî inançlı bir insan olmasına rağmen, bazı şiirlerinde Ömer Hayyam gibi destursuz, ölçüsüz ve hatta isyankârdır. Bu yönüyle Neyzen Tevfik’e de benzetilebilir. Fakat onun bütün şiirleri okunduğunda, bu neviden olanların istisna teşkil ettiğini görülür. Şiirlerinde kırmadan, dökmeden ama hakikati bütün çıplaklığıyla gözler önüne serer. Bazen yokluğu ve yoksulluğu anlatır, bazen dini kullanarak, inançları sömürerek çıkar sağlayanlara seslenir, bazen bir sistem eleştirisi yaparak sağlık sistemini ele alır, bazen de serbest vezinle yazılan şiirleri taşlar. Çağının gerçeklerini yalın bir dille anlatmaya çalışmıştır. Zengin bir söz dağarcığına sahiptir. Yaşayan Türkçeyi kullanmış, kelimelerin kökenine bakmayıp halkın benimsemesini ölçü alarak kullanmıştır. Şiirlerinde mahallî ifadelere, söyleyişlere fazlasıyla yer vermiştir. Aynı şekilde atasözü ve özellikle deyimleri kullanmıştır. Dinî motifleri kullanması, Âşık Deryâmî’nin millî ve dinî kültüre sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle hicivlerindeki başarısı, onun bir sanatçıda olması gereken eleştirel düşünce yeteneğine sahip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır (Eroğlu ve Demirci 2012: 226-234).
Kaynakça
Açıkgöz, Halil (1987). Âşık Deryâmî, Hayatı ve Eserleri. Adapazarı: Adapazarı Belediyesi Yay.
Eroğlu, Erol, Ercan Demirci (2012). Âşık Deryamî’nin Şiirlerinde Türk Halk Kültürü Unsurları. International Journal Of Human Sciences. 92: 224 - 235.
HAGEM. (1990). Gülme Zârıma. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ EROL EROĞLUYayın Tarihi: 17.12.2018Güncelleme Tarihi: 06.12.2020
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 17.12.2018Güncelleme Tarihi: 06.12.2020
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020
İlişkili Maddeler
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | SIDKÎ, Şaban | d. 1898 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Alimcan İbrahimov | d. 12 Mart 1887 - ö. 21 Ocak 1938 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ALİ BAŞTUĞ | d. 1955 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Hakkı Özkan | d. 1926 - ö. 5 Şubat 1999 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | İhsan Ünlüer | d. 14 Mayıs 1926 - ö. 4 Mayıs 1990 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Halim Uğurlu | d. 10 Mart 1926 - ö. 26 Aralık 2001 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Hakkı Özkan | d. 1926 - ö. 5 Şubat 1999 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | İhsan Ünlüer | d. 14 Mayıs 1926 - ö. 4 Mayıs 1990 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Halim Uğurlu | d. 10 Mart 1926 - ö. 26 Aralık 2001 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Hakkı Özkan | d. 1926 - ö. 5 Şubat 1999 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | İhsan Ünlüer | d. 14 Mayıs 1926 - ö. 4 Mayıs 1990 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | Halim Uğurlu | d. 10 Mart 1926 - ö. 26 Aralık 2001 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | Hakkı Özkan | d. 1926 - ö. 5 Şubat 1999 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | İhsan Ünlüer | d. 14 Mayıs 1926 - ö. 4 Mayıs 1990 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | Halim Uğurlu | d. 10 Mart 1926 - ö. 26 Aralık 2001 | Madde Adı | Görüntüle |