Madde Detay
Necdet Ekici
(d. 03 Ocak 1955 / ö. -)
Yazar, Öğretmen
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Ekici, Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesine bağlı eski adı Hunu, şimdiki adı Arıtaş kasabasında "Güzel" lakaplı Ahmet Bey ve Hatice Hanım'ın Mehmet ve Hatice'den sonraki, ailenin üçüncü çocuğu olarak doğdu. Ailesi, iklim ve hayat şartlarının, iş imkanı ve geçimin daha rahat ve kolay olduğunu gördüğü Hatay'ın Dörtyol ilçesine her kış mevsimlik işçi olarak gitti. Dolayısıyla aile kış mevsimini bir nevi kışlak olarak gördüğü Dörtyol'da, yazları ise yaylak gibi düşündüğü Arıtaş'ta geçirdi. Bu mevsimlik göç uzun yıllar sürdü ve aile nihayet 1980'de Dörtyol'a yerleşti. Ahmet Bey, Arıtaş'ta "Ekiciler" olarak bilinen sülaleye mensuptur. Bu sülale içerisinde, zengin sözlü kültür ortamında yetişmiş ve bu geleneği icracı olarak da sürdüren kişiler vardı. Mesela bunlar içerisinde Ekici'nin "Çolak Oğlan" lakaplı dedesi Mehmet, kasabanın en meşhur hikâye anlatıcılarından (kıssahan) idi. Büyükannesi "Kör" lakaplı Hatice Hanım ise kasabanın en meşhur ağıtçılarından idi. Annesi Hatice Hanım ise yine Arıtaş kasabasından Kel Ömer ve Dal Emine'nin kızıydı.
İlköğrenimine Dörtyol'da 9 Ocak İlkokulu'nda başladı. Yazları doğduğu kasaba Arıtaş'ta, kışları ise Dörtyol'da geçiren ve eğitim hayatındaki ilk tecrübelerini mevsimler gibi değişen şartlar altında idrak eden küçük Necdet, nihayet 1967 yılında ilkokulu tamamladı. Birinci ve ikinci sınıflarını Dörtyol Ortaokulu'nda, son sınıfı ise ailesinin mevsimlik göçleri dolayısıyla Arıştaş'taki abeyinin yanında kalarak, 1970'te Arıtaş Ortaokulu'nda bitirdi. Kış mevsiminde Dörtyol'a göç eden aile, Necdet'in kaydını o zamanki adı Dörtyol Deneme Lisesi olan okula yaptırdı. Bu okuldan 1974 yılında mezun oldu. Aynı yıl Samsun Eğitim Enstitüsü Türkçe Öğretmenliği Bölümü'nde yüksek tahsiline başladı. 1978 yılında yüksek öğrenimini tamamladı. Bir yıl aradan sonra 1979 yılının Aralık ayında Hatay'ın Hassa ilçesi Aktepe Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak atandı. Hikayeci yazar, 1980 yılında, Mardin Kız Öğretmen Okulu'ndan 1979'da mezun olan Fadime Bozkurt ile evlendi. Bu evlilikten Nihal adlı bir kız ile İlbey ve Gülbey adınını verdikleri iki erkek çocuğu oldu.
Yazarın1980 yılında eş durumundan Hatay'ın Dörtyol ilçesine, sonradan adı Kara Hasan Paşa Ortaokulu olan, Merkez Ortaokulu'na tayini çıktı. 1987'de kısa dönem er rütbesiyle Burdur Er Eğitim Tugayı'nda askerlik görevini tamamladı. Askerlik dönüşü Dörtyol'da aynı okulda Türkçe öğretmenliği görevini sürdürdü. Ekici, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde uzun yıllar Türkçe öğretmenliği yaptı ve 2010 yılında emekliye ayrıldı. Yazar, halen Dörtyol'da yaşamakta ve hikâye yazmaya devam etmektedir.
Ekici, daha Dörtyol'da 9 Ocak İlkokulu'nda dördüncü sınıfta okuduğu yıllarda ev ödevi olarak hazırladığı "Yoncaları Sevda Sardı" başlıklı kompozisyon yazısı ile Türkçe öğretmeni Güler Hanım'ın dikkatini çekti. Öğretmeni, imge ve metefor yüklü bu yazısından dolayı onu övdü ve "Geleceğin büyük bir hikâyecisi şu anda aranızda oturuyor" diyarek sınıf arkadaşlarına alkışlattı. Güler öğretmenin bu cesaret verici davranışı Ekici'nin yazma arzusunu kuvvetlendirdi ve nerdeyse her gün bir masal yazarak babasına okumaya başladı. Babası dinlediklerinden etkilenir de ağlarsa o zaman yazdıklarının başarılı olduğuna inanırdı. Necdet Ekici, ortaokul yıllarında Dörtyol Ülkü Ocakları'nın düzenlediği toplantılara gitmeye başladı. Kendi ifadesi ile burası millî duyuş ve düşünüşünün gelişip şekillenmesinde büyük bir rol oynadı. Daha önce kitap okumayla herhangi bir ilgisi olmayan Ekici'nin oukuma merakı ve kitaplarla tanışması da bu sayede oldu. Ülkü Ocakları'nda katıldığı seminerler ve burada kendisine verilen kitaplar onun için adeta ikinci bir okul oldu ve memleket gerçeklerini öğrenmesinde, dünyaya yeni pencerelerden bakabilmesinde etkili oldu. Abdürrahim Karakoç'un "Vur Emri", okuduğu ilk şiir kitaplarındandır ve bu kitap onda şiir yazma merakı da uyandırdı. İlk gençlik yıllarının heyecanı ve başından geçen bir sevda onu aşk şiirleri yazma konusunda heveslendirdi. Şiir denemelerini Dörtyollu şair Rıza Polat Akkoyunlu'ya göstermek için onunla buluştu. Genç Necdet'in: "Aslında yazdıklarımı ben pek beğenmiyorum..." ifadesi üzerine şiir defterini incelemekten vazgeçen Akkoyunlu, onun şiir yazma hevesinin yanında "şiir kanadını" da kırdı. Yazar olmayı kafasına koyan Ekici, bu idealini gerçekleştirebilmek için üniversite yıllarında hiç durmadan fikir kitapları okudu.1979 yılında Samsun Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nden mezun oldu ve okuduğu kitaplardan damıttıklarını milli eksenli gazete ve dergilerde yazdığı yazılarla okuyucularla paylaşmaya başladı. Yazılarının bir kısmı Yeni Dşünce dergisinde yayınlandı. O da bir şair olan abisi Mehmet Ekici, kardeşinin "hem mesleki branşının hem de sanatkâr ruhlu kişiliğinin hikâye yazmaya daha elverişli olduğu" önerisi üzerine fikir yazılarını bıraktı ve hikâye yazmaya karar verdi. Necdet Ekici, öğretmenlik yaptığı yıllarda hikaye ile uğraştı. Osman Çeviksoy'un "Tutkulu Yürek", "Derdimi Gül Eyledim" ve "Beyaz Yürüyüş" adlı hikâye kitaplarını okudu ve çok etkilendi. Ancak kendisinin yazmayı düşündüğü bütün konuları, kendisinden önce bu yazarın yazdığını gördü (Türk 2018: 10). Yazma hevesini ve heyecanını kaybetmeyen Ekici, "Bir Yabancı" adlı ilk hikâyesini kaleme aldı. Hikâyeyi aynı okulda Türkçe öğretmeni olarak görev yapan Turan Gültekin'e okuması için verdi. Turan Gültekin: "Hikâyede yolun açık olsun. Hikâye diline sahipsin. Seni istidatlı gördüm. Devam et. Başarılı olacağına inanıyorum. Sende Yaşar Kemal havası var" diyerek bu genç edebiyat heveslisini yüreklendirdi. Konusu, Güneydoğu'da dağ başında bir köye öğretmen olarak atanan genç bir öğretmenin gönül macerasını anlatan "Bir Yabancı" adlı hikâye, 1985 yılında Töre dergisinin 166 numaralı Mart sayısında (s. 37-39) yayınlandı. İlk hikâyesinin yayınlanması onda büyük bir heyecan ve özgüven duygusu yarattı. Necdet Ekici, Türk Edebiyatı Vakfı çatısı altında Ahmet Kabaklı tarafından çıkarılan Türk Edebiyatı adlı dergide yazmaya başladı. Türk Edebiyatı Vakfı'nın 1995 yılında düzenlediği "Ömer Seyfettin Hikâye Yarışması"da "Karamuk" adlı hikâyesi ile ikincilik ödülünü, aynı kuruluş tarafından 1999 yılında düzenlenen yarışmada ise "Bir Mİlyon Ölüm" adlı hikâyesi ile birincilik ödülünü kazandı. Anadolu’dan Bir Ses, Eğitim Bilim, Güneyde Kültür, Güneysu, Hasat, Kardelen, Konevî, Kültür Dünyası, Milli Eğitim, Milli Kültür, Töre, Türk Dili ve Türk Edebiyatı gibi dergilerde hikâyeleri yayınlandı.
Yüreğimi Sana Bıraktım adlı ilk hikâye kitabı MEB Yayınları trafından 1988'de İstanbul'da yayınlandı. Bu kitapta Ömer, Bir Yabancı, Yüreğimi Sana Bıraktım başlıklı eserler de dahil olmak üzere toplam on hikâye yer aldı. Ekici'nin Yüreğimdeki Cemre adlı ikinci hikâye kitabı 1991'de Ankara'da yayınlandı. İkinci kitap, toplam on hikâyeden oluşmaktaydı ve kitap birden fazla baskı yaptı. Üçüncü hikâye kitabı Gül Olacaksın ilk olarak 1997'de Ötüken yayınlarından çıktı. Üçüncü baskısı 2016'da Akçağ yayınları tarafından yapılan kitapta Veda, Gül Olacaksın, Yoncaları Sevda Sardı, Budak Ağa gibi toplam dokuz hikâye vardı. Son Turnalar adlı dördüncü kitap 2015'te yayınlandı ve bu kitapta da Gül Şafağı, Gitme Turnam, Can Suyu, Bir Avuç Gökyüzü, Son Turnalar ve Şahmaran gibi toplam on hikâye yer alıyordu ve bu kitap da en az üç baskı yaptı. Ekici'nin beşinci hikâye kitabı Çolpan Yıldızı 2018'de Akçağ tarafından yayınlandı. Kitapta, Çolpan Yıldızı, Göç, Kaymakam, Yılancı Hacı gibi toplam on hikaye yer aldı.
Necdet Ekici, kendisiyle yaptığım görüşmelerde hikâyelerinin beslenme kaynaklarını, hikâyeden ne anladığını ve hikâyenin nasıl olması gerektiğini, kendi bakış açısıyla ortaya koydu. Hikâyeyi, insana ulaşmanın edebî ve estetik bir yolu olarak gören yazar, hikâyelerinde ideolojik anlamda "siyasî tezler" veya "politik mesajlar" bulunmamasına çaba göstermektedir. Ekici'ye göre hikâye, okuyucunun hayal dünyasını harekete geçirmeli ve onda muhayyile zenginliği yatarmalıdır. Hikâye, okuyucuya düşünme gücü ve yorum yapma imkânı verebilmelidir. Hikâyerinde mutlaka bir mesaj bulunduğunu, ancak bunun bir elamının içine sinmiş gizli bir nektar gibi olduğunu ifade eder. Onun hassasiyeti bu toprakların samimi ve özgün bir sesi olabilmektir. Bunu yaparken Türk toplumunun değerlerini asla göz ardı etmemek gerektiğine inanır. İnsan dramlarını kaleme alırken olayların ruhunu çalmadan, olayı kendi gerçekliği içinde anlatmaya çalışır. Kahramanlarına dost gönlünü açtığını söyleyen yazar, hikâyelerinin konusunu teşkil eden aile ilişkileri, iç hesaplaşma, vicdani sorumluluk meselelerinde hep "hak" galip gelmese de her zaman masumdan, hor görülenden ve ezilenden yana tavır alır. Necdet Ekici, hikâyelerinde tamamen yerli ve millî bir bakış açısına sahiptir. Hem Türkiye Türklüğünün hem dünya Türklüğünün ruhunu, kültürünü, beklentilerini, sorunlarını çok iyi bilen, bu doğrultuda sağlam, sahih irdelemeler yapabilen ve bizden biri olarak bizim dünyamızı hikâyeleriyle çok iyi yansıtabilen usta bir hikâyecidir. Ekici'nin hikâleri daha çok kişi merkezlidir. Diyebiliriz ki Necdet Ekici, çok başarılı bir tip hikâyecisidir. Toplumumuzda belirgin özellikleriyle öne çıkan toplumsal tipleri çok iyi gözlemleyebilme ve hikâyelerinde yaşatabilme başarısına sahiptir (Çetin 2018: 11).
Folklorik zenginlik Necdet Ekici'nin hikâyelerinin en belirgin özelliklerindendir. Onun hikâyelerinin çoğunda efsane parçası, ninni, türkü ve ağıt parçaları bulmak mümkündür. Bu da yazarın yerli ve millî bakışını ayrıca zenginleştiriyor (Kabaklı 1997: 696). Türk milletinin folklorik zenginliğe sahip olduğunu vurgulayan yazar, bir hikâyecinin bu zenginlikten uzak kalmasını desensiz ve motifsiz bir kilim dokumaya benzetmektedir. Yazar, sık sık karşılaştığı "siz bir köy edebiyatı yazarı mısınız?" sorusuna ise "hayır" cevabını vermiş ve yazdıklarının memleket hikâyelerileri olduğunu; eserlerinin ana temasını Anadolu'nun oluşturduğunu; halkçı değil halkın bizzat kendisi olmaya çalıştığını ve gerçekçi bir yazar olarak içinde yaşadığı toplumdan beslendiğini belitmiştir. Onun gerçekçiliği sadece iyi bir gözlemci olmasından kaynaklanmıyor; aynı zamanda natüralist bir yazar kimliğiyle de bizzat yaşantılarından, içinde bulunduğu ortamdan da besleniyor (Çetin 2018: 11). Ekici'nin gerçekçiliği hikâyelerinin dil ve üslubunu da etkileyen ve ona yön veren estetik bir tercihtir. Bu özellik onda üstün bir beceriye dönüşmüştür denilebilir. Özellikle hikâyesini yazdığı çevrelerin dil özelliklerini, yerel ağız özelliklerini, dile yükledikleri folklorik kültürel kodları çok iyi aktarabilme becerisine sahiptir (Çetin 2018: 11). Ekici'nin hikâyelerinde gerçeğin soğuk çehresi ile karşı karşıya kalırız. Ancak onun hiç bir hikâyesi bizi yarı yolda bırakmaz. Necdet Ekici taşranın düz ve monoton hayatına renk katar ve hayatın içindeki soluk renkleri canlandırır. Onun hikâyelerinde Memduh Şevket Esendal'ın anlatım sadeliği, Refik Halit Karay'ın üslup ve anlatım güzelliği, şevket Bulut'un gerçekçiliği ve Anadolu insanına içerden bakıştaki samimiliğini görürüz (Everdi 2017: 60).
Türk hikâyesinin Akdeniz sahillerinden, Çukurova düzlüklerinden yükselen, Toroslar ve Amanoslara çarparak bütün bir Anadolu'ya yayılan bu sesi, daha çocukken dedesinden dinlediği halk hikâyeleriyle; babannesinden dinlediği ağıtlarla adeta akort edilmiştir. Hikâyelerinin derinlerinde gizlenen buruk sevinç, çekilen yoksulluğun tortusu gibidir. Kahramanmaraş ile Çukurova arasında geliş ve gidişler dolayısıyla yaşanan karmaşa onda, göçebe bir ruhun adeta tutunacak bir dal araması gibi Anadolu toprağına kök salma çabasını doğurmuştur. Kasabadan şehre geçişin yarattığı sarsıntı ve hayatına girmeye başlayan yeni yüzler onda derin izler bırakır. Yazar bütün bu etkileri zihninde damıtmış, yerli ve millî bir perspettiften geçirerek bu özellikleri içinde barındıran hikâyeler yazmıştır. Hikâyelerinde canlı, akıcı, anlaşılır, metafor yüklü ve şiirsel bir dil kullanan yazar, Türk hikâyeciliğinin önemli isimlerinden Ömer Seyfettin'i ve Türk dünyasının önemli yazarlarından Cengiz Aytmatov'u hayranlık duyarak okuduğunu, çağdaşları arasında ise Osman Çeviksoy'u çok beğendiğini ve onun etkisinde kalarak hikâye yazmaya başladığını ifade etmiştir.
Kaynakça
Çetin, Nurullah (2018). "Türk Ruhuna Tercüman Bir Hikayeci: necdet Ekici". Akpınar. S.77: 10-11.
Everdi, Mustafa (2017). "Necdet Ekici'nin Hikâyelerinde Metafor ve İmge". Türk Edebiyatı. 522: 59-64.
Kabaklı, Ahmet (1997). "Necdet Ekici". Türk Edebiyatı. V. Cilt. 684-696.
Türk, Yıldırım (2018). Necdet Ekici'nin Hikâyeleri Üzerine Tematik Bir İnceleme. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ GENÇ OSMAN GEÇERYayın Tarihi: 12.06.2019Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Yayın Tarihi: 12.06.2019Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Güncelleme Tarihi: 19.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Yüreğimi Sana Bıraktım | MEB / İstanbul | 1988 | Hikâye |
Yüreğimdeki Cemre | Kültür Bakanlığı Yayınları / Ankara | 1991 | Hikâye |
Gül Olacaksın | Ötüken / İstanbul | 1997 | Hikâye |
İdeoloji ve İnsan | Hamle / İstanbul | 2000 | Diğer |
Arzu ile Kamber | Timaş / İstanbul | 2002 | Hikâye |
Gül Şafağı | MEB / İstanbul | 2003 | Hikâye |
Arıtaş'ın Ağıtları | Arıtaş Bel. Kültür Yayınları / Arıtaş/Kahramanmaraş | 2006 | Derleme |
Son Turnalar | Akçağ / Ankara | 2015 | Hikâye |
Yüreğimdeki Cemre | Akçağ / Ankara | 2016 | Hikâye |
Yüreğimi Sana Bıraktım | Akçağ / Ankara | 2016 | Hikâye |
Gül Olacaksın | Akçağ / Ankara | 2016 | Hikâye |
Çolpan Yıldızı | Akçağ / Ankara | 2018 | Hikâye |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Remzi Çayır | d. 01 Ocak 1959 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | KUL AHMET, Ahmet Kartalkanat | d. 1932 - ö. 16.07.1996 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Adem Konan | d. 1964 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | EMİRCAN, Ömer Karataş | d. 08.02.1955 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Sevim Ak | d. 01 Ağustos 1955 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | YALMANİ, Muzaffer Yalman | d. 10.01.1955 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Tuncer Erdem | d. 5 Ekim 1962 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
8 | Hilmi Ziya Ülken | d. 3 Ekim 1901 - ö. 5 Haziran 1974 | Meslek | Görüntüle |
9 | Hamdi Olcay | d. 1910 - ö. 2 Temmuz 1986 | Meslek | Görüntüle |
10 | Selma Ağabeyoğlu | d. 1952 - ö. 18 Aralık 2009 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Yeşim Özsoy Gülan | d. 1972 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | Ali Kemal Meram | d. 1914 - ö. 2001 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | KALBÎ/SÜLEYMAN, Süleyman Ekici | d. 1982 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
14 | Necdet Evliyagil | d. 1927 - ö. 02 Nisan 1992 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | Necdet Subaşı | d. 01 Ağustos 1961 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |