FÂ'İK, Süleyman Fâ'ik Efendi

(d. 1198/1783-84 - ö. 1254/1838)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Safer 1198 ortaları/Ocak 1784’te Sakız’da doğdu. Kıbrıs muhassıllığından azledilerek Şaban 1211/Şubat 1797’de vefat eden el-Hac Hâfız Ali Ağa’nın (Tunuslu Abdullah Ağa’nın oğlu) oğludur. Babası, Mehmed Saîd adını verme niyetindeyken annesine rüyasında Süleyman adının verilmesi ayan olduğundan Süleymân Fâ'ik adı verildi. İki yaşından sonra babasıyla beraber İstanbul’a geldi. Reîsü’l-kurrâ Sâlih Efendi’den Kur’ân-ı Kerîm öğrenmeye başladı. 1208/1793-94’e kadar mektebe giderek o sırada hattat Bosnalı Abdürrahîm Efendi’den sülüs ve nesih; Gürcü Osman Efendi’den Farsça; İslâm Efendi’den Arapça dersi aldı. Bu tahsil sırasında hiçbir şey öğrenmeksizin Cumadelulâ 1211/Kasım-Aralık 1796’da Sadaret Mektûbî Odası’na girdi. Odanın ileri gelenlerinden ve sonradan sadaret kethudalığından azledilerek Silistre’de vefat eden Abdülkâdir Kadrî Efendi’den divani ve rik’a dersleri alarak kalem kâtibi oldu. Şevval 1214/Şubat-Mart 1800’de hâcegân oldu. 1217/1802-03’te rikab kaymakamlığına ara vererek Mora’da görev alan Yenişehirli Mustafa Paşa, kitabet hizmetiyle onu Mora’ya götürdü. Yirmi ay kadar Mora’da bulundu. Mora’dan azledildikten sonra İstanbul’a döndüklerinde de onu kâtibi yaptı. 1222/1807-08’de Rus Seferi’nde diğer kalem halifeleri ile Silistre’ye gitti. Şevval 1222/Aralık 1807 görevlendirmelerinde sergi nezaretine tayin edildi. Muharrem 1223/Şubat-Mart 1808’de Selanik’te vefat eden eski Surre Emîni Ahmed Ağa’dan kalan malları kaydetmekle görevlendirilerek Edirne’den Selanik’e gitti. Barışın sağlanmasıyla ordu Edirne’den İstanbul’a dönmüş olduğundan İstanbul’a döndü. 1224/1809-10’da Rus Savaşı’nda orduda haslar mukataacısı ve ser-âmed-i hulefâ olarak hizmet etti. Şevval atamalarında kağıd-ı bîrun emânetinde bulundu. Muharrem 1226/Ocak-Şubat 1811’de Sadaret Mektupçusu Raûf Bey İstanbul’a gittiğinde mektupçuluk vekâletinde bulundu. Bir ay sonra vekâlet vazifesinde olarak kaleme başhalife oldu. Bir buçuk ay sonra mektupçuluk ile Arabacılar kitabeti hizmetlerine nakledildi. Şevval 1227/Ekim-Kasım 1812’de mektupçuluktan, dört ay sonra da Arabacılar kitabetinden ayrıldı. Safer 1228/Şubat-Mart 1813’te İstanbul’a dönerek bir sene mazul kaldı. Sonrasında iki defa maliye tezkireciliğinde ve esham mukataacılığında bulundu. Rebiülahir 1233/Şubat-Mart 1818’de Köstendil âyânının halifeliğine, döndükten sonra da Bosnalılar ve Nemçeliler arasındaki çekişmeyi halletmek için Bosna’ya gönderildi. Yirmi dokuz ayda görevini yerine getirdi. Şevval 1236/Temmuz 1821’de sipah kâtipliği verildi ve 1238/1822-23’te esham mukataacılığı ile vazifelendirildi. 1239/1823-24’te Bozok tarafına gönderildi ve Şevval 1240/Mayıs-Haziran 1825’teki görevlendirmelerde kalyonlar kitabetine atandı. 2 Muharrem 1241/17 Ağustos 1825’te sadaret mektupçuluğu görevine yükseldi. Yirmi ay sonra azledildi. 1244/1828-29’da İşkodralı Mustafa Paşa’yı sefere teşvik etmek için memur edildi, bir süre sonra hastalanarak geri döndü. Anadolu ve Haremeyn-i şerîfeyn muhasebeciliklerine tayin edildi. 1246/1830-31’de ayrıca Saruhan Sancağı tahririne de memur edildi. Döndüğünde Cizye muhasebeciliğine nakledildiyse de o hizmet, Cerîde Nezâreti’ne bağlandığından yirmi gün sonra ayrıldı. Beş altı ay sonra Kıbrıs tahririne atandı. Ardından Köprülü ayanından kalan malları zabta geçmekle görevlendirilme teklifini kabul etmedi. Şevval 1247/Mart-Nisan 1832 atamalarında ruznâmçe-i evvel hizmetiyle umulmadık bir mertebeye erişti. Şevval 1248/Şubat-Mart 1833’te görevden ayrıldı ve iki sene mazuliyetle perişan oldu. Şaban 1250/Aralık 1834’te Cizye muhasebeciliği göreviyle Cerîde Nezâreti'ne atandı. 9 Muharrem 1254/4 Nisan 1838’de vefat etti. Rumelihisarı Kabristanı’na defnedildi.

Sefînetü’r-Rü’esâ’ya zeyli vardır. Müstakim-zâde’nin Devhatü’l-Meşâyih adlı eserine 1222/1807-08’den 1248/1832-33’e kadar ve Şeyhülislâm Şerîf Efendizâde Atâ’ullah Efendi’den Kadızâde Mehmed Tâhir Efendi’ye kadar zeyl yazmıştır. Bu matbu değildir. En meşhur eseri, Mecmû’a’sıdır. Nüshası azdır. Cevdet Paşa, Târih’inde bunu kaynak göstererek bazı tarihî bilgiler nakletmiştir. Süleymân Fâik Efendi Mecmû’ası denilen bu mecmua, tarih şeklinde ya da belli başlı bir eser olarak yazılmayıp “erbâb-ı merak mecmûası” adıyla anılan mecmualar sınıfındandır. Bazı olaylar, fıkralar, şiirleri latifeler ve kendi manzum eserlerini yazmıştır. Sicill-i Osmânî’de ise, dürüst ve usta bir şair olduğu yazar. İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Mecmûası’nda Müstakimzâde’yi kınadığı için Tuhfe-i Hattâtîn’in önsözünde de belirttiği üzere, Süleymân Fâik Efendi’yi insanları yermede akranlarından üstün görerek ismi ve Mecmûası’nın şahsından daha meşhur olduğunu ifade eder. Fatîn Tezkiresi’nde bulunan “Ta’n edelim” redifli gazelini her şeyi ve herkesi eleştirmeyi alışkanlık hâline getirmesine delil olarak gösterir. Bu gazelde, talihlinin mevkiini, malını; talihsizin kârını ve hâlini; hocanın sözünü; sevgilinin yanağındaki kırmızılığı ve benini; feleğin ayı ve yılını, sonunda da kendi sanatı ve sözlerini eleştirir. Süleymân Fâik Efendi, Mecmûası’nda bulunan manzum eserlerinin başına, “Arada sırada aşk deliliği gâlip geldiğinde söylediğimiz şiirlerdir. 

Kaynakça

Bursalı Mehmed Tâhir (1333-42). Osmanlı Müellifleri. C. III. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Cunbur, Müjgan (hzl.) (1999). İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şâirleri. C. I. Ankara: AKM Yay.

Çiftçi, Ömer (yty.). Fatîn Davud, Hâtimetü'l-Eş'âr. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10736,metinpdf.pdf. [erişim tarihi: 02.01.2015]

Mehmed Süreyyâ (1308-15). Sicill-i Osmanî. C. III. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

M. Şemseddin Sami (1996). Kâmusu'l-Alam. C. V. İstanbul: Kaşgar Neşriyat.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı  (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî-Divân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. Ankara. Bizim Büro Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK
Yayın Tarihi: 03.01.2015
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Âteş-i hasretle yâre nâme tahrîr eyledik

Yana yana sûziş-i hicrânı tezkîr eyledik

Firkat-i cevrile dil dâim yanup yakıldığın

Ol şeh-i bî-rahme etrâfiyle takrîr eyledik

Sen benim âzâr ile yıktın binâ-yı gönlümü

Biz dil-i vîrâneyi sabr ile ta’mîr eyledik

Âh yârin gülşen-i hüsn-i dil-ârâsın görüp

Hayret ender hayreti aşk ile tasvîr eyledik

Şi’r ile hiç ülfet etmemiş iken tab’ım benim

Pertev-i hoş-gûnun âsârına tanzîr eyledik

İşbu çend beyt-i dil-âvizle hak budur ki biz

Mülket-i ma’nâyı Fâik şimdi teshîr eyledik

(Cunbur, Müjgan (hzl.) (1999). İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şâirleri. C. I. Ankara: AKM Yay. 537-38.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Doğum YeriGörüntüle
2NEVRES, Osmân Nevresd. 1820-1821 - ö. 1876Doğum YeriGörüntüle
3EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Doğum YılıGörüntüle
4NEVRES, Osmân Nevresd. 1820-1821 - ö. 1876Doğum YılıGörüntüle
5EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Ölüm YılıGörüntüle
6NEVRES, Osmân Nevresd. 1820-1821 - ö. 1876Ölüm YılıGörüntüle
7EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88MeslekGörüntüle
8NEVRES, Osmân Nevresd. 1820-1821 - ö. 1876MeslekGörüntüle
9EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
10NEVRES, Osmân Nevresd. 1820-1821 - ö. 1876Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Madde AdıGörüntüle
12NEVRES, Osmân Nevresd. 1820-1821 - ö. 1876Madde AdıGörüntüle