NEVRES, Osmân Nevres

(d. 1236/1820-1821 - ö. 1293/1876)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Nevres-i Cedîd diye de anılan ve şiirlerinde Nevres mahlasını kullanan şair, tahminen 1236/1820-21’de Sakız Adası’nda doğdu. Ailesi hakkında bilinenler neredeyse Bağdat’ta iken iki kızının aynı gün içinde hastalanarak kuşpalazından öldüğü bilgisinden ibaret olan Nevres, Rum asıllı bir ailenin çocuğu olup Ali Rızâ Paşa’nın hizmetkârlarından Süleyman Fâik Efendi tarafından muhtemelen sekiz dokuz yaşlarında iken satın alınıp bir süre eğitildikten sonra paşaya takdim edildi. Paşanın himayesinde Farsçanın yanı sıra şiir, inşa hatta kitabet bilgilerini de öğrenen şair, yaklaşık yedi sekiz yıl süren eğitim dönemini paşanın konağında tamamladı. Meslek hayatına uzun yıllar sürdürdüğü ve geçimini temin ettiği kitabet mesleğiyle başlayan Nevres’in ilk görevi, Bağdat vilayet kâtipliğidir (1252/1836-37). Şair, hocası ve hamisi Ali Rızâ Paşa’nın ölümünün ardından (1846) İstanbul’a döndü ve Hâriciye Mektûbî Kalemi’ne devam etti. Bu görevinde iken Abdülkerîm Nâdir Paşa ile tanışan Nevres, paşanın Bağdat valiliğine atanmasıyla (1848-49) Irak ve Hicaz Ordu-yı Hümâyûnu Tahrîrât Kitâbeti’ne getirildi. Paşanın Bağdat valiliğinden azledilip Diyarbakır’a atanması üzerine (1851-52) onunla birlikte Diyarbakır’a gitti ve yine tahrirat kâtipliğine atandı. Paşanın 1854-1855’te Anadolu Ciheti Kumandanlığı’nı yürütmekle görevlendirilmesi üzerine görev hayatı hemen hemen paşaya bağlı bir şekilde devam eden Nevres, yine tahrirat kâtibi olarak onun yanındaki yerini aldı ve paşayla birlikte Halep, Musul ve Kerkük vilayetlerini dolaştı. Bazı mektuplarında diyar diyar dolaşmaktan usandığını ve mümkün olur ise bir an evvel İstanbul’a dönmeyi arzu ettiğini dile getiren Nevres, bu arzusuna kavuşamaz ve 1275 Muharrem/Mayıs-Haziran 1858’de mütemayiz rütbesiyle Irak ve Hicaz orduları muhasebeciliğine tayin edilir. Yeni görevi sebebiyle tekrar Bağdat’a dönen şair, burada uzun bir süre kalır. 1288/1871-72 yılı ortalarında Nevres hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya atılmaya başlar ve önü alınamayan dedikodular İstanbul’a kadar ulaşır. Görevinden azledilen şair, suçsuzluğunu bizzat anlatmak için İstanbul’a gelir ve bir süre kalır. İstanbul’daki temaslarından ancak bir başka yere tayini sonucunu elde eden Nevres, Nâdir Paşa’nın 17 Nisan 1872’de İkinci Ordu-yı Hümâyûn müşirliği görevi ile Şumnu’ya nakledilmesi üzerine paşayla birlikte gider ve Ordu muhasebeciliği görevine getirilir. Rüşvet almakla itham edilen bir kişinin aynı görevde bulunmasının doğru olmayacağına karar verilmesi üzerine şair, 1289/1872-73 yılının sonuna doğru ve bir yıldan az bir süredir bulunmakta olduğu bu görevinden de azledilir. Gerek hakkında dile getirilen hırsızlık iddiası gerek İstanbul’a dönme arzusu gerekse her şeyini kaybedip beş parasız bir hâlde ortada kalması şairin sağlığının her geçen gün bozulmasına yol açar. İleri derecede zihnî karışıklık yaşayan Nevres yıkılmış, bitmiş, yarı deli denebilecek bir hâlde ve muhtemelen 1289/1872-73 yılı sonu ile 1290/1873-74 yılı başında İstanbul’a gelir ve sıkıntısını çözebileceğine inandığı tek kişi olan Yûsuf Kâmil Paşa’nın himâyesine sığınır. Akıl hastahanesine kapatılmak yerine Haydarpaşa Hastahanesi’nde özenle tedavi edilen Nevres, kısa zamanda sağlığına kavuşur ve 1291/1874’te son görevi olan Zaptiye Nezareti mektupçuluğuna tayin edilir. Hastalığının kısa bir süre sonra yeniden nüksetmesi üzerine görevinden tamamen ayrılmak zorunda kalan Nevres bu kez Toptaşı Bîmârhânesi'ne yatırılır, bir süre tedavi edildikten sonra taburcu edilir ve artık yeni bir görev almaz. Bu arada bir parça iyileşen şair, Üsküdar’da bir evde ikamete başlar ve buradaki inziva günlerinin ardından 10 Muharrem 1293/6 Şubat 1876 tarihinde yaşadığı çileli hayata veda ederek Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilir.

Nevres'in eserleri şunlardır:

1. Mersiye-i Hazret-i Hüseyin: Bazı kaynaklarda 115 beyitlik küçük bir manzume olduğu belirtilen eser, muhtemelen 1289-90/1872-74 tarihleri arasında basılmış olmalıdır. Nevres, yeniden gözden geçirmek suretiyle daha sonra Dîvân'ına da aldığı (Kaya 2007: 186) ve hayli beğenilmiş olan bu mersiyesini, Muhteşem-i Kâşânî’nin Kerbelâ Mersiyesi’nden esinlenerek yazmış ve bir beyti hariç, tercüme olmayıp tamamen orijinal olduğunu belirtmiştir. Dîvân'daki şekli 12 bentlik bir terkîb-i bend olup toplam 96 beyitten oluşan mersiyenin yazma nüshaları da bulunmaktadır.

2. Destâr-ı Hayâl: İlk olarak 1289/1872’de basılmış, ardından Dîvân'a da alınmış olan Destâr-ı Hayâl 551 beyitlik bir mesnevidir. Öğüt yanı ağır basan ahlaki mesneviler kategorisine dâhil edilebilecek olan eser, temelde aynı ana düşünce etrafında kurgulanmış Kıssa-i Emirzâde, Hikâye-i Kimyâger, Destâr-ı Hayâl, Hikâye-i Rûbâh, Hikâye-i Baht u Cehd, Hikâye-i Sühandân adlı altı ayrı hikâyeden oluşmaktadır.

3. Dîvân: Şairin Türk, Fars ve Arap dillerinde söylediği şiirlerini topladığı yazma Dîvân'ı, vüzeradan İzmirli Emîn Muhlis Paşa tarafından alınıp sonradan kaybedildiğinden elinde ancak dağınık hâldeki şiir müsveddeleri kalan Nevres, hastalığı sebebiyle bunları bir araya getirecek gücü kendinde bulamaz. Yûsuf Kâmil Paşa, Nevres’in şiirlerini toplayıp neşre hazırlaması için Ziyâ Paşa’yı teşvik eder ve ayrıca basım masraflarını üstlenir. 1290/1873 yılında İstanbul’da basılan 337 sayfa tutarındaki Dîvân bu hâliyle, bir dîvânçe hacmindeki Farsça şiirlerini, bir miktar Arapça şiirini, bazı mektupları ile mersiyesi gibi küçük eserlerini ve mesnevilerini ihtiva etmektedir. Dîvân'da Türkçe şiirler olarak 16 kaside, 3 terkib-i bend, 2 muhammes, 1 müsemmen, 34 kıtʻa, bir kısmı gazeliyyat bölümü dışında bulunan toplam 344 gazel, 5 nazm, 2 tahmis, 7 şarkı, 2 müstezad, 1 muʻaşşer, 17 rubai, 27 dü-beyt, 51 (müfred, matlaʻ, maktaʻ), 1 arzuhâl ve 2 mesnevi bulunmaktadır. Dîvân'ını Şirvânî-zâde Mehmed Rüşdü Paşa’ya takdim eden Nevres, eserin sonuna eklediği “Muhtıra-i Nâzım” başlıklı bölümde ise okuyucuyu Dîvân'ın neşri konusunda bilgilendirmeye ve bazı hususlarda uyarmaya çalışmıştır.

4. Eser-i Nâdir: Nevres’in, ikinci hamisi olan Abdülkerîm Nâdir Paşa’nın adını yaşatmak için Eser-i Nâdir ismini verdiği bu eserinin tam adı, Mecmû’atü’t-Tarab ‘Alâ Lisâni’l-Edeb'dir. Cüzler hâlinde Matbaa-i Âmire’de basılmış olup tamamı 352 sayfadır. Parça parça yayımlanması planlanan ve ilk cüz’ünün basım tarihi 1290/1873-74 olarak tahmin edilen eserin baskısı, Nevres’in hastalığına rastladığı için düzenlenme ve tashihinde aksaklıklar bulunmaktadır. Eserin ikinci cüz’ünün basımı ise 1291/1874-75’te gerçekleşmiştir. Abdülkerîm Nâdir Paşa ile Ali Rızâ Paşa’nın bazı mektuplarıyla kendi şahsi mektuplarını, hatta Ali Rızâ Paşa ile kendisine ait bazı gazel, kıtʻa-i kebire, şarkı vb. şiirleri de içeren Eser-i Nâdir, Nevres’in gerek Dîvân'ında bulunmayan şiirleri gerekse yakın çevresinin belirlenmesi açısından ayrıca önemlidir. Şairin bir tür münşeat mecmuası görünümündeki eserinde yer verdiği secili ve uzun cümlelerden oluşan bu münşiyâne mektupları, Nevres’in gördüğü yerlere ait tasvirler, naklettiği vakʻalar ve hikâyelerin yanı sıra özel ve ruhi hayatını yansıtan duygusal bölümlere de yer vermektedir.

5. Mersiye-i Kerbelâ: Nevres, Kerbelâ Vak’ası sebebiyle yeni bir mersiye yazar ve Muharrem 1291/Mart 1874’te Tasvîr-i Efkâr Matbaası’nda bastırır. Sekiz sayfadan oluşan ve Dîvân'da yer verilmeyen bu mersiye, terkib-i bend şeklinde olup 15 bentten oluşmaktadır.

6. Külbe-i Ahzân: Nevres, Muhtıra-i Nâzım'da Külbe-i Ahzân adlı bir eserinin bulunduğunu bildirmiş, İnal da Nevres'le ilgili bazı bilgileri Külbe-i Ahzân adlı risalesinden naklen vermek suretiyle eserin varlığını teyit etmiştir (Nevres 1290: 325; İnal 2000: 1604). Didem Ardalı Büyükarman ise bir çalışmasında Nevres’in anılan eserinin Revnak Mecmûası’nda tefrika edilmeye başlandığını belirtmek ve eser hakkında bilgi vermek suretiyle Külbe-i Ahzân’ın varlığını şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koymuştur (2009: 781-784).

7. Perî ile Civân: Nevres’e dair bilgi veren kaynakların büyük çoğunluğunda adından bile bahsedilmeyen ve beşerî aşkın işlendiği çift kahramanlı aşk hikâyelerinden biri olduğunu düşündüğümüz, başı ve sonu noksan olup 532 beyitten oluşan bu mesneviden (Kaya 2007: 39-40, 135-145, 453-483), ilk olarak Ziyâ Paşa bahsetmiştir. Atâ Terzibaşı da bir çalışmasında eser hakkında kısa bir değerlendirmede bulunmuş ve noksan olduğunu vurgulamıştır (1977: 216).

Bursalı Mehmed Tâhir’in verdiği bilgiye göre Nevres’in ayrıca, mukaddimesinde Şeyh Sâdî’nin ayrıntılı bir hâl tercemesinin de yer aldığı Gülistân Tercümesi adlı bir eseri daha bulunmaktadır (Tâhir 1333: 466).

Ziyâ Paşa, şairin Dîvân'ına yazdığı takrîzde Nevres’i, son derece erdemli bir insan ve döneminin seçkin şairleri arasında göstermiş, ayrıca üç dilde şiir ve eser yazabilecek güçte, hünerli bir şair olduğunu belirtmiştir (Nevres 1290: 326). Benzer düşüncelere Mehmed Süreyyâ ve Bursalı Mehmed Tâhir de yer vermiş, Ödemişli M. Muammer ise Nevres’i “Edebiyat tarihimizde pek karanlık kalmış yüksek bir şairimiz…” olarak göstermiştir (Süreyyâ 1311: 588, Tâhir 1333: 465, Muammer 1343: 111, Özgül 1990: 50). Şiire çocuk denilecek yaşta başlayan Nevres’in gerek şairliği ve şiirleri gerekse nasirliği üzerindeki ilk ciddi etkilerin hamileri Ali Rızâ Paşa ile Abdülkerîm Nâdir Paşa’dan geldiği bilinmektedir. Şiir alanında yetişmesinde katıldığı dost meclisleri ile tanıştığı ve bazıları Encümen-i Şuarâ mensubu olan kimi şahsiyetlerin de katkısı olmuştur. Nevres, devrin klasik şiir sahasındaki önemli isimlerinden biri olan Süleymân Senîh Efendi ile mektuplaşmış ve fikir alışverişinde bulunmuş, ayrıca Sırrı Paşa ve Nasûhî-zâde Sâmih Efendi’den de şiirin inceliklerini öğrenmiştir. Nevres’in Türkçe şiirleri, Ziyâ Paşa’dan Muallim Nâci ve arkadaşlarına kadar pek çok şair tarafından takdir edilmiştir. Gazelleri arasında da klasik şiir zevkini yansıtan güzel örnekler bulunmakla birlikte Nevres’in mersiyeleri ve şarkıları daha çok tanınmış ve beğenilmiştir. Nevres’in şiir alanında en fazla Fuzûlî’den etkilenmiş olduğu yaygın bir kanaat olmakla birlikte o başta Nef’î, Nâ’ilî, Fehîm-i Kadîm gibi 17. yüzyıl divan şairleri olmak üzere daha birçok şairden etkilenmiştir. Kendisinden etkilenen belli başlı şairler arasında ise Murâd Emrî (ö. 1916), Mehmed Fuad Bey (ö. 1934)’in isimleri anılabilir. Ahmet Hâşim, kendisiyle en azından Bağdat ortak paydasına sahip olan Nevres’i okumuş mudur bilemiyoruz, ama Nevres’in bir beytinde yer verdiği “sular karardı” kullanımı Hâşim’i hatırlatmaktadır (Kaya 2007: 438). Nevres, döneminde şairliğinden evvel münşiliği ile tanınmış ve klasik Osmanlı nesrinin devrindeki en önemli temsilcilerinden biri kabul edilmiştir. Âkif ve Reşîd Paşaların inşa ekolünün yanı sıra Abdülkerîm Nâdir Paşa’nın ve neslinin inşa üslubundan da hayli etkilenmiş olan Nevres’in nesri, büyük oranda resmîdir. Dolayısıyla şiirinde yer yer görülen muhtevaya yönelik kimi yenilikler nesrinde görülmez. Aynı zamanda musikişinas bir şair olan Nevres’in, son derece güzel ve bir kısmı bestelenmiş şarkıları bulunmakta, ayrıca Dîvân'ında musiki ile ilgili pek çok kullanıma yer verildiği görülmektedir. Nevres’i 19. yüzyıl divan şiiri içinde değerlendirdiğimizde onun, bazı gazellerinde “Nev-zemîn”, “Acemâne”, “Mersiye-gûne” vb. başlıklar kullanmak, mahlasına matla beytinde yer vermek suretiyle bir nevi yeni arayışlara girmesine rağmen devrinde Avrupai edebiyattan çok divan edebiyatı geleneğine bağlı olduğu, ilgi ile okunan sanatlı nesirleri, son derece duygusal na’t ve mersiyeleri, hayli güzel âşıkâne, rindâne hatta bazı yeni düşünceleri yansıtan vatan temalı gazelleri ve şarkıları olmakla birlikte Tanpınar’ın ifadesiyle, “devrinin orta hâlli şairlerinden biri” (Tanpınar 1997: 422) konumunda bulunduğunu söylemek mümkündür (Kaya 2007: 62, 75).

Kaynakça


Artvinli, Fatih (2010). "Ali Enver'in Toptaşı Bîmârhânesi Gözlemleri"". Toplumsal Tarih 1290(Şubat): 66-67.

Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. 2. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Büyükarman Ardalı, Didem (2009). “Edebiyat Tarihimizde Dergiler ve Revnak Mecmûası”. Turkish Studies (4/8): 777-790.

Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

İnal, İbnü’l-Emin Mahmud Kemal (2000). Son Asır Türk Şairleri. C. 3. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay.

Karatay, Fehmi Edhem (1956). İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Türkçe Basmalar Alfabe Kataloğu. C. 1. İstanbul.

Kaya, Bayram Ali (2007). Osman Nevres ve Dîvânı (İnceleme-Metin). İstanbul: Gökkubbe Yay.

Mehmed Süreyyâ (1311). Sicill-i Osmânî. C. 3, 4. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Osmân Nevres (1290). Dîvân. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Osmân Nevres (ts.). Eser-i Nâdir/Mecmû’atü’t-Tarab ‘Alâ Lisâni’l-Edeb. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Ödemişli M. Muammer (1343). “Osman Nevres Efendi ve Âsârı”. Mahfel. C. 5. (cüz 54/Rebîülâhir).

Özgül, M. Kayahan (1999). Osman Nevres, Hayatı ve Eserleri. İstanbul: Millî Eğitim Bakanlığı Yay.

Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey, Mecmûatü’t-Terâcim. Millet Ktp. Ali Emîrî. Tarih 789.

Tanpınar, Ahmet Hamdi (1997). 19'uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Çağlayan Kitabevi.

Tansel, Fevziye Abdullah (1964). “Nevres”. İslâm Ansiklopedisi. C. 9. İstanbul: Millî Eğitim Bakanlığı Yay.

Terzibaşı, Atâ (1977). “Nevres, Osman”, Türk Ansiklopedisi. C. 25. İstanbul: Millî Eğitim Bakanlığı Yay.

Terzibaşı, Atâ (1988). Kerkük Şairleri. C. 3. Bağdat.

Ünver, İsmail (1988). “Nevres”, Başlangıcından Günümüze Kadar Büyük Türk Klâsikleri, Tarih-Antoloji-Ansiklopedi. C. 8. İstanbul: Ötüken-Söğüt Yay.

Zeynelâbidin Reşid (1236). Edebiyat Kumkuması. Halep: Halep Vilâyet Matbaası.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. BAYRAM ALİ KAYA
Yayın Tarihi: 19.07.2013
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Fikr-i zülfüñ halka-i pây-ı hayâlimdir benim

ʻÂkilân-ı dehr mecnûn-ı makâlimdir benim

 

Gâh bir Leylâ’ya ʻâşık gâh bir Şîrîn-lebe

Kıssa-i Ferhâd u Mecnûn hasb-i hâlimdir benim

 

Vaslın ümmîdiyle düşdüm ayrılık girdâbına

Hep başım derde salan fikr-i mecâlimdir benim

 

Hat değildir ʻârızında dûd-ı âhım ʻaksidir

Bu husûfa bâʻis ey meh-rû vebâlimdir benim

 

Güft-gûy-ı zülf ü perçem düşmez ağzımdan meğer

Bu perîşânlık usûl-i kîl ü kâlimdir benim

 

Yok halâs-ı câna aslâ çâre tîğ-ı ʻaşkdan

Teşne zîrâ kanıma ol tıfl-ı zâlimdir benim

 

Herkese râz-ı nihân-ı sînemi ifşâ eden

Çehre-i zerdimle Nevres eşk-i âlimdir benim

 

Gazel

Takarrür eyleyeli ezberimde hubb-ı vatan

Birinci mesʼeledir defterimde hubb-ı vatan

 

Coşar deñiz gibi çeşmim telâtum etdikçe

Dilimde gayret-i millet serimde hubb-ı vatan

 

Takallübât-ı felekle halel-pezîr olmaz

Elest mâyesidir gevherimde hubb-ı vatan

 

Harâm olur bana mey âb-ı Kevser olsa dahi

Temessül eylemese sâgarımda hubb-ı vatan

 

Cihâna bakmam eğer cennet ola da Nevres

Telâtum etmese çeşm-i terimde hubb-ı vatan

 

Şarkı

 I

 Senden bilirim yok baña bir fâ’ide ey gül

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

Etsem de ‘abesdir sitem-i hâra tahammül

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

 II

Ellerle o zevk etdi ben âteşlere yandım

Çekdim o kadar cevr ü cefâsın ki usandım

Derlerdi kabûl etmez idim şimdi inandım

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

 III

Senden güzelim çâre baña kat’-ı emeldir

Etsen dahi ülfet demem ellerle haleldir

Ağyâr ile gezseñ de gücenmem ki meseldir

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

 IV

Gördüm açılırken bu seher gonçeyi hâra

Sordum n’ola bu cevr ü cefâ bülbül-i zâra

Bir âh çekip hasret ile dedi ne çâre

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

 V

Bî-gâne-edâdır bilir ol âfeti herkes

Ümmîd-i visâl eyleme andan emelin kes

Bî-hûde yere âh u figân eyleme Nevres

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

(Kaya, Bayram Ali (2007). Osman Nevres ve Dîvânı (İnceleme-Metin). İstanbul: Gökkubbe Yay. 363, 374, 271.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1FÂ'İK, Süleyman Fâ'ik Efendid. 1783-84 - ö. 1838Doğum YeriGörüntüle
2EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Doğum YeriGörüntüle
3Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlud. 1901 - ö. 25 Mayıs 1970Doğum YeriGörüntüle
4FÂ'İK, Süleyman Fâ'ik Efendid. 1783-84 - ö. 1838Doğum YılıGörüntüle
5EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Doğum YılıGörüntüle
6Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlud. 1901 - ö. 25 Mayıs 1970Doğum YılıGörüntüle
7FÂ'İK, Süleyman Fâ'ik Efendid. 1783-84 - ö. 1838Ölüm YılıGörüntüle
8EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Ölüm YılıGörüntüle
9Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlud. 1901 - ö. 25 Mayıs 1970Ölüm YılıGörüntüle
10FÂ'İK, Süleyman Fâ'ik Efendid. 1783-84 - ö. 1838MeslekGörüntüle
11EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88MeslekGörüntüle
12Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlud. 1901 - ö. 25 Mayıs 1970MeslekGörüntüle
13FÂ'İK, Süleyman Fâ'ik Efendid. 1783-84 - ö. 1838Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlud. 1901 - ö. 25 Mayıs 1970Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16FÂ'İK, Süleyman Fâ'ik Efendid. 1783-84 - ö. 1838Madde AdıGörüntüle
17EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendid. 1815-16 - ö. 1887-88Madde AdıGörüntüle
18Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlud. 1901 - ö. 25 Mayıs 1970Madde AdıGörüntüle