Madde Detay
FEYZÎ/ SÎMÎ, Sîmkeş-zâde
(d. 1036/1626-1627 - ö. 1102/05.11.1690)
Divan Şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1036 / 1626-27) İstanbul’da doğdu (Özcan, 1989: 37, Çapan, 2005: 457, M. Süreyya, 1308: 41). Adı Hasan, babasının adı Mehmed’dir (Özcan, 1989: 37, İnce, 2005: 573). Beyazıt’taki Sîmkeşhâne’de gümüş ve altın tel çeken bir zanaatkâr ailesine mensup olduğu için Sîmkeş-zâde künyesini almıştır (Özcan, 1989: 37). Onun dini-tasavvufî eğitimi Halvetiyye tarikatında başlamıştır. 18 yaşına geldiğinde Halvetî şeyhlerinden Abdulahad Nûri (Sivâsî 1594-1651)’ye intisap edip çileye çekilmiştir. Ardından bu zaviyede bir müddet Bolbolcu-zâde Abdulkerim Efendi’nin görevini yapmıştır (Özcan, 1989: 37). Tahsili esnasında Fâzıl Molla Çelebi (ö. 1677), Bıçakçı Mehmed Efendi (ö. 1697) (Özcan, 1989: 37), ders-i âmm Sâlih Efendi (ö. 1718) gibi hocalardan ilim tahsil edip icâzet almıştır (Özcan, 1989: 37). Nakîbü’l-eşrâf Kudsî-zâde Şeyh Mehmed Efendi (ö. 1674)’nin yanında muîdlik yaptıktan sonra 40 akçe maaşla müderrisliğe başlamıştır (Özcan, 1989: 38). Ayrıca Halvetî ve Nakşıbendî şeyhlerinden Kudsî-zâde (Özcan, 1989: 37) ve Koska’daki Hekim Çelebi zâviyesi şeyhi Bosnevî Osman Efendi (ö.1664) (Özcan, 1989: 37) ile Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi el-Hâc Ahmed Dede (ö. 1667)’den icâzet aldı (Özcan, 1989: 37). Melâmiye-i Bayramiyye meşâyıhından Şeyh Beşir Efendi’ye intisâb ettiği Şeyh Nazmi Efendi’nin Hediyyetü’l-ihvân adlı eserinde mezkûrdur (Bursalı M. Tahir, 1333: 139). Halvetîliğin İstanbul’da gelişmesinde ve kollarının açılmasında önemli rolü olan Sîmkeş-zâde, İstanbul’da sırasıyla Seyyid Yâkub Efendi (?-?) yerine Topkapı dışındaki Takyeci İbrahim Ağa Câmii’ne Cuma şeyhi, 1668-69’da, Kılıç Ali Paşa Camii’ne Pazar vaizi olmuştur. Nihayet 1675’te Emîr Buhârî Tekkesi’ne şeyh olan Hasan Efendi İstanbul’da ( 2 Safer 1102) 1690 tarihinde 5 Kasım Salı gecesi sabaha karşı vefat etmiştir (Özcan, 1989: 38). Emîr Buhârî dâmâdı Mahmud Çelebi dergâhına defnedilen şeyhin (Bursalı M. Tahir, 1333: 139) dergâh civarındaki mezar taşında Şair Rüşdî Ahmed Efendi (?-?)’nin “Ola cây-ı Feyz-i İlâhî cinân” olarak düşürdüğü vefat tarihi kayıtlıdır (Özcan, 1989: 38, Abdulkadiroğlu, 1985: 430). Oğlu, Vekâyiu’l-fuzalâ sahibi Şeyhî Mehmed Efendi (d. 1078/1667-68 öl. 1145/1732-33) müderrislik yapacakken vefat eden babasının yerine postnişin olmuştur (Levend, 1988: 360, Babinger, 1992: 292).
Manzum eserlerinin bulunduğu ve tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde kayıtlı (TY, nr. 428) olan külliyatın Divan kısmı doktora tezi (Coşkun, 1990) ve mesnevileri müstakil olarak (Coşkun, 1997: X) çalışılmıştır.
1. Divan: Feyzî’nin külliyâtı içindedir. Divanda üçü na’t olmak üzere 25 kaside, dört terkib-i bend, bir müsemmen, dört müseddes, Bâki, Riyâzî ve Nev’î gibi şairlerin gazellerine tahmisler, 355 gazel, yirmi dört kıt’a, on yedi rubâî, yirmi bir müfred mevcuttur.
2. Mi’râcnâme-i Resûl-i Ekrem: 196 beyitten ibaret olup 1649’da kaleme alınan eser, külliyâtın 52b-57a varakları arasında mevcuttur. Klasik mesnevi tertibine uygun olan ve on bölümden oluşan eser, aruzun fe’ilâtün (fâ’ilâtün) mefâ’ilün fe’ilün (fa’lün) kalıbıyla yazılmıştır. Eser, bir kâmil zâtın, Feyzî’nin şeyhi Abdulahad Nûri’ye, mi’râcın sırrının, Burak’ın vasıflarının, , “Kabe kavseyn”in anlamının ne olduğu ve Peygamberin Burakla nereye kadar gittiği gibi soruları sormasının ardından şeyhinin şairden bir mi’râcnâme yazmasını istemesiyle ortaya çıkmıştır (Coşkun 1997: 28).
3. Cevâbnâme-i Mevlânâ-yı Makdîs : külliyâtın 57b-61a varakları arasında bulunan 161 beyitlik bir mesnevidir. 31 Ekim, Pazar, 1649 tarihinde yazılmıştır. Fe’ilâtün (fâ’ilâtün)/mefâ’ilün/fe’ilün (fa’lün) kalıbıyla kaleme alınmıştır. Eser Şeyh Abduahad Nuri’nin Cuma Şeyhi sıfatıyla camii kürsüsünde vaaz ederken cemaatten birinin kendisine yönelttiği “Lâ illâ nedir, Kur’ân nerededir, Üç oğul ile dört ana nedir?” sorularına verdiği cevapların o esnada cemaat arasında bulunan müridi Feyzî’den manzum hâle getirilmesini istemesi üzerine yazılmıştır. Hâtime kısmında eserin nasıl yazıldığı anlatılmıştır (Coşkun 1997: 29-30).
4. Gamze vü Dil: klasik mesnevi tertibinde ve fe’ilâtün (fâ’ilâtün)/mefâ’ilün/fe’ilün (Fa’lün) kalıbıyla yazılan eser, dinî, tasavvufî ve ahlâkî mahiyette olup külliyatın 1b-51b varakları arasında yer almaktadır. Toplam 2241 beyit olan mesnevi 1654-55 yılında yazılmış ve IV. Mehmed’e sunulmuştur. Eser baştan sona tasavvufî fikirler, telmihler ve Halvetî tarikatının âdâbını aktardığından bu tarîkat için önemli bir kaynak durumundadır (Coşkun 1997: 17).
5. Sûre-i Bakara Zeyli : Mensur olarak kaleme alınan eser, Beyzâvî’nin tefsirindeki Bakara suresi tefsirinin zeylidir. Müellif hattı olan bir nüshası, Topkapı Sarayı Müzesi No:1980 A. 214’tedir. 1684 tarihinde telif edilen bu nüsha, 917 varaktır (Coşkun 1997: 46).
Gençken şiir yazmaya başladığı, ilk mahlası “Sîmî”yi dedesinin Sîmkeşbaşı olması dolayısıyla Şeyhülislam şair Zekerriyâ-zâde Yahya (1561-1644)’nın verdiği bilinmektedir (Özcan, 1989: 38, ). Şeyhi Abdulahad Nuri Şeyh Hasan Efendi’ye Feyzî mahlasını vermiştir (Özcan, 1989: 38). Tezkire yazarlarında övülen şairi çağdaşı şair ve tezkireci Güftî ağır sözlerle yermektedir. Şiiri için pek çok olumsuz sıfat yakıştırdığı 15 beyitlik manzumesinin son beytinde Güftî şöyle demektedir:
Olsa ger levs-i levha-yı tekrar / Böyledür şi’r-i şeyh-i nâdire-kâr (Yılmaz, 2001: 193)
Sîmkeş-zâde Şeyh Hasan Efendi Türkçe, Arapça ve Farsça olmak üzere üç dile de hâkim dir(Özcan, 1989: 38, M. Süreyya, 1308: 41, Bursalı M. Tahir, 1333: 139). Feyzî mahlasıyla yazdığı şiirlerinde bilhassa da gazellerinde yer yer Türkçenin konuşma dili özelliklerini de barındıran şairin mürettep divanı vardır. Divanında IV. Mehmed (Avcı Mehmed) dönemi (1648-1687) şairlerinden olarak IV. Mehmed’e de bir kaside yazmış olan Feyzî, şiirlerinde genel itibarıyla hem beşerî, hem tasavvufî aşka yer vermiş zaman zaman külfetli olsa da genellikle sade ve samimi bir dil kullanmıştır. Çeşitli edebî sanat ve söz oyunlarının görüldüğü şiirlerinde “gazel-i bî-nokta” denilen tarzda üç gazel yazmıştır (Coşkun 1997:14). Divânında çoğunluğu Bâkî ve Riyâzî’ye yazdığı nazireler olmak üzere, Mahirî, Kadrî, İsmetî, Mesnevî şârihi Abdullah Efendi, Belîgî, Rûhî-i Bağdâdî, Şerif Sabrî, Âlî, Ganî-zâde Nâdirî, Nev’î gibi şairlere de nazireler yazmıştır. Mürettep divanından başka Vakayiü’l-Fuzala’nın ifadesiyle “âsâr-ı ilmiyelerinden Tefsîr-i Beyzâvî’nin Sure-i Şerife-i Bakara’da –li’l-fukarailleziyne uhsıru fî sebîlillâhi- âyet-i kerimesi mahalline mahsus risâleler” gibi dini eserler veren (Özcan, 1989: 38) Şeyh Hasan Efendi Feyzî mahlasıyla dinî-tasavvufî konularda mesneviler de yazmıştır. 17. yüzyılın mesnevi şairleri arasında yerini alan Sîmkeş-zâde Feyzî’nin şairliği, Safayi tezkiresinde, “eş’ârı âşıkâne ve güftârı sûfîyâne” (Çapan, 2005: 457) sıfatlarıyla anılsa da tasavvufî neşvenin öne çıktığı şiirlerinde didaktik bir söyleyiş hâkim olmuştur (Şentürk-Kartal, 2013: 417). Fuzûli’nin Sıhhat u Maraz, Fazlî’nin Gül ü Bülbül’ü gibi alegorik bir mesnevi olan Gamze vü Dil adlı eserinde Fars edebiyatının özellikle de Fettâh-ı Nişâpûrî (ö. 1448)’nin Hüsn ü Dil adlı eserinin etkisi vardır (Coşkun, 1997: VII, Macit, 2006: 59).
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.)(1985). İsmail Beliğ, Nuhbetü’l-Âsâr Li Zeyli Zübdetü’l-Eş’âr. Ankara: Gazi Üniversitesi Yay.
Babinger, Franz (1992). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. Çev. Coşkun Üçok, Ankara: KB yay.
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. I. İstanbul.
Coşkun, Ali Osman (1990). “Sîm-keşzâde Feyzî”. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. (5): 33-39.
Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.
Coşkun, Ali Osman (1997). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Mesnevileri (İnceleme-Metin-Sözlük). Samsun: Otak Form Ofset.
Coşkun, Ali Osman (2009). “Simkeşzâde Feyzî”.İslam Ansiklopedisi. C.37. Ankara: TDV Yay. 213-214.
Coşkun, Ali Osman (hzl.)(2001). Abdulahad Nûrî Dîvânı. Ankara: MEB Yay.
Çapan, Pervin (hzl.)(2005). Mustafa Safayi Efendi Tezkire-i Safâî (Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâyidi’l-Eş’âr) İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay.
İnce, Adnan (hzl.)(2005). Tezkiretü’ş-Şu’arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay.
Levend, Agâh Sırrı (1988). Türk Edebiyatı Tarihi Giriş. Ankara: TTK Yay.
Macit, Muhsin (2006), “Mesneviler”. Türk Edebiyatı Tarihi. C.2. İstanbul: KTB Yay. 55-72.
Mehmed Süreyya (1308). Sicil-i Osmânî. C. 4. İstanbul: Matbaa-i Amire.
Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri, Vakâyiü’l-Fuzalâ. C. 3. İstanbul: Çağrı Yay.
Şentürk, Ahmet ve Ahmed Kartal(2013). Eski Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergâh Yay.
Yılmaz, Kâşif (hzl.)(2001). Güftî ve Teşrîfâtü’ş-Şu’arâsı, Ankara: AKM Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. NURAN ÖZTÜRKYayın Tarihi: 02.02.2015Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Kasîde Der Vasf-ı Işk
Gönül kim burka’-endâz oldugın yârun ümîd eyler
Hicâb eyler o mihr ü kâkülin gâyet şedîd eyler
Telâfî eylemez bin cevri derse âşık-ı zâre
Pey-â-pey nâz ü istignâsını turmaz cedîd eyler
Mücellâ bir aceb şemşîr-i âteş-tâbdur gamzen
Ki zîrâ bir nazarda niçe mazlûmı şehîd eyler
Fürûzân olmada gitdikce nâr-ı ışkı sînemde
Dil-i divâne yine nâle-i “hel min mezîd” eyler
Perîşân oldugınca turra-i ruhsâr cânâne
Ukûl-i hurde-dânî gûyiyâ evrâk-ı bîd eyler
Ham eyler kaddin erbâb-ı gamun hatt-ı girîh-gîrün
Visâlün kim ki eyler ârzû fikri ba’îd eyler
Hevâsına düşen ser-rişte-i gîsû-yı dildârun
El irmez yok yire tazyî-i evkât-ı medîd eyler
Müsellemdür ana mülk-i kemâl-i nâz u istignâ
Berât-ı hüsnüne tugrâ-yı ebrûsın keşîd eyler
Hadeng-i gamzeden bir mîşeyistân oldı sînem kim
Derûnunda gönül-veş pençe-şîri nâ-bedîd eyler
İnen dil virme müjgânına bir nâvek-figendür
Nişânın gördügünce niçe bin san’at bedîd eyler
Ne mümkin zâhid-i yâbis sözin dil istimâ’ itmek
Kişiyi ışk-ı mutlak târik-i guft ü şînîd eyler
Aceb mi ger ferâmûş eylesem leyl ü nehârı kim
Gören çeşm-i siyâhın terk-i sevdâ vü sefîd eyler
Lebün yâd eyleyelden câm-ı Cem devrin temâm itmiş
Şeb-i zülfünde dil şimdengirü bezm-i cedîd eyler
Müheyyâ meclis-i ışkında nakd-i derd-i dil-dârun
Fedâ-yı câna zahm-ı gamzesi her dem nüvîd eyler
Miyân-ı ebrûvânı kevkeb-i dürri-i tâ’lidür
Bedîdâr oldugınca nûr-ı çeşmi ber-mezîd eyler
Sezâdur gamzesin insân aynım gibi gözlersem
Nazar insânı ber-hûrdâr ider cânâ sa’îd eyler
Nazar kılma fakîr-i ışka ey zâhid hakaretle
Seni rûhum bu ışkun kim gedâsı Bâyezîd eyler
Ne sûret gösterürsin sûfî rust-a-hîz-i halvetde
Görür erbâb-ı haşr-ı ma’nevî çeşmin hadîd eyler
Kebûter-sâ dilüm ihdâ-yı bezm-i vasl-ı yâr itsem
O Cem-hû câm-ı cevrin nukl-i hicrânın atîd eyler
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi. 218-219)
Gazel
Hem-dem itmem aklı gam-hâr-ı derûn olmaz bana
Reh-neverd-i vâdi-i deşt-i cünûn olmaz bana
Ezber itdüm ders-i hicrân-ı kitâb-ı ışkdan
Gayrı hîç şimden-girû müşkil mütûn olmaz bana
Âsumân-âsâ kesilmez inkılâb u devrden
İhtiyârum aldı dil cây-ı sükûn olmaz bana
Sâlik-i ser-menzil-i işrâk-ı ışk oldum yine
Akl-ı Ristâlîs-i hikmet reh-nümûn olmaz bana
Tıfl-ı dil kand-i kelâmumla bulur âsâyişi
Şi’r-i terden özge ey FEYZÎ füsûn olmaz bana
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.305.)
Gazel
Zahm-ı câne çâre yok tîmâr güc
Cânı bezl itsen güc olsan zâr güc
Eylemez bin kere efgân itse dil
Merhametle bir nazar dildâr güc
Çekdi ruhsârına gîsûsun yine
Feth-i genc âsân u def’-i mâr güc
Yâr yâr olmaz vifâk olmaz bedîd
Kim felekde tâli’-i hem-vâr güc
FEYZİYÂ ol târik-i güft ü şînîd
Işkı zîrâ ketm güc izhâr güc
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.327.)
Tarih Kıt’ası
Terk-i dünyâ itdi kutbü’l-vâsılîn
Yani şeyhim hazret-i Abdulahad
Nûr idi togdı vü tolındı yine
Tutdı kevni zulmet-i firkat meded
Bezm-i fânîden çeküp bir dem ayak
Oldı mest-i meclis-i aşk-ı Samed
Iyş ü âlemden ferâgat eyledi
İtdi kurb-ı üns-i Mevlâyı sened
FEYZİYÂ didüm ol dem târihini
“Gitdi bezm-i cennete Abdulahad” h. 1061/m. 1651
(Coşkun, Ali Osman (hzl.)(2001). Abdulahad Nûrî Dîvânı. Ankara: MEB Yay. 5.)
Mesnevı
Bir gice pister-i tefekkürde
Cân-ı zâr olmuş idi âzûrde
Kâr-ı âlemden eylemişdi ferâg
İşlemekdeydi lîk sînede dâg
Ber-taraf kılmış idi dünyayı
Pest görmüşdi cây-ı a’lâyı
Nice lâg eylemişdi bî-hûde
Ömri harc eylemiş tekâpûde
Gâh aşk ile olmuş âlûde
Bir zamân olmamışdı âsûde
Gâh mihnetle yâr u gâr olmış
Gâh zahmetle kârı zâr olmış
Hâk-veş cismin eylemiş pâ-mâl
Bulmamış bir enîs-i ber-hem-hâl
Geh olup tab’ı âb-veş seyyâl
Menzili olmamış makâm-ı visâl
Niçe derd ü niçe belâ görmiş
Niçe hicrân u ibtilâ görmiş
Çerh elinden yimiş tabanca-i gam
İtmiş anı şikeste pençe-i gam
İtmemiş bir dem ol harîf-i gamı
Nâ’il-i lutfı def’ idüp elemi
(...)
Söze âgâz idüp dehân açdı
Aña gencîne-i nihân açdı
(Coşkun, Ali Osman (1997). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Mesnevileri (İnceleme-Metin-Sözlük). Samsun: Otak Form Ofset. 76-79.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 02.02.2015Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Kasîde Der Vasf-ı Işk
Gönül kim burka’-endâz oldugın yârun ümîd eyler
Hicâb eyler o mihr ü kâkülin gâyet şedîd eyler
Telâfî eylemez bin cevri derse âşık-ı zâre
Pey-â-pey nâz ü istignâsını turmaz cedîd eyler
Mücellâ bir aceb şemşîr-i âteş-tâbdur gamzen
Ki zîrâ bir nazarda niçe mazlûmı şehîd eyler
Fürûzân olmada gitdikce nâr-ı ışkı sînemde
Dil-i divâne yine nâle-i “hel min mezîd” eyler
Perîşân oldugınca turra-i ruhsâr cânâne
Ukûl-i hurde-dânî gûyiyâ evrâk-ı bîd eyler
Ham eyler kaddin erbâb-ı gamun hatt-ı girîh-gîrün
Visâlün kim ki eyler ârzû fikri ba’îd eyler
Hevâsına düşen ser-rişte-i gîsû-yı dildârun
El irmez yok yire tazyî-i evkât-ı medîd eyler
Müsellemdür ana mülk-i kemâl-i nâz u istignâ
Berât-ı hüsnüne tugrâ-yı ebrûsın keşîd eyler
Hadeng-i gamzeden bir mîşeyistân oldı sînem kim
Derûnunda gönül-veş pençe-şîri nâ-bedîd eyler
İnen dil virme müjgânına bir nâvek-figendür
Nişânın gördügünce niçe bin san’at bedîd eyler
Ne mümkin zâhid-i yâbis sözin dil istimâ’ itmek
Kişiyi ışk-ı mutlak târik-i guft ü şînîd eyler
Aceb mi ger ferâmûş eylesem leyl ü nehârı kim
Gören çeşm-i siyâhın terk-i sevdâ vü sefîd eyler
Lebün yâd eyleyelden câm-ı Cem devrin temâm itmiş
Şeb-i zülfünde dil şimdengirü bezm-i cedîd eyler
Müheyyâ meclis-i ışkında nakd-i derd-i dil-dârun
Fedâ-yı câna zahm-ı gamzesi her dem nüvîd eyler
Miyân-ı ebrûvânı kevkeb-i dürri-i tâ’lidür
Bedîdâr oldugınca nûr-ı çeşmi ber-mezîd eyler
Sezâdur gamzesin insân aynım gibi gözlersem
Nazar insânı ber-hûrdâr ider cânâ sa’îd eyler
Nazar kılma fakîr-i ışka ey zâhid hakaretle
Seni rûhum bu ışkun kim gedâsı Bâyezîd eyler
Ne sûret gösterürsin sûfî rust-a-hîz-i halvetde
Görür erbâb-ı haşr-ı ma’nevî çeşmin hadîd eyler
Kebûter-sâ dilüm ihdâ-yı bezm-i vasl-ı yâr itsem
O Cem-hû câm-ı cevrin nukl-i hicrânın atîd eyler
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi. 218-219)
Gazel
Hem-dem itmem aklı gam-hâr-ı derûn olmaz bana
Reh-neverd-i vâdi-i deşt-i cünûn olmaz bana
Ezber itdüm ders-i hicrân-ı kitâb-ı ışkdan
Gayrı hîç şimden-girû müşkil mütûn olmaz bana
Âsumân-âsâ kesilmez inkılâb u devrden
İhtiyârum aldı dil cây-ı sükûn olmaz bana
Sâlik-i ser-menzil-i işrâk-ı ışk oldum yine
Akl-ı Ristâlîs-i hikmet reh-nümûn olmaz bana
Tıfl-ı dil kand-i kelâmumla bulur âsâyişi
Şi’r-i terden özge ey FEYZÎ füsûn olmaz bana
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.305.)
Gazel
Zahm-ı câne çâre yok tîmâr güc
Cânı bezl itsen güc olsan zâr güc
Eylemez bin kere efgân itse dil
Merhametle bir nazar dildâr güc
Çekdi ruhsârına gîsûsun yine
Feth-i genc âsân u def’-i mâr güc
Yâr yâr olmaz vifâk olmaz bedîd
Kim felekde tâli’-i hem-vâr güc
FEYZİYÂ ol târik-i güft ü şînîd
Işkı zîrâ ketm güc izhâr güc
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.327.)
Tarih Kıt’ası
Terk-i dünyâ itdi kutbü’l-vâsılîn
Yani şeyhim hazret-i Abdulahad
Nûr idi togdı vü tolındı yine
Tutdı kevni zulmet-i firkat meded
Bezm-i fânîden çeküp bir dem ayak
Oldı mest-i meclis-i aşk-ı Samed
Iyş ü âlemden ferâgat eyledi
İtdi kurb-ı üns-i Mevlâyı sened
FEYZİYÂ didüm ol dem târihini
“Gitdi bezm-i cennete Abdulahad” h. 1061/m. 1651
(Coşkun, Ali Osman (hzl.)(2001). Abdulahad Nûrî Dîvânı. Ankara: MEB Yay. 5.)
Mesnevı
Bir gice pister-i tefekkürde
Cân-ı zâr olmuş idi âzûrde
Kâr-ı âlemden eylemişdi ferâg
İşlemekdeydi lîk sînede dâg
Ber-taraf kılmış idi dünyayı
Pest görmüşdi cây-ı a’lâyı
Nice lâg eylemişdi bî-hûde
Ömri harc eylemiş tekâpûde
Gâh aşk ile olmuş âlûde
Bir zamân olmamışdı âsûde
Gâh mihnetle yâr u gâr olmış
Gâh zahmetle kârı zâr olmış
Hâk-veş cismin eylemiş pâ-mâl
Bulmamış bir enîs-i ber-hem-hâl
Geh olup tab’ı âb-veş seyyâl
Menzili olmamış makâm-ı visâl
Niçe derd ü niçe belâ görmiş
Niçe hicrân u ibtilâ görmiş
Çerh elinden yimiş tabanca-i gam
İtmiş anı şikeste pençe-i gam
İtmemiş bir dem ol harîf-i gamı
Nâ’il-i lutfı def’ idüp elemi
(...)
Söze âgâz idüp dehân açdı
Aña gencîne-i nihân açdı
(Coşkun, Ali Osman (1997). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Mesnevileri (İnceleme-Metin-Sözlük). Samsun: Otak Form Ofset. 76-79.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Kasîde Der Vasf-ı Işk
Gönül kim burka’-endâz oldugın yârun ümîd eyler
Hicâb eyler o mihr ü kâkülin gâyet şedîd eyler
Telâfî eylemez bin cevri derse âşık-ı zâre
Pey-â-pey nâz ü istignâsını turmaz cedîd eyler
Mücellâ bir aceb şemşîr-i âteş-tâbdur gamzen
Ki zîrâ bir nazarda niçe mazlûmı şehîd eyler
Fürûzân olmada gitdikce nâr-ı ışkı sînemde
Dil-i divâne yine nâle-i “hel min mezîd” eyler
Perîşân oldugınca turra-i ruhsâr cânâne
Ukûl-i hurde-dânî gûyiyâ evrâk-ı bîd eyler
Ham eyler kaddin erbâb-ı gamun hatt-ı girîh-gîrün
Visâlün kim ki eyler ârzû fikri ba’îd eyler
Hevâsına düşen ser-rişte-i gîsû-yı dildârun
El irmez yok yire tazyî-i evkât-ı medîd eyler
Müsellemdür ana mülk-i kemâl-i nâz u istignâ
Berât-ı hüsnüne tugrâ-yı ebrûsın keşîd eyler
Hadeng-i gamzeden bir mîşeyistân oldı sînem kim
Derûnunda gönül-veş pençe-şîri nâ-bedîd eyler
İnen dil virme müjgânına bir nâvek-figendür
Nişânın gördügünce niçe bin san’at bedîd eyler
Ne mümkin zâhid-i yâbis sözin dil istimâ’ itmek
Kişiyi ışk-ı mutlak târik-i guft ü şînîd eyler
Aceb mi ger ferâmûş eylesem leyl ü nehârı kim
Gören çeşm-i siyâhın terk-i sevdâ vü sefîd eyler
Lebün yâd eyleyelden câm-ı Cem devrin temâm itmiş
Şeb-i zülfünde dil şimdengirü bezm-i cedîd eyler
Müheyyâ meclis-i ışkında nakd-i derd-i dil-dârun
Fedâ-yı câna zahm-ı gamzesi her dem nüvîd eyler
Miyân-ı ebrûvânı kevkeb-i dürri-i tâ’lidür
Bedîdâr oldugınca nûr-ı çeşmi ber-mezîd eyler
Sezâdur gamzesin insân aynım gibi gözlersem
Nazar insânı ber-hûrdâr ider cânâ sa’îd eyler
Nazar kılma fakîr-i ışka ey zâhid hakaretle
Seni rûhum bu ışkun kim gedâsı Bâyezîd eyler
Ne sûret gösterürsin sûfî rust-a-hîz-i halvetde
Görür erbâb-ı haşr-ı ma’nevî çeşmin hadîd eyler
Kebûter-sâ dilüm ihdâ-yı bezm-i vasl-ı yâr itsem
O Cem-hû câm-ı cevrin nukl-i hicrânın atîd eyler
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi. 218-219)
Gazel
Hem-dem itmem aklı gam-hâr-ı derûn olmaz bana
Reh-neverd-i vâdi-i deşt-i cünûn olmaz bana
Ezber itdüm ders-i hicrân-ı kitâb-ı ışkdan
Gayrı hîç şimden-girû müşkil mütûn olmaz bana
Âsumân-âsâ kesilmez inkılâb u devrden
İhtiyârum aldı dil cây-ı sükûn olmaz bana
Sâlik-i ser-menzil-i işrâk-ı ışk oldum yine
Akl-ı Ristâlîs-i hikmet reh-nümûn olmaz bana
Tıfl-ı dil kand-i kelâmumla bulur âsâyişi
Şi’r-i terden özge ey FEYZÎ füsûn olmaz bana
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.305.)
Gazel
Zahm-ı câne çâre yok tîmâr güc
Cânı bezl itsen güc olsan zâr güc
Eylemez bin kere efgân itse dil
Merhametle bir nazar dildâr güc
Çekdi ruhsârına gîsûsun yine
Feth-i genc âsân u def’-i mâr güc
Yâr yâr olmaz vifâk olmaz bedîd
Kim felekde tâli’-i hem-vâr güc
FEYZİYÂ ol târik-i güft ü şînîd
Işkı zîrâ ketm güc izhâr güc
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.327.)
Tarih Kıt’ası
Terk-i dünyâ itdi kutbü’l-vâsılîn
Yani şeyhim hazret-i Abdulahad
Nûr idi togdı vü tolındı yine
Tutdı kevni zulmet-i firkat meded
Bezm-i fânîden çeküp bir dem ayak
Oldı mest-i meclis-i aşk-ı Samed
Iyş ü âlemden ferâgat eyledi
İtdi kurb-ı üns-i Mevlâyı sened
FEYZİYÂ didüm ol dem târihini
“Gitdi bezm-i cennete Abdulahad” h. 1061/m. 1651
(Coşkun, Ali Osman (hzl.)(2001). Abdulahad Nûrî Dîvânı. Ankara: MEB Yay. 5.)
Mesnevı
Bir gice pister-i tefekkürde
Cân-ı zâr olmuş idi âzûrde
Kâr-ı âlemden eylemişdi ferâg
İşlemekdeydi lîk sînede dâg
Ber-taraf kılmış idi dünyayı
Pest görmüşdi cây-ı a’lâyı
Nice lâg eylemişdi bî-hûde
Ömri harc eylemiş tekâpûde
Gâh aşk ile olmuş âlûde
Bir zamân olmamışdı âsûde
Gâh mihnetle yâr u gâr olmış
Gâh zahmetle kârı zâr olmış
Hâk-veş cismin eylemiş pâ-mâl
Bulmamış bir enîs-i ber-hem-hâl
Geh olup tab’ı âb-veş seyyâl
Menzili olmamış makâm-ı visâl
Niçe derd ü niçe belâ görmiş
Niçe hicrân u ibtilâ görmiş
Çerh elinden yimiş tabanca-i gam
İtmiş anı şikeste pençe-i gam
İtmemiş bir dem ol harîf-i gamı
Nâ’il-i lutfı def’ idüp elemi
(...)
Söze âgâz idüp dehân açdı
Aña gencîne-i nihân açdı
(Coşkun, Ali Osman (1997). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Mesnevileri (İnceleme-Metin-Sözlük). Samsun: Otak Form Ofset. 76-79.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Kasîde Der Vasf-ı Işk
Gönül kim burka’-endâz oldugın yârun ümîd eyler
Hicâb eyler o mihr ü kâkülin gâyet şedîd eyler
Telâfî eylemez bin cevri derse âşık-ı zâre
Pey-â-pey nâz ü istignâsını turmaz cedîd eyler
Mücellâ bir aceb şemşîr-i âteş-tâbdur gamzen
Ki zîrâ bir nazarda niçe mazlûmı şehîd eyler
Fürûzân olmada gitdikce nâr-ı ışkı sînemde
Dil-i divâne yine nâle-i “hel min mezîd” eyler
Perîşân oldugınca turra-i ruhsâr cânâne
Ukûl-i hurde-dânî gûyiyâ evrâk-ı bîd eyler
Ham eyler kaddin erbâb-ı gamun hatt-ı girîh-gîrün
Visâlün kim ki eyler ârzû fikri ba’îd eyler
Hevâsına düşen ser-rişte-i gîsû-yı dildârun
El irmez yok yire tazyî-i evkât-ı medîd eyler
Müsellemdür ana mülk-i kemâl-i nâz u istignâ
Berât-ı hüsnüne tugrâ-yı ebrûsın keşîd eyler
Hadeng-i gamzeden bir mîşeyistân oldı sînem kim
Derûnunda gönül-veş pençe-şîri nâ-bedîd eyler
İnen dil virme müjgânına bir nâvek-figendür
Nişânın gördügünce niçe bin san’at bedîd eyler
Ne mümkin zâhid-i yâbis sözin dil istimâ’ itmek
Kişiyi ışk-ı mutlak târik-i guft ü şînîd eyler
Aceb mi ger ferâmûş eylesem leyl ü nehârı kim
Gören çeşm-i siyâhın terk-i sevdâ vü sefîd eyler
Lebün yâd eyleyelden câm-ı Cem devrin temâm itmiş
Şeb-i zülfünde dil şimdengirü bezm-i cedîd eyler
Müheyyâ meclis-i ışkında nakd-i derd-i dil-dârun
Fedâ-yı câna zahm-ı gamzesi her dem nüvîd eyler
Miyân-ı ebrûvânı kevkeb-i dürri-i tâ’lidür
Bedîdâr oldugınca nûr-ı çeşmi ber-mezîd eyler
Sezâdur gamzesin insân aynım gibi gözlersem
Nazar insânı ber-hûrdâr ider cânâ sa’îd eyler
Nazar kılma fakîr-i ışka ey zâhid hakaretle
Seni rûhum bu ışkun kim gedâsı Bâyezîd eyler
Ne sûret gösterürsin sûfî rust-a-hîz-i halvetde
Görür erbâb-ı haşr-ı ma’nevî çeşmin hadîd eyler
Kebûter-sâ dilüm ihdâ-yı bezm-i vasl-ı yâr itsem
O Cem-hû câm-ı cevrin nukl-i hicrânın atîd eyler
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi. 218-219)
Gazel
Hem-dem itmem aklı gam-hâr-ı derûn olmaz bana
Reh-neverd-i vâdi-i deşt-i cünûn olmaz bana
Ezber itdüm ders-i hicrân-ı kitâb-ı ışkdan
Gayrı hîç şimden-girû müşkil mütûn olmaz bana
Âsumân-âsâ kesilmez inkılâb u devrden
İhtiyârum aldı dil cây-ı sükûn olmaz bana
Sâlik-i ser-menzil-i işrâk-ı ışk oldum yine
Akl-ı Ristâlîs-i hikmet reh-nümûn olmaz bana
Tıfl-ı dil kand-i kelâmumla bulur âsâyişi
Şi’r-i terden özge ey FEYZÎ füsûn olmaz bana
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.305.)
Gazel
Zahm-ı câne çâre yok tîmâr güc
Cânı bezl itsen güc olsan zâr güc
Eylemez bin kere efgân itse dil
Merhametle bir nazar dildâr güc
Çekdi ruhsârına gîsûsun yine
Feth-i genc âsân u def’-i mâr güc
Yâr yâr olmaz vifâk olmaz bedîd
Kim felekde tâli’-i hem-vâr güc
FEYZİYÂ ol târik-i güft ü şînîd
Işkı zîrâ ketm güc izhâr güc
(Coşkun, Ali Osman (1990). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Divanı: İnceleme-Metin-İndeks. Doktora Tezi.Ankara: Gazi Üniversitesi.327.)
Tarih Kıt’ası
Terk-i dünyâ itdi kutbü’l-vâsılîn
Yani şeyhim hazret-i Abdulahad
Nûr idi togdı vü tolındı yine
Tutdı kevni zulmet-i firkat meded
Bezm-i fânîden çeküp bir dem ayak
Oldı mest-i meclis-i aşk-ı Samed
Iyş ü âlemden ferâgat eyledi
İtdi kurb-ı üns-i Mevlâyı sened
FEYZİYÂ didüm ol dem târihini
“Gitdi bezm-i cennete Abdulahad” h. 1061/m. 1651
(Coşkun, Ali Osman (hzl.)(2001). Abdulahad Nûrî Dîvânı. Ankara: MEB Yay. 5.)
Mesnevı
Bir gice pister-i tefekkürde
Cân-ı zâr olmuş idi âzûrde
Kâr-ı âlemden eylemişdi ferâg
İşlemekdeydi lîk sînede dâg
Ber-taraf kılmış idi dünyayı
Pest görmüşdi cây-ı a’lâyı
Nice lâg eylemişdi bî-hûde
Ömri harc eylemiş tekâpûde
Gâh aşk ile olmuş âlûde
Bir zamân olmamışdı âsûde
Gâh mihnetle yâr u gâr olmış
Gâh zahmetle kârı zâr olmış
Hâk-veş cismin eylemiş pâ-mâl
Bulmamış bir enîs-i ber-hem-hâl
Geh olup tab’ı âb-veş seyyâl
Menzili olmamış makâm-ı visâl
Niçe derd ü niçe belâ görmiş
Niçe hicrân u ibtilâ görmiş
Çerh elinden yimiş tabanca-i gam
İtmiş anı şikeste pençe-i gam
İtmemiş bir dem ol harîf-i gamı
Nâ’il-i lutfı def’ idüp elemi
(...)
Söze âgâz idüp dehân açdı
Aña gencîne-i nihân açdı
(Coşkun, Ali Osman (1997). Sîmkeşzâde Feyzî’nin Mesnevileri (İnceleme-Metin-Sözlük). Samsun: Otak Form Ofset. 76-79.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Ahmet Vefik Paşa | d. 1818 - ö. 1 Nisan 1891 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | SERVET/HANÎF, Pazarbaşı-zâde Osman | d. ? - ö. 1766-67 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Nadir Paksoy | d. 07 Şubat 1952 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Ahmet Vefik Paşa | d. 1818 - ö. 1 Nisan 1891 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | SERVET/HANÎF, Pazarbaşı-zâde Osman | d. ? - ö. 1766-67 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Nadir Paksoy | d. 07 Şubat 1952 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Ahmet Vefik Paşa | d. 1818 - ö. 1 Nisan 1891 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | SERVET/HANÎF, Pazarbaşı-zâde Osman | d. ? - ö. 1766-67 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Nadir Paksoy | d. 07 Şubat 1952 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Ahmet Vefik Paşa | d. 1818 - ö. 1 Nisan 1891 | Meslek | Görüntüle |
11 | SERVET/HANÎF, Pazarbaşı-zâde Osman | d. ? - ö. 1766-67 | Meslek | Görüntüle |
12 | Nadir Paksoy | d. 07 Şubat 1952 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Ahmet Vefik Paşa | d. 1818 - ö. 1 Nisan 1891 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | SERVET/HANÎF, Pazarbaşı-zâde Osman | d. ? - ö. 1766-67 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Nadir Paksoy | d. 07 Şubat 1952 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Ahmet Vefik Paşa | d. 1818 - ö. 1 Nisan 1891 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SERVET/HANÎF, Pazarbaşı-zâde Osman | d. ? - ö. 1766-67 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Nadir Paksoy | d. 07 Şubat 1952 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |