HALÎMÎ, Mevlânâ Abdülhalîm bin Alî, Halîmî Çelebi, Abdülhalîm Efendi

(d. ?/? - ö. 923 ?/1517-18 ?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Mecdî’nin “Mevlânâ Abdülhalîm bin Alî” künyesiyle kaydettiği (Özcan 1989: 385) Halîmî Kastamonuludur. Devrin alimlerindendir. Latîfî’ye (Canım 2000: 230) göre, Halvetî fukarasından olan Halîmî, Semâniye Medresesi’nde mülâzemet derecesine gelmişken fazilet ve ilmini artırmak için eğitimini bırakıp Acem diyarına gitti. Uzun müddet İran’da kaldı ve bu süre boyunca çok çalıştı. Ardından Ka’be’ye geldi ve orada Ka’be’nin tanınmış şeyhlerinin birinden batınî ve İlahî ilimleri tahsil etti. Sonra memleketi Kastamonu’ya döndü. Ȃşık Çelebi (Kılıç 2010: 630) ve Kınalı-zâde (Sungurhan Eyduran 2009: 254) ise, Halîmî’nin Bursa’da Zeyniyye tarikatı şeyhlerinden Hâcı Halîfe’den tevbe ve inabet edip onun işaretiyle tekmil-i nefs için İran’a seyahat ettiğini yazmıştır. Halîmî; manevî sohbetlerinde zâhirî ve bâtınî ilimlere vakıf, güzel ahlaklı, anlayışlı birinin yanında yer almasını isteyen Trabzon’daki çelebi sultan Şehzâde Selîm’e tavsiye edildi. Latîfî (Canım 2000: 231), kendisine hükm-i şerif gönderilen Halîmî’nin ısrar, izzet ve ikramla Kastamonu’dan Trabzon’a götürüldüğünü, Ȃşık Çelebi ise (Kılıç 2010: 630), sadece memleketine dönerken şartlar gereği Trabzon’a gittiğini belirtmiştir. Şair, Yavuz’un önce musahibi, daha sonra da boşalan makama atanarak muallimi oldu ve gün geçtikçe de itibarı arttı. İsimlerindeki münasebet şehzadeyle arasındaki yakınlığa da sirayet etti ve ölene kadar ayrılmadılar. Halîmî, savaşta ve barışta daima Selîm Han’ın yanında bulundu. Padişahla dostluğunun derecesini göstermesi bakımından Âşık Çelebi’nin naklettiği şu anekdot önemlidir: Padişah bir gün Halîmî’yi davet edip ona “Halîmî Çelebi gerçi pâdişâh olduk ammâ hâl-i yârândan bî-âgâh olduk. Bu saltanatdan ne zevk olınur ki üç gündür seni görmedük” dedi (Kılıç, 2010: 630). Yine devrin şairlerinden birinin söylediği aşağıdaki beyit de bu yakınlığı teyit etmektedir:

Ol pâdişâh ki ism-i şerifi Selîm ola

Lâyık budur musâhibi anun Halîm ola

Halîmî’nin evi, dönemin ileri gelenlerinin sohbet için toplandığı, hatta beylerin ve vezirlerin sığınağı niteliğinde bir mekândı. İnsanlar, orada padişaha söylemeye korktukları büyük işlerin hepsini önce kendisine arz ederler, o da padişaha sunardı. Son derece zarif bir insan olan Halîmî Çelebi, Sultân Selîm Mısır seferinden dönüp Şam’da kışladığında vefat etti. Ölüm tarihi muhtemelen Yavuz’un Mısır’dan Şam’a hareket ettiği 923/1517-18’tür. Yakın dostunun vefatına çok üzülen padişah, onun cenazesine katıldı ve namazını kıldı. Kaynaklarda Halîmî’nin eser kaleme aldığına dair bir bilgi verilmemiş; sadece her fende çok bilgili olduğuna, güzel şiirler yazdığına, fakat bunları kimseye göstermediği için de şair olarak pek tanınmadığına, Arapça ve Farsça zor beyitlerle muammaların çözümündeki ustalığına değinilmiştir. 

Kaynakça

Bursalı Mehmed Tâhir (2003). Osmânlı Müellifleri. Ankara: Bizim Büro Yay.

Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ. Ankara: AKM Yay.

Çağlı, Adnan (1998). Halîmî, Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Divanı’nın Tenkitli Metni. Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.

İpekten, Haluk, M. İsen, R. Toparlı, N. Okçu, T. Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay.

İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.

İsen, Mustafa (hzl.) (1999). Latîfî Tezkiresi. Ankara: Akçağ Yay.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Kılıç, Filiz (2010). Klasik Türk Edebiyatının Peşinden. Ankara: Grafiker Yay.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Tuhfe-i Nâilî - Divân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.

Özcan, Abdülkadir (1989). Mecdî Mehmed Efendi, Hadâiku’ş-Şakâik (önsöz ve indeks ile tıpkıbasım). C. 1. İstanbul: Çağrı Yay.

Sungurhan Eyduran, Aysun (hzl.) (2009). Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10739,tsmetinbpdf.pdf?0 [erişim tarihi 07.02.2014]

Şemseddin Sâmî (1306). Kâmûsu’l-A’lâm. C. 3. İstanbul. 


Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. FİLİZ KILIÇ
Yayın Tarihi: 21.03.2014
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Matla’

Elüme girmiş idi dün gice ol zülf-i dü-tâ

Sanki destümde idi memleket-i Çîn ü Hıtâ

(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 632.)

Matla’

Ol mihr-ruh ki halkı yakan hüsnı tâbıdur

Germ olmasın mı yer yüzinün âfitâbıdur 

(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 632.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1FASÎHÎ, Hasan Fasîhî Efendid. ? - ö. 1743Doğum YeriGörüntüle
2Halil Erdoğan Cengizd. 3 Eylül 1934 - ö. 28 Ekim 1993Doğum YeriGörüntüle
3ZİKRÎd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4FASÎHÎ, Hasan Fasîhî Efendid. ? - ö. 1743Doğum YılıGörüntüle
5Halil Erdoğan Cengizd. 3 Eylül 1934 - ö. 28 Ekim 1993Doğum YılıGörüntüle
6ZİKRÎd. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7FASÎHÎ, Hasan Fasîhî Efendid. ? - ö. 1743Ölüm YılıGörüntüle
8Halil Erdoğan Cengizd. 3 Eylül 1934 - ö. 28 Ekim 1993Ölüm YılıGörüntüle
9ZİKRÎd. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10FASÎHÎ, Hasan Fasîhî Efendid. ? - ö. 1743MeslekGörüntüle
11Halil Erdoğan Cengizd. 3 Eylül 1934 - ö. 28 Ekim 1993MeslekGörüntüle
12ZİKRÎd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
13FASÎHÎ, Hasan Fasîhî Efendid. ? - ö. 1743Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Halil Erdoğan Cengizd. 3 Eylül 1934 - ö. 28 Ekim 1993Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15ZİKRÎd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16FASÎHÎ, Hasan Fasîhî Efendid. ? - ö. 1743Madde AdıGörüntüle
17Halil Erdoğan Cengizd. 3 Eylül 1934 - ö. 28 Ekim 1993Madde AdıGörüntüle
18ZİKRÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle