HAMDİ EFENDİ

(d. 1232/1816 - ö. ?/?)
tekke şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Kaynaklarda Hamdî Efendi’nin hayatıyla ilgili bilgi bulunmamaktadır. Manzûm Münâcât ve Arz-ı Hâcât-Manzûm Esmâ-i Hüsnâ Şerhi adlı eserinde kendi hayatı hakkında önemli bilgilere yer vermektedir. Bu bilgiler ilk ağızdan olduğu için kesindir. Şair, eseri yazmaya 1295/1878 Muharrem ayında başlamış (Hamdî Efendi 1295: 2a), Recep ayının 15'inde bitirmiştir. (Hamdî Efendi 1295: 103a-103b). Buradan hareketle 19. yüzyıl ve daha sonraki dönemlerde yazılan tezkire ve biyografi türü kaynaklara (Fatin Yty; Şefkat-i Bağdâdî Yty; Es'ad Mehmed ty; İnal 2000: C. 2; Tuman 2001; Mehmed Tahir 1333; Vassâf 2011; Mehmed Süreyya 1996) bakıldığında, şairin eserinde verdiği bilgilerle uyuşan veya bu isimde bir eser yazan “Hamdî” ismine rastlanmamaktadır. Bu bilgiler, şairin kaç yılında doğduğunu bulmaya yardımcı olmaktadır. Nitekim o, eseri yazdığı sırada 63 yaşında olduğunu belirtmektedir (Hamdî Efendi 1295: 10b). Buna göre şairin doğum yılı; 1232/1816 (Kasım-Aralık) tarihini göstermektedir.

Şairin eğitim hayatıyla ilgili "ne ilmim var ne a'mâlim (Hamdî Efendi 1295: 48a) ve lugat bilmem, aruz ilmini de hiç görmedim" (Hamdî Efendi 1295: 16a) gibi ifadeler, zahir ilimleri öğrenmek ve şiir söylemek için özel bir eğitimi bulunmadığını göstermektedir. Eserinin sonunda; "aklının ermeyerek manzum kelamlardan oluşan beş altı cilt daha kitap yazdığını ve bunların her birini arkadaşına verdiğini” söylemektedir. Fakat taramalar sonucu bu eserlere ulaşılamamıştır.

Hamdî Efendi, sufi-meşreb bir şairdir. Eserin çeşitli yerlerinde ve özellikle son bölümde yer alan mensur kısımda onun sufi kişiliği ve tasavvuf hayatına dair kesin bilgiler bulunmaktadır. Eserinde Kadiri tarikatına mensup bir mürid olduğunu söylemektedir. Yaşadığı dönemde ise şeyh olarak Ahmed Kuddûsî (d.1183/1769-ö.1265/1849) bulunmaktadır. Hamdî Efendi, 1244/1828 tarihinde ve daha çocuk iken (12 yaşında) tarikata girmiştir. Şair bu ifadelerden sonra bulunan manzum-mensur bölümde eserin yazılış sebebini ve hikâyesini anlatmaktadır (Hamdî Efendi 1295: 103a).

Şair, bu kısımda 1263/1847 yılından da bahsederek "layık olmadığı" halde Ahmed Kuddûsî'nin kendisine hilâfet-nâme verdiğini ifade etmektedir. Fakat Ahmed Kuddûsî ile ilgili kaynaklar incelediğinde Kuddûsî'nin böyle bir halifesi olmadığını görülmektedir. Hatta, vefat etmesine yakın yerine kimseyi halife tayin etmemiş, vefat edince oğulları şeyhliğe geçerek tarikata sahip çıkmışlardır. (Uludağ-Köksal 2002: 316). Buradaki hilafet tabiri, vefat eden şeyhin, yerine geçecek olan kişiyi vefatından önce lafzen veya manen tayin etmesi anlamında değildir. Kuddûsî bu durumu divanında şöyle dile getirmektedir: "Bulamazsan şeyhi sana benden olsun izn-i tâm/Eyle imdi zikr-i Hudâ itme aslâ ihtirâz/ Bu icâzet ammedir virdim izin isteyene/Tâ kıyamet günine dek zâkirine var cevâz (Doğan 2002: 83).

1263/1846 yılında yani 31-32 yaşlarında Kuddûsî’nin kendisini, zikri yayma ve irşadla görevlendirdiğini dile getirmektedir (Hamdî Efendi 1295: 103a). Fakat bu irşad görevini nerede sürdürdüğüne dair bir bilgi bulunmamaktadır. Şu kadarı var ki; Ahmed Kuddûsî, Niğde Bor’da doğmuş, Turhal’da tasavvufi eğitimini almış, hayatının çeşitli safhalarında Kayseri, Erzincan, Şam, Mısır, Mekke (Doğan 2002: 103) ve İstanbul gibi Anadolu beldelerinde bulunmuş, en son ise Bor’a kesin olarak yerleşmiş ve burada vefat etmiştir (Tenik 2011: 40-42). Bu beldeler –Bor, Niğde, Kayseri, Maraş, Erzincan- hemen aynı bölgelerde yer almaktadır. Kuddûsî, Hamdî Efendi'ye hilafet-nameyi ise vefatından iki yıl önce yani 1263 yılında vermiştir. Buradan Hamdî Efendi'nin ya bu civarda doğduğu ya da en azından hayatının bir bölümünü Niğde/Bor'da geçirmiş olduğu şeklinde bir değerlendirme yapabiliriz. Hamdî Efendi'nin, şiirlerinde "Türkmen" olduğunu ifade etmesi de dikkat çekicidir. Çünkü bu bölge ve civarında günümüzde de Türkmenlerin yaşadığı bilinmektedir. Ayrıca Kuddûsî'nin divanında da Türkmen olduğunu dile getiren şiirler bulunmaktadır (Doğan 2002: 40). Bu bilgi, Hamdî Efendi'nin Niğde/Bor civarında doğduğu veya en azından bir müddet bu bölgelerde yaşadığı ihtimalini güçlendirmektedir.

Kaynaklarda şair ile ilgili bilgi bulunmadığından ölüm tarihi de bilinmemektedir. Hamdî Efendi’nin 19. yüzyılın sonları veya 20. yüzyılın başlarında vefat ettiği düşünülebilir.

1. Manzûm Münâcât ve Arz-ı Hâcât-Manzûm Esmâ-i Hüsnâ Şerhi: Dinî-tasavvufi içerikli eser, Ankara Millî Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu 06 Mil Yz A 2559 arşiv numarasıyla kayıtlıdır. El yazması olan nüsha 104 varaktır. Fakat nüshanın 54b-81b varakları arasında İbn-i İsa'nın "Manzûm Esmâ-i Hüsnâ Şerhi" adlı eseri bulunmaktadır. Murabba’, gazel, müseddes, muaşşer, mesnevi, kaside ve koşma nazım şekillerinin kullanıldığı eserde, çeşitli vezin ve hecelerle yazılmış 208 şiir yer almaktadır. Eser, münacat ve esmâ-i hüsnâ türlerini müstakil olarak ihtiva eden nadir örneklerden biridir ve geleneği devam ettirmesi bakımından ayrıca önemlidir. Şair, Allah'ın güzel isimleri şerh etmekle birlikte, bu isimlerin anlamıyla paralel olarak Allah'a niyazda bulunmaktadır. Eser başlıklar üzere kurgulanmıştır. Bu başlıklarda öncelikle "esmâ-i hüsnâ" hadisi olarak şöhret bulan hadisin Tirmîzî rivayetinde (Tirmizî, “Da’avât” 87) geçen doksan dokuz isimden her biri, nadiren de ikisi başlıkları oluşturmaktadır. Daha sonra ise değişik başlıklar altında; Manzum esmâ-i hüsnâ, 27 münâcât, 1 tevhîd, 1 na't, Hz. Ali'yi tavsif eden 3 şiir, Abdülkadir Geylânî'yi tavsif eden 1 şiir, Hacı Bektaş-ı Velî'yi tavsif eden 1 şiir, 1 istimdat, 1 dua ve 1 pendiyye yer almaktadır. Son varaklarda ise müellifin tarikati, eserin yazılışı ve bitirilişiyle ilgili bilgileri ihtiva eden mensur-manzum olarak yazılmış kısa bir bölüm bulunmaktadır.

Eser, gerek şekil gerek muhteva yönünden klasik ve halk edebiyatının terkibiyle yazılmış dinî-tasavvufi Türk edebiyatının zengin bir örneğini oluşturmaktadır. Eser genelde 19. yüzyıl özelde ise tekke edebiyatının özelliklerini yansıtmaktadır. Eserde Münacat türünün başat özelliklerinden biri olan samimiyet ve lirizmin ön planda olduğu şiirler bulunduğu gibi dinî-tasavvufi özellikleri yansıtan ve öğreticiliğin esas alındığı didaktik şiirler de yer almaktadır. İsimlerin şerhi kısmı diğer Esmâ-i hüsnâ türü eserlere nazaran daha kısırdır. Eserin muhtevasını Allah'ın isimleri, münacatlar ve tasavvuf unsurları (aşk, nefs, dört kapı, zikir, vahdet, fenâ, bekâ) dışında; Hz. Peygamber, diğer peygamberler, dört halife, ehl-i beyt-sahabe, tarihî-dinî-efsanevi şahsiyetler, Allah'ın sevgili kulları, kul için kullanılan çeşitli sıfatlar, ayet ve hadisler, melekler ve ölüm-ölüm ötesi hayat oluşturmaktadır.

Şair eserinde Arapça, Türkçe ve Farsça kelimeler kullanmakla birlikte şiirlerini tasavvuf kültürüne sahip olan ve dönem insanının anlayabileceği tarzda ifade etmiştir. Kullandığı dil halk ağzına çok yakın, duru, sade ve samimidir. Şiirlerinin çoğunda zor bir söyleyiş olmayıp içinden geldiği gibi söylemiştir. Şiirlerinde bir mesajı iletme kaygısı olduğu için konuşma dilinden çok fazla uzaklaşmamıştır. Şairin özellikle dinî-tasavvufî halk şiiri grubuna girecek şiirlerinde Kuddûsî'nin bir etkisinin olduğu söz konusudur. İkisinin de aynı konuyu işleyen veya aynı redifli şiirleri bulunmaktadır.

 

Kaynakça

Akbayar, Nuri, S. Ali Kahraman (hzl.) (1996). Sicill-i Osmânî. İstanbul: Kültür Bakanlığı-Türkiye Ekonomi ve Toplumsal Tarih Vakfı Yay.

Akkuş, Mehmet, A. Yılmaz (hzl.) (2011). Sefine-i Evliyâ I-V. İstanbul: Kitabevi Yay.

Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmanlı Müellifleri. İstanbul: Bizim Büro Basımevi.

Doğan, Ahmet (hzl.) (2002). Kuddûsî Divanı. Ankara: Akçağ Yay.

Hamdî Efendi (1295). Manzûm Münâcât ve Arz-ı Hâcât-Manzûm Esmâ-i Hüsnâ Şerhi. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. 06 Mil Yz A 2559.

http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/belge/1-83503/fatin-davud---hatimetul-esar.html [erişim tarihi 15.06.2014].

http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/belge/1-83505/sefkat-i-bagdadi---tezkiretus-suara.html [erişim tarihi: 15.06.2014].

 http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/belge/1-83604/esad-mehmed-efendi---bagce-i-safa-enduz.html [erişim tarihi15.06.2014].

Kurnaz, Cemal, M. Tatcı (hzl.) (2001). Tuhfe-i Nâilî I-II. Ankara: Bizim Büro Basımevi.

Özgül, Kayahan (hzl.) (2000). Son Asır Türk Şairleri I-IV (Kemâlu’ş-Şuârâ). Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay.

Tenik, Ali (2011). Ahmed Kuddûsi. Kahramanmaraş: Ukde Yay.

Uludağ, Süleyman, M. Asım Köksal (2002). “Kuddûsî Ahmed Efendi”. Diyanet İslam Ansiklopedisi. C. 26. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 315-316.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. OĞUZ YILMAZ
Yayın Tarihi: 03.11.2014
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Alleme Ademe’l-Esmâe Küllehâ 

İle’l-mağrib ile’l-maşrık kamu ihvânı Yâ Allâh

Esirge her kazâdan zâkirin dil-cânı Yâ Allâh

 

Nübüvvet tahtının şâh-ı hümâyûn aşkına Yâ Rabb

Kamusın mağfiret kıl cümle mü’min cânı Yâ Allâh

 

Ebû Bekir Ömer Osmân Aliyyü’l-Murtazâ hakkı

İçün hıfz it hatâdan hâfızu’l-Kur’ânı Yâ Allâh

 

Kimi âlim kimi fâzıl kimi hâfız kimi sâlik

Seni zikr eyler onlar mağfiret kıl anı Yâ Allâh

 

Kimi sâlih salâhiyyetde kâ’im müttakî âgâh

Kimi âşık sever ez-cân u dil-cânânı Yâ Allâh

 

Kimi rûz u seher vasf-ı senâda cümle hayvânı

Kimi mest-i müdâm aşkınla ol hâkânı Yâ Allâh

 

Visâlinle tesellî buldı çün ol evliyâ’ullâh

Gürûhundan olana eyle çok ihsânı Yâ Allâh

 

Zamâne pek acâyibleşdi yardım eyle Ma’bûd

Tahammül kalmadı kahr eyle her düşmanı Yâ Allâh

 

Bilürsin kâfir ü bî-dîni sevmez cümleten mü’min

Kerem kıl nusret ihsân eyle şol Osmânı Yâ Allâh

 

Bağışla şâh-risâlet-hâna kurtar cümle ğurebânın

Kamu berzahdan âzâd eyle ol merdânı Yâ Allâh

 

Fedâkâr-ı Hudâdır cümlesi sen dahı a’lâsın

Bilürsin cân u dilden tâlib-i Yezdânı Yâ Allâh

 

Sırr-ı meydân içinde âşık-ı sâdıkların Yâ Rabb

Kumandâr u çeriler gösterir meydânı Yâ Allâh

 

Rızâ-i pâkine talib girer meydâna merdâne

Şehîd olup bulur âhirde sen Subhânı Yâ Allâh

 

Kimi ğâzî kimi mücrim mükâfât nûr-ı firdevsi

Cinân içre içireler kevseri atşâna Yâ Allâh

 

Dü-âlemde mu’în ol anlara kân-ı kerem sensin

Rızân içün kazandı dînile îmânı Yâ Allâh

 

Bu Hamdî kulun ednânıñ du’âsın müstecâb eyle

Atâ kıl cümlemize afvile ğufrânı Yâ Allâh

 Hamdî Efendi (1295). Manzûm Münâcât ve Arz-ı Hâcât-Manzûm Esmâ-i Hüsnâ Şerhi. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. 06 Mil Yz A 2559, 1b

 

Münâcât

Ey dil idelim aşkile nâlân dimedim mi

Gel zikr idelim Hâdîyi her ân dimedim mi

 

Sen eylemedin pendime bir kere itâ’at

Bakmaz yüzine rahmile cânân dimedim mi

 

Dünyâya harîs nefsile şeytâna uyarsın

Nefsine uyan kimseyi hayvân dimedim mi

 

Sen yiyüp içüp ğafletile dâ’im uyursın

Ten besleyenin hâli perîşân dimedim mi

 

Hak emrini tut ğayrıya meyl eyleme a’lâ

Gel tut sözimi çok oku Kur’ân dimedim mi

 

Bu şâh-ı şerî’atle amel eyle ser-â-pâ

Hakdan dileyüp aşkile ğufrân dimedim mi

 

Hem râh-ı tarîkatde bulup şevkile feyzi

Ey dil bulalım dertlere dermân dimedim mi

 

Sağlıkda bana nusret-i Rahmân bu atâlar

Dünyâ dahı bir âlî harîdân dimedim mi

 

Nûş eylemedin hamr-ı hakîkat behey ahmak

Hiç ağlamadın aşkile bir ân dimedim mi

 

Bu hâlile sen nâr-ı cahîm içre girersin

Hakdan haberin var mı behey cân dimedim mi

 

Her ni’metini kıldı atâ kân-ı keremdir

Ol şâh-ı bekâ eyledi ihsân dimedim mi

 

Gel tevbe idüp zikr idelim aşkile Hakkı

Elbetde bulur nûrı dil irfân dimedim mi

 

Ol Hayy u Ğanî yalvaranı itmedi mahzûn

Gel yalvaralım lutf ide Rahmân dimedim mi

 

Cürmin çok ise kesmem ümîdim Ğanî Mevlâ

İhsân ider ol şâh-ı Süleymân dimedim mi

 

Kapusı açık her varana eyledi ihsân

Makbûl anın indinde bu insân dimedim mi

 

Hamdî kuluna lutfile ihsânı katı bol

Hamd eyleye lutfı ğanî Hân dimedim mi

 Hamdî Efendi (1295). Manzûm Münâcât ve Arz-ı Hâcât-Manzûm Esmâ-i Hüsnâ Şerhi. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. 06 Mil Yz A 2559, 96a.

 

Evsâfu’n-Nebiyyi Salla’llâhu Te’âlâ Aleyhi ve Selleme Teslîmen Kesîran

İki cihânın güneşi

Ahmed Muhammed Mustafâ

Şevkile sever dervîşi

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Tevhîd virdi şâh Alîye

Hayrân kaldı her velîye

Şefî’ nice bin ölüye

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Mücrimîne kılar atâ

Biz eyleriz cürm ü hatâ

Cümlemize ulu ata

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Gel olalım ol şâha kul

Bulalım Hakka toğrı yol

Nûr eylesün sağile sol

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Beher nefes Hakka iren

Huzûrunda dâ’im duran

Mi’râcda Mevlâyı gören

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

İşit imdi ey dîn eri

Anda bulursun enveri

Cümle nebîler serveri

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Dil virme yavuz sözlere

Hiç bakma mekrûh yüzlere

Şefâ’at itsün bizlere

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Yek-pâre bir dürr-i yektâ

Bî-misil ol şâh-ı bekâ

Hem şefî-‘i rûz-ı cezâ

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Vasf olundı Kur’ânile

Furkânile ğufrânile

İrfânile Subhânile

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Evvel Âhir ol şâh beni

İhsân-ı Hakk ümmü ebi

Her hidâyetin sebebi

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Yokdur ana misl ü nazîr

Dâ’im mu’îni şâh Basîr

Hakk dest-gîri ol Habîr

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Levlâke levlâk şânı var

Nûr-ı Hudâdır ol nigâr

Bizlere Hakkdan yâdi-gâr

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Şâh-ı bekâdır mâh-likâ

Sadrıma ol verir şifâ

Sad hezârân bin merhabâ

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Âl ü ashâbı pek güzel

Halk eylemiş Hakk lem-yezâl

Enver-i Hudâ tâ ezel

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Ehl-i sünnet ve’l-cemâ’at

Ümmeti eyler inâyet

Hakkdan bize bir inâyet

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Vasfından âcizdir kalem

Ana virildi nûr alem

Âhir vakit hayru’l-ümem

Ahmed Muhammed Mustafâ

 

Sad hezârân bin salavât

Hamdiyâ eyler tahiyyât

Senden bize nûr-ı necât

Ahmed Muhammed Mustafâ

 Hamdî Efendi (1295). Manzûm Münâcât ve Arz-ı Hâcât-Manzûm Esmâ-i Hüsnâ Şerhi. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. 06 Mil Yz A 2559, 97b.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1RIZÂ, Ali Rızâ Efendi, Bursalıd. 1816 - ö. 1905Doğum YılıGörüntüle
2SEZÂYÎ, Yahyâ Sezâyî Efendid. 1816 - ö. 1877Doğum YılıGörüntüle
3ZARÎF MUSTAFA PAŞA, İstanbullud. 1816 - ö. 1861Doğum YılıGörüntüle
4RIZÂ, Ali Rızâ Efendi, Bursalıd. 1816 - ö. 1905Ölüm YılıGörüntüle
5SEZÂYÎ, Yahyâ Sezâyî Efendid. 1816 - ö. 1877Ölüm YılıGörüntüle
6ZARÎF MUSTAFA PAŞA, İstanbullud. 1816 - ö. 1861Ölüm YılıGörüntüle
7RIZÂ, Ali Rızâ Efendi, Bursalıd. 1816 - ö. 1905Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
8SEZÂYÎ, Yahyâ Sezâyî Efendid. 1816 - ö. 1877Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
9ZARÎF MUSTAFA PAŞA, İstanbullud. 1816 - ö. 1861Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
10RIZÂ, Ali Rızâ Efendi, Bursalıd. 1816 - ö. 1905Madde AdıGörüntüle
11SEZÂYÎ, Yahyâ Sezâyî Efendid. 1816 - ö. 1877Madde AdıGörüntüle
12ZARÎF MUSTAFA PAŞA, İstanbullud. 1816 - ö. 1861Madde AdıGörüntüle