İHSANİ, Mevlüt Şafak

(d. 1928 / ö. 06.11.2010)
?
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mevlüt Şafak olan İhsani, 1928 yılının nisan ayında Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Kaynak (Çermik) köyünde dünyaya gelmiştir.  Babası, Şenkaya’nın Beşpınarlar (Zakim) köyünde çiftçilikle uğraşan Seyfullah, annesi ise Erzurum’un Çat ilçesine bağlı Aşağı Kortu köyünden Güllü'dür.

Akranlarıyla birlikte ilkokula başlayan Mevlüt, üçüncü sınıfa devam ettiği günlerde savaş yıllarından kalma bir bomba kapsülü ile oynarken kapsülün patlaması sonucunda gözlerini ve sağ elinin üç parmağını kaybeder. Bu dönemlerde büyük acılar çeker. 13-14 yaşlarında köy imamından Kur’an dersleri alır. Gözleri görmediği için ezberleme yoluyla Kur’an’dan bazı sureleri öğrenir. Bu dönemde gözleri açıkken görüp tanıdığı, birlikte okula devam ettiği, Kur’an derslerinde de beraber olduğu komşu kızı Sakine’ye âşık olur. Köyüne gelen âşıklardan Bardızlı Nihani, Narmanlı Musa, Kürkçü köyünden Âşık Yusuf, Boyalı’dan Âşık Mustafa ve Alişan Usta’yı dinledikçe saz şiirine olan ilgisi artar ve âşık olma arzusu kuvvetlenir. Annesinin teşviki ile saz çalmaya başlar. 1945 yılında görme engelliler okuluna kaydolma girişiminde bulunur. Yaptığı başvuru sonucunda İzmir’deki görme engelliler okuluna kaydolabileceği kendisine bildirilir. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Afyonkarahisar'a kadar gider. Orada çantasını, parasını ve kayıt için gerekli belgeleri kaybeder. İzmir’e vardığında belgeleri olmadığı için kayıt yaptıramaz ve köyüne döner. Yine bu dönemde gördüğü bir rüyadan sonra hazırlıksız şiir söyleme yeteneği kazanarak daha yoğun bir biçimde saz çalıp şiir söylemeye devam eder. Komşu köydeki Alişan Usta’dan saz dersleri alarak bu yöndeki yeteneğini geliştirir.

İhsani’nin görme özürlü oluşu ve kuvvetli bir aşkla bağlandığı Sakine’nin zengin bir aileye mensup bulunması gibi nedenlerle hayalindeki evliliği gerçekleştiremez. Komşu kızı Sakine, bir başkasıyla evlendirilir. Bu olayın Mevlüt üzerindeki etkisi büyük olur, daha kuvvetli bir biçimde saza ve şiire sığınır. 20 yaşında iken amcasının kızı Sırma ile evlenir. 25 yaşında gördüğü bir rüyada Alvar imamı Muhammet Lütfi Efendi ile karşılaşır. Lütfi Efendi kendisine büyük bir kap içinde şeker verir ve “ben bunları sana veriyorum, sen de halka dağıt” der. Rüyadan hemen sonra Erzurum’a gelir ve bizzat görüştüğü Lütfi Efendi kendisine İhsani mahlasını verir.

Uzun bir süre saz çalıp şiir söyleyerek geçimini sağlayan İhsani, her geçen gün yeteneğini geliştirir ve âşıklık geleneği içinde sağlam bir yer edinerek kendinden sıkça söz ettirir. Çeşitli âşık toplantılarına ve yarışmalara katılarak üstün başarılar elde eder. Ünlü âşıklarla karşılaşmalar yapar. İhsani’nin karşılaştığı âşıklardan bir kısmı şunlardır: Posoflu Müdami, Ardanuçlu Efkâri, İlhami Demir, Mustafa Ruhani, Yaşar Reyhani, Hüseyin Sümmanioğlu, Nusret Toruni, Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Şavşatlı Deryami, Kul Mustafa, Feymani, Sefil Selimi, Muhsin Merdanoğlu, Tutaklı Divani, Tutaklı Evgani, Tutaklı Mihmani, Tokatlı Püryani, Karslı Meheddin Mihmani.

Bir yandan sanatını icra eden İhsani, diğer taraftan geleneği genç kuşaklara aktarma görevini üstlenir ve yeni gelenek temsilcilerinin yetişmesine katkıda bulunur. Çıraklık eğitimini İhsani’nin yanında alan âşıklar şunlardır: Mehmet Hünkâri, Nuri Çıraği, İhsan Yavuzer, Rahim Baykara, Kenan Sağır, Âşık Halis, Erol Şahiner ve Mustafa Aydın. Bunlardan başka birçok âşık, Mevlüt İhsani’den çeşitli şekillerde etkilenir, onun dolaylı çırağı olur.

Hazırlıksız şiir söyleme yeteneği çok güçlü olan ve döneminde âşık karşılaşmalarının aranan ismi hâline gelen İhsani, aynı zamanda iyi bir hikâye musannifi ve anlatıcısıdır. Âşık, başkalarına ait olan hikâyelerin yanı sıra kendi tasnifi olan şu hikâyeleri de anlatmaktaydı: Kürşad Bey, Böyle Bağlar, Seyfet Çavuş ile Filiz Hanım, Ülker Sultan, Mahide ile Nizam, Zafer ile Mahfüruz, Bedri Sinan ile Mahperi, Sail Bey, Küçük Ali ile Züleyha. Fikret Türkmen ve Mustafa Cemiloğlu, İhsani'nin hafızasında bulunan hikâyeleri, bizzat kendisinden derleyerek yayımlarlar (Türkmen ve Cemiloğlu 2009).

Başlangıçtan itibaren katıldığı Konya Âşıklar Bayramı'nın yanında yurdumuzun farklı bölgelerinde yapılan yarışmalara davet edilen İhsani, bu yarışmalardan çok sayıda ödül alır. Erzurum, Ankara, İzmir, Mersin, Kars ve İstanbul’da yapılan şenlik festival ve yarışmalara katılan İhsani, bir kez de yurt dışına çıkar, Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde 1990 yılında düzenlenen I. Avrupa Âşıklar yarışmasına katılır.

1974 yılında Kars Çimento Fabrikasının özürlüler için ayrılan kontenjanından yararlanıp bu fabrikada santral memuru olarak göreve başlayan âşık, 1981 yılında malulen emekliye ayrılır. Amcasının kızı Sırma Hanım ile olan evliliğinden Mahperi, Gülenaz, Müjgân, Leyla, Gülcan, Arzu ve Şirin adlarındaki yedi kız çocuğu dünyaya gelir. 1980 yılı içinde önce babası, bir ay sonra da annesi vefat eder. Emekli olduktan sonra Erzurum il merkezine yerleşen İhsani 1997 yılında İzmit’e göç ederek Tütünçiftlik Esenler mevkiinde ikamete başlar. Oturduğu sokağa Mevlüt İhsani adı verilir. İhsani, 6 Kasım 2010 tarihinde Gebze’de vefat eder ve İzmit Körfez Mezarlığı'na defnedilir.

Âşığın doğup büyüdüğü bölge, tarihî, coğrafi ve kültürel açıdan kendine has bir önem arz eder. Doğduğu köy olan Şenkaya ilçesine bağlı Kaynak Köyü, Erzurum ile Kars illerinin sınırında, Allahuekber dağlarının eteğinde yer alır. Özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleştirilen Sarıkamış Harekâtında binlerce askerimizin şehit düşmesi, bu bölgede yaşayan insanları canlı bir tarih şahidi hâline getirir. Kurtuluş Savaşından sonra bu bölgede yaşayan kuşaklar da babalarından, dedelerinden, savaş hatıraları dinleyerek, kahramanlık türküleri söyleyerek büyürler, aziz vatanımızın şehit kanıyla sulanmak suretiyle bize emanet edildiğinin bilincini her zaman korurlar. Bu anlayış, bölge halkının kültürel zeminini oluşturan en etkili faktör olur. 1928 yılında böyle bir ortamda dünyaya gelen İhsani de aynı atmosferi teneffüs eder, yakın dönem savaşlarının somut delilleri ile yoğrulur, şehit mezarlarının arasında büyür, hatta 9 yaşında savaş yıllarından kalma bir bomba kapsülü ile oynarken kapsülün patlaması sonucunda gözlerini ve sağ elinin üç parmağını kaybeder. Bütün bu olayların, şairin sanatsal ve kültürel alt yapısının oluşmasındaki katkısı inkâr edilemez. Din duygusu etrafında yüce bir değer ifade eden şehitlik ve gazilik unvanlarıyla pekiştirilmiş bir vatan sevgisi, ayrıca bu düşünceler doğrultusunda ortaya konulan edebi ürünler, onu âşıklık sanatına yöneltir. İhsani, şiir söylemeye başladıktan sonra da kalbinde yer etmiş olan bu tür duyguları dile getirme imkânına kavuşur (Düzgün 1997:15-16).

İhsani’yi âşıklığa hazırlayan faktörlerden ikincisi de doğup büyüdüğü bölgede mevcut olan ileri düzeye ulaşmış zengin bir âşık tarzı şiir geleneği ile tanışmasıdır. 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın başlarında yaşamış olan Doğu Anadolu’nun iki büyük şairi Çıldırlı Âşık Şenlik ve Narmanlı Âşık Sümmani’nin ölümlerinden 15 yıl kadar sonra dünyaya gelen İhsani, kendisini hazır bir geleneğin ortasında bulur. İhsani’nin doğduğu köy, coğrafi konumu bakımından da Çıldır ile Narman’ın arasında yer alır. Şenlik ve Sümmani'nin günümüze kadar devam eden etkileri, bu bölge üzerinde yoğunlaşır. Ayrıca Birinci Dünya Savaşı’nda Rus esareti altında kalmış bulunan, yine yöre âşıkları üzerinde önemli bir etkiye sahip olan Bardızlı Âşık Nihani, İhsani’nin bizzat görüştüğü sanatkârlardan biridir (Düzgün 1997:16-17).

İlkokul çağlarında talihsiz bir olayla yüz yüze gelerek gözlerini kaybetmesinin ardından annesi tarafından oyalanması için kendisine bir saz verilmesi, bir kıza âşık olması, Alvar imamı Muhammed Lütfi Efendi ile rüyada görüşmesi, ardından bu zatı bizzat ziyaret ederek ondan mahlas alması gibi olaylar İhsani'nin âşıklığını hazırlayan diğer faktörler arasında zikredilebilir.

Bütün şiirlerini hece ölçüsü ile söyleyen âşık bazı yarışmalara gönderdikleri hariç olmak üzere şiirlerinde başlık kullanmaz. Buna karşılık âşık tarzı şiir geleneğinin vazgeçılmez kuralı olan tapşırmaya önem verir ve bütün şiirlerinin son bendinde mahlasını anar. İhsani mahlasıyla şiirler yazan şair, vezin ve kafiye gereği bazen Mevlüt, Mevlüt İhsani, İhsan, Mevlüt İhsan, Âşık İhsan biçimlerini de kullanır.

İhsani’nin farklı hece kalıplarıyla söylenmiş şiirleri bulunmasına rağmen çoğunluğu 11 ve 8 hecelidir. Az sayıdaki 15 heceli şiirleri divani türünün özelliklerini yansıtır. Dörtlük sayısı 3 ile 6 arasında değişen divanilerin tamamında kafiye düzeni aaba-cca-dda olarak görülür. Çoğunlukla 8+7 durak sisteminin egemen olduğu bu şiirlerde tam kafiyenin sıkça kullanıldığını söylemek mümkündür. Tam kafiyeden başka yarım ve zengin kafiyeye de yer verilir. Bu şiirlerde dünyanın geçici, ahiret hayatının sonsuz olduğu vurgulanarak iyi insan olmak için neler yapılması gerektiğine değinilir. Allah ve peygamber sevgisi, dünyanın faniliği, kadere rıza, insan sevgisi, vefa, ölüm gibi duygu ve düşüncelerin işlendiği bu şiirlerde çeşitli telmih ve iktibaslara da yer verilir. 8 ve 11 heceli şiirlerin bent sayısı 3 ile 19 arasında değişir. Bu şiirlerde ise âşık tarzının yaygın konuları olan aşk, tabiat, din ve sosyal problemler dikkat çeker.

Kaynakça

Alptekin, Ali Berat, Saim Sakaoğlu (2006). Türk Saz Şiiri Antolojisi (14-21. Yüzyıllar). Ankara: Akçağ Yay.

Altun, Işıl (2007). Âşık Mevlüt İhsani’nin Aşk Konulu Hikâyeleri Üzerine Bir Araştırma. İstanbul: Doğu Kütüphanesi Yay.

Altun, Işıl, Yasemin Gürsu (Hzl.) (2007). Âşık Mevlüt İhsani Gizli Defterim-Yaşamı-Edebi Kişiliği Yayınlanmamış Şiirleri. İstanbul: Doğukütüphanesi Yay.

Birdoğan, Nejat (1964). “Mevlüt İhsani”, Türk Folklor Araştırmaları. 9 (181): 3498.

Düzgün, Dilaver (1997). Âşık Mevlüt İhsani-Hayatı Sanatı ve Şiirlerinden Seçmeler. Erzurum Atatürk Üniversitesi Yay.

Düzgün, Dilaver (2015). Âşık Mevlüt İhsani, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yay.

Güven, Merdan (2009). Türküler Dile Geldi. İstanbul: Ötüken Yay.

İlgün, Nurdoğan (1975). Âşık Mevlid İhsani’nin Hayatı ve Üç Hikâyesi. Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. 

Özarslan, Metin (2001). Erzurum Âşıklık Geleneği. Ankara: Akçağ Yay.

Topuz, Engür (1972). Âşık Mevlid İhsani-Hayatı, Sanatı, Şiirleri ve Hikâyeleri. Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. 

Toraman, Metin (1982). Âşık Mevlüt İhsani-Hayatı-Sanatı ve Şiirleri. Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi. 

Türkmen, Fikret, Mustafa Cemiloğlu (2009). Âşık Mevlüt İhsani’den Derlenen Halk Hikâyeleri. Ankara: TDK Yay.

Yeşilyurt, İsrafil (1984). Âşık Mevlüt İhsani-Hayatı ve Şiirleri. Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi. 

Yılmaz, Ömer Kâmil (1975). Âşık Mevlüd İhsani’nin Dört Hikâyesi Üzerine Epizot Çalışmaları. Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. DİLAVER DÜZGÜN
Yayın Tarihi: 29.07.2018
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Eski HalıBay Ajans Organizasyon / İstanbul1989Otobiyografi
Çağlayan DereKültür Bakanlığı / Ankara1990Şiir

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1TERKÎd. 1771 - ö. 1897Doğum YeriGörüntüle
2ERTEKİN, Ali Ertekind. 1929 - ö. 2004Doğum YeriGörüntüle
3PERİŞÂNÎ, Molla Mehmetd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Nikolay Baboğlud. 1928 - ö. 2008Doğum YılıGörüntüle
5İSMAYIL MAHİR NAĞIYEVd. 1928 - ö. 1995Doğum YılıGörüntüle
6TABİB/TABİBÎ, Ebubekir Abayd. 1928 - ö. 30.06.2009Doğum YılıGörüntüle
7Nikolay Baboğlud. 1928 - ö. 2008Ölüm YılıGörüntüle
8İSMAYIL MAHİR NAĞIYEVd. 1928 - ö. 1995Ölüm YılıGörüntüle
9TABİB/TABİBÎ, Ebubekir Abayd. 1928 - ö. 30.06.2009Ölüm YılıGörüntüle
10Nikolay Baboğlud. 1928 - ö. 2008Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11İSMAYIL MAHİR NAĞIYEVd. 1928 - ö. 1995Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12TABİB/TABİBÎ, Ebubekir Abayd. 1928 - ö. 30.06.2009Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13Nikolay Baboğlud. 1928 - ö. 2008Madde AdıGörüntüle
14İSMAYIL MAHİR NAĞIYEVd. 1928 - ö. 1995Madde AdıGörüntüle
15TABİB/TABİBÎ, Ebubekir Abayd. 1928 - ö. 30.06.2009Madde AdıGörüntüle