Madde Detay
KUL BİÇARE
(d. ?/1840 - ö. ?/?)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Abdurrahman olan âşığın 1840’lı yıllarda dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Nerede doğduğu hususunda bir bilgi bulunmamakla beraber İran Türklerinden olduğu bilinmektedir. Suriye, İran sınırı ve Şanlıurfa’da yaygın olarak tanınan Türkmen Bediroğulları sülalesindendir. Osmanlı Devleti ile olan uyuşmazlıklarından dolayı göçe zorlanan bu aile ile birlikte Kul Biçare de Suriye’nin Rakka şehri yakınlarındaki Türkmen Culabı (Türkmen akarsuları) denilen bölgeye yerleşir. Yörede anlatılanlara göre Bediroğulları’ndan Abdurrahman’ın Türkmen Culabı’nda rahat bir hayat sürmesine ve maddi durumunun oldukça iyi olmasına karşın yeni bir zorunlu iskân ve Türk olan bir yerleşim biriminde hayatını sürdürmek istemesi sebebiyle bütün maddi varlığını Rakka’daki Türkmen Culabı’nda bırakarak daha önce adını duyduğu ve yaşamak istediği yer olan Kısas’a gelir ve buraya yerleşir. Yörede Abdurrahman Bediroğlu adıyla tanınır. Kısas’ta oldukça yoksul bir yaşantı süren Abdurrahman, burada oğluyla birlikte ağaların yanında azaplık yaparak geçimini sağlamıştır. Diğer taraftan, Kul Biçare’nin herhangi bir eğitim alıp almadığı hususunda da kaynaklarda bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ne zaman vefat ettiği hususunda kaynaklarda herhangi bir bilgiye ulaşılamayan Kul Biçare’nin Cumhuriyet’in ilanından önce Şanlıurfa'nın Kısas köyünde vefat ettiği bilinmektedir. Çocukları Soyadı kanunun çıkmasıyla “Türkmen” soyadının almışlardır (Atılgan vd. 2001: 112).
Kul Biçare badeli âşıklardandır. Rüyasında bir Pir O’na “Kul Biçare” diye seslenerek bade ikram eder. Badeyi içerken gaipten bir el Biçare’nin elindeki badeyi yere döker. Kul Biçare dökülen badenin bulaştığı yerleri yalar. Bu sebeple “Ben âşık değil, bulaşığıyım” diye hayıflandığı rivayet edilir. Âşıklığın yanı sıra tabiplik yönünün de olduğu bilinen Kul Biçare’nin şiirleri Kısas beldesinde yaşayan cem zakirleri ve âşıklar tarafından söylenmektedir (Atılgan vd. 2001: 112).
Müstakil bir eseri bulunmayan Kul Biçare’nin şiirleri yöredeki zakir ve âşıkların defterlerinde kayıtlı olup onlar tarafından cem törenlerinde ya da uygun ortamlarda söylenmektedir. “Göçerem göçerem derdin inanmaz idim /Nasıl oldu göçtü ebnim sevdiğim /Sabahtan kalktım göçün kapıda /Aldı hayallerim gitti sevdiğim” dörtlüğü ile başlayan şiiri Kısas beldesinde âşıklar tarafından yöreye has bir ağız ve ezgi ile okunan meşhur eserlerindendir.
Şiirlerini oldukça sade ve anlaşılır bir Türkçe ile yazan Kul Biçare’nin akıcı ve coşkun bir söyleyişe sahip olduğu görülür. Şiirlerinde yöre ağzını oldukça nadir kullandığı görülür. Alevi-Bektaşi inancı ile ilgili temel kavram ve terimleri yoğun kullanmakla beraber Arapça ve Farsça sözcük ve terkiplere oldukça az yer verdiği görülür.
Kul Biçare’nin şiirlerinin başlıca konusu Alevi-Bektaşi inanç sistemini kapsamaktadır. Şiirlerinde “Miraç hadisesi”, “Kesik Baş” ve “Hayber kalesi” gibi Hz. Muhammed ile Hz. Ali arasında cereyan eden olayları ve onların kerametlerini konu edinen Alevi-Bektaşi edebiyatına özgü anlatmalara sık sık gönderme yaptığı görülür. Hz. Ali ve Alevi-Bektaşi inanç önderleri hakkında yazdığı ve Alevi-Bektaşi inanç ve erkânının kurallarını öğütleyen nasihat konulu şiirlerinin yanı sıra ölüm konusunu işleyen bir şiiri de mevcuttur.
Kaynakça
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. BÜLENT AKINYayın Tarihi: 09.09.2013Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Âlemler umudu bir sultan gördüm
Dertlilere derman olandır Haydar
İlm-i cavidandan okuyan bilen
Âşığı sevdaya salandır Haydar
İrakibin sözü zehirden acı
Muhammed giyindi hırkayı tacı
Emir aldı gezdi arşı mihracı
Arslan olup yolu tutandır Haydar
Bir kesik baş geldi âmâna düştü
Muhammed ağlayıp dideler yaştı
Bin beş yüz esirin carna ulaştı
Öldürüp ol devi çekendir Haydar
Hayber kalesinde havada uçtu
Cümle kâfirlerin tedbiri şaştı
Ağ devin bendini bağlayıp açtı
Ağ devin bendini çözendir Haydar
Kul Biçare düşmüş böyle sevdaya
Arif âşık dalar ilm-i bahriye
Cenaze yüklendi beyaz deveye
Devenin başını çekendir Haydar
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 151-152.
Koşma
Deli gönül ne gezersin serseri
Gözleyen var gözeten var gören var
Ceht eyle seçesen türlü cevheri
Gözleyen var gözeten var gören var
Bu fakir halime sen nazar eyle
Tecellide ne olduğumu kim bile
Hacı Bektaş Veli sen himmet eyle
Gözleyen var gözeten var gören var
Beyandır her halim pir sana beyan
Kalbe mihman olup demeden duyan
Bir katre meniden nişanın koyan
Gözleyen var gözeten var gören var
Muhammed Mustafa gönlümün varı
Aliyyel Murtaza Hüseyn’in nuru
Fahri kainatsın şefaat kâni
Gözleyen var gözeten var gören var
Biçare ararken derdime derman
Aşk atına bindik gezdik bir zaman
Dü çarkın sahibi Mürvet el aman
Gözleyen var gözeten var gören var
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.151-152.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 09.09.2013Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Âlemler umudu bir sultan gördüm
Dertlilere derman olandır Haydar
İlm-i cavidandan okuyan bilen
Âşığı sevdaya salandır Haydar
İrakibin sözü zehirden acı
Muhammed giyindi hırkayı tacı
Emir aldı gezdi arşı mihracı
Arslan olup yolu tutandır Haydar
Bir kesik baş geldi âmâna düştü
Muhammed ağlayıp dideler yaştı
Bin beş yüz esirin carna ulaştı
Öldürüp ol devi çekendir Haydar
Hayber kalesinde havada uçtu
Cümle kâfirlerin tedbiri şaştı
Ağ devin bendini bağlayıp açtı
Ağ devin bendini çözendir Haydar
Kul Biçare düşmüş böyle sevdaya
Arif âşık dalar ilm-i bahriye
Cenaze yüklendi beyaz deveye
Devenin başını çekendir Haydar
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 151-152.
Koşma
Deli gönül ne gezersin serseri
Gözleyen var gözeten var gören var
Ceht eyle seçesen türlü cevheri
Gözleyen var gözeten var gören var
Bu fakir halime sen nazar eyle
Tecellide ne olduğumu kim bile
Hacı Bektaş Veli sen himmet eyle
Gözleyen var gözeten var gören var
Beyandır her halim pir sana beyan
Kalbe mihman olup demeden duyan
Bir katre meniden nişanın koyan
Gözleyen var gözeten var gören var
Muhammed Mustafa gönlümün varı
Aliyyel Murtaza Hüseyn’in nuru
Fahri kainatsın şefaat kâni
Gözleyen var gözeten var gören var
Biçare ararken derdime derman
Aşk atına bindik gezdik bir zaman
Dü çarkın sahibi Mürvet el aman
Gözleyen var gözeten var gören var
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.151-152.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Âlemler umudu bir sultan gördüm
Dertlilere derman olandır Haydar
İlm-i cavidandan okuyan bilen
Âşığı sevdaya salandır Haydar
İrakibin sözü zehirden acı
Muhammed giyindi hırkayı tacı
Emir aldı gezdi arşı mihracı
Arslan olup yolu tutandır Haydar
Bir kesik baş geldi âmâna düştü
Muhammed ağlayıp dideler yaştı
Bin beş yüz esirin carna ulaştı
Öldürüp ol devi çekendir Haydar
Hayber kalesinde havada uçtu
Cümle kâfirlerin tedbiri şaştı
Ağ devin bendini bağlayıp açtı
Ağ devin bendini çözendir Haydar
Kul Biçare düşmüş böyle sevdaya
Arif âşık dalar ilm-i bahriye
Cenaze yüklendi beyaz deveye
Devenin başını çekendir Haydar
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 151-152.
Koşma
Deli gönül ne gezersin serseri
Gözleyen var gözeten var gören var
Ceht eyle seçesen türlü cevheri
Gözleyen var gözeten var gören var
Bu fakir halime sen nazar eyle
Tecellide ne olduğumu kim bile
Hacı Bektaş Veli sen himmet eyle
Gözleyen var gözeten var gören var
Beyandır her halim pir sana beyan
Kalbe mihman olup demeden duyan
Bir katre meniden nişanın koyan
Gözleyen var gözeten var gören var
Muhammed Mustafa gönlümün varı
Aliyyel Murtaza Hüseyn’in nuru
Fahri kainatsın şefaat kâni
Gözleyen var gözeten var gören var
Biçare ararken derdime derman
Aşk atına bindik gezdik bir zaman
Dü çarkın sahibi Mürvet el aman
Gözleyen var gözeten var gören var
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.151-152.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Nefes
Âlemler umudu bir sultan gördüm
Dertlilere derman olandır Haydar
İlm-i cavidandan okuyan bilen
Âşığı sevdaya salandır Haydar
İrakibin sözü zehirden acı
Muhammed giyindi hırkayı tacı
Emir aldı gezdi arşı mihracı
Arslan olup yolu tutandır Haydar
Bir kesik baş geldi âmâna düştü
Muhammed ağlayıp dideler yaştı
Bin beş yüz esirin carna ulaştı
Öldürüp ol devi çekendir Haydar
Hayber kalesinde havada uçtu
Cümle kâfirlerin tedbiri şaştı
Ağ devin bendini bağlayıp açtı
Ağ devin bendini çözendir Haydar
Kul Biçare düşmüş böyle sevdaya
Arif âşık dalar ilm-i bahriye
Cenaze yüklendi beyaz deveye
Devenin başını çekendir Haydar
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. 151-152.
Koşma
Deli gönül ne gezersin serseri
Gözleyen var gözeten var gören var
Ceht eyle seçesen türlü cevheri
Gözleyen var gözeten var gören var
Bu fakir halime sen nazar eyle
Tecellide ne olduğumu kim bile
Hacı Bektaş Veli sen himmet eyle
Gözleyen var gözeten var gören var
Beyandır her halim pir sana beyan
Kalbe mihman olup demeden duyan
Bir katre meniden nişanın koyan
Gözleyen var gözeten var gören var
Muhammed Mustafa gönlümün varı
Aliyyel Murtaza Hüseyn’in nuru
Fahri kainatsın şefaat kâni
Gözleyen var gözeten var gören var
Biçare ararken derdime derman
Aşk atına bindik gezdik bir zaman
Dü çarkın sahibi Mürvet el aman
Gözleyen var gözeten var gören var
Atılgan, Halil, M. Acet (2001). Harran’da Bir Türkmen Köyü Kısas. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.151-152.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | KARACEMİRLİ KASIM, Kasım Hacı Ali Oğlu | d. 1840 - ö. 1916 | Doğum Yılı | Görüntüle |
2 | KUL HALİL | d. 1840-1850? - ö. 1905-1915? | Doğum Yılı | Görüntüle |
3 | YÛSUF, Yûsuf Seryâmî, Abduşüküroğlu | d. 1840 - ö. 1912 | Doğum Yılı | Görüntüle |
4 | KARACEMİRLİ KASIM, Kasım Hacı Ali Oğlu | d. 1840 - ö. 1916 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
5 | KUL HALİL | d. 1840-1850? - ö. 1905-1915? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | YÛSUF, Yûsuf Seryâmî, Abduşüküroğlu | d. 1840 - ö. 1912 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | KARACEMİRLİ KASIM, Kasım Hacı Ali Oğlu | d. 1840 - ö. 1916 | Meslek | Görüntüle |
8 | KUL HALİL | d. 1840-1850? - ö. 1905-1915? | Meslek | Görüntüle |
9 | YÛSUF, Yûsuf Seryâmî, Abduşüküroğlu | d. 1840 - ö. 1912 | Meslek | Görüntüle |
10 | KARACEMİRLİ KASIM, Kasım Hacı Ali Oğlu | d. 1840 - ö. 1916 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | KUL HALİL | d. 1840-1850? - ö. 1905-1915? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | YÛSUF, Yûsuf Seryâmî, Abduşüküroğlu | d. 1840 - ö. 1912 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | KARACEMİRLİ KASIM, Kasım Hacı Ali Oğlu | d. 1840 - ö. 1916 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | KUL HALİL | d. 1840-1850? - ö. 1905-1915? | Madde Adı | Görüntüle |
15 | YÛSUF, Yûsuf Seryâmî, Abduşüküroğlu | d. 1840 - ö. 1912 | Madde Adı | Görüntüle |