Madde Detay
KULOĞLU
(d. ?/? - ö. ?/?)
âşık
(Âşık / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Süleyman olan ve Süleyman Ağa olarak da anılan Kuloğlu'nun bazı kaynaklarda adının Mustafa olarak geçtiği dikkat çeker. Ancak Silahdar Tarihi’nde aynı yüzyılda yaşayan, daha çok divan şiiri tarzında eserler veren ve Kuloğlu mahlasını kullanan Mustafa adlı bir şairden bahsedilir ki bu şair, âşık Kuloğlu’nun oğlu Musahip Mustafa Paşa’dır. Dolayısıyla Âşık Süleyman yine bir 17. yüzyıl şairi olan Mustafa Paşa'yla karıştırılmamalıdır. Safranbolulu olan Süleyman, Osmanlı ordularında ve donanmasında yer almış ve çeşitli savaşlara katılmış asker bir âşıktır.
Genç yaşta saz çalıp şiirler söylemeye başlayan Kuloğlu, âşıklık geleneğinin gereklerine uyarak köy-köy, kasaba-kasaba gezmiş ve sonra İstanbul’a giderek uzun bir süre orada kalmıştır. Şiirlerinden işlediği konular âşığın Osmanlı ordularında ve donanmasında bulunduğunu ve çeşitli savaşlara katıldığını göstermektedir. Dolayısıyla Kuloğlu, asker bir şairdir. Kullandığı mahlas da aşığın bir ordu şairi olduğuna işaret etmektedir. Çünkü, ‘Kul’ mahlasını genellikle padişaha bağlılıklarını ifade etmek amacıyla yeniçeriler kullanmışlardır. Hatta yeniçerilerin erkek çocuklarına kuloğlu adının verilmesi ve yetişkin yaşa geldiklerinde aynı lakapla ocağa alınmalarının altında bu bağlılık ifadesi yatmaktadır. Dolayısıyla âşığın Kuloğlu mahlasını tercih etmesi babasının da asker olabileceği ihtimalini akıllara getirir.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme’sinde İtâkî mahlaslı Emir Çelebi adındaki saz şairinin başından geçen garip bir olayı anlatırken İtâkî’nin çöğür çalmadaki becerisiyle 17. yüzyılın bazı âşıklarının çöğür çalmadaki ustalıklarını karşılaştırır. Bu kıyaslamaya Kayıkçı Kul Mustafa, Geda Muslu, Gedayî ve Kâtibî gibi ünlü âşıklarla beraber Kuloğlu’nun da alınması onun on yedinci yüzyılın ünlü âşıklarından biri olduğunu gösterir. Ayrıca Kuloğlu’nun 17. yüzyıl âşıklarından Kâtibî ve Âşık’a yaptığı nazireler ve yine 17. yüzyıl âşıklarından Kul Mustafa’nın bir şiirinde yer alan “Kuloğlu da muhanneslik eyledi” (Köprülü 2004: 146) ifadesi, hem onun çağdaşlarıyla olan ilişkisini ortaya koymakta hem de yaşadığı dönem hakkında bilgi vermektedir. Dördüncü Murad’ın ölümü üzerine söylediği bir mersiyenin mevcudiyeti 1640 yılında yani 17. yüzyılın ilk yarsında hayatta olduğunun bir başka delilidir.
Dördüncü Murad’a yakın olduğu için padişahın ölümünden sonra Cezayir’e sürülmüş, Sultan İbrahim’in ölümünden sonra 1648’de İstanbul’a dönmüştür. Yaşadığı dönemin önde gelen âşıklarından Gevherî’yi, Âşık Ömer’i ve Karacaoğlan’ı etkilediği göz önünde bulundurulduğunda Kuloğlu’nun iyi bir şöhrete sahip olduğu söylenebilir.
Âşık hakkındaki ilk bilgileri Fuad Köprülü, Saz Şairleri adlı eserinde vermiştir. Bununla birlikte Saadettin Nüzhet Ergun'un XVII nci asır Sazşairlerinden Kuloğlu başlıklı çalışmasında da âşığın şiirlerine ulaşılabilir.
Şiirlerinde aşk, kahramanlık gibi konuların yanı sıra tarihî olaylara da yer veren Kuloğlu, sanatını saz eşliğinde icra eden bir âşıktır. Fazla olmamakla beraber tasavvufun etkisi altında kalmış, divan şiirinin tesirinden ise uzak kalmayı başarmıştır. Âşık Ömer’in Şairname’sinde “Kuloğlu’nun belli nâm-u nişanı” sözü ve Kâtibî’nin bir şiirinde yer alan “Kayıkçı, Kuloğlu, Kâtibi gedâ / Hakk’ın emri ile dile gelmiştir” mısraları, Kuloğlu’nun 17. yüzyılın meşhur şairlerinden biri olduğunu gözler önüne sermektedir (Öztelli 1955: 19-20).
Kaynakça
Alptekin, Ali Berat-Saim Sakaoğlu (2006). Türk Saz Şiiri Antolojisi (14-21. Yüzyıllar). Ankara: Akçağ Yay.
Çelik, Ali (2008). Türk Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Timaş Yay.
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay.
Ergun, Saadettin Nüzhet (1933). XVII nci asır Sazşairlerinden Kuloğlu. İstanbul: Semih Lütfi: Sühulet Kütüpanesi.
Evliyâ Çelebi (2010). Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Akkirman-Belgrad-Gelibolu-Manastır-Özü-Saraybosna-Slovenya-Tokat-Üsküp 5. Kitap 1. Cilt, (hzl. Seyit Ali Kahraman), İstanbul: Yapı Kredi Yay.
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.
Ozankan, Cenab (1960). Kırk Halk Şairi (Hayatları ve Eserleri). İstanbul: Tan Mat.
Öztelli, Cahit (1955). Halk Şiiri XIV-XVII Yüzyıllar. İstanbul: Varlık Yay.
Sevengil, Refik Ahmet (1965). Yüzyıllar Boyunca Halk Şairleri. İstanbul: Atlas Kitabevi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ AHMET ÖZGÜR GÜVENÇYayın Tarihi: 20.09.2013Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Bâd-ı saba İslâmbol’a varırsan
İşte Cezâyirli geldi diyesin
Arza girüp pâdişâhı görürsen
Kâfir gemilerin aldı diyesin
Yetişüp ardından ortaya alup
Balyemez topların üstüne salup
Bayrağın tersine diküp aman dileyüp
Yezidler mikdârın bildi diyesin
Kılıcın kemend atmış solunda
Seksen dirhem tüfenk atar kolunda
Kimi merhum oldu gazâ yolunda
Kimi Hakk’a teslim oldu diyesin
Deryaya cıktılar gazâ kasduna
Ganî Mevlâ’m saldı şikâr üstüne
Her birisi seyfin alup destine
Hazreti Ali gibi saldı diyesin
Selam olsun bizden dosta yârâna
Sevdiğini sînesine sarana
Kuloğlu’nun ahvâlını sorana
Dört duvar içinde kaldı diyesin
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirler. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 29.
Koşma
Sultan Murat eydür şimdi zamâne
Bize de kalmadı beğler elvedâ
Büküldü kametin döndü kemâne
Gezüp seyrettiğim dağlar elvedâ
Ardımca gelen sevgili telekler
Tersine devretti çarh-ı felekler
Yeniçeri Sipâhiler Solaklar
Önümce yürüyen kullar elvedâ
Hep kullarım alayıma dizilsin
Kullarımın esâmesi yazılsın.
Taputum düzülsün kabrim kazılsın
Varıp seyrettiğim çöller elvedâ
Ecelim yetişti yıldızım düştü
Dostlarım ağladı düşmanım güldü
Yapılan kadırgam deryâda kaldı
Şu Malta’ya giden yollar elvedâ
Kuloğlu dostların yüzü ağ olsun
Düşman olanların bağrı dağ olsun
Kardaşım Sultan İbrahim sağ olsun
Oturduğum tahtu saray elvedâ
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 32.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 20.09.2013Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Bâd-ı saba İslâmbol’a varırsan
İşte Cezâyirli geldi diyesin
Arza girüp pâdişâhı görürsen
Kâfir gemilerin aldı diyesin
Yetişüp ardından ortaya alup
Balyemez topların üstüne salup
Bayrağın tersine diküp aman dileyüp
Yezidler mikdârın bildi diyesin
Kılıcın kemend atmış solunda
Seksen dirhem tüfenk atar kolunda
Kimi merhum oldu gazâ yolunda
Kimi Hakk’a teslim oldu diyesin
Deryaya cıktılar gazâ kasduna
Ganî Mevlâ’m saldı şikâr üstüne
Her birisi seyfin alup destine
Hazreti Ali gibi saldı diyesin
Selam olsun bizden dosta yârâna
Sevdiğini sînesine sarana
Kuloğlu’nun ahvâlını sorana
Dört duvar içinde kaldı diyesin
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirler. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 29.
Koşma
Sultan Murat eydür şimdi zamâne
Bize de kalmadı beğler elvedâ
Büküldü kametin döndü kemâne
Gezüp seyrettiğim dağlar elvedâ
Ardımca gelen sevgili telekler
Tersine devretti çarh-ı felekler
Yeniçeri Sipâhiler Solaklar
Önümce yürüyen kullar elvedâ
Hep kullarım alayıma dizilsin
Kullarımın esâmesi yazılsın.
Taputum düzülsün kabrim kazılsın
Varıp seyrettiğim çöller elvedâ
Ecelim yetişti yıldızım düştü
Dostlarım ağladı düşmanım güldü
Yapılan kadırgam deryâda kaldı
Şu Malta’ya giden yollar elvedâ
Kuloğlu dostların yüzü ağ olsun
Düşman olanların bağrı dağ olsun
Kardaşım Sultan İbrahim sağ olsun
Oturduğum tahtu saray elvedâ
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 32.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Bâd-ı saba İslâmbol’a varırsan
İşte Cezâyirli geldi diyesin
Arza girüp pâdişâhı görürsen
Kâfir gemilerin aldı diyesin
Yetişüp ardından ortaya alup
Balyemez topların üstüne salup
Bayrağın tersine diküp aman dileyüp
Yezidler mikdârın bildi diyesin
Kılıcın kemend atmış solunda
Seksen dirhem tüfenk atar kolunda
Kimi merhum oldu gazâ yolunda
Kimi Hakk’a teslim oldu diyesin
Deryaya cıktılar gazâ kasduna
Ganî Mevlâ’m saldı şikâr üstüne
Her birisi seyfin alup destine
Hazreti Ali gibi saldı diyesin
Selam olsun bizden dosta yârâna
Sevdiğini sînesine sarana
Kuloğlu’nun ahvâlını sorana
Dört duvar içinde kaldı diyesin
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirler. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 29.
Koşma
Sultan Murat eydür şimdi zamâne
Bize de kalmadı beğler elvedâ
Büküldü kametin döndü kemâne
Gezüp seyrettiğim dağlar elvedâ
Ardımca gelen sevgili telekler
Tersine devretti çarh-ı felekler
Yeniçeri Sipâhiler Solaklar
Önümce yürüyen kullar elvedâ
Hep kullarım alayıma dizilsin
Kullarımın esâmesi yazılsın.
Taputum düzülsün kabrim kazılsın
Varıp seyrettiğim çöller elvedâ
Ecelim yetişti yıldızım düştü
Dostlarım ağladı düşmanım güldü
Yapılan kadırgam deryâda kaldı
Şu Malta’ya giden yollar elvedâ
Kuloğlu dostların yüzü ağ olsun
Düşman olanların bağrı dağ olsun
Kardaşım Sultan İbrahim sağ olsun
Oturduğum tahtu saray elvedâ
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 32.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Koşma
Bâd-ı saba İslâmbol’a varırsan
İşte Cezâyirli geldi diyesin
Arza girüp pâdişâhı görürsen
Kâfir gemilerin aldı diyesin
Yetişüp ardından ortaya alup
Balyemez topların üstüne salup
Bayrağın tersine diküp aman dileyüp
Yezidler mikdârın bildi diyesin
Kılıcın kemend atmış solunda
Seksen dirhem tüfenk atar kolunda
Kimi merhum oldu gazâ yolunda
Kimi Hakk’a teslim oldu diyesin
Deryaya cıktılar gazâ kasduna
Ganî Mevlâ’m saldı şikâr üstüne
Her birisi seyfin alup destine
Hazreti Ali gibi saldı diyesin
Selam olsun bizden dosta yârâna
Sevdiğini sînesine sarana
Kuloğlu’nun ahvâlını sorana
Dört duvar içinde kaldı diyesin
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirler. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 29.
Koşma
Sultan Murat eydür şimdi zamâne
Bize de kalmadı beğler elvedâ
Büküldü kametin döndü kemâne
Gezüp seyrettiğim dağlar elvedâ
Ardımca gelen sevgili telekler
Tersine devretti çarh-ı felekler
Yeniçeri Sipâhiler Solaklar
Önümce yürüyen kullar elvedâ
Hep kullarım alayıma dizilsin
Kullarımın esâmesi yazılsın.
Taputum düzülsün kabrim kazılsın
Varıp seyrettiğim çöller elvedâ
Ecelim yetişti yıldızım düştü
Dostlarım ağladı düşmanım güldü
Yapılan kadırgam deryâda kaldı
Şu Malta’ya giden yollar elvedâ
Kuloğlu dostların yüzü ağ olsun
Düşman olanların bağrı dağ olsun
Kardaşım Sultan İbrahim sağ olsun
Oturduğum tahtu saray elvedâ
Elçin, Şükrü (1988). Akdeniz’de ve Cezâyir’de Türk Halk Şâirleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay. 32.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Sadık Vicdani Kayıkçıoğlu | d. 9 Kasım 1866 - ö. 22 Ekim 1939 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Seyyid Hüseyin, Eşref-zâde Şeyh Seyyid Hüseyin Efendi | d. ? - ö. 1693 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Sadık Vicdani Kayıkçıoğlu | d. 9 Kasım 1866 - ö. 22 Ekim 1939 | Doğum Yılı | Görüntüle |
4 | Seyyid Hüseyin, Eşref-zâde Şeyh Seyyid Hüseyin Efendi | d. ? - ö. 1693 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Sadık Vicdani Kayıkçıoğlu | d. 9 Kasım 1866 - ö. 22 Ekim 1939 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | Seyyid Hüseyin, Eşref-zâde Şeyh Seyyid Hüseyin Efendi | d. ? - ö. 1693 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | Sadık Vicdani Kayıkçıoğlu | d. 9 Kasım 1866 - ö. 22 Ekim 1939 | Meslek | Görüntüle |
8 | Seyyid Hüseyin, Eşref-zâde Şeyh Seyyid Hüseyin Efendi | d. ? - ö. 1693 | Meslek | Görüntüle |
9 | Sadık Vicdani Kayıkçıoğlu | d. 9 Kasım 1866 - ö. 22 Ekim 1939 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
10 | Seyyid Hüseyin, Eşref-zâde Şeyh Seyyid Hüseyin Efendi | d. ? - ö. 1693 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Sadık Vicdani Kayıkçıoğlu | d. 9 Kasım 1866 - ö. 22 Ekim 1939 | Madde Adı | Görüntüle |
12 | Seyyid Hüseyin, Eşref-zâde Şeyh Seyyid Hüseyin Efendi | d. ? - ö. 1693 | Madde Adı | Görüntüle |