Nilgün Marmara

(d. 13 Şubat 1958 / ö. 13 Ekim 1987)
Şair
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde dünyaya geldi. Göçmen bir ailenin kızı olan Nigün Marmara'nın annesi Vidinli Perihan Hanım, babası yönetim koordinatörü Plevneli Fikri Bey'dir. Kadıköy Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu ve Kadıköy Maarif Kolejinde okudu. Annesi Perihan Hanım zengin bir kütüphane oluşturdu. Marmara, Maarif Koleji yıllarında çok iyi bir yabancı dil eğitimi gördü; roman, şiir, inceleme gibi pek çok türde kitap okuma fırsatı buldu. Maarif Kolejinin ardından İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi; ama üniversitedeki siyasi gruplardan rahatsızlık duydu. Türkoloji'de sanatçı olunamayacağını düşündü ve sınava yeniden girmeye karar verdi. Sınava hazırlandığı süreç içinde bir holdingde yönetici asistanlığı yaptı; ayrıca yazın Marmaris'teki Turhan Oteli'nde de çalıştı. İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden "Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi" adlı bitirme teziyle mezun oldu. Nilgün Marmara Plath'ın bütün eserlerini okudu ve ondan büyük ölçüde etkilendi. Bir müddet AnaBritannica ansiklopedisinde görev yaptı. İngilizce dersleri verdi.

Üniversite yıllarında ev toplantılarında tanıştığı Kağan Önal ile evlendi. Boğaziçi Üniversitesinde akademisyen olarak kalmak istediyse de olmadı. Mezun olduktan sonra Mısır Konsolosluğunda ve bir reklam ajansında çalışmayı denedi. 1985 yılının sonlarında eşinin işi dolayısıyla birlikte Libya'ya gitti. Burada sanat, felsefe, edebiyat ve psikoloji ile ilgili kitaplar okuma fırsatı buldu. Ayrıca çok sayıda şiir yazdı ve arkadaşlarıne yolladı. Bir tiyatro metninin yanı sıra Kırmızı Kahverengi Defter (1992) kitabında yer alan "İzi Kazınmış Aynada Yüzyüze Geldiler" adlı kısa hikâyeyi de Libya'da bulunduğu sıralarda yazdı. Libya'daki çöl havası Marmara'nın psikolojisini olumsuz etkiledi. 1986'da eşiyle birlikte tekrar İstanbul'a döndü. Hastalığı iyice ilerledi ve çevresiyle olan ilşkileri bozulmaya başladı. Sağlık durumu herhangi bir işte çalışmasını engelledi. Bipolar bozukluğu da olan şair, tedavi olmayı reddetti. Esasen çok sosyal ve sevilen biri olan Marmara, psikolojik durumunun kötüleşmesiyle birlikte paronoid sanrılar görmeye başladı; çevresindeki herkesi, ailesini dahi düşman olarak algılamaya başladı; izlendiğini zannetti ve kişilerarası ilişkilerinde sorunlar yaşadı. 13 Ekim 1987‟de depresif epizotlarının birinde yakınlarına bir özür mektubu yazdıktan sonra kullanması gereken ilaçların hepsini içmeye kalkışmış; ama bunun yerine kendisini Kızıltoprak'taki evinin penceresinden boşluğa bırakmıştır (Şahinkaya ve Akbayır'dan akt. Öz 2014: 31). Öldüğünde 29 yaşında olan Nilgün Marmara'nın mezarı Karacaahmet'tedir.

Erken yaşta intiharı tercih ederek "bekleme salonu" olarak gördüğü dünyayı terkeden Nilgün Marmara, 1980 kuşağının fenomen şairlerindendir. Feminist hareketin tüm dünyada kazandığı ivme ve ülkemizdeki popülaritesi ile 80'li yıllarda yazılan Yeni Türk şiiri birbirine denk düşmektedir. Türk şiiri 80'li yıllarda yeni bir kimliğe bürünürken birçok kadın şair de bu gelişimin içinde kendi yerini edinmiştir (Celâl: 2018: 64). İşte 80 kuşağı içerisinde kadın şairlerden Lâle Müldür, Gülseli İnal ve Nilgün Marmara adından söz ettirmeyi başarmışlardır. Marmara'nın adından söz ettirmesinde ve okunuyor olmasında efsaneleş(tiril)miş intiharı değil, imgeyi şiirinin merkezine alması ve dışavurumcu söylemi son derece etkili olmuştur. Genç yaşta intiharı seçen şairin ölümü hakkında; Ece Ayhan yüzünden, çocuğu olmadığı için ya da Sylvia Plath'ten etkilendiği için intihar ettiği yönünde pek çok efsanevi bilgi, söylenti ve magazin haberi yayılmıştır. Bu bakımdan 2016'da yayımlanan Defterler ile Nilgün Marmara adı etrafında dönen spekülasyonlar, yalan haberler, yanlış ithaflar sona ermiştir. Kitap; gündelik yaşama, çevresine, ilişkilerine bakışını yansıtarak, şimdiye kadar bilinenden, varsayılandan farklı bir Nilgün Marmara portresini de gözler önüne sermektedir.

İntiharı hakkındaki söylentiler bir kenara bırakılırsa Asiltürk, şairin intihar etmesinin şiirleri hakkında konuşmayı ve şirine tanımlayıcı bir kimlik çizmeyi zorlaştırdığını belirtmiş ve meseleye ihtiyatlı yaklaşmak gerektiğini vurgulamıştır: "Onun şiir anlayışını, hakkında bir mezuniyet tezi yazdığı ve dünyadan kendi isteğiyle ayrılma bakımından ortak bir kaderi paylaştığı Amerikalı kadın şair Sylvia Plath'e benzetenler olmuştur. Bu belirlemeye ihtiyatlı yaklaşmak ve aradaki farkı belirtmek bakımından, Marmara'nın şiirlerinde imgelerin daha çağrışımlı bir anlama sahip bulunduğu, Anglo-Amerikan tarzı akışkan anlatıma yakın durmadığı notunu eklemek gerekir." (Asiltürk 2017: 186). Sadece Plath'i değil Sartre, Foucault Jacques Lacan, Kierkegaard ve Nietszche gibi isimleri de okuyan şairin her birinden belirli taraflarıyla etkilendiği söylenebillir.

Felsefe, mitoloji, müzik, sinema ve resim gibi pek çok alandan beslenen Nilgün Marmara şiiri feminist söylem içerisinde ayrıksı tutumuyla dikkat çeker. Erözçelik, şairin kaynaklarının başında çocukluk ülkesi olduğunu belirtmiş ve şu saptamada bulunmuştur: "Çocuk hanımefendinin beslendiği bir diğer kaynak, okudukları. Özellikle iyi bildiği Anglo-Saxon şairleri, Türk şairleri ve şimdilerde sahaflarda fellik fellik aranan, derkenarda kalmayı seçmiş edipler. Kıırlganlığıyla Sylvia Plath, kara mizahıyla Ece Ayhan ve doğaya karşı şakınlığıyla, şiir Ejderhası Fazıl Hüsnü Dağlarca, tuhaf bir şekilde ergiyor onun şiirlerinde. Tabii La Terra Rosa akşamları… Billie Holiday (özellikle Gloomy Sunday), Tosca‟nın bir aryası, tangolar (Querelle‟deki Erster Tango), dünyanın en iyi sinemacısı rüküş ruhlu Rainer, Bukovski‟yi konu alan bir film, Lütfiyar adında Azerî bir tenör, Türk Hafif müziği 45‟likleri, Tobruk, Haşim Çatış, Emel, balerin ruhlu küçük kız çocuğu Yazgülü, Nazlı, çorap renkli çakmaklar, emperyal kahvaltılar, yeğenleri, ailesi, Amaranth adlı bir kuş ve ısrarla Tom Weits dinleyen bir asteğmen… ergiyor onun şiirlerinde" (Erözçelik 1988). Çok kaynaktan beslenen Nilgün Marmara şiirinde metinlerarası göndermeler de önemli bir yer tutar. Dolayısıyla onun şiiri donanımlı bir okur ister.

Marmara şiiri şöyle tanımlamıştır: "Şiir, dairesel bir labirentte yeşil merkezden dağılan ana yolları kesen kısa keçi yolları açmaktır; üzerinden kurtlar da aşırır, tilkiler de… Sıçrama, uzun yolları kesmek amacı, çembere ulaşma duygusu ve 'hasta olmayan hayvana' duyulan özlemle gerçekleştirilir. " (Marmara 2000: 37). Ona göre yaşadığımız dünyadaki ezilmişliğin, haksızlığın ve kötülüğün kaynağı ataerkil sistemdir. Tarihin eğlendirici yanı kadının ölümü olmuştur. Çünkü erkek toplumu dünyayı bozmuştur. Bu nedenle Marmara'nın şiir anlayışı da şiirlerinde mevcut sisteme karşı eleştirel, muhalif tavra sahip olduğu ve iktidarı reddedici bir tutum içinde olduğu için feminist diye nitelendirebilir. Şiirlerinde ataerkil düzenden duyulan rahatsızlık ve bu düzenin bozulmasına dair arzu sezilmektedir (Öz 2014: 183).

Hayattayken kitap yayımlamayan Nilgün Marmara'nın şiirleri, günlükleri ve yüksek lisans tezi ölümünden sonra kitaplaştırılmıştır. Öyle ki kaleme aldıklarını bile saklamıştır. Hayar Ergülen'e göre şiir yazdığını dahi fazlalık olarak görmüştür: "Nilgün'ün günlüklerinden derlenen Kırmızı Kahverengi Defter’de bir ‘kadın’lar sıralar: “Rüzgarla/Yanan kadın/Mahzun köpeğe sırtını dönen kadın/Şiir yazan, canına kıyan kadın/Kürekçi erosun kayığındaki kadın/ Çiçek kadın/Seyyah kadın/Bahçe kadını/Masa kadını/Pencere kadını/Çoğul kadın/ Çocukluk kucağında kadın/Martı tüyü kadın/Çöl zambağı kadın/Kontrat imgesi kadın/Köpük kadın/Şafak kadın/Durgun Hayat Kadını'. En çok hangisiydi Nilgün, belki de hepsi birdendi ve o hepsinden de fazla olduğu için eksilmek istiyordu. Şiir yazdığını bile fazlalık sayıyor ve kimseye söylemiyordu. Sonlara doğru paylaşmaya başladı. Beyaz’da yayımladı, sonra biz Şiir Atı’nda yayımladık. Hepsi bu. Gidişinden bir yıl sonra yayımladığımız Daktiloya Çekilmiş Şiirler’i bana 13 Ekim 1987’den bir ay önce getirmişti." (Ergülen 2017). Ergülen'in bu sözlerinden Marmara'nın titiz bir şair olduğu sonucuna da varılabilir.

Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1988) şairin, hayattayken daktiloda yazdığı ama düzenlemediği şiirlerinden oluşmaktadır. Eser, herhangi bir düzenleme yapılmadan (daktilo harf karakteriyle) yayımlanmıştır. Nilgün Marmara bu kitaptaki şiirlerde; biz farkında olalım, olmayalım, ama önünü alamadığımız ve hayatımızı yönlendiren, biçimlendiren, bize dayatılan her şeye karşı layıkıyla tepki gösterir. Kişiliksizleşen İstanbul, vahşileşen toplum, duyarsız okullar, grotesk cümhuriyetin acayip âdetleri, ikinci cumhuriyetin sahtekârlığı kitaptaki şiirlerde payını alır. Gerilimli ve şiddetli söyleyişlerin, yer yer de duygusallığın hâkim olduğu şiirlerde ince bir duyarlılık belirgin bir şekilde hissedilmektedir. Cevdet Karal, şairin Metinler (1990) adlı şiir kitabı için "Okuru içine kolay kolay almayan, onu bir süre hazırladıktan, beğenisinin ağırlıklarını atmasını sağladıktan sonra kabul eden bir eserdir. Bu nedenle kitabı kavrayabilmek, derinliklerine nüfuz edebilmek için gayretli bir okur olmak gerekir. (...) Zaman ve mekân var oluşun gereksindiği iki temel unsur. Kitap boyunca otantik endişeler içinde olduğunu duyumsadığımız ozanın kendi varoluşunu pekiştirmek için başvurduğu, birbirini bütünleyen alanlar olarak karşımıza çıkıyor bunlar: Kullanımlan mekân imgeleri daha çok bir arayışı ifade ederken zaman imgelerinin ruhsal dinginliğe, huzura karşılık geldiğini görüyoruz. Bu iki unsur birleşerek 'dingin bir günbatımı kızıllığı' ifadesinde olduğu gibi varoluşun nadiren ulaşabildiğimiz doruklarında yaşanan derin hazları imliyor. Bireysel yaşantıları, iç serüvenleri anlatıyor ozan. Fakat bu serüven, izlendikçe derinliği gözler önüne serilen acının serüveni..." (Karal 1990) değerlendirmesini yapmıştır. Kağıtlar (2016), Marmara'nın defterlerine eşlik eden bir tomar kâğıt arasından seçilmiş fragmanlardan oluşmaktadır. Bu kitapta; Daktiloya Çekilmiş Şiirler'de yayımlanmış bazı şiirlerin ilk versiyonları ile daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış poeme enprose'lar, şiirler, bağımsız dizeler ve dost mektupları bulunmaktadır.

Ölüm Marmara'nın işlediği temaların en başında gelmektedir. Şaire göre, kadınların şiirlerinde, ölüm, aşk, canlı olmanın ayrıntıları, küçük hisler, insan zihniyle dışsal gerçeklik arasındaki ilişkinin kadınsı bir duyarlıkla ele alınışı gibi birbirine benzeyen temalar vardır. Kadın şairler bu temaları zamanı ve mekânı özel bir şekilde algılamak için kullanırlar. İntihar teması beklenenin aksine onun şiirlerinde belirgin değildir. Kelimeler ve imgeler vasıtasıyla okurda yabancılaşmışlık duygusu uyandıran şair, dize kuruluşunu parçalar. Kelime seçiminde titiz davranan Marmara şiirinde; "çocukluk", "hiçlik", "varlık", "yokluk", "hayat" ve "ölüm" gibi izlekler mekânı ve söyleyişi biçimlendiren unsurlardır. Yer yer anlatımcı bir tarzı benimsemiş olsa da genellikle dışavurumcudur. Şiirlerinde sık sık bireyin dünyadaki sıkışmışlığına vurgu yapan Marmara; bireyin evrendeki ölüm ve hayat sarmalı içinde, sınırsız tutkularıyla sınırlı bedenine hapsolmuş bir şekilde; ötekiyle birlikte olsa bile yalnız olduğunu düşünmektedir. Gülseli İnal, Nilgün Marmara şiiri için "Nilgün'ün şiiri şimdiye dek yazılmış olan geleneksel şiirden yola çıkarak yazılmış metinler değildir. Tanıdık ve bildikimge âşleminde dolaşmaz. Eski şiirin söylemsel ve simge gücüne dayalı yapısıyla hiçbir yakınlığı bulunmayan bu şiiri algılamakta zorlananlar çıkmıştır. (...) Onun şiirinde biz yeni olanaklarla karşılaşırız. Yepyeni bir evrenle tanıştırır bizi Biraz içe kapalı derin ve Hermetik bir evren Nötr bir tavırla yazdığı şiirleri tuhaf bir biçimde protest hava taşır. Nilgün Marmara'nın şiiri yakınmaların, gereksiz isyanların, umut etmelerin, gevezeliklerin, birbiri ardınca boğulan imgelerin şiir değildir." (İnal 2002) değerlendirmesini yapmıştır.

Kaynakça

Asiltürk, Bâki (2017). Türk Şiirinde 1980 Kuşağı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Aydın, Serdar (2016). Nilgün Marmara Metinleri Ve Fragmanlar. İstanbul: Meda Kitap.

Celâl, Metin (2018). "80'li Yılların Kadın Şairleri Üzerine Dağınızk Düşünceler". Yeni Türk Şiiri "80'li Yıllar". Ankara: Çolpan Kitap.

Ergülen, Haydar (2017). "Dünyayla Yaralı: Nilgün Marmara". Artful Living. 13 Ekim 2017. http://www.artfulliving.com.tr/edebiyat/dunyayla-yarali-nilgun-marmara-i-832 [Erişim Tarihi: 30. 10. 2019]

Erözçelik, Seyhan (1988). "Çocukluğun Kendini Saf Bir Biçimde Akışa Bırakması, Ne Güzeldi. Yiten Bu İştel...”. Argos. S. 3. s.186-187.

Eryiğit, İbrahim (1989). "Daktiloya Çekilmiş Şiirler: Nilgün Marmara". Ayane. S. 15.

İnal, Gülseli (1992). "Haydi! Bu Ölümcül Suyun Şerefine Nilgün". Sombahar. S. 13.

İnal, Gülseli (2002). "Silüet İntegra". Varlık. S. 1143.

Karal, Cevdet (1990). "Metinler". Argos. C. 2. S. 21. s. 158-160.

Kahraman, Hasan Bülent (2016). Türk Şiiri, Modernizm, Şiir. İstanbul: Kapı Yayınları.

Karkıner, Nadide (tarihsiz). "Bir İletişim Biçimi Olarak Şiir: Sylvia Plath ve Nilgün Marmara Örneği”. Littera. http://www.littera.hacettepe.edu.tr/TURKCE/23_cilt/karkiner_19.pdf [Erişim Tarihi: 30. 10. 2019]

Marmara, Nilgün (2000). Kırmızı Kahverengi Defter. İstanbul: Telos Yayıncılık.

Marmara, Nilgün (2018). Daktiloya Çekilmiş Şiirler. İstanbul: Everest Yayınları.

Öz, Cansu (2014). Nilgün Marmara'nın Hayatı ve Şiirlerinin İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi.

Ülkü, Verda ve Yalçın, Murat (1992). "Bir İç Zaman Sarkacı: Nilgün Marmara". Sombahar. S. 13.

Yalçın, Murat (Ed.) (2010). "Marmara, Nilgün". Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. Cilt 2. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. s. 690-691.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: İSA KOYUNCU
Yayın Tarihi: 03.11.2019
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Daktiloya Çekilmiş Şiirler 1977-1987Şiir Atı / İstanbul1988Şiir
MetinlerŞiir Atı / İstanbul1990Şiir
Kırmızı Kahverengi DefterTelos / İstanbul1992Günlük
Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında AnaliziEverest / İstanbul2008Araştırma
DefterlerEverest / İstanbul2016Günlük
KağıtlarEverest / İstanbul2016Günlük

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1GÂLİB, İzzet Beyzâde İsmâil Gâlib Beyd. 1829 - ö. 1855 ds.Doğum YeriGörüntüle
2Banu Özyürekd. 1979 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Ahmed Fahreddin Önald. 1901 - ö. 24 Kasım 1978Doğum YeriGörüntüle
4Fatma N.d. 26 Aralık 1958 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5MEHMET ALİ KALKANd. 1958 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Todur Zanetd. 14 Haziran 1958 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Malik Akseld. 1903 - ö. 15 Şubat 1987Ölüm YılıGörüntüle
8İLHAMÎ, Hamit İlhami Demird. 1932 - ö. 1987Ölüm YılıGörüntüle
9GAHİRÎ, Bektaş Bilird. 1922 - ö. 11.05.1987Ölüm YılıGörüntüle
10Zeynep Melisa Gürpınard. 9 Aralık 1941 - ö. 24 Aralık 2014MeslekGörüntüle
11Servet Eyüpgillerd. 13 Haziran 1933 - ö. ?MeslekGörüntüle
12Recep Garipd. 26 Şubat 1956 - ö. ?MeslekGörüntüle
13Siyami Yozgatd. 1958 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Hüseyin Yurdabakd. 1931 - ö. 9 Ocak 2008Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Hakan Albayrakd. 04 Haziran 1968 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Nilgün Ilgazd. 01 Ocak 1956 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17Nilgün Asland. 1966 - ö. 9 Nisan 2015Madde AdıGörüntüle
18Vâ-Nû Vâlâ Nurettind. 1901 - ö. 9 Mart 1967Madde AdıGörüntüle