MEMÎ CÂN EFENDİ, Şeyh Muhyiddin Mehmed

(d. ?/? - ö. 1008/1599-1600)
tekke şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4


Hayatı hakkında bilinenler oldukça sınırlıdır. Doğum tarihi bilinmeyen şair aslen Saruhan’lıdır. Nev‘îzâde Atâyî, şairin nisbesini “Şeyh Muhyiddin Mehmed bin İlyâs Memî Cân-ı Saruhânî”; Ayvansarâyî ise “eş-Şeyh Mehmed Memî Cânverdi Efendi” şeklinde kaydetmiştir (Özcan 1989: 467; Ekinci 2013: 140). Kaynaklarda “Memî Cân Efendi” adıyla bilinen şair, ilk tahsilini memleketinde tamamlamıştır. Tarikat âdâbının gereklerini yerine getirdikten sonra Hüsâmeddîn-i Uşşâkî’nin yanında seyr ü sülûkünü tamamlayarak halifeleri arasında yer almıştır (Yılmaz-Akkuş 2011: 319). Şeyhî ve Müstakimzâde, Memî Cân Efendi’yi Hüsâmeddin-i Uşşâkî’nin de feyiz aldığı Ümmî Sinan’ın (ö. 976/1568) halifelerinden biri olarak göstermektedirler (Özcan 1989: 50; Müstakimzâde: 408a). Bu bilgiler Memî Cân Efendi’nin, önce Ümmî Sinan’a intisap edip ardından Halvetiyye’nin Uşşâkıyye kolunun pîri Hüsâmeddin-i Uşşâkî’den seyr ü sülûkünü tamamlamış olabileceğini düşündürmektedir. Hüsâmeddin-i Uşşâkî’nin 100’ü aşkın halifesi içinde günümüze kadar ulaşabilen yegâne kolun kendisiyle devam etmesi, Memî Cân Efendi’yi Uşşâkîlik tarihinde önemli bir yere sahip kılmaktadır (Kılıç 2004: 86). Sicill-i Osmânî’de Nakşî şeyhi olduğu kayıtlıysa da diğer kaynaklarda bu bilgiyi teyit edecek malumat yoktur (Akbayar 1996: 141). Manisa, Bursa ve İstanbul yöresinde Uşşâkî tarikatının yayılmasında önemli rol oynamıştır. Evliya Çelebi’nin “Kutb-i Aktâb eş-Şeyh Memî Cân Efendi” diye zikrettiği Memî Cân Efendi, on altı halife yetiştirmiş; silsilesi bunlardan Gelibolulu Şeyh Ömer Karîbî’den devam etmiştir. Bir başka halifesi de Bursalı şair Şeyh Mehmed Subhî Efendi’dir (Kılıç 2004: 86). Uzun yıllar kurduğu sohbet ve zikir halkasıyla irşâd faaliyetlerinde bulunan Memî Cân Efendi 1008/1599-1600 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Memî Cân Efendi’nin tekkesi, bir hâne-dergâh olarak Fatih’te bugün cami şeklinde kullanılan Emîr Buhârî Tekkesi’nden Hüsrev Paşa’ya inen (şimdi Sarıgüzel caddesi) yokuş üzerinde bulunmaktaydı. Vefat ettiğinde bu müstakil tekkeye defnedilen Memî Cân’ın ölümüne şair Hâşimî tarafından şu tarih düşürülmüştür: “Eyleyip rûh-ı revan virdi Memî Cân-ı azîz” (1008/1599-1600). Ahmed Rifat Efendi, Memî Cân Efendi’nin türbesini İstanbul ve civarındaki ziyaretgâhlar arasında zikreder (Ahmed Rifat 1299: 151). Türbenin 1920’lerdeki durumu hakkında bilgi veren Hüseyin Vassâf burasının Cibali yangınında tamamen yandığını söyler. Cumhuriyet dönemi imar çalışmaları esnasında türbenin bulunduğu arsa üzerine yeni binalar yapılmıştır (Kılıç 2004: 86).

Şiirlerinde Memî, Memî Cân ve Cânî mahlasını kullanan şairin biri manzum, üçü mensur olmak üzere dört eseri bulunmaktadır:

1. Lübbü’l-Usûl fî Mâ‘rifeti’t-Tarîki’l-Vüsûl: Seyyid Alizâde’nin Şir‘atü’l-İslâm adlı kitabından nakiller, Ferîdüddin Attâr ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi sûfîlerden alınan beyitlerle süslenen kitapta daha çok ibadetlerin faziletleri anlatılmaktadır (Kılıç 2002: 210).

2. Metâlibü’s-Sülûk fî Beyâni’t-Tarîki’l-Meslûk: Bu eser bir önceki esere zeyil veya tetimme olarak yazılmıştır. Memî Cân Efendi’nin 998/1590 yılında istiğrak halinde iken müridi Muslihuddîn-i Rûmî’ye imlâ ettirdiği eser, III. Murad’a sunulmuştur (Kılıç 2002: 210).

3. Uknûmü’l-Hikem fî Ma‘rifeti’l-Sırri’l-Kıdem: Memî Cân Efendi’nin III. Murad için yazdığı bir methiyesinin, müridi Mehmed Kadı el-Çorûmî tarafından yukarıdaki adla şerhedildiği kaydedilmekteyse de eser incelendiğinde bu kişinin şârih değil, kâtip olduğu anlaşılmaktadır. Eserde Mehmed Kadı, Memî Cân Efendi’nin önceki iki kitabını Muslihuddîn-i Rûmî adlı müridine, bunu ise kendisine imlâ ettirdiğini belirtmektedir. Esere, Memî Cân Efendi’nin Sultan Murad’ın methine dair yazdığı beş beyitlik bir manzumenin şerhi yapılarak başlanmış, seksen varakta ancak iki beyit şerh edilebilmiştir. Bir şairin kendi şiirini yine kendisinin şerh etmesine güzel bir örnek olan bu kitap, ilk bakışta padişaha hoş görünmek maksadıyla yazılmış gibi zannedilirse de şerhte padişahın adının geçmediği ve mücerret tasavvufi yorumların yapıldığı görülmektedir (Kılıç 2004: 87).

4. Divançe: XVI. yüzyıl tekke şairleri arasında adı geçmeyen Memî Cân Efendi’nin gayr-ı müretteb bir divançesi bulunmaktadır. Klâsik divan tertibinden uzak bir şekilde düzenlenmiş; yaklaşık elli beş şiiri ihtiva eden bir eserdir. Şiirlerin tamamına yakını “Min Kelâm-ı İlâhî” başlığı altında, sanat kaygısından uzak, tasavvufi öğretiyi başta müritleri olmak üzere okuyuculara aktarmak maksadıyla sade bir dille yazılmıştır. Ayrıca şair, Hz. Peygamber’e duyduğu sevgi ve muhabbetin ifadesi olarak birkaç tane naat kaleme almıştır. Bu şiirlerin önemli bir kısmında gazel ve murabba nazım şekilleri kullanılmıştır. Şiirlerin genelinde aruz kusurlarına sıklıkla rastlanmaktadır.

Memî Cân Efendi’nin eserleri üzerinde bugüne kadar yapılan tek çalışma, Mahmut Erol Kılıç’a aittir. Şairin mensur eserleri üzerinde yaptığı araştırmalar neticesinde Kılıç, edebiyat tarihimizdeki birçok mutasavvıf şahsiyette de görüldüğü üzere Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden tesirler tespit etmiştir (Kılıç 2002: 205-220). Diğer sûfî şair ve yazarlar gibi Memî Cân Efendi de şiirlerinde sade bir dil; nesirlerinde ise tasavvufi ıstılah ve remizlerin bolca yer aldığı, şiirlerine nazaran kısmen ağdalı bir dil kullandığı görülmektedir.


Kaynakça

Ahmed Rifat, (1299). Lugat-ı Târîhiyye ve Coğrâfiyye.  C. I.  İstanbul: yyy.

Akbayar, Nuri, (hzl.), (1996). Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay. C. III.

Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmanlı Müellifleri. İstanbul: Matbaa-i Âmire, C. I.

Cunbur, Müjgân (2005). “Memi Can”, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 6. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. 300.

Derin, Fahri Ç., V. Çabuk (hzl.) (1985). Hüseyin Ayvansarâyî, Mecmûa-i Tevârîh. İstanbul: Edebiyat Fakültesi Yay. 

Ekinci, Ramazan (hzl.) (2013). Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, Vefeyât-ı Ayvansarâyî. İstanbul: Buhara Yay.

Kılıç, Mahmut Erol (2002). “Manisalı Şeyh Memîcân-ı Sarûhânî (v. 1008-1600) ve Eserlerinde Mevlânâ’dan Tesirler”, I. Uluslararası Mevlânâ, Mesnevî ve Mevlevîhâneler Sempozyumu Bildirileri, Manisa. 205-220.

Kılıç, Mahmut Erol (2004). “Memi Can Efendi”, Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Ankara, C. 29. 86.

Komisyon (1986). “Memî Cân Efendi”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 6. İstanbul: Dergâh Yay. 246.

Kurnaz, Cemal, M. Tatcı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i NâilîC. II. Ankara: Bizim Büro Yay.  

Memî Cân Efendi. Dîvân. Süleymaniye Ktp. Hasan Hüsnü Paşa.

Müstakim-zâde Süleymân Sa‘deddin Efendi (2000). Mecelletü’n-Nisâb. Tıpkıbasım, Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. vr. 408a.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi, Vekâyiü’l-Fuzalâ. C. 1. İstanbul: Çağrı Yay.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Nev‘izâde Atâyî, Hadâiku’l-Hakᾱ’ik fi Tekmileti’s-Şakᾱ’ik. İstanbul: Çağrı Yay. 

Yılmaz, Ali, M. Akkuş (2011). Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ. C. 3. İstanbul: Kitabevi Yay.

Yılmaz, Ali, M. Akkuş (2011). Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ. C. 4. İstanbul: Kitabevi Yay. 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. RAMAZAN EKİNCİ
Yayın Tarihi: 14.06.2014
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Min Kelâm-ı İlâhî

İy gönül gel senün ile mest ü hayrân olalum

Zühd ü takvâ içre dâ’im bahr-i ummân olalum

Halvetde uzletde iy dil zâr u giryân olalum

Fahr-i âlem Mustafâ yolında kurbân olalum

 

Âkıl olan kendü özin ısmarlar iş işine

Her ne kim gelürse ol Hak’dan gelür baş üstine

Ârif-i billâh olan koymaz bir taş taş üstine

Fahr-i âlem Mustafâ yolında kurbân olalum

 

Ehl-i irfân meclisinde bir dâne câna kıyan

Cân-ı dil levhinde mestûr görinür ma‘nâ ayân

Okuyup ilm-i ledünni vasfını kılup beyân

Fahr-i âlem Mustafâ yolında kurbân olalum

 

Hak te‘âlâ ismini vasf eyleyen gelsün berü

Zikr iden tâliblere olur habîbi rehberi

Zikr ü şükriyle Memî Cân nice virsün sırrı

Fahr-i âlem Mustafâ yolında kurbân olalum

 

Memî Cân Efendi. Dîvân. Süleymaniye Ktp. Hasan Hüsnü Paşa 925, vr. 9a.

 

Min Kelâm-ı İlâhî

İy gönül gel senünile Çîn ilini gezelüm

Kûşe kûşe dervîşâna niçe evler düzelüm

Göz yaşıyla her kapuda yâ Muhammed yazalum

Derdile dermân elinde Hû diyelüm gezelüm

 

İy dirîgâ kârgâhı halk iden Perverdigâr

Saklıdur elbetde bildüm ara yirde perde var

Seyr ile seyrân iderler cümle âlem sen de var

Derdile dermân elinde Hû diyelüm gezelüm

 

Saklıdur ol âşikâra kimdür ol olmaz ayân

Ol ayândur ki beyân ki bilmez ol gördüm diyen

Âkıl isen kıl seyâhat aç gözün gâfil uyan

Derdile dermân elinde Hû diyelüm gezelüm

 

Kimdür ol gör bu cihânda ma‘nâdan ma‘nâ alur

Bilsün ol her ne ederse gine kendüde bulur

Memi Cân dâr-ı fenâda âlemi tolu bilür

Derdile dermân elinde Hû diyelüm gezelüm

 

Memî Cân Efendi. Dîvân. Süleymaniye Ktp. Hasan Hüsnü Paşa 925, vr. 9a.

 

Min Kelâm-ı İlâhî

Gör bu gözlerüm yaşı akar hû deyü deyü

Rızâya giren kişi bakar hû deyü deyü

 

Âh ider mest ü hayrân göz giryân ciger büryân

Sînesi olmuş üryân öter hû deyü deyü

 

Âşıklar irse bâğa dâğ yakar dahi dağa

Âh idüp onı göğe çıkar hû deyü deyü

 

Tarîkat erenleri inleşür zârı zârı

Gör Memî cümle varı yakar hû deyü deyü

 

Memî Cân Efendi. Dîvân. Süleymaniye Ktp. Hasan Hüsnü Paşa 925, vr. 18b.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ŞUHUDÎ, Şuhudî Çelebid. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2ÂRİF ERENd. 1887-1888? - ö. 08.05.1967Doğum YeriGörüntüle
3Hüseyin Öncüd. 02 Mart 1962 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4ŞUHUDÎ, Şuhudî Çelebid. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5ÂRİF ERENd. 1887-1888? - ö. 08.05.1967Doğum YılıGörüntüle
6Hüseyin Öncüd. 02 Mart 1962 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7ŞUHUDÎ, Şuhudî Çelebid. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8ÂRİF ERENd. 1887-1888? - ö. 08.05.1967Ölüm YılıGörüntüle
9Hüseyin Öncüd. 02 Mart 1962 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10ŞUHUDÎ, Şuhudî Çelebid. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
11ÂRİF ERENd. 1887-1888? - ö. 08.05.1967MeslekGörüntüle
12Hüseyin Öncüd. 02 Mart 1962 - ö. ?MeslekGörüntüle
13ŞUHUDÎ, Şuhudî Çelebid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14ÂRİF ERENd. 1887-1888? - ö. 08.05.1967Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Hüseyin Öncüd. 02 Mart 1962 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16ŞUHUDÎ, Şuhudî Çelebid. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17ÂRİF ERENd. 1887-1888? - ö. 08.05.1967Madde AdıGörüntüle
18Hüseyin Öncüd. 02 Mart 1962 - ö. ?Madde AdıGörüntüle