Madde Detay
MESTÎ, Mahir
(d. ?/? - ö. ?/?)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mahir’dir. 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşadığı bilinmektedir. Memleketi Kastamonu’nun Tosya ilçesidir. Tahsili nedeniyle uzun müddet Kastamonu’da kaldı. Kastamonu’nun eski mebuslarından rahmetli Molla Mahir Beyin yetiştirmelerindendir. İyi bir şekilde mantık eğitimi aldı, bütün ömrü boyunca da tasavvufla ilgilendi. Tasavvufa iligisi olduğu için Kadiri, Rufai, Nakşi, Melâmi, Mevlevi, Bektaşi tarikatlarına girdi. Melâmilikten hilafet aldı (Dilçin 1945: 109). Çok güzel saz ve kanun çaldığı, ney üflediği söylenmektedir. Yurt içinde 17 yıl seyahat etti, son yıllarını Kastamonu, Tosya ve İskilip’te saat tamirciliğiyle geçirdi (Tan 1985: 100).
Dilçin, bu şairin "Destanı-ı İnsan" adlı şiirini, Çankırı’da “Kastamonulu Mahir’in Mecmuası” adıyla bilinen bir cönkten kopya etti. Dilçin, Mahir Efendi ile tanıştı ve Destan-ı İnsan’dan bazı parçalar okuduğunu ve kendisine Mestî’nin kim olduğunu sordu. Mahir efendi ise biraz düşündükten sonra gülerek “İşte öyle bir Mestî, böyle bir destan söyleyivermiş; niçin çok görüyorsunuz.” dedi. Bu ifade ile destanın kendisine ait olduğunu ima etti. Dilçin, “başka şiiriniz var mıdır diyerek sorduğunda “bu işler bizden geçeli hayli zaman oldu” cevabını verdi (Dilçin 1945: 108). Yücel, adı geçen Mestî'nin, "Destan-ı İnsan" adlı şiirini yazarken hocası Mahir Efendi'den ilham aldığını ve hocasına hürmeten kendi ismini açıkça belirtmediğini söyler (Yücel 1993: 108). "Destan-ı İnsan" başlıklı şiir 51 dörtlüktür. Dilçin’in 1945 yılında Edebiyatımızda Atasözleri adlı eserinde yayımlanan bu şiiri Kocatürk de 1963 yılında Saz Şiiri Antolojisi adlı eserinde yayımladı.
Kaynakça
Dilçin, Dehri (1945). Edebiyatımızda Atasözleri. İstanbul: Klişecilik ve Matbaacılık.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası.
Tan, Nail (1985). "Kastamonu Halk Şairleri". Halk Kültürü Dergisi. İstanbul: yyy.
Yücel, Neslihan (1993). Kastamonu'da Âşıklık Geleneği ve Kastamonu'da Yetişen Âşıklar. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. GÜLŞAH YÜKSEL HALICIYayın Tarihi: 27.10.2013Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Destan-ı İnsan
Hilkatin sırrını bilmek istiyen
Men aref râziyle aynı râz olur
Mahlukta Hâlıkı görmek istiyen
Kendin görür gayre hiç bakmaz olur
Kimsenin yüzünden nakşi alınmaz
İnsanın kalbine vâkıf olunmaz
Hiç kimsenin içi dışına uymaz
Dışı türbe, içi hem kovaz olur
Akıl yaşta değil baştadır başta
Kişinin miktarı bilinir işde
Herkes bir değildir yaratılışta
İnsandan insana imtiyaz olur
Kimi Türk, kim esnaf, kimi hocadır
Kim kırkta sabi, kim kırkta kocadır
Kimi alçak gönüllüdür yücedir
Kimi Nemrut gibi pek burnaz olur
Kimi zâlim, zulme dünyayı karır
Kimisi adlile âlemi bürür
Kimi peygamberin yolunca yürür
Kimi câhil, kimi pek yobaz olur
Kiminin işidir dâim kıyl ü kaal
Kimi dilsiz yürür olmuş ehl-i hâl
Kimi serçe-himmet, kimisi kartal
Kimi Bâzullah’tır, kimi bâz olur
Kimisi vahdetten sabağın alır
Mey-i enel Hak’la dolar boşalır
Kimi bir dâneye aldanır kalır
Kimine dü-cihan zevki az olur
Kimisine çayır çemen seccade
Kimisi çemende nûş eder bâde
Kimi mihnet çeker, kimi safada
Kimi Mahmut olur, kim Ayaz olur
Kimi men-aref’ten ders almış okur
Şeyda bülbül gibi durmadan şakır
Kimi kibr ü gurur hasırın dokur
Tevâzu gölünde kimi saz olur
Kimisi ışıktır, kimisi nâşi
Kimisi geçinir sözde bektaşı
Kimisi namazdan kaldırmaz başı
Kimi taharetsiz bînamaz olur
Kimi din uğrunda can atar harbe
Kimisi düşkündür ekl ile şürbe
Kimisi ün salar şark ile garbe
Kimi Köroğlu’dur, kim Ayvaz olur
Kimi zerrak sofu, kimi yol eri
Kimi yol, iz bilmez gezer serseri
Kimi başta eser kavak yelleri
Aldığı, sattığı yel, poyraz olur
Kiminin gönlünde bin arslan yatar
Kıyl ü kaal-i dehri başından atar
Kimi dünya için kan-tere batar
Kimisi yel kovar şaşkın kaz olur
Kimi dağ, bel aşar menzile erer
Kimisi düz yolda şaşırır gezer
Kimi âşık, mâşuk, kimi can üzer
Kimi cana yakın dil-nevaz olur
Kimi cahil, alıp kıldığın bilmez
Kimisi âlimdir mescide girmez
Bu bir sırrullahtır, hiç akıl ermez
Kimi nazlı, kimi pür-niyaz olur
Kimisi bezirgân, kimisi esnaf
Kimisi tire-dil, kimi sine-saf
Gönül beytullahtır gir eyle tavaf
Gönül alanların gönlü şaz olur
Kimisi cömerttir, kimisi hasis
Kimi din imamı, kimisi kıssis
Kimisi ferişte, kimisi iblis
Kimi pest, kimisi serfiraz olur
Kimi ârif olur çalmadan oynar
Kimi Amr-ayyar’ı yan-baştan atar
Kimi bir al ile bin tilki tutar
Kimi tilki gibi pek kurnaz olur
Hayattan kimi her nasibin alır
Kimi bin mihnetle dolar boşalır
Kimisi havaya uyar alçalır
Kimisi sâyeder çok mümtaz olur
Mevlâ irşat etmez ise bir kulu
Uyanmaz biçare sanki bir olu
Yorulduğu caba, güttüğü yolu
Hakikate varmaz hep mecaz olur
Kimisi gözünün önün göremez
Kimisi görse de eli eremez
Kimisi diz boyu suya giremez
Kimi ummanlarda bir serbaz olur
Kimi karıncadır deve görünür
Kimi arslan, çakal postun bürünür
Kimi kırlangıç veş yerde sürünür
Kimi Cibril ile hem-pervaz olur
Kimisi aç yatar, kimisi toktur
Kimisinin derdi Garip’ten çoktur
Kiminin evinde hiç düzen yoktur
Varır başkasına düzensiz olur
Kimi kanun çalar, kimi tanbura
Kimisi bulgara, kimisi cura
Kimi kara-düzen, kim düzen-kara
Kiminin elinde çöğür, saz olur
Kimisi şöyledir, kimisi böyle
Ömrünü geçirir kimi hey heyle
Kimisi elinde bir küçük neyle
Kâşif-i esrar ü remz ü raz olur
Kiminin döl-döşü olur bir güdü
Kiminin yoğurt da çalınmaz südü
Kimin Osman gibi meseldir udu
Kimi udsuz, arsız pek yırtlaz olur
İlm ü marifette kimisi üstaz
Kim mektep kaçkını kallâş, yaramaz
Kimisi tüğmenli tavuk veş oflaz
Kimi tuğsuz vezir, kel horaz olur
Kimisi fil, kimi fil yudan bir can
Kimi yılan, çıyan, kimi merd arslan
Kimi hacer, şecer, kim irin, kim kan
İnsan dedikleri azdan az olur
Ervahı katıklı dehre az gelir
Yolunda yorulmaz dâim hız gelir
Anlamaza davul çalsan vız gelir
Anlıyana sivri sinek saz olur
Âdem oğlanını böylece kabûl
Eylemek gereksin sen dahi oğul
Her türlü noksanı sende ara bul
Kendi özün gören serfiraz olur
Herkesin bir hali, bir şanı vardır
Hal ü şana göre iykanı vardır
Kendi âlemince devranı vardır
Sinek peri nemle davlumbaz olur
Boşa devreylemez bu koca perkâr
Çizdiği emr ü nehy dâiren-mâdâr
Garip, öksüz üşütmeğe yağar kar
Kimine zemheri ılık yaz olur
Bazarda eşşeğin kuyruğun kesme
Kim uzun, kim kısa der ise küsme
Çalış kazan, harcet mayayı esme
Maya da mayasız tutulmaz olur
Kör ölürse bâdem gözlüydü derler
Dilsiz ölse şirin sözlüydü derler
Balık kaçsa kırk yük çözlüydü derler
Serçe uçsa ya toy, yahut kaz olur
Her kimin tedbiri takdire uya
Cihan ni’metinden yir doya doya
Kutsuz Ağustos’ta girerse suya
Bıyığın don keser çat ayaz olur
Ayağı bağlı bir arslana, mekes
Vız vızla dedirtir en nihayet pes
Bu meclis böyledir yorulma abes
Bahtı yar olanlar suhan-saz olur
Adetullah budur gökte ve yerde
Derler fertten ferde fark var bin perde
Mesnedin düşükse her hangi yerde
Sözün âyet olsa itiraz olur
Hakkın intikamı uzar, kısalır
Sanma kim tamamet terk olur kalır
Hakkını Hak yine kulıyle alır
Kimi Nemrut kimi bir uyaz olur
Herkes bir hallidir halince yürü
Deyemen kimseye aşın pek duru
Kimin kimden vardır bir çeknedürü
Arada dolaşan hatır, naz olur
Öz halinde yaşa insan isen sen
Dil epsem baş esen demiştir bilen
Adamın yanazın bilmek istersen
Kısa, köse olur, yahut taz olur
Yılanı küçükken ez, büyütme ha
Büyütürsen olur başına belâ
Düşmana merhamet eyleme asla
Merhametten doğan hep maraz olur
Görmek ister isen cihanda rahat
Çalış durma kazan, etme sefahat
Damlayı damlayı göl olur elbet
Derd ü belâ bile az, az olur
Merd isen borç etme esbabın kayır
Borçlunu yakandan tatlılıkla ır
Muhanet kapısı yılan ağzıdır
Borçlu ölmez amma benzi saz olur
Borç denen bir yûkû taşır mı bir er
Gerçi yük altında er ölmez derler
Borcuna kirpidir soysuz nâmertler
Alımına amma bir şahbaz olur
Başa bir bun gelse kolayca gitmez
Bunalan buz yuda, söz kabûl etmez
Dert, belâ denilen ay, yıl gözetmez
Fasıl, mevsim bilmez kış u yaz olur
Nâmını çıkarmak istersen eğer
Oğlan, kız yetiştir, bırak bir eser
Ad, san bırakmağa çalış birader
Bu kubbede kalan hoş avaz olur
İyi olan hiç kimseye kem demez
lylik de varlıkla, aç aman bilmez
Hanedan, etmeğin konuksuz yemez
İşi, konuk ikram ve i’zâz olur
Akıl için mihek derler söz yeter
Söz de yetmez, söz yanında iş ister
Kimi hal û şana uygun söz söyler
Kimi halden bilmez pek yanaz olur
Hilkatin sırrını düşünme ince
Bu lugaz akl ile hallolmaz hoca
Kimi servi-endam, kimisi cüce
Kimi küt, kötürüm, tortopaz olur
Düşündüm bu hali ben önden sona
Akl’ erdirdim desem yalandır hâşâ
Ahval-i âlemden bahsetmek bana
Düşmez; düşse bile pek diraz olur
Kimi âlâlanır, kimisi pesti
Kimi su akarken doldurur desti
Kiminin elinde sen gibi Mesti
Para, pul bulunmaz, kırık saz olur
Dilçin, Dehri (1945). Edebiyatımızda Atasözleri. İstanbul: Klişecilik ve Matbaacılık. 110-117.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 27.10.2013Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Destan-ı İnsan
Hilkatin sırrını bilmek istiyen
Men aref râziyle aynı râz olur
Mahlukta Hâlıkı görmek istiyen
Kendin görür gayre hiç bakmaz olur
Kimsenin yüzünden nakşi alınmaz
İnsanın kalbine vâkıf olunmaz
Hiç kimsenin içi dışına uymaz
Dışı türbe, içi hem kovaz olur
Akıl yaşta değil baştadır başta
Kişinin miktarı bilinir işde
Herkes bir değildir yaratılışta
İnsandan insana imtiyaz olur
Kimi Türk, kim esnaf, kimi hocadır
Kim kırkta sabi, kim kırkta kocadır
Kimi alçak gönüllüdür yücedir
Kimi Nemrut gibi pek burnaz olur
Kimi zâlim, zulme dünyayı karır
Kimisi adlile âlemi bürür
Kimi peygamberin yolunca yürür
Kimi câhil, kimi pek yobaz olur
Kiminin işidir dâim kıyl ü kaal
Kimi dilsiz yürür olmuş ehl-i hâl
Kimi serçe-himmet, kimisi kartal
Kimi Bâzullah’tır, kimi bâz olur
Kimisi vahdetten sabağın alır
Mey-i enel Hak’la dolar boşalır
Kimi bir dâneye aldanır kalır
Kimine dü-cihan zevki az olur
Kimisine çayır çemen seccade
Kimisi çemende nûş eder bâde
Kimi mihnet çeker, kimi safada
Kimi Mahmut olur, kim Ayaz olur
Kimi men-aref’ten ders almış okur
Şeyda bülbül gibi durmadan şakır
Kimi kibr ü gurur hasırın dokur
Tevâzu gölünde kimi saz olur
Kimisi ışıktır, kimisi nâşi
Kimisi geçinir sözde bektaşı
Kimisi namazdan kaldırmaz başı
Kimi taharetsiz bînamaz olur
Kimi din uğrunda can atar harbe
Kimisi düşkündür ekl ile şürbe
Kimisi ün salar şark ile garbe
Kimi Köroğlu’dur, kim Ayvaz olur
Kimi zerrak sofu, kimi yol eri
Kimi yol, iz bilmez gezer serseri
Kimi başta eser kavak yelleri
Aldığı, sattığı yel, poyraz olur
Kiminin gönlünde bin arslan yatar
Kıyl ü kaal-i dehri başından atar
Kimi dünya için kan-tere batar
Kimisi yel kovar şaşkın kaz olur
Kimi dağ, bel aşar menzile erer
Kimisi düz yolda şaşırır gezer
Kimi âşık, mâşuk, kimi can üzer
Kimi cana yakın dil-nevaz olur
Kimi cahil, alıp kıldığın bilmez
Kimisi âlimdir mescide girmez
Bu bir sırrullahtır, hiç akıl ermez
Kimi nazlı, kimi pür-niyaz olur
Kimisi bezirgân, kimisi esnaf
Kimisi tire-dil, kimi sine-saf
Gönül beytullahtır gir eyle tavaf
Gönül alanların gönlü şaz olur
Kimisi cömerttir, kimisi hasis
Kimi din imamı, kimisi kıssis
Kimisi ferişte, kimisi iblis
Kimi pest, kimisi serfiraz olur
Kimi ârif olur çalmadan oynar
Kimi Amr-ayyar’ı yan-baştan atar
Kimi bir al ile bin tilki tutar
Kimi tilki gibi pek kurnaz olur
Hayattan kimi her nasibin alır
Kimi bin mihnetle dolar boşalır
Kimisi havaya uyar alçalır
Kimisi sâyeder çok mümtaz olur
Mevlâ irşat etmez ise bir kulu
Uyanmaz biçare sanki bir olu
Yorulduğu caba, güttüğü yolu
Hakikate varmaz hep mecaz olur
Kimisi gözünün önün göremez
Kimisi görse de eli eremez
Kimisi diz boyu suya giremez
Kimi ummanlarda bir serbaz olur
Kimi karıncadır deve görünür
Kimi arslan, çakal postun bürünür
Kimi kırlangıç veş yerde sürünür
Kimi Cibril ile hem-pervaz olur
Kimisi aç yatar, kimisi toktur
Kimisinin derdi Garip’ten çoktur
Kiminin evinde hiç düzen yoktur
Varır başkasına düzensiz olur
Kimi kanun çalar, kimi tanbura
Kimisi bulgara, kimisi cura
Kimi kara-düzen, kim düzen-kara
Kiminin elinde çöğür, saz olur
Kimisi şöyledir, kimisi böyle
Ömrünü geçirir kimi hey heyle
Kimisi elinde bir küçük neyle
Kâşif-i esrar ü remz ü raz olur
Kiminin döl-döşü olur bir güdü
Kiminin yoğurt da çalınmaz südü
Kimin Osman gibi meseldir udu
Kimi udsuz, arsız pek yırtlaz olur
İlm ü marifette kimisi üstaz
Kim mektep kaçkını kallâş, yaramaz
Kimisi tüğmenli tavuk veş oflaz
Kimi tuğsuz vezir, kel horaz olur
Kimisi fil, kimi fil yudan bir can
Kimi yılan, çıyan, kimi merd arslan
Kimi hacer, şecer, kim irin, kim kan
İnsan dedikleri azdan az olur
Ervahı katıklı dehre az gelir
Yolunda yorulmaz dâim hız gelir
Anlamaza davul çalsan vız gelir
Anlıyana sivri sinek saz olur
Âdem oğlanını böylece kabûl
Eylemek gereksin sen dahi oğul
Her türlü noksanı sende ara bul
Kendi özün gören serfiraz olur
Herkesin bir hali, bir şanı vardır
Hal ü şana göre iykanı vardır
Kendi âlemince devranı vardır
Sinek peri nemle davlumbaz olur
Boşa devreylemez bu koca perkâr
Çizdiği emr ü nehy dâiren-mâdâr
Garip, öksüz üşütmeğe yağar kar
Kimine zemheri ılık yaz olur
Bazarda eşşeğin kuyruğun kesme
Kim uzun, kim kısa der ise küsme
Çalış kazan, harcet mayayı esme
Maya da mayasız tutulmaz olur
Kör ölürse bâdem gözlüydü derler
Dilsiz ölse şirin sözlüydü derler
Balık kaçsa kırk yük çözlüydü derler
Serçe uçsa ya toy, yahut kaz olur
Her kimin tedbiri takdire uya
Cihan ni’metinden yir doya doya
Kutsuz Ağustos’ta girerse suya
Bıyığın don keser çat ayaz olur
Ayağı bağlı bir arslana, mekes
Vız vızla dedirtir en nihayet pes
Bu meclis böyledir yorulma abes
Bahtı yar olanlar suhan-saz olur
Adetullah budur gökte ve yerde
Derler fertten ferde fark var bin perde
Mesnedin düşükse her hangi yerde
Sözün âyet olsa itiraz olur
Hakkın intikamı uzar, kısalır
Sanma kim tamamet terk olur kalır
Hakkını Hak yine kulıyle alır
Kimi Nemrut kimi bir uyaz olur
Herkes bir hallidir halince yürü
Deyemen kimseye aşın pek duru
Kimin kimden vardır bir çeknedürü
Arada dolaşan hatır, naz olur
Öz halinde yaşa insan isen sen
Dil epsem baş esen demiştir bilen
Adamın yanazın bilmek istersen
Kısa, köse olur, yahut taz olur
Yılanı küçükken ez, büyütme ha
Büyütürsen olur başına belâ
Düşmana merhamet eyleme asla
Merhametten doğan hep maraz olur
Görmek ister isen cihanda rahat
Çalış durma kazan, etme sefahat
Damlayı damlayı göl olur elbet
Derd ü belâ bile az, az olur
Merd isen borç etme esbabın kayır
Borçlunu yakandan tatlılıkla ır
Muhanet kapısı yılan ağzıdır
Borçlu ölmez amma benzi saz olur
Borç denen bir yûkû taşır mı bir er
Gerçi yük altında er ölmez derler
Borcuna kirpidir soysuz nâmertler
Alımına amma bir şahbaz olur
Başa bir bun gelse kolayca gitmez
Bunalan buz yuda, söz kabûl etmez
Dert, belâ denilen ay, yıl gözetmez
Fasıl, mevsim bilmez kış u yaz olur
Nâmını çıkarmak istersen eğer
Oğlan, kız yetiştir, bırak bir eser
Ad, san bırakmağa çalış birader
Bu kubbede kalan hoş avaz olur
İyi olan hiç kimseye kem demez
lylik de varlıkla, aç aman bilmez
Hanedan, etmeğin konuksuz yemez
İşi, konuk ikram ve i’zâz olur
Akıl için mihek derler söz yeter
Söz de yetmez, söz yanında iş ister
Kimi hal û şana uygun söz söyler
Kimi halden bilmez pek yanaz olur
Hilkatin sırrını düşünme ince
Bu lugaz akl ile hallolmaz hoca
Kimi servi-endam, kimisi cüce
Kimi küt, kötürüm, tortopaz olur
Düşündüm bu hali ben önden sona
Akl’ erdirdim desem yalandır hâşâ
Ahval-i âlemden bahsetmek bana
Düşmez; düşse bile pek diraz olur
Kimi âlâlanır, kimisi pesti
Kimi su akarken doldurur desti
Kiminin elinde sen gibi Mesti
Para, pul bulunmaz, kırık saz olur
Dilçin, Dehri (1945). Edebiyatımızda Atasözleri. İstanbul: Klişecilik ve Matbaacılık. 110-117.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Destan-ı İnsan
Hilkatin sırrını bilmek istiyen
Men aref râziyle aynı râz olur
Mahlukta Hâlıkı görmek istiyen
Kendin görür gayre hiç bakmaz olur
Kimsenin yüzünden nakşi alınmaz
İnsanın kalbine vâkıf olunmaz
Hiç kimsenin içi dışına uymaz
Dışı türbe, içi hem kovaz olur
Akıl yaşta değil baştadır başta
Kişinin miktarı bilinir işde
Herkes bir değildir yaratılışta
İnsandan insana imtiyaz olur
Kimi Türk, kim esnaf, kimi hocadır
Kim kırkta sabi, kim kırkta kocadır
Kimi alçak gönüllüdür yücedir
Kimi Nemrut gibi pek burnaz olur
Kimi zâlim, zulme dünyayı karır
Kimisi adlile âlemi bürür
Kimi peygamberin yolunca yürür
Kimi câhil, kimi pek yobaz olur
Kiminin işidir dâim kıyl ü kaal
Kimi dilsiz yürür olmuş ehl-i hâl
Kimi serçe-himmet, kimisi kartal
Kimi Bâzullah’tır, kimi bâz olur
Kimisi vahdetten sabağın alır
Mey-i enel Hak’la dolar boşalır
Kimi bir dâneye aldanır kalır
Kimine dü-cihan zevki az olur
Kimisine çayır çemen seccade
Kimisi çemende nûş eder bâde
Kimi mihnet çeker, kimi safada
Kimi Mahmut olur, kim Ayaz olur
Kimi men-aref’ten ders almış okur
Şeyda bülbül gibi durmadan şakır
Kimi kibr ü gurur hasırın dokur
Tevâzu gölünde kimi saz olur
Kimisi ışıktır, kimisi nâşi
Kimisi geçinir sözde bektaşı
Kimisi namazdan kaldırmaz başı
Kimi taharetsiz bînamaz olur
Kimi din uğrunda can atar harbe
Kimisi düşkündür ekl ile şürbe
Kimisi ün salar şark ile garbe
Kimi Köroğlu’dur, kim Ayvaz olur
Kimi zerrak sofu, kimi yol eri
Kimi yol, iz bilmez gezer serseri
Kimi başta eser kavak yelleri
Aldığı, sattığı yel, poyraz olur
Kiminin gönlünde bin arslan yatar
Kıyl ü kaal-i dehri başından atar
Kimi dünya için kan-tere batar
Kimisi yel kovar şaşkın kaz olur
Kimi dağ, bel aşar menzile erer
Kimisi düz yolda şaşırır gezer
Kimi âşık, mâşuk, kimi can üzer
Kimi cana yakın dil-nevaz olur
Kimi cahil, alıp kıldığın bilmez
Kimisi âlimdir mescide girmez
Bu bir sırrullahtır, hiç akıl ermez
Kimi nazlı, kimi pür-niyaz olur
Kimisi bezirgân, kimisi esnaf
Kimisi tire-dil, kimi sine-saf
Gönül beytullahtır gir eyle tavaf
Gönül alanların gönlü şaz olur
Kimisi cömerttir, kimisi hasis
Kimi din imamı, kimisi kıssis
Kimisi ferişte, kimisi iblis
Kimi pest, kimisi serfiraz olur
Kimi ârif olur çalmadan oynar
Kimi Amr-ayyar’ı yan-baştan atar
Kimi bir al ile bin tilki tutar
Kimi tilki gibi pek kurnaz olur
Hayattan kimi her nasibin alır
Kimi bin mihnetle dolar boşalır
Kimisi havaya uyar alçalır
Kimisi sâyeder çok mümtaz olur
Mevlâ irşat etmez ise bir kulu
Uyanmaz biçare sanki bir olu
Yorulduğu caba, güttüğü yolu
Hakikate varmaz hep mecaz olur
Kimisi gözünün önün göremez
Kimisi görse de eli eremez
Kimisi diz boyu suya giremez
Kimi ummanlarda bir serbaz olur
Kimi karıncadır deve görünür
Kimi arslan, çakal postun bürünür
Kimi kırlangıç veş yerde sürünür
Kimi Cibril ile hem-pervaz olur
Kimisi aç yatar, kimisi toktur
Kimisinin derdi Garip’ten çoktur
Kiminin evinde hiç düzen yoktur
Varır başkasına düzensiz olur
Kimi kanun çalar, kimi tanbura
Kimisi bulgara, kimisi cura
Kimi kara-düzen, kim düzen-kara
Kiminin elinde çöğür, saz olur
Kimisi şöyledir, kimisi böyle
Ömrünü geçirir kimi hey heyle
Kimisi elinde bir küçük neyle
Kâşif-i esrar ü remz ü raz olur
Kiminin döl-döşü olur bir güdü
Kiminin yoğurt da çalınmaz südü
Kimin Osman gibi meseldir udu
Kimi udsuz, arsız pek yırtlaz olur
İlm ü marifette kimisi üstaz
Kim mektep kaçkını kallâş, yaramaz
Kimisi tüğmenli tavuk veş oflaz
Kimi tuğsuz vezir, kel horaz olur
Kimisi fil, kimi fil yudan bir can
Kimi yılan, çıyan, kimi merd arslan
Kimi hacer, şecer, kim irin, kim kan
İnsan dedikleri azdan az olur
Ervahı katıklı dehre az gelir
Yolunda yorulmaz dâim hız gelir
Anlamaza davul çalsan vız gelir
Anlıyana sivri sinek saz olur
Âdem oğlanını böylece kabûl
Eylemek gereksin sen dahi oğul
Her türlü noksanı sende ara bul
Kendi özün gören serfiraz olur
Herkesin bir hali, bir şanı vardır
Hal ü şana göre iykanı vardır
Kendi âlemince devranı vardır
Sinek peri nemle davlumbaz olur
Boşa devreylemez bu koca perkâr
Çizdiği emr ü nehy dâiren-mâdâr
Garip, öksüz üşütmeğe yağar kar
Kimine zemheri ılık yaz olur
Bazarda eşşeğin kuyruğun kesme
Kim uzun, kim kısa der ise küsme
Çalış kazan, harcet mayayı esme
Maya da mayasız tutulmaz olur
Kör ölürse bâdem gözlüydü derler
Dilsiz ölse şirin sözlüydü derler
Balık kaçsa kırk yük çözlüydü derler
Serçe uçsa ya toy, yahut kaz olur
Her kimin tedbiri takdire uya
Cihan ni’metinden yir doya doya
Kutsuz Ağustos’ta girerse suya
Bıyığın don keser çat ayaz olur
Ayağı bağlı bir arslana, mekes
Vız vızla dedirtir en nihayet pes
Bu meclis böyledir yorulma abes
Bahtı yar olanlar suhan-saz olur
Adetullah budur gökte ve yerde
Derler fertten ferde fark var bin perde
Mesnedin düşükse her hangi yerde
Sözün âyet olsa itiraz olur
Hakkın intikamı uzar, kısalır
Sanma kim tamamet terk olur kalır
Hakkını Hak yine kulıyle alır
Kimi Nemrut kimi bir uyaz olur
Herkes bir hallidir halince yürü
Deyemen kimseye aşın pek duru
Kimin kimden vardır bir çeknedürü
Arada dolaşan hatır, naz olur
Öz halinde yaşa insan isen sen
Dil epsem baş esen demiştir bilen
Adamın yanazın bilmek istersen
Kısa, köse olur, yahut taz olur
Yılanı küçükken ez, büyütme ha
Büyütürsen olur başına belâ
Düşmana merhamet eyleme asla
Merhametten doğan hep maraz olur
Görmek ister isen cihanda rahat
Çalış durma kazan, etme sefahat
Damlayı damlayı göl olur elbet
Derd ü belâ bile az, az olur
Merd isen borç etme esbabın kayır
Borçlunu yakandan tatlılıkla ır
Muhanet kapısı yılan ağzıdır
Borçlu ölmez amma benzi saz olur
Borç denen bir yûkû taşır mı bir er
Gerçi yük altında er ölmez derler
Borcuna kirpidir soysuz nâmertler
Alımına amma bir şahbaz olur
Başa bir bun gelse kolayca gitmez
Bunalan buz yuda, söz kabûl etmez
Dert, belâ denilen ay, yıl gözetmez
Fasıl, mevsim bilmez kış u yaz olur
Nâmını çıkarmak istersen eğer
Oğlan, kız yetiştir, bırak bir eser
Ad, san bırakmağa çalış birader
Bu kubbede kalan hoş avaz olur
İyi olan hiç kimseye kem demez
lylik de varlıkla, aç aman bilmez
Hanedan, etmeğin konuksuz yemez
İşi, konuk ikram ve i’zâz olur
Akıl için mihek derler söz yeter
Söz de yetmez, söz yanında iş ister
Kimi hal û şana uygun söz söyler
Kimi halden bilmez pek yanaz olur
Hilkatin sırrını düşünme ince
Bu lugaz akl ile hallolmaz hoca
Kimi servi-endam, kimisi cüce
Kimi küt, kötürüm, tortopaz olur
Düşündüm bu hali ben önden sona
Akl’ erdirdim desem yalandır hâşâ
Ahval-i âlemden bahsetmek bana
Düşmez; düşse bile pek diraz olur
Kimi âlâlanır, kimisi pesti
Kimi su akarken doldurur desti
Kiminin elinde sen gibi Mesti
Para, pul bulunmaz, kırık saz olur
Dilçin, Dehri (1945). Edebiyatımızda Atasözleri. İstanbul: Klişecilik ve Matbaacılık. 110-117.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Destan-ı İnsan
Hilkatin sırrını bilmek istiyen
Men aref râziyle aynı râz olur
Mahlukta Hâlıkı görmek istiyen
Kendin görür gayre hiç bakmaz olur
Kimsenin yüzünden nakşi alınmaz
İnsanın kalbine vâkıf olunmaz
Hiç kimsenin içi dışına uymaz
Dışı türbe, içi hem kovaz olur
Akıl yaşta değil baştadır başta
Kişinin miktarı bilinir işde
Herkes bir değildir yaratılışta
İnsandan insana imtiyaz olur
Kimi Türk, kim esnaf, kimi hocadır
Kim kırkta sabi, kim kırkta kocadır
Kimi alçak gönüllüdür yücedir
Kimi Nemrut gibi pek burnaz olur
Kimi zâlim, zulme dünyayı karır
Kimisi adlile âlemi bürür
Kimi peygamberin yolunca yürür
Kimi câhil, kimi pek yobaz olur
Kiminin işidir dâim kıyl ü kaal
Kimi dilsiz yürür olmuş ehl-i hâl
Kimi serçe-himmet, kimisi kartal
Kimi Bâzullah’tır, kimi bâz olur
Kimisi vahdetten sabağın alır
Mey-i enel Hak’la dolar boşalır
Kimi bir dâneye aldanır kalır
Kimine dü-cihan zevki az olur
Kimisine çayır çemen seccade
Kimisi çemende nûş eder bâde
Kimi mihnet çeker, kimi safada
Kimi Mahmut olur, kim Ayaz olur
Kimi men-aref’ten ders almış okur
Şeyda bülbül gibi durmadan şakır
Kimi kibr ü gurur hasırın dokur
Tevâzu gölünde kimi saz olur
Kimisi ışıktır, kimisi nâşi
Kimisi geçinir sözde bektaşı
Kimisi namazdan kaldırmaz başı
Kimi taharetsiz bînamaz olur
Kimi din uğrunda can atar harbe
Kimisi düşkündür ekl ile şürbe
Kimisi ün salar şark ile garbe
Kimi Köroğlu’dur, kim Ayvaz olur
Kimi zerrak sofu, kimi yol eri
Kimi yol, iz bilmez gezer serseri
Kimi başta eser kavak yelleri
Aldığı, sattığı yel, poyraz olur
Kiminin gönlünde bin arslan yatar
Kıyl ü kaal-i dehri başından atar
Kimi dünya için kan-tere batar
Kimisi yel kovar şaşkın kaz olur
Kimi dağ, bel aşar menzile erer
Kimisi düz yolda şaşırır gezer
Kimi âşık, mâşuk, kimi can üzer
Kimi cana yakın dil-nevaz olur
Kimi cahil, alıp kıldığın bilmez
Kimisi âlimdir mescide girmez
Bu bir sırrullahtır, hiç akıl ermez
Kimi nazlı, kimi pür-niyaz olur
Kimisi bezirgân, kimisi esnaf
Kimisi tire-dil, kimi sine-saf
Gönül beytullahtır gir eyle tavaf
Gönül alanların gönlü şaz olur
Kimisi cömerttir, kimisi hasis
Kimi din imamı, kimisi kıssis
Kimisi ferişte, kimisi iblis
Kimi pest, kimisi serfiraz olur
Kimi ârif olur çalmadan oynar
Kimi Amr-ayyar’ı yan-baştan atar
Kimi bir al ile bin tilki tutar
Kimi tilki gibi pek kurnaz olur
Hayattan kimi her nasibin alır
Kimi bin mihnetle dolar boşalır
Kimisi havaya uyar alçalır
Kimisi sâyeder çok mümtaz olur
Mevlâ irşat etmez ise bir kulu
Uyanmaz biçare sanki bir olu
Yorulduğu caba, güttüğü yolu
Hakikate varmaz hep mecaz olur
Kimisi gözünün önün göremez
Kimisi görse de eli eremez
Kimisi diz boyu suya giremez
Kimi ummanlarda bir serbaz olur
Kimi karıncadır deve görünür
Kimi arslan, çakal postun bürünür
Kimi kırlangıç veş yerde sürünür
Kimi Cibril ile hem-pervaz olur
Kimisi aç yatar, kimisi toktur
Kimisinin derdi Garip’ten çoktur
Kiminin evinde hiç düzen yoktur
Varır başkasına düzensiz olur
Kimi kanun çalar, kimi tanbura
Kimisi bulgara, kimisi cura
Kimi kara-düzen, kim düzen-kara
Kiminin elinde çöğür, saz olur
Kimisi şöyledir, kimisi böyle
Ömrünü geçirir kimi hey heyle
Kimisi elinde bir küçük neyle
Kâşif-i esrar ü remz ü raz olur
Kiminin döl-döşü olur bir güdü
Kiminin yoğurt da çalınmaz südü
Kimin Osman gibi meseldir udu
Kimi udsuz, arsız pek yırtlaz olur
İlm ü marifette kimisi üstaz
Kim mektep kaçkını kallâş, yaramaz
Kimisi tüğmenli tavuk veş oflaz
Kimi tuğsuz vezir, kel horaz olur
Kimisi fil, kimi fil yudan bir can
Kimi yılan, çıyan, kimi merd arslan
Kimi hacer, şecer, kim irin, kim kan
İnsan dedikleri azdan az olur
Ervahı katıklı dehre az gelir
Yolunda yorulmaz dâim hız gelir
Anlamaza davul çalsan vız gelir
Anlıyana sivri sinek saz olur
Âdem oğlanını böylece kabûl
Eylemek gereksin sen dahi oğul
Her türlü noksanı sende ara bul
Kendi özün gören serfiraz olur
Herkesin bir hali, bir şanı vardır
Hal ü şana göre iykanı vardır
Kendi âlemince devranı vardır
Sinek peri nemle davlumbaz olur
Boşa devreylemez bu koca perkâr
Çizdiği emr ü nehy dâiren-mâdâr
Garip, öksüz üşütmeğe yağar kar
Kimine zemheri ılık yaz olur
Bazarda eşşeğin kuyruğun kesme
Kim uzun, kim kısa der ise küsme
Çalış kazan, harcet mayayı esme
Maya da mayasız tutulmaz olur
Kör ölürse bâdem gözlüydü derler
Dilsiz ölse şirin sözlüydü derler
Balık kaçsa kırk yük çözlüydü derler
Serçe uçsa ya toy, yahut kaz olur
Her kimin tedbiri takdire uya
Cihan ni’metinden yir doya doya
Kutsuz Ağustos’ta girerse suya
Bıyığın don keser çat ayaz olur
Ayağı bağlı bir arslana, mekes
Vız vızla dedirtir en nihayet pes
Bu meclis böyledir yorulma abes
Bahtı yar olanlar suhan-saz olur
Adetullah budur gökte ve yerde
Derler fertten ferde fark var bin perde
Mesnedin düşükse her hangi yerde
Sözün âyet olsa itiraz olur
Hakkın intikamı uzar, kısalır
Sanma kim tamamet terk olur kalır
Hakkını Hak yine kulıyle alır
Kimi Nemrut kimi bir uyaz olur
Herkes bir hallidir halince yürü
Deyemen kimseye aşın pek duru
Kimin kimden vardır bir çeknedürü
Arada dolaşan hatır, naz olur
Öz halinde yaşa insan isen sen
Dil epsem baş esen demiştir bilen
Adamın yanazın bilmek istersen
Kısa, köse olur, yahut taz olur
Yılanı küçükken ez, büyütme ha
Büyütürsen olur başına belâ
Düşmana merhamet eyleme asla
Merhametten doğan hep maraz olur
Görmek ister isen cihanda rahat
Çalış durma kazan, etme sefahat
Damlayı damlayı göl olur elbet
Derd ü belâ bile az, az olur
Merd isen borç etme esbabın kayır
Borçlunu yakandan tatlılıkla ır
Muhanet kapısı yılan ağzıdır
Borçlu ölmez amma benzi saz olur
Borç denen bir yûkû taşır mı bir er
Gerçi yük altında er ölmez derler
Borcuna kirpidir soysuz nâmertler
Alımına amma bir şahbaz olur
Başa bir bun gelse kolayca gitmez
Bunalan buz yuda, söz kabûl etmez
Dert, belâ denilen ay, yıl gözetmez
Fasıl, mevsim bilmez kış u yaz olur
Nâmını çıkarmak istersen eğer
Oğlan, kız yetiştir, bırak bir eser
Ad, san bırakmağa çalış birader
Bu kubbede kalan hoş avaz olur
İyi olan hiç kimseye kem demez
lylik de varlıkla, aç aman bilmez
Hanedan, etmeğin konuksuz yemez
İşi, konuk ikram ve i’zâz olur
Akıl için mihek derler söz yeter
Söz de yetmez, söz yanında iş ister
Kimi hal û şana uygun söz söyler
Kimi halden bilmez pek yanaz olur
Hilkatin sırrını düşünme ince
Bu lugaz akl ile hallolmaz hoca
Kimi servi-endam, kimisi cüce
Kimi küt, kötürüm, tortopaz olur
Düşündüm bu hali ben önden sona
Akl’ erdirdim desem yalandır hâşâ
Ahval-i âlemden bahsetmek bana
Düşmez; düşse bile pek diraz olur
Kimi âlâlanır, kimisi pesti
Kimi su akarken doldurur desti
Kiminin elinde sen gibi Mesti
Para, pul bulunmaz, kırık saz olur
Dilçin, Dehri (1945). Edebiyatımızda Atasözleri. İstanbul: Klişecilik ve Matbaacılık. 110-117.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | NÛRÎ, Nûrî-i Kâdî | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Mehmet Rıza Çalışkan | d. 1931 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | LATİFÎ | d. 1491 - ö. 1582 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | NÛRÎ, Nûrî-i Kâdî | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Mehmet Rıza Çalışkan | d. 1931 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | LATİFÎ | d. 1491 - ö. 1582 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | NÛRÎ, Nûrî-i Kâdî | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Mehmet Rıza Çalışkan | d. 1931 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | LATİFÎ | d. 1491 - ö. 1582 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | NÛRÎ, Nûrî-i Kâdî | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Mehmet Rıza Çalışkan | d. 1931 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | LATİFÎ | d. 1491 - ö. 1582 | Meslek | Görüntüle |
13 | NÛRÎ, Nûrî-i Kâdî | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Mehmet Rıza Çalışkan | d. 1931 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | LATİFÎ | d. 1491 - ö. 1582 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | NÛRÎ, Nûrî-i Kâdî | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Mehmet Rıza Çalışkan | d. 1931 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | LATİFÎ | d. 1491 - ö. 1582 | Madde Adı | Görüntüle |