Mevkûfâtî Mehmed Efendi

(d. ?/? - ö. 1065/1655)
mevkufatçı, mütercim
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Midilli adasında doğdu. Doğum tarihi belli olmayan Mehmed Efendi dîvân-ı hümâyûnda çeşitli memuriyetlerde bulunmuştur. Bâb-ı defterîde “mevkûfâtî” adıyla bilinen yave bedelleri, mahlul timarlar hasılatı, vakıf yerlerden hazineye ait olanlarla meşgul olan memuriyetiyle şöhret kazandığından bu isimle anılmıştır.

IV. Murad’ın adamlarından Silahdar Mustafa Paşa’nın yanında bulunan Mehmed Efendi, sultanın kızı Kaya Sultan’ın da kethüdalığını yapmıştır. Naimâ Tarihi’nde Sultan I. İbrahim döneminde Kaya Sultan ile Silahdar Mustafa Paşa’nın evlendirilmesi teşebbüsünde bulunan Mehmed Efendi’nin bu teşebbüslerinin paşanın Kemankeş Kara Mustafa Paşa tarafından boğdurulmasıyla neticesiz kaldığı kayıtlıdır. Hamisi Silahdar Mustafa Paşa’nın öldürülmesinden sonra padişah Mısır’da görevlendirdiği Eyüp Paşa’nın yanına daha önce de Mısır’da Mehmed Paşa ile görev yapan Mevkûfâtî’yi tecrübesinden dolayı divan efendisi tayin etmiş, bu görevden maddi zarara uğrayacağını düşünen Mehmed Efendi istifa etmek istemişse de padişah onun kellesini almakla tehdit edince Mısır’a gidip orada üç sene kadar kalmıştır. Eyüp Paşa’dan sonra Haydar Ağazade Mehmed Paşa’ya da dîvân katipliği yapan Mehmed Efendi mîrü’l-hac Rıdvan Bey tarafından hapse atılır. Hapisten kurtulup İstanbul’a dönüşünde de cizye muhasebecisi görevini ifa eder. Melek Ahmed Paşa’nın veziriazamlığı sırasında Sıdkî Efendi’nin yerine geçip onun reîsü'l-küttâblığını yapar. Kaynaklar Ahmed Paşa’nın reisü’l-küttâb Mevkûfâtçı Mehmed ile Diyarbakırlı Gadde kethüdanın çok tesirinde kaldığını belirtmektedirler. Siyavuş Paşa sadrazamlığa atanınca kin güttüğü Mevkûfâtî Mehmed’i hapsettirir. Hapisten kurtulan Mehmed Efendi evinde gizlenirken bir yandan da sipariş üzere kitap yazmaktadır. Hâce-i pâdişâhî Reyhan Ağa için yazdığı bir kitap onun Melek Ahmed Paşa’yı vezir yapmaya çalıştığı dedikodularına sebep olunca oğluyla birlikte Midilli’ye sürülür. Derviş Mehmed Paşa’nın sadrazamlığa getirilmesiyle başmuhasebeci olan Mevkûfâtî, İpşir Paşa’nın sadrazam oluşundan sonra hamisi Melek Ahmed Paşa’yla görevinden azledilip kara yoluyla Kıbrıs’a sürülür, fakat İznik’e vardıklarında gelen fermanla 1065/1655’te öldürülüp aynı yere defnedilir.

1. Târîh-i Mevkûfâtî: İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar Bölümü, 1751 numarada kayıtlı eser Kırım Hanlığı tarihine dairdir. Eser iki kısımdan oluşmaktadır. “Sâbıkâ re’îsü’l-küttâb olan Mevkûfâtî Mehemmed Efendinün güftâr-ı belâgat-şi‛ârıdur.” başlıklı 1b-16b yaprakları arasındaki ilk kısımda Kırım Hanı III. Mehmed Giray ve kardeşi Şahin Giray’ın Osmanlı Devleti’ne başkaldırmaları ve Mansuroğulları’ndan Kantemir Mirza’nın bu olaylardaki yeri anlatılmaktadır. “Sultân Alaaddîn-i Selçukî tarafından Osmân Gâzî hazretlerine sancak ve tabl u alem ile vârid olan sûret-i berâtdur.” başlıklı 16b-19b yaprakları arasındaki ikinci kısım ise Selçuklu hükümdarı Sultan Alaaddin’in Osman Gazi’ye gönderdiği berât sûretini ihtiva etmektedir. Eser Mehmed Giray’ın kendi yerine Canbek Giray Han’ın Kırım tahtına çıkarılması üzerine kardeşi Şahin Giray’la isyan etmeleri ve Osmanlı askerlerini yenilgiye uğratması hadiseleriyle başlamaktadır. Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının olaylara müdahil olması ve Mehmed Giray ile kardeşinin kaçmasıyla Kırım tarihi bölümü sona ermektedir. Metin esas itibariyle mensur olup içinde Türkçe ve Farsça beyitlere de yer verilmektedir. Eserle ilgili araştırma yapan Alper Başer metnin 1628 yılının Ağustos ayında yazıldığı kanaatindedir.

2. Tercüme-i Sadru’ş-Şerî‛a: Bu eser Mehmed Mevkûfâtî’nin Sadrü’ş-Şerî‛a es-Sânî Ubeydullah b. Mes‛ûd’un Şerhü’l-Vikâye adlı eserine yaptığı tercümedir. Burhâneddin el-Merginânî’nin el-Hidâye adlı eserinden Sadrü’ş-Şerî‛a es-Sânî’nin dedesi Burhanü’ş-Şerî‛a Mahmud bin Sadrü’ş-Şerî‛a el-evvel’in torunu Sadrü’ş-Şerî‛anın ezberlemesi için yazdığı el-Vikâye’yi, ki eser Hanefi mezhebinde esas alınan dört temel eserden biridir, Sadrü’ş-şerî’a önce en-Nukâye adıyla muhtasar hale getirmiş sonra oğlu Mahmud’un isteği üzerine şerhetmiştir. Mevkûfâtî Mehmed ise eseri tercüme etmiştir. Osmanlı medreselerinde okutulan kitaplardan biri olan Sadrü’ş-şerî‛a iki ciltten oluşmakta ve içinde Hanefî fıkhına dair bilgiler verilmektedir. Metinde yer alan konular “kitâbü’s-sarf, kitâbü’l-vekâle, kitâbü’l-îmân, kitâbü’l-cihâd” gibi başlıklarla birbirinden ayrıldı. Eser üzerine yazılmış ta’lik, risâle ve hâşiyeler bulunmaktır. Metinle ilgili çeşitli yüksek lisans tezleri de yapıldı

3. Tercüme-i Telhîsi’l-Câmi‛i’l-Kebîr: Muhammed bin Hasan eş-Şeybânî’nin el-Câmi‛ü’l-Kebîr isimli eserinin Muhammed bin Abbâd bin Melek el-Hıllâtî tarafında yapılan muhtasarının bir kısmının Türkçe’ye çevrilip şerh edilmiş şeklidir. Sultan IV. Mehmed’e ithaf edilen eserin Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa Bölümü, 719 numarada bir nüshası olup, 111 varaktan ibarettir.

4. Tercüme-i Mültekâ: Mehmed Efendi’nin İbrahim Halebî’nin Mülteka’l-ebhûr isimli Hanefî fıkhına dair eserine yaptığı tercüme olup, içinde ezan, namaz, oruç, hac, nikah, boşanma, alışveriş, hırsızlık vb. konular üzerinde durulmaktadır. Eser daha çok Tercüme-i Mültekâ veya Mevkûfât olarak şöhret bulmuş, medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur. Pek çok yazma nüshası olan eser günümüz Türkçesine de çevrildi

Halîfetü’r-rü'esâ’da onun “Şeyhî” mahlasıyla kayıtlara geçtiği ifade edilmekte ve “ashâb-ı dâniş ü dirâyetden” olduğu belirtilmektedir. Bursalı Mehmed Tahir ise onun “erbâb-ı kalem ve ashâb-ı ilimden siyâsî bir zât” olduğunu söylemektedir. Mehmed Efendi literatürde özellikle yapmış olduğu tercümelerin medrese ders kitapları arasında yer almasıyla dikkat çekmektedir.

Kaynakça

Ahmed Resmî Efendi (1992). Halîfetü’r-rü'esâ. (hzl.  Mücteba İlgürel ve Recep Ahıskalı). İstanbul. 37-39.

Ayozan, Muzaffer (1965-66). Mevkûfâtî Mehmed Efendi (Edisyon Kritik ve Transkripsiyonu). Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Başer, Alper (2011). “Kırım Hanlığı Tarihini Konu Alan Müstakil Eserler ve Yeni Bir Kaynak, Tarih-i Mevkûfati.” Turkish Studies. 6 (1): 747-762.

Bilgin, Halim (2013). Mevkufâtî Muhammed Efendinin Tercüme-i Sadru’ş-Şerî’a Adlı Eseri (İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım II: 99b-130b/05). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Bursalı Mehmed Tâhir (2000). Osmanlı Müellifleri I-II-III. (hzl. Cemâl Kurnaz, Mustafa Tatcı). Ankara. 417.

Çınar, Gözde (2013). Mevkufâtî Muhammed Efendinin Tercüme-i Sadru’ş-Şerî’a Adlı Eseri (İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım II: 66b-99a). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Davutoğlu, Ahmed (1991). Mevkûfât, Mültekâ Tercümesi. 2 C. İstanbul: Sağlam Yayınevi.

Demir, Mehmet (1978). Mevkûfâtî Mehmed Efendi Tarihçe. Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 

Ergün, Mustafa (1996). “Ders Programları ve Ders Kitapları Tarihi I, Medreselerde Okutulan Dersler ve Ders Kitapları.” AKÜ Anadolu Dil-Tarih ve Kültür Araştırmaları Dergisi. (http://www.egitim.aku.edu.tr/moders.htm) [erişim tarihi: 21.08.2014].

Gül, Gamze (2013). Mevkufâtî Muhammed Efendinin Tercüme-i Sadru’ş-Şerî’a Adlı Eseri (İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım II: 1b-33a). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Hızlı, Mefail (2008). “Osmanlı Medreselerinde Okutulan Dersler ve Eserler.” Uludağ Üniversitesi İâhiyat Fakültesi Dergisi. 17(1): 25-46.

Îsâ-zâde (1996). Târîh. Hzl. Ziya Yılmazer. İstanbul: Fetih Cemiyeti Yay. 15.

Na‛îmâ (2007). Tarih. (hzl. Mehmet İpşirli). C. III-IV. Ankara: TTK Yay.

Pakalın, Mehmet Zeki (1993). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II. İstanbul: MEB Yay. 497-98.

Şannan, İdil (2013). Mevkufâtî Muhammed Efendinin Tercüme-i Sadru’ş-Şerî’a Adlı Eseri (İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım II: 33b-66a). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1988). Osmanlı Tarihi. III. C. II. Kısım. Ankara: TTK Yay. 400.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. MÜJGÂN ÇAKIR
Yayın Tarihi: 26.08.2014
Güncelleme Tarihi: 25.11.2020

Eserlerinden Örnekler

“Bu cânibden şîr-i meydân-ı vegâ ve bebr-i kârzâr-ı heycâ a‛nî Timur Paşa şakî-i mezbûrun muhkem tedârik ile üzerine hücûm u ilgârından haberdâr olıcak nehr-i Tuna’yı mürûr idüp Toprakköpri nâm mahalline nüzûl eyledi ve ‛adû-yı dîn ü devlet olan Şâhîn-i bî-mezheb dahı Tuna’nuñ öte tarafında oturup bî-tekellüf hücûma cür’et idemedüginden Baba nâm kasabanun cevânib-i erba‛asında vâki‛ olan kasabât ahalîsine mektûb ve adamlar gönderüp mazmûn-ı kabâhat-meşhûnında hâlâ Hân Timur Paşa içün kırk elli bin Tatar-ı sabâ-reftâr ile ‛azîmet idüp Toprakköpri nâm mahalde nüzûl eylemişdür. Mezbûrun ol cânibde oldugı istimâ‛ olınmışdur. İmdi mektûb-ı mûcibü’l-imtisâlüm vardugı sâ‛at her birinüz rikâb-ı ikdâma vaz‛-ı kadem idüp bey’ veche kân mezbûrı ahz idüp irsâl eyleyesiz.”

(Târîh-i Mevkûfâtî. İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi. TY 1751. vr. 8a-8b.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Munis Faik Ozansoyd. 4 Nisan 1911 - ö. 31 Mart 1975Doğum YeriGörüntüle
2HİTÂBÎd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3ŞÂKİR, Müftü Ebûbekir Efendi-zâde Ahmed Efendid. 1802-03 - ö. 1867-68Doğum YeriGörüntüle
4Munis Faik Ozansoyd. 4 Nisan 1911 - ö. 31 Mart 1975Doğum YılıGörüntüle
5HİTÂBÎd. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6ŞÂKİR, Müftü Ebûbekir Efendi-zâde Ahmed Efendid. 1802-03 - ö. 1867-68Doğum YılıGörüntüle
7Munis Faik Ozansoyd. 4 Nisan 1911 - ö. 31 Mart 1975Ölüm YılıGörüntüle
8HİTÂBÎd. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9ŞÂKİR, Müftü Ebûbekir Efendi-zâde Ahmed Efendid. 1802-03 - ö. 1867-68Ölüm YılıGörüntüle
10Munis Faik Ozansoyd. 4 Nisan 1911 - ö. 31 Mart 1975MeslekGörüntüle
11HİTÂBÎd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
12ŞÂKİR, Müftü Ebûbekir Efendi-zâde Ahmed Efendid. 1802-03 - ö. 1867-68MeslekGörüntüle
13Munis Faik Ozansoyd. 4 Nisan 1911 - ö. 31 Mart 1975Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14HİTÂBÎd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15ŞÂKİR, Müftü Ebûbekir Efendi-zâde Ahmed Efendid. 1802-03 - ö. 1867-68Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Munis Faik Ozansoyd. 4 Nisan 1911 - ö. 31 Mart 1975Madde AdıGörüntüle
17HİTÂBÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18ŞÂKİR, Müftü Ebûbekir Efendi-zâde Ahmed Efendid. 1802-03 - ö. 1867-68Madde AdıGörüntüle