Tezer Özlü

Tezer Sümer, Tezer Özlü Kıral, Tuncay Gökmen
(d. 10 Eylül 1942 / ö. 18 Şubat 1986)
Romancı, öykücü, çevirmen.
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Kütahya / Simav’da doğmuştur. Öğretmen Nimet Hanım ile hem hukukçu hem de eğitimci olan Sabih Özlü’nün son çocuğudur. Tezer Özlü’nün ağabeyi yazar Demir Özlü, ablası ise Orhan Duru’nun eşi Sezer Duru (Özlü)’dur. Çocukluğu anne ve babasının işi nedeniyle Anadolu’nun farklı şehirlerinde geçen Özlü ailesi, Simav’dan sonra 1945'Te yazarın çocukluğunun dört yılını geçireceği İzmir’in Ödemiş ilçesine, 1949’da Bolu’nun Gerede ilçesine taşınmıştır. Bir yıl sonra ağabeyi Demir Özlü’nün İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’ne yatılı gönderilmesinden sonra 1952’de Sabih Özlü, Sezer Özlü ve Ayşe Özlü İstanbul’da yaşamaya başlamıştır. Tezer Özlü ise annesi ile bir yıl daha Gerede’de kalmış, 1953’te İstanbul’daki babası, ablası ve babaannesinin yanına geçmiştir. Daha önce Gerede’de başladığı ilköğrenimini Taksim 29 Ekim İlkokulu’nda bitirmiştir. Ortaöğrenim için de ablası Sezer gibi Avusturya Kız Koleji St. Georg’a başlamış fakat eğitimini tamamlamamıştır. 1961’in yaz tatilinde arkadaşı Gönenç Ertem’le okulun gönderdiği bir kampa, Viyana’ya giden Özlü, 1962 yılında lise son sınıf öğrencisiyken okulu bitirmenin önemli olmadığı kanaatine varmış ve 1963 Nisan’ında Almanya’ya, ablası Sezer Duru’nun yanına gitmiştir. İki ay sonra Sezer Duru ile Paris’e geçen yazar, burada sergi açılışlarına, davetlere katılmış, Yüksel Arslan, Mübin Orhon, Nejad Devrim, Remzi Raşa, Selim Turan ve Hakkı Anlı gibi ressamlarla arkadaş olmuştur.

1963’ten itibaren Ankara’ya yerleşen Özlü, 1965’te babasının isteği üzerine İstanbul Erkek Lisesi sınavlarına girmiş ve liseyi dışarıdan bitirmiştir. Ankara yıllarında AST (Ankara Sanat Tiyatrosu) ile yakın ilişkilerde bulunmuş, AST için çeviriler yapmıştır. Ayrıca Brendan Behan’ın Gizli Ordu adlı oyununda yer almış, tiyatro gurubuyla beraber turnelere çıkmıştır. Bu dönemde Türkiye Şeker Fabrikaları ve Goethe Enstitüsü’nde çevirmen olarak çalışan yazar, Adalet Ağaoğlu, Esin Esen, Sevgi Soysal, Fahir Aksoy, İlhan Berk, Ferit Edgü, Genco Erkal ve İsmet Ay gibi sanatçılarla yine Ankara yıllarında tanışmıştır. Tezer Özlü, liseyi bırakıp Paris’e gittiği dönemde Adalet Ağaoğlu’nun kardeşi, oyun yazarı Güner Sümer’le 1964’te evlenmiş, 1968’de ise bu evliliği sona ermiştir. Aynı yıl İstanbul’a dönerek M.A.N. ve Alman Birleşik İlaç fabrikalarında çevirmenlik, Türk-Alman Kültür Merkezi’nde program danışmanlığı yapmıştır. Yine 1968’de sinemacı Erden Kıral ile evlenen Tezer Özlü’nün bu evliliğinden 1973'te Deniz adını verdikleri bir kızları olmuştur. 1978'te Ossip Piatnizki’nin Bir Bolşeviğin Anıları adlı kitabını Tuncay Gökmen takma adıyla Türkçeye çevirmiştir. Çevirileri sadece kitap çevirisi boyutunda kalmayan Özlü, 1980'de, Berlin’de bulunduğu dönemde Türk edebiyatı günleri düzenlemeye başlamış ve Almanya’da radyolar için Türkçe öyküleri Almancaya çevirmiş, Türk edebiyatını tanıtan programlar hazırlamıştır. Evliliği sırasında sürekli çalışan Özlü, kendi sanatına daha az zaman ayırmak, evin yükünü üstlenmek durumunda kalmıştır. Sık sık yaptığı Avrupa yolculuklarında kendisini oradaki sanat ortamına ve yaşama daha yakın hissetmesi Erden Kıral’la olan evliliğini gözden geçirmesine neden olmuş ve neticede 1981'de Erden Kıral’dan ayrılmıştır.

Tezer Özlü, 1981’de aldığı sanatçı bursu ile Berlin’e gitmiş, kendine yakın bulduğu yazarlar Kafka, Pavese ve Svevo’nun yaşadıkları yerleri gezip araştırarak kaleme aldığı Auf dem Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde; daha sonra Türkçe olarak Yaşamın Ucuna Yolculuk) adlı kitabını yayımlamış; bu kitabıyla bir yıl sonra Marburg Kenti Edebiyat Ödülü’nü almıştır. 1982 Aralık ayında “Okromazone” adlı, Kanadalı sanatçılar sergisine bir yapıtı ile katılan İsviçre asıllı Hans Peter Marti ile tanışmış, 1983’te Türkiye’ye dönmesine rağmen buradaki koşullara dayanamayarak Mart 1984’te Zürih’e yerleşmiştir. Bir ay sonra Nisan 1984’te üçüncü evliliğini Kanadalı ressam Hans Peter ile yapmıştır. Berlin dönüşü İstanbul’da ortaya çıkan ağrıları gittikçe artmaya başlamış ve göğsünde tümör olduğu teşhisiyle Zürih hastanesinde ameliyat edilmiştir. Fakat bir süre sonra ağrılarının yeniden başlaması üzerine İsviçre’de tedavi edildiği hastanede, 18 Şubat 1986’da yaşama veda etmiştir. Özlü’nün cenazesi 25 Şubat’ta İstanbul’a getirilmiş ve Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.

Yazarlık dışında çevirmenlik, tiyatro oyunculuğu, asistanlık, radyo program yapımcılığı gibi farklı işler yapan Tezer Özlü’nün edebi yaşamı genç yaşta yazdığı kısa öykülerle başlar. Yazarın edebiyatla ilgilenmesinde şüphesiz ki yazar olan ağabeyi Demir Özlü’nün büyük etkisi vardır. Demir Özlü’nün Beyoğlu’nda Orhan Duru, Ferit, Edgü, Edip Cansever, Ahmet Oktay, Hilmi Yavuz gibi arkadaşları ile yaptığı edebiyat sohbetlerine henüz ortaokul yıllarında Tezer Özlü de katılır. Bu tanışıklık onun yazarlığını besleyen etkenlerden biridir.

Yazarın “Fortuna” adlı ilk öyküsü 1963’te Celal Sılay’ın çıkardığı Yeni İnsan dergisinde, sonraki öyküleri de aralıklı olarak başta Milliyet Sanat olmak üzere Yeni Dergi, Yeni Ufuk gibi dergilerde yayımlanır. Bu dergilerdeki öyküleri 1978'de Eski Bahçe adlı kitapta toplanır, yazarın ölümünden bir yıl sonra 1987’de de tüm öyküleri Eski Bahçe-Eski Sevgi adıyla basılır. Eserin ilk bölümü olan “Eski Bahçe”de on bir, “Eski Sevgi” bölümünde ise on iki olmak üzere toplam yirmi üç öykü bulunmaktadır. Özlü’nün 1964-1976 arasında yazdığı ve “Eski Bahçe” bölümünü oluşturan öykülerde birinci tekil anlatıcı kadının sesi öne çıkar. Anlatıcının labirent yaşamı içinde geçirdiği aşamalar okura gösterilir. Bilinçle bilinçaltı, geçmişle şimdi iç içe geçmiş biçimde kurgulanır. “İlk ürünlerinde biçim sorununu, anlatım özelliğini kısa cümlelerle oluşturan Kıral (Özlü), uzun ama edebiyat tadı taşıyan cümleleri de kullanır” (Hızlan 2015: 29). 1971’den sonra yazdığı “Diskotek Brazil”, “Eski Liman” ve “Hayalet Oğuz” gibi öykülerinde yazarın tekniğinde gelişme kaydettiği, aradığını bulan bir yazar sürecine evrildiği görülür. Eserin ikinci bölümü olan “Eski Sevgi”deki öykülerde ilk bölümden farklı olarak daha çok tedirgin, huzursuz bir ruh halinin yansımaları görülürken birinci tekil şahıs anlatımın yerini üçüncü tekil şahıs alır. Öykülerin geneline bakıldığında klasik öykü kurgusundan uzak, serim-düğüm-çözüm planının uygulanmadığı, zamanın belirsiz bırakıldığı, açık ve kapalı mekânların öykü kişilerinin içinde bulunduğu psikolojik durumu yansıtmak için birer araç olarak kullanıldığı dikkat çeker. Öte yandan bazı öykülerinde sıklıkla imgesel ve kapalı anlatıma başvurulması, metni farklı okumalara uygun hale getirir. Özellikle çocukluk yıllarının eksen alındığı bu öykülerde, aile içinde baba ve okulda öğretmen disipliniyle uygulanan baskıların, yetişmekte olan bir insanı birçok yönden nasıl etkilediğini, bu etkilerin ileriki yaşlarda kadın erkek, her bireyi biçimleyerek baskı toplumu biçiminde yansıdığını, deneyimlere yaslanan çarpıcı biri dille aktarır. Çocuklukla başlayan ve ileriki yaşlarda da bireyin yakasını kurtaramadığı bu baskıyı, onun özgürleşmesi, yabancılaşması, giderek de kimsesizlik boyutlarında beliren ölçüsüz bir yalnızlık ve açmazlık çerçevesinde işler. Bu özellikleriyle Türk edebiyatının lirik, gamlı ve nostaljik prensesi olarak nitelenen Tezer Özlü’nün, Leyla Erbil’e göre “ilk öykülerinde başlayan yalnızlık, ihtiyarlık, intihar ve ölüm izlekleri ya da korku onu yaşamının sonuna kadar kovalamıştır” (1997: 81-89).

Tezer Özlü’nün ilk romanı Çocukluğun Soğuk Geceleri ise 1980'de yayımlanır. “Ev”, “Okul ve Okul Yolu”, “Leo Ferré’nin Konseri” ve “Yeniden Akdeniz” başlıklı dört bölümden oluşan roman yoğun otobiyografik göndermelere sahiptir. Roman, kişinin çocukluğundan karşılaştığı baskıları, bu baskılara karşı direnişini, toplumla uyuşmazlıklarını, topluma yabancılaşmasını, ötekileştirilmesini ve kendi varoluşunu keşfetmesini konu alır. Özlü, bu romanını “Bu kitapta bir şoku anlatmak istedim. On bir yaşındaki, bir Türk küçük burjuva ailesinin çocuğunun, 20 yaşına dek okumak için gönderildiği İstanbul kentindeki çeşitli yabancı okullardan biri olan Avusturya okulunda karşılaştığı Batı kültür ve eğitiminin yarattığı şoku” (Özlü 1997: 145) sözleriyle değerlendirir. Roman gençliğinde beden eğitimi öğretmenliği yapmış olan bir babanın çocuklarını askeri düzende düdük çalarak uyandırmasıyla başlar. Olaylar uzun çam ağaçlarının bulunduğu taşradan (Esentepe) İstanbul’a, Fatih’in Çarşamba semtine taşınan bir ailenin küçük kızının bakış açısıyla anlatılır. Tezer Özlü’nün çocukluğundan yoğun izler taşıyan romanda anlatıcı, hayatının önemli noktalarını vurgulamak için geri dönüşlere ve zamanda atlamalara başvurur. Değişen ruh halinin belirgin bir şekilde ortaya çıkması ve ataerkil normlar çerçevesinde savrulan bir yaşam hissini güçlendirmek amacıyla kronolojik bir düzen izlenmez. Öz yaşamöyküsel anlatımın odağa alındığı romanda yazar, geçmişiyle şimdi’si arasında bağlantı kurar. Çocukluğunda onu etkileyen, onda derin izler bırakan olay ve durumları dile getirirken bir yandan da yaşamı sorgular. Hastalıklı, elektroşoklu günlerini ve intihar girişimini de romansal hakikat içinde yeniden kurgular. Çocukluğun Soğuk Geceleri için Füsun Akatlı, “yalnızlığın çıldırtıcı boyutlarını, çıldırmanın ve ona bağlı koşulların (klinikler, çevrenin kuntluğu) dehşetini, cinselliğin sevgi ve dostlukla bütünleştiği, yalnızlığa karşı silah olduğu, o silahın tutukluk yaptığı ya da hedefi vurduğu durumları son derece temiz ve yalın bir biçimde, alabildiğine açık ve yürekli bir tutumla anlatıyor” (Akatlı 1997: 43-46) saptamalarında bulunur.

Özlü, ilk olarak Auf den Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde) adıyla 1983’te yazdıktan sonra 1984'de Yaşamın Ucuna Yolculuk adıyla Türkçeye çevirdiği anlatısında (eserin anlatı mı roman mı olduğu konusunda görüşler faklıdır) çok sevdiği üç yazarın izini sürer. Anlatı kişisinin Kafka, Svevo ve Pavese’nin yaşayıp öldükleri topraklara yaptığı iki haftalık yolculuğun izlenimlerini aktarmasından oluşur. Anlatıcının bu yolculuk sürecinde ve öncesinde edindiği izlenimleri, ölüm, yaşam, hiçlik ve varoluş üzerine düşüncelerini bazen imge ve çağrışımlar kullanarak bazen en sevdiği yazar olan Pavese’nin metinlerine göndermeler yaparak okurla paylaşır. Kitabın birinci bölümü altı kısımdan oluşmaktadır. Tezer Özlü bu bölümler için “çeşitlemeler” sözcüğünü kullanır. Burada olaydan çok anlatıcının yaşama dair düşünceleri konu edilir. Anlatıcının varlık, intihar, gitmek, sevgi, ölüm, yaşam, yalnızlık, yazmak, doyumsuzluk, iletişimsizlik, çocukluk dönemi, zaman, anı, acı çekmek, sonsuzluk, başına buyrukluk, kendi olma bilinci, delilik, yolculuk, yabancılaşma, farkındalık gibi konulardaki aykırı düşünceleri bazen şiirsel bazen ironik bir dille anlatılır. Anlatıcı, sevdiği üç yazardan biri olan Kafka’nın mezarını ziyaret etmek için Berlin’den Prag’a gider. Tüm anlatı, üç yazarın yaşadığı ve öldüğü toprakları ziyaret üzerine kurulmuştur. Kafka’nın mezarından başlayan ziyaret Svevo ile devam eder ve Pavese ile son bulur. İlk bölümde görülen durum ve düşünce anlatımı olduğu gibi diğer bölümlerde de sürdürülür. Anlatıcının birinci bölümde üzerinde durduğu temalara bu bölümlerde çaresizlik, engellenme, uyumsuzluk, sıradan yaşam, bağlılık ve bağımlılık, savaş, dış dünyayı algılayış biçimleri, burjuvazi, yazgı, cinsellik, rüya, bölünmüşlük, din gibi yeni temalar eklenir.

Tezer Özlü’nün ölümünden sonra Kalanlar adıyla kitaplaştırılan kimi anı ve izlenimlerinin notlarını içeren eser, “Önsöz Yerine”, “Yeni Buluntular”, “Batı Günlüğü”, “Cümleler”, “Sarı ve Puslu”, “Yeniden Akdeniz’de” ve “Sonsöz Gibi” başlıklara sahip yedi bölümden oluşur. Tezer Özlü’nün yakın arkadaşı Ferit Edgü’nün yazdığı “Önsöz Yerine” bölümünde, kitabın oluşturulma nedeni, Tezer Özlü’nün kişiliği, yaşadıkları, diğer metinlerinin oluşum aşamaları konu edilmiş, bu konular Özlü’nün metinlerinden alıntılarla desteklenmiş ve parçalı dizeler biçiminde yazılmıştır. Edgü, ilk bölümde Tezer Özlü’den ‘kalanlar’ı şu sözlerle değerlendirir: “İç içe geçen yaşamlar vardır. El-örgüleri gibi. Bu örülen giysi sizin sırtınızda da olabilir, karşınızdaki bir insanın sırtında da. Renk renk motifler. Ya da düz. Hangi motif nerde başlıyor, nerde bitiyor çıkaramadığınız. Ama bir yerinden çekip koparmaya bakın. Örgü sökülür, eğer sararsanız adına ÇİLE denen bir yumağı oluşturur” (Edgü 1990).

Yazar, roman ve öyküleri dışında bir de senaryo kaleme almıştır. Yaşamın Ucuna Yolculuk’un senaryoya dönüştürülmüş şekli olan Zaman Dışı Yaşam, Das Zeitlose Leben adıyla Almanca yazılmış ve daha sonra Sezer Duru tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Özlü’nün izinden gittiği Kafka, Svevo ve Pavese üçlüsünden Zaman Dışı Yaşam’da, sadece Pavese’nin yaşadığı yerlere yapılan bir yolculuk konu edilir. Tezer Özlü’nün kendi metinlerine ve Cesare Pavese’nin metinlerine yaptığı göndermeler vardır. Bazen senaryoda anlatılan kadının bazen de Pavese’nin bir dış sesle söylediği sözler biçiminde aktarılan bu göndermeler, anlatılan kadının Tezer Özlü’nün kendisi olduğunu neredeyse kesinleştirir. Bu göndermeler ve senaryoda kullanılan bazı bölümler, Yaşamın Ucuna Yolculuk başta olmak üzere, Çocukluğun Soğuk Geceleri ve Eski Bahçe–Eski Sevgi’deki öykülerle ilişkilidir. Bu yönüyle, Özlü’nün yapıtları bir bütün olarak okunmayı gerekli kılan metinler halini almaktadır (Yiğit 2010: 95).

Yazarın ölümünden sonra Leyle Erbil tarafından bir araya getirilerek 1995’te yayımlanan Tezer Özlü’den Leyla Erbil’e Mektuplar, Erbil’in yazdığı bir ön söz ve iki bölümden oluşur. “Benim Gözümle Tezer Özlü” başlıklı ilk bölümde Leyla Erbil’in yazar ve yapıtları hakkında kaleme aldığı dört yazı; ikinci bölümde ise 27 Mart 1982 ile 13 Ocak 1986 arasında yazılmış on yedi mektup yer almaktadır. Tezer Özlü’nün Leylâ Erbil’e yazdığı mektupların bulunduğu ikinci bölüm, yazınsal mektup türünün başarılı örneklerini içerir. Bu mektuplarda Özlü’nün yazma süreci, yaşadığı dönemin yazın dünyası, yurtdışına dair tanıklıkları, Türkiye’nin ve Türk insanının durumu, özel yaşamı, hastalıkları ve tedavi süreci ile ilgili görüşlere ve bilgilere yer verilmiştir. Her Şeyin Sonundayım adıyla Burak Fidan tarafından yayına hazırlanan ve Tezer Özlü-Ferit Edgü mektuplaşmalarının yer aldığı eserde yirmi dokuzu Özlü’den Edgü’ye, on biri Edgü’den Özlü’ye yazılmış toplam kırk mektup yer alır. Bu mektuplarda Özlü’nün evlilik yaşantıları, kimi zaman kendine yabancılaşması, yakınlarıyla ilişkileri gibi özel yaşamına dair konuların yanı sıra, dönemin yazın dünyası ile ilgili görüşleri, beğendiği ve beğenmediği yazarlar, yaptığı çalışmalar, yazdıklarının basım sürecinde yaşanan sıkıntılar da bu mektuplarda yer almaktadır.

Tezer Özlü, eserleri ve eserlerine kaynaklık eden yaşamıyla modern Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Yaşamındaki dalgalanmalar, dönemin siyasi olaylarının bireyler üzerindeki olumsuz etkileri, kendisini sürekli izleyen intihar düşüncesi, bu düşünceden kurtulmak için gördüğü tedaviler, tedavi sürecinde yaşadıkları onu farklı arayışlara itmiştir. Yazınla yaşamı birleştirme çabasında olan yazar, hem öykü ve roman, hem de anlatılarında geleneksel yazının dışına çıkmıştır.

Kaynakça

Akatlı, Füsun (1997). “Acıdan Acıya Yol Vardır”, Tezer Özlü‟ye Armağan Tezer Özlü’ye Armağan, Duru, S. (Haz.). İstanbul: Yapı Kredi Yay. 43-46.

Bakhshiyev, Orkhan (2018). Tezer Özlü’nün Eserlerinde Yabancılaşma. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Duru, Sezer (1997). Ancak Çok Sık Gördüğümü ya da Ölenleri Özlüyorum. Tezer Özlü’ye Armağan, Duru, S. (Haz.), İstanbul: Yapı Kredi Yay. 136-138.

Edgü, Ferit ve Özlü, Tezer (2010). Her Şeyin Sonundayım Tezer Özlü – Ferit Edgü Mektuplaşmaları. İstanbul: Sel Yay.

Erbil, Leyla (1997). ‘Bir İntiharın İzinde’ Zaman. Tezer Özlü’ye Armağan. Duru, S. (Haz.), İstanbul: Yapı Kredi Yay. 87-89.

Erbil, Leyla ve Özlü, Tezer (2006). Tezer Özlü’den Leylâ Erbil’e Mektuplar. İstanbul: Yapı Kredi Yay.

Gümüş, Sibel (2016). Tezer Özlü’nün Eserlerinde Bunalım Edebiyatının Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. Zonguldak: Bülent Ecevit Üniversitesi.

Kuruş, Murat (2013). Tezer Özlü’nün Roman ve Öykülerinde Yapı ve Tema. Yüksek Lisans Tezi. Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi.

Özlü, Tezer (1997). “Çocukluğun Soğuk Geceleri Üzerine Söylemek İstediklerim”. Tezer Özlü’ye Armağan, Duru, S. (Haz.), İstanbul: Yapı Kredi Yay. s.145-146.

Yalçın, Murat [Ed.] (2010). “Özlü, Tezer”. Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. C.2. İstanbul. Yapı Kredi Yay. 835-836.

Yiğit, Nermin Şerif (2010). Tezer Özlü’nün Yaşamı, Yazınsal Kişiliği, Yapıtları ve Kurmaca Metinlerinde Cesare Pavese Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. MACİT BALIK
Yayın Tarihi: 15.02.2019
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Yaban Çilekleri (I. Bergman)Bilgi Yayınevi / Ankara1965Çeviri
Aynadaki Gibi-Sessizlik (I. Bergman)Bilgi Yayınevi / Ankara1967Çeviri
Fotoğrafta Kadın da Var (H. Böll)E Yayınları / İstanbul1971Çeviri
Eski BahçeAda Yayınları / İstanbul1978Hikâye
Bir Bolşeviğin Anıları (O. Piatnizki)Oda Yayınları / İstanbul1978Çeviri
Çocukluğun Soğuk GeceleriDerinlik Yayınevi / İstanbul1980Roman
Yaşamın Ucuna YolculukAda Yayınları / İstanbul1984Diğer
Eski Bahçe-Eski SevgiAda Yayınları / İstanbul1987Hikâye
KalanlarAda Yayınları / İstanbul1990Günlük
Tezer Özlü'den Leyla Erbil'e MektuplarYapı Kredi Yayınları / İstanbul1995Mektup
Zaman Dışı YaşamYapı Kredi Yayınları / İstanbul1998Diğer
Her Şeyin Sonundayım - Tezer Özlü-Ferit Edgü MektuplaşmalarıSel Yayıncılık / İstanbul2010Mektup

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1İZÂRÎ, Mollâ İzârî, Kâsım Çelebid. ? - ö. 28 Mayıs 1496Doğum YeriGörüntüle
2İbrahim Keskind. 1955 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3SIRRI, Kütahyalıd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Ali Akbaşd. 04 Eylül 1942 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5SAĞLAM, İzzet Sağlamd. 10.07.1942 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Abdullah Ortaç Özdemird. 21 Mayıs 1942 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Kemal Kaplancalıd. 1910 - ö. 15 Temmuz 1986Ölüm YılıGörüntüle
8NİMRİ DEDE/DEDE/NİMRİ, İsmail Dehmend. 1909 - ö. 18.10.1986Ölüm YılıGörüntüle
9Hamdi Olcayd. 1910 - ö. 2 Temmuz 1986Ölüm YılıGörüntüle
10Celil Okerd. 14 Eylül 1952 - ö. 5 Mayıs 2019MeslekGörüntüle
11Nihat Kınıkoğlud. 1937 - ö. 09 Ekim 2011MeslekGörüntüle
12Mevsim Yeniced. 1985 - ö. ?MeslekGörüntüle
13Hikmet Birandd. 1906 - ö. 1972Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Sabri Kuşkonmazd. 15 Mart 1962 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Yeşim Ağaoğlud. 21 Ocak 1966 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Dinçer Sümerd. 19 Mart 1938 - ö. 9 Eylül 2019Madde AdıGörüntüle
17Hikmet Afif Mapolard. 19 Mayıs 1919 - ö. 5 Mart 1989Madde AdıGörüntüle
18Firdevs Tunçayd. 29 Temmuz 1946 - ö. ?Madde AdıGörüntüle