SÂBİR PÂRSÂ, Ağa-zâde Sâbir Pârsâ Muhammed Efendi, Pârsâ Sâbir Muhammed Dede

(d. ?/? - ö. 1090/1679-80)
Divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Muhammed’dir. Kaynaklarda “Sâbir”, “Sâbir Pârsâ”, “Sâbir Muhammed Pârsâ Efendi”, “Pârsâ Muhammed Efendi”, “Ağa-zâde Sâbir Pârsâ Muhammed Efendi”, “Dede Sâbir Pârsâ”, “Pârsâ Sâbir Muhammed Dede” gibi lâkaplarla anılır. Mevlevî büyüklerinden Gelibolulu Ağa-zâde Muhammed Dedenin kardeşi Mustafa Efendinin oğludur. Kendisi de bir asker olan Mustafa Efendi, yeniçeri ağalığından emekli Kara Hasan Ağa'nın oğludur. Bu sülâleye verilen “Ağa-zâde” lâkabının bu zattan ileri gelmesi muhtemeldir. Kaynaklarda şairin doğum tarihi belli değildir. Âlim ve fazıl bir zat olan amcası Muhammed Dede'nin yanında iyi bir tahsil görmüş olan Sâbir, yine onun etkisi ile Mevlevî tarikatına girmiştir. Amcası, çevresinde çok saygın ve etkin bir kişiliğe sahipti. Gelibolu Mevlevîhânesi’ni o yaptırdı.1063/ 1652-53 yılında amcasının vefatı üzerine, Sâbir Pârsâ onun yerine Gelibolu Mevlevîhânesi şeyhi oldu.
Şair 1076/ 1665 yılında Mevlevî tarikatında sema ayini yasaklanınca dostu Şeyhülislâm Minkârî-zâde Yahyâ Efendi'nin teşvikiyle 13 sene devam ettiği şeyhliği bırakıp mollalık mesleğini tercih etti, yerine Kalender Mahmud Dede geçmiştir. Bu durumdan dolayı Sâbir Pârsâ ve Minkârî-zâde Efendi, Mevlevî kaynaklarında tenkit edildi.
Vakâyi’u’l-Fuzalâ’ya göre Sâbir, önce 1076/ 1665 yılında memleketi olan Gelibolu’da Muhammed Efendi Medresesinde müderrisliğe başlamış, aynı yılın Cemâziyelevvel ayında Murtazâ Efendi yerine Edirne’de Eminiye medresesinde, 1078 /1667 Recep ayında Tâcî İbrahim Efendi yerine İstanbul’da Câmi-i Atik medresesinde müderrislik yaptı. 1079/1669 yılı Zilkâde ayında Muhtârî Mustafa yerine Bosna kadısı oldu. Bir yıl sonra 1080/1670 Zilkâde’sinde buradan ayrılmış; 1082/1671 senesi Cemâziyülâhir’indeSahafşeyhi-zâde Abdülbâkî Efendi yerine Sofya kadısı oldu; 1084/1674 Şevvâl’inde buradan da azledilerek 1087/1676 Ramazan ayında Filibe kadısı oldu. 1090/1679-80 Rebiyülevvel ayında bu görevden ayrılarak memleketi olan Gelibolu’ya dönmüş, 14 sene sonra tekrar Mevlevîhâne’ye şeyh oldu.
SâbirPârsâ’nın bu ikinci şeyhliği uzun sürmemiş, aynı yıl 1090/1679-80’de vefat etti ve Yazıcı-zâde Mehmed Efendinin mezarı civarına defnedildi. Beliğ Tezkiresi’nde, Şeyhî’ninVakâyi’u’l-Fuzalâ’sında ve Müstakim-zâde’ninb Mecelletü’n-Nisâb’ında ise şairin vefat tarihi 1091/1680 olarak geçer. Behçetî mahlaslı bir şairin, Sâbir Pârsâ’nın ölümü için yazdığı tarih manzumesinde geçen “Didi lutf-ı Hakla şâd-âb ola rûh-ı Pârsâ” mısraı1090 tarihini gösterir.
Eserleri
1. Dîvân: Şairin en önemli eseri Dîvân’ıdır. Tespit edilen beş nüshası karşılaştırılarak neşredilen (Yoldaş: 2005) SâbirPârsâDîvânı’nda, 7 kaside, 11 tarih, 1 tahmis, 2 müseddes, 215 gazel, 5 kıt’a, 62 rubaî, 18 matla olmak üzere toplam 321 manzume yer alır. Bunlardan 1 kaside, 1 tarih, 40 gazel, 1 kıt’a, 2 rubaî, 1 matla olmak üzere 275 beyit tutarında 46 manzume Farsça, bir beyitlik bir tarih manzumesi de Arapça’dır. Eser, 1579 Türkçe, 275 Farsça ve 1 Arapça olmak üzere toplam 1855 beyit tutarında mürettep bir dîvândır.
2. Gül ü Nevrûz: İran şairi Molla Celâl’in aynı adlı mesnevîsinin Türkçe’ye manzum çevirisidir. Sâbir bu çeviriyi tamamlamamıştır. Mesnevî, çift kahramanlı allegorik bir aşk hikâyesidir. 881 beyit olan mesnevî, mefâ’îlünmefâ’îlünfe’ûlün vezniyle yazılmıştır. Gül ü Nev-rûz’un bilinen iki nüshası vardır. Eserin başında tevhid, na’t, Sultan IV. Mehmed’e methiye ve sebeb-i telif bölümü yer alır. Sebeb-i telif bölümünde Sâbir, mesnevîsini Saray-Bosna’da yazdığını söyler. Buna göre eserin yazılış tarihi şairin Bosna kadısı olarak görev yaptığı 1079-80 / 1669-70 seneleri olması gerekir.
Gül ü Nev-rûz, klasik, çift kahramanlı, romantik bir aşk mesnevîsidir. Nevşâd şehrinin hükümdarı Ferruh’un oğlu Nev-rûz ile Ferhâr şehrinin padişahı Müşgîn’in kızı Gül’ün aşk hikâyesidir. Bülbül ile Gül’ün dâyesiSûsen adlı ihtiyar iki âşığın haberleşmesini sağlayan aracılardır. Çin hakanı Gül’e namzet olup iki aşığın arasına girer. Daha sonra iki âşık birbirine kavuşurlar. Aslında hikâye tamamlanmadan mesnevî sona ermiştir. Eserin tenkitli metni neşredilmiştir (Çaldak: 2004).
3.Îsâgûcî Şerhi: Kaynaklarda “Tasavvurât Şerhi” olarak anılır. Şairin ilimdeki gücünü gösteren bu eser, Selçuklu ve Osmanlı medreselerinde okutulan mantık kitabının şerhidir. Bazı kaynaklarda eserin Fâzıl Ahmed Paşa’ya bazılarında ise Melek Ahmed Paşa’ya sunulduğu kayıtlıdır.

Sâbir Pârsâ, hem mutasavvıf hem âlim bir şair olarak, Arapça ve Farsça’yı iyi bilirdi; mûsiki ve hat sanatında da mahir idi. Sâbir’in Mevlevî şeyhliğini bırakıp mollalığa geçişi, öteden beri İslâm toplumunda var olan tekke-medrese çatışmasına aykırı bir örnek teşkil eder. Çünkü medresenin büyük bir âliminin tekkenin küçük bir şeyhine bağlanıp ona mürit olması çok görülmüştür. Mevlevîliğin pîri Mevlânâ bunun en ünlü misalidir. Bu olay, sema ayininin yasaklanması ve devletin tekke ve zaviyelere karşı olumsuz tavrının yanı sıra, şairin kişiliğinde ilmin, tasavvuftan daha ağır bastığına bir işaret olabilir. Nitekim Sâbir’in, Dîvân’ında, amcası Ağa-zâde’nin gazeline yazdığı tahmis dışındaki şiirlerinde, tasavvufun tesirinden çok, ilim ve hikmet hâkimdir. Şairin, mantık kitabı yazması ve klasik şiirimizde pek alışılmadık tarzda şiirinde mantık terimlerini kullanması onda ilmin daha ağır bastığını gösterir.
Sâbir Pârsâ’nın üslûbundaki bu düşünce, hikmet ve mantık sentaksı, yaşadığı dönemin modası olan Sebk-i Hindî tesirinin sonucu olabilir. Sâbir Pârsâ’nın üzerinde ilim ve tasavvufta olduğu gibi şiir sahasında da amcası Ağa-zâde’nin etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Sâbir’in tahmis ettiği sûfiyâneneşve ile söylenmiş lirik gazeli Ağa-zâde Muhammed Efendi'nin iyi bir şair olduğunu göstermektedir.
Safâyî’nin “şeyh-i Mevlevî ve nâkil-i Mesnevî-i Ma’nevî” diye tavsif ettiği Sâbir’in, bağlı olduğu Mevlevî tarikatının pîri Mevlânâ Celâleddin Rûmî’den etkilenmemesi de mümkün olmasa gerek. “Sultân-ı Âşıkîn” olarak yâd ettiği Mevlânâ için yazdığı kaside ona karşı şairin duyduğu derin saygı ve hayranlığın tezahürüdür.
Sâbir’in Farsça şiirlerinde Mevlânâ’nın yanı sıra Urfî’nin etkileri de görülür. Dîvânı’nda yer alan bazı Farsça gazeller Urfî’ye nazire olduğu gibi bazı beyitlerinde Sâbir, Urfî’yi üstat kabul eder ve şiirinin mükemmeliyetini ilan eder.

Kaynakça

Abdülkadiroğlu,Abdülkerim (1999)  İsmail Beliğ Nuhbetü’l-Âsâr li-Zeyli Zübdetü’l-Eş’âr. Ankara:AKM Yay. 196.

Ali Enver (1309). Semâ-hâne-i Edeb. İstanbul.

Âsım. Zeyl-i Zübdeti’l-Eş’âr. Ali Emirî Efendi Manzum Eserler (Millet Ktp. ) Nu: 1326: 22.

Barihüda Tanrıkorur. “Gelibolu Mevlevîhânesi”, İslâm Ansiklopedisi. C.14, İstanbul: TDVY. 6.

Bursalı Mehmet Tahir Efendi (Tarihsiz).Osmanlı Müellifleri. İstanbul: Matbaa-i Amire. C. 1/48.

Çaldak, Süleyman (2004). Sâbir Pârsâ’nın Gül ü Nev-rûz Mesnevîsi. Malatya: Özserhat Yay. 

Çapan, Pervin (2005). Mustafa Safayî Efendi, Tezkire-i Safayî (Nuhbetü’l- Âsârmin-Fevâ’idi’l-Eş’âr) İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay. 346.

Duru, Necip Fazıl (2003).“Mevlevî Şeyhi Ağa-zâde Mehmed Dede ve Mesnevî’nin İlk On sekiz Beytini Şerhi”. Tasavvuf  11: 151-175. 

Duru, N. Fazıl (1994) Sâbir Mehmed Hayatı-Eserleri-Edebî Kişiliği ve Dîvân’ının Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Ünv.

Genç, İlhan (2000). Esrar Dede Tezkire-i Şu’arâ-yıMevleviye. Ankara: AKM Yay. 293-97.

Komisyon (1967). İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu 2. İstanbul.

Kurnaz, Cemal ve M. Tatçı. Tuman (2001). Mehmet Nâil Tuhfe-i Nâ’ilî. C. II. Hzl: Ankara: Bizim Büro Yay. 527

Mehmed Süreyya (1996) Sicill-i Osmanî. Hzl. Nuri Akbayar. C. 5. İstanbul. 1410.

Mustafa Sakıp Dede. Sefîne-i Nefîse-i Menâkıb-ı Sülâle-i Zekiyye-i Mevleviyye. İstanbul Ünv. Ktp. T. 2516, 2:27. 

Müstakim-zâde Saadeddin. Mecelletü’n-Nisâb,Süleymaniye Ktp. (Halet Efendi) Nu: 628, 129a.

Şeyhî Mehmed Efendi(1989). Vakâyi’u’l-Fuzalâ,Şakâ’ik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri. Hzl. Abdülkadir Özcan. İstanbul.

Yılmaz, Kâşif (hzl.) (2001). Güftî ve Teşrîfâtü’ş-Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.

Yoldaş, Kâzım (2003 ). “XVII. Yüzyıl Mevlevî Şairlerinden Sâbir Pârsâ”. İlmî Araştırmalar 16: 125-134.

Yoldaş Kâzım (hzl.) (2005). Sâbir Pârsâ Divanı. İstanbul: Kitabevi Yay.

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. KAZIM YOLDAŞ
Yayın Tarihi: 08.11.2014
Güncelleme Tarihi: 26.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel-i Aga-zâde Efendi Kuddüse Sırruhu
Tahmîs-i Sâbir Muhammed Pârsâ

  I
Cilve-i envâr-ı Zât’a mazhar-ı meclâ bizüz
Aç gözün dervîş kim dünyâ vü mâ-fi-hâ bizüz
Sûretâ insânuz ammâ âlem-i kübrâ bizüz
Vâris-i ilm-i ledünnî âdem-i ma’nâ bizüz
Vâkıf-ı sırr-ı rumûz-ı alleme’l-esmâ bizüz 

  II
Âsmân-ı âlem-i rûhun münevver mâhıyuz
Pâdşâh-ı mülk-i ma’nânun temâşâgâhıyuz
Nükte-i esrâr-ı aşkun mû-be-mû âgâhıyuz
Fakr ile fahreyledük mülk-i ferâgat şâhıyuz
Lâ’übâlîyüz egerçi ‘ârif ü dânâ bizüz

  III
Sırrımuzda cilveger oldı ruh-ı cânânımuz
Şükr kim ma’lûm idindük derdimüz dermânımuz
Hüccet-i Hak’dur bizüm her nağme-i efgânımuz
Mazhar-ı Mollâ-yı Rûm’uz Mesnevî bürhânımuz
Sâlik-i râh-ı hakîkat vâsıl-ı Mevlâ bizüz

  IV
Tolsa esrâr-ı hakîkatle n’ola dünyâ evi
Feyz-i Mevlânâ ile keşf oldı sırr-ı Mesnevî
Âgeh ol iy ârzûmend-i nükât-ı ma’nevî
Bizdedür sırr-ı Muhammed nutk-ı pâk-i Mevlevî
Mahzen-i genc-i İlâhî sâhib-i esmâ bizüz

 V
Biz ki olduk cân u dilden bende-i Âl-i ‘Abâ
Mazhar-ı eltâf idüp çünkim bizi itdi Hudâ
Olmazuz dergâh-ı Ehl-i beytden hergiz cüdâ
Bende-i evlâd-ı Ahmed hâk-i râh-ı Mustafâ
Murtazâ’nun çâkeriyüz âşık-ı Zehrâ bizüz

  VI
Çün celâliyle cemâle oldı mazhar nutkumuz
Zehrdür düşmenlere ahbâba kevser nutkumuz
Dinleyüp n’ola helâk olsa adûlar nutkumuz
Münkir-i Âl-i Abâya ta’n ider her nutkumuz
Kâhir-i a’dâ-yı dîn ü seyf-i Mevlânâ bizüz

  VII
Gerden-i câh-ı ubûdiyyet olaldan bendimüz
Dâ’imâ tergîb-i râh-ı aşk oldı pendimüz
Gör nedir Sâbir bizüm sultân-ı devletmendimüz
Hazret-i sultân-ı aşka kul idelden kendimüz
Fırka-i nâcîden olduk urvetü’l-vüskâ bizüz

(Yoldaş, Kâzım (hzl.) (2005). Sâbir Pârsâ Divanı. İstanbul: Kitabevi Yay. 43-44.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Celal Nuri İlerid. 15 Ağustos 1882 - ö. 2 Kasım 1938Doğum YeriGörüntüle
2DÂGÎ, Şeyh Mehmedd. ? - ö. 1611Doğum YeriGörüntüle
3AHMED-İ BÎCȂN, Ahmed Bîcân, Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, Şeyh Ahmed-i Bîcân Efendi bin Sâlih Efendi, Ahmed İbnü’l-Kâtibd. ? - ö. 1466’dan sonraDoğum YeriGörüntüle
4Celal Nuri İlerid. 15 Ağustos 1882 - ö. 2 Kasım 1938Doğum YılıGörüntüle
5DÂGÎ, Şeyh Mehmedd. ? - ö. 1611Doğum YılıGörüntüle
6AHMED-İ BÎCȂN, Ahmed Bîcân, Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, Şeyh Ahmed-i Bîcân Efendi bin Sâlih Efendi, Ahmed İbnü’l-Kâtibd. ? - ö. 1466’dan sonraDoğum YılıGörüntüle
7Celal Nuri İlerid. 15 Ağustos 1882 - ö. 2 Kasım 1938Ölüm YılıGörüntüle
8DÂGÎ, Şeyh Mehmedd. ? - ö. 1611Ölüm YılıGörüntüle
9AHMED-İ BÎCȂN, Ahmed Bîcân, Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, Şeyh Ahmed-i Bîcân Efendi bin Sâlih Efendi, Ahmed İbnü’l-Kâtibd. ? - ö. 1466’dan sonraÖlüm YılıGörüntüle
10Celal Nuri İlerid. 15 Ağustos 1882 - ö. 2 Kasım 1938MeslekGörüntüle
11DÂGÎ, Şeyh Mehmedd. ? - ö. 1611MeslekGörüntüle
12AHMED-İ BÎCȂN, Ahmed Bîcân, Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, Şeyh Ahmed-i Bîcân Efendi bin Sâlih Efendi, Ahmed İbnü’l-Kâtibd. ? - ö. 1466’dan sonraMeslekGörüntüle
13Celal Nuri İlerid. 15 Ağustos 1882 - ö. 2 Kasım 1938Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14DÂGÎ, Şeyh Mehmedd. ? - ö. 1611Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15AHMED-İ BÎCȂN, Ahmed Bîcân, Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, Şeyh Ahmed-i Bîcân Efendi bin Sâlih Efendi, Ahmed İbnü’l-Kâtibd. ? - ö. 1466’dan sonraAlan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Celal Nuri İlerid. 15 Ağustos 1882 - ö. 2 Kasım 1938Madde AdıGörüntüle
17DÂGÎ, Şeyh Mehmedd. ? - ö. 1611Madde AdıGörüntüle
18AHMED-İ BÎCȂN, Ahmed Bîcân, Yazıcıoğlu Ahmed-i Bîcân, Şeyh Ahmed-i Bîcân Efendi bin Sâlih Efendi, Ahmed İbnü’l-Kâtibd. ? - ö. 1466’dan sonraMadde AdıGörüntüle