Madde Detay
Sema Kaygusuz
(d. 29 Ağustos 1972 / ö. -)
Yazar, Öykücü
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Sabahat Hanım ile emekli albay ve avukat Yusuf Bey'in kızı olarak Samsun'da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini babasının görevi dolayısıyla gittikleri; Gaziantep, Kars ve İzmir gibi şehirlerde okudu. Gazi Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünden mezun oldu. Üniversite yıllarında tiyatro ve oyunculukla yakından ilgilendi. Edebiyat dünyasında daha çok öyküleriyle adını duyurdu. "1993 ve 1994'te AÜ Gençlik Festivali'nde en iyi kadın oyuncu seçildi. Senaryo, reklam, halkla ilişkiler, belgesel yazarlığı ve araştırmacılığı yaptı." (Yalçın 2010: 613). Sema Kaygusuz; ilk öykü dosyalarıyla 1995 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü (Nurdan Beşergil ile paylaştı.) ve 1996 Gençlik Kitabevi Ödülü (ikincilik), Sandık Lekesi (200) adlı öykü kitabıyla 2000 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, Barbarın Kahkahası (2015) adlı romanıyla 2016 Yunus Nadi Roman Ödülü gibi ödüllerin sahibi oldu. Yazar, İstanbul'da yaşamakta ve yazı çalışmalarını sürdürmektedir.
Sena Kaygusuz; 90'lı yıllarda sözlü kültürün olanaklarından faydalanarak masalımsı bir dil ve üslupla yazdığı öyküleriyle "öykücü", günümüzde ise bu kimliğini muhafaza etmekle beraber, sözlü kültür ürünlerine ek olarak; mitoloji, kutsal metinler ve tarihî şahsiyetlerle zenginleştirdiği romanlarıyla da "romancı" olarak karşımıza çıkmıştır. Öyküleri 90'lı yıllardan itibaren; Varlık, kitap-lık, Düşler Öyküler, Adam Öykü, Prizma ve Yaşasın Edebiyat gibi dergilerde yayımlanmıştır. Yazı hayatına lise yıllarında "kemiksiz, duyusal anlatılar" (Alpan ve Gümüş 2009) olarak nitelendirdiği öykülerle başlayan Kaygusuz, üniversite yıllarında öyküden ziyade; radyo oyunu, kareografi vb. metinler yazmıştır. Bu metinler sayesinde kurguyu, monolog ve diyaloğu daha iyi kavramıştır. Edebiyat ortamında daha çok öyküleriyle tanınan Kaygusuz, günümüzde romanlarıyla ön plana çıksa da öyküyü tamamen terk ettiği söylenemez. Öykü ve roman dışında oyun, deneme, anlatı ve günlük türünde metinler de kaleme almıştır. "Öyküden romana geçilmez ki. Bu çok yaygın ama ne yazık ki yanlıs bir bakış açısı. (…) Her temanın, her hikâyenin yeri ayrı. Bir kere roman ile öykü arasında kurgu dışında hemen hemen hiçbir yakınlık yoktur. Öykü bir eksiltme sanatıdır, şiire yakın, kırılma anlarıyla ilgili, ısık çakımlarına odaklı, kişileri konu alan çok özel bir disiplin. Roman ise karakterle, daha genis zaman dilimleriyle kuruluyor. Dolayısıyla ben öyküden romana geçmedim. Öykü yazmayı bırakmadım da. Bu arada deneme, piyes, izlenim, günce gibi başka türlere de açığım ve çalışıyorum. Zamanı gelince yayımlayacağım hepsini..." (Öztop 2009) cümleleriyle üzerinde kalem oynattığı edebî türlere ilişkin bakış açısını ve anlayışını dile getirmiştir. Ayrıca bahsettiği piyes ve izlenim türündeki eserlerinin zamanı gelmiş gibidir ve günümüzde bu türde eserleri de yayımlanmaya devam etmektedir.
Öykülerinde sıradan insanlara her zaman rastlayabileceğimiz Sema Kaygusuz, olaylara değil yaşanan "an"lara odaklanır. Kabadayılar, kadınlar, erkekler, çocuklar, şehirliler, köylüler, kuşlar ve bitkilerle onun öykülerinde sıkça karşılaşılır. Doğayla iç içe olan yazar ağaçları kahraman gibi konuşturma noktasına kadar götürür: "Henüz çocukken dağ havasını da tattım, açık denizde ilerleyen yunusların dansını da. Babamın görevi nedeniyle sürekli yer değiştiriyorduk. Belki bu farkların çarpıcılığı da etkili olmuş olabilir. Bir de bizim evimiz şiirli bir evdi. Kaygusuz Abdal, Yunus, Aşık Veysel, Abdal Musa... Dizeler, nefesler... Topraktan gelen adamların imanlı seslerini duydukça bir süre sonra ağaçla kardeş oluyorsun." (Altuğ 2016). Tutku, hırs, intikam, cinsellik, ölüm, acı, açlık, doyum ve yalnızlık temalarını kendine özgü kurduğu şiirsel dille işler. Yalnızlık, doğa ve ölüm temasının genellikle hâkim olduğu öykülerinde, günlük hayatın içinde karşılabileceğimiz olay ve durumlara yer verir. Okuyucuyu aniden şaşırtacak sürprizlerle, ve beklenmedik durumlarla karşılaşılmaz: "Ben, boğazıma düğüm atan, beni rahatsız eden ve kekre bir tat bırakan huzursuz edici öyküleri çok severim. Sürprizli öyküleri ise sevemem. Çünkü öyle öykülerin beni edilgenleştirmeye çalıştığını düşünürüm. Sanırım ben de sevdiğim öyküyü yazıyorum." (Arslan 2002). Yazar öykülerinde okuyucuyu sarsan, düşünmeye sevkeden ve sınırları zorlayarak sorgulatan bir anlatımı tercih eder.
Okuru eğlendirme ve güzel vakit geçirtme amacı gütmeyen Kaygusuz'un öyküleri çeşitli yönlerden bir bütünlük oluşturur. Bunların başında yazarın metindeki mekâna ve bağlama göre oluşturduğu dil gelmektedir. Türkçenin olduğundan daha zengin bir dil olduğunu sık sık dile getirir ve olanaklarından tasarruflu bir biçimde faydalanır. Mümkün olduğunca az kelime kelime kullanarak fakat zengin bir söz varlığıyla oluşturduğu öykülerinde, halk ağzında kullanılmayan sözcükleri sıkça kullanmasının yanı sıra; “kıslangıç”, “içitmek”, “aşkâr”, “yülerzik”, “tansık”, “yalamuk”, “kösnül” ve “kağşamak” gibi kendi oluşturduğu sözcüklere de yer vermiştir. Ortaklık oluşturan ikinci unsur imgelerdir. Kitaplar arasında geçişkenlik özelliği olarak değerlendirebileceğimiz bu imgeleri ferklı metinlerde farklı şekillerde ele almıştır. Yener'e göre yazarın öykü kitaplarında 'yılan' ve 'kuyu' imgeleriyle yazılmış metinler yer alır; Ortadan Yarısından ve Esir Sözler Kuyusu’ndaki 'Yılanlar', Sandık Lekesi’ndeki 'Engeregin Oglu', Doyma Noktası’ndaki 'Çatlak Yerlerin Kuyusu' ve son kitabıyla aynı adı tasıyan Esir Sözler Kuyusu'nda bu imgeler farklı anlamlar yüklenerek konu edilir. (Yener 2010: 7). Kaygusuz'un öykülerde genelikle kozmik zaman belli değildir. Okuyucu tasvirlere odaklanır ve Kaygusuz'un ressam duyarlıklı yüksek gözlem gücü sayesinde konuşturduğu mitik varlıklarla insanlar arasında kendisini birdenbire metnin içindeki mekânda bulur. Yazarın, kurguladığı öykülerinde; kendine özgü dili, kullandığı kelime oyunları, insan ve doğayı merkeze alarak sıradışı bir anlatım ortaya koymasıyla çağdaşı olan öykü yazarlarından ayrıldığı görülmektedir.
2006'da yayımlanan Yere Düşen Dualar adlı ilk romanıyla Kaygusuz, roman yazarı olarak tanınmaya başlamıştır. İnci romanı şu cümlelerle değerlendirmiştir: "Yere Düşen Dualar, insanlığın varoluşundan bu yana yinelenen bir yolculuğun romanı: Kendini aramak, büyümek, evrenin hakikatine ermek ve tamamlanmak... Romanda bu temalar kendi gerçekliğini ve varoluşunun anlamını arayan iki çocuğun yaşadığı büyüme sancısında işlenir: Büyümek kederli. Şiddet dolu. 'Büyümek'. Romanın ekseninde, yolculuğu anne-baba yüzünden yarım kalmış çocuklar var. Terk eden annelerin açtığı boşluklar, babayla hesaplaşmasını tamamlayamayan, büyüyemeyen çocuk, baba kıyıcılığı... Bu yönüyle psikanalitik incelemelere de çok zengin bir malzeme sunuyor roman." (İnci 2006). Yere Düşen Dualar, 2008’de Wein und Gold adıyla Almancaya, La Chute des Prières adıyla Fransızcaya çevrilmiştir. Yere Düşen Dualar'ı Yüzünde Bir Yer (2009) izlermiştir. "tüh" ve "ah" başlıklı iki bölümden oluşan romanda yazar yaşadığımız coğrafyanın acıklı öyküsünü bellek, utanç, adalet temaları ekseninde anlatmaktadır.
Barbarın Kahkası (2015), Kaygusuz'un Yunus Nadi ödüllü kitabıdır. Ömer Erdem'e göre Barbarın Kahkahası bir karşıtlıklar romanıdır: "Toplanıp ayrılmanın, zehirlenip sağaltmanın da aynı zamanda. Toplumdan toplumsal olana, kalabalıktan bireye, bireyden varlığa kayışın arayışlarıyla dolu. Edebî geçişkenlikler, kurgu, öyküleme, şiirsel dil ve elbette tarih, psikoloji, felsefe, din ve efsane ile de örülmüş. Anlatış neyi gerektiriyorsa ona dayanıyor iskeleti. Akıcı ve atak dili bir yandan onu yalınlaştırıyor ama altta taşıdığı esas meseleyi, sayfalar ilerledikçe çetrefil hâle sokuyor. Başarılı mı bunda? Evet. Bir edebî metnin derdini muhatabına ulaştırırken dipte sakladığı, formül hâline getirmediği, sloganlaştırmadığı tezini duyuruyor olması neden başarı sayılmasın? Nedir o tez? İşte bunun da tam ve net bir cevabı yok. İyi ki yok. Öteki türlü çoğul okumanın önüne geçerdi yazar. Modern edebiyatın kaynaklı olma hâli yara alırdı. Yine de söyleyelim; çocuğa, çocukluğa, insandaki keşfedilesi mesafeye, yetişkinlerin dünyasına dalan ve mesafeleri cesaretle kısaltan bir roman bu." (Erdem 2015). Yazar, öykülerinde görülen bazı özellikleri romanlarına da dolaylı olarak yansıtmıştır. Öykülerinde bireyden hareket ederken romanlarında ağırlık merkezi toplumun yanı sıra ele aldığı toplumun trajedik bir dille anlattığı acıları ve sıkıntılarıdır.
Kaynakça
Altuğ, Fatih (2016). “Fark, Yeryüzünün Bence En Büyük Dersidir.-Sema Kaygusuz ile Söyleşi”. monograf. S.6.
Aslan, Sema (2002).“Öyküde Sürprizlere Karşıyım-Sema Kaygusuz ile Söyleşi”. Milliyet. 10 Nisan 2002. http://www.milliyet.com.tr/ozel/kitap/020410/tadimlik.html. [Erişim Tarihi: 04.06.2019]
Alpan, Cem ve Gümüş, Semih (2009). “Ağacın Gözüne Bakmak-Söyleşi”. Notos Öykü. S. 18.
Erdem, Ömer (2015). "Her çocuğun bedeni gelecek azabın ihtimali!". Radikal Kitap. 8 Mayıs 2015.
İnci, Handan (2006). "Mistik Bir Büyüme Romanı: Yere Düşen Dualar". Cumhuriyet Kitap. Mart 2006.
Öztop, Erdem (2009). “Bölüşülemeyen Mahremiyeti Ortaya Koyan Bir Roman”. Cumhuriyet Kitap S. 1027.
Paksoy, Hüseyin (2014). Sema Kaygusuz'un Hikâyelerinde Modern İnsanın Yalnızlığı. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ardahan: Ardahan Üniversitesi.
Yalçın, Murat (Ed.) (2010). "Kaygusuz, Sema", Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. Cilt 1. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 613.
Yener, Leylan (2010). Sema Kaygusuz: Hikâyeden Romana. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: İSA KOYUNCUYayın Tarihi: 18.10.2019Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Yayın Tarihi: 18.10.2019Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Ortadan Yarısından | Can Yayınları / İstanbul | 1997 | Hikâye |
Sandık Lekesi | Metis Yayınları / İstanbul | 2015 | Hikâye |
Doyma Noktası | Metis Yayınları / İstanbul | 2015 | Hikâye |
Karaduygun | Metis Yayınları / İstanbul | 2016 | Hikâye |
Yere Düşen Dualar | Metis Yayınları / İstanbul | 2016 | Roman |
Yüzünde Bir Yer | Metis Yayınları / İstanbul | 2016 | Roman |
Barbarın Kahkahası | Metis Yayınları / İstanbul | 2016 | Roman |
Esir Sözler Kuyusu | Metis Yayınları / İstanbul | 2017 | Hikâye |
Sultan Ve Şair | Metis Yayınları / İstanbul | 2013 | Tiyatro |
Gaflet - Modern Türkçe Edebiyatın Cinsiyetçi Sinir Uçları | Metis Yayınları / İstanbul | 2019 | İnceleme |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Hayrettin İvgin | d. 03 Mart 1943 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Ruhi Göktegin | d. 20 Ağustos 1938 - ö. 27 Aralık 2008 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Cahide Divitçi | d. 1912 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Pelin Özer | d. 17 Haziran 1972 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Çiler İlhan | d. 1972 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Gülcandan Baydar | d. 1 Mart 1972 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Erdal Öz | d. 26 Mart 1935 - ö. 06 Mayıs 2006 | Meslek | Görüntüle |
8 | Ümran Ersin | d. 1957 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
9 | Orhan Ülkülü | d. 1922 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
10 | Riitta Cankoçak | d. 1964 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Ahmedi Aliceoğlu | d. 1973 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | Olgun Şensoy | d. 16 Haziran 1961 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | SEMA SOYKAN | d. 4 Ağustos 1973 - ö. - | Madde Adı | Görüntüle |
14 | SEMÂ'Î, Mustafa Efendi | d. ? - ö. 1176 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | SEMÂ'Î, Solak-zâde Hasan | d. ? - ö. 1586 | Madde Adı | Görüntüle |