Madde Detay
SIRRÎ, Mehmed Eğribozlu
(d. ?/1794 - ö. ?/?)
tekke şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmed, mahlası Sırrî olan ve 19. yüzyılın birinci yarısında Tekirdağ bölgesinde yaşamış olan şair, Bektaşiliğe meyletmiş önemli bir mutasavvıftır. Divanındaki kayıtlardan 1794’de Eğriboz (Ağrıboz)’da doğduğu, 1842’de Tekirdağ’a giderek orada yerleştiği anlaşılmaktadır. Ölüm tarihi bilinmemektedir (TDEA 1998:10; Koca 1990: 434; Kocatürk 1968: 471; Oy 1995: 318; Ergun 1944: 312).
Sıddık Cansever tarafından 2005 tarihinde, Prof. Dr. Orhan Bilgin danışmanlığında “Eğribozlu Mehmed Emin Sırrî Hayatı, Eserleri, Dîvânının Edisyon Kritik Metni ve Değerlendirmesi” adlı Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Bu çalışmada Sırrî’nın 271 şiiri incelenmiştir. Mehmed Emin Sırrî’nın bilinen tek eseri Türkçe Dîvânıdır. Bu çalışmaya kaynaklık eden bu eser iki nüshadır. İçinde 272 manzume yer alır. Bunlardan dördü mesnevi biçiminde yazılmıştır. Divanla ilgili, nüshaların tavsifi bölümünde ayrıntılı bilgi verilmiştir (Cansever 2005: IX). Çoğu aruz vezni ile yazılmış şiirlerini toplayan Divan’ı Ankara Ktp. Nu: 3/32’dedir. S.N. Ergun, Bektaşi Şairleri adlı eserinde Sırrî’nın sekiz şiirine yer vermektedir (Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi 1998:10). 150 büyük sayfadan oluşan yazma divanı Ankara Kitaplığı’nda AI 3/32 numarada kayıtlıdır. Divanın baş tarafında şu cümle vardır: “Hâzâ divan-ı meczubü’r- Rahman bende-i şâh-ı merdan es-seyyit Mehemmed Sırrı-y-ül Ağribozî”. Bu bilgileri veren Sadeddin Nüzhet Ergun, şairin divanına alınmayan Sırrî ve Ağrıbozlu Sırrî başlıklarıyla mecmualara kaydedilmiş bulunan hece vezniyle bazı nefeslerine de tesadüf olunduğunu, eserlerinin önemli bir kısmını aruz vezniyle yazıldığını bildirmektedir (Ergun 1944: 312; Oy 1995: 318; Koca 1990: 434). Bazı nefes dergilerinde, divanında olmayan şiirleri de bulunmaktadır. “Tanrı’nın cezbesine kavuşmuş ve Şâh-ı Merdan’ın kullarından olan Esseyyid Ağrıbozlu Mehmed Sırrî” ifadesi geçmektedir. Buna göre Sırrî’nın, Peygamber soyundan olması gerekiyor. Bir kısım şiirleri aruz vezniyle yazılmıştır (Koca 1990: 434). Aydın Oy, eserinde iki nefesi yer vermektedir. Kocatürk ise bir nefesini örneklendirir. Turgut Koca ise eserinde yedi şiirine yer vermiştir. Ergun ise Koca’nın verdiği şiirlerden farklı olarak dört şiir örneğine yer vermiştir.
Sıddık Cansever, Sırrî’nın edebî kişiliği hakkında şunları dile getirir: Sırrî İstanbul’un uzağında Eğriboz Adası’nda yaşadığından çağdaşları kadar tanınmamış olabilir. Divanındaki sayfaların kenarlarına Hüzmhi (Sâlih), Surûrî, Zarîfî, Nazim; son yapraklarına ise Hamdî, Asgarhî, Turâbî, İsmâil ve Virâni gibi şâirler şiirlerini not etmişlerdir. Birçok şair tarafından kabul gördüğü bellidir (Cansever 2005: VII).
Onun şiirlerinde vurguladığı birinci ödevi, gönül almaktır. Gerçek hac gönül yapmaktır. Gerçek erlik gönüle girmektir. Sırrî’da derin bir Hz. Ali sevgisi vardır. Hz. Ali evliyâlar serveridir; onun vasfını anlatmak mümkün değildir. Evvel, ahir, zahir ve bâtın hep odur. Besmele’nin “b”sindeki nokta da Ali’dir (Cansever 2005: VII).
Onun aşk anlayışı oldukça samimidir. Günahkârdır ama iki âlemde şad olmayı bekler. O, cennet, huri ve gılman istemez; sadece vuslatı arzular. Evvelin ibtidası ve ahirin intihası kısaca her derdin devası aşktır. Aşk yolunda can ve baş verilmelidir. Bu dünya geçici ve bî-vefadır. Bir mihnet-hanedir. Aldatmalarla doludur. Şair zaman zaman onu yedi başlı bir ejdere benzetir. Bu nedenle dünyanın üç beş günlük huzuruna itibar edilmemelidir. Dünyadan elini çeken, varından vazgeçen, kanaat tahtına sultan olur. Bunun için önce nefse azâp eyleyip, siyaset kılınmalı ve kalender olunmalıdır. Ancak, canı canana teslim ederek ömür beka bulabilir. Daha sonra, bir kâmilin eteğini tutup, ona bende olmak gerekir (Cansever 2005: VIII).
Görüldüğü gibi On İki İmam onun şiirlerinin başlıca konularından birini oluşturur. Ayrıca Divân’ı folklorik unsurları ve yerel söyleyişleri ihtiva etmesi bakımından da ayrı bir değer taşır (Cansever 2005: IX). Bütün şiirlerinde Sırrı mahlasını kullanan şairin dili sade ve anlaşılırdır. Şiirlerini hece vezniyle yazmış olup şiirlerinde Alevi-Bektaşi neş’e ve öğretisi dikkati çeker.
Kaynakça
Cansever, Sıddık (2005). Eğribozlu Mehmed Emin Sırrî Hayatı, Eserleri, Dîvânının Edisyon Kritik Metni ve Değerlendirmesi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Ergun, Sadettin Nüzhet (1944). Bektaşî Şairleri ve Nefesleri. C. I-II. İstanbul: Kenan Matbaası.
Koca, Turgut (1990). Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Naci Kasım İstanbul Maarif Kitaphanesi ve Matbaası.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası.
Oy, Aydın (1995). Yüzyıllar Boyunca Tekirdağlı Şairler ve Yazarlar. İstanbul: Tekirdağ Valiliği Yay.
Öztelli, Cahit (1973). Bektaşi Gülleri. İstanbul: yyy.
“Sırrı Mehmed, Eğribozlu” (1998). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 8. İstanbul: Dergâh Yay. 10.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. EMİNE ÇAKIRYayın Tarihi: 17.12.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Şu dünyanın evvelini sorarsan
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Sen bu yolun sahibini ararsan
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Muhammed mürşidim Ali rehberim
Vicdan deryasında la’l ü gevherim
İnanmazsan işte oku defterim
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Bu yoldan ötesi yoktur varılmaz
Su bulanmayınca gölge durulmaz
Gözlerime Hak’tan özge görülmez
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Ezelden bçyledir bu yolda âdet
Okunur dillerde (Allahussamed)
Rehberim Ali’dir pîrim Muhammed
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Muhammed Ali’dir kırkların başı
Bunu bilmeyenin güç olur işi
Verdi bu yolda Sırrî canla başı
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Koca, Turgut (1990). Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Naci Kasım İstanbul Maarif Kitaphanesi ve Matbaası. 434-435.
Nefes
Mürşide ermeyen Hakkı bilemez
Seni irşad eder bir can bulunur
Çöllerde kalmışlar yolun bulamaz
Bu yolu pek gözle, kervan bulunur
Eğerçi başında aklın yâr ise
Hak yoluna bezl et malın var ise
Geceler supha dek, derdin var ise
Bülbül gibi zar et, gülşen bulunur
Eğer girer isen Hakk’ın yoluna
Âşık isen bakma sağ u soluna
Devlet kuşu şayet konar koluna
Kulluğa bel bağla, sultan bulunur
Takagör başına melâmet tacı
Kâbeye varmadan denilmez hacı
Olmak ister isen gürûh-ı naci
Ter derde sabr eyle, derman bulunur
Su gibi meyledip her yana akma
Pervaneveş canın odlara yakma
Aşkın gevherini deryaya atma
Var âdemden iste, ol kân bulubur.
Hakk’a talip isen hizmet et pîre
Hâk eyle yüzünü süregör yere
İkiyi terk eden erişir bire
Canından geçince canan bulunur
Dinle gel can ile Sırrı’nın sözün
Altın gibi kal ol, pâk eyle özün
Düş gam vadisine, sür yere yüzün
Sular gibi çağlar, umman bulunur
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası. 472.
Nefes
Yetmiş iki millet içre nâciyiz
On sekiz bin âlemin ser-tâcıyız
Yılda bir kezdir tavafı Kâbe’nin
Bir dem içre elli kere hacıyız
Ca’fer’in yoluna kıldık iktida
Zâhidâ dört mezhebin ihrâcıyız
Suret içre katreyiz gerçi velî
Bahr-ı aşkın mânide emvâcıyız
Bende-i Âl-i abâyız Sırrîyâ
Tâ ezelden bende-i muhtacıyız
Oy, Aydın (1995). Yüzyıllar Boyunca Tekirdağlı Şairler ve Yazarlar. İstanbul: Tekirdağ Valiliği Yay. 318.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 17.12.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Şu dünyanın evvelini sorarsan
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Sen bu yolun sahibini ararsan
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Muhammed mürşidim Ali rehberim
Vicdan deryasında la’l ü gevherim
İnanmazsan işte oku defterim
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Bu yoldan ötesi yoktur varılmaz
Su bulanmayınca gölge durulmaz
Gözlerime Hak’tan özge görülmez
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Ezelden bçyledir bu yolda âdet
Okunur dillerde (Allahussamed)
Rehberim Ali’dir pîrim Muhammed
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Muhammed Ali’dir kırkların başı
Bunu bilmeyenin güç olur işi
Verdi bu yolda Sırrî canla başı
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Koca, Turgut (1990). Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Naci Kasım İstanbul Maarif Kitaphanesi ve Matbaası. 434-435.
Nefes
Mürşide ermeyen Hakkı bilemez
Seni irşad eder bir can bulunur
Çöllerde kalmışlar yolun bulamaz
Bu yolu pek gözle, kervan bulunur
Eğerçi başında aklın yâr ise
Hak yoluna bezl et malın var ise
Geceler supha dek, derdin var ise
Bülbül gibi zar et, gülşen bulunur
Eğer girer isen Hakk’ın yoluna
Âşık isen bakma sağ u soluna
Devlet kuşu şayet konar koluna
Kulluğa bel bağla, sultan bulunur
Takagör başına melâmet tacı
Kâbeye varmadan denilmez hacı
Olmak ister isen gürûh-ı naci
Ter derde sabr eyle, derman bulunur
Su gibi meyledip her yana akma
Pervaneveş canın odlara yakma
Aşkın gevherini deryaya atma
Var âdemden iste, ol kân bulubur.
Hakk’a talip isen hizmet et pîre
Hâk eyle yüzünü süregör yere
İkiyi terk eden erişir bire
Canından geçince canan bulunur
Dinle gel can ile Sırrı’nın sözün
Altın gibi kal ol, pâk eyle özün
Düş gam vadisine, sür yere yüzün
Sular gibi çağlar, umman bulunur
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası. 472.
Nefes
Yetmiş iki millet içre nâciyiz
On sekiz bin âlemin ser-tâcıyız
Yılda bir kezdir tavafı Kâbe’nin
Bir dem içre elli kere hacıyız
Ca’fer’in yoluna kıldık iktida
Zâhidâ dört mezhebin ihrâcıyız
Suret içre katreyiz gerçi velî
Bahr-ı aşkın mânide emvâcıyız
Bende-i Âl-i abâyız Sırrîyâ
Tâ ezelden bende-i muhtacıyız
Oy, Aydın (1995). Yüzyıllar Boyunca Tekirdağlı Şairler ve Yazarlar. İstanbul: Tekirdağ Valiliği Yay. 318.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Şu dünyanın evvelini sorarsan
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Sen bu yolun sahibini ararsan
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Muhammed mürşidim Ali rehberim
Vicdan deryasında la’l ü gevherim
İnanmazsan işte oku defterim
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Bu yoldan ötesi yoktur varılmaz
Su bulanmayınca gölge durulmaz
Gözlerime Hak’tan özge görülmez
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Ezelden bçyledir bu yolda âdet
Okunur dillerde (Allahussamed)
Rehberim Ali’dir pîrim Muhammed
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Muhammed Ali’dir kırkların başı
Bunu bilmeyenin güç olur işi
Verdi bu yolda Sırrî canla başı
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Koca, Turgut (1990). Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Naci Kasım İstanbul Maarif Kitaphanesi ve Matbaası. 434-435.
Nefes
Mürşide ermeyen Hakkı bilemez
Seni irşad eder bir can bulunur
Çöllerde kalmışlar yolun bulamaz
Bu yolu pek gözle, kervan bulunur
Eğerçi başında aklın yâr ise
Hak yoluna bezl et malın var ise
Geceler supha dek, derdin var ise
Bülbül gibi zar et, gülşen bulunur
Eğer girer isen Hakk’ın yoluna
Âşık isen bakma sağ u soluna
Devlet kuşu şayet konar koluna
Kulluğa bel bağla, sultan bulunur
Takagör başına melâmet tacı
Kâbeye varmadan denilmez hacı
Olmak ister isen gürûh-ı naci
Ter derde sabr eyle, derman bulunur
Su gibi meyledip her yana akma
Pervaneveş canın odlara yakma
Aşkın gevherini deryaya atma
Var âdemden iste, ol kân bulubur.
Hakk’a talip isen hizmet et pîre
Hâk eyle yüzünü süregör yere
İkiyi terk eden erişir bire
Canından geçince canan bulunur
Dinle gel can ile Sırrı’nın sözün
Altın gibi kal ol, pâk eyle özün
Düş gam vadisine, sür yere yüzün
Sular gibi çağlar, umman bulunur
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası. 472.
Nefes
Yetmiş iki millet içre nâciyiz
On sekiz bin âlemin ser-tâcıyız
Yılda bir kezdir tavafı Kâbe’nin
Bir dem içre elli kere hacıyız
Ca’fer’in yoluna kıldık iktida
Zâhidâ dört mezhebin ihrâcıyız
Suret içre katreyiz gerçi velî
Bahr-ı aşkın mânide emvâcıyız
Bende-i Âl-i abâyız Sırrîyâ
Tâ ezelden bende-i muhtacıyız
Oy, Aydın (1995). Yüzyıllar Boyunca Tekirdağlı Şairler ve Yazarlar. İstanbul: Tekirdağ Valiliği Yay. 318.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Nefes
Şu dünyanın evvelini sorarsan
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Sen bu yolun sahibini ararsan
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Muhammed mürşidim Ali rehberim
Vicdan deryasında la’l ü gevherim
İnanmazsan işte oku defterim
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Bu yoldan ötesi yoktur varılmaz
Su bulanmayınca gölge durulmaz
Gözlerime Hak’tan özge görülmez
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Ezelden bçyledir bu yolda âdet
Okunur dillerde (Allahussamed)
Rehberim Ali’dir pîrim Muhammed
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Muhammed Ali’dir kırkların başı
Bunu bilmeyenin güç olur işi
Verdi bu yolda Sırrî canla başı
Var mıdır Muhammed Ali’den gayrı
Koca, Turgut (1990). Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Naci Kasım İstanbul Maarif Kitaphanesi ve Matbaası. 434-435.
Nefes
Mürşide ermeyen Hakkı bilemez
Seni irşad eder bir can bulunur
Çöllerde kalmışlar yolun bulamaz
Bu yolu pek gözle, kervan bulunur
Eğerçi başında aklın yâr ise
Hak yoluna bezl et malın var ise
Geceler supha dek, derdin var ise
Bülbül gibi zar et, gülşen bulunur
Eğer girer isen Hakk’ın yoluna
Âşık isen bakma sağ u soluna
Devlet kuşu şayet konar koluna
Kulluğa bel bağla, sultan bulunur
Takagör başına melâmet tacı
Kâbeye varmadan denilmez hacı
Olmak ister isen gürûh-ı naci
Ter derde sabr eyle, derman bulunur
Su gibi meyledip her yana akma
Pervaneveş canın odlara yakma
Aşkın gevherini deryaya atma
Var âdemden iste, ol kân bulubur.
Hakk’a talip isen hizmet et pîre
Hâk eyle yüzünü süregör yere
İkiyi terk eden erişir bire
Canından geçince canan bulunur
Dinle gel can ile Sırrı’nın sözün
Altın gibi kal ol, pâk eyle özün
Düş gam vadisine, sür yere yüzün
Sular gibi çağlar, umman bulunur
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası. 472.
Nefes
Yetmiş iki millet içre nâciyiz
On sekiz bin âlemin ser-tâcıyız
Yılda bir kezdir tavafı Kâbe’nin
Bir dem içre elli kere hacıyız
Ca’fer’in yoluna kıldık iktida
Zâhidâ dört mezhebin ihrâcıyız
Suret içre katreyiz gerçi velî
Bahr-ı aşkın mânide emvâcıyız
Bende-i Âl-i abâyız Sırrîyâ
Tâ ezelden bende-i muhtacıyız
Oy, Aydın (1995). Yüzyıllar Boyunca Tekirdağlı Şairler ve Yazarlar. İstanbul: Tekirdağ Valiliği Yay. 318.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | İZZET, Ahmed İzzet Bey | d. ? - ö. 1825 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | RAGÎB, Mehmed Ragîb Çelebi | d. ? - ö. 1684-85 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MÂHİR | d. ? - ö. 1843 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | SÂLİM, Osmancıklı | d. 1794 - ö. 1855 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | VÂZEH/VÂZIH, Mirza Şefi | d. 1794 - ö. 1852 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | NAZÎF, Hasan | d. 1794 - ö. 1861 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | SÂLİM, Osmancıklı | d. 1794 - ö. 1855 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | VÂZEH/VÂZIH, Mirza Şefi | d. 1794 - ö. 1852 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | NAZÎF, Hasan | d. 1794 - ö. 1861 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | SÂLİM, Osmancıklı | d. 1794 - ö. 1855 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | VÂZEH/VÂZIH, Mirza Şefi | d. 1794 - ö. 1852 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | NAZÎF, Hasan | d. 1794 - ö. 1861 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | SÂLİM, Osmancıklı | d. 1794 - ö. 1855 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | VÂZEH/VÂZIH, Mirza Şefi | d. 1794 - ö. 1852 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | NAZÎF, Hasan | d. 1794 - ö. 1861 | Madde Adı | Görüntüle |