UMMÂN BABA/UMMÂNÎ/UMMÂN, Umman Kadri Poyrazoğlu

(d. 1936 / ö. 15.05.2016)
tekke şairi, âşık, memur
(Tekke / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Ummân Kadri Poyrazoğlu, 1936'da Van’ın Erciş ilçesinde Enver Bey ve Güllü Hanım’ın sekiz çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiştir. Kendi hayatını anlattığı bir şiirinde ‘‘Ramazan ayında Kadir gecesi’’ doğduğunu söyler. Dedesi Kâdiri müritlerinden olup Erciş’te Seyyit Berzenci’nin zâkir başıdır. Ailesi Erciş’e güneyden gelen Barak Türklerinin Poyrazoğulları aşiretindendir. Ailesinin gerçek soyadı Coşkun’dur (Yılmaz 2008: 14-18; Edis 2013: 12).

Çocukluk yıllarında ailesinin maddi sıkıntıları ve sosyal şartların olumsuzluğu nedeniyle iyi bir eğitim alamamıştır. Poyrazoğlu, askerliğini üç yıl boyunca denizci olarak yapmıştır. 1965 yılında PTT’de memur olarak göreve başlamıştır. Ummân Kadri Poyrazoğlu, 15 Mayıs 2016 tarihinde vefat etmiştir (Kasımoğlu 2019).

Şiirlerine bakıldığında adının Ömer olduğu, bu adı kendisinden birkaç yaş büyük olan ağabeyi Ömer’in ölümü üzerine ailesinin verdiği anlaşılır. Şiirlerinde verdiği bilgilere göre ailesinde âşıklık geleneğini temsil eden kişiler bulunmaktadır. Babası Enver Bey, Kur’an eğitimi vermesinin yanı sıra deyiş ve nefes bilgisine de sahiptir. Annesi Güllü Hanım da âşıktır. Poyrazoğlu’nun bulunduğu bu çevre onun âşıklık geleneği ile küçük yaşlarda tanışmasını ve geleneğe ilgi duymasını sağlamıştır. Hayatında karşılaştığı ve kendisinde iz bırakan olayları günü gününe kaleme almaya çalışan âşığın yazdığı şiirler günümüze ulaşmıştır (Edis 2013: 9-16; Yılmaz 2008: 17).

Kadri Poyrazoğlu’nun edebî şahsiyetini anlayabilmek için sadece şiirlerine bakmak yeterli değildir. Yaşadığı muhit, sosyal çevre ve şiirini besleyen ana kaynakları incelemek onun edebî şahsiyetini anlamaya yardımcı olur. Ummân Baba, Ummânî ve Ummân mahlaslarını kullanan âşık, âşıklık geleneğinin sürdürüldüğü bir muhitte dünyaya gelmiştir. Bundan dolayı şiire yatkınlığı çok erken yaşlarda başlar. 1956 yılından itibaren çeşitli âşık şenliklerine katılır ve buralarda önemli dereceler elde eder. Özellikle İstanbul Eminönü Âşıklar Şenliği'nde aşk ve tasavvuf kategorilerinde elde ettiği başarılar dikkate değerdir.1965 yıllarında ilk şiir denemelerine başlayan âşık bu yıllarda ‘pîr elinden bâde içtiğini söyler. Bundan sonra dinî ve tasavvufi konulara ilgisinin arttığı görülür. Konu ile ilgili araştırmalar yapıp kaynaklar toplamaya başlar (Yılmaz 2008: 14).

Şiirlerinden hareketle edebî hayatı 1972’den önce ve sonra olmak üzere ikiye ayrılabilir. Umman Kadri, 1972 yılına kadar tasavvuf konularını anlamaya, idrak etmeye çalışmıştır. Bu dönemde daha çok didaktik ve yaşadığı yöreye ait konuları işlemeye gayret gösterdiği görülmektedir. Onun tasavvufî konulara yönelişi rıfâilik tarikatı ile tanıştıktan sonra en üst düzeye ulaşmıştır. 1972 yılından sonra da tasavvufî konularda şiirler kaleme almıştır.

Bazı şiirlerinde dinî tasavvufî konuları coşkun bir dille anlatmıştır. Diğer medreseli şairler gibi şiirlerinde aruz ve heceyi birlikte kullanan Ummânî, halk şiiri nazım şekil ve türlerini kullandığı şiirlerinde Yunus Emre'nin; aruzla ve divan şiiri tarzında yazdıklarında ise yoğunluklu olarak Fuzulî’nin etkisinde kalmıştır. Bunun yanı sıra yazmış olduğu mevlid tarzında ise Süleyman Çelebi’nin etkisi açıktır. Bunlar dışında, onun yaşadığı çevreden ve özellikle annesi Güllü Hanım’dan etkilendiği söylenebilir (Edis 2013: 11).

Âşık, yetişmiş olduğu çevre ve etkisi altında kaldığı şahsiyetler itibarıyla âşık ve tekke edebiyatının yoğun etkisi altında kalmış olmasının yanı sıra hayat karşısındaki duruşu ve hayatı yorumlayışı esnasında divan edebiyatına mahsus anlam ve biçim hususiyetlerini kendi şairlik yeteneği doğrultusunda birleştirmeye çalışmıştır (Yılmaz 2008: 308).

Şiirlerinde söyleyiş kolaylığının olması dikkat çeker. Öyle ki tasavvufî düşünceleri işlediği şiirlerinde dahi bu söyleyiş kolaylığı çarpıcı şekilde görülür. Şiirlerinde hem aruz hem hece ölçüsünü kullanmıştır. Aruzla yazdığı şiirlerinde Arapça ve Farsça kelimelerin çokluğu dikkat çeker. Bu tür şiirlerinde anlam bütünlüğünü sağlamak için tenasüp sanatını ustalıkla kullanmış, bu sanatı kullanırken seçtiği sözcüklere dikkat etmiş, anlamı ve akıcılığı bozmayacak kelimeler seçmeye özen göstermiştir. Dil olarak, yaşamış olduğu dönemin dil özelliklerinden çok daha ağır bir dil kullandığı görülür. Tasavvufî mazmunları en yoğun haliyle kullanmış ve bunlar üzerinden tasvirler yapmıştır. Bunun yanında telmih sanatını sık kullanır. Telmih sanatını, ele aldığı konuyu daha anlaşılır bir hâle sokmak için kullandığı görülür. O, içinde yaşadığı toplumun gelenek ve göreneklerinden beslenmiş ve buna bağlı olarak irsal-i mesel sanatını bolca kullanmıştır. Bu sanatı kullanarak şiirine atasözü ve deyimleri sokmuştur. Âşık, divan edebiyatına mahsus hayalleri, tasavvufî duyuş ve düşünüşleri, kendi yetişmiş olduğu muhitin özelliklerini sunmaya çalışırken farklı söz ve anlam sanatlarını, farklı şiir şekillerini kullanmaya çalışmıştır. Bunu yaparken belirli bir edebî üslubu yansıtmaktan ziyade farklı edebî özellikleri kendi edebî şahsiyeti içerisinde toplayan bir çizgiye sahip olmuştur (Yılmaz 2008: 308).

Divan şiirine ait özellikleri kullanmasından dolayı onun halk şiirinden uzak olduğunu söylemek doğru değildir (Yılmaz 2008: 307). O yetişmiş olduğu çevre ve buna bağlı olarak etkilendiği şahsiyetler itibariyle âşık edebiyatı ve tekke edebiyatının yoğun etkisi altında kalmıştır (Yılmaz 2008: 308). Poyrazoğlu, genellikle divan edebiyatında kullanılan beyit şeklini âşık edebiyatının özellikleriyle birlikte kullanmıştır (Yılmaz 2008: 308). Şiirlerine bakıldığında ağırlıklı olarak hecenin 11'li ve 8'li kalıbını kullandığı görülür. O, aruz ölçüsü kullanırken aruza ait kalıplardan hece kalıplarına uyan ölçüleri seçmiş ancak bu durum onun şiirlerinde söyleyiş bozukluklarının görülmesine neden olmuştur (Yılmaz 2008: 21).

Dinî tasavvufî konuları ele aldığı şiirleri devriye özelliği göstermekle birlikte Hz. Muhammed’in miracını konu edinen “miraçnâme” türünden şiiler yazdığı, bunlardan başka ise nâ’t ve elifnâme özelliği taşıyan şiirler de kaleme aldığı görülür. Umman Kadri’nin şiirlerinde ele almış olduğu konular arasında tasavvufî meseleler, Hz. Âdem ve Hz. Muhammed başta olmak üzere diğer peygamberler, hayatına etki eden bazı evliyalar ve sosyal eleştiri bulunur.

Kaynakça

Aksoy, Erol (2014). Âşık Ahmet Poyrazoğlu’nun Şiir Evreni. Doktora Tezi. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi.

Edis, Semra İpek (2013). Ozan Ahmet Poyrazoğlu Hayatı, Sanatı, Yayımlanmamış Şiirleri ve Derdiyâr ile Günhandan Hikâyesi. Yüksek Lisans Tezi. Kırşehir: Ahi Evran Üniversitesi.

Sıddık Kasımoğlu,1945, Van/Erciş, İlkokul, Çiftçi [Handan Kasımoğlu tarafından 19.01.2019'da yapılan görüşme].

Yılmaz, Volkan (2008). Ercişli Âşık Ummân Kadri Poyrazoğlu’nun Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Şiirlerinde Divan Edebiyatının İzleri. Yüksek Lisans Tezi. Van: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ HANDAN KASIMOĞLU
Yayın Tarihi: 27.08.2019
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1EMİN, Emin Yıldızdald. 1930 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2İSMAİL COŞARd. 1903 - ö. 1965Doğum YeriGörüntüle
3EMRAH, Ercişlid. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4HOSROV SEFEROVd. 1936 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Yılmaz Karakoyunlud. 26 Nisan 1936 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Oktay Tuncerd. 5 Temmuz 1936 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7HOSROV SEFEROVd. 1936 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8Yılmaz Karakoyunlud. 26 Nisan 1936 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9Oktay Tuncerd. 5 Temmuz 1936 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10HOSROV SEFEROVd. 1936 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Yılmaz Karakoyunlud. 26 Nisan 1936 - ö. ?MeslekGörüntüle
12Oktay Tuncerd. 5 Temmuz 1936 - ö. ?MeslekGörüntüle
13HOSROV SEFEROVd. 1936 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Yılmaz Karakoyunlud. 26 Nisan 1936 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Oktay Tuncerd. 5 Temmuz 1936 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16HOSROV SEFEROVd. 1936 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17Yılmaz Karakoyunlud. 26 Nisan 1936 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18Oktay Tuncerd. 5 Temmuz 1936 - ö. ?Madde AdıGörüntüle