Madde Detay
VECDÎ, Abdülbâkî
(d. ?/? - ö. 4 Ramazân 1071/3 Mayıs 1661)
divan şairi, beylikçi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Abdülbâkî’dir. Boğuk-zâde lakabıyla da tanınmaktadır. İstanbul’da doğdu. Hicrî on birinci yüzyılın başlarında doğduğu tahmin edilmektedir. Babası Boğuk Mustafa lakaplı bir zattır. Safâyî, Vecdî’nin gençliğinde iyi bir eğitim aldığını, birçok ilmi tahsil ettiğini ifade etmektedir (2005: 684).
Tahsilini müteakip Dîvân-ı Hümâyûn kalemine intisap eylemiştir. Burada iken hattatlık dersleri aldı, özellike dîvânî denilen yazı şeklinde büyük mahâret göstererek ustalık derecesinde yetişti. Dîvân-ı Hümâyûn’da çalışan memur adaylarına başarılı oldukları takdirde uygun bir mahlas vererek aslî kadroya geçirmek usûlden olduğundan kendisine de Vecdî mahlası verildi (Fâik Reşâd 1311: 176). Kısa zamanda zekâsı ve kabiliyeti ile emsalleri arasında başarılı oldu, dönemin re’îsü’l-küttâbı olan Şâmî-zâde Mehmed Efendi’nin dikkatini çekerek Beylikçilik makamına getirildi. Dîvân’ında re’îsü’l-küttâb Şâmî-zâde Mehmed Efendi’yi öven müzeyyel bir gazele yer vermesi, ona duyduğu minnet duygusunun eseri olarak dikkat çekmektedir (Dîvânçe 1308: 23-26). Dîvân’ının bazı yazma nüshalarında bulunan bir tarih manzumesinden de 1658 yılında Yanova Kalesi’nin fethi sırasında Köprülü Mehmed Paşa ile birlikte olduğu anlaşılmaktadır (Dîvân vr. 1b).
Beylikçilik görevindeyken Köprülü Mehmed Paşa’nın iltifatlarına mazhar olmuştur. Şeyhî Mehmed Efendi, Köprülü Mehmed Paşa’nın devamlı iltifatlarının ve şairin şöhretinin artması sonucunda Şâmî-zâde Mehmed Efendi’nin hasedine maruz kaldığını söylemektedir (1989: I/711). Şâmî-zâde Mehmed Paşa, Vecdî’nin sâbık İstanbul kadısı Sadreddîn-zâde Rûhullâh ve Dergâh-ı Âlî kapıcıbaşılarından Konya Abazası Mehmed Ağa ile aralarındaki mektuplaşmadan, güya ilm-i nücûm marifetiyle devlet erkânıyla vükelâ-yı saltanatın görevden uzaklaştırılmalarına ilişkin bazı hadiselerin zuhûra geleceğini haber verdiklerini iddia ederek şikâyette bulunmuştur. Bunun üzerine Şeyhülislâm Bâlî-zâde Esîrî Mehmed Efendi’de de Vecdî, Sadreddîn Rûhullâh ve Mehmed Ağa’nın idamı için fetva vermiştir. Vecdî ve arkadaşları, 4 Ramazan 1071/3 Mayıs 1661 Salı günü Alay Köşkü önünde, padişah IV. Mehmed’in de hazır bulunduğu sırada kafaları kesilmek suretiyle idam edilmiştir (Özcan 1989: I/284: Özcan vd. 2013: I/ 13). Ölüm tarihi, Safâyî’ye göre 1072/1662 (Çapan 2005: 684), Fâik Reşâd’a göre 1073/1663’tür (Fâik Reşâd 1311: 176).
Vecdî’nin bilinen tek eseri yaklaşık 550 beyitlik dîvânçe niteliğindeki Dîvân’ıdır. Bursalı Mehmed Tâhir, şairin Bâyezîd Câmisi’ndeki Veliyüddîn Efendi Kütüphânesinde kendi yazısıyla bir Mecmû’a-i Eş’âr’ı olduğunu ifade etmekte ise de (2000: 480) söz konusu eser, Vecdî ile aynı mahlası taşıyan Filibeli Mevlevî şeyhi Abdurrahman Vecdî’ye aittir (Kavruk, Selçuk 2009: 9).
Dîvân’ının farklı kütüphanelerde kırka yakın nüshasının bulunması, Vecdî’nin okunan ve beğenilen bir şair olduğunu göstermektedir. Nitekim Fâik Reşâd, şairin Dîvân’ını 1289 ve 1308 yıllarında eksik olarak iki defa bastırdı. Fâik Reşâd, Dîvân’ın 1308 yılındaki baskısına yazdığı takrîzde, Vecdî’nin hicrî on ikinci asrın kuvvetli şairlerinden biri olduğunu ifade etmektedir (Dîvânçe-i Eş’âr, s. 3). Dîvân’ın bu baskısında Fâik Reşâd, bazı kelime ve mısralara dair dipnotlar yoluyla açıklamalarda da bulunmuştur. Dîvân’ın tenkitli metni yayımlandı (Mermer 2002; Aydın 2003). Yayımlanmış olan tenkitli metinlerde 1 kaside, 1 müseddes, 75 gazel (ikisi müzeyyel gazel, dördü nâ-tamâm), 10 kıt’a, 7 rübâî, 5 müfred, 20 muamma bulunmaktadır. Dîvân üzerine iki de yüksek lisans çalışması yapıldı (Sarı 1993; Yanmaz 1995).
Fehîm, Neşâtî ve Mezâkî gibi şahsiyetlerle Köprülüler devrinin saray şairleri arasında sayılan Vecdî, kaynaklarda gazel şairi olarak ifade edilmektedir. Yaşadığı yıllarda ve sonraki dönemlerde birçok şairin onun şiirlerini övdüğü ve gazellerine nazire söyledikleri görülmektedir. Nâ’ilî-i Kadîm’in “Vecdî’nin imiş Nâ’ilîyâ nükte-verândan / Ta’bîri hoş-âyende bir a’lâ güzel aldum” beyti (İpekten 1970: 372) ile yine dostu ve üstadı Mezâkî’nin “Olsam n’ola âmâde-i sad-feyz Mezâkî / Vecdî’ye nazîre dimege bir gazel aldum” (Mermer 1991: 468) şeklindeki ifadeleri, şairin gazellerinin takdir edildiğini ve beğenildiğini göstermektedir. Özellikle 17. asır şairlerinden Mehmed Fevzî’nin Vecdî’ye birçok naziresi bulunmaktadır (Çapan 2005: 451). Bu isimler dışında Neşâtî, Sükkerî, Fehîm-i Kadîm ve Nedîm-i Kadîm gibi şairlerin de Vecdî’ye nazire söyledikleri bilinmektedir (Mermer 2002: 20-22). Vasfî Mâhir Kocatürk, Dîvân’da yer alan “göster” redifli gazele Nâmık Kemâl’in bir nazire yazdığını belirtmektedir. (1971: 9). Fâik Reşâd, Vecdî’yi Neşâtî ile birlikte gazel sahasında en kudretli şairlerden biri olarak zikretmektedir (1311: 175). Dîvân’ının 1308’deki ikinci tab’ı münâsebetiyle Mehmed Celâl, Vecdî hakkında Fâik Reşâd’a hitaben yazdığı mektupta, Vecdî’deki tabî’at-ı âşıkâneye hayran olduğunu, onun eş’âr-ı âşıkânesinin her tabiatı mutlaka etkileyeceğini ifade etmektedir (Mehmed Celâl 1309: 49).
Vecdî, şiirlerinde daha çok aşk, rindlik ve ıstırap gibi duyguları işlemiştir. Bazı gazellerinde Sebk-i Hindî etkisi hissedilmektedir. Gazellerindeki sade söyleyişi, geniş hayal gücü ve ince zevkiyle Bâkî’den Nedîm’e uzanan çizgide önemli bir şahsiyet olan Vecdî, şiirleriyle hem kendi devrinde hem de 19. asra kadar çok sevilmiş ve okunmuş bir şairdir.
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ, Nuhbetü’l-Âsâr. Ankara: AKM Yay.
Âsım. Zeyl-i Zübdetü'l-Eş‘âr. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi. TY. 2401. v. 24b.
Aydın, Mehmet (2003). 17. Yüzyıl Divan Şairlerinden Vecdî (Abdülbaki) Divanı. Prizren: BAL-TAM Yay.
Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi, Tezkire-i Safâyî. Ankara: AKM Yay.
Çiftçi, Cemil (1997). Maktul Şairler. İstanbul: Kitabevi Yay.
Fâik Reşâd (1311). Eslâf. İstanbul: Âlem Matbaası.
Genç, İlhan (hzl.) (2000). Esrar Dede, Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay.
Gibb, E. J. Wilkinson (1999). Osmanlı Şiir Tarihi. çev. Ali Çavuşoğlu. Ankara: Akçağ Yay.
İpekten, Haluk (1970). Nâ’ilî-i Kadîm Divanı. İstanbul: MEB Yay.
İpekten, Haluk, M. İsen, R. Toparlı, N. Okçu, T. Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KBY Yay.
Kavruk, Hasan, Bahir Selçuk (2009). Filibeli Vecdî ve Dîvân’ı (Metin-Dizin). Malatya: Özserhat Yayıncılık.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1971). Namık Kemal’in Şiirleri. Ankara: Edebiyat Yayınevi.
Komisyon (1967). İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu. Cilt: II. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
Köprülü, Fuad (2006). Divan Edebiyatı Antolojisi. Ankara: Akçağ Yay.
Kurnaz, Cemal, M. Tatcı (hzl.) (2000). Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri. Ankara: Bizim Büro Basımevi.Kurnaz, Cemal ve M. Tatcı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.
Mehmed Celâl (1309). “Mektûb”. Ma’ârif Mecmûası, Birinci Sene, Sayı: 4: 49-50.
Mehmed Süreyyâ (1311). Sicill-i Osmânî. Cilt: IV. İstanbul: Matba’a-i Âmire.
Mermer, Ahmet (1991). Mezâkî Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay.
Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay.
Müstakîmzâde Süleymân Sa’deddîn. Mecelletü’n-Nisâb. (tıpkıbasım). Ankara: KBY Yay.
Özcan, Abdülkadir, A. Z. İzgöer, B. Çakır, Y. Uğur (hzl.) (1989). Râşid Mehmed Efendi, Çelebizâde İsmaîl Efendi, Târîh-i Râşid ve Zeyli. C. I. İstanbul: Klasik Yay.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi, Vekâyiü’l-Fudalâ. C. I. İstanbul: Çağrı Yay.
Sarı, Sebahaddin (1993). Vecdî Divanı (Tenkitli Metin). Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.
Vecdî (1289). Dîvân-ı Vecdî. İstanbul: Süleyman Efendi Matbaası.
Vecdî (1308). Dîvânçe-i Vecdî. İstanbul: Kasbar Matbaası.
Vecdî. Dîvân-ı Vecdî. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî Efendi Manzum Eserler. No: 489, vr. 1b.
Yanmaz, Eşref (1995). Vecdî Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Karşılaştırmalı Metni. Yüksek Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
Yılmaz, Kâşif (hzl.) (2001). Güftî ve Teşrîfâtü’ş-Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. HAKAN YEKBAŞYayın Tarihi: 07.03.2014Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel-i Müzeyyel
Gülmesün düşmen bana rahm eyle giryân görmesün
Çeşm-i hûn-âlûde rûy-ı hasmı handân görmesün
Sübha-i zünnâr-ı zünbûru kemend-i cân ider
Nakş-ı hüsnin ol bütün kâfir müselmân görmesün
Cân-ı âşık gibi Rûhü’l-kudsîde pâ-mâl ider
Çeşm-i mesti cilvegâhında hemân cân görmesün
Gice gördüm hâke salmış dilleri zülfin çözüp
Kimse yâ Rab böyle bir hâb-ı perîşân görmesün
Hil’at-ı îmânîde ol gamzeler çâk itdürür
Kimsede ol bî-emân dest ü girîbân görmesün
Zîb-i gûş-ı cândur ey Vecdî sözüm erbâb-ı dil
Gevherüm hem-seng-i nazm-i hod-fürûşân görmesün
Hazret-i üstâda arz eyle ki kadrin ol bilür
Bu dür-i yektâyı cevher nâ-şinâsân görmesün
Rûh-ı sânî-i cihân u nûr-ı çeşm-i ins ü cân
Dîde-i eyyâm ansız sadrı bir ân görmesün
Eyledüm müjgânuma tasvîr-i aks-i rûyını
Kim ruhından gayrı dîdem mihr-i rahşân görmesün
Hâk-i pâyı kühl-ı çeşm-i âftâb olsun dahi
Dîde-i bed-hâhi derd-i reşke dermân görmesün
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 116-118.)
Gazel
La’lün tebessüm eyle pür-âb u tâb göster
Yâkût-ı sürh içinde dürr-i hoş-âb göster
Aks-i ruhunla eyle âyîneyi münevver
Âgûş-ı mehde rahşân bir âftâb göster
İtme lebün küşâde ehl-i niyâza ammâ
Her bir su’âle gamzen hâzır-cevâb göster
Âb-ı hayât-ı vaslun hâbında câna arz it
Dil-teşne-i ümîde bâri serâb göster
Mey iç ki rûy-ı âlun olsun yine hoy-efşân
Âb içre âteş gör âteşde âb göster
Küstâhı çeşme itme rûy-ı dili nümâyân
Âyîne-i ruhunda reng-i hicâb göster
Ser-mest ü dil-şikeste düş pây-ı çeşm-i meste
Mi’mâr-ı lutfa kendün hâne-harâb göster
Sundukça câm-ı zevkı ol mest-i nâza sâkî
Sad çeşm-i mübtelâyı anda habâb göster
Var mı cevâb söyler bu nev-zemîne Vecdî
Şi’ründe ehl-i nazma tâze hitâb göster
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 85-86.)
Gazel
Varursan ey sabâ ol zülf-i şebgûna selâm eyle
Düşerse hem dil-i mahbûs u mahzûna selâm eyle
Sakınsun âteşümden nüh-revâkın eylerem sûzân
Beni incitmesün ey âh-ı gerdûna selâm eyle
Yine deşt-i cünûn hâlî degildür söyle şâd olsun
Var ey feryâd benden rûh-ı Mecnûna selâm eyle
Di biz çekdük ümîd-i meyve-i vaslından ey eşk el
Yolun ugrarsa ger ol nahl-i mevzûna selâm eyle
Hat-ı nev-hîzi medhin itdi fermân la’li ey Vecdî
Meded imdâda gelsün tâze mazmûna selâm eyle
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 135-136.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 07.03.2014Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel-i Müzeyyel
Gülmesün düşmen bana rahm eyle giryân görmesün
Çeşm-i hûn-âlûde rûy-ı hasmı handân görmesün
Sübha-i zünnâr-ı zünbûru kemend-i cân ider
Nakş-ı hüsnin ol bütün kâfir müselmân görmesün
Cân-ı âşık gibi Rûhü’l-kudsîde pâ-mâl ider
Çeşm-i mesti cilvegâhında hemân cân görmesün
Gice gördüm hâke salmış dilleri zülfin çözüp
Kimse yâ Rab böyle bir hâb-ı perîşân görmesün
Hil’at-ı îmânîde ol gamzeler çâk itdürür
Kimsede ol bî-emân dest ü girîbân görmesün
Zîb-i gûş-ı cândur ey Vecdî sözüm erbâb-ı dil
Gevherüm hem-seng-i nazm-i hod-fürûşân görmesün
Hazret-i üstâda arz eyle ki kadrin ol bilür
Bu dür-i yektâyı cevher nâ-şinâsân görmesün
Rûh-ı sânî-i cihân u nûr-ı çeşm-i ins ü cân
Dîde-i eyyâm ansız sadrı bir ân görmesün
Eyledüm müjgânuma tasvîr-i aks-i rûyını
Kim ruhından gayrı dîdem mihr-i rahşân görmesün
Hâk-i pâyı kühl-ı çeşm-i âftâb olsun dahi
Dîde-i bed-hâhi derd-i reşke dermân görmesün
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 116-118.)
Gazel
La’lün tebessüm eyle pür-âb u tâb göster
Yâkût-ı sürh içinde dürr-i hoş-âb göster
Aks-i ruhunla eyle âyîneyi münevver
Âgûş-ı mehde rahşân bir âftâb göster
İtme lebün küşâde ehl-i niyâza ammâ
Her bir su’âle gamzen hâzır-cevâb göster
Âb-ı hayât-ı vaslun hâbında câna arz it
Dil-teşne-i ümîde bâri serâb göster
Mey iç ki rûy-ı âlun olsun yine hoy-efşân
Âb içre âteş gör âteşde âb göster
Küstâhı çeşme itme rûy-ı dili nümâyân
Âyîne-i ruhunda reng-i hicâb göster
Ser-mest ü dil-şikeste düş pây-ı çeşm-i meste
Mi’mâr-ı lutfa kendün hâne-harâb göster
Sundukça câm-ı zevkı ol mest-i nâza sâkî
Sad çeşm-i mübtelâyı anda habâb göster
Var mı cevâb söyler bu nev-zemîne Vecdî
Şi’ründe ehl-i nazma tâze hitâb göster
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 85-86.)
Gazel
Varursan ey sabâ ol zülf-i şebgûna selâm eyle
Düşerse hem dil-i mahbûs u mahzûna selâm eyle
Sakınsun âteşümden nüh-revâkın eylerem sûzân
Beni incitmesün ey âh-ı gerdûna selâm eyle
Yine deşt-i cünûn hâlî degildür söyle şâd olsun
Var ey feryâd benden rûh-ı Mecnûna selâm eyle
Di biz çekdük ümîd-i meyve-i vaslından ey eşk el
Yolun ugrarsa ger ol nahl-i mevzûna selâm eyle
Hat-ı nev-hîzi medhin itdi fermân la’li ey Vecdî
Meded imdâda gelsün tâze mazmûna selâm eyle
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 135-136.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel-i Müzeyyel
Gülmesün düşmen bana rahm eyle giryân görmesün
Çeşm-i hûn-âlûde rûy-ı hasmı handân görmesün
Sübha-i zünnâr-ı zünbûru kemend-i cân ider
Nakş-ı hüsnin ol bütün kâfir müselmân görmesün
Cân-ı âşık gibi Rûhü’l-kudsîde pâ-mâl ider
Çeşm-i mesti cilvegâhında hemân cân görmesün
Gice gördüm hâke salmış dilleri zülfin çözüp
Kimse yâ Rab böyle bir hâb-ı perîşân görmesün
Hil’at-ı îmânîde ol gamzeler çâk itdürür
Kimsede ol bî-emân dest ü girîbân görmesün
Zîb-i gûş-ı cândur ey Vecdî sözüm erbâb-ı dil
Gevherüm hem-seng-i nazm-i hod-fürûşân görmesün
Hazret-i üstâda arz eyle ki kadrin ol bilür
Bu dür-i yektâyı cevher nâ-şinâsân görmesün
Rûh-ı sânî-i cihân u nûr-ı çeşm-i ins ü cân
Dîde-i eyyâm ansız sadrı bir ân görmesün
Eyledüm müjgânuma tasvîr-i aks-i rûyını
Kim ruhından gayrı dîdem mihr-i rahşân görmesün
Hâk-i pâyı kühl-ı çeşm-i âftâb olsun dahi
Dîde-i bed-hâhi derd-i reşke dermân görmesün
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 116-118.)
Gazel
La’lün tebessüm eyle pür-âb u tâb göster
Yâkût-ı sürh içinde dürr-i hoş-âb göster
Aks-i ruhunla eyle âyîneyi münevver
Âgûş-ı mehde rahşân bir âftâb göster
İtme lebün küşâde ehl-i niyâza ammâ
Her bir su’âle gamzen hâzır-cevâb göster
Âb-ı hayât-ı vaslun hâbında câna arz it
Dil-teşne-i ümîde bâri serâb göster
Mey iç ki rûy-ı âlun olsun yine hoy-efşân
Âb içre âteş gör âteşde âb göster
Küstâhı çeşme itme rûy-ı dili nümâyân
Âyîne-i ruhunda reng-i hicâb göster
Ser-mest ü dil-şikeste düş pây-ı çeşm-i meste
Mi’mâr-ı lutfa kendün hâne-harâb göster
Sundukça câm-ı zevkı ol mest-i nâza sâkî
Sad çeşm-i mübtelâyı anda habâb göster
Var mı cevâb söyler bu nev-zemîne Vecdî
Şi’ründe ehl-i nazma tâze hitâb göster
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 85-86.)
Gazel
Varursan ey sabâ ol zülf-i şebgûna selâm eyle
Düşerse hem dil-i mahbûs u mahzûna selâm eyle
Sakınsun âteşümden nüh-revâkın eylerem sûzân
Beni incitmesün ey âh-ı gerdûna selâm eyle
Yine deşt-i cünûn hâlî degildür söyle şâd olsun
Var ey feryâd benden rûh-ı Mecnûna selâm eyle
Di biz çekdük ümîd-i meyve-i vaslından ey eşk el
Yolun ugrarsa ger ol nahl-i mevzûna selâm eyle
Hat-ı nev-hîzi medhin itdi fermân la’li ey Vecdî
Meded imdâda gelsün tâze mazmûna selâm eyle
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 135-136.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel-i Müzeyyel
Gülmesün düşmen bana rahm eyle giryân görmesün
Çeşm-i hûn-âlûde rûy-ı hasmı handân görmesün
Sübha-i zünnâr-ı zünbûru kemend-i cân ider
Nakş-ı hüsnin ol bütün kâfir müselmân görmesün
Cân-ı âşık gibi Rûhü’l-kudsîde pâ-mâl ider
Çeşm-i mesti cilvegâhında hemân cân görmesün
Gice gördüm hâke salmış dilleri zülfin çözüp
Kimse yâ Rab böyle bir hâb-ı perîşân görmesün
Hil’at-ı îmânîde ol gamzeler çâk itdürür
Kimsede ol bî-emân dest ü girîbân görmesün
Zîb-i gûş-ı cândur ey Vecdî sözüm erbâb-ı dil
Gevherüm hem-seng-i nazm-i hod-fürûşân görmesün
Hazret-i üstâda arz eyle ki kadrin ol bilür
Bu dür-i yektâyı cevher nâ-şinâsân görmesün
Rûh-ı sânî-i cihân u nûr-ı çeşm-i ins ü cân
Dîde-i eyyâm ansız sadrı bir ân görmesün
Eyledüm müjgânuma tasvîr-i aks-i rûyını
Kim ruhından gayrı dîdem mihr-i rahşân görmesün
Hâk-i pâyı kühl-ı çeşm-i âftâb olsun dahi
Dîde-i bed-hâhi derd-i reşke dermân görmesün
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 116-118.)
Gazel
La’lün tebessüm eyle pür-âb u tâb göster
Yâkût-ı sürh içinde dürr-i hoş-âb göster
Aks-i ruhunla eyle âyîneyi münevver
Âgûş-ı mehde rahşân bir âftâb göster
İtme lebün küşâde ehl-i niyâza ammâ
Her bir su’âle gamzen hâzır-cevâb göster
Âb-ı hayât-ı vaslun hâbında câna arz it
Dil-teşne-i ümîde bâri serâb göster
Mey iç ki rûy-ı âlun olsun yine hoy-efşân
Âb içre âteş gör âteşde âb göster
Küstâhı çeşme itme rûy-ı dili nümâyân
Âyîne-i ruhunda reng-i hicâb göster
Ser-mest ü dil-şikeste düş pây-ı çeşm-i meste
Mi’mâr-ı lutfa kendün hâne-harâb göster
Sundukça câm-ı zevkı ol mest-i nâza sâkî
Sad çeşm-i mübtelâyı anda habâb göster
Var mı cevâb söyler bu nev-zemîne Vecdî
Şi’ründe ehl-i nazma tâze hitâb göster
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 85-86.)
Gazel
Varursan ey sabâ ol zülf-i şebgûna selâm eyle
Düşerse hem dil-i mahbûs u mahzûna selâm eyle
Sakınsun âteşümden nüh-revâkın eylerem sûzân
Beni incitmesün ey âh-ı gerdûna selâm eyle
Yine deşt-i cünûn hâlî degildür söyle şâd olsun
Var ey feryâd benden rûh-ı Mecnûna selâm eyle
Di biz çekdük ümîd-i meyve-i vaslından ey eşk el
Yolun ugrarsa ger ol nahl-i mevzûna selâm eyle
Hat-ı nev-hîzi medhin itdi fermân la’li ey Vecdî
Meded imdâda gelsün tâze mazmûna selâm eyle
(Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvânçesi. Ankara: MEB Yay. 135-136.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Ahmet Reşit Rey | d. 1870 - ö. 14 Ağustos 1955 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | HASÎB, Uşşâkî-zâde Seyyid İbrahim | d. Ocak 1664 - ö. 24 Haziran 1724 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | DERVİŞ MÛSÂ | d. ? - ö. 1727-1728 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Ahmet Reşit Rey | d. 1870 - ö. 14 Ağustos 1955 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HASÎB, Uşşâkî-zâde Seyyid İbrahim | d. Ocak 1664 - ö. 24 Haziran 1724 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | DERVİŞ MÛSÂ | d. ? - ö. 1727-1728 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Ahmet Reşit Rey | d. 1870 - ö. 14 Ağustos 1955 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | HASÎB, Uşşâkî-zâde Seyyid İbrahim | d. Ocak 1664 - ö. 24 Haziran 1724 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | DERVİŞ MÛSÂ | d. ? - ö. 1727-1728 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Ahmet Reşit Rey | d. 1870 - ö. 14 Ağustos 1955 | Meslek | Görüntüle |
11 | HASÎB, Uşşâkî-zâde Seyyid İbrahim | d. Ocak 1664 - ö. 24 Haziran 1724 | Meslek | Görüntüle |
12 | DERVİŞ MÛSÂ | d. ? - ö. 1727-1728 | Meslek | Görüntüle |
13 | Ahmet Reşit Rey | d. 1870 - ö. 14 Ağustos 1955 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | HASÎB, Uşşâkî-zâde Seyyid İbrahim | d. Ocak 1664 - ö. 24 Haziran 1724 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | DERVİŞ MÛSÂ | d. ? - ö. 1727-1728 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Ahmet Reşit Rey | d. 1870 - ö. 14 Ağustos 1955 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | HASÎB, Uşşâkî-zâde Seyyid İbrahim | d. Ocak 1664 - ö. 24 Haziran 1724 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | DERVİŞ MÛSÂ | d. ? - ö. 1727-1728 | Madde Adı | Görüntüle |