Madde Detay
VUSLATÎ, Ali Bey
(d. ?/? - ö. 1099-1100/1688)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Ali olup Osmanlı siyasi ve idari yapısı ile kültürüne çok sayıda eleman kazandırmış olan ve bugün Sırbistan sınırları içinde yer alan Uzije’de (Osmanlılar zamanındaki adıyla Öziçe) doğdu. Kaynakların verdiği bilgilere göre asker kökenli bir aileden gelmekteydi. Safâyî kendisini "Paşazade" olarak adlandırdığına göre, Rumeli'deki askerî görevlilerin çoğunda görüldüğü gibi, uzun süredir askerlikle meşgul önemli bir sülaleden geliyor olmalıdır. Çünkü bölgede bu gibi görevler, genellikle önemli ailelerin elinde olup babadan oğula geçen bir konum arz eder. Daha sonra da Tuna kıyısında stratejik bakımdan son derece önemli bir kale olan Semendire (şimdi Sırbistan sınırları içinde Smederova) alaybeyliğine atanması da buna işaret sayılabilir. Safayî, Vuslatî'nin iyi bir eğitim gördüğünü, bilimin her sahasında mahir, nazım ve nesirde usta biri olduğunu söylemektedir. Zaten askerlikteki başarısı yanında edebiyat alanında ortaya koyduğu örnekler de onun çok iyi eğitildiğini göstermektedir. Bu eğitimin hangi aşamalardan geçtiğine dair kaynaklar ayrıntılı bilgi vermese de bunun klasik Osmanlı eğitim sistemiyle örtüşen bir yapı arz ettiğini söylemek yanlış olmaz. Öyle anlaşılıyor ki Vuslatî, çocukluğunda mahalle mektebinde başladığı öğrenimini medresede sürdürmüş; daha sonra da aile mesleği olan askerliğe geçerek bu alanda büyük başarılar elde etmiştir. Fakat kaynaklarda Semendire Sancağı Alaybeyliğine kadar hangi askeri görevlerde çalıştığına dair bir bilgi de bulunmamaktadır. ÇehrinGazâ-nâmesi'nde yirmi iki yıldır burada bulunduğunu bildirdiğine göre Semendire'de oldukça uzun süre kalmıştır. Vuslatî Ali Bey'in ölümü de bir anlamda yaşadığı hayata denk düşmüş ve bulunduğu yörede yapılan bir savaşta 1688 yılında şehit olarak hayatını noktalamıştır. Babinger'in ölüm tarihini 1690 olarak vermesi ise doğru değildir.
Türk edebiyatında "gazâ-nâme" ya da "gazavât-nâme" adı verilen bu tarz eserler daha çok manzum olarak ve mesnevi nazım şekliyle kaleme alınırlar. Gazâ-nâmelerin Türk edebiyatında ilk örneklerine XV. yüzyılda rastlanmaktadır. Osmanlı devletinin kuruluşunu izleyen yıllarda özellikle Rumeli'deki akınları anlatan eserler, türün daha sonraki devredeki devamı oldu. XVI. yüzyılda sayıları oldukça artan örnekler, XIX. yüzyılda bir anlamda gaza geleneğinin ortadan kalkmasıyla gündemden çekildi.
Gazâ-nâme-i Çehrin, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın (1635-1683)1678 yılında gerçekleştirdiği ve Çehrin kalesinin fethiyle sonuçlanan seferin hikayesidir. Çehrin, günümüzde Ukrayna sınırları içinde yer alan önemli bir kaledir. Çehrin zaferi, Osmanlı devletinin sınırlarını gidebileceği en kuzey noktasına ulaştırması açısından toplumda büyük ilgiyle karşılandı. Dönem şairleri bu seferle ilgili şiirler yazdılar, tarihler düşürdüler. Osmanlı şehirlerinde büyük kutlamalar yapıldı.
Toplam 3102 beyit tutan eser, bu tarz örneklere benzer tarzda mesnevi nazım şekliyle kaleme alınmış, bir giriş ve bütün detaylarıyla savaşın oluşumunu anlatan asıl bölümüyle tamamlanmıştır.
Eser, dil özellikleri bakımında 17. Yüzyılda zirvesini yaşamakta olan estetik üslubun örneklerinden biri sayılabilir. 16. Yüzyıldan itibaren Osmanlı devletinin kazandığı uluslararası boyutla da orantılı olarak daha süslü ve daha gösterişli anlatım tarzı bu eserin de karakteristik özelliğidir. Bununla birlikte Gazâ-nâme-i Çehrin, bir asker şairin ürünü olduğu için özellikle olayların anlatımında daha sade bir anlatıma bürünür. Gazâ-nâme-i Çehrin, konusuyla alakalı olarak da savaş terminolojisine ait zengin bir kelime kadrosu içerir.
Gazâ-nâme-i Çehrin, bilinen üç nüshası karşılaştırılarak Mustafa İsen ve İ. Hakkı Aksoyak tarafından yayınlanmıştır. (Vuslatî Ali Bey (2003). Gazâ-nâme-i Çehrin. AKM Yay. Ankara)
Devir kaynakları Vuslatî’yi döneminin dikkate değer bir şairi olarak nitelendirir. Safayî Tezkiresi’nde Sâbit ile Vuslatî Ali bey’in akrabalığını belirtir. Ali Bey’i, “şair-i mahir” olarak niteler. Zikrî maddesinde de Zikrî’nin Vuslatî Ali Bey’in yetiştirdiğinden söz edilir. Bir başka şair Zârî de Vuslatî’nin hemşehrisidir. Zârî’nin de Vuslatî Ali bey ile iletişimi bulunmaktadır (Safayî, 2005: 125, 198, 265, 689). Kaynaklarda onun tarih düşürmede usta biri olduğu belirtilir. Şairin, Kamaniçe'nin fethi, Budin'in yeniden tahkimi ve IV. Mehmed'in Beşiktaş'ta yaptırdığı sarayın bitişine düşürdüğü tarihleri mevcuttur.
Vuslatî’nin elimizde birkaç gazel örneği olmakla birlikte kaynaklardaki vurgu hep tahkiyeye dayalı türler olan tarih düşürme ve destanî şiirler üzerinedir. Mevcut eserlerden ve dikkat çekilen bu hususlardan anlaşılıyor ki Vuslatî, kalemini devrindeki pek çok şairin tersine lirik örnekler yerine tahkiyeli manzumelere yöneltmiş ve bu alanda başarı kazanmıştır. Gerçekten de onu şair olarak günümüze taşıyan eser,Çehrin fethiyle ilgili olarak yazdığı Gazâ-nâme'dir. Üstelik bu eserin edebiyatımızda yazılmış olan yaklaşık iki yüz seksen sekiz civarındaki gazâ-nâme arasında da özel bir konumu bulunmaktadır. Çünkü öbür gazâ-nâmeler genellikle bu işle görevlendirilen müellifler tarafından kaleme alınırken, bu eser savaşa önemli bir komutan konumuyla katılan Vuslatî mahlaslı Ali Bey tarafından bizzat kaleme alınmıştır. Böylece işi yapanla olayı anlatan aynı kişi olması açısından eser, türü içinde çok farklı bir konumda bulunmaktadır ve edebiyatımızdaki ender örneklerdendir.
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdülkerim (hzl.) (1985). İsmail Beliğ Nuhbetü'l-Âsâr Li-Zeyli Zübdeti'l-Eş‘âr. Ankara: Gazi Üniversitesi Yay. 670.
Babinger, Franz (1992). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. Çev. Coşkun Üçok. Ankara: KB Yay. 248, 336.
Blochet, Edgar (1932-1933). Catalogue des Manuscrits Turcs, De la Bibliotheque Nationale. Paris: T. II. 171.
Coşkun, Menderes (2002). Manzum ve Mensur Hac Seyahatnâmeleri ve Nâbî’nin Tuhfetü’l-Harameyn’i. Ankara: KB Yay.
Çapan, Pervin (2005). Mustafa Safayî Efendi Tezkire-i Safayî. Ankara: AKM Yay.
Coşkun, Menderes (2001). “Şair Nabî’nin Tuhfetü’l-Harameyn’inin İçeriğinin Analitik Bir Yaklaşımla İncelenmesi”. Bilig (17): 81-91.
Çiftçi, Cemil (1997). Maktul Şairler. İstanbul: Kitabevi Yay.
Danişmend, İsmail Hami (1971). İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi. İstanbul: Türkiye Yay.
Gazâ-nâme-i Çehrin.Bratıslava Ktp. Nu.483.
Gazâ-nâme-i Çehrin. Bratıslava Ktp. Nu.484.
Gazâ-nâme-i Çehrin. Paris Milli Ktp. Nu.1124.
"Gazavat-nâme". Türk Dil ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 3. İstanbul: Dergâh Yay. 296.
İnalcık, Halil ve M. Oğuz (1949). “Yeni Bulunmuş Bir Gazavat-ı Sultan Murad”. DTCF Dergisi. VIII (2): 481.
İnalcık, Halil ve M.Oğuz (1989). Gazavat-ı Sultan Murad b. Mehemmed Han. Ankara: TTK Yay.
İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay.
İz, Fahir (1972). “Barbaros Hayreddin Paşa Gazavat-nâmesi Üzerine Yeni Bir Araştırma”. TDAY. Ankara. 81.
Karacan, Turgut (hzl.) (1991). Bosnalı Alaeddin Sâbit Divan. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay.
Karacan, Turgut (hzl.) (1991). Sâbit, Zafer-nâme. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay.
Levend, Agâh Sırrı (1956). Gazavat-nâmeler ve Mihaloğlu Ali Bey'in Gazavat-nâmesi. Ankara: TTK Yay.
Levend, Agâh Sırrı (1988). Türk Edebiyatı Tarihi. C. 1. Ankara: TTK Yay.
Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî Yâhud Tezkire-i Meşâhir-i Osmâniyye. C. 4. İstanbul.
Nametak, Fehim (1988). Gazi Husrev-Begova Biblıoteka U sarajevu Katalog, Arapskıh, Turskıh, Perzıskıh I Bosanskıh Rukopısa. London-Sarajevo.
Özcan, Abdülkadir (1993). “Çehrin Seferi”. İslam Ansikoloedisi. C. 8. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 249-151
Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fudalâ”. C. 3. İstanbul: Çağrı Yay. 59-60.
Özcan, Abdulkadir (1995). “Türklerde Gaza Geleneği”. Ekrem Hakkı Ayverdi Hatıra Kitabı. İstanbul: Kubbealtı Yay. 362-368.
Öztuna, Yılmaz (1994). Osmanlı Tarihi. C. 4. İstanbul: Ötüken Yay.
Şabanovic, Hazım (1973). Knjizevnost Muslimana Bih Na Orijenaltim Jezicima. Sarajevo. 373-374.
Şahin, Zafer (1972). Çehrin Seferi Hakkında Bir Araştırma. Tarih Bölümü Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.
Tezkire-i Salim (1315). İstanbul. 707.
Tökel, Dursun Ali (2001). “Şairin Tarihe Düştüğü Not: Şair Gözüyle Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve Çehrin Seferi”. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Uluslararası Sempozyumu. Ankara.
Tuman, Nail, Tuhfe-i Nâilî. Milli Eğitim Bakanlığı. Türk Ansiklopedisi Bürosu B/870 (Yayımlar Dairesi Başkanlığı Kütüphanesi). C. 2. 1171.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1983). Osmanlı Tarihi. C. III. Ankara: TTK Yay. 422-433.
Ünver, İsmail (1986). “Mesnevi”. Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri). Sayı. 415-416-417/Temmuz Ağustos-Eylül: 433-434.
Ünver, İsmail (1993). “Çeviri Yazıda Yazım Birliği Üzerine Öneriler”. Ankara Üniversitesi. DTCF Türkoloji Dergisi. C.XI. (1): 51-89.
Zârî. Dîvân. Ankara Millî Kütüphane. Yz. FB 302/2.138b.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK & PROF. DR. MUSTAFA İSENYayın Tarihi: 11.07.2013Güncelleme Tarihi: 21.11.2020Eserlerinden Örnekler
Târîh-i Sarây-ı Beşiktaş
Cihânın şâh-ı adl-âyîn-i Kâf-ı devlet ankâsı
Hudânın zıll-ı lutfı âlemin sultân-ı vâlâsı
Şehinşâh-ı zafer-tev’em şeh-i mamûre-i âlem
Zamânın bâis-i emni zemînin hükm-fermâsı
Kırım Hanı Mısır Sultânı ol hâkân-ı zî-şânın
Bir iki bende-i fermân-pezîr-i pây-ı ber-câsı
Revâdır matbah-ı cûdunda heyzüm-keş ola tâvûs
Sezâ Cemşîd olursa ger sebîl-i cûdı sakkâsı
Murâd etse de bahr u berre vaz-ı cây-ı âsâyiş
O denlü hükm-i takdîre muvâfık hükm-i tugrâsı
Beşiktaşında bir nüzhet-serây bünyâdın emr etdi
Ola tâ tıfl-ı izzet-zâ-yı ayşın mehd-i ulyâsı
Mesîh-i devlete gehvâredir ol cây-ı hâlet-zâ
Ana bir dâye olmuş hâlet-i pür-feyz-i Yahyâsı
Bu dîvân-hâne-i adl u saâdet tarhının kâmil
İki mısra olur her biri târîh-i hoş-îmâsı
Mehemmed Han-ı âdil eyledi bu tâkı âbâdân
Mübârek ola sultân-ı cihâna kasr-ı ulyâsı
(İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay. 13)
Gazaname-i Çehrin'den
Der-vasf-ı Subh-ı Saâdet-âsâr
ve Muhâsara-i Ân Hısn-ı Üstüvâr
ve Müştail Şoden-i Âteş-i Kârzâr
Ez-berây-ı Sûhten-i Düşmen ve Küffâr-ı Dûzah-Karâr
Olınca seher râyet-i mihr ayân
Dikildi nice sancak-ı zer-feşân
Dem-i subhgeh mihr pür-tef ü teb
Olınca şerer-rîz-i bârût-ı şeb
Yine top-ı hurşîd-i sûziş-eser
Ser-i kulle-i hâke saçdı şerer
Alem vaz idüp kala-i târeme
Güneş âteş-endâz idi âleme
Konıldı nişângâha toplar hemîn
Hedef oldı burc-ı ten-i ehl-i kîn
Dem-i sadda ism-i Yezdân ile
Duâ vü senâ eyle kurbân ile
Yelân kurdılar mareke cengini
Alışdurdılar ceng âhengini
Heme yek-deme top-ı âteş-feşân
Gırîv itdi çün ejdehâ-yı demân
Çalındı o rûyîn kûs-ı melek
Kıyâmet kopup hâke düşdi felek
Sadâ-bahşi-i top-ı âteş-fiken
Haber virdi sûr-ı Sirâfîl’den
Salup tâb-ı mahşer gibi rezm-i tâb
Dögildi felek daglar oldı ser-âb
Gürûh-ı adû leşker-i fîl idi
Havân taşı seng-i ebâbil idi
Meger necm-i pür-tâb inerdi yire
Ne dem meyl-i zîr eylese humpara
Gehî evcde ölicek şule-keş
Tururdı muallakda kandîlveş
Çü âmed şüd-i kala meslûb idi
Varan humparaydı gelen top idi
Dem-i dâr u gîr oldı mahşer-nişân
Harâb oldı bünyâd-ı emn ü emân
Hep âlât-ı fen nâr-ı sûzân idi
İçinde adû murg-ı büryân idi
Şerer-rîzi-i sadme-i topdan
Hisâr oldı bir zahm-ı hurde-beden
Ne yârâ-yı rezm ü ne râh-ı firâr
Adû kaldı pâ-beste-i ıztırâr
Olup dest-i kahr u gazab sille-zen
Sınar putları sadme-i topdan
İrüp zahme-i dâne-i bî-sükûn
Virürdi nevâ-yı hazîn erganûn
Hisâr oldı bir tâbe-i cân-fürûz
Ten-i müşrikîn mâhi-i sîne-sûz
Şeyâtîn çün mazhar-ı nâr idi
Ana recm-i âteş sezâvâr idi
İnüp nâr-ı humpâra gökden yine
Kaçardı o rûbâh inden ine
Ne yana ki itdiyse azm-i firâr
Dutıldı topa hayl-i pûzînevâr
Sabâ nâr-ı rezme virüp iştiâl
Hevâsı vahîm oldı âteş-misâl
Meger top idi gürsine-ejdehâ
İderdi ten-i hısnı her gün gıdâ
Bürûc oldı bu sadmeden lerzenâk
Ki oldı girîbân u dâmânı çâk
Olup müştail âteş-i kârzâr
Niçe gün bu hâl üzre itdi güõâr
Bu aklâm ile pür-dilân-ı sipâh
Leb-i handakı itdiler cilvegâh
Zafer şâhidi görinürdi karîb
Zuhûr itdi ammâ bu emr-i garîb
Umardı çü imdâd ol bed-nihâd
Ki eylerdi teslîm-i hısna inâd
Ko kalsun adû bunda mahsûr-ı sûr
Görelüm ne bâzîçe eyler zuhûr
(İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay. 174 )
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 11.07.2013Güncelleme Tarihi: 21.11.2020Eserlerinden Örnekler
Târîh-i Sarây-ı Beşiktaş
Cihânın şâh-ı adl-âyîn-i Kâf-ı devlet ankâsı
Hudânın zıll-ı lutfı âlemin sultân-ı vâlâsı
Şehinşâh-ı zafer-tev’em şeh-i mamûre-i âlem
Zamânın bâis-i emni zemînin hükm-fermâsı
Kırım Hanı Mısır Sultânı ol hâkân-ı zî-şânın
Bir iki bende-i fermân-pezîr-i pây-ı ber-câsı
Revâdır matbah-ı cûdunda heyzüm-keş ola tâvûs
Sezâ Cemşîd olursa ger sebîl-i cûdı sakkâsı
Murâd etse de bahr u berre vaz-ı cây-ı âsâyiş
O denlü hükm-i takdîre muvâfık hükm-i tugrâsı
Beşiktaşında bir nüzhet-serây bünyâdın emr etdi
Ola tâ tıfl-ı izzet-zâ-yı ayşın mehd-i ulyâsı
Mesîh-i devlete gehvâredir ol cây-ı hâlet-zâ
Ana bir dâye olmuş hâlet-i pür-feyz-i Yahyâsı
Bu dîvân-hâne-i adl u saâdet tarhının kâmil
İki mısra olur her biri târîh-i hoş-îmâsı
Mehemmed Han-ı âdil eyledi bu tâkı âbâdân
Mübârek ola sultân-ı cihâna kasr-ı ulyâsı
(İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay. 13)
Gazaname-i Çehrin'den
Der-vasf-ı Subh-ı Saâdet-âsâr
ve Muhâsara-i Ân Hısn-ı Üstüvâr
ve Müştail Şoden-i Âteş-i Kârzâr
Ez-berây-ı Sûhten-i Düşmen ve Küffâr-ı Dûzah-Karâr
Olınca seher râyet-i mihr ayân
Dikildi nice sancak-ı zer-feşân
Dem-i subhgeh mihr pür-tef ü teb
Olınca şerer-rîz-i bârût-ı şeb
Yine top-ı hurşîd-i sûziş-eser
Ser-i kulle-i hâke saçdı şerer
Alem vaz idüp kala-i târeme
Güneş âteş-endâz idi âleme
Konıldı nişângâha toplar hemîn
Hedef oldı burc-ı ten-i ehl-i kîn
Dem-i sadda ism-i Yezdân ile
Duâ vü senâ eyle kurbân ile
Yelân kurdılar mareke cengini
Alışdurdılar ceng âhengini
Heme yek-deme top-ı âteş-feşân
Gırîv itdi çün ejdehâ-yı demân
Çalındı o rûyîn kûs-ı melek
Kıyâmet kopup hâke düşdi felek
Sadâ-bahşi-i top-ı âteş-fiken
Haber virdi sûr-ı Sirâfîl’den
Salup tâb-ı mahşer gibi rezm-i tâb
Dögildi felek daglar oldı ser-âb
Gürûh-ı adû leşker-i fîl idi
Havân taşı seng-i ebâbil idi
Meger necm-i pür-tâb inerdi yire
Ne dem meyl-i zîr eylese humpara
Gehî evcde ölicek şule-keş
Tururdı muallakda kandîlveş
Çü âmed şüd-i kala meslûb idi
Varan humparaydı gelen top idi
Dem-i dâr u gîr oldı mahşer-nişân
Harâb oldı bünyâd-ı emn ü emân
Hep âlât-ı fen nâr-ı sûzân idi
İçinde adû murg-ı büryân idi
Şerer-rîzi-i sadme-i topdan
Hisâr oldı bir zahm-ı hurde-beden
Ne yârâ-yı rezm ü ne râh-ı firâr
Adû kaldı pâ-beste-i ıztırâr
Olup dest-i kahr u gazab sille-zen
Sınar putları sadme-i topdan
İrüp zahme-i dâne-i bî-sükûn
Virürdi nevâ-yı hazîn erganûn
Hisâr oldı bir tâbe-i cân-fürûz
Ten-i müşrikîn mâhi-i sîne-sûz
Şeyâtîn çün mazhar-ı nâr idi
Ana recm-i âteş sezâvâr idi
İnüp nâr-ı humpâra gökden yine
Kaçardı o rûbâh inden ine
Ne yana ki itdiyse azm-i firâr
Dutıldı topa hayl-i pûzînevâr
Sabâ nâr-ı rezme virüp iştiâl
Hevâsı vahîm oldı âteş-misâl
Meger top idi gürsine-ejdehâ
İderdi ten-i hısnı her gün gıdâ
Bürûc oldı bu sadmeden lerzenâk
Ki oldı girîbân u dâmânı çâk
Olup müştail âteş-i kârzâr
Niçe gün bu hâl üzre itdi güõâr
Bu aklâm ile pür-dilân-ı sipâh
Leb-i handakı itdiler cilvegâh
Zafer şâhidi görinürdi karîb
Zuhûr itdi ammâ bu emr-i garîb
Umardı çü imdâd ol bed-nihâd
Ki eylerdi teslîm-i hısna inâd
Ko kalsun adû bunda mahsûr-ı sûr
Görelüm ne bâzîçe eyler zuhûr
(İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay. 174 )
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 21.11.2020Eserlerinden Örnekler
Târîh-i Sarây-ı Beşiktaş
Cihânın şâh-ı adl-âyîn-i Kâf-ı devlet ankâsı
Hudânın zıll-ı lutfı âlemin sultân-ı vâlâsı
Şehinşâh-ı zafer-tev’em şeh-i mamûre-i âlem
Zamânın bâis-i emni zemînin hükm-fermâsı
Kırım Hanı Mısır Sultânı ol hâkân-ı zî-şânın
Bir iki bende-i fermân-pezîr-i pây-ı ber-câsı
Revâdır matbah-ı cûdunda heyzüm-keş ola tâvûs
Sezâ Cemşîd olursa ger sebîl-i cûdı sakkâsı
Murâd etse de bahr u berre vaz-ı cây-ı âsâyiş
O denlü hükm-i takdîre muvâfık hükm-i tugrâsı
Beşiktaşında bir nüzhet-serây bünyâdın emr etdi
Ola tâ tıfl-ı izzet-zâ-yı ayşın mehd-i ulyâsı
Mesîh-i devlete gehvâredir ol cây-ı hâlet-zâ
Ana bir dâye olmuş hâlet-i pür-feyz-i Yahyâsı
Bu dîvân-hâne-i adl u saâdet tarhının kâmil
İki mısra olur her biri târîh-i hoş-îmâsı
Mehemmed Han-ı âdil eyledi bu tâkı âbâdân
Mübârek ola sultân-ı cihâna kasr-ı ulyâsı
(İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay. 13)
Gazaname-i Çehrin'den
Der-vasf-ı Subh-ı Saâdet-âsâr
ve Muhâsara-i Ân Hısn-ı Üstüvâr
ve Müştail Şoden-i Âteş-i Kârzâr
Ez-berây-ı Sûhten-i Düşmen ve Küffâr-ı Dûzah-Karâr
Olınca seher râyet-i mihr ayân
Dikildi nice sancak-ı zer-feşân
Dem-i subhgeh mihr pür-tef ü teb
Olınca şerer-rîz-i bârût-ı şeb
Yine top-ı hurşîd-i sûziş-eser
Ser-i kulle-i hâke saçdı şerer
Alem vaz idüp kala-i târeme
Güneş âteş-endâz idi âleme
Konıldı nişângâha toplar hemîn
Hedef oldı burc-ı ten-i ehl-i kîn
Dem-i sadda ism-i Yezdân ile
Duâ vü senâ eyle kurbân ile
Yelân kurdılar mareke cengini
Alışdurdılar ceng âhengini
Heme yek-deme top-ı âteş-feşân
Gırîv itdi çün ejdehâ-yı demân
Çalındı o rûyîn kûs-ı melek
Kıyâmet kopup hâke düşdi felek
Sadâ-bahşi-i top-ı âteş-fiken
Haber virdi sûr-ı Sirâfîl’den
Salup tâb-ı mahşer gibi rezm-i tâb
Dögildi felek daglar oldı ser-âb
Gürûh-ı adû leşker-i fîl idi
Havân taşı seng-i ebâbil idi
Meger necm-i pür-tâb inerdi yire
Ne dem meyl-i zîr eylese humpara
Gehî evcde ölicek şule-keş
Tururdı muallakda kandîlveş
Çü âmed şüd-i kala meslûb idi
Varan humparaydı gelen top idi
Dem-i dâr u gîr oldı mahşer-nişân
Harâb oldı bünyâd-ı emn ü emân
Hep âlât-ı fen nâr-ı sûzân idi
İçinde adû murg-ı büryân idi
Şerer-rîzi-i sadme-i topdan
Hisâr oldı bir zahm-ı hurde-beden
Ne yârâ-yı rezm ü ne râh-ı firâr
Adû kaldı pâ-beste-i ıztırâr
Olup dest-i kahr u gazab sille-zen
Sınar putları sadme-i topdan
İrüp zahme-i dâne-i bî-sükûn
Virürdi nevâ-yı hazîn erganûn
Hisâr oldı bir tâbe-i cân-fürûz
Ten-i müşrikîn mâhi-i sîne-sûz
Şeyâtîn çün mazhar-ı nâr idi
Ana recm-i âteş sezâvâr idi
İnüp nâr-ı humpâra gökden yine
Kaçardı o rûbâh inden ine
Ne yana ki itdiyse azm-i firâr
Dutıldı topa hayl-i pûzînevâr
Sabâ nâr-ı rezme virüp iştiâl
Hevâsı vahîm oldı âteş-misâl
Meger top idi gürsine-ejdehâ
İderdi ten-i hısnı her gün gıdâ
Bürûc oldı bu sadmeden lerzenâk
Ki oldı girîbân u dâmânı çâk
Olup müştail âteş-i kârzâr
Niçe gün bu hâl üzre itdi güõâr
Bu aklâm ile pür-dilân-ı sipâh
Leb-i handakı itdiler cilvegâh
Zafer şâhidi görinürdi karîb
Zuhûr itdi ammâ bu emr-i garîb
Umardı çü imdâd ol bed-nihâd
Ki eylerdi teslîm-i hısna inâd
Ko kalsun adû bunda mahsûr-ı sûr
Görelüm ne bâzîçe eyler zuhûr
(İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay. 174 )
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Târîh-i Sarây-ı Beşiktaş
Cihânın şâh-ı adl-âyîn-i Kâf-ı devlet ankâsı
Hudânın zıll-ı lutfı âlemin sultân-ı vâlâsı
Şehinşâh-ı zafer-tev’em şeh-i mamûre-i âlem
Zamânın bâis-i emni zemînin hükm-fermâsı
Kırım Hanı Mısır Sultânı ol hâkân-ı zî-şânın
Bir iki bende-i fermân-pezîr-i pây-ı ber-câsı
Revâdır matbah-ı cûdunda heyzüm-keş ola tâvûs
Sezâ Cemşîd olursa ger sebîl-i cûdı sakkâsı
Murâd etse de bahr u berre vaz-ı cây-ı âsâyiş
O denlü hükm-i takdîre muvâfık hükm-i tugrâsı
Beşiktaşında bir nüzhet-serây bünyâdın emr etdi
Ola tâ tıfl-ı izzet-zâ-yı ayşın mehd-i ulyâsı
Mesîh-i devlete gehvâredir ol cây-ı hâlet-zâ
Ana bir dâye olmuş hâlet-i pür-feyz-i Yahyâsı
Bu dîvân-hâne-i adl u saâdet tarhının kâmil
İki mısra olur her biri târîh-i hoş-îmâsı
Mehemmed Han-ı âdil eyledi bu tâkı âbâdân
Mübârek ola sultân-ı cihâna kasr-ı ulyâsı
(İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay. 13)
Gazaname-i Çehrin'den
Der-vasf-ı Subh-ı Saâdet-âsâr
ve Muhâsara-i Ân Hısn-ı Üstüvâr
ve Müştail Şoden-i Âteş-i Kârzâr
Ez-berây-ı Sûhten-i Düşmen ve Küffâr-ı Dûzah-Karâr
Olınca seher râyet-i mihr ayân
Dikildi nice sancak-ı zer-feşân
Dem-i subhgeh mihr pür-tef ü teb
Olınca şerer-rîz-i bârût-ı şeb
Yine top-ı hurşîd-i sûziş-eser
Ser-i kulle-i hâke saçdı şerer
Alem vaz idüp kala-i târeme
Güneş âteş-endâz idi âleme
Konıldı nişângâha toplar hemîn
Hedef oldı burc-ı ten-i ehl-i kîn
Dem-i sadda ism-i Yezdân ile
Duâ vü senâ eyle kurbân ile
Yelân kurdılar mareke cengini
Alışdurdılar ceng âhengini
Heme yek-deme top-ı âteş-feşân
Gırîv itdi çün ejdehâ-yı demân
Çalındı o rûyîn kûs-ı melek
Kıyâmet kopup hâke düşdi felek
Sadâ-bahşi-i top-ı âteş-fiken
Haber virdi sûr-ı Sirâfîl’den
Salup tâb-ı mahşer gibi rezm-i tâb
Dögildi felek daglar oldı ser-âb
Gürûh-ı adû leşker-i fîl idi
Havân taşı seng-i ebâbil idi
Meger necm-i pür-tâb inerdi yire
Ne dem meyl-i zîr eylese humpara
Gehî evcde ölicek şule-keş
Tururdı muallakda kandîlveş
Çü âmed şüd-i kala meslûb idi
Varan humparaydı gelen top idi
Dem-i dâr u gîr oldı mahşer-nişân
Harâb oldı bünyâd-ı emn ü emân
Hep âlât-ı fen nâr-ı sûzân idi
İçinde adû murg-ı büryân idi
Şerer-rîzi-i sadme-i topdan
Hisâr oldı bir zahm-ı hurde-beden
Ne yârâ-yı rezm ü ne râh-ı firâr
Adû kaldı pâ-beste-i ıztırâr
Olup dest-i kahr u gazab sille-zen
Sınar putları sadme-i topdan
İrüp zahme-i dâne-i bî-sükûn
Virürdi nevâ-yı hazîn erganûn
Hisâr oldı bir tâbe-i cân-fürûz
Ten-i müşrikîn mâhi-i sîne-sûz
Şeyâtîn çün mazhar-ı nâr idi
Ana recm-i âteş sezâvâr idi
İnüp nâr-ı humpâra gökden yine
Kaçardı o rûbâh inden ine
Ne yana ki itdiyse azm-i firâr
Dutıldı topa hayl-i pûzînevâr
Sabâ nâr-ı rezme virüp iştiâl
Hevâsı vahîm oldı âteş-misâl
Meger top idi gürsine-ejdehâ
İderdi ten-i hısnı her gün gıdâ
Bürûc oldı bu sadmeden lerzenâk
Ki oldı girîbân u dâmânı çâk
Olup müştail âteş-i kârzâr
Niçe gün bu hâl üzre itdi güõâr
Bu aklâm ile pür-dilân-ı sipâh
Leb-i handakı itdiler cilvegâh
Zafer şâhidi görinürdi karîb
Zuhûr itdi ammâ bu emr-i garîb
Umardı çü imdâd ol bed-nihâd
Ki eylerdi teslîm-i hısna inâd
Ko kalsun adû bunda mahsûr-ı sûr
Görelüm ne bâzîçe eyler zuhûr
(İsen, Mustafa ve İ.H. Aksoyak (2003). Vuslatî Ali Bey Gazâ-nâme-i Çehrin. Ankara: AKM Yay. 174 )
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ZİKRÎ, Zikrî İbrahim, Küçük Ağa | d. 1795 - ö. 1854 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ZÂRÎ, Mustafâ Efendi | d. ? - ö. 1686/1687 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ZİKRÎ, Zikrî İbrahim, Küçük Ağa | d. 1795 - ö. 1854 | Doğum Yılı | Görüntüle |
4 | ZÂRÎ, Mustafâ Efendi | d. ? - ö. 1686/1687 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ZİKRÎ, Zikrî İbrahim, Küçük Ağa | d. 1795 - ö. 1854 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | ZÂRÎ, Mustafâ Efendi | d. ? - ö. 1686/1687 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | ZİKRÎ, Zikrî İbrahim, Küçük Ağa | d. 1795 - ö. 1854 | Meslek | Görüntüle |
8 | ZÂRÎ, Mustafâ Efendi | d. ? - ö. 1686/1687 | Meslek | Görüntüle |
9 | ZİKRÎ, Zikrî İbrahim, Küçük Ağa | d. 1795 - ö. 1854 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
10 | ZÂRÎ, Mustafâ Efendi | d. ? - ö. 1686/1687 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | ZİKRÎ, Zikrî İbrahim, Küçük Ağa | d. 1795 - ö. 1854 | Madde Adı | Görüntüle |
12 | ZÂRÎ, Mustafâ Efendi | d. ? - ö. 1686/1687 | Madde Adı | Görüntüle |