CÛDÎ, Merzifonlu Muallim İbrâhîm Cûdî

(d. Muharrem 1266/Kasım 1850 - ö. 19 Cemaziyelevvel 1350/19 eylül 1931)
divan şairi, öğretmen
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

İbrahim Cûdî, Kasım 1850’de Merzifon’un Hacıbalı mahallesinde doğmuştur. Babası Hüseyin Efendi’yi iki-üç yaşlarındayken kaybetmiş, annesiyle birlikte dedesinin evine yerleşmiştir. Burada dedesinden kıraat, tecvit, ilmihâl ve ahlâk dersleri almıştır. Annesi tekrar evlenince, teyzesi ve eniştesi ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Teyzesi sûfî kızı Emine Hanım tarafından okuma yazma öğrenen Cûdî, mahalle mektebinde Kur’ân dersleri almış, sülüs hattı öğrenmesi için bir hattâta gönderilmiştir. Mahalle mektebinden sonra rüştiyeye gitmiş ve burada medreselerde verilen sarf-nahiv, mantık ve fıkıh derslerine devam etmiştir.

Genellikle yoksul bir hayat süren İbrâhim Cûdî, babasından kendisine kalan arazileri satarak 1874/75 yıllarında eğitim için İstanbul’a gelmiş, Merzifonî mahlasını burada almıştır (Eldem 1311: 79-111). 1875/76 yılında girdiği bir imtihanı kazanarak Beşiktaş Askerî Rüştiye’sinde Türkçe ve Farsça öğretmeni olarak göreve başlamıştır. Nâbizâde Nâzım, İbrâhim Cûdî’nin bu okuldaki ilk öğrencilerin-dendir.Beşiktaş Askerî Rüşdiyesi’ndeki görevinde üç yıl kalan İbrâhim Cûdî daha sonra Selanik’te Şemsi Efendi’nin yeni açmış olduğu Terakkî adlı özel okula tayin olmuş, burada da yedi yıl öğretmenlik yapmıştır. 1886 yılında Selanik’te evlendiğini belirten şair: üç erkek evladı olduğunu, ilk oğlu olan Mehmet Nurülhüdâ’nın küçük yaşta vefat ettiğini, diğer oğulları Ahmet Azmi ve Hüseyin Safi’nin kendisi yaşarken hayatta olduklarını belirtmiştir (Aşkun 1937: 75).Yedi yıllık görevinden sonra İdâdî Mülkiye’ye, oradan da Selanik Askerî Rüşdiyesi’ne tayin olmuş, Türkçe ve Arapça dersleri okutmuştur. Bu okulda Mustafa Kemal Atatürk’ün Kavâid ve İlmihal derslerine girmiştir (Sürmeli 2005: 100). 

1908 yılında açılan Meclis-i Mebûsan’a 1. ve 3. dönemlerde Amasya milletvekili olarak seçilmiş, meclis feshedilene kadar bu görevde kalmıştır. 1912 yılında Gelenbevî İdâdîsi’ne Edebiyat, Mercan İdâdîsi’ne Türkçe öğretmeni olarak atanmış, bir yıl sonra adı geçen okullar Sultânîye’ye dönüştürülünce Gelenbevî Sultânîsi’nin Edebiyat ve Felsefe öğretmenliğine getirilmiştir. Mart 1915’te Bezm-i Âlem Valide İnas Sultânîsi’ne tayin olmuş, 1917 yılında Isparta mebusu seçilince öğretmenliğe devam etme koşulu ile görevi kabul ederek iki mesleği bir arada sürdürmüştür. 21 Eylül 1921 yılında emekli olan Cûdî Efendi Kadıköy’deki evine çekilmiş ve son günlerini inzivâda geçirmiştir. Cûdî Efendi 17 Eylül 1931 yılında, 81 yaşında vefat etmiştir. Cenazesi Kadıköy’deki evinden kaldırılarak Karaca Ahmet Kabristanlığı’ndaki Saraçlar Çeşmesi mevkine defnolunmuştur.

Muallim Nâcî ile Selânikli Tevfik’in çıkardıkları Teâvün-i Aklâm mecmuasında kırka yakın, Peyâm-ı Sabah’ın edebî ilâvesi Peyâm-ı Edebî’de de on kadar şiiri yayımlanan Cûdî’nin Muasır Şairlerimiz, Son Asır Türk Şairleri ve Merzifon Şairleri adlı eserlerde şiirlerinden örnekler bulunmaktadır.Selanik’te yayımlanan Osmanlı taşrasının aydınlanmacı dergisi Gonca-i Edep’in yazı kadrosunda da bulunmuş ve sık sık bu dergide şiirleri yayımlanmıştır.

İnal, eserinde Cûdî Efendi’den ilim erbabının en faziletli seçkinlerinden olduğunu, Arapça Farsça ve Fransızca’ya anadili kadar hakîm olup itibârlı şairler derecesinde nazım ve nesre muktedir olduğunu belirtir (İnal 1969: 252).

Ali Canip Yöntem dîvân tarzında şiirlere yönelmesinde iyi bir dîvân şairi olan edebiyat hocası Cûdî Efendi'nin etkisi olduğunu onunla aralarında baba-oğul ilişkisine dayanan bir yakınlık olduğunu dile getirir (Yöntem 1943: 2).

Muallim Nâcî ve Selânikli Tevfik gibi şairlerden etkilenen Cûdî Efendi’nin mürettep bir dîvânı bulunmaktadır. Yazılış ya da tahrir tarihi bulunmayan Dîvân'da 286 adet şiir bulunmaktadır. Bunlardan bir çoğu özgün içerikte olup bazıları da Fuzûlî, Nâilî, Nâilî Cedîd ve Nigarî gibi şairlere nazîre ve zeyilleri içermektedir. Tek nüsha olduğu bilinen divan üzerinde iki adet yüksek lisans tezi yapılmıştır (Adıyahşi-Tok Yıldız 2017).

Kaynakça

Adıyahşi, Zeynep (2017). Merzifonlu İbrâhîm Cûdî Dîvânı: İnceleme-Metin-Sözlük (43b-87b). Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi.

 

Aşkun, Vehbi Cem (1937). Merzifon Şâirleri. Merzifon: Utku Basımevi..

 

Eldem, İsmail Hakkı (1311). Muasır Şairlerimiz. Birinci Defter. İstanbul: Âlem Matbaası Ahmed İhsan ve Şürekâsı.

 

İnal, İbnülemin Mahmud Kemal (1969). Son Asır Türk Şairleri. Cüz I-II. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.

 

Sevgi, Ahmet ve Özcan, Mustafa (2015). Prof. Ali Canip Yöntem'in Yeni Türk Edebiyatı Üzerine Makaleleri, ‎‎Muallim Cûdî Efendi. Konya: Tablet Kitabevi.

 

Tok Yıldız, Havva (2017). Merzifonlu İbrâhîm Cûdî Dîvânı: İnceleme-Metin-Sözlük (1b-43a). Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi.

 

Yöntem, Ali Canib (1943). “Unutulmuş Şöhretlerden: Muallim Cûdî Efendi”. Çınaraltı Mecmuası 92: 12-15.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: Havva Tok Yıldız
Yayın Tarihi:
Güncelleme Tarihi: 18.05.2022

Eserlerinden Örnekler

“Lamartineˈniñ Lak ‘Unvânlı Manzumesiniñ Tercemesi: Göl

 

‎‎Bu vechile dâ’im atılup sürmedesin rû

Ey rûd-ı hayâtım yeni sâhillere doğru

 

Yeldâ-yı ezelde ne gidişdir ki dönüş yok

Bir munsaba gizlenmedesin kim görünüş yok

 

‘Ummân-ı zamân üzre yürür ‘ömr-i hevâ-per

Kâdir degiliz atmaġa bir sâniye lenger

 

Ey göl sene bir devre hemân hâtime çekdi

Cânân yine emvâcıñı seyre gelecekdi

 

Böyle yine iñlerdiñ urup pâ-yı suhûre

Emvâcıñ uşup sâhile uğrardı fütûre

 

Esdikce sabâ mevce-kef efşân oluyordı

Ol pâ-yı perestîdeye pûyân oluyordı

 

Yâdıñda mıdır bir gice bir zevraka bindiñ

Mehtâb idi ol mâh ile sathıñda gezindiñ

 

Gök kubbeniñ altında su üstünde hem âgûş

Âheste kürek çekmedeyiz, leyl ise hâmûş

 

Ancak uzacıklarda kürek sesleri gâhi

Mesmû‘ idi âheng ile döñdükce miyâhı

 

Birdenbire ‘aks-âver olup sâhil-i şâdân

Reyzân oluyordı yire mechûl olan elhân

 

Ammâ ne güzel ses ki akan ṣu bile turdı

Ya‘nî o melek şevke gelüp şöyle okurdı:

 

Ta‘lîk-i cenâh it amân ey tâ’ir-i ezmân!

Sâ‘ât-ı safâ! olmayıñız siz de şitâbân

 

Bir kâm alalım, fâ’ide yok dünlerimizden

Sür‘atle geçen şöyle güzel günlerimizden

 

Sizden taleb-i sürˈat iden ğam-zedeler var

Lâyıkdır o bî-çârelere sür‘at-ı edvâr

 

Dön! anlar içün istedigiñ rütbe çabuk dön

Bu bezm-i belâdan gideler tâ bir-ayak öñ

 

Hem anları hem rûz-ı felâketlerini yut!

Mesˈûd olan eşhâsı unut anları hoş tut

 

Lâkin ne de beyhûde taleb kim iderim ben

Ben vakte didim: Tur! Didi turmam giderim ben

 

Sür‘atle geçüp gitdi bak işte şeb-i mes‘ûd

Fecr eyledi şarkda küşâd-ı der-i mesdûd (Tok Yıldız 2017: 92).

 

Ma’şûkı Tarafından Sevilmedigi içün Girye-Bâr-ı Te’sîr

Olan Güzel Gözli Bir Kız Hakkında Söylenmiş Bir Güfte:

 

‘Âşık-ı bî-rahm içün lâyık mı cânân ağlasın

Derdiñ istiğnâsına yansın da dermân ağlasın

Ey güzel gözlüm ne lâyıkdır bu çeşmân ağlasın

Hiç olur mı nâzenînim nâzenînân ağlasın

Nergis-i mahmûrıñı giryân iden kan ağlasın

Ağladan bir an seni ‘âlemde her an ağlasın (Tok Yıldız 2017: 125)

 

Rubâîler

 

Tahsil-i ‘ulûm itmez ise bir insân

Ta‘rifi olur nutk idici bir hayvân

Her nâtıkıñ ancak sözi ‘irfânı kadar

‘İrfân ise tashîhe muhavvel mizân (Tok Yıldız 2017: 169).

                        ---

Beşeriyyet ki şu cemˈiyyet merd ü zendir

Aslı yek-neş’e iken birbirine reh-zendir

Kendisi haste yine kendisidir tıbb u tabîb

Âdemiñ zehri de tiryâkı da kendindir (Tok Yıldız 2017:115)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ESEDÎ/RÜSVAÎ, Ali Cem Akbulutd. 19.05.1978 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2RÛMÎ, Sarı Dânişmend-zâde Şeyh Abdurrahîm Nizâmeddîn Efendid. 1384-1389 ? - ö. 1459-1465 ?Doğum YeriGörüntüle
3HIFZÎd. 1851 - ö. 1892Doğum YeriGörüntüle
4Leyla Sazd. 1850 - ö. 6 Aralık 1936Doğum YılıGörüntüle
5MEHMED ATÂd. 1850 - ö. 1919Doğum YılıGörüntüle
6ŞENLİK, Çıldırlıd. 1850 - ö. 1913Doğum YılıGörüntüle
7MİKAYİL MENSUROVd. 1908 - ö. 1931Ölüm YılıGörüntüle
8Abusupiyan Akayevd. 8 Aralık 1872 - ö. 1931Ölüm YılıGörüntüle
9Meşhur Yusuf (Jusıp) Köpeyoğlud. 1858 - ö. 1931Ölüm YılıGörüntüle
10ÂKİF YÛSUFd. ? - ö. 1853\'ten sonraAlan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11NECÎB, Şeyh Necîb Ahmed Efendid. ? - ö. 1821Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12Hoşyâr Kadınefendid. ? - ö. 1859Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13UŞŞÂKÎ, Mehmed Uşşâkî Efendid. ? - ö. 1841-42Madde AdıGörüntüle
14AHMED, Şeyh Ahmed Ferîhî Efendid. ? - ö. 1645Madde AdıGörüntüle
15RIZÂ, Yenişehir-Fenârî, Ali Rızaullah Efendid. 1764 - ö. 1855Madde AdıGörüntüle