Madde Detay
ALİ Çelebi, KINALI-ZÂDE
(d. 916/1510 - ö. 6 Ramazan 979/22 Ocak 1572)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Ali, künyesi Alâeddin Ali b. Emrullah olan Ali Çelebi, 916 / 1510-11’de Isparta’da doğdu. Babası Emrullah Efendi, dedesi ise Abdulkadir Hâmidî’dir. Abdulkadir Efendi, Isparta (Hâmid)’lı olduğu için Hâmidî lakabıyla anıldı. Ali Efendi’nin dedesi Abdülkadir Efendi, kına kullandığı için, Kınalı-zâde (Hınnâvî-zâde) lakabıyla tanındı ve bu lakap bütün aile için de kullanıldı. Ali Efendi’nin babası Emrullah Efendi, kadılık mesleğinde bulunmuş, ilim sahibi, inşa ve şiirde mâhir, Necatî Bey tarzında şiirler kaleme alan divan sahibi bir şairdir. Ali Çelebi ilk tahsilini Isparta’da yaptıktan sonra İstanbul’a gelmiş, akrabası Kazasker Kadri Efendi’nin himayesinde eğitimini sürdürmüş, dönemin önemli hocalarından Mâlûl Emîr Efendi, Sinân Efendi, Merhaba Efendi, Kara Salih Efendi ve Çivi-zâde Muhyiddin Efendi’den dersler alıp Kara Salih Efendi ve Çivi-zâde Muhyiddin Efendi’ye muîd olmuştur. Ali Çelebi, Çivi-zâde’nin şeyhülislam olması üzerine onun fetvasıyla mülazım oldu (Kınalızâde II, 2009: 77-87, Aksoy 2002: 416-417, Oktay 2005: 37-44). Ancak Ebû's-suûd Efendi ile Çivi-zâde arasındaki sıkıntılar Ali Çelebi’nin atanmasını geciktirdi ve Ali Çelebi bunun üzerine Ebû's-suûd Efendi’nin karşısına çıkarak o dönemde medreselerde okutulan derslerden kendisini imtihan etmesini istedi. Cesaret ve bilgisiyle şeyhülislamın takdirini kazandı. Ali Efendi, bu olaydan sonra müderrisliğe adım attı. Bu hadise Ali Efendi’nin hayatının anlatıldığı hemen hemen bütün kaynaklarda onun ilim aşkını ve cesaretini vurgulamak adına zikredilmektedir (Kınalızâde II, 2009: 87-88, Kam 1334: 361-362). Kınalı-zâde Ali Efendi, 948 / 1541’te Edirne Hüsâmiye Medresesi, 953 / 1546 Bursa Hamza Bey, 955 / 1548’de Bursa Veliyüddinoğlu Ahmet Paşa, 957 / 1550 Kütahya Rüstem Paşa, 958 / 1551’de İstanbul Rüstem Paşa, 960 / 1553 Haseki, 963 / 1555’te Sahn-ı Semân, 966 / 1558’de Süleymaniye medreselerine atandı. Ardından kadılık görevine geçti. 970 / 1562-63 Şam, 974 / 1566 Halep, 974 / 1566 Kahire, 974 / 1566-67 Bursa,976 / 1568 Edirne; 978 / 1570 İstanbul kadılıklarında bulundu. 979 / 1571’de Anadolu kazaskeri oldu. 5 Ramazan 979 / 21 Ocak 1572 Pazartesi günü nikris hastalığının nüksetmesi neticesinde vefat etti. Ali Efendi, İstanbul yolu üzerindeki Seyyid Celâlî türbesi civarında Nâzır mezarlığına defnedildi (Oktay: 44-48, Aksoy: 417).
Vefatına şu tarihler düşüldü:
“Elin hınnâlı-zâde yudı gör âb-ı hayâttdan”
“İrtihâl eyledi kutb-ı ulemâ” (Kam 1334: 360, Aksoy 2002: 417, Oktay 2005: 48-49)
Atâî, Ali Efendi’nin bir Yahudi hekim tarafından zehirlendiğini belirtir. Ancak Ferit Kam bunun gerçekliğinin olmadığını iddia eder (Kam 1334: 360, Oktay 2005: 48). Ali Efendi’nin Hasan Çelebi, Mehmet Fehmî Efendi, Hüseyin Fevzî Efendi adında üç oğlu vardır (Kınalızâde II, 2009: 185-189, 190-191, Âşık Çelebi 609, Aksoy 2002: 417, Oktay 2005: 49-51).
Kınalı-zâde Ali Efendi’nin kişiliği, ahlaki özellikleri, ilim aşkı ve ilmi kudreti bütün kaynaklarda övülmüş ve bu özellikleriyle döneminde saygınlık kazanmış bir şahsiyettir. Ali Efendi’nin özellikle halim selim kişiliği, az konuşması, gıybet ve dedikodudan hoşlanmaması, kalp kırmaması, cömert bir kişiliğe sahip olması takdirle karşılanan hasletleri oldu. Meclislerde hep ilim ve marifetle meşgul oldu. Özellikle tefsir, fıkıh, felsefe, riyâziyyât, belagat ve inşadda hüner sahibi, kâmil ve fazıl bir insandır. Dini ilimler, belagat, Arap dili ve edebiyatının yanı sıra, matematik, astronomi, felsefe, tarih, coğrafya ile de ilgilenmiş ve bu alanlarda tam olarak bilgi sahibi olmuştur. Kuvvetli bir hafızaya sahiptir. Örneğin Molla Câmi’nin Bahâristân adlı eserini kısa bir süre içinde ezberlemiştir (Kınalızâde II, 2009: 83, Oktay 2005: 52-61). Ali Efendi’nin Türk Edebiyatı’nda da önemli bir yeri vardır. Üç dilde de şiir yazabilen Ali Efendi, muamma türünün Türk Edebiyatı’na yerleşmesinde Emrî ile birlikte öncülük etti. Ali Çelebi, Edirne’de Emrî ile birlikte Mîr Hüseyin Nişâbûrî’nin muamma risalesini iki günde istinsah etmiş ve muamma söylemeye heves göstermiştir (Kınalızâde II, 1989: 99-100, Kam 1334: 363-364). Şiirleri sanatkârâne, ifadesi serbest lafızları son derece sağlam ve yerindedir (Kam 1334: 364, Aksoy 2002: 417).
Velûd bir şahsiyet olan Kınalı-zâde Ali Efendi Türkçe Arapça birçok eser kaleme almıştır.
A. Türkçe Eserleri:
1.Ahlâk-ı Alâî: Eserin yazılış tarihi ve isimlendirilmesi ile ilgili farklı görüşler vardır. Ancak 25 Safer 973 / 21 Eylül 1565 Cuma günü eserini tamamladığı eserdeki tarih kayıtlarından anlaşılmaktadır. Yazar, eserini Suriye beylerbeyi Semiz Ali Paşa’ya ithaf etmiştir. Ali Efendi, “yükseklik, yücelik” anlamındaki “alâ” dan türediğini göz önünde bulundurarak, ahlâk ilminin şerefli ve yüksek bir ilim olduğunu ifade etmek için kitabına Ahlâk-ı Alâî adını vermiştir. Eserde, Tevhid, Salvele, Osmanlı padişahlarına dua, Sebeb-i telif bölümünden sonra Mukaddeme bölümü gelir. Bu bölümde, “Ahlâk felsefesi alanına giren konular, ahlâk ilmi ile ilgili terimler, ahlâk ilminin faydaları, amelî ve nazarî ahlâk, ruh ve terbiye meseleleri üzerinde durulmuştur. Bu kısım, insanın “eşref-i mahlûkat” olduğuna dair bir bahisle son bulur” (Kahraman 1989: 15). “İlm-i ahlâk”a ayrılan birinci bölüm ferdî ahlâk meselelerini ele alarak huy çeşitleri, faziletler, faziletlerin elde edilmesine engel olan ruh hastalıkları, bunların tedavi usulleri, lisan terbiyesi ve konuşma âdâbını konu edinmiştir”(Kahraman 1989: 15). İkinci bölümde Kınalı-zâde Müslüman bir Türk ailesinin nasıl olması gerektiği üzerinde durur. Bu bölümde Kınâlı-zâde, ailede fertler arasındaki görev dağılımı, aile eğitimi, aile içerisinde uyulması gereken kurallar, sakınılması gereken davranışlar hakkında bilgiler verip çeşitli tavsiyelerde bulunmaktadır. Eserin üçüncü bölümü devlet yönetimi ve siyaset anlayışıyla ilgilidir. Kınalı-zâde, devlet yönetimi ile ilgili bilgiler verirken tarihten de örnekler vermektedir. Yönetim, adalet, askeriye, devlet toplum ilişkisi üzerinde duran müellif adalet kavramına özellikle vurguda bulunmuştur. Pek çok yazma nüshası bulunan eser daha sonra yazılan ahlak konulu eserlere kaynaklık etmiştir. Çalışma, 16. yüzyılda gelişmeye başlayan estetik nesirle kaleme alınmıştır. Eser uzun süre Osmanlı Devletinde okullarda ve medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur. Ahlâk-ı Alâî'yi Osman-zâde Ahmed Tâib (Hülâsatü’l-Ahlâk) Yağlıkçı-zâde Ahmed Rıfat (Bergüzâr, Bergüzâr-ı Ahlâk) adlarıyla özetlenmiştir. Ahlâk-ı Alâî, Batı dillerine de tercüme edilmiştir. Eser, ayrıca Latin harfleriyle iki ayrı cilt halinde ve bazı konuları sadeleştirmek suretiyle yayımlanmıştır. Mukaddime ile birinci bölümü birinci cilt olarak Hüseyin Algül, diğer bölümleri Ahmet Kahraman tarafından ikinci cilt olarak basmıştır (Kahraman 1989: 15-16).
2.Divan: Kaynaklarda mürettep bir Divan’ı olduğu kayıtlı ise de ele geçmemiştir.
3.Münşeât-ı Kınâlı-zâde: Türkiye ve Dünya kütüphanelerinde birçok yazma nüshası vardır (Süleymaniye Esad Efedi, nr. 3300, 3314; Kahire Hidiv Kütüphanesi Türkçe Yazmalar 8660/1, Vatikan Kütüphanesi Türkçe Yazmaları, Vat. Turco 96).
4.Muammeyât: (Nuruosmaniye Ktp.,nr. 4289; 34Nk 4965/16).
5.Târîh-i Kınâlı-zâde (Râgıb Paşa Ktp.,nr. 984).
6.Nüzhet-nâme
7.Kaside fî medhi’n-nebî, Manzûme (Mülemmâ) : Hz. peygamber övgüsü için yazılmış, Arapça-Farsça –Türkçe 63 beyitten oluşan bir kasidedir (Aksoy, 1988: 125-144).
8.İnşaa-i atik
9.Risâle-i vucûd
10.Siyer-i Nebî ve Târîh-i Hulefâ (Kitabın yazara aidiyeti şüphelidir)(Oktay, 62-63).
B. Arapça Eserleri
1. El-Es’âf fî ahkâmi’l-evkâf: Arapça olan bu eser, istibdâl ve istîcârla ilgili fıkhi hükümlerden söz eden bir eserdir (Süleymaniye Ktp. Şehid Ali Paşa nr. 185; Hacı Mahmut Efendi nr. 1076; 45 Hk 1579).
2. Risâle fi’l-vakfı’n-nukûd: Vakıflarla ilgili hükümleri içerir (Süleymaniye Ktp. Düğümlü Baba nr. 446 / 9)Âtıf Efendi Ktp. Nr. 1778 / 6).
3. Hâşiye ‘alâ envâri’t-tenzîlli’l-Beyzâvî: Beyzâvî’nin eserinin haşiyesidir (Beyazıt Devlet Ktp.,Veliyyüddin Efendi, nr. 81; TSMK, III. Ahmed, nr. 1541/47).
4. Tabakâtü’l-Hanefiyye: Eserde fakihler; dinde, mezhepte ve meselede müctehid olmak üzere üç tabakada değerlendirilmektedir (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 4662; İstanbul Arkeoloji Müzesi Ktp.,nr. 411.
5. Tabaķâtü’l-müctehidîn:Müctehid tabakalarını sıralamıştır (Oktay, 2005: 65).
6. Hâşiye ale’d-Dürer ve’l-Gurer (ilâ Nisfihî) veya Hâşiye ale’l-Durerve’l-Gurer li Molla Hüsrev: Molla Hüsrev’in Dürer ve Gürer adlı eserinin kısmen yapılmış haşiyesidir (Beyazıt Devlet Ktp. Veliyüttin Efendi, nr. 1107, 1115).
7. Hâşiye ale’l-Keşşâf li’z-Zemahşeri: Zemahşerî’nin meşhur eserin haşiyedir (Süleymaniye Ktp. Mihrişah sultan nr. 3913; Esad Efendi, nr. 1556 / 1).
8.Kaside-i Mülemmâ: Altmış üç beyitlik bir mülemmadır (Aksoy, 1993: 125-144).
9.Hâşiye alâ kitâbi’l-kerâheti mine’l-Hidâye, Hâşiye alâ kitabi’l-hidâye: Şeyhülislâm Burhâneddîn b. Ebî Bekir Merginânî’nin Hanefi fıkhına ait eserinin bir bölümüne yapılan haşiyedir.
10.Risâletü’s-seyfiyye
11.Risâletü’l-kalemiyye (Süleymaniye Ktp., Esat Efendi, nr. 3724; Millet Ktp.,nr: 433/2; 43).
12.Risâle fî mufâharatı’s-seyf ve’l-kalem
13.Hâşiye (veya Ta’lîkât) alâ Hasan Çelebi li-şerhi’l-Mevâkıf: Kadı Adudüdîn’nin Mevâkıf adlı kitabına 1482 yılında ölen Hasan Çelebi tarafından yazılan Hâşiye’ye Hâşiye’dir (Beyazıt Devlet Ktp.,Veliyyüddin Efendi, nr. 81; Topkapı Sarayı Ktp.,Ahmed III, nr. 15411 / 47).
14.Tecrîd hâşiyesi veya Hâşiye alâ şerhi tecrîdi’l-akâid lî Seyyid Şerîf Cürcânî: Haşiye-i tecrid Şemseddin el-İsfahânî’nin Nasîrüddîn Tûsî’nin Tecrîdü’l-Kelâm adlı eserine yazdığı şerhe Seyyid Şerif el-Cürcânî’nin (ö. 816/1413) kaleme aldığı haşiyedir.
15. Şerhu Kasîdeti’l-Bürde
16. Risâle fî tahkîki’l-bahsi’n-nefsi’l-emir
17. Tehzîbü’ş-şekâik fî takrîbi’l-hakâik
18. Bahs fi î’rabu’l-Kur’ân: Bazı kaynaklarda müellifin Şeyh Bedreddin el-Gâzî ile tefsir konularında müzakerelerde bulunduğu bir kitabı 34 Atf 1928/2 olduğundan söz edilmektedir. O, bu kitap olmalıdır.
19. Risâle fi’l-muhâkema beyne Ebî Hayyân ve tilmizihi li Bedreddîn el-gazzi el-şâmî
20. Hâşiye şerhu’l-kâfiye li’l-mevlâ Abdurrahman Câmî
21. Muhtasar fî zikri’t-tabakati’l-hanefiye
22. Tabakâtü’l-müctehidîn; Müctehid tabakalarını sıralamıştır.
23. Risâle fî beyâni’l-istılâhâtı’l-mutadâvilât fî kutubi’l-fıkh veya Risâle fî tabakâti’l-mesâ’il: Hanefi mezhebinde ele alınan meseleler hakkında yazılmıştır. Brockelmann birisi Berlin, diğeri Leiden, bir diğeri de Vatikan’da olmak üzere elle yazılmış sadece üç nüshasının olduğunu söyler. Ancak İstanbul kütüphanelerinde başka nüshalarının da bulunduğu tespit edilmiştir.
24. Risâle fi’l-gasb: Brockelmann bunun sadece Hindistan’da elle yazılmış bir nüshası olduğunu belirtir.
25. Risâle fi’l-vücûdi’z-zihnî: Brockelmann elle yazılmış tek nüshasının Berlin’de olduğunu belirtir.
26. Risâle fî letâifi’l-hamse: Brockelmann tek nüshasının Leiden’de olduğunu belirtir. Ancak İstanbul Kütüphanelerinde başka nüshaları tespit edilmiştir (34 Nk 4909/5).
27. Risâle fî beyâni’d-deverâni’s-sufiyye ve raksihim: Brockelmann birisi İstanbul Esad Efendi, birisi Yıldız, diğeri de İskenderiye olmak üzere elle yazılmış üç nüshanın bulunduğunu belirtir.
28. Risâle fî hakkı’d-deverânve’z-zikri’l-cehrî
29. Risâle fî hüsnü’d-deverân
Müellifin Arapça şiirleri Kutb-i Mekkî’nin (Kutbûddîn Muhammed en-Nehvâlî el-Mekkî) er-Rihletü’s-seniyye adlı eserinde yer almaktadır (Aksoy 2002: 417, Oktay 2005: 62-66).
Kaynakça
Adıvar, Abdülhak Adnan. “Kınalızâde Ali Efendi”. İslam Ansiklopedisi. C. VI. İstanbul: MEB Yay. 709-711.
Aksoy, Hasan (1976). Kınalızade Ali Çelebi, Hayatı, İlmi ve Edebi Şahsiyeti, Arapça Eserlerinin İstanbul Kütüphanelerinde Mevcut Yazma Nüshaları. Bitirme Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Aksoy, Hasan (1988). “Kınâlızâde Ali Çelebi ve Mülemma Na’tı”. MÜİFD. (4-6): 125-133.
Aksoy, Hasan (2002). “Kınâlızâde Ali Efendi”. TDEA. C. 25. İstanbul: Dergah Yay. 416-417.
Algül, Hüseyin (hzl.) (ty.). Kınalızâde, Ahlâk-ı Alâî Ahlak İlmi. İstanbul: Tercüman 1001 Temel Eser Yay.
Ayni, Mehmet Ali (1939). Türk Ahlakçıları.
Bursalı Mehmed Tahir (1939). Ahlak Kitaplarımız. İstanbul.
Cunbur, Müjgan (2001). “Ali”. Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 1. Ankara: AKM Yay. 315-316.
Çavuşoğlu, Mehmet. “ Kınâlızâde”. EI(İng). C. V. 115-116.
Dikmen, Melek (2009). “İlmî ve Edebî Yönü Olan Ispartalı Bir Aile: Kınalızâdeliler”. Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. (22): 105-124.
Ergün, Sadettin Nüzhet (1936). Türk Şairleri I. 414-420.
Fekete, L. Das Heimdes ‘Ali Celebi. “Einesturkischen Defterbearters in Bude”. FontesorientalesOurativ A:S: Tveritinova II. 29-75.
Kahraman, Ahmet (1989). “Ahlâk-ı Alâî”. İslam Ansiklopedisi. C. 2. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 15-16.
Kam, Ferid (1332). "Kınalızade Ali Çelebi". DEFM 1/ 4: 357-379.
Kayabaşı, Bekir (1997). Kâf-zâde Fâ’izî’ninZübdetü’l-Eş’âr’ı. Doktora Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.
Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
Kınalızâde Ali Efendi (1248). Ahlâk-ı Alâi. Mısır: Bulak.
Kınalızâde Ali Efendi (1510-1572) Kongresi Tebliğleri (1998). Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü. Kayseri.17 Mart.
Koç, Mustafa (hzl.) (2007). Kınalızade Ali, Ahlak-ı Alai. İstanbul: Klasik Yay.
Köse, Neşet (1934). “Kınalızade Mîrî ve Oğlu Ali Çelebi”.Ün Mecmuası 1: 2.
“Mîrî Emrullah Efendi” (1986). Türk Dili Edebiyatı Ansiklopedisi (TDEA). C. V. İstanbul: Dergâh Yay. 377.
Köse, Ali (1988).Ahlâk-ı Alâî’nin İkinci Kitabı İlm ü Tedbîrü’l-Menzil’de Eğitim.Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî - Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.
Levend, Âgâh Sırrı (1963/1998). "Ümmet Çağında Ahlak Kitaplarımız". TDAY-B Belleten. 89-115.
Oktay, Ayşe Sıdıka (1996). Kınalızade Ali Efendi ve Ahlâk-ı Alâî. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Oktay, Ayse Sıdıka (2002). “Kınalızâde Ali Efendi’nin Hayatı ve Ahlâk-ı Alâî İsimli Eseri”. Divan İlmî Araştırmalar.12 (1): 192.
Oktay, Ayse Sıdıka (2005). Kınalızâde Ali Efendi ve Ahlâk-ı Alâî. İstanbul: İz Yay.
Öztürk, Hüseyin (1991). Kınalızade Ali Çelebi’de Aile Ahlâkı. Ankara: Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yay.
Saraç, Celal (1959). "Ahlak-ı Alâî". İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi. (1): 19-28.
Sungurhan Eyduran, Aysun (hzl.) (2009). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: Kültür Bakanlığı e-kitap: http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/belge/1-83504/kinalizade-hasan-celebi---tezkiretus-suara.html [erişim tarihi: 20.03.2013]
Şemsettin Sami (1306/1894). Kâmusu’l-A’lâm. C. 5. İstanbul: Mihran Matbaası.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2003). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri I-II-III. Ankara: Bizim Büro Yay.
Unan, Fahri (2004). İdeal Cemiyet, İdeal Devlet, İdeal Hükümdar-Kınalı-zâde Ali’nin Medine-i Fâzılası. Ankara: Lotus Yay.
Uysal, Enver (1986). “Ferit Kam’ın Tercüme-i Hâl Hakkındaki Düşünceleri ve Kınalızade İle İlgili Bir Denemesi”. Uludağ İlahiyat Fakültesi Dergisi. 1(1):133-139.
Uysal, Enver (2007). Kınalızâde’sviews on the moral education of children”. Journal of Moral Education. (37): 333-341.
Yörükân, Yusuf Ziya (1340). “Kınalızade Ali Efendi’nin Terbiye Telâkkisi”. Mihrab. (4): 100-105.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. İBRAHİM HALİL TUĞLUKYayın Tarihi: 23.12.2014Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Rûy- zerdüm şem’ idüp cân riştesin kıldum fitîl
Da’vi-i aşka ikâmet eyledüm rûşen delîl
Gülşen-i kûyun durur cennât ü adnin hâlidin
Kevser-i la’lün durur aynen tüsemmâ selsebîl
Nûr- dîdârunda ol zülf-i nigârıdir gören
Yandı gâyet kurbden güyâ ki perr-i Cebre’îl
Âb içün ayrıldı dîdârından ey mihr-i cemâl
Dögüşüp taşlarla endâmın ser-â-ser itdi nîl
Ey Alî çün dîdeden dûr oldı ol Yûsuf cemâl
Çâre yokdur sana bu gamdan meger sabr-ı cemîl
(Ergün, Sadettin Nüzhet (1936). Türk Şairleri I. 420.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 23.12.2014Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Rûy- zerdüm şem’ idüp cân riştesin kıldum fitîl
Da’vi-i aşka ikâmet eyledüm rûşen delîl
Gülşen-i kûyun durur cennât ü adnin hâlidin
Kevser-i la’lün durur aynen tüsemmâ selsebîl
Nûr- dîdârunda ol zülf-i nigârıdir gören
Yandı gâyet kurbden güyâ ki perr-i Cebre’îl
Âb içün ayrıldı dîdârından ey mihr-i cemâl
Dögüşüp taşlarla endâmın ser-â-ser itdi nîl
Ey Alî çün dîdeden dûr oldı ol Yûsuf cemâl
Çâre yokdur sana bu gamdan meger sabr-ı cemîl
(Ergün, Sadettin Nüzhet (1936). Türk Şairleri I. 420.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Rûy- zerdüm şem’ idüp cân riştesin kıldum fitîl
Da’vi-i aşka ikâmet eyledüm rûşen delîl
Gülşen-i kûyun durur cennât ü adnin hâlidin
Kevser-i la’lün durur aynen tüsemmâ selsebîl
Nûr- dîdârunda ol zülf-i nigârıdir gören
Yandı gâyet kurbden güyâ ki perr-i Cebre’îl
Âb içün ayrıldı dîdârından ey mihr-i cemâl
Dögüşüp taşlarla endâmın ser-â-ser itdi nîl
Ey Alî çün dîdeden dûr oldı ol Yûsuf cemâl
Çâre yokdur sana bu gamdan meger sabr-ı cemîl
(Ergün, Sadettin Nüzhet (1936). Türk Şairleri I. 420.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Rûy- zerdüm şem’ idüp cân riştesin kıldum fitîl
Da’vi-i aşka ikâmet eyledüm rûşen delîl
Gülşen-i kûyun durur cennât ü adnin hâlidin
Kevser-i la’lün durur aynen tüsemmâ selsebîl
Nûr- dîdârunda ol zülf-i nigârıdir gören
Yandı gâyet kurbden güyâ ki perr-i Cebre’îl
Âb içün ayrıldı dîdârından ey mihr-i cemâl
Dögüşüp taşlarla endâmın ser-â-ser itdi nîl
Ey Alî çün dîdeden dûr oldı ol Yûsuf cemâl
Çâre yokdur sana bu gamdan meger sabr-ı cemîl
(Ergün, Sadettin Nüzhet (1936). Türk Şairleri I. 420.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | SELÂMÎ, Molla Sinan | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | MEHMED ALİ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | DEMİRCİOĞLU, Osman Aydemir | d. 1948 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | REŞÎDÎ, Abdurreşid Han | d. 1510 - ö. 1560 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | YARKENDÎ, Yusuf Kedirhan | d. ? - ö. 1572 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | İLHÂMÎ, Şeyh Mehmed İlhâmî Efendi | d. ? - ö. 1572 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | ŞUHÛDÎ, Acem-zâde Şuhûdî Çelebi | d. ? - ö. 1572 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | VAHYÎ, Açuk Kadıoğlu Mustafâ Vahyî Efendi | d. ? - ö. 1542 | Meslek | Görüntüle |
9 | ÂBİD, Feyzullah Efendi | d. ? - ö. 1780 | Meslek | Görüntüle |
10 | ŞEYHÎ, Şeyhî Mehmed Efendi b. Mahmud Efendi | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | ÇAMÇAK MEHMED ÇELEBİ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | GUBÂRÎ, Abdurrahman Efendi | d. ? - ö. 1566 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | İLÂHÎ-ZÂDE, Ali Efendi | d. ? - ö. 1618 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | FÂ'İK, Abdülkerîm Fâ'ik, Bağdatlı | d. ? - ö. 1855 ds. | Madde Adı | Görüntüle |
15 | Tokadî-zâde/Kadı-zâde Şeyh Mehmed Efendi | d. ? - ö. Nisan 1636 | Madde Adı | Görüntüle |
16 | ŞEKÎB, Paşmakçı-zâde Seyyid Mehmed Şekîb Efendi | d. 1577 - ö. 1689 | Madde Adı | Görüntüle |