ES'AD, Hâce-zâde

(d. 10 Muharrem 978/14 Haziran 1570 - ö. 1034/1625)
divan şâir ve nâsiri
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Es‘ad Mehmed Efendi, 10 Muharrem 978/ 14 Haziran 1570’te İstanbul’da doğdu. Babası I. Ahmed devrinde şeyhülislamlık görevinde bulunan ve Tâcü’t-tevârîh adlı eseriyle tanınan Hoca Sa’deddin Efendi'dir. Tahsil hayatına babasından ve Molla Tevfik Gîlânî’den aldığı derslerle başlamıştır, Haziran 1588’de on sekiz yaşında iken Haseki medresesine mülâzım olmuştur. Sahn-ı Semân, Sultan Selim ve Süleymaniye medreselerinde müderrislik görevinin ardından, kadılık, Anadolu ve Rumeli kazaskerlikleri görevlerini ifa etti. Es‘ad Efendi, hac seyahati dönüşü 2 Temmuz 1615’te Konya yolunda iken veba hastalığına yakalanan ağabeyi Şeyhülislâm Mehmed Efendi’nin ölüm haberini ve kendisinin şeyhülislâmlığa tayin haberini aynı anda almıştır. Kırk altı yaşında meşihat makamına tayin olunan Es‘ad Efendi, padişahlığın I. Ahmed (öl. 1617), I. Mustafa (öl. 1639), II. Osman (öl. 1622) ve yine I. Mustafa, IV. Murad (öl. 1640) arasında dört defa el değiştirdiği döneme denk düşen zaman dilimlerinde iki defa bu makama tayin edilmiş ve toplam sekiz yıl altı ay şeyhülislamlık yapmıştır. I. Mustafa’nın tahta geçmesinde (1618) oynadığı rol dolayısıyla da II. Osman’ın düşmanlığını kazanmış, II. Osman padişah olduğunda Es‘ad Efendi’nin yetkisini sınırlayarak ona yalnız fetva işlerini bırakıp ilmiye mansıplarının tevcihini, yani ulemânın sırasını düzenleme yetkisini hocası Ömer Efendi’ye vermiştir. Şeyhülislâmların sefere gitmesi âdet olmadığı halde Es‘ad Efendi, II. Osman’ın gönlünü almak için Hotin seferine katılmıştır. II. Osman geleneğin dışına çıkarak Es‘ad Efendi’nin kızı Âkile (Ukayla) Hanım ile evlenme isteğine Es‘ad Efendi başlangıçta karşı çıksa da sonra güçlükle rıza göstermiştir. Aralarındaki soğukluk sebebiyle damadından daima uzak duran Es‘ad Efendi, ancak çok önemli meseleler ortaya çıktığında saraya gitmiştir. II. Osman’nın hacca gitme isteğine Es‘ad Efendi ve diğer bazı ulemâ karşı çıkıp padişahı hacca gitmekten vazgeçirmeye çalışmışlardır. Es‘ad Efendi, padişahların hacca gitmekten çok adaletle hükmetmesi gerektiğini, zira büyük bir fitne tehlikesinin baş gösterdiği fetvasını verdiyse de, padişah -bir rivayete göre- fetvaları yırtmış ve Hoca Ömer’in de etkisiyle kararından dönmemiştir. Es‘ad Efendi, bütün çabalarına rağmen olayların büyüyüp önü alınamayacak boyutlara ulaşmasına ve çıkan isyanda II. Osman’ın öldürülmesine engel olamamıştır. Daha sonra damadının cenazesine de gitmeyince görevinden istifa etmiş sayıldı (21 Mayıs 1622/10, Recep 1031). Bir yıl sonra, Ekim 1623 (Zilhicce 1032)’te IV. Murad zamanında, halefi Zekeriyyâ-zâde Yahya Efendi’nin, veziriazam Kemankeş Ali Paşa’nın tesiriyle azlini müteakip ikinci defa şeyhülislâmlığa tayin edilen Es‘ad Efendi, bu ikinci görevi sırasında veziriazamla geçinemedi. Es‘ad Efendi, bir yıl yedi ay süren bu görevi sırasında 14 Şaban 1034’te / 22 Mayıs 1625 vefat etti ve Eyüp’te babasının yaptırdığı aile mezarlığına defnedildi. Şu mısralar ölümüne düşülen tarihlerdir:

Eyledi Es‘ad Efendi cennet-i adni mekân

Es‘adu’r-Rûm gitdi ukbâya (Ergun, 1936, III:1320)

 Es‘ad Efendi devrinin büyük âlimlerinden biri kabul edilmektedir. Bunda, Türkçe Arapça ve Farsça’ya son derece hâkim olan Es‘ad Efendi’nin küçük yaşta babasından ve hocalarından aldığı kuvvetli tahsilin etkili olduğu düşünülebilir. Makul düşünceli, dürüst, takva sahibi olan Es‘ad Efendi’nin Aziz Mahmud Hüdâyî’ye intisap ettiği, Celvetî tarikatına girdiği ve ondan Celvetiyye tarikatında hilafet aldığı da kaynaklarda yer almıştır. Cömert, her zaman ihtiyaç sahibi kimselere yardım eden biri kabul edilmektedir.

Es‘ad Efendi, çeşitli üst düzey memuriyet hayatının akabinde Osmanlı bürokrasisinin en üst kademelerinden biri olan şeyhülislamlık makamında görev yapmış ve telif ettiği eserler ile aydın sorumluluğunu yerine getirmiştir. Eserlerinde baktığımızda meslekî kimliği ile bütünleşen eserler vücuda getirdiği görülmektedir. Bir aklâk/etik kitabı olan Gülistân’ı tercüme etmenin yanında İslam büyüklerinden dört halifenin hilyelerini anlatan Gülistân-ı Şemâil, Cuma gününün faziletlerini anlatan eseri Fezâil-i Cum‘a ve yazıldığı dönemden bugüne İslam dünyası için her dönemde rağbet Kaside-i Bürde Tahmisi onun meslekî kimliğine uygun eserler verdiğinin kanıtı sayılabilir.

Bu eseleri incelediğimizde Gülistân-ı Şemâil dışındakileri manzum-mensur karışık eserler olduğu görülmektedir. Eserlerinde kullandığı dile bakılırsa Es‘ad Efendi Arapça ve Farsça’ya şiir dilinde kullanacak düzeyde vakıftır. Nesir dilinde yer yer uzun tamlamalar kullandığı görülmektedir. Manzumelerde daha sade bir dil kullandığı söylenebilir. Şiirlerinde Türkçe atasözü ve deyimlerden de yararlandığı, yerli hatta Türkçe’yi kullanma konusunda bilinçli ve istekli olduğu, Gül-i Handân adlı eserinin mukaddimesinde zikredilmektedir. Zira Es‘ad Efendi, Gül-i Handân’ı tercüme etmekle Farisi elbise giymiş bir güzel gelinin elbisesini değiştirip Türkî elbise giydirdiğini ifade etmektedir. Gül-i Handân’daki manzumeler ahenk unsurları bakımından incelendiğinde birkaç manzumede vezin kusurları olsa da Es‘ad Efendi’nin vezin ve kafiye konusunda da yeterli alt yapıyı taşıdığı görülür.

1. Gül-i Handân: Sadî’nin Gülistân adlı eserinin Osmanlı sahasında yapılan ilk tercümelerinden biridir. Yurtiçi ve yurtdışı kütüphanelerinde 10 nüshası bulunmaktadır. Eser Sadî’nin eserinin aslına sadık kalınarak tercüme edilmiş manzum mensur nitelikli bir eserdir. Es‘ad Efendi eserini I. Ahmed adına tercüme etmiştir.

2. Gülistân-ı Şemâil: Dört halifenin hilyesini konu alan bu eserin şu ana kadar tek nüshası tespit edilebilmiştir. Nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi Damat İbrahim Paşa, Nr. 381’de kayıtlıdır. Mesnevi nazım şekliyle kaleme alınmış ve hilye-i enbiyâların tertibine benzer bir tertiple hazırlanmıştır. Dört halifenin ayrı ayrı ele alındığı eserde önce hilye başlıklı bölümlerde halifenin dış görünüşü ve tavırlarıyla ilgili hadisler Arapça olarak yazılmıştır.

3. Tahmîs-i Kasîde-i Bürde: Bûsîrî’nin aynı Kasîde-i Bürde adlı eserine Es‘ad Efendi ’nin yaptığı tahmistir. Biyografik kaynaklar bu eserden övgüyle söz etmektedirler (Kâtip Çelebi 1286 II: 70; Atâî 1851, 692). Eserin Süleymaniye Kütüphanesi Nafiz Paşa 846’da kayıtlı 19 varaktan oluşan ve Fatih 0005431’de kayıtlı 166b-185a varaklar arasında bulunan iki nüshası vardır.

4. Fezâil-i Cum’a: Eserin tespit edilen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Hamidiye ,Nr. 0000539’da kayıtlıdır. Cuma gününün faziletlerini anlatan mensur bir eser olup yer yer manzum metinler mevcuttur. Eser, Sultan Ahmed’e dua ile son bulmaktadır.

5. Divan : Bazı kaynaklarda Esa’d Efendi’nin Tükçe ve Farsça divanları olduğu kayıtlıdır (Bilkan-Çetindağ, 2006: 81; Aktepe, 1995: 341). S. Nüzhet Ergun’un iddiası ise (Ergun 1936, III: 1320), bazı tezkirelerde Es‘ad Efendi adına kayıtlı şiirlerin çoğunun Selanikli Es‘ad’a ait olduğudur. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda, Es‘ad Efendi’nin Divan’ının varlığı henüz tespit edilememiştir.

Bu eserler dışında Süleymâniye Kütüphanesi Uşşaki Tekkesi 000030-01’de Es‘ad adına kayıtlı Hârhâr-ı Düşman-âzâr adlı dokuz varaktan ibaret bir eser daha vardır.

Kaynakça

Aksoy, Hasan(1978). "Es'ad Efendi". Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. İstanbul: Dergah Yay.111/84.

Aktepe. Münir (1995). "Esad Efendi. Hocazâde". İslâm Ansiklopedisi. C.11.İstanbul: TDV Yay. 340-1.

Aktepe, Münir (1988). "Es'ad Efendi". İslam Ansiklopedisi. C. IV. İstanbul: MEB Yay. 358.

Aktepe, Münir (1995) . "Es'ad Efendi. Hocazâde". İslam Ansiklopedisi. C. XI. İstanbul: TDV Yay. 1995. 340.

Bilkan, Ali Fuat ve  Yusuf Çetindağ (2006) Şeyhülislam Şairler. Ankara: Hece Yay.

Erdem, Sâdık (hzl.) (1994). Râmiz ve Âdâb-ı Zurafa'sı [İnceleme-Tenkidli Metin-İndeks-Söz-lük]. Ankara: AKM Yay.

İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Gelibolulu Âlî, Künhü'l-ahbâr'ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay. 

Kartal, Ahmet (2001). “Sa‘dî-i Şîrâzî’nin Bostân İsimli Eserinin Türkçe Tercüme ve Şerhleri”. Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi (5): 99-120.

Kartal, Ahmet (2001). “Sa‘dî-i Şîrâzî’nin Gülistân İsimli Eseri’nin Türkçe Tercümeleri”. Bilig (16): 99-125.

Kilisli Rifat (1962). Şeyh İskenderiyye-i Şîrâzî. Gülistan. İstanbul: Yeni Matbaa.

Koçin, Abdulhakim (1991). Zaifî ve Bustân'ı Nesâyıh'ı [İnceleme ve Tenkitli Metin]. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) 2001). Mehmed Nâil Tuman. Tuhfe-i Nâ’ilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri.  C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.

Kutluk, İbrahim (hzl.) Kınalızade Hasan Çelebi. Tezkiretü’ş-Şu‘arâ. Ankara: TTK Yay.

Kutluk, İbrahim (hzl.)  (1997). Beyânî, Tezkiretü'ş-şuarâ. Ankara: TTK Yay. 7. 

Mehmed Süreyyâ (1311). Sicill-i Osmânî. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 

Osman Fâik (1307). Zübde-i Gülistân. Dersaadet.

Özcan, Abdülkadir (1989) Nevîzâde Atâyî. Hadâ’iku’l-Hakâyık fî-Tekmîleti’ş-Şakâyık (Şakâiku’n- Nu‘mâniyye ve Zeylleri). İstanbul: Çağrı Yay.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şakaik-ı Nu'maniye ve Zeyilleri. Mecdî, Hadaiku'ş-kakâik. İstanbul: Çağrı Yay. 

Özdemir, Mehmet (2011). Türk Edebiyatında Gülistan Tercümeleri ve 17 Yüzyıl Yazarlarından Hocazâde Esad Efendi’nin Gül-i Handan’ı. Doktora Tezi.  Ankara:  Gazi Üniversitesi. 133-134.

Özkan, Mustafa (hzl.) (1993). Mahmûd b. Kâdî-i Manyâs: Gülistân Tercümesi (Giriş-İnceleme- Metin-Sözlük). Ankara: TDK Yay. 

Torun, Kevser (2002). Es`ad Mehmed Efendi`nin Hayatı, Eserleri ve Gülistan-ı Şemail`i. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Yıldırım, Nimet (1996). Sa'di-yi Şirazi`nin Bostan ve Gülistan`ında Sözdizimi. Doktora Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.

Yılmaz, Büyükkarcı, Fatma (2001). Za`ifi'nin Manzum Gülistan Tercümesi: Kitab-ı Nigaristan-ı Şehristan-ı Dırahtistan-ı Sebzistan. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Yılmaz, Ozan (2007). “Klâsik Şerh Edebiyatı Literatürü”. TALİD: Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi 5 (9):271-304.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET ÖZDEMİR
Yayın Tarihi: 01.03.2015
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Mesnevî li-mü’ellifihi 

 Sîm ü zer dirsen beş on günde gider

Bir dükenmez mâldur ammâ hüner

 

Mâl-ı Kârûn olsa yanunda eger

Ejdehâ gibi âhir anı da yer

 

Câvidândur devlet-i ilm ü kemâl

Zıll-ı zâyildür bekem bu câh u mâl

 

Mâl-ı devlet ki gelür gâhî gider

Akl-ı kâmil sâhibi anı yetür

 

İftihâr eylerse câhil câh ile

Kalmaz ammâ câh dâyim câh ile

 

Câhil-i magrûr olur bî-i'tibâr

Ehl-i ‘ilmün kadri olur ber-karâr

 

İlm ü ‘irfân devleti pâyendedür

Çeşme-i fazl ü hüner zâyendedür

 

Âlem-i ma'zûlün artar izzeti

Halk ider cânıyla ana hürmeti

 

Sûret-i ‘uzletde çok izzet bulur

Anun içün mâyil-i uzlet olur

 

Kande varsa sadr-ı ‘âlî kadr olur

Âsmân-ı kadre rûşen bedr olur

 

İhtiyâr eylerse ger saff-ı ni'âl

Bûs ider na'lin anun gökde hilâl

 

Gam degildür kîsesi olsa tehî

Âlem-i ma'nînin oldur çün şehi

 

Kendi olmuş zer gibi kâmil-ayâr

Cümle ‘âlem eyler ana i'tibâr

 

Kanda ahşamlarsa bezme şem‘ olur

Yanına erbâb-ı meclis cem' olur

 

Nûr-ı ‘ilminden iderler iktibâs

Lutf-ı tab'ından iderler iltimâs

 

Halka emr-i hâliki ta’lîm ider

Herkes ana lâ-cerem ta'zîm ider

 

Hamdü li’llâh dâver-i ferhunde-fer

Şehriyâr-ı a’zam-ı nîgû-siyer

 

Sâye-i Hak pâdişâh-ı bahr ü ber

Ya’ni sultân Ahmed-i rûşen-güher

 

Sâyesinde hoş geçer erbâb-ı ilm

Âleme meftûhdur erbâb-ı ilm

 

Âlim ile câhili hoş fark ider

Âlemi deryâ-yı lutfa gark ider

 

Müstakîm ile sakîmi ayırur

İlm-i dînüñ hürmetini kayırur

 

Ehl-i ilm olanları tevkîr ider

Ehl-i cehl olanları tahkîr ider

 

Ehl-i fazl u dânişe ikbâl ider

Her birin ikrâmile hoş-hâl ider

 

Dest-i hattı dâmen-i şer'i tutar

Emr-i şer’i dâ'imâ mer’i tutar

 

Devletinde ehl olanlar şâddur

Kişver-i ilm ü hüner âbâddur

 

Kim ki nâm-ı pâkine teélîf ider

Kalbin anuñ lutfile taltîf ider

 

Eyler ol Sultân-ı Mahmûdu’s-sıfât

Zümre-i irfâna dâyim iltifât

 

Es‘ad anuñ sıdk ile dâ’îsidür

Midhati meydânınuñ sâ’îsidür

 

Gülşen-i vasfında tâze gül gibi

Defter-i medhin okur bülbül gibi

 

Şevk-i lutfile göñül pür-şevk olur

Sükker-i vasf ile dil pür-zevk olur

 

Ehl-i tab’ olur esîr-i iltifât

İltifâtı baña virmişdür hayât

 

Lezzet-i eltâf-ı sultân ile ben

Olmışam tûtî gibi şekker-şiken

 

Medhi gülzârında idüp gulgule

Olmışam gâlib hezârân bülbüle

 

Çarh anuñ dil-hâhı üzre devr ide

Nûr-ı ‘adli def ‘-i zulmi cevr ide

 

Nâmı dâyim hayr ile mezkûr ola

Devletinde ‘ilm-i dîn ma’mûr ola

 

Sâyesinde nice te’lîf-i latîf

Yazılup añlasun ol nâm-ı şerîf

 

Taht-ı baht üzre virüp ‘ömr-i dırâz

Hak iki ‘âlemde itsün ser-firâz

(Mehmet Özdemir (2011). Türk Edebiyatında Gülistan Tercümeleri ve 17 Yüzyıl Yazarlarından Hocazâde Esad Efendi’nin Gül-i Handan’ı. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 133-134.)

 

 

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1KEŞFÎ, Keşfî Çelebid. ? - ö. 1546-47\'den önceDoğum YeriGörüntüle
2AZÎZ, Abdülazîz bin Hoca Sâdeddînd. 1575 - ö. 1618Doğum YeriGörüntüle
3MÂCİD, Mustafa Çelebid. ? - ö. 1719-20’den sonraDoğum YeriGörüntüle
4HÂLETÎ, Azmî-zâded. 1570 - ö. 1631Doğum YılıGörüntüle
5SÂLİK, Halild. ? - ö. 1625-26 veya 1722-23Ölüm YılıGörüntüle
6MEHMED, Mîr Eyyûbî Mehmed Efendi b. Seyyid Selâm Efendid. ? - ö. 1625-26Ölüm YılıGörüntüle
7BAHŞÎ, Bahşî Çelebid. ? - ö. 1625Ölüm YılıGörüntüle
8EŞREF, Muîneddin Eşref Efendid. ? - ö. 1587MeslekGörüntüle
9MEHMED, Hoca Sa'deddin Efendi-zâde Mehmed Efendi (Çelebi Müftî)d. 27 Şubat 1578 - ö. 2 Temmuz 1615MeslekGörüntüle
10ÇELEBİ-ZÂDE ÂSIM, İsmâ'ild. 1685? - ö. 1760MeslekGörüntüle
11HALÎL, Halîl Efendid. ? - ö. 1717/1718Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12Nazmî, Seyyid Ali Nazmî Efendid. ? - ö. 1655Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13ÇENGÎ, Yûsuf Deded. 1605 - ö. 1669Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14KÂNİ'Îd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15MEDHÎ, Medhî-i Üskübîd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
16MEHMED CEMÂLEDDÎN EFENDİd. 1848 - ö. 1917Madde AdıGörüntüle