Madde Detay
ES'AD, Hâce-zâde
(d. 10 Muharrem 978/14 Haziran 1570 - ö. 1034/1625)
divan şâir ve nâsiri
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Es‘ad Mehmed Efendi, 10 Muharrem 978/ 14 Haziran 1570’te İstanbul’da doğdu. Babası I. Ahmed devrinde şeyhülislamlık görevinde bulunan ve Tâcü’t-tevârîh adlı eseriyle tanınan Hoca Sa’deddin Efendi'dir. Tahsil hayatına babasından ve Molla Tevfik Gîlânî’den aldığı derslerle başlamıştır, Haziran 1588’de on sekiz yaşında iken Haseki medresesine mülâzım olmuştur. Sahn-ı Semân, Sultan Selim ve Süleymaniye medreselerinde müderrislik görevinin ardından, kadılık, Anadolu ve Rumeli kazaskerlikleri görevlerini ifa etti. Es‘ad Efendi, hac seyahati dönüşü 2 Temmuz 1615’te Konya yolunda iken veba hastalığına yakalanan ağabeyi Şeyhülislâm Mehmed Efendi’nin ölüm haberini ve kendisinin şeyhülislâmlığa tayin haberini aynı anda almıştır. Kırk altı yaşında meşihat makamına tayin olunan Es‘ad Efendi, padişahlığın I. Ahmed (öl. 1617), I. Mustafa (öl. 1639), II. Osman (öl. 1622) ve yine I. Mustafa, IV. Murad (öl. 1640) arasında dört defa el değiştirdiği döneme denk düşen zaman dilimlerinde iki defa bu makama tayin edilmiş ve toplam sekiz yıl altı ay şeyhülislamlık yapmıştır. I. Mustafa’nın tahta geçmesinde (1618) oynadığı rol dolayısıyla da II. Osman’ın düşmanlığını kazanmış, II. Osman padişah olduğunda Es‘ad Efendi’nin yetkisini sınırlayarak ona yalnız fetva işlerini bırakıp ilmiye mansıplarının tevcihini, yani ulemânın sırasını düzenleme yetkisini hocası Ömer Efendi’ye vermiştir. Şeyhülislâmların sefere gitmesi âdet olmadığı halde Es‘ad Efendi, II. Osman’ın gönlünü almak için Hotin seferine katılmıştır. II. Osman geleneğin dışına çıkarak Es‘ad Efendi’nin kızı Âkile (Ukayla) Hanım ile evlenme isteğine Es‘ad Efendi başlangıçta karşı çıksa da sonra güçlükle rıza göstermiştir. Aralarındaki soğukluk sebebiyle damadından daima uzak duran Es‘ad Efendi, ancak çok önemli meseleler ortaya çıktığında saraya gitmiştir. II. Osman’nın hacca gitme isteğine Es‘ad Efendi ve diğer bazı ulemâ karşı çıkıp padişahı hacca gitmekten vazgeçirmeye çalışmışlardır. Es‘ad Efendi, padişahların hacca gitmekten çok adaletle hükmetmesi gerektiğini, zira büyük bir fitne tehlikesinin baş gösterdiği fetvasını verdiyse de, padişah -bir rivayete göre- fetvaları yırtmış ve Hoca Ömer’in de etkisiyle kararından dönmemiştir. Es‘ad Efendi, bütün çabalarına rağmen olayların büyüyüp önü alınamayacak boyutlara ulaşmasına ve çıkan isyanda II. Osman’ın öldürülmesine engel olamamıştır. Daha sonra damadının cenazesine de gitmeyince görevinden istifa etmiş sayıldı (21 Mayıs 1622/10, Recep 1031). Bir yıl sonra, Ekim 1623 (Zilhicce 1032)’te IV. Murad zamanında, halefi Zekeriyyâ-zâde Yahya Efendi’nin, veziriazam Kemankeş Ali Paşa’nın tesiriyle azlini müteakip ikinci defa şeyhülislâmlığa tayin edilen Es‘ad Efendi, bu ikinci görevi sırasında veziriazamla geçinemedi. Es‘ad Efendi, bir yıl yedi ay süren bu görevi sırasında 14 Şaban 1034’te / 22 Mayıs 1625 vefat etti ve Eyüp’te babasının yaptırdığı aile mezarlığına defnedildi. Şu mısralar ölümüne düşülen tarihlerdir:
Eyledi Es‘ad Efendi cennet-i adni mekân
Es‘adu’r-Rûm gitdi ukbâya (Ergun, 1936, III:1320)
Es‘ad Efendi devrinin büyük âlimlerinden biri kabul edilmektedir. Bunda, Türkçe Arapça ve Farsça’ya son derece hâkim olan Es‘ad Efendi’nin küçük yaşta babasından ve hocalarından aldığı kuvvetli tahsilin etkili olduğu düşünülebilir. Makul düşünceli, dürüst, takva sahibi olan Es‘ad Efendi’nin Aziz Mahmud Hüdâyî’ye intisap ettiği, Celvetî tarikatına girdiği ve ondan Celvetiyye tarikatında hilafet aldığı da kaynaklarda yer almıştır. Cömert, her zaman ihtiyaç sahibi kimselere yardım eden biri kabul edilmektedir.
Es‘ad Efendi, çeşitli üst düzey memuriyet hayatının akabinde Osmanlı bürokrasisinin en üst kademelerinden biri olan şeyhülislamlık makamında görev yapmış ve telif ettiği eserler ile aydın sorumluluğunu yerine getirmiştir. Eserlerinde baktığımızda meslekî kimliği ile bütünleşen eserler vücuda getirdiği görülmektedir. Bir aklâk/etik kitabı olan Gülistân’ı tercüme etmenin yanında İslam büyüklerinden dört halifenin hilyelerini anlatan Gülistân-ı Şemâil, Cuma gününün faziletlerini anlatan eseri Fezâil-i Cum‘a ve yazıldığı dönemden bugüne İslam dünyası için her dönemde rağbet Kaside-i Bürde Tahmisi onun meslekî kimliğine uygun eserler verdiğinin kanıtı sayılabilir.
Bu eseleri incelediğimizde Gülistân-ı Şemâil dışındakileri manzum-mensur karışık eserler olduğu görülmektedir. Eserlerinde kullandığı dile bakılırsa Es‘ad Efendi Arapça ve Farsça’ya şiir dilinde kullanacak düzeyde vakıftır. Nesir dilinde yer yer uzun tamlamalar kullandığı görülmektedir. Manzumelerde daha sade bir dil kullandığı söylenebilir. Şiirlerinde Türkçe atasözü ve deyimlerden de yararlandığı, yerli hatta Türkçe’yi kullanma konusunda bilinçli ve istekli olduğu, Gül-i Handân adlı eserinin mukaddimesinde zikredilmektedir. Zira Es‘ad Efendi, Gül-i Handân’ı tercüme etmekle Farisi elbise giymiş bir güzel gelinin elbisesini değiştirip Türkî elbise giydirdiğini ifade etmektedir. Gül-i Handân’daki manzumeler ahenk unsurları bakımından incelendiğinde birkaç manzumede vezin kusurları olsa da Es‘ad Efendi’nin vezin ve kafiye konusunda da yeterli alt yapıyı taşıdığı görülür.
1. Gül-i Handân: Sadî’nin Gülistân adlı eserinin Osmanlı sahasında yapılan ilk tercümelerinden biridir. Yurtiçi ve yurtdışı kütüphanelerinde 10 nüshası bulunmaktadır. Eser Sadî’nin eserinin aslına sadık kalınarak tercüme edilmiş manzum mensur nitelikli bir eserdir. Es‘ad Efendi eserini I. Ahmed adına tercüme etmiştir.
2. Gülistân-ı Şemâil: Dört halifenin hilyesini konu alan bu eserin şu ana kadar tek nüshası tespit edilebilmiştir. Nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi Damat İbrahim Paşa, Nr. 381’de kayıtlıdır. Mesnevi nazım şekliyle kaleme alınmış ve hilye-i enbiyâların tertibine benzer bir tertiple hazırlanmıştır. Dört halifenin ayrı ayrı ele alındığı eserde önce hilye başlıklı bölümlerde halifenin dış görünüşü ve tavırlarıyla ilgili hadisler Arapça olarak yazılmıştır.
3. Tahmîs-i Kasîde-i Bürde: Bûsîrî’nin aynı Kasîde-i Bürde adlı eserine Es‘ad Efendi ’nin yaptığı tahmistir. Biyografik kaynaklar bu eserden övgüyle söz etmektedirler (Kâtip Çelebi 1286 II: 70; Atâî 1851, 692). Eserin Süleymaniye Kütüphanesi Nafiz Paşa 846’da kayıtlı 19 varaktan oluşan ve Fatih 0005431’de kayıtlı 166b-185a varaklar arasında bulunan iki nüshası vardır.
4. Fezâil-i Cum’a: Eserin tespit edilen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Hamidiye ,Nr. 0000539’da kayıtlıdır. Cuma gününün faziletlerini anlatan mensur bir eser olup yer yer manzum metinler mevcuttur. Eser, Sultan Ahmed’e dua ile son bulmaktadır.
5. Divan : Bazı kaynaklarda Esa’d Efendi’nin Tükçe ve Farsça divanları olduğu kayıtlıdır (Bilkan-Çetindağ, 2006: 81; Aktepe, 1995: 341). S. Nüzhet Ergun’un iddiası ise (Ergun 1936, III: 1320), bazı tezkirelerde Es‘ad Efendi adına kayıtlı şiirlerin çoğunun Selanikli Es‘ad’a ait olduğudur. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda, Es‘ad Efendi’nin Divan’ının varlığı henüz tespit edilememiştir.
Bu eserler dışında Süleymâniye Kütüphanesi Uşşaki Tekkesi 000030-01’de Es‘ad adına kayıtlı Hârhâr-ı Düşman-âzâr adlı dokuz varaktan ibaret bir eser daha vardır.
Kaynakça
Aksoy, Hasan(1978). "Es'ad Efendi". Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. İstanbul: Dergah Yay.111/84.
Aktepe. Münir (1995). "Esad Efendi. Hocazâde". İslâm Ansiklopedisi. C.11.İstanbul: TDV Yay. 340-1.
Aktepe, Münir (1988). "Es'ad Efendi". İslam Ansiklopedisi. C. IV. İstanbul: MEB Yay. 358.
Aktepe, Münir (1995) . "Es'ad Efendi. Hocazâde". İslam Ansiklopedisi. C. XI. İstanbul: TDV Yay. 1995. 340.
Bilkan, Ali Fuat ve Yusuf Çetindağ (2006) Şeyhülislam Şairler. Ankara: Hece Yay.
Erdem, Sâdık (hzl.) (1994). Râmiz ve Âdâb-ı Zurafa'sı [İnceleme-Tenkidli Metin-İndeks-Söz-lük]. Ankara: AKM Yay.
İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Gelibolulu Âlî, Künhü'l-ahbâr'ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.
Kartal, Ahmet (2001). “Sa‘dî-i Şîrâzî’nin Bostân İsimli Eserinin Türkçe Tercüme ve Şerhleri”. Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi (5): 99-120.
Kartal, Ahmet (2001). “Sa‘dî-i Şîrâzî’nin Gülistân İsimli Eseri’nin Türkçe Tercümeleri”. Bilig (16): 99-125.
Kilisli Rifat (1962). Şeyh İskenderiyye-i Şîrâzî. Gülistan. İstanbul: Yeni Matbaa.
Koçin, Abdulhakim (1991). Zaifî ve Bustân'ı Nesâyıh'ı [İnceleme ve Tenkitli Metin]. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.
Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) 2001). Mehmed Nâil Tuman. Tuhfe-i Nâ’ilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.
Kutluk, İbrahim (hzl.) Kınalızade Hasan Çelebi. Tezkiretü’ş-Şu‘arâ. Ankara: TTK Yay.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1997). Beyânî, Tezkiretü'ş-şuarâ. Ankara: TTK Yay. 7.
Mehmed Süreyyâ (1311). Sicill-i Osmânî. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Osman Fâik (1307). Zübde-i Gülistân. Dersaadet.
Özcan, Abdülkadir (1989) Nevîzâde Atâyî. Hadâ’iku’l-Hakâyık fî-Tekmîleti’ş-Şakâyık (Şakâiku’n- Nu‘mâniyye ve Zeylleri). İstanbul: Çağrı Yay.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şakaik-ı Nu'maniye ve Zeyilleri. Mecdî, Hadaiku'ş-kakâik. İstanbul: Çağrı Yay.
Özdemir, Mehmet (2011). Türk Edebiyatında Gülistan Tercümeleri ve 17 Yüzyıl Yazarlarından Hocazâde Esad Efendi’nin Gül-i Handan’ı. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 133-134.
Özkan, Mustafa (hzl.) (1993). Mahmûd b. Kâdî-i Manyâs: Gülistân Tercümesi (Giriş-İnceleme- Metin-Sözlük). Ankara: TDK Yay.
Torun, Kevser (2002). Es`ad Mehmed Efendi`nin Hayatı, Eserleri ve Gülistan-ı Şemail`i. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Yıldırım, Nimet (1996). Sa'di-yi Şirazi`nin Bostan ve Gülistan`ında Sözdizimi. Doktora Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
Yılmaz, Büyükkarcı, Fatma (2001). Za`ifi'nin Manzum Gülistan Tercümesi: Kitab-ı Nigaristan-ı Şehristan-ı Dırahtistan-ı Sebzistan. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Yılmaz, Ozan (2007). “Klâsik Şerh Edebiyatı Literatürü”. TALİD: Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi 5 (9):271-304.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET ÖZDEMİRYayın Tarihi: 01.03.2015Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Mesnevî li-mü’ellifihi
Sîm ü zer dirsen beş on günde gider
Bir dükenmez mâldur ammâ hüner
Mâl-ı Kârûn olsa yanunda eger
Ejdehâ gibi âhir anı da yer
Câvidândur devlet-i ilm ü kemâl
Zıll-ı zâyildür bekem bu câh u mâl
Mâl-ı devlet ki gelür gâhî gider
Akl-ı kâmil sâhibi anı yetür
İftihâr eylerse câhil câh ile
Kalmaz ammâ câh dâyim câh ile
Câhil-i magrûr olur bî-i'tibâr
Ehl-i ‘ilmün kadri olur ber-karâr
İlm ü ‘irfân devleti pâyendedür
Çeşme-i fazl ü hüner zâyendedür
Âlem-i ma'zûlün artar izzeti
Halk ider cânıyla ana hürmeti
Sûret-i ‘uzletde çok izzet bulur
Anun içün mâyil-i uzlet olur
Kande varsa sadr-ı ‘âlî kadr olur
Âsmân-ı kadre rûşen bedr olur
İhtiyâr eylerse ger saff-ı ni'âl
Bûs ider na'lin anun gökde hilâl
Gam degildür kîsesi olsa tehî
Âlem-i ma'nînin oldur çün şehi
Kendi olmuş zer gibi kâmil-ayâr
Cümle ‘âlem eyler ana i'tibâr
Kanda ahşamlarsa bezme şem‘ olur
Yanına erbâb-ı meclis cem' olur
Nûr-ı ‘ilminden iderler iktibâs
Lutf-ı tab'ından iderler iltimâs
Halka emr-i hâliki ta’lîm ider
Herkes ana lâ-cerem ta'zîm ider
Hamdü li’llâh dâver-i ferhunde-fer
Şehriyâr-ı a’zam-ı nîgû-siyer
Sâye-i Hak pâdişâh-ı bahr ü ber
Ya’ni sultân Ahmed-i rûşen-güher
Sâyesinde hoş geçer erbâb-ı ilm
Âleme meftûhdur erbâb-ı ilm
Âlim ile câhili hoş fark ider
Âlemi deryâ-yı lutfa gark ider
Müstakîm ile sakîmi ayırur
İlm-i dînüñ hürmetini kayırur
Ehl-i ilm olanları tevkîr ider
Ehl-i cehl olanları tahkîr ider
Ehl-i fazl u dânişe ikbâl ider
Her birin ikrâmile hoş-hâl ider
Dest-i hattı dâmen-i şer'i tutar
Emr-i şer’i dâ'imâ mer’i tutar
Devletinde ehl olanlar şâddur
Kişver-i ilm ü hüner âbâddur
Kim ki nâm-ı pâkine teélîf ider
Kalbin anuñ lutfile taltîf ider
Eyler ol Sultân-ı Mahmûdu’s-sıfât
Zümre-i irfâna dâyim iltifât
Es‘ad anuñ sıdk ile dâ’îsidür
Midhati meydânınuñ sâ’îsidür
Gülşen-i vasfında tâze gül gibi
Defter-i medhin okur bülbül gibi
Şevk-i lutfile göñül pür-şevk olur
Sükker-i vasf ile dil pür-zevk olur
Ehl-i tab’ olur esîr-i iltifât
İltifâtı baña virmişdür hayât
Lezzet-i eltâf-ı sultân ile ben
Olmışam tûtî gibi şekker-şiken
Medhi gülzârında idüp gulgule
Olmışam gâlib hezârân bülbüle
Çarh anuñ dil-hâhı üzre devr ide
Nûr-ı ‘adli def ‘-i zulmi cevr ide
Nâmı dâyim hayr ile mezkûr ola
Devletinde ‘ilm-i dîn ma’mûr ola
Sâyesinde nice te’lîf-i latîf
Yazılup añlasun ol nâm-ı şerîf
Taht-ı baht üzre virüp ‘ömr-i dırâz
Hak iki ‘âlemde itsün ser-firâz
(Mehmet Özdemir (2011). Türk Edebiyatında Gülistan Tercümeleri ve 17 Yüzyıl Yazarlarından Hocazâde Esad Efendi’nin Gül-i Handan’ı. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 133-134.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 01.03.2015Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Mesnevî li-mü’ellifihi
Sîm ü zer dirsen beş on günde gider
Bir dükenmez mâldur ammâ hüner
Mâl-ı Kârûn olsa yanunda eger
Ejdehâ gibi âhir anı da yer
Câvidândur devlet-i ilm ü kemâl
Zıll-ı zâyildür bekem bu câh u mâl
Mâl-ı devlet ki gelür gâhî gider
Akl-ı kâmil sâhibi anı yetür
İftihâr eylerse câhil câh ile
Kalmaz ammâ câh dâyim câh ile
Câhil-i magrûr olur bî-i'tibâr
Ehl-i ‘ilmün kadri olur ber-karâr
İlm ü ‘irfân devleti pâyendedür
Çeşme-i fazl ü hüner zâyendedür
Âlem-i ma'zûlün artar izzeti
Halk ider cânıyla ana hürmeti
Sûret-i ‘uzletde çok izzet bulur
Anun içün mâyil-i uzlet olur
Kande varsa sadr-ı ‘âlî kadr olur
Âsmân-ı kadre rûşen bedr olur
İhtiyâr eylerse ger saff-ı ni'âl
Bûs ider na'lin anun gökde hilâl
Gam degildür kîsesi olsa tehî
Âlem-i ma'nînin oldur çün şehi
Kendi olmuş zer gibi kâmil-ayâr
Cümle ‘âlem eyler ana i'tibâr
Kanda ahşamlarsa bezme şem‘ olur
Yanına erbâb-ı meclis cem' olur
Nûr-ı ‘ilminden iderler iktibâs
Lutf-ı tab'ından iderler iltimâs
Halka emr-i hâliki ta’lîm ider
Herkes ana lâ-cerem ta'zîm ider
Hamdü li’llâh dâver-i ferhunde-fer
Şehriyâr-ı a’zam-ı nîgû-siyer
Sâye-i Hak pâdişâh-ı bahr ü ber
Ya’ni sultân Ahmed-i rûşen-güher
Sâyesinde hoş geçer erbâb-ı ilm
Âleme meftûhdur erbâb-ı ilm
Âlim ile câhili hoş fark ider
Âlemi deryâ-yı lutfa gark ider
Müstakîm ile sakîmi ayırur
İlm-i dînüñ hürmetini kayırur
Ehl-i ilm olanları tevkîr ider
Ehl-i cehl olanları tahkîr ider
Ehl-i fazl u dânişe ikbâl ider
Her birin ikrâmile hoş-hâl ider
Dest-i hattı dâmen-i şer'i tutar
Emr-i şer’i dâ'imâ mer’i tutar
Devletinde ehl olanlar şâddur
Kişver-i ilm ü hüner âbâddur
Kim ki nâm-ı pâkine teélîf ider
Kalbin anuñ lutfile taltîf ider
Eyler ol Sultân-ı Mahmûdu’s-sıfât
Zümre-i irfâna dâyim iltifât
Es‘ad anuñ sıdk ile dâ’îsidür
Midhati meydânınuñ sâ’îsidür
Gülşen-i vasfında tâze gül gibi
Defter-i medhin okur bülbül gibi
Şevk-i lutfile göñül pür-şevk olur
Sükker-i vasf ile dil pür-zevk olur
Ehl-i tab’ olur esîr-i iltifât
İltifâtı baña virmişdür hayât
Lezzet-i eltâf-ı sultân ile ben
Olmışam tûtî gibi şekker-şiken
Medhi gülzârında idüp gulgule
Olmışam gâlib hezârân bülbüle
Çarh anuñ dil-hâhı üzre devr ide
Nûr-ı ‘adli def ‘-i zulmi cevr ide
Nâmı dâyim hayr ile mezkûr ola
Devletinde ‘ilm-i dîn ma’mûr ola
Sâyesinde nice te’lîf-i latîf
Yazılup añlasun ol nâm-ı şerîf
Taht-ı baht üzre virüp ‘ömr-i dırâz
Hak iki ‘âlemde itsün ser-firâz
(Mehmet Özdemir (2011). Türk Edebiyatında Gülistan Tercümeleri ve 17 Yüzyıl Yazarlarından Hocazâde Esad Efendi’nin Gül-i Handan’ı. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 133-134.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Mesnevî li-mü’ellifihi
Sîm ü zer dirsen beş on günde gider
Bir dükenmez mâldur ammâ hüner
Mâl-ı Kârûn olsa yanunda eger
Ejdehâ gibi âhir anı da yer
Câvidândur devlet-i ilm ü kemâl
Zıll-ı zâyildür bekem bu câh u mâl
Mâl-ı devlet ki gelür gâhî gider
Akl-ı kâmil sâhibi anı yetür
İftihâr eylerse câhil câh ile
Kalmaz ammâ câh dâyim câh ile
Câhil-i magrûr olur bî-i'tibâr
Ehl-i ‘ilmün kadri olur ber-karâr
İlm ü ‘irfân devleti pâyendedür
Çeşme-i fazl ü hüner zâyendedür
Âlem-i ma'zûlün artar izzeti
Halk ider cânıyla ana hürmeti
Sûret-i ‘uzletde çok izzet bulur
Anun içün mâyil-i uzlet olur
Kande varsa sadr-ı ‘âlî kadr olur
Âsmân-ı kadre rûşen bedr olur
İhtiyâr eylerse ger saff-ı ni'âl
Bûs ider na'lin anun gökde hilâl
Gam degildür kîsesi olsa tehî
Âlem-i ma'nînin oldur çün şehi
Kendi olmuş zer gibi kâmil-ayâr
Cümle ‘âlem eyler ana i'tibâr
Kanda ahşamlarsa bezme şem‘ olur
Yanına erbâb-ı meclis cem' olur
Nûr-ı ‘ilminden iderler iktibâs
Lutf-ı tab'ından iderler iltimâs
Halka emr-i hâliki ta’lîm ider
Herkes ana lâ-cerem ta'zîm ider
Hamdü li’llâh dâver-i ferhunde-fer
Şehriyâr-ı a’zam-ı nîgû-siyer
Sâye-i Hak pâdişâh-ı bahr ü ber
Ya’ni sultân Ahmed-i rûşen-güher
Sâyesinde hoş geçer erbâb-ı ilm
Âleme meftûhdur erbâb-ı ilm
Âlim ile câhili hoş fark ider
Âlemi deryâ-yı lutfa gark ider
Müstakîm ile sakîmi ayırur
İlm-i dînüñ hürmetini kayırur
Ehl-i ilm olanları tevkîr ider
Ehl-i cehl olanları tahkîr ider
Ehl-i fazl u dânişe ikbâl ider
Her birin ikrâmile hoş-hâl ider
Dest-i hattı dâmen-i şer'i tutar
Emr-i şer’i dâ'imâ mer’i tutar
Devletinde ehl olanlar şâddur
Kişver-i ilm ü hüner âbâddur
Kim ki nâm-ı pâkine teélîf ider
Kalbin anuñ lutfile taltîf ider
Eyler ol Sultân-ı Mahmûdu’s-sıfât
Zümre-i irfâna dâyim iltifât
Es‘ad anuñ sıdk ile dâ’îsidür
Midhati meydânınuñ sâ’îsidür
Gülşen-i vasfında tâze gül gibi
Defter-i medhin okur bülbül gibi
Şevk-i lutfile göñül pür-şevk olur
Sükker-i vasf ile dil pür-zevk olur
Ehl-i tab’ olur esîr-i iltifât
İltifâtı baña virmişdür hayât
Lezzet-i eltâf-ı sultân ile ben
Olmışam tûtî gibi şekker-şiken
Medhi gülzârında idüp gulgule
Olmışam gâlib hezârân bülbüle
Çarh anuñ dil-hâhı üzre devr ide
Nûr-ı ‘adli def ‘-i zulmi cevr ide
Nâmı dâyim hayr ile mezkûr ola
Devletinde ‘ilm-i dîn ma’mûr ola
Sâyesinde nice te’lîf-i latîf
Yazılup añlasun ol nâm-ı şerîf
Taht-ı baht üzre virüp ‘ömr-i dırâz
Hak iki ‘âlemde itsün ser-firâz
(Mehmet Özdemir (2011). Türk Edebiyatında Gülistan Tercümeleri ve 17 Yüzyıl Yazarlarından Hocazâde Esad Efendi’nin Gül-i Handan’ı. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 133-134.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Mesnevî li-mü’ellifihi
Sîm ü zer dirsen beş on günde gider
Bir dükenmez mâldur ammâ hüner
Mâl-ı Kârûn olsa yanunda eger
Ejdehâ gibi âhir anı da yer
Câvidândur devlet-i ilm ü kemâl
Zıll-ı zâyildür bekem bu câh u mâl
Mâl-ı devlet ki gelür gâhî gider
Akl-ı kâmil sâhibi anı yetür
İftihâr eylerse câhil câh ile
Kalmaz ammâ câh dâyim câh ile
Câhil-i magrûr olur bî-i'tibâr
Ehl-i ‘ilmün kadri olur ber-karâr
İlm ü ‘irfân devleti pâyendedür
Çeşme-i fazl ü hüner zâyendedür
Âlem-i ma'zûlün artar izzeti
Halk ider cânıyla ana hürmeti
Sûret-i ‘uzletde çok izzet bulur
Anun içün mâyil-i uzlet olur
Kande varsa sadr-ı ‘âlî kadr olur
Âsmân-ı kadre rûşen bedr olur
İhtiyâr eylerse ger saff-ı ni'âl
Bûs ider na'lin anun gökde hilâl
Gam degildür kîsesi olsa tehî
Âlem-i ma'nînin oldur çün şehi
Kendi olmuş zer gibi kâmil-ayâr
Cümle ‘âlem eyler ana i'tibâr
Kanda ahşamlarsa bezme şem‘ olur
Yanına erbâb-ı meclis cem' olur
Nûr-ı ‘ilminden iderler iktibâs
Lutf-ı tab'ından iderler iltimâs
Halka emr-i hâliki ta’lîm ider
Herkes ana lâ-cerem ta'zîm ider
Hamdü li’llâh dâver-i ferhunde-fer
Şehriyâr-ı a’zam-ı nîgû-siyer
Sâye-i Hak pâdişâh-ı bahr ü ber
Ya’ni sultân Ahmed-i rûşen-güher
Sâyesinde hoş geçer erbâb-ı ilm
Âleme meftûhdur erbâb-ı ilm
Âlim ile câhili hoş fark ider
Âlemi deryâ-yı lutfa gark ider
Müstakîm ile sakîmi ayırur
İlm-i dînüñ hürmetini kayırur
Ehl-i ilm olanları tevkîr ider
Ehl-i cehl olanları tahkîr ider
Ehl-i fazl u dânişe ikbâl ider
Her birin ikrâmile hoş-hâl ider
Dest-i hattı dâmen-i şer'i tutar
Emr-i şer’i dâ'imâ mer’i tutar
Devletinde ehl olanlar şâddur
Kişver-i ilm ü hüner âbâddur
Kim ki nâm-ı pâkine teélîf ider
Kalbin anuñ lutfile taltîf ider
Eyler ol Sultân-ı Mahmûdu’s-sıfât
Zümre-i irfâna dâyim iltifât
Es‘ad anuñ sıdk ile dâ’îsidür
Midhati meydânınuñ sâ’îsidür
Gülşen-i vasfında tâze gül gibi
Defter-i medhin okur bülbül gibi
Şevk-i lutfile göñül pür-şevk olur
Sükker-i vasf ile dil pür-zevk olur
Ehl-i tab’ olur esîr-i iltifât
İltifâtı baña virmişdür hayât
Lezzet-i eltâf-ı sultân ile ben
Olmışam tûtî gibi şekker-şiken
Medhi gülzârında idüp gulgule
Olmışam gâlib hezârân bülbüle
Çarh anuñ dil-hâhı üzre devr ide
Nûr-ı ‘adli def ‘-i zulmi cevr ide
Nâmı dâyim hayr ile mezkûr ola
Devletinde ‘ilm-i dîn ma’mûr ola
Sâyesinde nice te’lîf-i latîf
Yazılup añlasun ol nâm-ı şerîf
Taht-ı baht üzre virüp ‘ömr-i dırâz
Hak iki ‘âlemde itsün ser-firâz
(Mehmet Özdemir (2011). Türk Edebiyatında Gülistan Tercümeleri ve 17 Yüzyıl Yazarlarından Hocazâde Esad Efendi’nin Gül-i Handan’ı. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 133-134.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | KEŞFÎ, Keşfî Çelebi | d. ? - ö. 1546-47\'den önce | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | AZÎZ, Abdülazîz bin Hoca Sâdeddîn | d. 1575 - ö. 1618 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MÂCİD, Mustafa Çelebi | d. ? - ö. 1719-20’den sonra | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | HÂLETÎ, Azmî-zâde | d. 1570 - ö. 1631 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | SÂLİK, Halil | d. ? - ö. 1625-26 veya 1722-23 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | MEHMED, Mîr Eyyûbî Mehmed Efendi b. Seyyid Selâm Efendi | d. ? - ö. 1625-26 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | BAHŞÎ, Bahşî Çelebi | d. ? - ö. 1625 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | EŞREF, Muîneddin Eşref Efendi | d. ? - ö. 1587 | Meslek | Görüntüle |
9 | MEHMED, Hoca Sa'deddin Efendi-zâde Mehmed Efendi (Çelebi Müftî) | d. 27 Şubat 1578 - ö. 2 Temmuz 1615 | Meslek | Görüntüle |
10 | ÇELEBİ-ZÂDE ÂSIM, İsmâ'il | d. 1685? - ö. 1760 | Meslek | Görüntüle |
11 | HALÎL, Halîl Efendi | d. ? - ö. 1717/1718 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | Nazmî, Seyyid Ali Nazmî Efendi | d. ? - ö. 1655 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | ÇENGÎ, Yûsuf Dede | d. 1605 - ö. 1669 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | KÂNİ'Î | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
15 | MEDHÎ, Medhî-i Üskübî | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
16 | MEHMED CEMÂLEDDÎN EFENDİ | d. 1848 - ö. 1917 | Madde Adı | Görüntüle |