Madde Detay
HÂFIZ, Hasırcı-zâde Hâfız Mehmed Ağa
(d. 1218/1803 - ö. 1304/1887)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1803’te Antep’te doğan Hasırcı-zâde Hâfız Mehmed Ağa, Gaziantep Handan Bey Camii’ni yeniden yaptıran Hacı Abdullah Ağa’nın oğludur. Kendisi doğmadan altı ay evvel babası, dört yaşında iken annesi vefat etmiştir. Büyük kardeşi Hacı Mustafâ Ağa’nın yanında büyümüş, daha sekiz yaşında iken Kur’an’ı hıfzetmek suretiyle zekāsını göstermiş ve Hâfız lakabını almıştır. Hâfız sıfatını mahlas olarak da kullanmıştır. Eğitim aldığı ilk hocası Hacı Halîl Efendi’dir. Türk Tarihi Encümeni Mecmuası’nda (Tevhid 1926: 212) Hâsırcı-zâde’nin hocasının Hasan Efendi olduğu söylense de hocası Hacı Halîl Efendi’dir. Hasan Efendi, Halîl Efendi’nin oğludur. Hasırcı-zâde de Hasan Efendi’ye kızını vermiştir. Hâsırcı-zâde Hâfız Mehmed Ağa yirmi yaşına kadar Antep’te tahsil görmüş, ilim öğrenmek için Halep ve Şam’da dört yıl kalmıştır. Şam’da bulunduğu sırada Hâlid Ziyaüddîn Nakşibendī’ye intisap etmiştir. Şam’dan Mısır’a geçerek altı ay da orada bulunmuş ve tahsilini ilerletmiştir. Mısır’ın iklimi kendine iyi gelmediği için 1827 yılında 24 yaşında iken tekrar Antep’e dönmüştür. O dönemde Antep’te ortaya çıkan ve binlerce kişinin ölümüne sebep olan taun salgınında ailesi büyük kayıplar verdiği için ailenin geçim yükü üzerine kalmıştır. Bu sıralar değişik medreselerde dersler veren Hasırcı-zâde felç geçirerek yedi yıl yatağa mahkum olmuş, ilmî hayatını sekteye uğratan bu hastalıktan kurtulunca tekrar ders vermeye başlamıştır. Hasırcı-zâde 1838 yılında -ne amaçla bulunduğu tam olarak bilinmese de- Mısırlı İbrâhîm Paşa’nın maiyetinde Maraş’a gitmiştir. İbrâhîm Paşa’nın ikinci oğlu Hidiv İsmail Paşa’ya gönderdiği bir mektupta anlattığı üzere İbrâhîm Paşa’nın pek çok iltifat ve ihsanını görmüştür. 1862 yılında 59 yaşında iken Halep Valisi İsmet Paşa ve Antep kaymakamı Topal Rüştü’yü şikâyet etmek için İstanbul’a gitmiş, başta Sadrazam Keçeci-zâde Fuad Paşa olmak üzere devlet ricali ile tanışmış ve Antep’teki durumu onlara anlatarak vali ve kaymakamın azledilmesini sağlamıştır. İstanbul’da yaklaşık bir yıl kaldıktan sonra Antep’e dönmüş ve sebebi tam olarak bilinmemekle beraber yedi sene evinden dışarı çıkmamıştır. Hasırcı-zâde bazen Antep kaymakamlarını şikâyet bazen de gezmek amacıyla birçok defa Halep’te bulunmuştur. Birecik kaymakamlığında bulunan Antepli Battal Bey’in davetlisi olarak Birecik’e de gitmiştir. 1873’te tekrar Halep’e gitmiş ve bir yıl daha orada kalmıştır. Bu son seyahati olmuştur. Bundan sonra Antep’ten dışarı çıkmamış, özel işlerini de oğlu Ahmed Efendi’ye gördürmüştür. Ömrünün son senelerini kendine göre çizdiği bir hayat tarzıyla geçirmiştir. Ateşli humma hastalığına yakalandıktan sekiz gün sonra 29 Cemaziyelahir 1304/25 Mart 1887’de vefat etmiştir. Vasiyeti üzerine babasının da kabrinin bulunduğu Karlık Mezarlığı’na defnedilmiştir. Vefatına “Ecel dürdü Hasırcı-zâde’nin tûmâr-ı ömrün vâh” tarihi düşülmüştür.
Münif Paşa’nın babası Abdünnâfî Efendi’ye yazdığı bir mektubundan anlaşıldığına göre Hasırcı-zâde’nin iki karısı varmış. İki oğlu, sekiz kızı olan Hasırcı-zâde’nin kızlarından dördü ve oğullarından biri kendisi hayatta iken vefat etmişlerdir. Kızlarından Fatma Hanım da şairdir. Bugün Hasırcı-zâde’nin nesli, Tüzün soyadını kullananlarla devam etmektedir.
Hasırcı-zâde'nin değişik nazım şekilleriyle yazılmış olan manzumeleri ile bazı nesirlerlerini ihtiva eden Külliyât'ında toplam olarak 23 fıkra, 45 mensur mektup, 8 manzum mektup, 34 kaside, 39 gazel, 3 mersiye, 14 tahmis, 195 tarih, 5 müşaare, 20 hicviyye ve 25 müteferrik manzume mevcuttur. Külliyât'ın dört nüshası mevcuttur: 1. Süleymaniye Kütüphanesi Nazif Paşa-Zühdü Bey Nu.: 541’de bulunan nüsha 261 varaktır. Nüshada Hasırcı-zâde hakkında Sâmî Efendi’nin yazdığı üç varaklık biyografi, şairle ilgili hikâyeler, manzum ve mensur mektuplar, na't-ı şerif, Nâbî’ye tahmis, medhiye, ariza, yeni yıl tebrikleri, 24 kaside, tarihler, İrfan Paşa ile müşaareler, 11 tahmis, 31 Türkçe gazel, 1 Farsça gazel, dualar, manzum mektup, mersiye ve karışık yazılar bulunmaktadır. 2. Millet Kütüphanesi MNZ 93’te kayıtlı nüsha 92 varaktır ve rika ile yazılmıştır. Mensur kısım bulunmamaktadır. Yazmada 25 gazel, 25 kaside, 5 tarih, 11 nazire, 1 şarkı, 1 kıta, 1 taştir, 13 tahmis, 1 lugaz, 1 müşaare, 110 tarih, 30 beyitlik mesnevi vardır. 3. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi MNZ 491’te bulunan nüsha 213 varaktır. Kütüphane tadilatta olduğu için maalesef münderecatı hakkında malumat edinilememiştir. 4. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Nu.: 3474’te bulunan nüsha 218, Nu.: 3475’te bulunan nüsha ise 117 varaktır. Hasırcı-zâde’nin bütün Külliyât'ını havi bu iki nüshayı Ömer Asım Aksoy bir araya getirmiştir. Aksoy, kendi zamanında ulaşabildiği nüshalardan hareketle manzum ve mensur olmak üzere en geniş muhtevalı Hasırcı-zâde Külliyât'ını oluşturmuştur. Gaziantep Halkevi nüshası olarak bilinen yazmalar, Kültür Bakanlığı kararıyla 1996 yılında Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesine gönderilmiştir.
Hasırcı-zâde küçüklüğünden itibaren iyi bir tahsil görmesinden dolayı dile son derece hâkimdir. Şiirlerinde Türkçenin kıvraklığı ve zengin çağrışımlı ifade tarzı hemen göze çarpmaktadır. Arapça ve Farsça şiir yazacak kadar bu dillere hâkimdir. Farsça şiirleri arasında Hz. Ebubekir’e yazdığı 1 kaside ve 4 gazel ile 1 mensur mektup bulunmaktadır. Arapça beş tarih manzumesi vardır. Hasırcı-zâde çok kolay yazabilen bir kişidir. Hazırcevap bir insan olduğu için özellikle manzumelerini yazarken pek güçlük çekmemiştir. Tasavvur ve hayallerini kolayca yazıya dökebilen bir yapısı vardır. Hasırcı-zâde Külliyatı içinde Antep yöresine ait pek çok kelime ve tabiri içeren yerli malzeme bulunduğu gibi yaşadığı dönemdeki Antep’in sosyal hayatından izler bulmak da mümkündür. Özellikle tarihleri ve mensur yazılarında bu unsurları görmekteyiz. Şiir ve inşadaki maharetinin yanı sıra nüktedanlığı ve tarih düşürmedeki başarısı da Hasırcı-zâde'nin edebî şahsiyetinin en önemli özelliklerindendir. Klasik edebiyattaki bütün nazım tür ve şekillerinden şiir örnekleri vardır. Hicivleri, nükteleri ve fıkraları halk arasında çok tutulmuştur. Antepli şairlerden Hasîb Dürrî, Refet, Bayram-zâde Hüsnü Efendi, Küçük Hâfız Efendi Hâsırcı-zâde’den ders alan ve etkilenen kişilerdir.
Kaynakça
Aksoy, Ömer Asım (1939). “Hasırcıoğlu ( Ağa) II”. Başpınar Aylık Edebiyat ve Kültür Mecmuası. (3):9-11.
Aksoy, Ömer Asım (1939). “Hasırcıoğlu ( Ağa) III”. Başpınar Aylık Edebiyat ve Kültür Mecmuası. (4): 9-13.
Aksoy, Ömer Asım (1939). “Hasırcıoğlu (Ağa) I”. Başpınar Aylık Edebiyat ve Kültür Mecmuası. (2): 15-16.
Aksoy, Ömer Asım (1939). “Hasırcıoğlu (Ağa) IV”. Başpınar Aylık Edebiyat ve Kültür Mecmuası. (5): 9-12.
Aksoy, Ömer Asım (1941). Hasırcıoğlu Hafız Mehmed Ağa. Gaziantep: C.H. Partisi Basımevi.
Bilicioğlu Hafız Ali (1992). “Hasırcızade’ye Ait Bazı İlave Bilgi ve Fıkralar”. Yöre Dergisi. (38).
Cönk. Halil İbrahim Yakar Özel Kütüphanesi. 92, 96, 119, 136.
Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü’l-Eş'âr. İstanbul: İstihkam Alayları Litografya Destgahı.
Gaziantep HaIkevi Broşürü (1935). Gaziantep: Gaziantep Halk Fırkası Matbaası.
Göğüş, Oğuz (1962). Gaziantepi Tanıtıyoruz I. Gaziantep.
Göğüş, Oğuz (yty). İlk Insanlardan Bugüne Çeşitli Yönleriyle Gaziantep. Gaziantep.
Güzelbey, Cemil Cahit (1961). “Hasırcıoğulları”. Gaziantep Kültür Dergisi. (4): 63-66.
Güzelbey, Cemil Cahit (1972). “Hasırcı Hoca Kimdir”. Gaziantep Kültür Dergisi. (13): 19-23.
Güzelbey, Cemil Cahit (2.11.1978). “Hasırcızade ile İlgili Üç Belge". Gaziantep Sabah Gazetesi.
Özgül, Kayahan (hzl.) (2000). İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri. C.2. Ankara: AKM Yay. 721-730.
Komisyon. (1973). Cumhuriyetin 5O. Yılında Gaziantep. Gaziantep: İl Yıllığı.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmet Nail Tuman, Tuhfe-i Naili-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.
Kurnaz, Cemal (hzl.) (1995). Muallim Naci Osmanlı Şairleri. İstanbul: MEB Yay.
Ömer Asım Aksoy (1939). “Hasırcıoğlu’nun bir nüshası daha”. Başpınar Aylık Edebiyat ve Kültür Mecmuası (6): 9, 10,15.
Solmaz, Mehmet ve Hulusi Yetkin(1969). Gaziantep Çevre İncelemeleri. Gaziantep: Gaziantep Kültür Derneği Yay.
Şahiner, Necmeddin (1992). “Hasırcızāde Muhammed Ağa’nın Fıkralan”. Yöre Dergisi. (9): 22-23.
Şahiner, Necmeddin (1996). Antepli Hasırcıoğlu Ağa. Gaziantep: Form Matbaacılık.
Şiir Defteri. Halil İbrahim Yakar Özel Kütüphanesi.1, 8.
Tahir, Bursalı Mehmet (1972). Osmanlı Müellifleri. İstanbul. 157.
Tevhid, Ahmet (1926). “Hasırcızāde Hafız Mehmed Ağa”. Türk Tarih Encümeni Mecmuası. 16 (93): 211-219.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. (1981). "Hafız Mehmet Ağa, Hasırcızade". C.4. İstanbul: Dergah Yay. 15.
Yakar, Halil İbrahim (2013). Antepli Divan Şairleri. Gaziantep: ycm Yay.
Yakar, Halil İbrahim (2013. “Hasırcızâde Hafız Mehmed Ağa ve Külliyatı”. Ahmet Atilla Şentürk Armağanı. İstanbul: Akademik Kitaplar Yay.
Yener, Şakir Sabri (1968). “Gaziantep Hattatları ve Hakkakları”. Gaziantep Kültür Dergisi. (11): 227.
Yener, Şakir Sabri (1934). Gaziantep Büyükleri. Gaziantep: Gaziantep Halk Fırkası Matbaası.
Yener, Şakir Sabri (1958). Gaziantep Kitabeleri. Gaziantep: Kardeşler Matbaası.
Yetkin, Hulusi (1969). “Hasırcıoğlu Hafız Mehmed Ağa”. Gaziantep Kültür Dergisi. (13): 4.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. HALİL İBRAHİM YAKARYayın Tarihi: 05.09.2013Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Var vücûdumda bilinmez derd-i pinhân ey tabîb
Gör ilâc eyler mi bu derd ile dermân ey tabîb
Ben bu derd-i firkati aşk içre tahsîl eyledim
Kâbil-i ilâc olur mu cism-i bî-cân ey tabîb
Gel bana el katma nabzım tutma kim derdim şudur
Ölünür mü kim yürekde olsa hicrân ey tabîb
Kimseye arz eylemem derdimi dermân isteyip
Ger devâ-yı bahş-ı cân eylerse Lokmân ey tabîb
Dilde pinhân eylerim tahsîl-i aşkımdan gamım
Âşıka noksân-ı aşk o sırrı i‘lân ey tabîb
Dâmen-i pîr-i mugân dest-i dil-i üftâdede
Kim sunar bir dem bana ol lâ‘l-i cânân ey tabîb
Nâle vü gamdan açılmaz Hâfızın gönlü gözü
Görmeyince hüsn-i Yûsuf çeşm-i Ken‘ân ey tabîb
Mersiye
Mâtem ayı geldi yine cân bunda dayanmaz
Kan aglasa da dîdelerim giryeye kanmaz
Bu ayda yanıp aglamayan Hakdan utanmaz
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Bu mâhda şâh-ı resûlün kurretü’l-aynin
Hak sevgilisi Fatımanın nazlı Hüseyn’in
Düşmânlar ona eylediler bugz ile kînin
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Ol pâdişeh-i kişver-i lâhût-ı imâmet
Ol gevher-i pâkîze-i deryâ-yı velâyet
Atşân olarak çekdi sere câm-ı şehâdet
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Lâ‘net ile anmak ne gerek cânî Yezîd’i
Çün kendisi kesmiş idi rahmetden ümîdi
Kahhâr bilir neyler o cebbâr-ı anîdi
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Tükür iki âlemde ruh-ı İbni Zîyâd’a
Oynatdı atın lu‘b ile meydân-ı riyâda
Ol şâhı kodu na‘t-ı belâ içre piyâde
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Düşdükde o şeh zahm-ı seri ile zemîne
Başladı havâtîyn-i harem âh ü enîne
La‘net dimeyem de ne diyem Şimr-i la‘ine
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Ma‘sûmların bagrı harâret ile yandı
Oklar dokunup kimisi al kana boyandı
Bu vâkı‘aya gökde melekler de utandı
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Cum‘a günü olmuş idi bu hâl-i melâmet
Her hafta dutar mâtemini ehl-i mahabbet
Yılbaşına tahsîs ile te’hire ne hâcet
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Hâfız koma elden tutuşup dâmen-i âhı
Ak eyleyegör aglayarak çeşm-i siyâhı
Göz yaşı ile yıka hemân çirk-i günâhı
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
(Yakar, Halil İbrahim (2013). Antepli Divan Şairleri. Gaziantep: ycm Yay. 182-183, 184-185.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 05.09.2013Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Var vücûdumda bilinmez derd-i pinhân ey tabîb
Gör ilâc eyler mi bu derd ile dermân ey tabîb
Ben bu derd-i firkati aşk içre tahsîl eyledim
Kâbil-i ilâc olur mu cism-i bî-cân ey tabîb
Gel bana el katma nabzım tutma kim derdim şudur
Ölünür mü kim yürekde olsa hicrân ey tabîb
Kimseye arz eylemem derdimi dermân isteyip
Ger devâ-yı bahş-ı cân eylerse Lokmân ey tabîb
Dilde pinhân eylerim tahsîl-i aşkımdan gamım
Âşıka noksân-ı aşk o sırrı i‘lân ey tabîb
Dâmen-i pîr-i mugân dest-i dil-i üftâdede
Kim sunar bir dem bana ol lâ‘l-i cânân ey tabîb
Nâle vü gamdan açılmaz Hâfızın gönlü gözü
Görmeyince hüsn-i Yûsuf çeşm-i Ken‘ân ey tabîb
Mersiye
Mâtem ayı geldi yine cân bunda dayanmaz
Kan aglasa da dîdelerim giryeye kanmaz
Bu ayda yanıp aglamayan Hakdan utanmaz
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Bu mâhda şâh-ı resûlün kurretü’l-aynin
Hak sevgilisi Fatımanın nazlı Hüseyn’in
Düşmânlar ona eylediler bugz ile kînin
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Ol pâdişeh-i kişver-i lâhût-ı imâmet
Ol gevher-i pâkîze-i deryâ-yı velâyet
Atşân olarak çekdi sere câm-ı şehâdet
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Lâ‘net ile anmak ne gerek cânî Yezîd’i
Çün kendisi kesmiş idi rahmetden ümîdi
Kahhâr bilir neyler o cebbâr-ı anîdi
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Tükür iki âlemde ruh-ı İbni Zîyâd’a
Oynatdı atın lu‘b ile meydân-ı riyâda
Ol şâhı kodu na‘t-ı belâ içre piyâde
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Düşdükde o şeh zahm-ı seri ile zemîne
Başladı havâtîyn-i harem âh ü enîne
La‘net dimeyem de ne diyem Şimr-i la‘ine
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Ma‘sûmların bagrı harâret ile yandı
Oklar dokunup kimisi al kana boyandı
Bu vâkı‘aya gökde melekler de utandı
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Cum‘a günü olmuş idi bu hâl-i melâmet
Her hafta dutar mâtemini ehl-i mahabbet
Yılbaşına tahsîs ile te’hire ne hâcet
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Hâfız koma elden tutuşup dâmen-i âhı
Ak eyleyegör aglayarak çeşm-i siyâhı
Göz yaşı ile yıka hemân çirk-i günâhı
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
(Yakar, Halil İbrahim (2013). Antepli Divan Şairleri. Gaziantep: ycm Yay. 182-183, 184-185.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Var vücûdumda bilinmez derd-i pinhân ey tabîb
Gör ilâc eyler mi bu derd ile dermân ey tabîb
Ben bu derd-i firkati aşk içre tahsîl eyledim
Kâbil-i ilâc olur mu cism-i bî-cân ey tabîb
Gel bana el katma nabzım tutma kim derdim şudur
Ölünür mü kim yürekde olsa hicrân ey tabîb
Kimseye arz eylemem derdimi dermân isteyip
Ger devâ-yı bahş-ı cân eylerse Lokmân ey tabîb
Dilde pinhân eylerim tahsîl-i aşkımdan gamım
Âşıka noksân-ı aşk o sırrı i‘lân ey tabîb
Dâmen-i pîr-i mugân dest-i dil-i üftâdede
Kim sunar bir dem bana ol lâ‘l-i cânân ey tabîb
Nâle vü gamdan açılmaz Hâfızın gönlü gözü
Görmeyince hüsn-i Yûsuf çeşm-i Ken‘ân ey tabîb
Mersiye
Mâtem ayı geldi yine cân bunda dayanmaz
Kan aglasa da dîdelerim giryeye kanmaz
Bu ayda yanıp aglamayan Hakdan utanmaz
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Bu mâhda şâh-ı resûlün kurretü’l-aynin
Hak sevgilisi Fatımanın nazlı Hüseyn’in
Düşmânlar ona eylediler bugz ile kînin
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Ol pâdişeh-i kişver-i lâhût-ı imâmet
Ol gevher-i pâkîze-i deryâ-yı velâyet
Atşân olarak çekdi sere câm-ı şehâdet
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Lâ‘net ile anmak ne gerek cânî Yezîd’i
Çün kendisi kesmiş idi rahmetden ümîdi
Kahhâr bilir neyler o cebbâr-ı anîdi
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Tükür iki âlemde ruh-ı İbni Zîyâd’a
Oynatdı atın lu‘b ile meydân-ı riyâda
Ol şâhı kodu na‘t-ı belâ içre piyâde
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Düşdükde o şeh zahm-ı seri ile zemîne
Başladı havâtîyn-i harem âh ü enîne
La‘net dimeyem de ne diyem Şimr-i la‘ine
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Ma‘sûmların bagrı harâret ile yandı
Oklar dokunup kimisi al kana boyandı
Bu vâkı‘aya gökde melekler de utandı
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Cum‘a günü olmuş idi bu hâl-i melâmet
Her hafta dutar mâtemini ehl-i mahabbet
Yılbaşına tahsîs ile te’hire ne hâcet
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Hâfız koma elden tutuşup dâmen-i âhı
Ak eyleyegör aglayarak çeşm-i siyâhı
Göz yaşı ile yıka hemân çirk-i günâhı
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
(Yakar, Halil İbrahim (2013). Antepli Divan Şairleri. Gaziantep: ycm Yay. 182-183, 184-185.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Var vücûdumda bilinmez derd-i pinhân ey tabîb
Gör ilâc eyler mi bu derd ile dermân ey tabîb
Ben bu derd-i firkati aşk içre tahsîl eyledim
Kâbil-i ilâc olur mu cism-i bî-cân ey tabîb
Gel bana el katma nabzım tutma kim derdim şudur
Ölünür mü kim yürekde olsa hicrân ey tabîb
Kimseye arz eylemem derdimi dermân isteyip
Ger devâ-yı bahş-ı cân eylerse Lokmân ey tabîb
Dilde pinhân eylerim tahsîl-i aşkımdan gamım
Âşıka noksân-ı aşk o sırrı i‘lân ey tabîb
Dâmen-i pîr-i mugân dest-i dil-i üftâdede
Kim sunar bir dem bana ol lâ‘l-i cânân ey tabîb
Nâle vü gamdan açılmaz Hâfızın gönlü gözü
Görmeyince hüsn-i Yûsuf çeşm-i Ken‘ân ey tabîb
Mersiye
Mâtem ayı geldi yine cân bunda dayanmaz
Kan aglasa da dîdelerim giryeye kanmaz
Bu ayda yanıp aglamayan Hakdan utanmaz
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Bu mâhda şâh-ı resûlün kurretü’l-aynin
Hak sevgilisi Fatımanın nazlı Hüseyn’in
Düşmânlar ona eylediler bugz ile kînin
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Ol pâdişeh-i kişver-i lâhût-ı imâmet
Ol gevher-i pâkîze-i deryâ-yı velâyet
Atşân olarak çekdi sere câm-ı şehâdet
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Lâ‘net ile anmak ne gerek cânî Yezîd’i
Çün kendisi kesmiş idi rahmetden ümîdi
Kahhâr bilir neyler o cebbâr-ı anîdi
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Tükür iki âlemde ruh-ı İbni Zîyâd’a
Oynatdı atın lu‘b ile meydân-ı riyâda
Ol şâhı kodu na‘t-ı belâ içre piyâde
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Düşdükde o şeh zahm-ı seri ile zemîne
Başladı havâtîyn-i harem âh ü enîne
La‘net dimeyem de ne diyem Şimr-i la‘ine
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Ma‘sûmların bagrı harâret ile yandı
Oklar dokunup kimisi al kana boyandı
Bu vâkı‘aya gökde melekler de utandı
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Cum‘a günü olmuş idi bu hâl-i melâmet
Her hafta dutar mâtemini ehl-i mahabbet
Yılbaşına tahsîs ile te’hire ne hâcet
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
Hâfız koma elden tutuşup dâmen-i âhı
Ak eyleyegör aglayarak çeşm-i siyâhı
Göz yaşı ile yıka hemân çirk-i günâhı
Yansın o gönül âteşe bu hâle ki yanmaz
Kör olsun o gözler ki bu dem kana boyanmaz
(Yakar, Halil İbrahim (2013). Antepli Divan Şairleri. Gaziantep: ycm Yay. 182-183, 184-185.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | KUSÛRÎ, Ömer Efendi | d. ? - ö. 1727 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | RAHMÎ, Gülahmed-zâde | d. ? - ö. 1786 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | FEHÎM, Mustafa Fehîm Efendi | d. 1846 - ö. 1908 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | RÂŞİD, Mehmed Râşid Efendi, İstanbullu | d. 1803 - ö. 1873 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ABDURRAHMAN, Hürüoğlu Abdurrahman | d. 1803-1804? - ö. 1853-1855? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ÂSIM, Bağdatlı | d. 1803 - ö. 1887 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | EDHEM, İbrâhîm Edhem Efendi | d. 1815-16 - ö. 1887-88 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Beşir Fuat | d. 1852 - ö. 5 Şubat 1887 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | NÜZHET, Mehmed Nüzhet | d. 1828 - ö. 1887 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | SABÛHÎ | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | GUBÂRÎ, Abdurrahman Efendi | d. ? - ö. 1566 | Meslek | Görüntüle |
12 | MUSTAFA, Kâf Ahmed Çelebi-zâde Mustafa Efendi | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | SÂLİHÎ, Sâlih Efendi | d. ? - ö. 19. yy. | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | FEHÎM, Mahmûd Fehîm Efendi | d. 1805 - ö. 1853 ds. | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ŞEFKATÎ, Ali Şefkatî | d. 1822 - ö. 1890 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ÂLİM, Müderris-zâde Mehmed Âlim Efendi | d. 1802 - ö. 1881 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | KÂDİRÎ, Îsâ Fakîhoğlu | d. ? - ö. 1512 civarı | Madde Adı | Görüntüle |
18 | FEHÎM, Mustafa Fehîm Efendi | d. 1846 - ö. 1908 | Madde Adı | Görüntüle |