İsmail Safa

Şâir-i mâder-zâd
(d. 1867 / ö. 24 Mart 1901)
Şair
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Şair-i Maderzad unvanıyla anılır. 14 Zilkade 1283/20 Mart 1867 yılında Mekke’de, Sefa’yla Merve arasındaki Mesa Mahallesinde doğdu. Babası Hicaz mektupçusuyken ölen Mehmed Behcet Efendi, annesi Akşemseddîn torunlarından Ayşe Sâmiye Hanım’dır. Şair Ahmed Vefâ ve VI-VII. Dönem İstanbul milletvekili Ali Kâmi (Akyüz)’nin ağabeyi; gazeteci ve yazar İlhami Safȃ ile yazar ve fikir adamı Peyâmi Safȃ’nın babasıdır.  Çocukluğu Mekke’de geçti. Yedi yaşında annesini, on bir yaşında babasını kaybetti. Babası ölünce İstanbul’a geldi, sınavsız olarak Darüşşafaka’nın ikinci sınıfına kaydolduğu zaman Arapça ve Farsçayı yaşıtlarından iyi biliyordu. 1303-1304/1886’da Darüşşafaka’yı bitirdi ve Evkâf Nezâreti Masârifat İdaresi’ne girdi, İstanbul Telgrafhanesi muharebe memuriyetine atandı. 1304/1887’de Mekteb-i İdadi-i Mülki münteha sınıfı Edebiyat-ı Osmaniye muallimliğine tayin olundu. Vefa İdȃdîsi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1307/1890’da Telgraf ve Posta Nezareti Meclis Kalemi müsevvitliğine nakledildi. 1308/ 1890’da nişan-ı mecidiyle onurlandırıldı. 1895’te verem teşhisi kondu1896’da hava değişimi için Midilli’ye gitti. Birkaç ay sonra sağlığında düzelme görüldü ve İstanbul'a döndü. 1899’da rütbe-i saliseye yükseltildi. Prens Sabahattin ve Prens Lütfullah’ın edebiyat hocalığını yapan İsmȃil Safȃ, 1900 yılındaki İngiltere Tıransuval Savaşı sırasında İngiltere lehine bazı siyasi hareketlere destek verdiği ve bazı toplantılara katıldığı için tutuklandı. Büyükelçi Sir Nicolas O’connor’un girişimleriyle serbest bırakıldı, sonra başka sebepler ileri sürülerek 1317/1900’de 2500 kuruş maaşla Sivas’ta posta kȃtibi olarak ikȃmete memur edildi. Sivas'ın sert havası, onun sağlığını olumsuz etkiledi. Şiddetli soğuklara dayanamayan şair, 3 Zilhicce 1318/24 Mart 1901’de Sivas’ta öldü. Önce Garipler Mezarlığına defnedilmiş, oradan İzzet Paşa Camii haziresine daha sonra da Ali Ağa camii haziresine nakledilmiştir. Nakil sırasında, üzerinde şairin yazdığı “Kitabe-i Mezarım” manzumesi bulunduğu söylenen mezar taşı kaybolmuştur.

Ali Kȃmî’ye Sivas’tan gönderdiği mektupların bazı bölümleri İctihad’da yayımlandı. İsmȃil Safȃ, ailesine bağlılığının yanı sıra, duygusallığı, dalgınlığı ve kafiye merakıyla tanınmıştır.

Matbuatta görülen ilk şiiri, Tercümân-ı Hakîkat’te, “Safȃ imzasıyla gönderilmiştir” açıklamasıyla yayımlanan bir “Nazire”dir (nr. 1754, 8 CE 1301/5 Nisan 1884). Gülşen-i Edeb, Hazîne-i Fünûn, İrtika, Maarif, Malûmat, Mecmua-i Edebiyye, Mektep, Mirsad, Musavver Malûmat, Mürüvvet, Pul Mecmuası, Resimli Gazete, Servet-i Fünûn, Teâvün-i Aklȃm gibi mecmualarda şiirleri, makaleleri yayımlanmıştır. 26 Mart 1891’da çıkan Mirsad mecmuasının üçüncü sayısından itibaren ser muharrirliğini yapmış; tevhit, na’t ve sitayiş-i hazret-i padişahî yarışmalarıyla edebiyat ortamını canlandırmaya çalışmış; Tevfik Fikret’in tanınmasını sağlamıştır. Mirsad; Kâmil’in “muğber” redifli gazeli sebebiyle kovuşturmaya uğrayınca, sermuharrir İsmȃil Safȃ mabeyinde sorgulanmış; dergi Eylül 1891’de kapatılmıştır. Ayrıca Maarif mecmuasının 180. sayısında (4. Sene, 7 Zilkade 1312/2 Mayıs 1895) derginin, İsmȃil Safȃ idaresinde neşredileceği ilan edilmiştir. 28 Zilkade 1312/23 Mayıs 1895-22 Zilkade 1313/23 Nisan 1896 (4. Sene nr. 183 - 5. Sene nr. 22) tarihleri arasında (ser) muharrir olarak İsmȃil Safȃ’nın ismi vardır.

İsmail Safâ, bir yandan gelenekten gelen klasik edebiyatın zevk anlayışı ile yazan şair ve yazarlar ile diğer yandan Tanzimat'la birlikte yeni eğitim kurumlarından yetişen Batılı anlayış ve değer yargılarının temsilcisi olan gençlerin karşı karşıya geldiği, edebî münakaşaların boy gösterdiği, bir var olma mücadelesi ve gayretinin hüküm sürdüğü, bir nevi "eskilik-yenilik" mücadelesi diyebileceğimiz bir edebî ortam içinde edebiyat dünyasına katıldı.  Yeni edebiyat anlayışına eğilim gösterdi. 

İsmâil Safâ, edebiyat zevkini ve eğitimini önce babasından almıştır. Şiirlerinin şekil ve muhteva özellikleri, dönemin birçok şairinde olduğu gibi, eski şiirden yeniye doğru değişim gösterir. Alaattin Karaca eserinde; 1884-1892 arasını divan ve Muallim Nâci şiirinden etkilenme ve taklit, 1892-1895 bu tesirlerden kurtulma ve yenilik arayışları, 1896 sonrasını da olgunluk dönemi olarak belirler (1990: 23-24). Bu son dönemde şair, o yılların etkili edebî anlayışı Edebiyat-ı Cedîde şiirini tam anlamıyla benimsememiş fakat bu anlayışa tavır da almamış hatta savunmuştur. İsmȃil Safȃ’nın Edebiyat-ı Cedîde şairleriyle yakın dostlukları vardır. Şair, o yıllarda örneği çok görülen, nazirelere ve müşterek gazellere de imza atmış, manzum hikâyeler yazmıştır. Edebî şahsiyetini etkileyen unsurlar arasında; çocukluk günleri, annesinin, babasının, eşinin ve çocuklarının ölümü; çocuklarının yanı sıra kardeşlerine de babalık yapmak zorunda kalması, mesleği, siyasi ortam ve 1897 Osmanlı-Yunan (Teselya) Savaşı vardır. Şiirleri ağırlıklı olarak ferdî, felsefî temalı olmakla birlikte bazıları didaktik, siyasi ve sosyal içeriklidir. 

İsmȃil Safȃ, Arapça ve Farsçayı iyi bilmesine rağmen ilk şiirlerinde itibaren sade bir dil kullanmıştır. Aruzla yazmış, kafiyeye önem vermiştir. Bazı mektuplarını nazmen yazan, karşılıklı konuşmalarda arkadaşlarına manzum cevaplar veren İsmȃil Safȃ’nın konuşmaya ve hitaba dayanan rahat, samimi bir üslûbu vardır; bazen nükteli bir üslup kullanır. Şiir hakkında görüşlerini açıklarken iki temel kavramın altını çizer: Bunlardan birincisi şiir, ikincisi nazımdır. Şaire göre, şiir nazım yerine; nazım da şiir yerine kullanılamaz. Ona göre şiiri nazımdan ayıran en belirgin özellik, şiirin sanatlı söyleyişi içermesi, güzel bir hayali canlandırması ve ahenk unsurları bakımından kusursuz bir niteliğe sahip olmasıdır. İsmail Safâ, bunun kolay bir iş olmadığını belirtir. Tanzimat dönemi ile başlayan terim tartışmaları Recaizâde Mahmut Ekrem'le birlikte büyük bir ivme kazandı. Bu durum aynı zamanda geçmişin edebî anlayışının sorgulanmasına zemin hazırladı. Şahsilik ve zevk farklılığının önemine işaret eden İsmail Safâ, şairi başkalarından ayıran belirleyici özelliğin üslûp ve eda olduğu görüşündedir. 

Kafiyenin  önemine vurgu yaparak kafiyenin göz için değil, kulak için olması gerektiği düşüncesini benimsedi. Ona göre bir sanatçının büyüklüğünü, idrak kabiliyetini, buluş ve terkip gücünü yansıtan en önemli faktörlerden biri de "deha"dır. "Deha", insanı diğer canlılardan üstün kılan çok önemli bir niteliktir. Onun şiirlerinde aşk, tabiat ve aile en çok işlenen temalardır. İsmail Safâ'nın aşkı ele alış biçimi, Servet-i Fünûncuların "santimental" anlayışıyla örtüşmektedir. 

İsmail Safâ,  sosyal konulu manzum hikâyelerinde çaresiz insanları anlatır. Fikret'in serbest müstezat tarzında yazdığı manzum hikâyeler ile onun yazdığı Öksüz Ahmet, Zavallı İhtiyar, Sefâlet-i Barid arasında işlenen düşünce, duygu ve üslûp bakımından büyük paralellikler vardır. Onu, Servet-i Fünûnculardan ayıran en önemli vasıf, millî dil kavramı üzerinde durması, dilin millet olma bilinci için önemine inanmasıdır. İyi bir şair, kendi ana dilini iyi bilmeli, güzel yazmalı ve güzel konuşmalıdır. İsmail Safâ'ya göre, edebiyat ilmi bir sanat eserini ortaya çıkarmak için zaruri ve gerekli bir çalışma alanıdır. 

Kaynakça

Aksoy, Mehmet (1974). “Bizans’ın Fethi ve İsmȃil Safȃ”. Türk Kültürü XII (142-143-144): 389-394.

Aktaş, Şerif (2009). Şiir Tahlilleri, Ankara: Akçağ Yay.

(Akyüz), Ali Kȃmi (1330/1914). “İsmȃil Safȃ Kardeşim İçin”. İctihad 5(105): 82-88.

Akyüz, Kenan (1986). Batı Tesirinde Türk Şiir Antolojisi. İstanbul: İnkılâp Kitapevi.

Akyüz, Kenan (1986). Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri. Ankara: Mas Matbaası.

Ege, Nezahet Nurettin (1977). Prens Sabahattin Hayatı ve İlmî Müdafaaları. İstanbul: Fakülteler Matbaası.

Ercilasun, Bilge (1981). Servet-i Fünun'da Edebî Tenkit. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

(Ertaylan), İsmȃil Hikmet (1933). İsmȃil Safȃ. İstanbul: Kanaat Kütüphanesi.

Gezgin, Hakkı Süha (2005). Edebî Portreler. hzl. Beşir Ayvazoğlu. İstanbul: Ötüken.

İnal, İbnü'l-Emin Mahmut Kemal (1988). Son Asır Tür Şairleri. C. 3. İstanbul: Dergȃh Yay.

İsmâil Safâ (1328). Hissiyȃt. İstanbul.

İsmâil Safâ (1328). Mensiyyȃt. İstanbul.

Kaplan, Mehmet (1981). Nesillerin Ruhu. İstanbul: Dergâh Yay.

Karaca, Alaattin (1990). İsmail Safa. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Karaca, Alȃattin (1988). “İsmȃil Safȃ’nın Sivas’a Sürülmesi ve Bunun Ortaya Çıkardığı Bazı Gerçekler”. İlim ve Sanat IV (21): 60-62.

Karaca, Alȃattin (2001). “İsmȃil Safȃ”. İslam Ansiklopedisi. C. 23. İstanbul: TDV Yay. 121- 122.

Kutlu, Mustafa (1982). “İsmȃil Safȃ”. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 5. İstanbul: Dergȃh Yay. 7-8.

Önertoy, Olcay (1980). Edebiyatımızda Eleştiri. Ankara: DTCF Yay.

Özgül, M. Kayahan (2000). Arayışlar Devri Türk Şiir Antolojisi. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay.

Safâ, İlhami (1954). “Babama Ait Birkaç Hatıra”. Türk Düşüncesi ( İsmȃil Safȃ Özel Sayısı). 1(5).

Sakin, Serdar (hzl) (2008). Mehmet Zeki, PakalınSicill-i Osmanî Zeyli. C. 10. Ankara: TTK Yay.

Seçkin, Süheyla (1991). “İsmȃil Safȃ’nın Sivas’a Sürgün Edilmesi ve Yazdığı Mektuplarında Sivas”. Revak IX. Vakıf Haftası Armağanı 60-64.

Seçkin, Süheyla (1995). “İsmȃil Safȃ’nın Mezarına Dair”. Yedi İklim 9(66): 116-117.

Tansel, Fevziye Abdullah (1972). “İsmȃil Safȃ”. Türk Ansiklopedisi. C. 20. Ankara: Milli Eğitim Basımevi. 310-313.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: SÜHEYLA YÜKSEL - SEFA YÜCE
Yayın Tarihi: 29.12.2017
Güncelleme Tarihi: 17.11.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
SünûhâtMatbaa-i Ahmed İhsan ve Şürekası / İstanbul1890Şiir
Huz Mâ SafâÂlem Matbaası Ahmed İhsan ve Şürekası / İstanbul1891Şiir
Mağdûre-i SevdâOsmanlı Matbaası Kâinat Kitaphânesi / İstanbul1892Şiir
Vehâmetli SevdâlarMirsat / İstanbul1894Roman
Mevlid-i Pederi ZiyaretÂlem Matbaası Ahmed İhsan Şürekası / İstanbul1896Şiir
MensiyyâtÂlem Matbaası / İstanbul1896Şiir
HissiyâtMüşrekü'l-menfaa Osmanlı Şirketi Matbaası / İstanbul1912Şiir
Mülâhazât-ı EdebiyyeKeteon Bedrosyan Matbaası / İstanbul1913Eleştiri
Muhâkemât-ı EdebiyyeKeteon Bedrosyan Matbaası / İstanbul1913Eleştiri

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Muhittin Mekkid. 1874 - ö. 1936Doğum YeriGörüntüle
2RİYÂZÎ, Mehmed Riyâzî Efendid. 1572 - ö. 1644Doğum YeriGörüntüle
3MEKKÎ Mehmed, Mekkelid. 1843 - ö. 1910Doğum YeriGörüntüle
4ŞEMSÎ, Mehmed Şemseddin Ulusoyd. 1867 - ö. 1936Doğum YılıGörüntüle
5Abdülaziz Halis Çıkıntaşd. 1867 - ö. 6 Şubat 1935Doğum YılıGörüntüle
6YESARÎ, Ahmetd. 1867 - ö. 1934/1935Doğum YılıGörüntüle
7DELİ İBRAHİMd. 1820 - ö. 1901Ölüm YılıGörüntüle
8TEVFÎK, Çerkeşli Şeyh Mustafâ Efendi-zâded. 1826 - ö. 1901Ölüm YılıGörüntüle
9MİNHACÎ, Alid. 1862 - ö. 1901Ölüm YılıGörüntüle
10Vural Bahadır Bayrıld. 14 Nisan 1962 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Elif Sofyad. 1965 - ö. ?MeslekGörüntüle
12Vefa Taşdelend. 25 Eylül 1966 - ö. ?MeslekGörüntüle
13Ali Kâmi Akyüzd. 1873 - ö. 11 Mart 1945Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Kazım Vehbi Orald. 1892 - ö. 16 Nisan 1985Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15İsmail Safa Semenderoğlud. 1896 - ö. 03 Nisan 1948Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16RÛHÎ, Rûhî Çelebid. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17ŞERÎFÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18KEŞFÎ, Ömerd. 1835 - ö. 1867Madde AdıGörüntüle