Madde Detay
KADRÎ, Ali
(d. 1283-1284/1867 - ö. 1312-1313/1895)
Tekke Şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Ali, mahlası Kadrî’dir. 1867 yılında Çankırı’da dünyaya geldi. Âşık, o dönem yaşadığı mahalde İmaret Oğulları olarak tanınan ailenin fertlerinden Bekir Efendi’nin oğludur. İlk eğitimini o dönemin iptidai mektebini bitirerek tamamlamış ve sonra rüşti mektebinden mezun olmasının ardından medreseye devam etmiştir. Fakat burada eğitimini tamamlayıp icazet alamamıştır (Dilçin 2000: 73). Daha sonra hayatını arzuhalcilik yaparak idame ettirmiştir (Yücel 1993: 98). Kadrî’nin güzel ney üflediği çevresindeki insanlar tarafından ifade edilmekte ve bunun yanında saza da heves ederek çalmaya gayret etmişse de bu konuda muvaffak olamadığı söylenmektedir. Karakter olarak zarif, nüktedan bir kişiliğe sahip olan âşık, dünyada hiçbir şeye değer vermemiştir. Ömrü boyunca kalenderâne bir hayat geçiren Kadrî, 1895 senesinde Çankırı’da vefat etmiştir (Dilçin 2000: 73).
Kadrî’nin şiirlerinin tertip edildiği bir eseri mevcut değildir. Dehri Dilçin (2000) ve S. Nüzhet Ergun (1944) eserlerinde âşığın şiirlerini neşretmişlerdir. Bununla birlikte Millî Kütüphane’nin Yazmalar Koleksiyonu bölümünde yer alan çeşitli cönk ve mecmualarda da şiirleri bulunmaktadır. Dehri Dilçin, âşığın büyükçe bir divan teşkil edecek kadar şiirlerinin olduğunu ifade eder ve hayatında hiçbir şeye fazla değer vermeyip kalenderâne bir hayat süren Kadrî’nin tabiatın ilcasıyla söylediği şiirlerini bir mecmuada toplamak veya divan tertip etmek gibi bir hevese de kapılmamış olacağını doğal karşıladığını belirtir (2000: 73).
Manzumelerinde sade bir dil kullanan Kadrî, akıcı bir üsluba sahiptir. Her konuda şiirler yazmasının yanında daha çok didaktik konular ağırlıktadır. Şiirlerinde dinî-tasavvufi duygu ve düşüncelere de yer vermiş ve özellikle Hacı Bektaş Veli ve Bektaşi tarikatına telmih eden ad ve kavramları sık sık kullanmıştır. Tarih düşürme hünerine de vakıf olan Kadrî, kaleme aldığı “Nasihat Destanı”nın son dörtlüğünde bu kabiliyetini göstermiştir.
Kaynakça
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri I. 2. Baskı. Ankara: TDK Yay.
Ergun, S. Nüzhet (1944). Bektaşî Şairleri ve Nefesleri. İstanbul.
https://www.yazmalar.gov.tr (erişim tarihi: 27.10.2013).
Yücel, Neslihan (1993). Kastamonu’da Âşıklık Geleneği ve Kastamonu’da Yetişen Âşıklar. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. SAGIP ATLIYayın Tarihi: 21.12.2013Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Bizi mest eyledi sahba-yı elest
Lâtak Rabbü’s-salât bize bağlıdır
Olmuşuz âlemde biz Yezdân perest
Secdegâhımız bir kemân-ebrûdur
Deri meyhânedir bizlere mescit
Giremez ol yere sofi-i mülhit
Piyâle feyzimiz sâkîmiz mürşit
Çektiğimiz gülbank zikri ya Hûdur
Kadrîya sabitiz ikrârımıza
Ağyâr âgâh değil esrârımıza
Hacı Bektaş Veli hünkârımıza
Taş atan Yezid’in yeri tamudur
Ergun, S. Nüzhet (1944). Bektaşî Şairleri ve Nefesleri. İstanbul. 428.
Destan
Gûş eyle pendimi âkilâne bak
Pend-i hakikatten beyanı gözle
Yârana karib ol nâdanı bırak
Kıymetini bilen insanı gözle
Kıl bu sözlerimi gûşuna perçin
Sakın bir kimseye hiç eyleme kin
Seni zemmedenin sen eyle medhin
Ârif ol mucib-i irfanı gözle
İncitme kimseyi ey bahtı bâlâ
Zira dil mülküdür Kâbe-i ulya
Herkesi hâlince hoş görmek evlâ
Sâbir ol her hale cananı gözle
İl için kendini ateşe yakma
“Men aref” dersini elden bırakma
Kendini bil ilin aybına bakma
Senden sâdır olan noksanı gözle
Seni isteyeni sen iste özden
Lisânını sakla nâ-seza sözden
Ahibba beyninde gel düşme gözden
Atına binmeden meydanı gözle
Kendini bilmeze pek olma yakın
Sonradan görmüşe borç etme sakın
Asalet rütbesin göğsüne takın
Zulmetten çık mâh-ı tâbanı gözle
Her dua içinde dile özünü
Elin aç Mevlâ’ya döndür yüzünü
Ölmeden cennete dikme gözünü
Evvelâ kâmil-i imanı gözle
İbretle nazar kıl âleme ey şah
Müminin kalbidir muazzam dergâh
“Ahsen-i takvim”den oldunsa agâh
Güzel sev derdine dermanı gözle
Amelsiz âlimi alma bir pula
Pendini tut gitme gittiği yola
Hâlinden şikâyet etme bir kula
Rezzak-ı âlemdir Rahman’ı gözle
Rızk için âlemde hiç çekme kaygı
Gelir görünmezden çok sanma saygu
Surette sîrette âdemsen yahu
Sırrı faş eyleme erkânı gözle
Dünya işgaline verme fikrini
Hûda’dan gelenden kesme şükrünü
Hayra tebdil eyle daim zikrini
Geçirme vaktını zamanı gözle
Kendini medh eden şeyh değil billâh
Esrâr-ı tevhide olmadan agâh
Elinde bir tesbih başında külâh
Dürlü dürlü söyler yalanı gözle
Ara bul kendine mürşid-i kâmil
Sarf ettiğin emek olmasın zail
Hakiki ol olma taklide mail
Yanarsın gözün aç niranı gözle
Yalancının adı dirayetlidir
Utanmazın adı şecaatlidir
Doğruların adı kabahatlidir
Şimdi bu tersine devrânı gözle
Terk et bu dünyanın kıyl u kalini
Bilirsin Kadrîya her ahvâlini
Kilk-i nakkaş ile gışah sâlini
Hesap et tarih-i destanı gözle
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: TDK Yay. 73-75.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 21.12.2013Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Bizi mest eyledi sahba-yı elest
Lâtak Rabbü’s-salât bize bağlıdır
Olmuşuz âlemde biz Yezdân perest
Secdegâhımız bir kemân-ebrûdur
Deri meyhânedir bizlere mescit
Giremez ol yere sofi-i mülhit
Piyâle feyzimiz sâkîmiz mürşit
Çektiğimiz gülbank zikri ya Hûdur
Kadrîya sabitiz ikrârımıza
Ağyâr âgâh değil esrârımıza
Hacı Bektaş Veli hünkârımıza
Taş atan Yezid’in yeri tamudur
Ergun, S. Nüzhet (1944). Bektaşî Şairleri ve Nefesleri. İstanbul. 428.
Destan
Gûş eyle pendimi âkilâne bak
Pend-i hakikatten beyanı gözle
Yârana karib ol nâdanı bırak
Kıymetini bilen insanı gözle
Kıl bu sözlerimi gûşuna perçin
Sakın bir kimseye hiç eyleme kin
Seni zemmedenin sen eyle medhin
Ârif ol mucib-i irfanı gözle
İncitme kimseyi ey bahtı bâlâ
Zira dil mülküdür Kâbe-i ulya
Herkesi hâlince hoş görmek evlâ
Sâbir ol her hale cananı gözle
İl için kendini ateşe yakma
“Men aref” dersini elden bırakma
Kendini bil ilin aybına bakma
Senden sâdır olan noksanı gözle
Seni isteyeni sen iste özden
Lisânını sakla nâ-seza sözden
Ahibba beyninde gel düşme gözden
Atına binmeden meydanı gözle
Kendini bilmeze pek olma yakın
Sonradan görmüşe borç etme sakın
Asalet rütbesin göğsüne takın
Zulmetten çık mâh-ı tâbanı gözle
Her dua içinde dile özünü
Elin aç Mevlâ’ya döndür yüzünü
Ölmeden cennete dikme gözünü
Evvelâ kâmil-i imanı gözle
İbretle nazar kıl âleme ey şah
Müminin kalbidir muazzam dergâh
“Ahsen-i takvim”den oldunsa agâh
Güzel sev derdine dermanı gözle
Amelsiz âlimi alma bir pula
Pendini tut gitme gittiği yola
Hâlinden şikâyet etme bir kula
Rezzak-ı âlemdir Rahman’ı gözle
Rızk için âlemde hiç çekme kaygı
Gelir görünmezden çok sanma saygu
Surette sîrette âdemsen yahu
Sırrı faş eyleme erkânı gözle
Dünya işgaline verme fikrini
Hûda’dan gelenden kesme şükrünü
Hayra tebdil eyle daim zikrini
Geçirme vaktını zamanı gözle
Kendini medh eden şeyh değil billâh
Esrâr-ı tevhide olmadan agâh
Elinde bir tesbih başında külâh
Dürlü dürlü söyler yalanı gözle
Ara bul kendine mürşid-i kâmil
Sarf ettiğin emek olmasın zail
Hakiki ol olma taklide mail
Yanarsın gözün aç niranı gözle
Yalancının adı dirayetlidir
Utanmazın adı şecaatlidir
Doğruların adı kabahatlidir
Şimdi bu tersine devrânı gözle
Terk et bu dünyanın kıyl u kalini
Bilirsin Kadrîya her ahvâlini
Kilk-i nakkaş ile gışah sâlini
Hesap et tarih-i destanı gözle
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: TDK Yay. 73-75.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Nefes
Bizi mest eyledi sahba-yı elest
Lâtak Rabbü’s-salât bize bağlıdır
Olmuşuz âlemde biz Yezdân perest
Secdegâhımız bir kemân-ebrûdur
Deri meyhânedir bizlere mescit
Giremez ol yere sofi-i mülhit
Piyâle feyzimiz sâkîmiz mürşit
Çektiğimiz gülbank zikri ya Hûdur
Kadrîya sabitiz ikrârımıza
Ağyâr âgâh değil esrârımıza
Hacı Bektaş Veli hünkârımıza
Taş atan Yezid’in yeri tamudur
Ergun, S. Nüzhet (1944). Bektaşî Şairleri ve Nefesleri. İstanbul. 428.
Destan
Gûş eyle pendimi âkilâne bak
Pend-i hakikatten beyanı gözle
Yârana karib ol nâdanı bırak
Kıymetini bilen insanı gözle
Kıl bu sözlerimi gûşuna perçin
Sakın bir kimseye hiç eyleme kin
Seni zemmedenin sen eyle medhin
Ârif ol mucib-i irfanı gözle
İncitme kimseyi ey bahtı bâlâ
Zira dil mülküdür Kâbe-i ulya
Herkesi hâlince hoş görmek evlâ
Sâbir ol her hale cananı gözle
İl için kendini ateşe yakma
“Men aref” dersini elden bırakma
Kendini bil ilin aybına bakma
Senden sâdır olan noksanı gözle
Seni isteyeni sen iste özden
Lisânını sakla nâ-seza sözden
Ahibba beyninde gel düşme gözden
Atına binmeden meydanı gözle
Kendini bilmeze pek olma yakın
Sonradan görmüşe borç etme sakın
Asalet rütbesin göğsüne takın
Zulmetten çık mâh-ı tâbanı gözle
Her dua içinde dile özünü
Elin aç Mevlâ’ya döndür yüzünü
Ölmeden cennete dikme gözünü
Evvelâ kâmil-i imanı gözle
İbretle nazar kıl âleme ey şah
Müminin kalbidir muazzam dergâh
“Ahsen-i takvim”den oldunsa agâh
Güzel sev derdine dermanı gözle
Amelsiz âlimi alma bir pula
Pendini tut gitme gittiği yola
Hâlinden şikâyet etme bir kula
Rezzak-ı âlemdir Rahman’ı gözle
Rızk için âlemde hiç çekme kaygı
Gelir görünmezden çok sanma saygu
Surette sîrette âdemsen yahu
Sırrı faş eyleme erkânı gözle
Dünya işgaline verme fikrini
Hûda’dan gelenden kesme şükrünü
Hayra tebdil eyle daim zikrini
Geçirme vaktını zamanı gözle
Kendini medh eden şeyh değil billâh
Esrâr-ı tevhide olmadan agâh
Elinde bir tesbih başında külâh
Dürlü dürlü söyler yalanı gözle
Ara bul kendine mürşid-i kâmil
Sarf ettiğin emek olmasın zail
Hakiki ol olma taklide mail
Yanarsın gözün aç niranı gözle
Yalancının adı dirayetlidir
Utanmazın adı şecaatlidir
Doğruların adı kabahatlidir
Şimdi bu tersine devrânı gözle
Terk et bu dünyanın kıyl u kalini
Bilirsin Kadrîya her ahvâlini
Kilk-i nakkaş ile gışah sâlini
Hesap et tarih-i destanı gözle
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: TDK Yay. 73-75.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Nefes
Bizi mest eyledi sahba-yı elest
Lâtak Rabbü’s-salât bize bağlıdır
Olmuşuz âlemde biz Yezdân perest
Secdegâhımız bir kemân-ebrûdur
Deri meyhânedir bizlere mescit
Giremez ol yere sofi-i mülhit
Piyâle feyzimiz sâkîmiz mürşit
Çektiğimiz gülbank zikri ya Hûdur
Kadrîya sabitiz ikrârımıza
Ağyâr âgâh değil esrârımıza
Hacı Bektaş Veli hünkârımıza
Taş atan Yezid’in yeri tamudur
Ergun, S. Nüzhet (1944). Bektaşî Şairleri ve Nefesleri. İstanbul. 428.
Destan
Gûş eyle pendimi âkilâne bak
Pend-i hakikatten beyanı gözle
Yârana karib ol nâdanı bırak
Kıymetini bilen insanı gözle
Kıl bu sözlerimi gûşuna perçin
Sakın bir kimseye hiç eyleme kin
Seni zemmedenin sen eyle medhin
Ârif ol mucib-i irfanı gözle
İncitme kimseyi ey bahtı bâlâ
Zira dil mülküdür Kâbe-i ulya
Herkesi hâlince hoş görmek evlâ
Sâbir ol her hale cananı gözle
İl için kendini ateşe yakma
“Men aref” dersini elden bırakma
Kendini bil ilin aybına bakma
Senden sâdır olan noksanı gözle
Seni isteyeni sen iste özden
Lisânını sakla nâ-seza sözden
Ahibba beyninde gel düşme gözden
Atına binmeden meydanı gözle
Kendini bilmeze pek olma yakın
Sonradan görmüşe borç etme sakın
Asalet rütbesin göğsüne takın
Zulmetten çık mâh-ı tâbanı gözle
Her dua içinde dile özünü
Elin aç Mevlâ’ya döndür yüzünü
Ölmeden cennete dikme gözünü
Evvelâ kâmil-i imanı gözle
İbretle nazar kıl âleme ey şah
Müminin kalbidir muazzam dergâh
“Ahsen-i takvim”den oldunsa agâh
Güzel sev derdine dermanı gözle
Amelsiz âlimi alma bir pula
Pendini tut gitme gittiği yola
Hâlinden şikâyet etme bir kula
Rezzak-ı âlemdir Rahman’ı gözle
Rızk için âlemde hiç çekme kaygı
Gelir görünmezden çok sanma saygu
Surette sîrette âdemsen yahu
Sırrı faş eyleme erkânı gözle
Dünya işgaline verme fikrini
Hûda’dan gelenden kesme şükrünü
Hayra tebdil eyle daim zikrini
Geçirme vaktını zamanı gözle
Kendini medh eden şeyh değil billâh
Esrâr-ı tevhide olmadan agâh
Elinde bir tesbih başında külâh
Dürlü dürlü söyler yalanı gözle
Ara bul kendine mürşid-i kâmil
Sarf ettiğin emek olmasın zail
Hakiki ol olma taklide mail
Yanarsın gözün aç niranı gözle
Yalancının adı dirayetlidir
Utanmazın adı şecaatlidir
Doğruların adı kabahatlidir
Şimdi bu tersine devrânı gözle
Terk et bu dünyanın kıyl u kalini
Bilirsin Kadrîya her ahvâlini
Kilk-i nakkaş ile gışah sâlini
Hesap et tarih-i destanı gözle
Dilçin, Dehri (2000). Edebiyatımızda Atasözleri. Ankara: TDK Yay. 73-75.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Mine Sultan Ünver | d. 1980 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | BEDRÎ | d. 1885 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | BEZLÎ, Çankırılı | d. 1843 - ö. 1902 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ŞEMSÎ, Mehmed Şemseddin Ulusoy | d. 1867 - ö. 1936 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | İbnürrefik Ahmet Nuri | d. 03 Mart 1867 - ö. 06 Mart1935 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Abdullah Sabri | d. 1 Temmuz 1867 - ö. 21 Temmuz 1939 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ARİFÎ, Kütahyalı | d. 1815 - ö. 1895 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | NÂCİM, Abdurrahman Nâcim Efendi | d. 1833 - ö. 1895 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ABİDİN | d. ? - ö. 1909 / 1895? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | NUSRET, Molla Ali Efendi | d. 1748 - ö. 1817-18 | Meslek | Görüntüle |
11 | EFKÂRÎ, Adem Şentürk | d. 28.06.1900 - ö. 15.05.1980 | Meslek | Görüntüle |
12 | TAL'AT, Zileli | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | HÂTİFÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | FETHÎ, Ahmed Fethî | d. 1846-1847 - ö. 1902 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | MUSTAFA VÂZIH | d. 1763 - ö. 1831? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | KİLKÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | CELÂL, Seyyid Ali Celâleddîn Paşa | d. 1756 - ö. 1822 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | TAYYÂR, Mahmûd Paşa-yı Samsûnî | d. ? - ö. 24 Ağustos 1808 | Madde Adı | Görüntüle |