Madde Detay
Safveti Ziya
(d. 1875 / ö. 25 Temmuz 1929)
Roman, Hikaye, Tiyatro Yazarı
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Musa Safvetî Paşa’nın torunu, Orman ve Maden Müdüriyet-i Umumiye Muavini ve Heyet-i Fenniye Reisi Ahmet Ziya Bey’in oğludur. Sicill-i Ahval Defter kayıtlarına göre 15 Mayıs 1873'te (H.1290, 18 Rebiülevvel) İstanbul’da doğmuştur. Bazı kaynaklarda doğduğu yıl 1875 olarak verilmektedir ancak Sicill-i Ahvâl Defterinde kayıtlı doğum yılı H.1290’dır, bu da M.1873’e karşılık gelmektedir. İlköğrenimini özel hocalardan tamamladıktan sonra Galatasaray Sultanisi’nin Fransızca ve Türkçe bölümüne gönderilir. 1892’de Galatasaray Lisesinden sınıf ikincisi olarak mezun olur, ardındanHariciye Kalemine stajyer memur olarak başlayan Safvetî Ziya, kısa zamanda terfi ederek Şûra-yı Devlet üyeliğine tayin olunur. Bu arada Sadrazam Küçük Said Paşa’nın kızıyla evlenir. Bir süre sonra sadrazam damatlığını ve Malumat yazarlığını bırakarak Servet-ı Fünûn yazarları arasına katılır. Bu dergiye yazdığı yıllarda Şura-yı Devlet Üyesi olan Ziya, 1902'de bu görevinden alınarak Anadolu Şimendiferleri Mecmuası’nın tahririne nezaret etmekle görevlendirilir. Bir yıl geçmeden mecmuanın yayın müdürlüğüne getirilir.
Safvetî Ziya 1911'de tek başına günlük Ziya gazetesini çıkarır, bu arada daha önce tefrika ettiği Salon Köşelerinde romanını kitap olarak yayınlar. 1912'de ilk ve tek tiyatro eseri Haralambos Cankiyadis çıkar. Muhtemelen 1913 sonu veya 1914'ün başlarında Berlin'e gider. Avrupa'nın hür ortamında yaşamak ister ancak bu isteği I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla burukluğa dönüşür. Ahmet İhsan'ın ifadesiyle elinde avucundakileri "mark tufanı"na kaptırır. On yıldan fazla kaldığı Avrupa’da Almanya'nın yanısıra Fransa, İspanya ve İtalya'yı da gezip gördüğünü ve bu ülkelerin seçkin çevrelerinde bulunduğunu, sanat, edebiyat ve musıkiyle yakından ilgilendiğini "Bir Sanatkâr ve Bir Teselli" adlı makalesinde anlatmaktadır.
1922'de yurda dönen Safvetî Ziya, ablası Nezihe hanımefendi eniştesi Veli Bey ve onların çocuklarıyla Boyacıköy'deki baba evi Kuleli Yalı'da oturur. Kısa zaman sonra İstanbul'un varlıklı ailelerinden Asaf Bey'in kızı Lütfiye Hanımla ikinci evliliğini yapar (Tekşan 1993: 56). 18 Mart 1924'te Ankara'ya giden Safveti Ziya, Gazi Mustafa Kemal'in teşrifat müdürlüğü görevine getirilir. Bu yıllarda yeniden yazmaya başlayan yazar, yazdıklarını Silinen Çehreler ve Beliren Simalar'da toplar. Gazi Mustafa Kemal’in Protokol Müdürü olduğu yıllarda Adab-ı Muuaşeret Hasbihalleri(1927) kitabını yayınlar. Bir yıl sonra da Dahilî Teşrifat Rehberi (1928) yayınlanır. Hariciye Protokol Şefliği ve Teşrifat Umum Müdürlüğü'nün ardından Prag Elçisi olarak atanan Safvetî Ziya, bu atamadan iki ay sonra 25 Temmuz 1929'da Büyükada Yat Kulübü’nde verilen bir baloda kalp krizi geçirerek ölür.
Salon Köşelerinde ve Yıldız Böcekleri (yarım kalmıştır) adlı iki romanı olan Safveti Ziya, değişik tarihlerde yazarak yayınladığı hikayeleri Bir Safha-i Kalp, Kadın Ruhu, Hanım Mektupları ve Silinmiş Çehreler Beliren Simalar adlı eserlerinde toplamıştır. İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra Haralambos Cankiyadis adlı tek tiyatro eseri yazan, aynı zamanda Ziya adında bir gazete de çıkaran Safvetî Ziya, Servet-i Fünun hikâye ve romancısı olarak şöhret yapmıştır. Kültürlü bir aileden gelmenin yanısıra iyi hocalardan dersler alması, erken yaşlarda Fransızca öğrenmesi ve zamanın iyi okullarından olan Galatasaray Lisesinde okuması, onu sanat ve edebiyat dünyasıyla erkenden tanıştırmıştır. Galatasaray Lisesinde okuduğu yıllarda Abdülhak Hamit, Halit Ziya ve Mehmet Rauf gibi Türk yazarlarla Paul Bourge ve Guy de Maupassant gibi Fransız yazarların eserlerini okuyarak edebi zevkini geliştirmiştir. Aynı yıllarda Emile Zola’yı da okuduğunu ancak onu anlayabilecek kadar edebi zevkinin gelişmediğini belirtir. İlk eleştiri yazılarını Malumat'ta Maupassant ve Emile Zola hakkında yazan Safvetî Ziya, bu Fransız yazarların kendi üzerindeki etkilerini de ifade etmekten kaçınmaz.
Salon Köşelerinde'nin “Mukaddime”sinde bu tesiri “Memleketimizdeki edebi hareketleri takip eden, edebiyatımızdaki gelişmelerle uzaktan ve yakından bir parçacık olsun alakadar olanlar Servet-i Fünûn’un o namuslu muhitinde toplanan, orada serpilip yetişen o küçük topluluğu, o hiçbir şey yetişmeyen devirde, memleketimizde bir Edebiyat-ı Cedide yetiştiren gençleri hiç şüphesiz, pekiyi tanırlar. (…) Salon Köşelerinde işte o temiz ve saf muhit içinde, o yenilikçi mücadele arasında yetişmiştir. Ben bütün edebiyat aşkımı, nasıl o muhite borçluysam bu eserim de varlığını o muhitin teşvikine borçludur" (Safvetî Ziya, 1912: 8) şeklinde ifade etmektedir.
Safvetî Ziya’nın ilk hikayesi “Onların Ruhu”, 1896’da Servet-i Fünûn'da yayınlandıktan sonra aynı dergide “Derun-ı Aşk” ile Hanım Mektupları serisinden birkaç hikâye peş peşe yayınlanır. Modern hikâyeden çok mensur şiiri andıran ve hassas ruhunun tezahürü olan bu metinler, Servet-i Fünûn'un kadına ve kadın ruhuna verdiği önemi göstermektedir.
Yazara şöhretini sağlayan ve 28 Temmuz 1898'de Servet-i Fünûn'da tefrika edilen Salon Köşelerinde 1912'de kitap olarak basılır. Yazar bu romanıyla adeta kendi neslinin yaşantısından bir kesit sunmuştur. Salon Köşelerinde'nin yazılmasında Halit Ziya’yla Mehmet Rauf’un “Niçin küçük hikâyelerle yetiniyorsunuz, önemli bir roman yazmıyorsunuz?" şeklindeki teşvikleri, Ahmet Hikmet’in “Sen salon hayatında, milliyetimiz açısından geçirdiğin tecrübeleri, başından geçen ufak tefek birtakım maceraları… Hatta yarım kalmış maceralarını bile hayalinde istediğin gibi yaşatarak bir eser yazsan ne iyi ederdin… Bu yolda şimdiye kadar bir eser yazılmadı… Bunu sen yazmalısın…” yolundaki uyarıları etkili olmuştur (Safveti Ziya 1912:9). Romanın başkişisi Şekip'le kendi arasındaki bağı şöyle anlatır: “Şekip salon köşelerinin o hürriyetten yoksun, o mahcubiyete mahkûm kahramanı, gençliğimin benim için pek kıymetli ve hüsran dolu bir hatırasıdır.". Yazar, Eylül’ün Necip’ine, Aşk-ı Memnû’nun Behlül’üne benzeyen Şekip'in şahsında, zamanın gençliğinin Beyoğlu eğlence mekânlarında neler yaşadıklarını göstermek istemiştir. Yazar ve romanı hakkında Ahmet İhsan şunları söyler: “Safvetî Ziya, Edebiyatı Cedide hayatında mühim hizmetler yaptı, Servet-i Fünûn’da çıkan Salon Köşelerinde romanı Edebiyat-ı Cedide‘nin en nezih ciltlerinden biridir” (Tokgöz, 1929: 549). Salon Köşelerinde'nin yazarın ilk romanı olmasına rağmen oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz ancak devrin diğer yazarları Halit Ziya ve Mehmet Rauf’un romanlarıyla karşılaştırılmayacak kadar kusurludur. Şekip'le Safveti Ziya'nın birçok benzer özelliği dikkat çekmektedir. Yakın dostu Halit Ziya’nın ifadesiyle Safveti Ziya “Biraz fazlaca şakrak, biraz fazlaca hoppa, gülmekten ve güldürmekten biraz fazlaca haz alan yakışıklı, sevimli, Fransızcayı pekiyi söyleyen, insanlarda hemen pek zeki bir adam hissini uyandıran bir gençtir.... Ancak aynı tesiri ben onda uyandırmamış olacağım ki ilk zamanlarda beni alaya pek benzeyen latifelere zemin yapmak istemiş. Bu tecrübelerin yanlış olacağını anlamakta gecikmedi, öyle ki pek az zaman içinde dünyanın en iyi dostları olduk ve hayatının son devresine kadar hep böyle devam ettik” (Halit Ziya, 1969: 549).
Malumat’ta ilk yazıları yayınlansa da Safveti Ziya esas şöhretini Servet-i Fünûn'da yakalamış ve her zaman Servet-i Fünûncu olarak kalmıştır. Kendisi her ne kadar şen şakrak biri olsa da eserlerinde devrin genel üslubuna uyarak, septik, marazi ve bedbin bir tavır sergilemiştir. İlk eseri “Onların Ruhu”ndan başlayarak bütün eserlerinde kırıklık, burukluk ve marazilik vardır. Fikret’in tesiriyle olsa gerek ki zaman zaman coşan sanatçı Salon Köşelerinde'de aşkla vatan sevgisini garip bir şekilde birleştirmiştir (Tekşan,1993). Hanım Mektupları, kadın hassasiyetiyle kaleme alınmış metinler, hanımların ağzından birbirlerine ve âşıklarına yazdıkları mektuplardan oluşur. Bu mektuplar hikâyeden ziyade kadın hassasiyetinin, gözyaşının ve karamsarlığın kelimelere dökülmüş halidir. Metinlerde aşırı duyarlılık, karamsarlık ve bedbinlik göze çarpmaktadır. Servet-i Fünûn’cuların bütün özelliklerini eserlerinde görmek mümkündür, diyebiliriz. Ekrem’le başlayan gözyaşı edebiyatı Safveti Ziya’yla Servet-i Fünûn yıllarında yeni bir temsilcisini bulmuştur.
Servet-i Fünûn dağıldıktan sonra edebiyat âleminden uzaklaşan çeken Saffetî Ziya, 1908’de II. Meşrutiyetin ilanından sonra Yıldız Böcekleri adlı ikinci romanını Resimli Kitap’ta tefrika etmeye başlar. Romanda, Meşrutiyet öncesinde yaşanan sıkıntılar dile getirilmekte ve dönemin eleştirisi yapılmaktadır. Roman dokuz tefrikadan sonra yarım kalmıştır. 1911’de tek başına çıkardığı Ziya adlı günlük gazetede siyasi ve sosyal yazılar yazmanın yanısıra Meclis-i Mebusan’da yapılan görüşmelere de yer vermiştir. Bu yazılarda mecliste alınan kararlara ve çıkarılan kanunlarılara eleştirel bakışlar sunmuştur. Yazar, Adab-ı Muaşeret Hasbihalleri, Dahilî Teşrifat Rehberi ve Nasıl Giyinmeli gibi edebi olmayan eserler de yazmıştır
Kaynakça
Ahmet İhsan Tokgöz (1929). Uyanış, No:17200
Gültekin, Zülfiye, (1994), Safveti Ziya Hayatı ve Eserleri, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,155 s.
Gürel, Zeki (1918). "Arayışlar Devri Türk Edebiyatının Dikkatlerden Kaçan Yazarı Safveti Ziya", 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplumervet-i Fünûn, 26 Kanun-u Evvel 1312, 26 Aralık 1896 Sayı 304.
Safveti Ziya (1912). Salon Köşelerinde, İstanbul; Romanın
Tekşan, Mesut (1993). Safvetî Ziya’nın Hayatı ve Eserleri. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara: Basılmamış Doktora Tezi.
Tekşan, Mesut (1996).”Servet-i Fünûn Romancılarından Safvetî Ziya (1873-1929). Akademik Açı. Samsun: Furkan Kitabevi
Uşaklıgil, Halit Ziya ( 1969). Kırk Yıl, İstanbul: İnkılap ve Aka Kitabevleri Kol. Şrk.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. MESUT TEKŞANYayın Tarihi: 02.12.2019Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Yayın Tarihi: 02.12.2019Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Güncelleme Tarihi: 12.11.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Yıldız Böcekleri | Resimli Kitap / İstanbul | 1908 | Roman |
Salon Köşelerinde | - / İstanbul | 1912 | Roman |
Bir Safha-i Kalp | Muhtar Halit Kütüphanesi / İstanbul | 1912 | Hikâye |
Haralambos Cankiyadis | Edebiyat-ı Cedide Kütüphanesi / İstanbul | 1912 | Tiyatro |
Hanım Mektupları | Muhtar Halit Kütüphanesi / İstanbul | 1913 | Hikâye |
Kadın Ruhu | Muhtar Halit Kütüphanesi / İstanbul | 1914 | Hikâye |
Silinmiş Çehreler, Beliren Simalar | Orhaniye Matbaası, Sahip ve Nâşiri: Kütüphâne-i Sûdi / İstanbul | 1924 | Hikâye |
Adabı- Muaşeret Hasbihalleri | - / - | 1927 | Diğer |
Dahilî Teşrifat Rehberi | - / - | 1928 | Diğer |
Nasıl Giyinmeli | - / - | - | Diğer |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | RÂŞİD, Mehmed Râşid Efendi, İstanbullu | d. 1829 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | BEZMÎ, Korucu Ahmed Çelebi, Müderris Bezmî, Nâbînâ, Kör Bezmî | d. ? - ö. 1617 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Şükran Oğuzkan | d. 1931 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ÂTIF, Hasan Âtıf Karadereli | d. 1874-1875 - ö. 04.04.1945 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Şükrü Osman Şenozan | d. 1875 - ö. 3 Temmuz 1954 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Mehmet Rauf | d. 12 Ağustos 1875 - ö. 23 Aarılık 1931 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | KÂŞİF, Mehmet | d. 1874 - ö. 1929 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | MEHMET FEVZÎ | d. 1864 - ö. 1929 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HALİL/FEVZİ, Halil Fevzi | d. 1874 - ö. 1929 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Gülseli İnal | d. 17 Mayıs 1947 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Sevgi Özel | d. 9 Ocak 1948 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Ahmet Yapar | d. 14 Şubat 1984 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Ali Nihad Tarlan | d. 1898 - ö. 30 Eylül 1978 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Mehmed Fahri Paşa | d. 1860 - ö. 1932 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Şakir (Ayaşlı) | d. 1871 - ö. 18 Haziran 1917 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ZİYÂ'Î, Yusuf Can/ Ziyâ'î Yusuf | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Abdullah Ziya Kozanoğlu | d. 16 Ocak 1906 - ö. 29 Mart 1966 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Yusuf Ziya Demircioğlu | d. 1887 - ö. 29 Mart 1973 | Madde Adı | Görüntüle |