Madde Detay
Süleyman Nesip
Süleyman, Nesib, Mehmet Sâmi Bey, Süleyman Paşazade Sâmi Bey
(d. 1866 / ö. 28 Eylül 1917)
Şair, Devlet Memuru
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmed Sami olan şair, 1866 yılında İstanbul’da doğdu. Eserlerinde Mehmed Sâmî Bey, Süleymân Paşa-zâde Sâmî Bey ve Süleymân Nesîb olmak üzere üç ayrı ad kullanmıştır. Babası, Şıbka kahramanı olarak anılan ve Darüşşafaka'nın da kurucularından olan Müşir Süleyman Hüsnü Paşa’dır (Orkun 1952). Bu nedenle kaynaklarda Süleyman Paşazade Sâmi Bey olarak da anılır. Kanun-ı Esasi'nin hazırlanmasında büyük emeği olan Süleyman Paşa, Bağdat'a sürgün edildi ve bir daha da şehrine dönemedi. Edebiyatçı kişiliğinin ve fikir adamlığının oluşmasında babasının büyük etkisi vardır. Babasının namı ve karakterinden çok etkilenen şair, ömrünce babası gibi olabilmenin hayalini kurduğu gibi gelecek nesillerce babasının haksız tanınmaması için onun eserlerini de yayımlatmak arzusundaydı. Baba özlemi içerisindeki şairin annesi de o henüz bebeklik çağındayken vefat etti. Bir müddet babasının sürgünü nedeniyle Irak'ta kalan şair, derviş olma kararına yönelince babası tarafından İstanbul'a gönderilir. İlk ve orta eğitimini zaten İstanbul’da tamamlamış bulunan şair, 1889 yılında da Mülkiye’den mezun oldu. Hocası Recaizade Ekrem’in sevgisine ve ilgisine mazhar olan Süleyman Nesîb, edebiyata da bu çağlardan itibaren merak saldı. 1890’da Bursa İdadisi Müdürlüğü'nde görevlendirilir. Bir yıl sonra babasının sürgünde bulunduğu Bağdat’a gider ve okul müdürlüğü görevine burada devam eder. 1892 yılında babasının vefatının ardından tekrar Bursa’ya döner ve 1893’te İl Maarif Müdürü olur. 1900’de Cezâir-i Bahr-ı Sefîd Vilayeti Maarif Müdürü olarak Anadolu haricinde görevlendirilir. 1908 yılına kadar devlet görevlerini farklı yerlerde sürdürür. İstanbul'da da coğrafya, kimya, ahlak ve edebiyat öğretmenlikleri yapar. 1908'de İstanbul'a döner ve Maarif Müdürlüğü'nde çalışmaya başlar. 1912'de İlm-i Terbiye ve Tedris Müfettişliği, Meclis-i Maarif azalığı görevlerini yürütür. 1915 yılına kadar, sürekli artan derecelerle meslek hayatını devam ettirir. Eğitim konusunda edindiği birikim, onun pedagojik nitelikli eserleriyle tamamlanır. 1915'te Maarif Nezareti Telif ve Tercüme Heyeti Azalığı görevini üstlenir. Kazancının büyük bir kısmını ihtiyaç sahibi çocuklara infak eden şair, 28 Eylül 1917’de zatürree nedeniyle, bir kurban bayramı gününde, İstanbul’da vefat eder. Kabri, Eyüp Sultan Mezarlığı'ndadır (Kolcu 2005). Ölümünden bir buçuk ay evvel Tevfik Fikret namına söylediği manzumenin sonunda "Bilir misin ki hayâtımdan artık iğrendim / Yanında bir yer açarsan bu en büyük ni'met" demişti. Bu arzusu vechile Eyüp Mezarlığı'nda çok sevdiği Tevfik Fikret'in eski kabri yanına gömüldü (Korkmaz 2007: 486).
Melankolik ve karamsar şiirleri, şairin içe dönük, çekingen ve alçakgönüllü mizacı ile birleşir. Annenin vefatı ve babanın sürgünde oluşu nedeniyle ondan da uzak kalış, şairin mizacını etkilediği gibi, küçük yaşta geçirdiği bir hastalık sonucu duymasında sıkıntı olur ve aynı hastalık dolayısıyla zürriyetten de mahrum kalır. Dolayısıyla aile kuramamak ve çocuk sahibi olamamak da şairin hayatı boyunca acısını çektiği bir özlem olarak mizacındaki karamsarlığı örer. Bununla birlikte, kaderini bir tevekkül ile sahiplenir ve şahsî ihtiraslardan uzak, ahlakçı bir hayatı benimser.
İbnü'l-Emin'e göre hal ve tavrı yaşı ile münasib değildi, fazla yaşlı
görünürdü. Kulakları işitmediğinden onunla anlaşmak güç olurdu. Edebiyat
sahasında bilhassa Servet-i Fünûn sahifelerinde Süleyman Nesîb namıyla
tanınmıştı. Mütedeyyin, halim, müeddeb, hayırhah ve şefîk olduğunda aşinaları
müttefiktirler (İnal 1988: 1663). Süleyman Nesîb, Servet-i Fünûn edebiyatının
devrinde sevilmiş, ancak adını fazla duyuramamış şairlerinden birisidir. Bunda
çekingen mizacının ve daha ziyade mesleki çalışmalara vakit ayırmış olmasının
tesiri vardır. Edebiyat yanında eğitim meseleleri ile meşgul olmuş, bu sahada
büyük gayret göstermiştir. Öğretim usulleri için tasarılar hazırladığı gibi
İlköğretim yönetmeliğini de o kaleme almıştır. Terbiye ve pedagoji sahalarında
çalışmaları vardır.
Şair, şiirlerinde babasına duyduğu büyük sevgi dolayısıyla, Süleyman’ın soyundan gelen anlamında Süleyman Nesîb imzasını kullanır. Arapça ve Farsça yanında İngilizce ve Fransızca da öğrenir ve bu dillerden çeviriler yapar. Sanat dünyasında ismine ilk kez 1893 yılında rastlanır (Akyüz 2010). Servet-i Fünûn kadrosuna girmesinden önce Divan edebiyatı tarzında kaleme alınmış şiirleri olmakla birlikte, okul yıllarından itibaren Ekrem çizgisinde eserlere yakındır. Konu olarak devrinin anlayışına uygun eserler veren şair, sone tarzının da yerleşmesine katkıda bulunur. Şair, tabiat ve insan duygularını işaret etmek noktasında tefekkür derinliğine sahip olmamakla birlikte, entimist bir isim olarak görülür. Güzelliğin tasvir edilmesini sanat olarak açıklayan şair, işlenmiş bir duygu dilinden yanadır. Şiirleri, üzerinde düşünülmüş, ilham anı ile fikrî işçiliği birleştiren şiirlerdir. Santimantalizme kayan bir romantik duyarlık, şairin genel şiir anlayışını örer. Eserlerinde Tevfik Fikret şiir ve söyleyişinin etkileri belirgindir. Kaleme aldığı yüz on civarı şiirin, yalnızca üçü hece vezniyle kaleme alınmış, geri kalanında aruz veznini kullanmıştır (Durukoğlu 2001). Temalarını genel olarak aşk, hüzün ve karamsarlık, tabiat gibi Servet-i Fünûn temaları oluşturur (Okay 1992). İdealize edilmiş aşklar, sonu sukuta erecek hayaller, şairin otobiyografisinden de gelen karamsarlığı besleyen unsurlardır. Özellikle çocuk ve çocuk sevgisi, çocuk eğitimi konuları, şairin mesleğinden ve çocuk, aile özleminden gelen temalar arasındadır. Sade bir dil ile kaleme aldığı çocuk temalı şiirlerinde şair, Servet-i Fünûn'un ideal nesil arayışı doğrultusunda çocuklara öğütler verir, örnek çocuk, örnek gençlik arayışlarını, terbiye anlayışı ile harmanlayarak işler. Şiirlerinde çocukta vatan sevgisini bir bilinç hâlinde işleyen şair, bilime değer verilmesi, cehaletten uzak durulması yolunda tavsiyeler vardır. Çocuklara makinalardan, fabrikadan, Amerika ve Japonya gibi ülkelerden, coğrafî konumdan ve iktisadî meselelerden bahsetmesi de devri için önemli ve farklıdır (Durukoğlu 2001). Sosyal hayatın içerisinde çocuklar kadar kadınların da olması gerektiğine inanan şair, kadınları da şiiri için tema değerine taşır. Kadın hakları üzerinde kaleme aldığı şiirler, erkek ve kadının ortak bir hayatta bulunması gerektiğine dair inancını vurgular. Kadının, kendisine yüklenen nevrotik çatışmalarından uzak tutulması gerektiğini, erkekle eşit haklara sahip olan kadının, haklarının ardında durması gerektiğini savunur. Şairin, millî duyarlığa yaslanan şiirleri de dikkat çekicidir. Destanî nitelikte şiirler kaleme alan şair, ordu ve asker temalı şiirler yazar, kahramanlığın övgüsü vardır.
Şiirleri yanında teorik konulardaki yazılarıyla da Servet-i Fünûn hareketine destek veren şair, isabetli eleştiri yazıları ile de bilinir. Ekrem ve Fikret çizgisinde devam edildiği takdirde neo klasik şiire ulaşılabileceğini belirten şair, Şinasi'den beri devam eden Batı ve Doğu'nın kaynaşmasıyla kurulacak bir edebiyat geleneğinin değerinden bahseder (Süleyman Paşazade Sami Bey 1917).
Şiirleri, nesirleri,
konferansları, hakkında yazılanlar ile birlikte vefatından sonra, Nail Reşat
tarafından yazılan bir girişle, 1918 yılında Süleyman Paşazade Sami Bey
Külliyat-ı Âsâr ve İhtisasât adıyla yayımlanır. Şair, eğitim konusunda
da eserler kaleme alır. İlk olarak Rodos'ta basılmış olan İlm-i
Terbiye-i Etfâl 1907 yılında yayımlanan, pedagojik mahiyette bir
eserdir. Batılı pedagoji usulleri üzerinde kaleme aldığı eserleri de mevcut
olan şair, babası ve babasının sürgün kararı ile ilgili olarak 1912
yılında Süleyman Paşa Muhakemesi adlı bir eser de yayımlar.
"Bir İki Söz Daha" başlıklı musahabesi, devri içerisinde dikkatleri
çeker. Dimestokalı Efendi'nin İlm-i Terbiye-i Etfal isimli
kitabını, Fröbel ve Pestalozzi Usûllerinde Terbiye ve Talim Dersleri adıyla
tercüme eder. “Makâle-i Mahsûsa” başlıklı yazısı Servet-i Fünûn Dergisi'nde
Servet-i Fünûn karşıtlarına cevap vermek üzere yayımlanmış olan önemli bir
makaledir. Pedagojik çalışmaları çerçevesinde hazırladığı Kant ve Fich'te
Terbiye Meselesi isimli eseri yarım kalmıştır, basılmamıştır. Basılamayan
bir diğer eseri de Muhtasar Kâmûs-ı Felsefe’dir.
Kaynakça
Akyüz, Kenan
(1982). Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri. İstanbul: İnkılap
Kitabevi.
Akyüz, Kenan (2010): Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi.
İstanbul: İnkılap.
Durukoğlu, Salim (2001): Süleyman Nesib. Ankara: Kültür
Bakanlığı.
İnal, İbnü'l-Emin
Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul:
Dergah Yay.
Kolcu, Ali İhsan, (2005): Servet-i Fünûn Edebiyatı, Erzurum:
Salkımsöğüt.
Korkmaz, R. (2007).
"Sâmî". Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C.
VII. Ankara: AKM Yay.
Orkun, Hüseyin Namık (1952): Büyük Türkçü Süleyman Paşa Hayatı ve
Eserleri, Ankara: Güneş Mtb.
Okay, Orhan (1992): Servet-i Fünûn Şiiri, Erzurum: Atatürk
Üniversitesi Yayını.
Süleyman Paşazade Sami Bey (1917): Külliyat-i Asar ve İhtisasâtı,
İstanbul: Evkâf-i İslamiye Mtb.
Tuncer, Hüseyin
(1998). Arayışlar Devri Türk Edebiyatı I - Tanzimat Edebiyatı.
İzmir.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1990). "Sâmî Mehmed Bey". C. VII. İstanbul: Dergah Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DİLEK ÇETİNDAŞ – MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 06.08.2019Güncelleme Tarihi: 04.12.2020
Yayın Tarihi: 06.08.2019Güncelleme Tarihi: 04.12.2020
Güncelleme Tarihi: 04.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
İlm-i Terbiye-i Etfâl | İkdam Matbaası / İstanbul | 1907 | Diğer |
Fröbel ve Pestalozzi Usullerinde Terbiye ve Talim Dersleri. | Maarif-i Umumiye Nezareti / İstanbul | 1914 | Çeviri |
Süleyman Paşazade Sami Bey: Külliyat-i Asar ve İhtisasâtı | Evkâf-ı İslâmiye Matbaası / İstanbul | 1917 | Diğer |
Süleyman Paşa Muhakemesi | Erkan-i Harbiyye-i Umumiyye Onuncu Şubesi / İstanbul | 1928 | Diğer |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Ali Halim Neyzi | d. 14 Mart 1927 - ö. 26 Haziran 2005 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | TÂ'İB, Câbî-zade Mehmed Tâ’ib Çelebi | d. ? - ö. 1714 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | KÂTİBÎ, Seydi Ali Çelebi | d. ? - ö. 1562 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MUHAMMED ALİ, Mehmet Ali Arıkan | d. 1866 - ö. 03.09.1940 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | KEMAL/HAFIZ MİKDAT, Mikdat | d. 01.01.1866 - ö. 01.01.1941 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HAYDERÎ, Haydar | d. 1866 - ö. 1923 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | RİF’AT, Hasan Rif’at Efendi | d. 1847 - ö. 1917 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Mizancı Murad | d. 1854 - ö. 1917 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | MEHMED CEMÂLEDDÎN EFENDİ | d. 1848 - ö. 1917 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Ali Ekrem Bolayır | d. 02 Ağustos 1867 - ö. 27 Ağustos 1937 | Meslek | Görüntüle |
11 | Kazım Vehbi Oral | d. 1892 - ö. 16 Nisan 1985 | Meslek | Görüntüle |
12 | İoan Peyoglu | d. 1964 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Hadiye Ebüzziya | d. 10 Şubat 1884 - ö. 16 Mart 1913 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Avanzâde Mehmet Süleyman | d. 1871 - ö. 1922 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Nahit Sırrı Örik | d. 22 Mayıs 1895 - ö. 18 Ocak1960 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Ziya Gökalp | d. 23 Mart 1876 - ö. 25 Ekim 1924 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ÖZEROL, Süleyman Özerol | d. 01.11.1953 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | KARA MEHMET, Mehmet Siligünlü | d. 1934 - ö. 09.09.2014 | Madde Adı | Görüntüle |