Madde Detay
TEVFÎK, Mehmed Tevfîk, Selanikli
(d. 1276/1860 - ö. 1327/1910)
şair, yazar, mütercim
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmed Tevfîk’tir. Selanik’te 1276/1860 yılında doğdu. Selanikli Tevfîk sanıyla tanındı. Selanik’te başladığı öğrenimine İstanbul’da Mahrec-i Aklâm’da devam etti. Fransızcayı çok iyi öğrendi. Tahsilinin ardından çeşitli okullarda tarih öğretmenliği ve hukuk mektebinde hocalık yaptı. Genç yaşlarından itibaren birçok gazete ve dergide makaleleri, tercümeleri ve tefrikaları yayımlandı. Özellikle tarihle ilgili eserleri ve Fransızcadan yaptığı roman çevirileri ile tanındı. Tanzimat Dönemi'nden İkinci Meşrutiyet'e kadar Ahmed İhsan, Ahmed Midhat Efendi ve Mustafa Refik’ten sonra Osmanlı Türkçesine en çok roman çevirisi yapan mütercimdir. Fransız edebiyatından Jules Marie, Jules Verne, Xavier de Montépin, Louis Jacolliot, Edmond-Joseph-Louis Tarbé des Sablons, Victor Hugo, Louis Nogir, Henri Chabrillat-Paul D’lvol, Fortuna du Boisgobey, Georges Ohnet ve Pierre Zaccone gibi yazarların eserlerini Türkçeye tercüme etti (Karadağ 2013: 355). Elli yaşına geldiğinde çok yıpranmış ve dimağından rahatsızlanmış olan Tevfîk, Viyana’da tedavi görmekte iken 1327/1910 yılında öldü. Cenazesi Selanik’e getirilerek oraya gömülmüştür.
Selanikli Tevfîk, telif, tercüme birçok eseri bulunan velud bir yazardır. Çoğunluğu tarihle ilgili olan telif eserleri şunlardır:
1. Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiye: 1315 yılında İstanbul’da Tercümân-ı Hakîkat Matbaası’nda basılan eser, 304 sayfadır. Kitap, 1314/1897 yılında Osmanlı ile Yunanistan arasında meydana gelen ve Osmanlı Devleti’nin kesin zaferiyle sonuçlanan muharebeden bahsetmektedir. Eser, giriş ve iki kısımdan oluşmaktadır. Tevfîk, eserin girişinde savaşın asıl sebebi olan Girid’in yaklaşık iki yüzyıllık geçmişini anlatmaktadır. Birinci kısımda Osmanlı, Yunanistan ve Avrupa devletleri arasındaki siyasi mücadelelere değinildikten sonra 1897 yılında gerçekleşen ve bir ay süren muharebe, resimler ve haritalarla ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmiştir. İkinci kısımda ise savaş sonucunda yapılan mütareke bahis konusu olmuştur.
2. Islâhât-ı Osmâniye Tarihi: 1326/1908 yılında Selanik Matbaası’nda basılmıştır. 17 sayfadır. Yazar eserin girişinde, Osman Gazi’den başlayarak 1908 yılında Kânûn-ı Esâsî’nin tekrar yürürlüğüne girişine kadar geçen zamanda yapılan ıslahat hareketlerinden bahsedeceğini ifade etmektedir. Ancak kitabın sadece ilk forması basılabilmiştir. Kitapta, Osman Gazi ve Orhan Gazi zamanlarında yapılan yenilikler anlatılmıştır.
3. Muhtasar Târîh-i Osmânî: 1323/1905 yılında Cihân Matbaası’nda basılan eser, 120 sayfadır. Orta Asya’dan başlayarak Sultan Abdülmecîd’in vefatına kadar olan Türk tarihi muhtasar olarak anlatılmaktadır.
4. Nevsâl-ı Askerî: 1321/1903 yılında Saryan Matbaası’nda basılan eser, 160 sayfadır. Osman Gazi’den başlayarak padişahların ve devlet adamlarının askerî başarılarından bahseden bir tarih kitabıdır. Eserde, Osmanlı padişahlarının ve bazı paşaların resimleri de bulunmaktadır.
5. Musavver Hindistan Seyâhatnâmesi: 1318/1900 yılında Mihran Matbaası’nda basılmıştır. 208 sayfa olan kitabın ilk bölümünde Osmanlıların Hindistan’la olan tarihî münasebeti, Hindistan’ın tarihi, coğrafyası, iklimi, dini, ekonomisi ve sosyal yapısı resimlerle anlatılmıştır.
6. Mükemmel Elif-bâ-yı Osmânî: Kitapçı Arakel Matbaası’nda 1328/1910 yılında basılmıştır. 63 sayfadır. Öğrencilere Osmanlıca öğretmek amacıyla yazılmıştır.
7. Yeni Elif-bâ ve Tekmîl-i Kırâ’at: Kıraatın inceliklerini öğretmek amacıyla yazılan eser, 1313/1895 yılında Matbaa-ı Âmire’de basılmıştır.
8. Bir Şehîdin Vasiyeti: 1315/1897 yılında Tercümân-ı Hakîkat Matbaası’nda basılan eser, 15 sayfadır. 1897 yılındaki Osmanlı-Yunan Harbi esnasında şehit olan Abdülezel Paşa’nın hâl tercümesini ve ona hitaben yazılmış bazı manzum parçaları ihtiva eden eserdir.
9. Kânûn-ı Esâsî ve Meclis-i Meb’ûsân Târîhi: 8 sayfalık eser Karabet Matbaası’nda 1324/1906 yılında basılmıştır. Eser, Kânûn-ı Esâsî ve Meclis-i Meb’ûsân’ın tarihi ve işleyişi hakkında bilgi vermektedir.
10. Sevdâ Fâciaları: Selanikli Tevfîk’in kaleme almış olduğu dört küçük hikâyeyi içeren kitap, 1307/1889 yılında İstanbul’da basılmıştır. Eser, 87 sayfadır.
11. Yâdigâr-ı Seyâhat: 1316/1898’te Ebuzziyâ Matbaası’nda basılan eser, Alman İmparatoru Vilhelm ile İmparatoriçe Victorya’nın İstanbul seyahatini anlatmaktadır.
Tercüme ettiği eserler ise şunlardır: Prusya’da Askerlik Âlemi (1299/1880), Serseri Yahudi (1301/1883), Katil Bernar (1303/1885), Klodgü Yani Obur Klod (1303/1885), Mösyö Lökok’un İhtiyarlığı (1304/1886), Menfûr Roje (1305/1887), Paris Fâciaları (1306/1888), Üç Rus ve Üç İngiliz’in Seyâhati -Cenûbî Afrika’da- (1307/1889), 7 Numaralı Hapishâne Odası (1308/1890), Değirmen Cinâyeti (1308/1890), Elmas-pâre (1308/1890), Roman Cüzdanı (1311/1893), Bir Kadının Tedbîri (1312/1894), İlm-i Eşyâ (1313/1895), Mösyö Lavared’in Kırk Beş Parası (1313/1895), Korkunç Sefîne (1316/1898), Câzibeli (1318/1900), Amerika’da Çöl Avcıları (1324/1906).
Selanikli Mehmed Tevfîk, müverrih ve mütercim kimliği ile yaşadığı dönemde birçok esere imza atmış bir yazardır. Özellikle Fransızcadan yapmış olduğu roman çevirileri ile tercüme edebiyatımıza önemli katkıları olmuştur.
Kaynakça
Karadağ, Ayşe Banu (2013). “Türk Çeviri Tarihimizde ‘Mütercim’ Selanikli Tevfik”. Turkish Studies. (8/10): 355-363.
Selanikli Tevfîk (1307). Sevdâ Fâci’aları. İstanbul: İstepan Matbaası.
Selanikli Mehmed Tevfîk (1315). Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiye. İstanbul: Tercümân-ı Hakîkat Matbaası.
Türk Ansiklopedisi (1982). “Tevfik, Selanikli”. C. 31. Ankara: MEB Basımevi. 152.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1976). “Tevfîk, Selanikli”. C. 8. İstanbul: Dergâh Yayınları. 330.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. HAKAN YEKBAŞYayın Tarihi: 02.11.2014Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiyye’den
1314 sene-i hicriyesi ve 1313 sene-i rûmiyesi zarfında saltanat-ı seniye ile Yunan arasında zuhûr etmiş olan harbin esbâb-ı hudûsı henüz cümlenin hâtır-nişânı bulunmağla beraber yine vukû’âtı sırasıyla yazarak bu muharebede Yunanlıların zuhûr-ı harbe nasıl sebebiyet vermiş olduklarını ta’yîn ve irâ’e bi’l-hassa menâfi-i Osmâniye nokta-i nazarından fâ’ideli olacağından şu telhîs ü vukû’ât-ı harbiyeyi kaleme almağa lüzûm görmüşümdür.
Ma’lûmdur ki muhârebe-i âhîre Girid cezîresi yüzünden tevellüd eylemişdir. Girid cezîresi cennet-mekân Sultân İbrâhîm Hân hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında başlayan ve ancak Sultân Mehmed-i Râbi hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında hitâm bulan bir muhârebe-i medîde netîcesinde bundan iki yüz otuz beş sene evvel (1080) memâlik-i Osmâniyeye ilhâk edilmişdir.
(Selanikli Mehmed Tevfîk (1315). Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiye. İstanbul: Tercümân-ı Hakîkat Matbaası. 2.)
Sevdâ Fâci’aları’ndan (“Gönül Kocamaz” İsimli Hikâye’den)
Fahreddîn Efendi gibi yaşamağa alışmış olan adamların sefâhat ve huzûzât âleminde tek ü tâz edip etmemelerinde sinnin pek de o kadar te’sîri olamaz. Zâten insânın kocamasıyla gönül kocamayacağı umûr-ı mücerrebeden olup bu hâlin en büyük delîli Fahreddîn Efendi gibi adamlarda görülür ki sinleri vâsıl-ı hadd-i herem ü pîrî olsa dahi kendilerinin inhimâk-i sefâhati noksân-pezîr olamaz!
(Selanikli Tevfîk (1307). Sevdâ Fâci’aları. İstanbul: İstepan Matbaası. 29.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 02.11.2014Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiyye’den
1314 sene-i hicriyesi ve 1313 sene-i rûmiyesi zarfında saltanat-ı seniye ile Yunan arasında zuhûr etmiş olan harbin esbâb-ı hudûsı henüz cümlenin hâtır-nişânı bulunmağla beraber yine vukû’âtı sırasıyla yazarak bu muharebede Yunanlıların zuhûr-ı harbe nasıl sebebiyet vermiş olduklarını ta’yîn ve irâ’e bi’l-hassa menâfi-i Osmâniye nokta-i nazarından fâ’ideli olacağından şu telhîs ü vukû’ât-ı harbiyeyi kaleme almağa lüzûm görmüşümdür.
Ma’lûmdur ki muhârebe-i âhîre Girid cezîresi yüzünden tevellüd eylemişdir. Girid cezîresi cennet-mekân Sultân İbrâhîm Hân hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında başlayan ve ancak Sultân Mehmed-i Râbi hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında hitâm bulan bir muhârebe-i medîde netîcesinde bundan iki yüz otuz beş sene evvel (1080) memâlik-i Osmâniyeye ilhâk edilmişdir.
(Selanikli Mehmed Tevfîk (1315). Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiye. İstanbul: Tercümân-ı Hakîkat Matbaası. 2.)
Sevdâ Fâci’aları’ndan (“Gönül Kocamaz” İsimli Hikâye’den)
Fahreddîn Efendi gibi yaşamağa alışmış olan adamların sefâhat ve huzûzât âleminde tek ü tâz edip etmemelerinde sinnin pek de o kadar te’sîri olamaz. Zâten insânın kocamasıyla gönül kocamayacağı umûr-ı mücerrebeden olup bu hâlin en büyük delîli Fahreddîn Efendi gibi adamlarda görülür ki sinleri vâsıl-ı hadd-i herem ü pîrî olsa dahi kendilerinin inhimâk-i sefâhati noksân-pezîr olamaz!
(Selanikli Tevfîk (1307). Sevdâ Fâci’aları. İstanbul: İstepan Matbaası. 29.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 29.11.2020Eserlerinden Örnekler
Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiyye’den
1314 sene-i hicriyesi ve 1313 sene-i rûmiyesi zarfında saltanat-ı seniye ile Yunan arasında zuhûr etmiş olan harbin esbâb-ı hudûsı henüz cümlenin hâtır-nişânı bulunmağla beraber yine vukû’âtı sırasıyla yazarak bu muharebede Yunanlıların zuhûr-ı harbe nasıl sebebiyet vermiş olduklarını ta’yîn ve irâ’e bi’l-hassa menâfi-i Osmâniye nokta-i nazarından fâ’ideli olacağından şu telhîs ü vukû’ât-ı harbiyeyi kaleme almağa lüzûm görmüşümdür.
Ma’lûmdur ki muhârebe-i âhîre Girid cezîresi yüzünden tevellüd eylemişdir. Girid cezîresi cennet-mekân Sultân İbrâhîm Hân hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında başlayan ve ancak Sultân Mehmed-i Râbi hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında hitâm bulan bir muhârebe-i medîde netîcesinde bundan iki yüz otuz beş sene evvel (1080) memâlik-i Osmâniyeye ilhâk edilmişdir.
(Selanikli Mehmed Tevfîk (1315). Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiye. İstanbul: Tercümân-ı Hakîkat Matbaası. 2.)
Sevdâ Fâci’aları’ndan (“Gönül Kocamaz” İsimli Hikâye’den)
Fahreddîn Efendi gibi yaşamağa alışmış olan adamların sefâhat ve huzûzât âleminde tek ü tâz edip etmemelerinde sinnin pek de o kadar te’sîri olamaz. Zâten insânın kocamasıyla gönül kocamayacağı umûr-ı mücerrebeden olup bu hâlin en büyük delîli Fahreddîn Efendi gibi adamlarda görülür ki sinleri vâsıl-ı hadd-i herem ü pîrî olsa dahi kendilerinin inhimâk-i sefâhati noksân-pezîr olamaz!
(Selanikli Tevfîk (1307). Sevdâ Fâci’aları. İstanbul: İstepan Matbaası. 29.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiyye’den
1314 sene-i hicriyesi ve 1313 sene-i rûmiyesi zarfında saltanat-ı seniye ile Yunan arasında zuhûr etmiş olan harbin esbâb-ı hudûsı henüz cümlenin hâtır-nişânı bulunmağla beraber yine vukû’âtı sırasıyla yazarak bu muharebede Yunanlıların zuhûr-ı harbe nasıl sebebiyet vermiş olduklarını ta’yîn ve irâ’e bi’l-hassa menâfi-i Osmâniye nokta-i nazarından fâ’ideli olacağından şu telhîs ü vukû’ât-ı harbiyeyi kaleme almağa lüzûm görmüşümdür.
Ma’lûmdur ki muhârebe-i âhîre Girid cezîresi yüzünden tevellüd eylemişdir. Girid cezîresi cennet-mekân Sultân İbrâhîm Hân hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında başlayan ve ancak Sultân Mehmed-i Râbi hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında hitâm bulan bir muhârebe-i medîde netîcesinde bundan iki yüz otuz beş sene evvel (1080) memâlik-i Osmâniyeye ilhâk edilmişdir.
(Selanikli Mehmed Tevfîk (1315). Mir’ât-ı Vukû’ât-ı Harbiye. İstanbul: Tercümân-ı Hakîkat Matbaası. 2.)
Sevdâ Fâci’aları’ndan (“Gönül Kocamaz” İsimli Hikâye’den)
Fahreddîn Efendi gibi yaşamağa alışmış olan adamların sefâhat ve huzûzât âleminde tek ü tâz edip etmemelerinde sinnin pek de o kadar te’sîri olamaz. Zâten insânın kocamasıyla gönül kocamayacağı umûr-ı mücerrebeden olup bu hâlin en büyük delîli Fahreddîn Efendi gibi adamlarda görülür ki sinleri vâsıl-ı hadd-i herem ü pîrî olsa dahi kendilerinin inhimâk-i sefâhati noksân-pezîr olamaz!
(Selanikli Tevfîk (1307). Sevdâ Fâci’aları. İstanbul: İstepan Matbaası. 29.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Mehmet Bozkurt Esenyel | d. 1920 - ö. 2005 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | SUN'Î-İ SELÂNİKÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | NÛRÎ, Osman Nûrî Efendi, Selanikli | d. 1842 - ö. 1903 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Mehmed Fahri Paşa | d. 1860 - ö. 1932 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HİCRANÎ | d. 1855-1860? - ö. 1918? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | DERVİŞ ALİ | d. 1856/1860? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | FÎRÛZ, Muhammed Rahîm Sânî | d. 1847 - ö. 1910 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ÖMER | d. 1840 - ö. 1910 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | LÜTFÎ, Çelebi-zâde Agop Lütfî | d. ? - ö. 1910 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Leyla Arsal | d. 15 Ekim 1971 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | ABBAS KEMÂL EFENDİ, Kerküklü | d. ? - ö. 1892 | Meslek | Görüntüle |
12 | Şükran Binark | d. 9 Temmuz 1962 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | EŞREF, Kassâb-zâde Eşref Mehmed Bey | d. 1831 - ö. 1889 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | FİRÂKÎ, Hüseyin Firâkî Efendi, Niğdeli | d. ? - ö. 1891 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | MEHMED ATÂULLAH BEY, İstanbullu | d. 1809 - ö. 1851 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | RÂZÎ, Pîrî Paşa-zâde Muhyiddin Mehmed Râzî Çelebi | d. ? - ö. 1534 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ŞEHDÎ, Osman Efendi | d. ? - ö. 1769-70 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ENÎS, Selanikli | d. ? - ö. 1873 ds. | Madde Adı | Görüntüle |