Ahmet Kutsi Tecer

(d. 4 Eylül 1901 / ö. 22 Temmuz 1967)
Şair, Yazar, Eğitimci, Folklor Araştırmacısı
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Ahmet Kutsi Tecer 4 Eylül 1901’de Kudüs’te doğdu. Aslen Erzincan-Kemaliye’den (Eğin) olan babası Abdurrahman Bey, Ahmet Kutsi doğduğunda Kudüs’te Duyûn-i Umûmiye Reisi olarak görev yapmaktaydı. Annesi Hatice Hanım’da babası gibi Eğinlidir. Oğullarına ikinci isim olarak koydukları ve “Kudüslü” anlamına gelen “Kutsi” ismi, bulundukları şehrin hatırası olarak verildi (Gökdemir 1987: 1). İlkokula Kudüs’te bir Fransız okulunda başlayan Ahmet Kutsi, babasının Kırklareli’ne tayininin çıkmasıyla ilk ve orta eğitimini burada tamamladı. Lise öğrenimi için İstanbul’a gönderilen Ahmet Kutsi, Kadıköy Sultanisi’nden mezun olduktan sonra Halkalı’daki Ziraat Mekteb-i Âlisi’ni 1922’de bitirdi. Bir yıl kadar İzmir’de çeşitli işlerde çalıştıktan sonra tekrar İstanbul’a döndü ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne kaydoldu. Yüksek Öğretmen Okulu için açılan mülakat sınavını da kazanarak parasız yatılı hakkını elde eden Ahmet Kutsi, bu okulun bursu ile ikinci sınıftan sonra Paris’e gitti. Ancak burada gönderildiği bölüme değil de felsefe derslerine devam etti. Bu yüzden herhangi bir belge alamadan 1927’de Türkiye’ye döndü. Felsefe bölümüne bıraktığı üçüncü sınıftan devam ederek 1929’da mezun oldu.

1930’da ilk görev yeri olan Ankara Gazi Öğretmen Okulu ve Terbiye Enstitüsü’ne atandı. Aynı yıl mecburi hizmet gerekçesiyle Sivas Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak gönderildi. Kısa bir süre sonra Sivas Maarif Müdürlüğü görevine getirildi (Gökdemir 1987: 1-2). Ahmet Kutsi Tecer, burada kaldığı dört yıl süresince bütün ömrü boyunca meşgul olacağı folklor araştırmalarına başladı. Sivas’ın âşıklık geleneği açısından çok zengin bir il olduğunu fark eden Ahmet Kutsi, 1931’de düzenlediği Âşıklar Bayramı'yla başta Âşık Veysel olmak üzere birçok halk şairinin tanınmasını sağladı. Halk şairlerinin ve halk şiirinin yaşatılıp tanıtılması için 1932’de Sivas Halk Şairlerini Koruma Derneği'ni kurdu. Harf İnkılabı başta olmak üzere Türk dili ve kültürüne hizmet eden kurumların oluşması, bu konularda oldukça istekli olan genç maarif müdürünü heyecanlandırdı. Bütün bu gelişmeler, Ahmet Kutsi Tecer’i eğitim-öğretimin yanında şiir ve folklorla uğraşan bir sanat adamı konumuna taşıdı. 1932 yılında neşrettiği Sivas Halk Şairleri Bayramı kitapçığı ise halk edebiyatı ve Türk folklor çalışmaları açısından öncü olan faaliyetlerinin en güzel belgesi oldu (Çongur 2001: 5). Ahmet Kutsi Tecer, Halkevlerinin Sivas şubesinde ve ona bağlı olarak açılan Halk Odaları’nın organizasyonunda aktif rol üstlendi. Söz konusu kurumların halk edebiyatı ve folklor araştırmalarına katkı yapmaları konusunda öncü oldu. "Tecer" soyadını Sivas ili içinde bulunan Tecer dağlarından dolayı aldı (Gökdemir 1987: 3). Sivas’ta yürüttüğü bu kültürel faaliyetler aynı zamanda Ahmet Kutsi Tecer isminin tanınmasını sağladı.

1934’te Ankara’ya Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Şube Müdürlüğü görevine tayin edildi. Bu görevi yaptığı sırada çok sevdiği öğretmenlik mesleğinden ayrı kalmamak için ilk görev yeri olan Gazi Lisesi ve Gazi Eğitim Enstitüsü’nde çeşitli dersler verdi. Ankara Devlet Konservatuarı’nın kuruluş aşamasında, bu okulda halk müziği bölümünün açılmasında ve bu bölümde çalışacak olan öğretmenlerin tespiti sırasında oldukça önemli rol oynadı. 1937’de kendisi gibi öğretmen olan Meliha Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Mehmet ve Leyla ismini verdikleri iki çocukları dünyaya geldi.

1941’de bir yıl kadar Talim Terbiye Kurulu Üyeliği görevinde bulunan Ahmet Kutsi Tecer, aynı yıl yapılan ara seçimde Adana’dan milletvekili seçilerek aktif siyasette rol almaya başladı. Ertesi yıl yapılan genel seçimlerde ise Urfa milletvekili olarak meclise girdi. Milletvekilliği süresince Halkevleri yöneticiliğini de üstlenen Ahmet Kutsi Tecer, aynı zamanda Halkevleri Genel Merkezi’nin yayın organı olan Ülkü dergisinin yayın sorumluluğunu üstlendi. Bununla birlikte Anadolu’daki çeşitli Halkevleri’nin çıkardığı otuz kadar dergilerin sorunlarıyla da ilgilendi. 1946’da milletvekilliği süresi bitince yeniden öğretmenliğe döndü ve Gazi Eğitim Enstitüsü felsefe öğretmenliğine atandı (Gökdemir 1987: 4). 1948’de bir yıl kadar Devlet Konservatuarı’nda da dersler veren Ahmet Kutsi Tecer, 1949’da Paris’e kültür ataşesi ve öğrenci müfettişi sıfatıyla gönderildi. 1950’de UNESCO Yürütme Komitesi’ne Türkiye adına delege olarak görevlendirdi. Yurt dışında kaldığı yıllarda Türk kültürünün tanıtılması yönünde hizmetlerde bulundu. Paris’te yayımlanan Turkey Ancient Miniatures (1961) adlı albümün hazırlanmasına katkıda bulundu (Uçman 2011: 246). Bu görevi sırasında Türkiye’deki iktidar değişikliğine bağlı olarak yurda çağrıldı ve 1951’de Galatasaray Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. Ömrünün sonuna kadar kalacağı bu şehirde bir taraftan Galatasaray Lisesi’ndeki görevini sürdürürken diğer taraftan Belediye Konservatuarı’nda tiyatro ve edebiyat dersleri verdi. 1957’den sonra İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde estetik dersleri, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü ve İstanbul Radyosu Eğitim Bölümü’nde halk edebiyatı ve folklor derslerini yürüttü. 1966’da İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde felsefe ve edebiyat alanında dersler verirken yaş haddine bağlı olarak emekli oldu (Gökdemir 1987: 5). Emekli olduktan kısa bir süre sonra rahatsızlandı ve 22 Temmuz 1967’de İstanbul’da öldü. Zincirlikuyu mezarlığına defnedildi.

Ahmet Kutsi Tecer’in eserleri yazılış sırasına göre; Şiirler (1932), Sivas Halk Şairleri Bayramı (1932) Köylü Temsilleri (1940), Koçyiğit Köroğlu (1941) -Ölümünden sonra kitap olarak yayımlandı (1969)- Köşebaşı (1947), Bir Pazar Günü (1959) isimleriyle yayımlandı. Onun Türk folkloru üzerine yazdığı makaleler ölümünden sonra Türk Folklorunda Sosyal Meseleler (1969) ismiyle neşredildi. Bunlardan başka Ankara ve İstanbul’da Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenen ancak kitap olarak basılmayan Yazılan Bozulmaz (1946) ve Satılık Ev (1961) isimli iki oyun daha yazdı. Ahmet Kutsi Tecer’in kitap olarak basılmayan ve sahnelenmeyen Yüzük Oyunu, Ömür Yolu, Arkadaş Hatırı, Avşarlar, Didonlar, Sunalar isminde altı oyunu daha vardır (Gökdemir 1987: 22).

Ahmet Kutsi Tecer’in çocukluğu ve ilk gençlik dönemi Osmanlı Devleti’nin yıkılış sürecine denk geldi. Bu yüzden eğitimini çok zor şartlar altında yapabildi. Millî Mücadele yıllarında üniversitede öğrenci olan şair, Cumhuriyet kurulduktan sonra ikinci kez yüksek eğitim yaptı. Bu süreçte diğer başarılı öğrencilerle birlikte yurt dışına eğitim için gönderildi. Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde geçen iki yıl, daha sonraki meslek hayatı için iyi bir birikim oluşturmasını sağladı. Türkiye’ye döndükten sonra bir taraftan eğitim-öğretim işleriyle uğraşan, diğer taraftan kültürel faaliyetlerde bulunan Ahmet Kutsi Tecer, Cumhuriyet'in çeşitli eğitim müesseselerinin kurulmasında ve siyasette aktif roller üstlendi. Paris dönüşü Türk Düşüncesi (1953-1954) dergisinde kaleme aldığı yazılarında burada edindiği birikimi ön plana çıkarmaya çalıştı. İlk şiir denemelerini Dergâh dergisinde (1921-1922) yayımlayan Ahmet Kutsi Tecer, Cumhuriyet'in ilanından sonra şiirlerini Milli Mecmua’ya (1924-1925) gönderdi. 1930’da Ahmet Hamdi Tanpınar'la birlikte Görüş (1930-1932) isimli bir şiir mecmuası çıkardı (Çongur 2001: 5). Varlık (1933-1935 ve 1960) ve Oluş (1939) isimli dergilerde yayımlanan şiirleri daha çok gençlik dönemine ait şiirlerin tekrar yayımlanmasından oluştu. Sonraki yıllarda yaşanan iş yoğunluğu, idarecilik görevleri, siyaset ve yurt dışı görevleri onun şiir ilhamını bir hayli zayıflattı. Bu yüzden şairin 1922’de yayımladığı Şiirler isimli kitabı, onun ilk ve son şiir kitabı oldu. Bu kitapta yer almayan ve sonradan yazılmış birkaç şiirine, o dönemde yayımlan bazı şiir antolojilerinde yer verildi. 1980’de sanatçı hakkında hazırlanan bir biyografik eserin sonunda bütün şiirleri bir araya getirildi (Timuroğlu 1980: 198 - 251). “Nerdesin", "Orda Bir Köy Var Uzakta", "Halay” Ahmet Kutsi Tecer’in en çok tanınan ve sevilen şiirleri oldu.

Tecer, şiirlerinin yanında Türk kültürünün değişik konularında yazılar kaleme aldı. Bu yazılarından ilkini 1930’da Bolu’da yayımlanan Dertli isimli gazetede neşretti. Şiirleriyle birlikte halk edebiyatı, folklor ve halk kültürü üzerine yaptığı araştırmaları; Mihrab (1924-1925), Meş'ale (1924-1928), Ağaç (1936) Yücel (1941), Ülkü (1941-1945), Şadırvan (1949), Türk Folklor Araştırmaları (1949-1980), İstanbul, Türk Yurdu (1955-1956), Vatan (1957-1958) (Uçman 2011: 245) gibi gazete ve dergilerde yayımladı. Ayrıca çeşitli tarihlerde yayımlanan Halk Bilgisi Mecmuası, Atsız Mecmua, Kültür Dünyası, Kalem, Çığır, Ulus gibi dergi ve gazeteler de şairin çalışmalarına yer verdi.

Ahmet Kutsi Tecer’in şiire başladığı yıllar, Beş Hececiler ve Yedi Meşaleciler’in savunduğu şiir anlayışının revaçta olduğu bir dönemdi. Millî edebiyatın hece vezni ile şiir yazma ilkesine sadık kalan, onlar gibi arı ve duru bir dille yani yaşayan Türkçeyle şiirler yazan Ahmet Kutsi Tecer, bu şiir hareketlerini değil; başını Faruk Nafiz Çamlıbel’in çektiği “Memleketçi Edebiyat” anlayışını ve duyuş tarzını devam ettiren şiirler kaleme aldı. Vezin ve kafiyeyi şiir için önemli kabul eden şair, bu konuda farklı düşünenlere iştirak etmedi. Ahmet Hamdi Tanpınar, şiirine yakından tanıklık ettiği Ahmet Kutsi Tecer’in halk şiirinin en çok revaç gören koşma türünü redif denilen kafiye sisteminden kurtararak modernleştirdiğini söylemiştir (Tanpınar 1977: 112). Ferdî temalar hariç, dilde, şekilde, konu ve temada millî his ve düşüncelerin dışına çıkmamaya özen gösterdi. Anadolu’yu tanımaya, tanıtmaya; içinde bulunduğu imkânsızlığın yanında barındırdığı güzellikleri de anlatmaya çalıştı.

Cumhuriyet'e ve onun temel değerlerine bağlı olan şair, halkı ve onun bağlı olduğu değerleri ömrü boyunca benimsedi; inkılapların savunucusu oldu. Şiirleri başta olmak üzere Türk kültürüne ait yazıları, konuşmaları ve derslerinde bu çizgisinden taviz vermedi. Dostları ve yakınındakiler onun bu konulardaki dik duruşuna şahitlik etti. 1940’tan sonra tiyatroya ilgi duymaya başlayan yazar, daha çok köy seyirlik oyunlarıyla ve oyunlu türkülerle ilgilendi. Bu konudaki araştırmalarını 1940’ta Köylü Temsilleri isimli eserinde topladı. Bu çerçevede geleneksel tiyatronun etkisiyle kaleme aldığı, halkın konuşma dilini, yaşayışını, inanç değerlerini, folklorunu yansıtmayı esas aldığı oyunlar yazdı. Bu oyunlardan Köşebaşı’nın daha sonra İngilizce çevrisi de yapıldı.

Batı edebiyatından Baudelaire, klasik edebiyattan Fuzûlî, halk şiirinden Köroğlu ve Dadaloğlu’nu çok beğenen şair, modern edebiyattan ise Yahya Kemal Beyatlı ve birlikte şiir mecmuası çıkardıkları Ahmet Hamdi Tanpınar’ı ilgiyle takip etti. Cumhuriyet'in inşa aşamasında ele aldığı konularla bu sürece katkıda bulunan Ahmet Kutsi Tecer, o yıllarda ve sonraki dönemde memleket edebiyatı çizgisindeki genç sanatçılar üzerinde etkili oldu. Bütün bu yönleriyle Ahmet Kutsi Tecer, yaşadığı dönemde önemli roller üstlenen, Türk şiirine şekil ve içerek yönünden katkı yapan önemli bir ses oldu.

Kaynakça

Çongur, H. Rıdvan (2001). “Ahmet Kutsi Tecer’in Hayatı, Sanatı”. Doğumunun Yüzüncü Yıldönümünde Ahmet Kutsi Tecer. Ankara: Millî Kütüphane Basımevi. 1-18.

Gökdemir, Sevgi (1987). Ahmet Kutsi Tecer. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.

Tanpınar, Ahmet Hamdi (1977). Edebiyat Üzerine Makaleler. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Timuroğlu, Vecihi (1980). Ahmet Kutsi Tecer Kişiliği, Sanat Anlayışı ve Tüm Şiirleri. Ankara: İş Bankası Kültür Yayınları.

Uçman, Abdullah (2011). “Ahmet Kutsi Tecer”. İslâm Ansiklopedisi. Ankara: Türk Diyanet Vakfı Yayınları. 245-246.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. ABDULLAH ŞENGÜL
Yayın Tarihi: 16.03.2018
Güncelleme Tarihi: 26.10.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
ŞiirlerKâmil Matbaası / Sivas1932Şiir
Sivas Halk Şairleri BayramıKâmil Matbaası / Sivas1932Diğer
Köylü TemsilleriÇığır Mecmuası Neşriyatı / Ankara1940Derleme
KöşebaşıKültür Basım ve Yayın Kooperatifi / Ankara1947Tiyatro
Bir Pazar GünüGenç Oyuncular Oyun Yayınları / -1959Tiyatro
Koçyiğit KöroğluMilli Eğitim Bakanlığı Yayınları / Ankara1969Tiyatro

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1KUDSÎ, Nişancı-zâde/Ramazan-zâde Seyyid Mehmed Kudsî Efendid. 1574 veya 1565 - ö. Aralık 1621 veya Mart-Nisan 1616Doğum YeriGörüntüle
2İzzet Melih Devrimd. 6 Haziran 1887 - ö. 15 Haziran 1966Doğum YeriGörüntüle
3AYŞEd. 1868/1869 - ö. 30.06.1932Doğum YeriGörüntüle
4Sadettin Nüzhet Ergund. 1899/1901 - ö. 25 Nisan 1946Doğum YılıGörüntüle
5Ziyaettin Fahri Fındıkoğlud. 1901 - ö. 16 Kasım 1974Doğum YılıGörüntüle
6ARAPOĞLU, Mustafa Öztürkd. 1901 - ö. 1966Doğum YılıGörüntüle
7Bedri Giderd. 1921 - ö. 13 Temmuz 1967Ölüm YılıGörüntüle
8Ali Mümtaz Arolatd. 23 Temmuz 1897 - ö. 4 Eylül 1967Ölüm YılıGörüntüle
9Vâ-Nû Vâlâ Nurettind. 1901 - ö. 9 Mart 1967Ölüm YılıGörüntüle
10Mehmet Okurd. 1 Ocak 1936 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Serkan Işınd. 28 Ekim 1976 - ö. ?MeslekGörüntüle
12Yahya Kemal Beyatlıd. 2 Aralık 1884 - ö. 1 Kasım 1958MeslekGörüntüle
13Nedim Gürseld. 05 Nisan 1951 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14İnci Adalıd. 07 Haziran 1948 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Hidayet Sayınd. 1929 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Habibe Ahmetd. 20 Aralık 1953 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17Ahmet Sandald. 1965 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18İlhami Bekir Tezd. 1906 - ö. 29 Mart 1984Madde AdıGörüntüle