ALİ İZZET/İZZETİ/NEFRETİ, Ali İzzet Özkan

(d. 1902 / ö. 1981)
âşık
(Tekke / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Ali İzzet Özkan, 1902'de Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Höyük köyünde dünyaya gelmiştir. Bazı kaynaklar doğrum tarihini 1900 olarak verir (Başgöz 1979: 12; Özmen 1998: 339; Kaya 1994; Alptekin-Sakaoğlu 2006; Kalkan 2015). Annesinin adı Kamer, babasının adı ise Musa Ağa’dır. Baba tarafından dedesi Palabıyık Mustafa da âşık olup ayrıca anne tarafından da İğdecikli Âşık Veli akrabalarıdır. Ali İzzet, henüz bir yaşındayken annesi Kamer vefat eder. Bu olayın üzerine babası Musa Ağa, Hatice adında bir kadınla evlenir, Hatice de Ali İzzet’e kendi çocuğu gibi bakıp büyütür. Ali İzzet, herhangi bir tahsil görmez, ancak kendi çabasıyla hem eski hem de yeni yazıyı öğrenir. Babası Musa Ağa Höyük köyünde uzun süre muhtarlık yapar, hâli vakti yerinde ticaretle uğraşan bir kişidir. Babası, Ali İzzet’i 1917'de kendi köylüsü Hüseyin Çavuş’un kızı Gülizar ile evlendirir, bu evliliğinden on yıl sonra, 1927'de Ali İzzet bu sefer yine kendi köylerinden Fatma adında bir kızla evlenir. İlk karısı evliliklerinin kırkıncı yılında vefat eder. İkinci evliliğinin ardından babasının yanından ayrılan Ali İzzet, babasından aldığı az bir toprakla çiftçilik yaparak ailesini geçindirir. 1925 ile 1926 yılları arasında askerlik yapan Ali İzzet, 08.15.1926 tarihinde Elazığ Askeri Hastanesi’nden çürük raporu alarak terhis edilir. 1936'da üç-dört ay kadar hapis yatan Ali İzzet, bunun sebebini civar köylerde dolaşan muskacıların kendisine iftira atmasına bağlasa da kendisiyle mülakat yapan İlhan Başgöz “Alevi ayinleri yapmak ve gizli törenler düzenlemek suçundan” takibe uğradığını aktarır (Başgöz 1979: 12, 13; Özmen 1998: 339). 1940’lı yıllar Ali İzzet’in hayatında dönüm noktası olur, o yıl arkadaşı Âşık Hüseyin Gürsoy ile birlikte Ankara’ya gelir. Halkevi’nde konuk olur, Halk Parti’nin ileri gelenleriyle tanışır, Ülkü Dergisi’nde şiirleri çıkmaya başlar, halkevlerinde konserler verir ve şiirleri kitap olarak yayımlanmaya başlar (Başgöz 1979: 13, 14; Kalkan 2015: 130). Artık bir ayağı büyük şehirlerde olan Ali İzzet, sazı ve sözü sayesinde çiftçilikten daha fazla para kazanmaya başlar. Bir dönem Âşık Veysel ile birlikte gezici saz öğretmenliği yapan âşık, bu işten de ayda 400 lira kadar para kazanır. 1943'te Gemerek’in bir köyünde Şahnalık (vergi toplama memurluğu) yapar. 1949'da Sivas’ta komünist propagandası yaptığı için tutuklanır, kısa bir süre yargılandıktan sonra 08.11.1949 tarihinde beraat eder. 1960'da hapse atılan Şahap Balcıoğlu için yazdığı bir şiirden dolayı yine on gün tutuklu kaldıktan sonra suçsuz bulunup bırakılır. 1960 Devrimi sonrası Behçet Kemal Çağlar aracılığıyla görüştüğü dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’den Alevi köylerini dolaşmak görevini alır ve uzun bir süre bu köyleri gezer. Yine ihtilalden sonra Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile ilişki içinde olur. Ali İzzet bu yıllarda etkinliklerinden ve söylediklerinden dolayı çok defa soruşturma geçirir ve kısa süreli hapse girer ve çıkışları olur (Başgöz 1979: 13, 15, 27). 1961 yılından sonra Sefer Aytekin’in aracılığıyla yürütülen çalışmalar kapsamında “Âşıklar Derneği”nde görev almıştır. Bu dernek de İşçi Partisi’nin öncülüğünde kurulur. Ali İzzet, siyasetle de ilgilenir ve bu çerçevede bazı âşıklarla birlikte konserlere katılır. Çocuklarının büyüyüp kent merkezlerine yerleşmesinin ardından kendisi de köyünden ayrılarak Ankara Dikmen’de bir gecekondu yaparak burada ikamet etmeye başlar. Ali İzzet Özkan’ın ilk evliliğinde beş kızı ile iki oğlu olur, ikinci evliliğinden ise bir oğlu ile iki kızı dünyaya gelir. Âşık, 1981'de Dikmen’de gecekondusunda vefat etmiştir (Başgöz 1979: 15; Özmen 1998: 339).

Âşık Ali İzzet’in, İlhan Başgöz’e söylediği “Kendimi bildim bileli sazla oynarım evimizden hiç âşık eksik olmazdı” sözlerinden çocukluk yıllarından itibaren âşıklık geleneğinin içerisinde büyüdüğü anlaşılmaktadır. Nitekim Ali İzzet’in doğup büyüdüğü köy Höyük ve çevresindeki köyler (Emelek Yöresi olarak adlandırılan muhit); Âşık Veli, Âşık Agahî, Âşık Hüseyin Gürsoy, Kemter Baba, Âşık Veysel, Âşık Sabri, Haydari, Âşık Suzî, Âşık Resul, Kul Abdal ve daha birçok âşığın yetiştiği bir yöredir. Bu âşıklar içerisinden Âşık Veysel ve Hüseyin Gürsoy ile yakın dostluğu olur. En çok da Âşık Veli, Agahi ve Kul Veli’yi sevmiş, çocukluk yıllarında ilk bu âşıkların şiirlerini ezberler. Çocukluk yıllarından itibaren yaşadığı eve yakın oturan Âşık Sabri ve Âşık Ali kendisine saz çalmayı, parmak hesabını (hece ölçüsü), şiir uyak ve düzenini öğreten âşıklardır. Bu yıllardan itibaren birçok Alevi-Bektaşi inancına mensup âşıkların yer aldığı cem ritüellerinde ve muhabbet meclislerinde bulunur. İlk şiirini on iki yaşında yazdığını ifade etmişse de kendisinden geriye kalan şiir defterlerinde 1931 yılından önce yazılmış şiirleri mevcut değildir. 1924 yılından itibaren Alevi inancı ve bu inanç etrafında gelişen âşıklık/zâkirlik geleneği çerçevesinde köy köy gezmeye başlayan Ali İzzet, Hacıbektaş Dergâhı postnişini Hüseyin Fevzi Çelebi’ye intisap etmiş ve ondan “İzzeti” mahlasını almıştır. Köy köy Alevi-Bektaşi yerleşim yerlerini gezip dolaşan İzzeti, bu köylerde cemlere iştirak ederek zâkirlik yapmış ve adeta bir Alevi dedesi gibi hürmet ve saygıyla karşılanmıştır (Başgöz 1979: 12, 17).

Ali İzzet, Ankara’ya taşındıktan sonra şiirlerini ilk olarak halkevlerinin yayın organı olan Ülkü Dergisi’nde yayınlar. Etkilendiği sosyal ve siyasi düşüncelerden dolayı şiirlerinde nadir de olsa “Nefreti” mahlasını da kullanır. Henüz on beş yaşındayken kendi deyimiyle “avucu yeşil benli pir”in elinden bade içer. Âşık Ali İzzet, diğer Alevi âşıklar gibi şiirlerini saz eşliğinde üretir ve icra eder. Şiirlerini hece ölçüsüyle kaleme alan âşık, en çok on birli koşma biçiminde şiir yazar. Şiirlerinin başlıca konusu toplumsal ve siyasi meselelerle aşktır. Yaşadığı dönemin siyasi, sosyal ve felsefi durumundan kopuk kalmayan Ali İzzet, şiirlerinde aşk duygusunu alışılan kavramların dışında yeni imgelerle kendine has bir anlayışta ele alır. Aşk konulu şiirlerinde sevgiliyi tasvir ederken “güzeller muhtarı”, “güzeller tanrısı”, “güzeller hâkimi”, “sevda delisi” “hurilerin valisi”, “güzeller başkanı”, “gökler meleği”, “cennetler gelini”, “dünya bebeği”, “yayla çiçeği”, “Peygamber bakışlım”, “Atatürk bakışlım”, “Allah sözlü yar”, “kılıç kaşlı”, “mermi ya da silah gözlü”, “sözleri seçim, parti ya da oy gibi”, “süngü kirpikli” gibi birtakım gelenek dışı yeni ve ilginç kullanımlara da yer vermiştir. Güzeli ve güzellik unsurlarını şiirlerinde yoğun olarak işlemesinin yanında, çirkinlerin varlığını da bir azap ve çekilmez bir ıstırap olarak değerlendirmiş ve her fırsatta çirkinliği ve çirkini kötülemiştir (Canser 2019: 155, 157; Başgöz 1979: 24, 35).

Hayatını önemli bir kısmını şehirde geçiren İzzeti’nin şiirlerinde de köy ve kent kültürünün bir birleşimini görmek mümkündür. Bunun yanı sıra şiirlerinde Alevi inancı ve tasavvufi düşüncesine geniş yer verir. Şathiye tarzında şiirler de kaleme alan İzzeti’nin, aynı zamanda cennet, cehennem, ahiret, melek ve şeytan gibi kavramlar üzerinden dinî konularda nükteli bir üslupla yazdığı eleştiri şiirleri de mevcuttur. Şiirlerinde, yeri geldiğinde Alevi dedelerini bile pervasızca eleştirmekten geri durmayan İzzeti, 1942'de meydana gelen kıtlık sonrası bu olayı konu edinen destanıyla toplumsal eleştiri ve yergi konusunda da şiirler yazmaya başlar. Kıtlık Destanı şiiri, doğrudan İnönü eleştirisidir. Halk Parti’yi yeren ve Demokrat Parti’yi öven şiirler yazar. Bilhassa 1960’lı yıllardan sonra toplumsal sorunlara siyasi meseleler ekseninde, şiirlerinde geniş olarak yer vermeye başlar (Başgöz 1979: 24, 38; Kardaş 2019: 155, 156, 164). “Mühür Gözlüm”, “Şu Sazıma Bir Düzen Ver”, “Güzele Bakması Çok Sevap Derler” gibi birçok şiiri çeşitli saz ve ses sanatçıları tarafından seslendirilmiş ve geniş kitlelere ulaşır. Âşık Ali İzzet Özkan’ın Türkün Sazından (1951), Âşık Ali İzzet Ağlıyor (1955), Kitap Küçük Dert Büyük (1956), Tellerde Muradın Alsın (1958), Şiirler (1963), Sürmeli (1966), Mühür Gözlüm (1967) ve Kırkanbar (1974) adlı şiir kitapları yayımlanmıştır (Özmen 1998: 339; Kardaş 2019: 156).

Kaynakça

Alptekin, Ali Berat, S. Sakaoğlu (2006). Türk Saz Şiiri Antolojisi (14-21. Yüzyıllar). Ankara: Akçağ Yay.

Başgöz, İlhan (1979). Âşık Ali İzzet Özkan Yaşamı-Sanatı-Şiirleri. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi-Türkiye İş Bankası Yay.

Kalkan, Emir (2015). 20. Yüzyıl Türk Halk Şairleri. 2. Baskı. Ankara: Ötüken Yay.

Kardaş, Canser (2019). “Âşık Ali İzzet Özkan’ın Şiirlerinde Güzellik ve Güzellik Unsurları”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 12 (62): 155-165.

Kaya, Doğan (1994). Sivas’ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsati. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay.

Özmen, İsmail (1998). Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi. C. 5. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. BÜLENT AKIN
Yayın Tarihi: 24.07.2019
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Türkün Sazından- / -1951Şiir
Âşık Ali İzzet Ağlıyor- / -1955Şiir
Kitap Küçük Dert Büyük- / -1956Şiir
Tellerde Muradın Alsın- / -1958Şiir
Şiirler- / -1963Şiir
Sürmeli- / -1966Şiir
Mühür Gözlüm- / -1967Şiir
Kırkanbar- / -1974Şiir

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SÂBİT, Nu'mând. 1692 - ö. 1768Doğum YeriGörüntüle
2EDÎB, Kazancı-zâde Emînd. 1857 - ö. 1919Doğum YeriGörüntüle
3MEMİŞ, Memiş Eroğlud. 1925 - ö. 23.10.2007Doğum YeriGörüntüle
4SANATÎ, Abdurrahman Dursund. 1902 - ö. 1975Doğum YılıGörüntüle
5İLYAS DOĞANd. 1902 - ö. 1983Doğum YılıGörüntüle
6VELİ MEMMEDOVd. 1902 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7OZANOĞLU, İhsan Ozanoğlud. 15.04.1907 - ö. 13.02.1981Ölüm YılıGörüntüle
8Seyfettin Tekdilekd. 1910 - ö. 1981Ölüm YılıGörüntüle
9Enver Gökçed. 1920 - ö. 19 Kasım 1981Ölüm YılıGörüntüle
10TAL'AT, Zilelid. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
11SERVET DENİZERd. 1934 - ö. ?MeslekGörüntüle
12RECEP KIZILKAYAd. 1952 - ö. ?MeslekGörüntüle
13ALİ CELALETTİN ULUSOYd. 25.02.1922 - ö. 18.04.1990Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14HAKİROĞLU, Cemal Demirellid. 1953 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15MUSTAFA KOÇAK/MUSTAFA, Mustafa Sancard. 1970 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16MUSTAFA EFENDİ, Bostan-zâded. 1498 - ö. 1570Madde AdıGörüntüle
17NEŞÂTÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18ŞEYHÎ, Ayaşî-zâde Seyyid Mehmedd. ? - ö. 1670Madde AdıGörüntüle