Madde Detay

Alaattin köyü/ Genç/ Bingöl’de doğdu. Elazığ Ziya Gökalp İlkokulu (1964), Elazığ İmam-Hatip Lisesi (1967) ve Bingöl Lisesi’nde (1970) okudu. Maden’in (Elazığ) Gezin köyünde bir yıl imam hatiplik görevini sürdürdü. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden (1975) mezun oldu. Yükseköğrenimi süresince Diyanet İşleri Başkanlığı’nda murakıplık (1971-75); öğrenimi bitince de Osmaniye, Ankara, Tunceli ve Kayseri’de edebiyat öğretmenliği yaptı (1976-86). 1986-96 yılları arasında TRT Erzurum Radyosu’nda görev üstlendi. “Erzurum Kongresi” başlıklı çalışmasıyla prodüktörlük (1989) tezini verdi. Erzurum Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Sabri Divanı/İnceleme Metin” adlı tezi ile yüksek lisansını (1990); “Esrar Dede/Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divanının Karşılaştırmalı Metni” adlı tezi ile doktorasını tamamladı(1996). 1997-2000 yılları arasında TRT Çukurova Radyosu’nda (Mersin) prodüktör olarak çalıştı. Kardelen (1991-92) ve Yenişehir Sanat’ta (1995) yayın kurulu üyeliği, Palandöken adlı haftalık gazetede (1994-97) sanat danışmanlığı görevini yürüttü. Basın Konseyi, Türkiye Yazarlar Birliği, Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti, Mersin Gazeteciler Cemiyeti, İçel Fotoğraf Amatörleri Derneği ile Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği üyeliği yaptı. 2000 yılında Mersin’de geçirdiği bir trafik kazası sonucunda vefat etti. (Yalçın 2010: 607)

Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti’nin Yılın Başarılı Gazeteciler Yarışmasında 1987, 1991, 1992, 1993 yıllarında Başarılı Radyo Programcısı, Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti’nin 1990 ve 1992 yıllarında Radyo-Televizyon Dalında Yılın Başarılı Gazetecisi ödüllerini ve Millî Prodüktivite Merkezi’nin 1992 yılı Verimliliğe Katkı Ödülü’nü aldı (Yalçın 2010: 606).

İlk şiir ve yazıları Elazığ’da yerel gazetelerde çıktı. Şiir, eleştiri, deneme ve çevirileri Millî Gazete (1972-75), Yeni Devir (1981-83), Develi (1983-85), Palandöken (1994-96) gazeteleri ile Erciyes (1984), Aylık Dergi (1981-85), İslâm (1988), Mina (1988-92), Karçiçeği (1991-93), Kardelen (1993), Palandöken (1992-94), Güneysu (1992-96), Kalem ve Onur (1994-96), Yedi İklim (1993-96), Kırağı (1994-96), Harman (1995-96), Seviye, Maki, Hece gibi dergilerde yayımladı.

Erzurum’da Rıdvan Canım, M. Talat Uzunyaylalı ve Vedat Aydın ile birlikte Yenişehir Sanat adını taşıyan bir derginin yayın ekibinde yer aldı. Denge Yayınları için alternatif ders kitapları projesinin editörlüğünü yaptı. (http://vaydin.blogcu.com).

Kasır, “Sezai Karakoç’un açtığı düşünce-sanat ve duyarlık çizgisinde eser veren isimler” arasında yer aldı (Özçelik 2015: 170). Birçok dergide yayımlanan ve sonrasında Delâl (1991), Yorgun İkindiler (1997) adlı iki kitapta toplanan şiirleriyle dikkat çekti. Şiirlerinde daha çok aşk, ayrılık, hüzün temalarını işledi. Divan şiiri ve halk şiiri geleneğinden beslenerek bu iki çizgiyi şiirlerinde başarılı bir şekilde kullandı (https://www.dunyabizim.com). Duygu yönü ağır basan serbest şiir tarzında yazdığı şiirlerin yanı sıra Delâl’de yer alan “Cihanşümûl Leylâ” ve “Gül/Ey” şiirlerinde olduğu gibi hece veznini kullandığı örnekler kaleme aldı ve Türk şiiri geleneğine de hakim olduğunu ortaya koydu (https://www.turkiyegazetesi.com.tr). Vedat Aydın, onun şairliği için; “Mescid-i Aksa’yı nasıl dizelere döküyorduysa, kendi topraklarının acıklı hali de onun şiirlerinde yerini buluyordu.” yorumunu yaptı (http://vaydin.blogcu.com).

Ahmet Sıvacı, onun şiir anlayışı için şu tespitlerde bulundu: “Delâl, Kanayan Coğrafya, Kudüs Şiirleri adlı üç ayrı bölümlerde şairin ne denli ağır bir şiir işçisi olduğu görülür. Yüce duygularla, kendi ifadesiyle; “Dünyanın belalarına kelimelerden balyoz taşıyarak. ‘Çünkü O; ‘Gözlerinde yaşanır/Bir ömrün sarhoşluğu’ mısraıyla zamandan yana duyguları azad eder. Daha sonra kara, kapkara bir yalnızlıktan geleceğin duvarlarına tutunur. Oysa gül, sevdadan yana solarken, firar eden yaşam, alev alev bir yorgunlukla düşer. Delâl şiirinde sitemlidir şair. Kavramları bir serçe kadar narin görürken; ‘Soluduk ölümü kahrın kuyusunda/ saadeti tanımadık/ saadet çağından sonra’ dizelerinde adeta nostalji yaşar. Bazen kabına sığmayan bir Gladyatör, bazen haksızlığa isyan bayrağı uçuran Spartaküs duygusuyla coşkuludur. Sonunda eşyanın iç yüzünü melankolik vurur dışa... Sonunda ulaşır lirizmin doruğuna... Gerçekten de Delâl hüznün kol gezdiği şiir bahçesinde kırmızı, kıpkırmızı kanayan ama gülümseyen bir güldür. Ancak bu tebessüm ince bir tül arkasındadır. Zaten şairin özelliği de buradan gelir. Onun şiirleri okunmak bir daha okunmak sonra da düşünmek ister. Zira ağır bir işçiliğin, emeğin, düşüncenin meyvesini bir çırpıda elde etmek elbette mümkün olmamalıdır.” (https://www.biyografya.com).

Yazar, deneme tarzındaki yazılarını ise Kültür Bilinci (1993) ve Gündönümünde Yaşamak (1995) adlı iki kitapta topladı. Kültür Bilinci adlı eserde kültür ve medeniyet kavramları ile temel kültür sorunları ve İslam kültürü konularına dair görüşlerini ortaya koydu.

Hasan Ali Kasır, hazırladığı çeşitli temalar etrafında şekillenen antolojilerle de dikkati üzerine çekti. Bu nedenle de “Güldeste serilerinin öncüsü” olarak nitelendirildi (https://www.turkiyegazetesi.com.tr). On beş serilik antolojilerin birçoğu, yazarın ölümünden sonra yayımlandı. “Şairlerin bilinen şiirlerinin yanında, kitabı olmayan şairlere mektupla ulaşarak ya da çeşitli edebiyat dergilerinin içine konan notlarla şiirler toplayarak edebiyatımızın en kapsamlı antolojilerini” hazırladı. Genelde bir konu etrafında oluşturulan antolojilerde işlenen temalar “aşk, anne, İstanbul” üzerine yoğunlaşırken, Hasan Ali Kasır’ın antolojilerinde; “hüzün, öğretmen, tabiat, bahar, isyan” gibi konular yer alarak farklı bir güldeste serisi okuyucular ile buluşturulmuştu. Baskı olarak son derece titizlikle hazırlanan bu seri, adı o zamanlar Denge olan şimdilerde ise Düşün Yayınları olarak faaliyetine devam eden yayınevinden okuyuculara ulaştırılmıştı.” (https://www.dunyabizim.com).

Ömer Lekesiz, ölümünün ardından onun için "Sohbet uygarlığı’nın Son Mohikan’ı gibi hal’den ati’ye işleyecek sözlerini tane tane…” ifadesini kullandı. (https://www.yenisafak.com)

Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2006 yılında Hasan Ali Kasır’ı da konu edinen Üç Karanfil Üç Güzel Adam adında bir armağan kitap hazırlandı.