MEHMET RUHİ SU

(d. 1912 / ö. 20.09.1985)
halk müziği derleyicisi ve icracısı, opera sanatçısı, besteci
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mehmet olan Ruhi Su, 1912 yılında Van’da doğdu. Anne ve babasını, onları anımsayamayacak kadar küçük yaşta yitiren Mehmet, Adana’ya getirildi ve çocuksuz, yoksul bir ailenin yanına verildi. Ruhi Su’nun “anılarımla, kültürümle Adanalıyım” demesi çocukluğunun büyük bölümünü bu kentte geçirmesindendir. Adana’daki ailesi Mehmet’e, yaşamı sürdürmeye yönelik pratiklerde önemli sorumluluklar verdi, Mehmet çok küçük yaşta çobanlık, çiftçilik yapmak durumunda kaldı. Amca ve yenge diye hitap ettiği ailesine yardımcı olurken tek sığınağı güzel sesiyle türkü söylemekti. 1918 yılında Adana Fransızlarca işgal edildikten sonra bölgede Toros dağlarına doğru yönelen büyük göç dalgasına Mehmet de ailesiyle birlikte katıldı. Tarihte “kaç kaç yılları” olarak anılan bu dönemde Toroslar’a sığınan aile ona gerektiği gibi sahip çıkmadı. Kurtuluş Savaşı sonunda Mehmet, aileyle Adana’ya döndükten sonra Darüleytam’a (Yetimler Yurdu) verildi. 10 yaşında olduğundan 3. sınıfa alındı, müzik öğretmeninin önerisiyle keman çalmaya başladığında 4. sınıftaydı. 1924 ve 1925’de Ankara’daki Musiki Muallim Mektebi’nin (Müzik Öğretmen Okulu) giriş sınavını kazandı ancak kayıt yaptıramadı, ardından İstanbul’daki Halıcıoğlu Askeri Lisesine gönderildi. Bu okula gitmeden önce de adını Mehmet Ruhi olarak değiştirdi.

Mehmet Ruhi, bir yandan askeri okulda akşamları kantinde keman çalarak müziğe olan ilgisini sürdürürken bir yandan da müzik öğretmeni olmak için yollar aradı. Çürük raporu alıp askeri okulla ilişiğinin kesilmesini sağladı, ancak Musiki Muallim Mektebinde yer olmadığından Adana’daki Darüleytam’a geri gönderildi. Adana’da, lise ve Öğretmen Okulu’na devam etti. Burada müzik öğretmeni Avusturyalı kemancı Erwix’in yetkinliğinden yararlandı. Bu dönemde evi olmayan diğer öğrenciler gibi yaz aylarını Konya’da bir okulda geçirdi. Henüz 22 yaşındayken ilk evliliğini yaptı ve bir oğlu oldu. Ekonomik zorluklarla ulaştığı Ankara’da 1934 yılında Musiki Muallim Mektebi sınavını 3. kez kazandı ve kayıt yaptırabildi. Altı yıllık okulun son iki sınıfını okuması yeterli bulunan Mehmet Ruhi, Riyaset-i Cumhur Orkestrası’na (Cumhurbaşkanlığı Orkestrası) seçildi. Soyadı Kanunu düzenlemesi sırasında “Su” soyadını aldı. 1936’da Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulan Devlet Konservatuarı’nın Şan ve Opera bölümünde öğrenim gördü. 1942’de bitirdiği konservatuvarın son iki yılında 1940 yılında açılan Ankara Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi’nde görev yaptı, opera eserlerinde sahne aldı. Bu arada bir hocasının önerisiyle keman çalmayı bıraktı ve ses çalışmalarını yoğunlaştırdı. 1942 yılından 1952 yılına değin Devlet Operasında önemli roller üstlendi. Bu arada Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünde müzik öğretmenliği yaptı. 1943 yılı yaz döneminde de Çifteler Köy Enstitüsü’nde ders verdi. Özel olarak türkü söylemekten hiç vazgeçmeyen Ruhi Su’nun söyleyişinden etkilenen Avusturyalı müzisyen Markoviç sanatçının radyoda türkü söylemesini sağladı. “Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor” adlı bu program 1943-1945 yılları arasında 15 günde bir Pazar günleri yayınlandı.

1944'te Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde başlattığı koro çalışmaları özel yaşamını da etkiledi. 1946'da türkülere yakın ilgi duyan Felsefe öğrencisi Sıdıka Umut'la tanıştı. Türkülerin yalnız yorumuyla değil sosyolojisiyle de ilgilenen ve 1948 ve 1949 tarihli iki yazıda Hasan Güneş takma adını kullanan Ruhi Su’nun Sıdıka Umut’la arkadaşlığı bu ortak ilgi alanı ekseninde gelişmeye başladı. İdeolojik yönelimlerinin de etkisiyle birbirlerine yakınlaşan Sıdıka Umut ve Ruhi Su, 1951 yılında başlayan soruşturmalar kapsamında 1952 yılında tutuklandılar. Gözaltı ve cezaevi döneminde yaşadığı zorluklara rağmen Ruhi Su, müzikten uzaklaşmadı, kimi bestelerini burada yaptı. Sıdıka hanımla evliliği de 1954 yılında cezaevinde gerçekleşti. Çiftin 1958 yılında salıverilmesinden bir yıl sonra Ilgın adını verdikleri bir erkek çocukları oldu. Tutuklanma sürecinde Opera’dan uzaklaştırılmış olan Ruhi Su, tahliye sonrasında bir süre nakliye şirketinde taşıyıcılık yaptı. Sanatçı, 1960 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a göç ettikten sonra, kulüplerde türkü söyleyerek, konserler vererek yaşamını sürdürdü. İlk plağını 1967 yılında dolduran ve yaşamı boyunca toplam 16 adet 45’lik ve 11 adet uzunçalar çıkaran Ruhi Su’nun ilk uzunçaları 1971 yılında doldurduğu Seferberlik Türküleri ve Kuvay-ı Milliye Destanı’ydı. 20 Eylül 1985 tarihinde vefat eden sanatçının ardından ailesi, özel kayıtları kullanarak Ruhi Su albümleri üretmeyi sürdürdü.

Opera çalışmaları yanında türküler, yaşamı boyunca Ruhi Su’nun en önemli ilgi alanıydı. Sanatçı türküleri, deyişleri, nefesleri yorumlamakla birlikte yüzlerce derleme yaptı, şiir yazdı, Mevlana, Yunus Emre, Köroğlu, Dadaloğlu, Pir Sultan gibi geleneksel, Nazım Hikmet, Melih Cevdet, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi çağdaş ozanların şiirlerini ezgiye dönüştürdü, Türk halk oyunlarını da notaya alan Ruhi Su’nun bu çalışması Sadi Yaver Ataman imzasıyla basıldı, Ruhi Su açtığı davayı kazandı ancak kitabın kendi imzasıyla basımı ölümünden sonra sağlanabildi.

Müziğin çağdan çağa değişmeyen niteliğinin duyguları ve düşünceleri sesle anlatmayı sağlaması olduğunu ifade eden Ruhi Su, bu özelliği nedeniyle müziği ikinci anadil olarak nitelendirir. Sanatçıya göre halk söylemek ihtiyacında olduğu her şeyi müzikle söyleyebilmektedir. Çeşitli konularıyla düşündürmeye, yorum yapmaya uygun kaynak olan türküler gelişmiş sanatçılara ihtiyaç duyar, iyi bir icra içinse iyi bir teknik eğitim ve folklor bilgisi gerekir. Ruhi Su, türkülerin oluştuğu toplumsal koşullar üzerine, müziğin felsefesi üzerine düşünen, sesini klasik eğitimle geliştiren, Batı müziği tekniğiyle türküleri bozmadan yorumlayan, eşlikçi olarak nitelendirdiği sazın olanakları içinde ifadeyi zenginleştiren bir sanatçı oldu. Pek çok ülkede tanındı, türküleri dinlendi, Dünya’nın önemli halk türküsü yorumcuları arasında yer aldı. “Ekin İdim Oldum Harman” plağıyla ölümünden sonra Fransa’da büyük plak ödülüne değer bulundu.

Çeşitli dönemlerde oluşturduğu korolarla da müziğe farklı boyut katmaya çalıştı. İlk koro çalışmasını çok sesli söyleyişi amaçlayan 1936’da Ses ve Tel Birliği korosuyla yapmıştı. 1944 yılında başlattığı Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi koro çalışmaları sıkça duraklatılmakla birlikte 1950’ye kadar sürmüştü. 1975 yılında titizlikle kurduğu Dostlar Korosu ise Ruhi Su’nun müzikteki bütünlük ve çok seslilik arzusunu gerçekleştirebilecek bir oluşumdu ancak 1980 darbesi nedeniyle çalışmaları durduruldu. 1987’de yeniden kurulan topluluk Ruhi Su Dostlar Korosu adıyla çalışmayı sürdürdü.

Müziği, bestecisi ve icracısıyla bütünlüklü bir sanat olarak tanımlayan Ruhi Su, plak ve konserlerinde de bir başka boyutta bütünlük gözeterek her bir çalışmada ortak tema oluşturdu. Ruhi Su’nun sağlığında ve ölümü sonrasında oluşturulan kayıtlardan üretilen albümler şunlardır: Seferberlik Türküleri ve Kuvay-ı Milliye Destanı; Yunus Emre, Karacaoğlan; Pir Sultan Abdal; Şiirler, Türküler; Köroğlu; El Kapıları; Sabahın Sahibi Var; Semahlar; Çocuklar, Göçler, Balıklar; Zeybekler; Pir Sultan’dan Levni’ye; Ezgili Yürek; Ekin İdim Oldum Harman; Kadıköy Tiyatrosu Konseri 1-2; Beydağı’nın Başı; Dadaloğlu ve Çevresi; Huma Kuşu ve Taşlamalar; Sultan Suyu ve Pir Sultan’dan Deyişler; Dostlar Tiyatrosu Konseri; Ankara’nın Taşına Bak; Uyur İken Uyardılar; Barabar, Aman Of.

Kaynakça

Akatlı, Füsun (2001). Bir de Ruhi Su Geçti. İstanbul: Ruhi Su Kültür Sanat Vakfı Yay.

Erdem, S. Dikna (2010). “Yöresellikten Ulusallığa, Ulusallıktan Evrenselliğe-Söyleşi”. Ruhi Su Ezgili Yürek İçinde. Karabey Aydoğan (hzl.). İstanbul: Everest Yay. 191-196. 

Güneş, Hasan (2010). “Türkülerimiz”. Ruhi Su Ezgili Yürek İçinde. Karabey Aydoğan (hzl.). İstanbul: Everest Yay. 45-50. 

https://www.ruhisu.org.tr/ruhi-su/ [Erişim tarihi: 12.04.2019].

Kütahyalı, Önder (2006). “Yaşamına ve Sanatına Bakış”. Ünlem Sanat Dergisi. 19: 14-23.

Oral, Zeynep (2008). “Van’dan Yarınlara Engebeli Bir Yolda”. Ruhi Su Ezgili Yürek İçinde. Karabey Aydoğan (hzl.). İstanbul: Everest Yay. 202-215. 

Ruhi Su İle Söyleşi (1982). Yeni Düşün Aylık Dergi, Yıl, 1988. 56: 4-11.

Say, Ahmet (hzl) (yty). “ Ruhi Su”. Müzik Ansiklopedisi. C. 4. Ankara: Başkent Yay. 

Su, Ruhi (2008). “Türkü Söylemek”. Ruhi Su Ezgili Yürek İçinde. Karabey Aydoğan (hzl.). İstanbul: Everest Yay. 86-87. 

Su, Ruhi (2010). “Şiirler Türküler”. Ruhi Su Ezgili Yürek İçinde. Karabey Aydoğan (hzl.). İstanbul: Everest Yay. 76-77. 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. AYNUR SOYDAN ERDEMİR
Yayın Tarihi: 10.06.2019
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1İSMAİL, İsmail Akbaşd. 1934 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2UMMÂN BABA/UMMÂNÎ/UMMÂN, Umman Kadri Poyrazoğlud. 1936 - ö. 15.05.2016Doğum YeriGörüntüle
3FEYZÎ, Sâlihd. ? - ö. 1715Doğum YeriGörüntüle
4Naci Sadullahd. 1912 - ö. 27 Ağustos 1975Doğum YılıGörüntüle
5M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002Doğum YılıGörüntüle
6Murat Sertoğlud. 1912 - ö. 27 Eylül 1989Doğum YılıGörüntüle
7Naci Sadullahd. 1912 - ö. 27 Ağustos 1975Ölüm YılıGörüntüle
8M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002Ölüm YılıGörüntüle
9Murat Sertoğlud. 1912 - ö. 27 Eylül 1989Ölüm YılıGörüntüle
10Naci Sadullahd. 1912 - ö. 27 Ağustos 1975MeslekGörüntüle
11M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002MeslekGörüntüle
12Murat Sertoğlud. 1912 - ö. 27 Eylül 1989MeslekGörüntüle
13Naci Sadullahd. 1912 - ö. 27 Ağustos 1975Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Murat Sertoğlud. 1912 - ö. 27 Eylül 1989Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Naci Sadullahd. 1912 - ö. 27 Ağustos 1975Madde AdıGörüntüle
17M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002Madde AdıGörüntüle
18Murat Sertoğlud. 1912 - ö. 27 Eylül 1989Madde AdıGörüntüle