MÎRZÂ MAHDÛM

(d. ?/? - ö. 995/1587)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Muinüddîn Eşref’tir. Tebriz’de doğdu. Mîrzâ Mahdûm lakabıyla tanındı (Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi’nde “Mîrzâ Mahmûd” yazılması yanlıştır). Babası, Seyyid Şerîf Cürcânî Hazretleri (1339/40-1411/12)’nin torunlarından Mîr Abdülbâkî’dir. Annesi tarafından da Kadı-ı Cihân ve Mîr Gıyâseddîn Mansûr (ö.1550)’un soyundan gelmektedir. Zamanının bütün ilimlerini Tebriz’de tahsil etti. İran şehzâdelerinden Şâh II. İsmail’e hocalık yaptı. 953/1546/47 senesinde seyahat amacıyla İstanbul’a geldi. Şah İsmâil İran şahı olunca İran’da “sadr-ı ulemâ” ve “seyyidü’l-eşrâf” oldu. Şâh İsmail’in ölümünden (1524) sonra İran’da vukû bulan ayaklanmalar sırasında hapsedildi. Hapisten kurtulduktan sonra ailesiyle birlikte Zor valisi Şemsî Paşa-zâde Mahmud Paşa’ya iltica etti. Padişah tarafından “tekâüd-i ulemâ” rütbesiyle maaşa bağlandı. 973/1566 senesinde hacca gitti. 986/1578/79 senesinde mevleviyet ile Âmid (Diyarbakır), 987 Recebi’nde (1579) Bağdat ve yine aynı sene içinde Trablusşam kadılığına atandı. 989 Şevvâli’nde (1581) Medine ve 990 Rebi’ülevveli’nde (1582) Mekke kadısı oldu. 993 Muharremi’nde (1585) nakibüleşrâf oldu ve 994 Muharremi’nde (1585/86) İstanbul kadılığı görevine getirildi. Aynı sene veba salgını sebebiyle vefat eden annesinin yokluğundan çok etkilendi. Nev’î-zâde Atâyî, onun annesinin ölümünden sonra onun garip ve anlaşılmaz davranışlarının görüldüğünü, hatta kendi el yazısıyla yazmış olduğu bazı cönklerdeki “rûz-nâmçe-i ahvâl”i içinde tarih ve saat verilmek suretiyle rüyâlarını, bu rüyâlarında annesiyle olan konuşmalarını vs. yi yazdığını bizzat gördüğünü kaydetmektedir. Annesinin ölümünden sonra makam ve mevkii terk ederek kendini zühd ve ibadete verdi. Ancak Mekke kadısı Seyfî Efendi’nin ölümü (994/1586) üzerine Rumeli sadareti pâyesi ile ikinci defa olarak Mekke kadılığına atandı. Bu görevde iken 995 senesi sonlarında (1587) annesinin cenazesini getirmek gittiği için gittiği Medine’de öldü. Kaynaklarda ilminden ve hikmetinden övgüyle bahsedilmektedir. Uzun süre yağmur yağmayan İstanbul’a ettiği duâdan sonra bolca yağmur yağması ayrıntısıyla Kınalı-zâde Tezkiresi’nde olmak üzere kendisinden bahseden kaynakların hepsinde anlatılır. Şiirlerinden de tezkirelerde övgüyle bahsedilmektedir. Kaynaklarda mürettep ve mükemmel bir Divan sahibi olduğu kayıtlı ise de divanının bilinen bir nüshası yoktur. Beyânî ise şairin Türkçe şiir yazmaya meyletmediğini ve Farsça Divan sahibi olduğunu söyler (Beyânî yz. 87b). Nitekim şairden bahseden kaynaklardaki bütün şiir örneklerinin Farsça olması da bunu teyit eder mahiyettedir.

Kaynakça

Ahmed Nazîf. Riyâzü’n-Nukabâ. Süleymaniye Kütüphanesi, Es’ad Efendi No.2275, v.10a-12a.

Ahmed Rıf’at (1283). Devhatü’n-Nukabâ. Taşbaskı. İstanbul. 13-15.

Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmanî. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.

Bağdatlı İsmail Paşa (1951). Hediyyetü’l-Arifîn Esmaü’l-Müellifîn ve Åsârü’l-Müellifîn. C.1. İstanbul. 224.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Nail Tuman, Tuhfe-i Nâ’ilî. Ankara: Bizim Büro Yay.

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1978). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: TTK Yay.

“Mîrzâ Mahdûm” (1986). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 6. İstanbul: Dergâh Yay. 378.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Mecdî Mehmed Efendi Hadâiku’ş-şakâik Şakâik-ı Nu’mâniyye ve Zeyilleri. İstanbul: Çağrı Yay.

Sungurhan Eyduran, Aysun (hzl.) (2008). Beyânî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: Kültür Bakanlığı e-kitap: http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/belge/1-83502/beyani----tezkiretus-suara.html [erişim tarihi: 20.03.2013]

 Yüksel, Hasan ve M. Fatih Köksal (1998). Osmanlı Toplumunda Sâdât-ı Kirâm ve Nakibüleşraflar, Ahmed Rıf’at Devhatü’n-nukabâ. Sivas. 61-62.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET FATİH KÖKSAL
Yayın Tarihi: 09.09.2013
Güncelleme Tarihi: 31.10.2020

Eserlerinden Örnekler

  

 Sabr güstâhâne pâ der-arsa-i dil mî-nehed

 Şahne-i nâz-ı tu mî-hâhem sezâ-yı û dehed

 * * *

 Ne-dânem ki der-cânem efkend âteş

 Zi-men hem nihân-est râzî ki dârem

 Be-tâ’at-i sad sâle ne-tüvân harîden

 Zi-men vakt-i mestî niyâzî ki dârem

 * * *

 Güfte’î k’ez âşıkân kes cân be-kurbânem ne-kerd

 Eşrefî der-hâk ü hûn galtîde pes kurbân k’ist

 * * *

 B’iştâb çü dârî heves-i koşten-i eşref

 Tersem ki haber yâbed u ez-zevk be-mîred 

 (Kutluk, İbrahim (hzl.) (1978). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: TTK Yay. 943)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1DALĞA, Merziye Ehmedi Üskuyid. 1945 - ö. 1972?/1975?Doğum YeriGörüntüle
2ÂRİF, Ağa Hüseyind. ? - ö. 1813Doğum YeriGörüntüle
3ALİ FEYZULLAHÎ VAHİDd. 1899 - ö. 06.05.1995Doğum YeriGörüntüle
4DALĞA, Merziye Ehmedi Üskuyid. 1945 - ö. 1972?/1975?Doğum YılıGörüntüle
5ÂRİF, Ağa Hüseyind. ? - ö. 1813Doğum YılıGörüntüle
6ALİ FEYZULLAHÎ VAHİDd. 1899 - ö. 06.05.1995Doğum YılıGörüntüle
7DALĞA, Merziye Ehmedi Üskuyid. 1945 - ö. 1972?/1975?Ölüm YılıGörüntüle
8ÂRİF, Ağa Hüseyind. ? - ö. 1813Ölüm YılıGörüntüle
9ALİ FEYZULLAHÎ VAHİDd. 1899 - ö. 06.05.1995Ölüm YılıGörüntüle
10DALĞA, Merziye Ehmedi Üskuyid. 1945 - ö. 1972?/1975?MeslekGörüntüle
11ÂRİF, Ağa Hüseyind. ? - ö. 1813MeslekGörüntüle
12ALİ FEYZULLAHÎ VAHİDd. 1899 - ö. 06.05.1995MeslekGörüntüle
13DALĞA, Merziye Ehmedi Üskuyid. 1945 - ö. 1972?/1975?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14ÂRİF, Ağa Hüseyind. ? - ö. 1813Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15ALİ FEYZULLAHÎ VAHİDd. 1899 - ö. 06.05.1995Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16DALĞA, Merziye Ehmedi Üskuyid. 1945 - ö. 1972?/1975?Madde AdıGörüntüle
17ÂRİF, Ağa Hüseyind. ? - ö. 1813Madde AdıGörüntüle
18ALİ FEYZULLAHÎ VAHİDd. 1899 - ö. 06.05.1995Madde AdıGörüntüle