Madde Detay

Tekirdağ’da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümünden mezun oldu. Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Karşılaştırmalı Ede­biyat Bölümünde başladığı yüksek lisans öğrenimini "Nuri Bilge Ceylan Sinemasında Taşra ve Kent Tereddüdü" adlı teziyle 2008 yılında tamamladı. Burada araştırma görevlisi olarak çalıştı. Hâlen, Marmara Üniversitesi İletişim Bilimlerindeki doktora çalışmasını sürdürmektedir. Öyküleri Adam Öykü, Askıda Öykü, Çoğul, Notos ve kitap-lık dergilerinde yer aldı. Kör Pencerede Uyuyan (2015) adlı kitabı ile 2015 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Senaryo yazarlığı yapmakta ve öykülerini yayımlamayı sürdürmektedir.

Dergilerde yayımladığı öykülerle adını duyuran B. Nihan Eren'in ilk öykü kitabı Yavaş adıyla 2008 yılında yayımlanmıştır. Birbirinden şaşırtıcı sahnelerle dolu bir ilk kitap olan Yavaş'ta gözlem ve anlatım gücü yüksek bir yazar ile karşılaşılır. Eren, hayatın orta yerinden masalsı, çocuksu bir dille sağdığı öykülerinde dünyaya televizyondan bakan kasaba insanının tuhaf dünyasını, ev hâllerini, toplumsal önyargıların çatışmasından doğan fantastik durumları, kıvranan, savrulan hayatların türlü renklerini iğneli, ironik ve eğlenceli bir biçimde anlatmaktadır. Sinematografik yapısıyla öykücülüğümüze yeni bir soluk getiren Yavaş'ta on dört öykü bulunur ve hepsi aynı kasabada geçer. Öykülerde geçen bazı karakterler de ortaktır. Tosun, yazarı ve öyküleri şu cümlelerle değerlendirmiştir: "B. Nihan Eren daha ilk kitabında ustalıklı bir dil ve kurguyla şaşırtıcı bir başarıyla giriyor kasabanın yuttuklarıyla, kasabayı yutmaya çalışırken boğulanların dünyasına. (...) Latife Tekin Sevgili Arsız Ölüm romanıyla 'ilk kitap' ve 'genç yazar' kavramı üzerinde düşünmeyi nasıl gerekli kıldıysa B. Nihan Eren'in öykülerini topladığı kitabı da benzer bir his yaratıyor. Birbirine bu kadar benzerken, bu kadar farklı kılnmayı bilmiş öykü kişileri aynı isteklerle ama farklı şekillerle yanıyorlar. İntiharlar cinayet gibi, cinayetlerse intihar. Sinekler, ağaçlar, camiler, çocuklar, taşlar ve derler kısacası her şey kasabanın kirli bilinmezliğinden nasibini alıyor." (Tosun 2008). Köşeye sıkışmış, kenarda kalmış, kimsenin önemsemediği insanları ele alan yazar, ilginç metaforları ve gözlem gücünü ayrıntılara odaklanmasıyla tekdüzeliğe düşmeden özgünlüğü yakalamıştır.

Hayatların tehlikeye girmesi üstüne kurulu öykülerden oluşan bir ikiz kitap olan Kör Pencerede Uyuyan (2015) on bir öykülü Gece ile dokuz öykülü Gün’ü içermektedir. 2015 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri'inde Ferit Edgü, Nursel Duruel, İbrahim Yıldırım, Handan İnci ve Faruk Duman’dan oluşan seçici kurul, B. Nihan Eren'in Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Kör Pencerede Uyuyan adlı kitabını "öyküyü oluşturan konuyu çok değişik açılardan geliştirmiş olduğu ve işlenmiş bir dille öykü diline katkıda bulunduğu" gerekçesiyle ödüle değer bulmuştur. Kitabın "Gece" adlı ilk bölümündeki öykülerde -adına da paralel olarak- acı, burukluk, hüzün, şiddet, ve üzüntü gibi karanlık temalar hâkimdir. Umutsuz ve beklentisiz karakterlerin hepsinde geçmiş ve geçmişi hatırlama biçimleri hissedilmektedir. Nesnelerin her biri karakterleri tanımlayıcı bir özellikte kullanıldığından karakterler daha ilk anda okurun zihninde gerçekçi bir biçimde canlanmaya başlar. Rüya göndermelerinin de çoklukla yer bulduğu öykülerde aslında belki de bu iki katmanı yani öykülerin gerçekçi yüzüyle derin duygusal altyapılarını birbirine bağlayan şey iki şey vardır: Rüya ve karanlık, sokaktaki cinayet kör kurşun. (Çobanlı 2015). Yazar, "Gün" adlı ikinci bölümde ise lanetine ermiş ayınlık bir sahil kasabasındaki insanların kıyamet gününden önceki zamanlarını gözler önüne serer. İlk bölümdeki gerçekçi anlatımın, ikinci bölümde aslında olayların neden o şekilde kurulduğunu okuyucuya sunmasıyla; duygu yüklü, acıları analiz eden, onları birbirleriyle buluşturan isimsi karakterlerin kendilerini anlattığını vurgulayan Çobanlı "Nihan Eren ikinci öykü kitabında, aile kavramının yanı sıra kadın-erkek ilişkilerinin, anne-çocuk ilşkilerinin de önemli yer tuttuğu öykülerde varoluş, yalanlar, yalnızlık, hayaller kendini gösteriyor. (...) Ders kitaplarında anlatılanlarla yapılan ironik göndermelerin eğitime; şiddete uğrayan, terk edilen, görünmez emekleriyle hayallerinden ayrı bırakılan kadın tasvirleriyle kadın haklarına; televizyon haberleriyle gündem örneklerine gidişata dair göndermelerin de yer aldığı öyküler birbiriyle örülü karakterlerin yaşamı üzerinden geniş bir toplum fotoğrafı çekiyor. (Çabanlı 2015) cümleleriyle kitaptaki öykülerin genel değerlendirmesini yapmıştır. Öykülerinde yüksek gözlem gücüyle olayları, mekânları ve şahısları en ince ayrıntısına kadar tasvir eden yazar, bu sayede sinamatografik metinler ortaya koymuştur. Nihan Eren, masalsı dilini sinematografik öyküleriyle birleştirmiş ve çağdaş öykücülüğümüzün takip edilen yazarlarından biri olmuştur.