Madde Detay

Manisa Soma’da doğan Hüsnan Şeker, ilkokulu Soma Atatürk İlkokulu'nda bitirdikten sonra Linyit Lisesi'nde ortaöğrenimine başladı. Buradaki eğitiminin birinci ayında girmiş olduğu sınavı kazanarak Edirne Kız Öğretmen Okulu'nda öğrenimine devam etti. Okumayı hayatının her döneminde seven yazar, ortaokul yıllarında defterinin arasında Teksas, Tommiks ve babasının kendisi için aldığı macera romanlarını, polisiye ve çizgi romanları okudu. Öğretmen Okulu'nda okuduğu dönemde şiir denemelerinde bulundu. Edirne’de yerel bir gazetede H.Ş. imzasıyla şiirleri yayımlandı. Şiir okuma yarışmalarında dereceler kazandı.

Lise hayatının bitmesinin ardından Zonguldak’ın Iskalan Köyü'nde öğretmenliğe başladı. Üç ay öğretmenliğin ardından üniversiteyi kazandı. Vekil öğretmenlik yaparak ve çeşitli işlerde çaışarak ailesine yük olmadan İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nde okudu. Üniversite yıllarında bir fotoromanıyla Kelebek dergisinin yarışmasında mansiyon ödülü aldı. Mezun olmadan İş Bankası'nda çalışmaya başladı. Mezun olduktan sonra da aynı kurumda iş hayatına devam etti ve buradan emekli oldu.

Emekli olduğunda kurs arayışı içinde olan Hüsnan Şeker, bir tiyatro kursuna yazılacakken kontenjan doluluğu nedeniyle dramatik yazarlık kursuna girdi. Henüz bu isme aşina olmayan Hüsnan Şeker, bir yıllık kursa üç yıl boyunca devam etti. Yıllarca okuyarak doldurduğu dimağını artık yazıya döküyordu. Kursun üçüncü yılında yazdığı radyo oyunu TRT’de yayımlandı. Bu yayından itibaren yarışmalara katılmaya başladı. Bu dönemde hep yetişkinler üzerine yazıyordu. İlk ödülü Yaba dergisinden aldı. Beşparmak, Samim Kocagöz, Ümit Kaftancıoğlu, Uluslararası Nasrettin Hoca öykü ve roman yarışmalarında dereceler kazandı.

Hamdullah Köseoğlu’nun bir gün “Sizde çocuk ruhu var. Çocuklara yazarsanız çok başarılı olursunuz.” demesi üzerine Hüsnan Şeker, çocuk edebiyatı üzerine düşünmeye başladı. Köseoğlu'nun önerisi üzerine Mektup Arkadaşı Aranıyor isminde, mektup türünü içinde barındıran bir romanla Mevlüt Kaplan Çocuk Roman Yarışması'na katıldı. Ardından Tudem’in Gençlik Roman Yarışması'nda Ayrı Dünyalar romanıyla Jüri Özel Ödülü'nü aldı. Tudem’den almış olduğu ödül sonrasında altı ay boyunca çocuk edebiyatı üzerine okumalar yaptı. Tüm akademik ve edebî kaynakları takip eden yazar kendini bu konuda geliştirmeye çalıştı. Sulhi Dölek anısına yapılan bir öykü yarışmasına, Kurtarıcı Melek isimli kitabı ile katıldı. Yarışmada dereceye girecek eser bulunamadı ancak Hüsnan Şeker’in eseri basılmaya değer görüldü.

Şeker, ortaokuldayken Rıfat Ilgaz'ın bütün öykü kitaplarını okumuş; "Şeker Kutusu" isimli öyküsünü unutmamıştır. Rıfat Ilgaz Öykü Yarışması’na gönderdiği Öykülere Gizlenen Çocuklar kitabında Rıfat Ilgaz’ın hikâyelerinin isimlerini değiştirmeden o öykünün içinde gizlenen çocuk karakteri kullanarak devamını getirir. Ilgaz "Palto" öyküsünün sonunda paltoyu bir kahvehanedeki askıya asarken Hüsnan Şeker kendi yazdığı hikâyede bu paltoyu fakir bir babanın almasını ve çocuğuna vermesini sağlar. Hüsnan Şeker, bu eseriyle birincilik kazandı. Mektup Arkadaşları kitabını bir yayınevine basılmak üzere verdiğinde editörün haksız eleştirilerine maruz kalan Hüsnan Şeker, yazmaya küstü. Üç yıl hiçbir şey yazmayan yazar, sadece okudu. Çocuk edebiyatından yerli ve yabancı eserleri okurken aynı zamanda yarışmalarda dereceye giren eserleri de takip etti. Yazmaya küstüğü dönemde Gülten Dayıoğlu Öykü Yarışması olduğunu öğrendi. Hayalet Köy isimli kitap dosyasıyla bu yarışmaya katıldı ve birincilik ödülünü aldı. Artık yetişkinler için değil çocuklar için yazacağına dair kendine söz verdi. Yazar, hayvan hakları konusunda öyküler yazmak istedi. Her kitabında hayvan haklarının iki üç maddesini öyküleştirmeye karar verdi. Bir kitabında adadaki atları işlerken başka bir öykü kitabında yunus sirklerinden bahsetti. Bu konuda yazdığı ilk kitabı bildirgenin 6.maddesinde yer alan “Hiçbir hayvan terk edilmemeli.” sözüne dayanıyordu. Mia'nın bu maceraları Türkiye’de bir ilki oluşturdu.

10 yıl öncesine dayanan deyimlerle ilgili projesini ise yakın zamanda gerçekleştirdi: Deyimlerle bir roman. Üç Aşağı Beş Yukarı kitabında bir ailenin hayatını anlattı. Okullarda öğrencileri sürekli ziyaret ediyor ve atasözleriyle ilgili projesine devam ediyor. Büyük hayallerinden birisi de bir kadın polisiyesi yazmak. Bu durumu da her daim içinde yaşayan Agatha Christie hayranlığına bağlıyor.