Madde Detay
CEM SULTÂN
(d. 7 Safer 864/3 Aralık 1459 - ö. 900/1495)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Cem, Fâtih Sultân Mehmed’in üçüncü ve en küçük oğludur. 7 Safer 864/3 Aralık l459 gecesi Edirne’de dünyaya geldi. Annesi Çiçek Hatun’dur. İlk öğrenimine beş yaşında iken sarayda başlayan Şehzâde Cem, hususî hocalardan tahsil gördü. Bilgi ve kültür sahibi, Arapça ve özellikle Farsçayı bu dillerde şiir yazacak kadar iyi bilen bir şehzade olarak yetişti. O, sadece bilgili ve kültürlü değil, aynı zamanda ata iyi binen, zamanının savaş aletlerini ustaca kullanan ve bu konulardaki maharetiyle çevresine ün salmış bir şehzadeydi. Önce l469’da Kastamonu sancakbeyliğine, sonra l474 yılında ölen büyük kardeşi Sultân Mustafâ’nın yerine Karaman valiliğine tayin edildi. Bu sıralarda kardeşi İkinci Bâyezîd de Amasya’da bulunuyordu. Cem, Karaman’da ilim, sanat ve kültür adamlarından kurduğu bir çevre içinde, şahsî meziyetleri ve başarılı idaresiyle kendini etrafına sevdirmişti. Fâtih Sultân Mehmed’in 886/l48l’de ölümü üzerine kardeşi İkinci Bâyezîd tahta geçince, kendisini padişah olarak tanımayan Cem, bir ordu düzenleyerek Bursa üzerine yürüdü. Büyük bir törenle şehre girdi ve kendi adına hutbe okuttu. Ancak bundan sonra yaptığı bütün savaşları kaybetti. Halep’e oradan da Mısır’a geçti. Her uğradığı yerde ilgi ve iltifatla karşılandı. Kahire’den hacca gitti. Cem, aynı günlerde ağabeyine aşağıdaki kıt’ayı gönderdi. Söz konusu kıt’a ve Sultân Bâyezîd’in ona verdiği cevap devrin tezkirelerinde de yer almıştır. Cem Sultân:
Sen pister-i gülde yatasın şevk ile handân
Ben hecr ile bâlîn idinem hârı sebeb ne
Bu saltanat-ı dünyâ ola adle mukârin
Haccü’l-haremeyn anı taleb kılsa aceb ne
Sultân Bâyezîd:
Çün rûz-ı ezel kısmet olunmış bize devlet
Takdîre rızâ virmeyesin böyle sebep ne
Haccü’l-haremeyn olduğuna râzı olaydun
Bu saltanat-ı dünyevîye bunca talep ne
Ardından Rodos şövalyelerine sığınan Cem, bir dizi pazarlıktan sonra oradan 1482’de Fransa’ya nakledildi. Cem’in bu tarihten itibaren Fransa ve İtalya’da geçen on üç senelik hayatı, kendisine gösterilen rağbete, edilen vaatlere, verilen ümitlere rağmen bir esaretten farksız oldu. O; başta Rodos şövalyeleri olmak üzere, çeşitli Avrupa devletleri ve prenslikleri, bu arada Hıristiyan dünyasının manevî lideri papa tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na karşı toprak, para, nüfuz ve üstünlük elde etmek için alet olarak kullanıldı. Sultân Cem, kendisine her bakımdan yabancı bir dünyada, memleket ve aile hasreti çekerek çaresizlik içinde otuz altı yaşında iken öldü (Napoli 900/l495). Kaynaklar şehzadenin ölümü konusunda değişik rivayetler naklederlerse de hâkim kanaat, zehirlenerek öldürüldüğü şeklindedir. Sultân Cem’in cenazesi aynı yıl Sultân İkinci Bâyezîd tarafından Mudanya yolu ile Bursa’ya getirtildi ve burada ağabeyi Sultân Mustafâ’nın yanına defnedildi.
Cem Sultân’ın kaleme aldığı eserler şunlardır:
1. Türkçe Dîvân: Sultân Cem, Âşık Çelebi’ye göre Dîvân’ını babası Sultân İkinci Mehmed adına tertip etmiştir. Eserin tenkitli yayınında “2 tevhid, 1 münâcât, 2 na’t, 4 kaside, 1 terkibibend, 1 terciibend, 348 gazel, 1 rubaî, 41 muamma ve 19 müfred” bulunmaktadır (Ersoylu 1989). Dîvân’ın, “İstanbul Üniversitesi Ktp. 5547, İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. 5474, Fatih Millet Ktp. Ali Emiri Efendi Manzum 81, Süleymaniye Ktp. Lala İsmail Efendi 431/1, Topkapı Sarayı Ktp. Revan 739, Bursa O. Haraççı E.6, Süleymaniye Ktp. Fatih 3794, Kayseri Raşit Efendi Ktp.1262, İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı-M. Cevdet Kitapları 416”da kayıtlı yazma nüshaları bulunmaktadır. Sultân Cem’in Türkçe Dîvân’ı yayımlanmıştır (Ersoylu 1981; Ersoylu 1989). Dîvân’ın farklı yönleriyle incelendiği üç de yüksek lisans tezi hazırlanmıştır (Çakmak Alpun 2000; Engin 2006; Uzun 2007).
2. Farsça Dîvân: Eser, şairin Türkçe Dîvân’ının “Bursa O. Haraççı Ktp. E.6”da kayıtlı nüshasının baş tarafında yer almaktadır.
3. Cemşîd ü Hurşîd: Sultân Cem’in, İranlı şair Selmân-ı Sâvecî (ö.778/l376)’den Fâtih Sultân Mehmed adına Türkçeye tercüme ettiği Cemşîd ü Hurşîd, diğer adıyla Âyât-ı Uşşâk (Kütahya Vahid Paşa İl Halk Ktp. l666; Ankara İlahiyat Fakültesi Ktp. 18464) adında bir mesnevîsi vardır. Eser, Okur tarafından “Kütahya Vahid Paşa İl Halk Kütüphanesi”nde bulunarak 1958 yılında ilim âlemine tanıtılmıştır. Cemşîd ü Hurşîd mesnevîsi hakkında bir doktora tezi yapılmış (İnce 1981) ve aynı çalışma yayımlanmıştır (İnce 2000). Eser üzerindeki diğer yayın ise Okur Meriç’e aittir (1997).
4. Fâl-ı Reyhân-ı Sultân Cem: Şairin Türkçe Dîvân’ının “İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. 5474 vr. 58b-60b ve İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. 5547 vr. 109a-111b”de kayıtlı iki nüshasında yer alan 48 beyitlik bir manzumedir. Araştırmacıların Sultân Cem’e aidiyeti konusunda kuşkuları bulunan bu mesnevî, Falnâme adıyla faksimilesi de verilmek suretiyle yayımlanmıştır (Ertaylan 1951). Eser üzerinde Ersoylu (1981, 1997) ve Okur Meriç’in (1991) de makaleleri bulunmaktadır.
Cem Sultân, tarihi bakımdan olduğu kadar, kültür ve edebiyatımız açısından da önem taşıyan bir şehzadedir. Zira kendisi şair olduğu gibi, şairlerin de koruyucusu idi. Karaman’da sancak beyi olarak bulunduğu sırada çevresinde bir şairler halkası oluşmuştu. Bunlar arasında “Sa’dî-i Cem, La’lî, Sehâyî, Kandî ve Şâhidî” gibi zamanla “Cem Şairleri” adıyla anılan şairler vardı. Kendisinin de henüz on yaşlarında iken atandığı Kastamonu sancak beyliği görevi sırasında gazel yazdığı rivayet edilmektedir. Sehî, Latîfî, Ȃşık Çelebi ve Gelibolulu Mustafâ Ȃlî, tezkirelerinde Cem’in şairliğinden övgüyle söz etmişlerdir. İran edebiyatını Farsça şiirler yazacak kadar yakından tanıyan Cem; divan edebiyatının mazmunlarını, hayâller dünyasını çok iyi bilen ve bu unsurları eserlerinde başarıyla kullanan bir şairdir. Kaside ve gazellerinde Ahmed Paşa’dan etkilenmiş, onun tarzını takip etmiştir. Ağabeyi Sultân II. Bâyezîd’e yazdığı meşhur kasidesi ile oğlu Oğuz Han’ın öldürülmesi üzerine kaleme adığı mersiyesi, klasik edebiyatımızın ölümsüz manzumeleri arasında yer almıştır. Özellikle ülkesinden uzaklarda iken yazdığı ve yoğun bir lirizmin hâkim olduğu şiirlerinde, çeşitli acılar ve çaresizliklerle dolu maceralı hayatından belirgin izler görülmektedir.
Kaynakça
Baysun, M. Cavit (1945). “Cem”. İslâm Ansiklopedisi. C. 3. İstanbul: MEB Yay. 69-81.
Baysun, M. Cavit (1946). Cem Sultan, Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: Ahmet Halit Kitabevi.
Beşirov, Kenan (2001). Gurbetnâme-i Sultan Cem (Giriş-İnceleme-Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul. İstanbul Universitesi.
Büyük Türk Klâsikleri (1985). C. 2. “Cem Sultân”. İstanbul: Ötüken-Söğüt Yay. 181-192.
Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay.
Çakmak Alpun, Sema (2000). Sultan Cem Divanı’nın Psikolojik Tahlili. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Universitesi.
Çeneli, İlhan (1973). “Sultan Cem ve Dört Şiiri”. Türk Kültürü 9 (128): 28-30.
Çınar, Bekir (2007). “Geleneğe Direnen Bir Şair ve Şiiri: Cem Sultan’ın Frengistan Kasidesi.” Turkish Studies Internatıonal Periodical Forthe Languages Lıterature and Hıstory of Turkish or Turkic 2 (4): 274-282.
Danişment, İsmail Hami (1954). “Vâkı’ât’a Nisbetle Gurbet-nâme”. Fatih ve İstanbul II (7- 12): 211-270.
Engin, Sedat (2006). Cem Sultan’ın Türkçe Divanı’nın Tahlili. Yüksek Lisans Tezi. Adana: Çukurova Üniversitesi.
Eravcı, H. Mustafa (2007). “Kitâb-ı Cem Sultan ve Güney Batı Avrupa (Frengistan)”. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi IX (1): 1-10.
Ergun, Sadettin Nüzhet (1946), Türk Şairleri. C. 2. İstanbul.
Ersoylu, Halil (1981). “Fal, Falname ve Fâl-i Reyhân-ı Cem Sultan”. İslam Medeniyeti Dergisi 5 (2): 69-81.
Ersoylu, Halil (1997). “Fal-Falname ve Bir Çiçek Falı: Der Aksâm-ı Ezhâr”. Türkiyat Mecmuası (20): 194-254.
Ersoylu, Halil (hzl.) (1981). Cem Sultan’ın Türkçe Divanı. 3 C. İstanbul: Tercüman Yay.
Ersoylu, Halil (hzl.) (1989). Cem Sultan’ın Türkçe Divanı. Ankara: TDK Yay.
Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul: MEB Yay.
Ertaylan, İsmail Hikmet (hzl.) (1951). Falnâme. İstanbul.
Ferîdûn Bey (1274). Münşeâtüʾs-Selâtîn. C. 1. İstanbul.
Gallotta, Aldo (1986). “Venedik Devlet Arşivi’nde Osmanlı Şehzadesi Cem ile ilgili Belgeler”. çev. M. Şakiroğlu. Tarih ve Toplum 5 (30): 19-27.
Gibb, E. J. W (1902). A Hıstory of Ottoman Poetry. Volume 2. London.
Horata, Osman (2001). “Vâkıât-ı Sultan Cem’de Batı Kültürü Hakkında Bazı Egzotik Dikkatler”. Millî Folklor (52): 72-78.
Horata, Osman (2000), “Cem Şairleri: Bir Kader Birliğinin Anatomisi”. Bilig, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi (15): 91-110.
İnce, Adnan (hzl.) (1981). Cem Sultan, Cemşîd ü Hurşîd Mesnevîsi. Doktora Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
İnce, Adnan (hzl.) (2000). Cem Sultan, Cemşîd ü Hurşîd. Ankara: TDK Yay..
İpekten, Haluk (1996). Türk Edebiyatında Edebî Muhitler. İstanbul: MEB Yay.
İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.
İsen, Mustafa, A. F. Bilkan (1997). Şair Sultanlar. Ankara: Akçağ Yay.
Köprülü-zâde Mehmed Fuad, Ş. Süleymân (1332). Yeni Osmanlı Târih-i Edebiyâtı. C. 1. İstanbul.
Kurnaz, Cemal (1996). “Cem Sultan’ın Oğuz Han Mersiyesi: Bir Kaside mi, Üç Gazel mi?” Türk Dili (530): 315-20.
Kut, Günay (1993). “Cem Sultan’ın Edebî Yönü”. İslâm Ansiklopedisi. C. 7. İstanbul: TDV Yay. 284-286.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1978). Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ, Ankara: TTK Yay.
Mehmet Süreyyâ (1308). Sicill-i Osmânî. C. 2. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.
Meredith-Owens, G. M. (hzl.) (1971). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (Meşâ’irü’ş-Şu’arâ or Tezkire of Âşık Çelebi). London. vr. 67a-68a.
Okur Meriç, Münevver (1991). “Cem Sultan’ın Yeni Bulunan Fâl-ı Reyhân-ı Sultan Cem Adlı Mesnevisi”. Tarih ve Toplum 16 (96): 24-27; 17 (97): 64.
Okur Meriç, Münevver (1992). Cem Sultan, Hayatı ve Şiir Dünyası. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.
Okur Meriç, Münevver (hzl.) (1997). Cem Sultan, Cemşîd ü Hurşîd (İnceleme–Metin). Ankara: AKM Yay.
Okur Meriç, Münevver (2006). Sultan Cem, Hayatı, Esareti, Edebi Kişiliği, Eserleri. Ankara: PYS Vakıf Sistem Matbaa Müdürlüğü.
Okur, Münevver (1958). “Cem Sultan, Cemşid ü Hurşid”. Türk Dili VII (84): 612–614.
Öztelli, Cahit (1972). “Cem Sultan’ın yeni bulunan Cemşîd ü Hurşîd Mesnevisi”. Türk Dili 26 (248): 124-28.
Parmaksızoğlu, İsmet (hzl.) (1979). Hoca Sadettin Efendi, Tâcü’t-Tevarih . C. 2. Ankara: KB Yay.
Sehî (1325). Tezkiretü’ş-Şu’arâ. İstanbul.
Şakiroğlu, Mahmut H. (1993). “Cem Sultan”. İslâm Ansiklopedisi. C. 7. İstanbul: TDV Yay. 283-284.
Şardağ, Rüştü (1982). Şair Sultanlar. Ankara: Türkiye İş Bankası Yay.
Şemseddîn Sâmî (1308). Kâmusü’l-A’lâm. C. 3. İstanbul.
Uzun, Şerife (2007). Türk İslam Edebiyatında Hac ve Kurban Motifleri (Şair Sultanlar Örneği). Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.
Uzun, Şerife (2008). “Cem Sultan’ın Türkçe Divanı’nda Hacca Dair Unsurlar”. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi (24): 177-186.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1960) “Cem Sultan’a Dâir Beş Orijinal Vesika”. Belleten 24 (95): 457-83.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1988). Osmanlı Tarihi. C. 2. Ankara: TTK Yay.
Vatin, Nicolas (1997). Sultan Djem, Un Prince Ottoman dans I’Europe du XVe siecle d’aprees sourrces contemporaines. Ankara: TTK Yay.
Vatin, Nicolas (2004). Vâkı’ât-ı Sultan Cem, Euvres de Guillaume Caaursin. Ankara: TTK Yay.
Yavuz, Fikri, İ. Özen (hzl) (1972). Bursalı Mehmet Tâhir, Osmânlı Müellifleri C. 2. İstanbul: Meral Yay.
Yavuz, Kemal (2011). “Frengistan’da Ağlayan Bir Şair: Ölümünün 515.Yılında Cem Sultan”. İÜEF Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi (40): 271-308.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. RIDVAN CANIMYayın Tarihi: 07.12.2013Güncelleme Tarihi: 05.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Dilberâ aşkun yolında bir kitâbum var benüm
Ol kitâb içre hezâran fasl u bâbum var benüm
Kangı zâhid zühd idüp meyden tecennüb eylese
Ger velî olursa andan ictinâbum var benüm
İy güneş rif’at bulup hüsnüne magrûr olma kim
Kim seni eyler hacil bir âfitâbum var benüm
Dergehün kapusına kaddüm olaldan halka-vâr
İy sanem her bâb ile bir feth-i bâbum var benüm
Tek sen iy serv-i sehî bir meclise gel mâ-hazar
Eşk-i çeşmümden mey ü dilden kebâbum var benüm
Dil lebün yâdına hâk-i pâyüni eyler heves
Benzer ol yirde ya âb u ya türâbum var benüm
Yâr ayagına nisâr itmege iy Cem yüz sürüp
Gözlerümden dökülen dürr-i hoş-âbum var benüm
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 194.)
Gazel
Ol dem kanı ki Kâ’be-i kuyun mekân idi
Ârâmgâhı gönlümün ol âsitân idi
Ol dem kanı ki merkeb-i bahtı sitâremün
Hayl-i semend-i vasfum ile hem-inân idi
Ol dem kanı ki sâye-i perr-i hümâ gibi
Zıll-i zalîl-i gerd-i rehün sâyebân idi
Ol dem kanı ki sebzelerin tâze tutmağa
Ol gülsitâne yaşlarum âb-ı revân idi
Ol dem kanı ki murg-i dile âsitânunun
Her gûşe-i müşerrefi bir âşiyân idi
Ol dem kanı ki sahn-ı serây-ı sürûruna
Her dem kavâfil-i dil ü cân mihmân idi
Ol dem kanı ki mesken idi işigün Cem’e
Hayfâ ki geçdi bilmedük ol hoş-zamân idi
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 249.)
Oğuz Hân Mersiyesi*
İy vefâsuz hâin ü bî-emn ü bî-âmân felek
V’ey hatâ -perver belâ-bahş u kazâ-gerdân felek
Husrev-i sâhib-zamânlar kanın içen zulm ile
Pür-sitem pür-mihnet ü pür-derd ü pür-efgân felek
Sensin âhir tahtını viren Süleymânun yele
Mülk-i âbâdın mülûkün eyleyen vîrân felek
Yidi yıl Eyyûba derd ü renc ü gam yoldaş idüp
Nûha öz kendi tenûrından viren tûfân felek
Gözlerinden Ya’kûbun kan indirüben Yûsufı
Geh kuyuya bıragup geh itdüren zindân felek
Matbahında zulmünün bişse ne ta’n yüz bin ciger
Pâyesinde kahrınun çün çâhdur kazgân felek
Mülk-i Yunâna serâser hükm iderken âh kim
Eyledün mesken bize şimdi Frengistân felek
Yakamı yırtup elünden nicesi âh itmeyem
Cânumı odlara attı derd-i Oğuz Hân felek
Aglamaktan ol ciger-kûşem firâkından müdâm
Kara kara kanlara boyandı bahristân felek
Başuma karanuluk itdün cihân aydınlıgın
Kara yüzli vü kara bulutlı pür-bârân felek
Bir kılına virseler virmezdüm Oğuz Hânumun
Genc-i Kârûn ile bin bin milket-i Osmân felek
Sînemi çâk eyle cânum hâk ü gönlüm derd-nâk
Çünki Oğuz Hânum oldu hâk ile yeksân felek
Âh ü vâveylâ dırîg u hasret ü sad-derd ü âh
Kim Oğuz Hânum dahı görmege yok imkân felek
Kimseyi âlemde hergiz kılmamışsın şâdmân
Âh idüp aglar elinden bende vü sultân felek
İy felek nâ-mihrsin bî-emn ü bî-âmânsın
Kej-rev ü kej-şekl ü kej-âyîn ü kej-devrân felek
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 169.)
*Şehzâde Cem’in küçük yaşta öldürülen oğlu Oğuz Hân için yazdığı mersiyedir.
Cemşîd ü Hurşîd’den
Gel imdi eylik ile ko eyü nâm
Çü bilürsin ne olısar serencâm
Düzet aşk içre bir hoş dâsitânı
K’okuyan kişinün şâd ola cânı
K’okuyan kişiler cândan ola şâd
Diye her lâhza cândan âferîn bâd
Ola mı hiç bundan eyü sa’âdet
Okuyanlar diye diyene rahmet
Çü hâtif nagmesini eyledim gûş
Safâsından dil ü cân eyledi cûş
...
İdip Selmân kitâbından mütercem
Bunu itdüm dil ü cânuma hemdem
İdüp her beyti enver hem-çü hurşîd
İkilen buldı cân Cemşîd ü Hurşîd
(Cem Sultân. Cemşîd ü Hurşîd. Kütahya Vahid Paşa İl Halk Ktp. l666. vr. 24b.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 07.12.2013Güncelleme Tarihi: 05.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Dilberâ aşkun yolında bir kitâbum var benüm
Ol kitâb içre hezâran fasl u bâbum var benüm
Kangı zâhid zühd idüp meyden tecennüb eylese
Ger velî olursa andan ictinâbum var benüm
İy güneş rif’at bulup hüsnüne magrûr olma kim
Kim seni eyler hacil bir âfitâbum var benüm
Dergehün kapusına kaddüm olaldan halka-vâr
İy sanem her bâb ile bir feth-i bâbum var benüm
Tek sen iy serv-i sehî bir meclise gel mâ-hazar
Eşk-i çeşmümden mey ü dilden kebâbum var benüm
Dil lebün yâdına hâk-i pâyüni eyler heves
Benzer ol yirde ya âb u ya türâbum var benüm
Yâr ayagına nisâr itmege iy Cem yüz sürüp
Gözlerümden dökülen dürr-i hoş-âbum var benüm
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 194.)
Gazel
Ol dem kanı ki Kâ’be-i kuyun mekân idi
Ârâmgâhı gönlümün ol âsitân idi
Ol dem kanı ki merkeb-i bahtı sitâremün
Hayl-i semend-i vasfum ile hem-inân idi
Ol dem kanı ki sâye-i perr-i hümâ gibi
Zıll-i zalîl-i gerd-i rehün sâyebân idi
Ol dem kanı ki sebzelerin tâze tutmağa
Ol gülsitâne yaşlarum âb-ı revân idi
Ol dem kanı ki murg-i dile âsitânunun
Her gûşe-i müşerrefi bir âşiyân idi
Ol dem kanı ki sahn-ı serây-ı sürûruna
Her dem kavâfil-i dil ü cân mihmân idi
Ol dem kanı ki mesken idi işigün Cem’e
Hayfâ ki geçdi bilmedük ol hoş-zamân idi
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 249.)
Oğuz Hân Mersiyesi*
İy vefâsuz hâin ü bî-emn ü bî-âmân felek
V’ey hatâ -perver belâ-bahş u kazâ-gerdân felek
Husrev-i sâhib-zamânlar kanın içen zulm ile
Pür-sitem pür-mihnet ü pür-derd ü pür-efgân felek
Sensin âhir tahtını viren Süleymânun yele
Mülk-i âbâdın mülûkün eyleyen vîrân felek
Yidi yıl Eyyûba derd ü renc ü gam yoldaş idüp
Nûha öz kendi tenûrından viren tûfân felek
Gözlerinden Ya’kûbun kan indirüben Yûsufı
Geh kuyuya bıragup geh itdüren zindân felek
Matbahında zulmünün bişse ne ta’n yüz bin ciger
Pâyesinde kahrınun çün çâhdur kazgân felek
Mülk-i Yunâna serâser hükm iderken âh kim
Eyledün mesken bize şimdi Frengistân felek
Yakamı yırtup elünden nicesi âh itmeyem
Cânumı odlara attı derd-i Oğuz Hân felek
Aglamaktan ol ciger-kûşem firâkından müdâm
Kara kara kanlara boyandı bahristân felek
Başuma karanuluk itdün cihân aydınlıgın
Kara yüzli vü kara bulutlı pür-bârân felek
Bir kılına virseler virmezdüm Oğuz Hânumun
Genc-i Kârûn ile bin bin milket-i Osmân felek
Sînemi çâk eyle cânum hâk ü gönlüm derd-nâk
Çünki Oğuz Hânum oldu hâk ile yeksân felek
Âh ü vâveylâ dırîg u hasret ü sad-derd ü âh
Kim Oğuz Hânum dahı görmege yok imkân felek
Kimseyi âlemde hergiz kılmamışsın şâdmân
Âh idüp aglar elinden bende vü sultân felek
İy felek nâ-mihrsin bî-emn ü bî-âmânsın
Kej-rev ü kej-şekl ü kej-âyîn ü kej-devrân felek
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 169.)
*Şehzâde Cem’in küçük yaşta öldürülen oğlu Oğuz Hân için yazdığı mersiyedir.
Cemşîd ü Hurşîd’den
Gel imdi eylik ile ko eyü nâm
Çü bilürsin ne olısar serencâm
Düzet aşk içre bir hoş dâsitânı
K’okuyan kişinün şâd ola cânı
K’okuyan kişiler cândan ola şâd
Diye her lâhza cândan âferîn bâd
Ola mı hiç bundan eyü sa’âdet
Okuyanlar diye diyene rahmet
Çü hâtif nagmesini eyledim gûş
Safâsından dil ü cân eyledi cûş
...
İdip Selmân kitâbından mütercem
Bunu itdüm dil ü cânuma hemdem
İdüp her beyti enver hem-çü hurşîd
İkilen buldı cân Cemşîd ü Hurşîd
(Cem Sultân. Cemşîd ü Hurşîd. Kütahya Vahid Paşa İl Halk Ktp. l666. vr. 24b.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 05.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Dilberâ aşkun yolında bir kitâbum var benüm
Ol kitâb içre hezâran fasl u bâbum var benüm
Kangı zâhid zühd idüp meyden tecennüb eylese
Ger velî olursa andan ictinâbum var benüm
İy güneş rif’at bulup hüsnüne magrûr olma kim
Kim seni eyler hacil bir âfitâbum var benüm
Dergehün kapusına kaddüm olaldan halka-vâr
İy sanem her bâb ile bir feth-i bâbum var benüm
Tek sen iy serv-i sehî bir meclise gel mâ-hazar
Eşk-i çeşmümden mey ü dilden kebâbum var benüm
Dil lebün yâdına hâk-i pâyüni eyler heves
Benzer ol yirde ya âb u ya türâbum var benüm
Yâr ayagına nisâr itmege iy Cem yüz sürüp
Gözlerümden dökülen dürr-i hoş-âbum var benüm
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 194.)
Gazel
Ol dem kanı ki Kâ’be-i kuyun mekân idi
Ârâmgâhı gönlümün ol âsitân idi
Ol dem kanı ki merkeb-i bahtı sitâremün
Hayl-i semend-i vasfum ile hem-inân idi
Ol dem kanı ki sâye-i perr-i hümâ gibi
Zıll-i zalîl-i gerd-i rehün sâyebân idi
Ol dem kanı ki sebzelerin tâze tutmağa
Ol gülsitâne yaşlarum âb-ı revân idi
Ol dem kanı ki murg-i dile âsitânunun
Her gûşe-i müşerrefi bir âşiyân idi
Ol dem kanı ki sahn-ı serây-ı sürûruna
Her dem kavâfil-i dil ü cân mihmân idi
Ol dem kanı ki mesken idi işigün Cem’e
Hayfâ ki geçdi bilmedük ol hoş-zamân idi
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 249.)
Oğuz Hân Mersiyesi*
İy vefâsuz hâin ü bî-emn ü bî-âmân felek
V’ey hatâ -perver belâ-bahş u kazâ-gerdân felek
Husrev-i sâhib-zamânlar kanın içen zulm ile
Pür-sitem pür-mihnet ü pür-derd ü pür-efgân felek
Sensin âhir tahtını viren Süleymânun yele
Mülk-i âbâdın mülûkün eyleyen vîrân felek
Yidi yıl Eyyûba derd ü renc ü gam yoldaş idüp
Nûha öz kendi tenûrından viren tûfân felek
Gözlerinden Ya’kûbun kan indirüben Yûsufı
Geh kuyuya bıragup geh itdüren zindân felek
Matbahında zulmünün bişse ne ta’n yüz bin ciger
Pâyesinde kahrınun çün çâhdur kazgân felek
Mülk-i Yunâna serâser hükm iderken âh kim
Eyledün mesken bize şimdi Frengistân felek
Yakamı yırtup elünden nicesi âh itmeyem
Cânumı odlara attı derd-i Oğuz Hân felek
Aglamaktan ol ciger-kûşem firâkından müdâm
Kara kara kanlara boyandı bahristân felek
Başuma karanuluk itdün cihân aydınlıgın
Kara yüzli vü kara bulutlı pür-bârân felek
Bir kılına virseler virmezdüm Oğuz Hânumun
Genc-i Kârûn ile bin bin milket-i Osmân felek
Sînemi çâk eyle cânum hâk ü gönlüm derd-nâk
Çünki Oğuz Hânum oldu hâk ile yeksân felek
Âh ü vâveylâ dırîg u hasret ü sad-derd ü âh
Kim Oğuz Hânum dahı görmege yok imkân felek
Kimseyi âlemde hergiz kılmamışsın şâdmân
Âh idüp aglar elinden bende vü sultân felek
İy felek nâ-mihrsin bî-emn ü bî-âmânsın
Kej-rev ü kej-şekl ü kej-âyîn ü kej-devrân felek
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 169.)
*Şehzâde Cem’in küçük yaşta öldürülen oğlu Oğuz Hân için yazdığı mersiyedir.
Cemşîd ü Hurşîd’den
Gel imdi eylik ile ko eyü nâm
Çü bilürsin ne olısar serencâm
Düzet aşk içre bir hoş dâsitânı
K’okuyan kişinün şâd ola cânı
K’okuyan kişiler cândan ola şâd
Diye her lâhza cândan âferîn bâd
Ola mı hiç bundan eyü sa’âdet
Okuyanlar diye diyene rahmet
Çü hâtif nagmesini eyledim gûş
Safâsından dil ü cân eyledi cûş
...
İdip Selmân kitâbından mütercem
Bunu itdüm dil ü cânuma hemdem
İdüp her beyti enver hem-çü hurşîd
İkilen buldı cân Cemşîd ü Hurşîd
(Cem Sultân. Cemşîd ü Hurşîd. Kütahya Vahid Paşa İl Halk Ktp. l666. vr. 24b.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Dilberâ aşkun yolında bir kitâbum var benüm
Ol kitâb içre hezâran fasl u bâbum var benüm
Kangı zâhid zühd idüp meyden tecennüb eylese
Ger velî olursa andan ictinâbum var benüm
İy güneş rif’at bulup hüsnüne magrûr olma kim
Kim seni eyler hacil bir âfitâbum var benüm
Dergehün kapusına kaddüm olaldan halka-vâr
İy sanem her bâb ile bir feth-i bâbum var benüm
Tek sen iy serv-i sehî bir meclise gel mâ-hazar
Eşk-i çeşmümden mey ü dilden kebâbum var benüm
Dil lebün yâdına hâk-i pâyüni eyler heves
Benzer ol yirde ya âb u ya türâbum var benüm
Yâr ayagına nisâr itmege iy Cem yüz sürüp
Gözlerümden dökülen dürr-i hoş-âbum var benüm
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 194.)
Gazel
Ol dem kanı ki Kâ’be-i kuyun mekân idi
Ârâmgâhı gönlümün ol âsitân idi
Ol dem kanı ki merkeb-i bahtı sitâremün
Hayl-i semend-i vasfum ile hem-inân idi
Ol dem kanı ki sâye-i perr-i hümâ gibi
Zıll-i zalîl-i gerd-i rehün sâyebân idi
Ol dem kanı ki sebzelerin tâze tutmağa
Ol gülsitâne yaşlarum âb-ı revân idi
Ol dem kanı ki murg-i dile âsitânunun
Her gûşe-i müşerrefi bir âşiyân idi
Ol dem kanı ki sahn-ı serây-ı sürûruna
Her dem kavâfil-i dil ü cân mihmân idi
Ol dem kanı ki mesken idi işigün Cem’e
Hayfâ ki geçdi bilmedük ol hoş-zamân idi
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 249.)
Oğuz Hân Mersiyesi*
İy vefâsuz hâin ü bî-emn ü bî-âmân felek
V’ey hatâ -perver belâ-bahş u kazâ-gerdân felek
Husrev-i sâhib-zamânlar kanın içen zulm ile
Pür-sitem pür-mihnet ü pür-derd ü pür-efgân felek
Sensin âhir tahtını viren Süleymânun yele
Mülk-i âbâdın mülûkün eyleyen vîrân felek
Yidi yıl Eyyûba derd ü renc ü gam yoldaş idüp
Nûha öz kendi tenûrından viren tûfân felek
Gözlerinden Ya’kûbun kan indirüben Yûsufı
Geh kuyuya bıragup geh itdüren zindân felek
Matbahında zulmünün bişse ne ta’n yüz bin ciger
Pâyesinde kahrınun çün çâhdur kazgân felek
Mülk-i Yunâna serâser hükm iderken âh kim
Eyledün mesken bize şimdi Frengistân felek
Yakamı yırtup elünden nicesi âh itmeyem
Cânumı odlara attı derd-i Oğuz Hân felek
Aglamaktan ol ciger-kûşem firâkından müdâm
Kara kara kanlara boyandı bahristân felek
Başuma karanuluk itdün cihân aydınlıgın
Kara yüzli vü kara bulutlı pür-bârân felek
Bir kılına virseler virmezdüm Oğuz Hânumun
Genc-i Kârûn ile bin bin milket-i Osmân felek
Sînemi çâk eyle cânum hâk ü gönlüm derd-nâk
Çünki Oğuz Hânum oldu hâk ile yeksân felek
Âh ü vâveylâ dırîg u hasret ü sad-derd ü âh
Kim Oğuz Hânum dahı görmege yok imkân felek
Kimseyi âlemde hergiz kılmamışsın şâdmân
Âh idüp aglar elinden bende vü sultân felek
İy felek nâ-mihrsin bî-emn ü bî-âmânsın
Kej-rev ü kej-şekl ü kej-âyîn ü kej-devrân felek
(Ertaylan, İsmail Hikmet (1951). Sultan Cem. İstanbul. 169.)
*Şehzâde Cem’in küçük yaşta öldürülen oğlu Oğuz Hân için yazdığı mersiyedir.
Cemşîd ü Hurşîd’den
Gel imdi eylik ile ko eyü nâm
Çü bilürsin ne olısar serencâm
Düzet aşk içre bir hoş dâsitânı
K’okuyan kişinün şâd ola cânı
K’okuyan kişiler cândan ola şâd
Diye her lâhza cândan âferîn bâd
Ola mı hiç bundan eyü sa’âdet
Okuyanlar diye diyene rahmet
Çü hâtif nagmesini eyledim gûş
Safâsından dil ü cân eyledi cûş
...
İdip Selmân kitâbından mütercem
Bunu itdüm dil ü cânuma hemdem
İdüp her beyti enver hem-çü hurşîd
İkilen buldı cân Cemşîd ü Hurşîd
(Cem Sultân. Cemşîd ü Hurşîd. Kütahya Vahid Paşa İl Halk Ktp. l666. vr. 24b.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | SAFHÎ, Tavlabaşı-zâde Mustafa | d. ? - ö. 1723-24 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | İBRAHİM, Şeyh Saçlı İbrahim Efendi | d. 1591-92 - ö. 1659 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MAHVÎ, Ahmed Çelebi | d. ? - ö. 1669-70 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | AHMED, Hersek-zâde Ahmed Paşa | d. 1459 - ö. 1517 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HAYDAR, Haydar Çelebi, Haydar-ı Cem | d. ? - ö. 1495\'ten sonra? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | MESTÎ | d. ? - ö. 1495-1500 ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | ÇÂKERÎ, Sinân Bey, Yûsuf-ı Çâkerî | d. ? - ö. 1495\'ten sonra | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | FUTÛHÎ, Hoca Sıdık | d. 1717-18 - ö. 1755-56 | Meslek | Görüntüle |
9 | AZMÎ, Pîr Mehmed | d. ? - ö. 1582 | Meslek | Görüntüle |
10 | MEHMED, Şehzâde Mehmed b. Kanunî S. Süleyman | d. 1521 - ö. 1543 | Meslek | Görüntüle |
11 | ŞEMSÎ, Candaracı-zâde Muhyiddîn Şemsî, Mehmed Çelebi, Şemsî-i Defterdâr | d. ? - ö. 1491-92 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | AHMEDÎ, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | d. 1334-35 ? - ö. 1410’dan sonra? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | YAHYÂ BİN MUHAMMED EL-KÂTİB | d. ? - ö. 1479-80’den sonra? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | KÂMÎ, Tezkireci Hüseyin Paşa-zâde Kâmî Hasan Bey | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
15 | FEHMÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
16 | ÜLFETÎ, Mehmed Çelebi Ülfetî Efendi | d. ? - ö. 1645-46 | Madde Adı | Görüntüle |