Madde Detay
EBÛ HAYYȂN, Muhammed b. Yûsuf b. Alî b. Yûsuf b. Hayyân al-Gırnatî / al-Endulusî
(d. 654/1256 - ö. 745/1344)
filolog, divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Harezm-Kıpçak)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Kâşgarlı Mahmûd’dan sonra Türk sözlükçülüğünün ve gramerciliğinin en önemli temsilcisi sayılan Ebū Hayyān Muhammed b. Yūsuf b. `Alî b. Yūsuf b. Hayyān al‑Ġırnatî (al‑Endulusî) , Berberî asıllı olup 654/1256 yılında Gırnata’ya bağlı Matahşareş kasabasında doğmuştur. Çocukluk ve gençlik yıllarını Gırnata’da geçiren Ebû Hayyân, Velez, Malaga ve Almera gibi şehirlerde Arap dilindeki sarf, nahiv, hadis, tefsir, usûl-i fıkh ve kelâm gibi konularda kendini mükemmel bir şekilde yetiştirmiş ve 676-7/1278 yıllarında Endülüs’ten çeşitli sebeplerle ayrılarak önce Kuzey Afrika’ya oradan da İskenderiye, Kahire, Medine, Mekke, Bağdat ve Dimaşk’a geçmiştir. Dolaştığı bu şehirlerde sayısı 450’yi bulan devrin ünlü âlimlerinden dersler almış, daha sonra Mısır’a gelerek burada ders vermeyle ve kitap yazmayla meşgul olmuştur. Türkçe, Farsça, Habeşçe ve Himyer dillerini iyi bir şekilde bilen Ebû Hayyân, asıl Arap dili ve grameri üzerinde yaptığı çalışmalarla ün yapmış büyük bir Arap filoloğudur. Ebû Hayyân 745/1344 yılında Kahire’de vefat etmiştir.
Ebû Hayyân’a ait sayısı 65’e varan bir eser topluluğu vardır. Ancak bunların belirli bir kısmı bugün elde mevcuttur. Ebû Hayyân Kitâbu’l-İdrâk’in “Mukaddimesi”nde Arap dil bilimine dair yazdığı kitaplardan birkaçının adını zikretmektedir: Kitâbu’t-Takrîb, Kitâbu’l-Mubdi’ el-Mevfûr, Gâyetu’l-İhsân en-Nuketu’l-Hisân, Kitâbu’t-Tedrîb. Bunun yanında aynı zamanda bir şair de olan Ebû Hayyân’ın âlimane, hakîmane, âşıkane şiirlerden oluşan bir Dîvân’ı da vardır (Mansuroğlu 1945: 30 32; Kafes 1994: 152 153; Furat 1996: 330 332). Çok yönlü bir şahsiyet olan Ebû Hayyân’ın Mısır’da bulunduğu dönemler, Memlûklerin iktidarda olduğu yıllara rastlamaktadır. Mısır Suriye sahasında Türk hâkimiyeti döneminde Türkçenin önemi artmış, bu durum Türkçe üzerinde yapılan çalışmaları ve bu dilin öğrenilmesine yönelik çabaları artırmıştır. Türkçenin nüfuzu ve itibarı Ebû Hayyân’ı da bu dil üzerinde çalışmaya itmiş, devrinin Türkçesini ortaya koymak, bu dili başkalarına öğretmek amacıyla sözlük ve gramer bakımından orijinal bir malzemeyi içeren Kitâbu’l-İdrâk li Lisâni’l-Etrâk’i yazmıştır.
Ebû Hayyân, eserini Kahire’de 20 Ramadan 712/18 Aralık 1312 tarihinde perşembe günü tamamlanmıştır. Ebû Hayyân, Kitâbu’l-İdrâk’in ön sözünde “Bu kitabı yazmaktan amacım Türk dilinin büyük bir kısmını lugat, sarf ve nahiv bakımından kaydetmektir” (Caferoğlu 1931: 5-6) diyerek bölgenin daha önce birçok müellif tarafından farklı terimlerle adlandırılan dil durumunu standart şekliyle, sadece ‘Türkî’ (Türk dili) olarak ortaya koymuştur. Karma dil yapısı aksettiren bir bölgede, gelişmekte olan dile standart bir yapı kazandırmaya yönelik bir tavır olarak değerlendirebileceğimiz bu ifade, Ebû Hayyân’ın Türklüğe ve Türk diline bilimsel bakış açısını da ortaya koymaktadır. Ebû Hayyân eserinde Mısır’da konuşulan edebî Türk dilini verme çabasında olmuş, bölgedeki diyalektal farklılıkları kimi zaman gramer ve sözlük kısmında ‘Kıpçak’ ve ‘Türkmen’ kayıtları düşerek ortaya koymuştur. Devrinin en büyük gramer bilginlerinden biri olan Ebû Hayyân’ın Türkçe için yazdığı bu eser genel Arap gramer teorilerinden farklı bir çizgide durmaktadır. Sadece Mısır’daki yönetici sınıfın dilinin anlaşılması için pratik gayelerle yazılmış bir kitap olmaktan çok, bilimsel bir yaklaşımla teorik amaçla kaleme alınmış bir eserdir. İtalyan Arabist Giuliano Lancioni (1996: 106-117), Ebû Hayyân gibi meşhur bir dil âliminin Türkçeye bu denli ilgi duyup, böyle bir eser ortaya koymasında, dönemin hâkimi Türklerin diline olan merakın yeterli bir sebep olamayacağını, bunun daha başka nedenleri barındırdığını ifade etmektedir.
Ön Asya’da köklü bir medeniyet kuran ve bölgenin İslâm dünyasında parlak bir yer edinmesini sağlayan Memlûk Türkleri, Arap toplumu içinde büyük ölçüde kabul görmüş, hatta takdir edilmiştir. Bununla birlikte Arap üst tabakasından bir kısım ulema içinde Türklüğü hor gören, Memlûk hükümdarlarını halifelik konusundaki meşruiyet açısından onaylamayan tutumlar baş göstermiştir. Memlûk idaresi, bu olumsuz tutuma karşı, mutlak hâkimiyetleriyle yükselen dinî misyonlara meşru bir yön verme, diğer tarafta Türk ve Türk kültürüne daha pozitif bir imaj sağlama amacıyla alternatif bir ideoloji gerçekleştirmeye çalışmıştır. Ebû Hayyân’ın Mısır’da bulunduğu dönemin Türk hükümdarı Muhammed b. Kalâvûn en-Nâsir’in yönetiminde bu ülkenin siyaseti kültürel ağırlıklı bir şekilde yeniden yapılandırıldı. Memlûklerin dinî ideolojisi ünlü âlim ve siyasetçi İbn Teymiyye’nin reform hareketleri ile yeniden şekillenmiştir. Ebû Hayyân, Sultan Muhammed en-Nâsir’in yanında yer alan ve onu pek çok yönden destekleyen İbn Teymiyye’ye bir dönem yardımcılık yapmış, dolayısıyla bu kültür politikası içinde yer almıştır. Lancioni (1996: 105-119), Ebû Hayyân’ın eseri İdrâk’i bu siyasetin bir ürünü olarak görmekte ve değerlendirmektedir. Ona göre bu eser, Ebû Hayyân’ın bir başarısı olması yanında dolaylı olarak Memlûk kültür politikasının da başarısıdır. Türk karşıtlığı yapan, Türklüğü küçümseyen Arap ulemaya karşılık bir cevaptır.
Ebû Hayyân, eserinin özellikle gramer kısmında Türkçe için yaptığı bütün tanımları ince bir şekilde Arapçanın nahiv ve tasrif kurallarına uydurmuştur. İki dilin oldukça farklı olan yapısına rağmen yeni kategoriler yaratmamıştır. Bu, bir anlamda Türkçenin Arapçayla aynı ifade gücüne sahip olduğunu, Türkçenin Arapça ile boy ölçüşebilecek kadar zengin ve işlek bir dil olduğunu ispat anlamına geliyordu. Ayrıca eserin sözlük kısmında geçen kelime kadrosunun, alanda yazılmış diğer Memlûk sözlüklerinden farklı olarak Türklüğe ait zengin kültür kelimelerini barındırması da bu görüşü destekleyen delillerdendir. Kabulde tereddüt göstermeyeceğimiz bu özellikler Kitâbu’l-İdrâk’i gerek Türk gramerciliğinde, gerekse Arap gramerciliği içinde özellikli bir yere koymaktadır. Eserin arka plânında yatan bu ideoloji, Ebû Hayyân’ın Türklüğe bakış ve değerlendiriş kriterlerini de şekillendirmiş, doğal olarak orijinal bir başarıya ulaşmasını da sağlamıştır. Ebû Hayyân birden çok dili tahsil etmiş, farklı genetik ve tipolojik yapıya ait dillere hâkimiyeti dolayısıyla Türk diline dair diyalektal malzemeyi hem fonetik, morfolojik ve leksik bakımdan doğru ayırt etmiş, hem de Mısır’da geçerli Türk dilinin “standart” şeklinin doğru telâffuz ve imlâ kullanımı üzerinde durarak, gramatikal öğelerle ilgili hükümleri vermek suretiyle Türk dilindeki “fasih” ve “caiz” şekilleri kurallara bağlamıştır. Bir anlamda Ebû Hayyân döneminin ve alanının geçerli standart Türkçe yapısını ortaya koymuştur (Özyetgin 2001: 43-50).
Kitâbu’l-İdrâk li Lisâni’l-Etrâk’in Ebû Hayyân tarafından yazılmış orijinal nüshası bugüne ulaşmamıştır. Eserin mevcut üç nüshası bulunmaktadır (Özyetgin 2001: 50-52). Eserin yazılış tarihinden yaklaşık 23 sene sonra 15 Şaban 735 (13 şubat 1335) tarihinde istinsah edilmiş V nüshası, İstanbul’da Bayezid Umumî Kütüphanesi’nin Veliyüddin Efendi bölümünde 2896 numarada kayıtlıdır. 65 varak olan V nüshasının istinsah tarihi belli olmakla birlikte istinsah edildiği yer konusunda herhangi bir kayıt yoktur. Eserin bu nüshasında, asıl sözlük ve gramer metninin dışında derkenar olarak yazılmış, hatta asıl metnin satır aralarına kadar giren oldukça karışık bir şekilde ortaya konulmuş, müellifi belli olmayan bir Arapça Türkçe sözlük ve gramer metni de yer almaktadır. Bu metin Veled Çelebi tarafından Latin harflerine aktarılarak yayımlanmıştır (1936). Nesih kırmasına benzeyen bir yazıyla satır aralarına ve sayfa boşluklarına yazılmış bu metin yer yer Kitâbu’l-İdrâk’in metniyle karışmakta; eserin asıl metni birçok yerde oldukça güç bir şekilde tespit edilebilmektedir. Kitâbu’l-İdrâk’in D nüshası olarak adlandırılan ikinci nüshası, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Arapça Yazmalar kısmında 3856 numarada kayıtlıdır. V nüshasından daha geç bir tarihte, 4 Cumâda’l-avval 805 (30 Kasım 1402) yılında Ahmed ibni Şâfi’î tarafından Lazkiye’de istinsah edilen bu nüsha 97 varaktır. Bu nüshada da Türkçe kelimeler kırmızı mürekkeple yazılıp harekelenmiştir. D nüshası, V nüshasına göre daha açık, ancak özensiz bir şekilde nesih sülüs arası bir yazı çeşidiyle yazılmıştır. Yazı açık ve okunaklı olmakla birlikte müstensihin Arapçaya ve Türkçeye tam vakıf olmadığı, eserin genelinde, özellikle Türkçe kelimelerdeki yanlış harekelemeden anlaşılmaktadır. Eserin üçüncü nüshası ise Kahire’de Dar al-Kutup Kütüphanesi’nde saklanmaktadır (Ermers 1999: 24).
Ebû Hayyân, Türk dili üzerine Kitâbu’l-İdrâk li Lisâni’l-Etrâk dışında üç eser daha yazmıştır. Bugün ne yazık ki ilim âlemince bulunamamış bu eserler şunlardır: 1. Zehvu’l-Mulk fî Nahvi’t-Türk, 2. Kitâbu’l-Ef’âl fî Lisâni’t-Türk, 3. Tuhfetu’l-Musk fî Sîrati’t-Türk (Ermers 1999: 25).
Kaynakça
Caferoğlu, Ahmet (1931). Abû Hayyân, Kitâb al-İdrâk li Lisân al-Atrâk. İstanbul.
Çelebi, Veled (1936). El İdrak Haşiyesi. İstanbul.
Ermers, Robert (1999). Arabic Grammars of Turkic, The Arabic Linguistic Model Applied to Foreign Languages & Translation of Abû Hayyân al’Andalusî’s Kitâb al’Idrâk li Lisân al’Atrâk. Leiden. Boston. Köln: Brill.
Furat, A. Subhi (1996). Arap Edebiyatı Tarihi (Başlangıcından XVI. Asra Kadar). İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Basımevi.
Kafes, Mahmut (1994). “Ebu Hayyan el Endelüsî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 10. İstanbul: TDV Yay. 152 153.
Lancioni, Giuliano (1996). “Rhetoric and Ideology in Abu Hayyan’s Kitab Al-Idrak”. The Arabist Budapest Studies in Arabic 17. Budapest (Proceeding of the Colloquium on logos, Ethos, Mythos in the Middle East &North Africa).
Mansuroğlu, Mecdut (1945). “Ebu Hayyan”. İslâm Ansiklopedisi. C. 3. İstanbul: MEB Yay. 30-32.
Özyetgin, A. Melek (2001). Ebû Hayyân, Kitâbu’l-İdrâk li Lisâni’l-Etrâk - Fiil: Tarihî-Karşılaştırmalı Bir Gramer ve Sözlük Denemesi. Ankara: Köksav Yay.
Özyetgin, A. Melek, (2003). “14. Yüzyılda Ünlü Arap Filolog Ebû Hayyân’ın Bilgisi Dâhilindeki Türk Dünyası”. Türkoloji Dergisi XVI (2): 35-51.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. AYŞE MELEK ÖZYETGİNYayın Tarihi: 17.11.2014Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 17.11.2014Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Alimcan İbrahimov | d. 12 Mart 1887 - ö. 21 Ocak 1938 | Meslek | Görüntüle |
2 | Mina Urgan | d. 01 Mayıs 1915 - ö. 15 Haziran 2000 | Meslek | Görüntüle |
3 | Semra Aklar | d. 26 Mart 1961 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
4 | RABGÛZÎ, Nâsır, Nâsırüddîn bin Burhânüddîn Kâdî | d. XIII. yüzyılın ikinci yarısı ? - ö. XIV. yüzyılın ilk yarısı ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
5 | MAHMÛD b. ‘ALÎ | d. ? - ö. 1360 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
6 | SEYF-İ SARÂYÎ | d. ? - ö. 1394’ten sonra ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
7 | SERHENGÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
8 | Ali Haydar Haksal | d. 16 Mayıs 1951 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
9 | GÜL ALİ, Derin Hoca | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |