Madde Detay
KEMÂLÎ, Taşköprî-zâde Kemâleddîn Mehmed
(d. 960-61/1553 - ö. 1031-32/1621)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Taşköprî-zâdeler, Osmanlı ilim ve kültür mirasında önemli bir yere sahiptir. Ailenin ilk meşhur siması Hayreddin Halil Efendi’dir (ö. 879/1475). Halil Efendi, Kastamonu, Bursa ve Edirne’de eğitim gördükten sonra müderris olarak Taşköprü’ye dönmüş, Fatih Sultan Mehmed kendisini Sahn Medresesine davet ettiği halde ilmi çalışmalarına burada devam etmiş bir âlimdir. Oğlu Muslihuddin Efendi (d. 856/1453) 2. Bayezid tarafından, şehzadeliği zamanında Yavuz Sultan Selim’e hoca tayin edilmiştir. Kısa bir süre Halep kadılığı yapmış olmakla birlikte ömrünün çoğunu müderrislikle geçirdi ve 935/1529’da İstanbul’da vefat etti. Kemaleddin Mehmed’in dedesi olan Muslihuddin Efendi ilmi kişiliğinin yanında şiirle de uğraşmış ve şiirlerini “Hilmî” mahlasıyla yazmıştır (İpşirli 2011: 154). Muslihuddin Efendi’nin oğlu ise ailenin en tanınmış şahsiyeti ve Kemâleddîn Mehmed’in de babası olan Ebu’l-Hayr lakaplı İsâmuddîn Ahmed Efendi’dir (d. 900/1495). Ahmed Efendi çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim görmüştür. Temel dersleri babasından almış daha sonra Bursa ve İstanbul’daki birçok ilim adamından ders almıştır. Medreselerde yirmi yıl kadar hocalık yaptıktan sonra 951/1545’te Bursa kadılığına getirilmiş daha sonra Sahn Medreselerinde ders vermiştir. 957/1551’de İstanbul kadılığına getirilen Ahmed Efendi, iki yıl kadar bu görevi yaptıktan sonra yakalandığı bir hastalık neticesinde gözlerini kaybettikten sonra emekliye ayrılmıştır (Duman 2004: 48).
Ahmed Efendi’nin telif ettiği eserlerden ikisi oldukça önemlidir. Bunlardan biri, İslam ilimleri tarihi niteliğindeki Miftâhu’s- Saâde ve Osmanlı dönemi âlimlerinden 521 kişiyi anlattığı eş-Şekâiku’n- Nu’maniyye’dir. Bunların yanı sıra kelam, fıkıh, tefsir, ahlak, Arap dili ve edebiyatı gibi alanlarda otuza yakın eseri vardır (İpşirli 2011: 152).
Taşköprî-zâde ailesi kadılıktan ziyade müderrisliği tercih etmiş, eser üretmiş ve şiir, edebiyat, hat gibi alanlarla ilgilenmişlerdir.
Kemâleddîn Mehmed Efendi her ne kadar babasının gölgesinde kalmış olsa da ailenin en tanınmış ikinci ismidir. 960-61/1553 yılında İstanbul’da doğdu. Doğumu hakkında kaynaklarda başka bir bilgi bulunmamaktadır. Kemâleddîn Mehmed Efendi ilk başta babasından ve onun arkadaşlarından ders aldı. Özellikle uzun süre Şeyhülislam Ebu’s-su’ûd Efendi’den tefsir okudu, yardımcılığını yaptı. Nakşibendi şeyhlerinden Hafız Ahmed Buharî ve Aziz Mahmud Hüdayî’den de istifade edip ilmini geliştirmiştir. O, kendi ifadesiyle ömrünü "ulûm-ı Arabiyye ve edebiyyeyi tahsil"le geçirmiştir.
983/1576’da Unkapanı, 989/1582’de Yeni Ali Paşa medreselerine müderris oldu. 996/1588’de Sahn-ı Seman medreselerinden birine, 998/1590’da da Şehzade Mehmed Medresesi’ne tayin edildi. On beş sene kadar müderrislik yaptıktan sonra kadılık yapmaya başladı. Bu göreve 999/1591’de Üsküdar’da başladı. Ardından Üsküdar, Halep ve Şam kadılıkları da yaptı. 1006/1598’de kısa bir süre Bursa kadılığı yaptıktan sonra Kahire kadılığına atandıysa da oraya gitmeden tekrar Bursa’yla görevlendirildi. 1011/1603’te de İstanbul kadılığına getirildi. Yine aynı yıl Anadolu kazaskerliğine tayin edildi. Aralıklarla bu görevini 1019/1611’e kadar sürdürdü. 1020/1612’de Rumeli kazaskerliğine getirildi.
Bu görevi sırasında çok eleştirilen bir fetva verdi. 3. Mehmed’in 1003/1595’te tahta çıkışında on dokuz şehzadesini boğdurmasının neden olduğu yoğun tepkinin ardından 1. Ahmed’in saltanatı başlarında kardeş katline son verilerek hanedanın en büyük üyesinin tahta çıkması uygulamasına geçilmişti. 2. Osman, kardeşi şehzade Mehmed’i bertaraf etmeye karar verip Şeyhülislam Hoca-zade Esad Efendi’den katil fetvası talep etmiş lakin Esad Efendi buna cevaz vermemiş bunun üzerine padişah muhtemelen şeyhülislamlık vaadiyle Rumeli Kazaskeri Kemâleddîn Efendi’den fetva almıştı. Bu durum dönemin âlimleri tarafından tepkiyle karşılanmış ve makam hırsıyla sergilenen bir hareket olarak algılanmıştır.
Kemâleddîn Efendi, 1030/1621’de 2. Osman’ın Leh seferine katılmış ama yolda hastalanmış ve İstanbul’a dönmesine müsaade edilmiştir. Dönerken Tuna nehri kenarında İsakçı’da vefat etti. Naaşı İstanbul’a getirilip Âşık Paşa Camii mezarlığında babasının yanına defnedildi. (İpşirli 2011: 153)
Kadılık, kazaskerlik, müderrislik gibi görevlerin yanı sıra birçok ilmi esere ve tercüme eserlere imzasını atmış olan Kemâleddin Mehmed Efendi şiirlerinde de Kemalî mahlasını kullanırdı.
Babası Ahmed Efendi’nin ünlü eseri Miftâhu’s- Saâde ve Misbâhu’s- Siyâde’yi bazı ekleme ve şerhlerle iki cilt halinde Mevzuâtu’l- Ulûm ismiyle Arapçadan Türkçeye tercüme etmiştir. Fakat henüz metnin aslıyla çevirisi arasında bir karşılaştırma yapılmamıştır. Mümin Çevik bu eseri sadeleştirerek 1975 yılında yayımlamıştır.
Yine Arapçadan yaptığı İbn Abdulberr’in Kitâbu’l- İstiâb fî Marifeti’l- Ashâb isimli eserini tercüme etmeye 1. Ahmed’in hocası Sâfî Mustafa Efendi’nin bıraktığı yerden devam etmiş lakin vefatından dolayı yarım kalmıştır. Eser, ashabın hayatı hakkındadır.
Bunların yanı sıra Tarih-i Kaht-ı Mısır Tercümesi, Ebussuud Efendi’nin tefsirinden Kehf Suresi’ne yazdığı haşiye, İddetü Ashabi’l- Bidaye ve’n- Nihaye fî Tecridi Mesâili’l- Hidâye, Mecdeddin Cemal el-İslam’ın Arapça Kasîde-i Tebriye’sinin Zariâtu’l-Vüsûl adıyla tahmisi, Tahmis-i Kaside-i Bürde, Risale-i Hüseyin Vaiz Tercümesi, Şeh-nâme bir de kendisinin olup olmadığı ihtilaflı olan Tarih-i Sâf (Tuhfetü’l Ahbâb) eserlerini zikredebiliriz.
Kaynakça
Çakır, Mustafa Sefa (hzl.)(2014). Taşköprîzade Kemaleddin Mehmed bin Ahmed'in Şerh-i Ehadis-i Erbain Tercümesi. Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi.
Duman, Ali (2004). “Taşköprüzâde Ahmed Efendi ve Mevzu`âtu’l-`Ulûm’da Yer Alan usul ve Fıkh ile İlgili İlimler”. Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi. III (5): 47-64.
İpşirli, Mehmet (2011). “Taşköprîzâde Kemaleddin Efendi”. İslâm Ansiklopedisi. C: 40. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay.
Kandemir, M. Yaşar (2002). “Kırk Hadis”. İslâm Ansiklopedisi. C.25. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı. Yay.
Yıldırım, Selahattin (2000). Osmanlı’da Kırk Hadîs Çalışmaları 1. İstanbul: Osmanlı Hadîs Araştırmaları.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. MUSTAFA SEFA ÇAKIRYayın Tarihi: 19.03.2014Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şerh-i Ehadis-i Erba’în Tercümesi’nden
El-hadisu’r-râbi’: An Talha bin Ubeydullah radıyallahu Te’âlâ anh kâle, kâle nebiyyu sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem; Li külli nebiyyin refîkun ve refîkî ya’nî fi’l-cenneti Osman.
Şöyle mervîdir ki didi Resûl
Her nebîye olur refîk-ı şefîk
Bana Osman olubdur ya’ni
Cennet içre olan sadîk u refîk
Bu hadis-i şerif dahi Riyâz’da ve niçe kütüb-i mu’teberede mezkûrdur. Zeyd bin Eslem’den mervîdir anlar dahi validelerinden rivayet iderler ki;
Hazret-i Osman radıyallahu te’âlâ anh’ı gördüm muhasara olundıgı ki izdihâm-ı nâs bir mertebe idi. Bir taşı bâlâdan atsalar elbette âdem başına düşerdi. Ol halde Osman’ı gördüm bir havzadan ya’ni manzaradan ki makam-ı Cibrîl’e karîb idi, nâsa nâzır idi, ol halde Talha’ya eyitdi; Sana yemin virurem Huda’ya ki hatırında mıdır ki bir gün benimle sen Resulullah ile sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem felan mevzuda ve filan mevzuda idi ki benim ile senden gayrı ashabdan kimse hazır değil idi. Talha dahi ne’am didi ve dahi Resulullah sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem sana didi ki; Ya Talha tahkîk hiçbir nebi yokdur illa anınla ashabından cennette bir refîk vardır. Tahkîk benim refîkım ya’ni cennette Osman’dır pes Talha, Allahümme ne’am didi, insırâf idüb gitdi. Bu hadisi Ahmed tahrîc eylemişdir. İmdi bu hadis-i şerifden zâhir olan budur ki Hazret’e murâfakat Hazret-i Osman’a mahsus ola. Ma’ahaza Hazret-i Ebû Bekir hakkında dahi bi’ayn-ı böyle bir hadis-i şerif vârid olmuşdur. Pes hadiseyn beynini tevfîk idüb böyle tahkîk itmişlerdir ki Hazret-i Ebû Bekr-i sıddîk radıyallahu te’âlâ anh bir vakitde veyahud bir cennette refîk olub Hazret-i Osman dahi vakt-i ahirde yahud cennet-i uhrada ola.Vallahu te’âlâ a’lem.
(Çakır, Mustafa Sefa (hzl.) (2014). Taşköprî-zade Kemaleddin Mehmed bin Ahmed'in Şerh-i Ehadis-i Erbain Tercümesi. Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi. 66.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 19.03.2014Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şerh-i Ehadis-i Erba’în Tercümesi’nden
El-hadisu’r-râbi’: An Talha bin Ubeydullah radıyallahu Te’âlâ anh kâle, kâle nebiyyu sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem; Li külli nebiyyin refîkun ve refîkî ya’nî fi’l-cenneti Osman.
Şöyle mervîdir ki didi Resûl
Her nebîye olur refîk-ı şefîk
Bana Osman olubdur ya’ni
Cennet içre olan sadîk u refîk
Bu hadis-i şerif dahi Riyâz’da ve niçe kütüb-i mu’teberede mezkûrdur. Zeyd bin Eslem’den mervîdir anlar dahi validelerinden rivayet iderler ki;
Hazret-i Osman radıyallahu te’âlâ anh’ı gördüm muhasara olundıgı ki izdihâm-ı nâs bir mertebe idi. Bir taşı bâlâdan atsalar elbette âdem başına düşerdi. Ol halde Osman’ı gördüm bir havzadan ya’ni manzaradan ki makam-ı Cibrîl’e karîb idi, nâsa nâzır idi, ol halde Talha’ya eyitdi; Sana yemin virurem Huda’ya ki hatırında mıdır ki bir gün benimle sen Resulullah ile sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem felan mevzuda ve filan mevzuda idi ki benim ile senden gayrı ashabdan kimse hazır değil idi. Talha dahi ne’am didi ve dahi Resulullah sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem sana didi ki; Ya Talha tahkîk hiçbir nebi yokdur illa anınla ashabından cennette bir refîk vardır. Tahkîk benim refîkım ya’ni cennette Osman’dır pes Talha, Allahümme ne’am didi, insırâf idüb gitdi. Bu hadisi Ahmed tahrîc eylemişdir. İmdi bu hadis-i şerifden zâhir olan budur ki Hazret’e murâfakat Hazret-i Osman’a mahsus ola. Ma’ahaza Hazret-i Ebû Bekir hakkında dahi bi’ayn-ı böyle bir hadis-i şerif vârid olmuşdur. Pes hadiseyn beynini tevfîk idüb böyle tahkîk itmişlerdir ki Hazret-i Ebû Bekr-i sıddîk radıyallahu te’âlâ anh bir vakitde veyahud bir cennette refîk olub Hazret-i Osman dahi vakt-i ahirde yahud cennet-i uhrada ola.Vallahu te’âlâ a’lem.
(Çakır, Mustafa Sefa (hzl.) (2014). Taşköprî-zade Kemaleddin Mehmed bin Ahmed'in Şerh-i Ehadis-i Erbain Tercümesi. Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi. 66.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şerh-i Ehadis-i Erba’în Tercümesi’nden
El-hadisu’r-râbi’: An Talha bin Ubeydullah radıyallahu Te’âlâ anh kâle, kâle nebiyyu sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem; Li külli nebiyyin refîkun ve refîkî ya’nî fi’l-cenneti Osman.
Şöyle mervîdir ki didi Resûl
Her nebîye olur refîk-ı şefîk
Bana Osman olubdur ya’ni
Cennet içre olan sadîk u refîk
Bu hadis-i şerif dahi Riyâz’da ve niçe kütüb-i mu’teberede mezkûrdur. Zeyd bin Eslem’den mervîdir anlar dahi validelerinden rivayet iderler ki;
Hazret-i Osman radıyallahu te’âlâ anh’ı gördüm muhasara olundıgı ki izdihâm-ı nâs bir mertebe idi. Bir taşı bâlâdan atsalar elbette âdem başına düşerdi. Ol halde Osman’ı gördüm bir havzadan ya’ni manzaradan ki makam-ı Cibrîl’e karîb idi, nâsa nâzır idi, ol halde Talha’ya eyitdi; Sana yemin virurem Huda’ya ki hatırında mıdır ki bir gün benimle sen Resulullah ile sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem felan mevzuda ve filan mevzuda idi ki benim ile senden gayrı ashabdan kimse hazır değil idi. Talha dahi ne’am didi ve dahi Resulullah sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem sana didi ki; Ya Talha tahkîk hiçbir nebi yokdur illa anınla ashabından cennette bir refîk vardır. Tahkîk benim refîkım ya’ni cennette Osman’dır pes Talha, Allahümme ne’am didi, insırâf idüb gitdi. Bu hadisi Ahmed tahrîc eylemişdir. İmdi bu hadis-i şerifden zâhir olan budur ki Hazret’e murâfakat Hazret-i Osman’a mahsus ola. Ma’ahaza Hazret-i Ebû Bekir hakkında dahi bi’ayn-ı böyle bir hadis-i şerif vârid olmuşdur. Pes hadiseyn beynini tevfîk idüb böyle tahkîk itmişlerdir ki Hazret-i Ebû Bekr-i sıddîk radıyallahu te’âlâ anh bir vakitde veyahud bir cennette refîk olub Hazret-i Osman dahi vakt-i ahirde yahud cennet-i uhrada ola.Vallahu te’âlâ a’lem.
(Çakır, Mustafa Sefa (hzl.) (2014). Taşköprî-zade Kemaleddin Mehmed bin Ahmed'in Şerh-i Ehadis-i Erbain Tercümesi. Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi. 66.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Şerh-i Ehadis-i Erba’în Tercümesi’nden
El-hadisu’r-râbi’: An Talha bin Ubeydullah radıyallahu Te’âlâ anh kâle, kâle nebiyyu sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem; Li külli nebiyyin refîkun ve refîkî ya’nî fi’l-cenneti Osman.
Şöyle mervîdir ki didi Resûl
Her nebîye olur refîk-ı şefîk
Bana Osman olubdur ya’ni
Cennet içre olan sadîk u refîk
Bu hadis-i şerif dahi Riyâz’da ve niçe kütüb-i mu’teberede mezkûrdur. Zeyd bin Eslem’den mervîdir anlar dahi validelerinden rivayet iderler ki;
Hazret-i Osman radıyallahu te’âlâ anh’ı gördüm muhasara olundıgı ki izdihâm-ı nâs bir mertebe idi. Bir taşı bâlâdan atsalar elbette âdem başına düşerdi. Ol halde Osman’ı gördüm bir havzadan ya’ni manzaradan ki makam-ı Cibrîl’e karîb idi, nâsa nâzır idi, ol halde Talha’ya eyitdi; Sana yemin virurem Huda’ya ki hatırında mıdır ki bir gün benimle sen Resulullah ile sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem felan mevzuda ve filan mevzuda idi ki benim ile senden gayrı ashabdan kimse hazır değil idi. Talha dahi ne’am didi ve dahi Resulullah sallallahu te’âlâ aleyhi ve sellem sana didi ki; Ya Talha tahkîk hiçbir nebi yokdur illa anınla ashabından cennette bir refîk vardır. Tahkîk benim refîkım ya’ni cennette Osman’dır pes Talha, Allahümme ne’am didi, insırâf idüb gitdi. Bu hadisi Ahmed tahrîc eylemişdir. İmdi bu hadis-i şerifden zâhir olan budur ki Hazret’e murâfakat Hazret-i Osman’a mahsus ola. Ma’ahaza Hazret-i Ebû Bekir hakkında dahi bi’ayn-ı böyle bir hadis-i şerif vârid olmuşdur. Pes hadiseyn beynini tevfîk idüb böyle tahkîk itmişlerdir ki Hazret-i Ebû Bekr-i sıddîk radıyallahu te’âlâ anh bir vakitde veyahud bir cennette refîk olub Hazret-i Osman dahi vakt-i ahirde yahud cennet-i uhrada ola.Vallahu te’âlâ a’lem.
(Çakır, Mustafa Sefa (hzl.) (2014). Taşköprî-zade Kemaleddin Mehmed bin Ahmed'in Şerh-i Ehadis-i Erbain Tercümesi. Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi. 66.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Halit Kıvanç | d. 18 Şubat 1925 - ö. 25 Ekim 2022 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | İffet Halim Oruz | d. 1904 - ö. 20 Ağustos 1993 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Ali Kemal | d. 17 Ekim 1869 - ö. 6 Kasım 1922 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MUHÎTÎ | d. 1553 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HİLMÎ, Mustafa, Bostan-ı Evvel Çelebi | d. 1553 - ö. 1630 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ÂSAFÎ, Hızır Çavuş | d. ? - ö. 1621 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | MUHTEREM | d. ? - ö. 1621\'den sonra | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | İLMÎ, Molla Hüseyin Ferahşad | d. ? - ö. 1620-1621 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HAZÂNÎ, Mustafa Hazânî Efendi | d. ? - ö. 1571 | Meslek | Görüntüle |
10 | ÂKİF, Lütfullâh Âkif Efendi | d. ? - ö. Temmuz-Ağustos 1787 | Meslek | Görüntüle |
11 | MUÎDÎ | d. ? - ö. 1546 ile 1568-69 arasında | Meslek | Görüntüle |
12 | MUHLİS, Muhlis Çelebi | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | SAÎD, Ahmed Saîd Efendi | d. ? - ö. 1708-09 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | RE'FETÎ, Abdullah Çelebi Seyrek-zâde | d. ? - ö. 1647-48 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | İZZET, Ahmed İzzet Bey, Giritli | d. 1813 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
16 | KUL HASAN, Sefil Hasan, Hasan Dede | d. ? - ö. 1736 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | KUDSÎ, Halîm-zâde Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1806 | Madde Adı | Görüntüle |