Madde Detay

İstanbul'da doğdu, yaşamının büyük kısmı bu kentte geçti. Üniversitede iktisat eğitimi aldığı sırada gazetecilikle tanıştı. SBF’den Uluslararası İlişkiler yüksek lisans derecesiyle mezun oldu. Cumhuriyet gazetesinde başlayıp sekiz yıl süren gazeteciliğini medyada çeşitli kuruluşlarda, televizyon kanalları dâhil olmak üzere sürdürdü. 1998’de ailecek ABD’ye göç eden Mahmut Şenol, Indiana Eyaleti’ne yerleşti, orada Purdue Üniversitesi’nde siyaset felsefesi doktora dersleri aldı. CBS TV’nin yerel haber kanalında çalışırken Türkiye’deki basın kuruluşlarına da yazı, haber ve röportajlar gönderdi. Hâlen Açık Gazete’nin ABD temsilciliğini yürüten Şenol, Cumhuriyet gazetesine haftalık olarak Amerika ve Kanada yazıları da hazırladı. Kanada'da Edmonton'da yaşamaktadır.

Eserlerinde toplumsal meseleleri ele alan Mahmut Şenol, ilk romanı Phaselis Adağı (2005)'nda Roma ve Yunan uygarlıklarının gölgesinin düştüğü Anadolu topraklarında aşkını ve eve dönüşünü fısıldayan bir Phaselis'linin hikâyesini anlatmıştır. İkinci romanı Bay Konsolos (2005)'ta ise ülkesini yitirmesine karşılık bundan habersizce diplomatlık görevini sürdüren bir konsolosun yaşamının son üç gününü geri dönüşlerle anlatmıştır. Yazar, daha sonra "Mahmudiye Üçlemesi" adını verdiği seriye başlamıştır. Serinin ilk kitabı Çerkes Adil Paşa'nın Tahsildarlık Günleri (2007) 1942 yılının Varlık Vergisi'ne dair “memleket iktisadiyatından cemiyet hayatına kadar” bir dönem romanıdır. Türkeş'e göre “ara ara mizaha yaklaşmakla birlikte, ele aldığı konunun hüznünü yansıtan ve çarpıcı bir sonla noktalanan Çerkes Âdil Paşa romanı, tarihsel toplumsal gerçeklerle edebiyatın birlikteliğinin güzel bir örneği”dir. Yazar, Mahmudiye Üçlemesi'nin ikinci kitabı Capon Çayevi (2012)’nde naif bir insan üzerine bir o kadar naif bir hikâye anlatır: Çanakkale Vilayeti'nin Biga kasabasındaki, ahalisi serâpa Çerkes olan Mahmudiye Köyü'nden Nurettin Karasu’sunun, ahalinin deyişiyle Nuridin’in hikayesi. Biga yöresindeki Çerkes bir delikanlının hayatı ekseninde bütün bir tarihsel toplumsal yapıyı ince ve çarpıcı ayrıntılarıyla gözler önüne seren Şeno'un; dönemin atmosferini, önce dili sonra anlatı tarzı ve kurgusu, nihayetinde insan manzaralarıyla eksiksiz yansıttığı belirtilmiştir.

Mahmudiye Üçlemesi'nin son kitabı Dalkavuk Hanım (2016); Dalkavuk Hanım'ın gizemli hayatı, bedensel kusurlarıyla örülü ruh hâli, dalkavukluk yapmak üzere göreve alındığı ailenin türlü sırları, gelmişi geçmişiyle çok katmanlı, zengin bir romandır. Dalkavuk Hanım karakterinin Türk edebiyatına, bugüne kadar rastgelinmemiş bir roman kahramanı olarak, cadılık derecesinde bir kimlikle katıldığı ifade edilmiştir. Yazar, gerçeklikten kaçıp sıyrılan hem de içine gerçekliğin nüfuz ettiği hikâyesiyle, ciddi tespitler ve şen oyunlar arasında salınan Akhisar Düşerken (2011)'de, yakın tarihin toplumsal olaylarını kendine özgü kara mizahıyla ele almıştır. “Trafik Polisi Süslü Cafer’in Komünist Takibi” alt başlıklı romanda, 12 Eylül öncesinde hayali bir kasabada yaşanan siyasi olaylar ve işlenen cinayetler son derece akıcı ve masal tadında anlatılmaktadır. Romandan sonra hikâyeye yönelen Şenol, bu türden metinlerini Geçiyordum, Uğradım! (2015) ile kitaplaştırmaya başlamıştır. Şenol'un hikâyesinde şiiri andıran özdeyişler, söylenene kadar ter dökülmüş gibi görünen parlak sözler, sıkıntılı birine ait bilinç aktarımı, bize tanıştırdığı kahramanların remiz ve kinâyesinin olmadığı; sadece bir olayın berrak fotoğrafını edebiyatı kullanarak ortaya koyduğu belirtilmiştir. Bizim Unuttuğumuz Şey (2017)'de; yaşamın kendini var ettiği ayrıntılarda derme çatma hayatlar sürenlerin, kendine sorduğu sorulara cevap bulamayanların, yoldan geçenlerin, evde oturanların, kalmak için gidenlerin, öylece durup seyredenlerin vs. insandan sebep pek çok olup bitmiş meselenin içinde gezinerek, zamanın tozunu alan hikâyeler anlatmıştır.