Madde Detay
ÜFTÂDE, Mehmed Muhyiddin
(d. 895/1490 - ö. 989/1581)
Tekke Şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmet (Muhammed) Muhyiddin olup, Üftâde adıyla meşhur olmuştur. Çeşitli camilerde müezzinlik ve imamlık yaparken hizmetleri karşılığında verilen ücret nedeniyle bir gün rüyasında kendisine mertebeden düştüğü ve üftâde olduğu ikazı yapılmıştır. Bunun üzerine maaşı terk eder ve kendisine "Üftâde" denilmesini ister. Üftâde, düşkün ve âşık anlamına gelmektedir. Üftâde Hazretleri, Bursa’nın Araplar Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşayan Üftâde Hazretlerinin 1490 yılında doğduğu bilinmektedir. Babası Manyaslı Mehmet Efendi olarak bilinmektedir. Annesi hakkında kalp gözü açık bir bayan olduğu ve bir gün rüyasında oğlunun büyük bir süt deryasında yüzdüğünü gördüğü dışında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Annesinin gördüğü bu rüya kocası tarafından oğlunun büyüyünce büyük bir alim ya da evliya olacağı yönünde tabir edilmiştir. Babası tarafından küçük yaşta ipek ticareti yapan bir tüccarın yanına çırak olarak verilen Üftâde Hazretleri, babasının vefatı üzerine burada çalışmak suretiyle ailesinin nafakasını temin etmeye çalışmıştır. Fırsat buldukça kendini yetiştirmek için gayret gösteren Üftâde Hazretleri Bursa'daki medreselere giderek burada zahirî ilimleri öğrenmiştir. İlmî açıdan belli bir seviyeye ulaştıktan sonra Bursa Ulu Camii'nde müezzinlik yapmaya başlamış, daha sonra ise Doğan Bey Camii'nde imam olarak vazife yapmıştır. Üftâde Hazretleri, tasavvuf yolunda kendini yetiştirme gayesiyle mürşid ararken Karacabeyli Hızır Dede olarak bilinen büyük bir zata talebe olmuş ve ondan tasavvufun inceliklerini öğrenmiştir. Hocasının vefatından sonra talebe yetiştirme işini omuzlarında hisseden Üftâde Hazretleri, Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri gibi büyük bir evliya yetiştirmiş ve vefatında kendisine vekil olacağını beyan etmiştir. Birçok tasavvuf büyüğünden dersler alan ve arkasında Aziz Mahmud Hüdâyî gibi birçok evliya bırakan Üftâde Hazretleri, 1581 yılında rahatsızlanarak son nasihatlerini talebelerine yaptıktan sonra vefat etmiş ve sağlığında kendi yaptırdığı camiinin bahçesine defnedilmiştir.
Gayet akıcı ve anlaşılır bir dille vaaz eden Üftâde Hazretleri, Farsça bilmediği halde Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin rüyadaki himmeti sayesinde Mesnevi'den vaaz ü nasihat etmiştir. Bu nasihatleri talebesi Aziz Mahmut Hüdâyî Hazretleri tarafından Vâkı'at adlı eserde toplanmıştır. Arapça olarak kaleme alınan bu eserde Aziz Mahmud Hüdâyî, Üftâde Hazretlerine intisab ettiği günden beri hocasının yapmış olduğu nasihatleri tarihleri ile birlikte not tutmuş ve notlarını bu eserde toplamıştır. Bundan başka Divan'ının yanında Hutbe Mecmuası adlı eserleri günümüze kadar ulaşmıştır. Divan'ı günümüz Türkçesi ile ilk kez Bursa'da Mustafa Bahadıroğlu tarafından yayına hazırlanmıştır (Meral 2012: 11). Sonraları ise Paul Ballafant eseri Fransızca'ya Le Dîvân de Hazret-i Pîr Üftâde adıyla tercüme etmiş ve bu eseri The Nightingale in the Garden of Love adlı İngilizce tercümesi takip etmiştir.
Edebî kişiliğini ve tasavvufi görüşlerini besleyen ve oluşturan temel dinamik, Bayramiye tarikatının piri Hızır Dede'den aldığı derslerdir. Bundan sonra ise bâtıni ilimlerde yol alan Üftâde Hazretleri, Celvetiye tarikini ictihad ederek talebelerini bu yol üzere yetiştirmiş ve eserlerini bu doğrultuda oluşturmuştur. Eserlerinde Arapça ve Farsça kelimeleri sıkça kullanan Üftâde Hazretleri, Kuran-ı Kerim'e telmihte bulunmak suretiyle birçok ayeti eserlerinde zikretmiştir. Hatta Ulu Camii'nin batı kapısında yazılı olan Arapça beyitini buna örnek olarak göstermek mümkündür: “Yâ Câmi’al-kebîr ve yâ mecma’alkibâr /Tûbâ limen yezûrüke fil-leyli ven-nehâr”. "Ey Ulu Cami! Ey âlimlerin ve evliyaların toplandığı kutsal yer! Seni gece ve gündüz ziyaret edenlere müjdeler olsun". Üftâde Hazretlerinin Arapça ve Farsça kelimeleri sıkça kullandığı şiirlerin yanında saf ve halkın anlayacağı yalınlıkta bir dil kullanarak yazdığı / söylediği şiirleri de mevcuttur. Bu şiirlerde Allah'a âşık olunması ve cemalini görmeyle müşerref olunması ile tarikata bağlılık vurgusu yapılmış, kalp gözünün açılıp Cemalullah' ı görmeye layık hale gelinmesi hususunda Allah'tan hidayet talebinde bulunulmuştur. Eserlerinde Celvetiye tarikatının esasları ve adaplarının yanında seyr-ü süluk, ilahi marifetler ve vahdet-i vücud gibi konular ağır basmaktadır. Şiirlerini genel olarak dörtlüklerle yazan Üftâde Hazretleri, yer yer beyitlerle de şiirler yazmıştır. Bu durumu ve kullanmış olduğu kelimeleri tema ile birlikte değerlendirilecek olunursa, şiirlerinde divan şiirinin etkisinin görüldüğünü söylemek mümkün olacaktır. Ancak yaşadığı dönem itibariyle ve irşad maslahatına binaen söylediği dörtlükler halkın rahat anlayabileceği tarzdadır. Bu bakımdan halk şiiri diyebileceğimiz tarzda şiirleri de vardır. Genel olarak şiirde Yunus Emre'nin yolundan gider ve sade üslubu tercih eder. İlahi olarak bestelenen ve söylenen şiirleri bu görüşümüzü desteklemektedir. Vermiş olduğu vaazlarda ise başta Mevlana'nın Mesnevi'si olmak üzere birçok eserden iktibaslar yapmak suretiyle çok yönlü ve kendi bilgileriyle yoğrulmuş birçok konuyu halkın rahat anlayabileceği tarzda izah etmiştir. Üftâde Hazretleri, keşif ve kerametlerin ifşasına karşı çıkarken, aklın sınırlarını zorlayan ifadelerden de sakınmıştır. Halk tarafından çok sevilen ve ayrı bir değer atfedilen Üftâde Hazretlerinin kerametleri bugün bile dilden dile anlatılmaktadır.
Halifelerinin ve talebelerinin tamamı bilinemezken, en meşhurlarının Üftâdezâde Şeyh Mehmed Efendi (994/1586), Muabbir Veli Dede (1010/1601), Üftâdezâde Şeyh Mustafa Efendi (1017/1608), Aziz Mahmud Hüdâyî (1038/1623) gibi isimler olduğu rivayet edilmektedir (Kara 2001: 298). Kendisine halife olarak yaşı diğer kardeşlerinden oldukça küçük olmasına rağmen oğullarından Mehmed Efendi'yi vasiyet ettiği de bu rivayetler arasındadır.
Kaynakça
Bahadıroğlu, Mustafa (2000). Üftâde Divanı. Bursa: Üftade Yay.
Kara, Mustafa (2001). Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler. İstanbul: Sır Yay.
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay.
Özdamar, Mustafa (2005). Mehmed Muhyiddin Üftâde. İstanbul: Kırk Kandil Yay.
Ulusoy, Mehmed Şemseddin (1997). Bursa Dergahları- Yadigar-ı Şemsi I-II. Bursa: Uludağ Yay.
Yünal, Abdurrahman (1996). Menakıb-ı Üftâde. İstanbul: Seçil Ofset.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. MURAT KARACAYayın Tarihi: 21.12.2013Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Divan-ı Hazreti Üftâde
Gece Gündüz Edelim Zâr-ü Efgân
Gece gündüz edelim zâr ü efgân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Kılavuz ola bize ehl-i irfân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin görmeğe eyleye lâyık
Tarîkatde olalım Hakk’a sâdık
Gönülden olalım Allâh’a âşık
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Keremden ilete dârü’l-celâle
Merâtib erişe cümle kemâle
Ede gözlerimiz lâyık cemâle
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Nebîlerle velîlerle buluşup
Ki ellerin öpüp anda görüşüp
Cemâlin keşfine cümle erişüp
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin sîretin ere safâsı
Ziyâde erişe Hakk’ın atâsı
Tecellî eyleye Hakk’ın bekâsı
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Rızâsıyla ede bize ziyâfet
Ki firkatden olup cümle selâmet
Diye râzî mısız benden temâmet
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Garîb Üftâde’ye Hakk’ın Habîb’i
Şefîʻ olmak ola Hakk’dan nasîbi
Ki oldur firkatin canda tabîbi
Hidâyet eyleye Allâh u Gufrân
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 3-4.
Göster Cemâlin Nûrunu
Göster cemâlin nûrunu
Şevk eylesün âşıkların
Kes gayrıdan gönüllerin
Zevk eylesün âşıkların
Aç gözlerinin perdesin
Gark eylegil envârına
Göster cemâlin yolunu
Azmeylesün âşıkların
Bahr-i muhîte gark edüp
Ummâna sal canlarını
Ummân içinde kendüyü
Yoğ eylesün âşıkların
Görmeğe kim kâdirdürür
Senin cemâlin nûrunu
Sensin yine seni bilen
Sabreylesün âşıkların
Doymadı dağlar nûruna
Yanubeni mahvoldular
Yanubeni kül olmağı
Dâim diler âşıkların
Olan cemâline hicâb
Varlığıdır dervişlerin
Al bunların varlığını
Bulsun safâ âşıkların
Herkes diler senden seni
Üftâde’nin umar cânı
Lûtfedüben Yâ Ganî
Görsün yüzün âşıkların
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 5-6.
Yâ İlâhî Zikrin İle Ver Gönüllere Cilâ
Yâ İlâhî zikrin ile ver gönüllere cilâ
Görüne tevhîd içinde hûb cemâlin ey Hudâ
Rehber eyle zikrini olsun vesîle zâtına
Zikr içinde erdiler cümle erenler hep Hakk’a
Cânımıza zikrin ile ver hayât-ı câvidân
Kim fenâdan kurtulup zikrin ile bulsun bekâ
Götürüp gözden hicâbı açıla envâr-ı Zât
Nûruna gark eylegil âşıklarını ey Hudâ
Kim cemâlin vaʻdesidir bunlara veren sükût
Anın içün dâimâ ederler hamd ile senâ
Muntazırlardır bular güzel cemâlin görmeğe
Bundan özge yokdurur arzûları önden sona
Derd-mend Üftâde’nin kalbini kurtar gayrıdan
Tâ cemâlin nûruna vâsıl olup bula safâ
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde, İstanbul: Revak Yay. 7.
Ey Tarikat Erenleri
Ey tarîkat erenleri
Dost yolunun serverleri
Tâliblerin rehberleri
Dostdan haber verin bana
Düşdü yüreğime firâk
Dostumdan oldum ben ırâk
Edemedim hergiz yarâk
Dostdan haber verin bana
Hicrân içinde kalmışam
Derd ü gam ile dolmuşam
Çok gussalara dalmışam
Dostdan haber verin bana
Bulmayan anda yârini
Şâd olmaz anın hiç cânı
Benlikden alsun ol beni
Dostdan haber verin bana
Anınla bulam ben anı
Terk eyleyem cân ü teni
Yol açıvere ol Ganî
Dostdan haber verin bana
Varam visaline erem
Sâdıklar yoluna girem
Anda cemâlini görem
Dostdan haber verin bana
Miskîn fakîr Üftâde’yi
İçi dışı pür-yâreyi
Terk etmeyin bî-çâreyi
Dostdan haber verin bana
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 8-9.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 21.12.2013Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Divan-ı Hazreti Üftâde
Gece Gündüz Edelim Zâr-ü Efgân
Gece gündüz edelim zâr ü efgân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Kılavuz ola bize ehl-i irfân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin görmeğe eyleye lâyık
Tarîkatde olalım Hakk’a sâdık
Gönülden olalım Allâh’a âşık
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Keremden ilete dârü’l-celâle
Merâtib erişe cümle kemâle
Ede gözlerimiz lâyık cemâle
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Nebîlerle velîlerle buluşup
Ki ellerin öpüp anda görüşüp
Cemâlin keşfine cümle erişüp
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin sîretin ere safâsı
Ziyâde erişe Hakk’ın atâsı
Tecellî eyleye Hakk’ın bekâsı
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Rızâsıyla ede bize ziyâfet
Ki firkatden olup cümle selâmet
Diye râzî mısız benden temâmet
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Garîb Üftâde’ye Hakk’ın Habîb’i
Şefîʻ olmak ola Hakk’dan nasîbi
Ki oldur firkatin canda tabîbi
Hidâyet eyleye Allâh u Gufrân
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 3-4.
Göster Cemâlin Nûrunu
Göster cemâlin nûrunu
Şevk eylesün âşıkların
Kes gayrıdan gönüllerin
Zevk eylesün âşıkların
Aç gözlerinin perdesin
Gark eylegil envârına
Göster cemâlin yolunu
Azmeylesün âşıkların
Bahr-i muhîte gark edüp
Ummâna sal canlarını
Ummân içinde kendüyü
Yoğ eylesün âşıkların
Görmeğe kim kâdirdürür
Senin cemâlin nûrunu
Sensin yine seni bilen
Sabreylesün âşıkların
Doymadı dağlar nûruna
Yanubeni mahvoldular
Yanubeni kül olmağı
Dâim diler âşıkların
Olan cemâline hicâb
Varlığıdır dervişlerin
Al bunların varlığını
Bulsun safâ âşıkların
Herkes diler senden seni
Üftâde’nin umar cânı
Lûtfedüben Yâ Ganî
Görsün yüzün âşıkların
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 5-6.
Yâ İlâhî Zikrin İle Ver Gönüllere Cilâ
Yâ İlâhî zikrin ile ver gönüllere cilâ
Görüne tevhîd içinde hûb cemâlin ey Hudâ
Rehber eyle zikrini olsun vesîle zâtına
Zikr içinde erdiler cümle erenler hep Hakk’a
Cânımıza zikrin ile ver hayât-ı câvidân
Kim fenâdan kurtulup zikrin ile bulsun bekâ
Götürüp gözden hicâbı açıla envâr-ı Zât
Nûruna gark eylegil âşıklarını ey Hudâ
Kim cemâlin vaʻdesidir bunlara veren sükût
Anın içün dâimâ ederler hamd ile senâ
Muntazırlardır bular güzel cemâlin görmeğe
Bundan özge yokdurur arzûları önden sona
Derd-mend Üftâde’nin kalbini kurtar gayrıdan
Tâ cemâlin nûruna vâsıl olup bula safâ
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde, İstanbul: Revak Yay. 7.
Ey Tarikat Erenleri
Ey tarîkat erenleri
Dost yolunun serverleri
Tâliblerin rehberleri
Dostdan haber verin bana
Düşdü yüreğime firâk
Dostumdan oldum ben ırâk
Edemedim hergiz yarâk
Dostdan haber verin bana
Hicrân içinde kalmışam
Derd ü gam ile dolmuşam
Çok gussalara dalmışam
Dostdan haber verin bana
Bulmayan anda yârini
Şâd olmaz anın hiç cânı
Benlikden alsun ol beni
Dostdan haber verin bana
Anınla bulam ben anı
Terk eyleyem cân ü teni
Yol açıvere ol Ganî
Dostdan haber verin bana
Varam visaline erem
Sâdıklar yoluna girem
Anda cemâlini görem
Dostdan haber verin bana
Miskîn fakîr Üftâde’yi
İçi dışı pür-yâreyi
Terk etmeyin bî-çâreyi
Dostdan haber verin bana
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 8-9.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Divan-ı Hazreti Üftâde
Gece Gündüz Edelim Zâr-ü Efgân
Gece gündüz edelim zâr ü efgân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Kılavuz ola bize ehl-i irfân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin görmeğe eyleye lâyık
Tarîkatde olalım Hakk’a sâdık
Gönülden olalım Allâh’a âşık
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Keremden ilete dârü’l-celâle
Merâtib erişe cümle kemâle
Ede gözlerimiz lâyık cemâle
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Nebîlerle velîlerle buluşup
Ki ellerin öpüp anda görüşüp
Cemâlin keşfine cümle erişüp
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin sîretin ere safâsı
Ziyâde erişe Hakk’ın atâsı
Tecellî eyleye Hakk’ın bekâsı
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Rızâsıyla ede bize ziyâfet
Ki firkatden olup cümle selâmet
Diye râzî mısız benden temâmet
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Garîb Üftâde’ye Hakk’ın Habîb’i
Şefîʻ olmak ola Hakk’dan nasîbi
Ki oldur firkatin canda tabîbi
Hidâyet eyleye Allâh u Gufrân
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 3-4.
Göster Cemâlin Nûrunu
Göster cemâlin nûrunu
Şevk eylesün âşıkların
Kes gayrıdan gönüllerin
Zevk eylesün âşıkların
Aç gözlerinin perdesin
Gark eylegil envârına
Göster cemâlin yolunu
Azmeylesün âşıkların
Bahr-i muhîte gark edüp
Ummâna sal canlarını
Ummân içinde kendüyü
Yoğ eylesün âşıkların
Görmeğe kim kâdirdürür
Senin cemâlin nûrunu
Sensin yine seni bilen
Sabreylesün âşıkların
Doymadı dağlar nûruna
Yanubeni mahvoldular
Yanubeni kül olmağı
Dâim diler âşıkların
Olan cemâline hicâb
Varlığıdır dervişlerin
Al bunların varlığını
Bulsun safâ âşıkların
Herkes diler senden seni
Üftâde’nin umar cânı
Lûtfedüben Yâ Ganî
Görsün yüzün âşıkların
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 5-6.
Yâ İlâhî Zikrin İle Ver Gönüllere Cilâ
Yâ İlâhî zikrin ile ver gönüllere cilâ
Görüne tevhîd içinde hûb cemâlin ey Hudâ
Rehber eyle zikrini olsun vesîle zâtına
Zikr içinde erdiler cümle erenler hep Hakk’a
Cânımıza zikrin ile ver hayât-ı câvidân
Kim fenâdan kurtulup zikrin ile bulsun bekâ
Götürüp gözden hicâbı açıla envâr-ı Zât
Nûruna gark eylegil âşıklarını ey Hudâ
Kim cemâlin vaʻdesidir bunlara veren sükût
Anın içün dâimâ ederler hamd ile senâ
Muntazırlardır bular güzel cemâlin görmeğe
Bundan özge yokdurur arzûları önden sona
Derd-mend Üftâde’nin kalbini kurtar gayrıdan
Tâ cemâlin nûruna vâsıl olup bula safâ
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde, İstanbul: Revak Yay. 7.
Ey Tarikat Erenleri
Ey tarîkat erenleri
Dost yolunun serverleri
Tâliblerin rehberleri
Dostdan haber verin bana
Düşdü yüreğime firâk
Dostumdan oldum ben ırâk
Edemedim hergiz yarâk
Dostdan haber verin bana
Hicrân içinde kalmışam
Derd ü gam ile dolmuşam
Çok gussalara dalmışam
Dostdan haber verin bana
Bulmayan anda yârini
Şâd olmaz anın hiç cânı
Benlikden alsun ol beni
Dostdan haber verin bana
Anınla bulam ben anı
Terk eyleyem cân ü teni
Yol açıvere ol Ganî
Dostdan haber verin bana
Varam visaline erem
Sâdıklar yoluna girem
Anda cemâlini görem
Dostdan haber verin bana
Miskîn fakîr Üftâde’yi
İçi dışı pür-yâreyi
Terk etmeyin bî-çâreyi
Dostdan haber verin bana
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 8-9.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Divan-ı Hazreti Üftâde
Gece Gündüz Edelim Zâr-ü Efgân
Gece gündüz edelim zâr ü efgân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Kılavuz ola bize ehl-i irfân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin görmeğe eyleye lâyık
Tarîkatde olalım Hakk’a sâdık
Gönülden olalım Allâh’a âşık
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Keremden ilete dârü’l-celâle
Merâtib erişe cümle kemâle
Ede gözlerimiz lâyık cemâle
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Nebîlerle velîlerle buluşup
Ki ellerin öpüp anda görüşüp
Cemâlin keşfine cümle erişüp
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin sîretin ere safâsı
Ziyâde erişe Hakk’ın atâsı
Tecellî eyleye Hakk’ın bekâsı
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Rızâsıyla ede bize ziyâfet
Ki firkatden olup cümle selâmet
Diye râzî mısız benden temâmet
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Garîb Üftâde’ye Hakk’ın Habîb’i
Şefîʻ olmak ola Hakk’dan nasîbi
Ki oldur firkatin canda tabîbi
Hidâyet eyleye Allâh u Gufrân
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 3-4.
Göster Cemâlin Nûrunu
Göster cemâlin nûrunu
Şevk eylesün âşıkların
Kes gayrıdan gönüllerin
Zevk eylesün âşıkların
Aç gözlerinin perdesin
Gark eylegil envârına
Göster cemâlin yolunu
Azmeylesün âşıkların
Bahr-i muhîte gark edüp
Ummâna sal canlarını
Ummân içinde kendüyü
Yoğ eylesün âşıkların
Görmeğe kim kâdirdürür
Senin cemâlin nûrunu
Sensin yine seni bilen
Sabreylesün âşıkların
Doymadı dağlar nûruna
Yanubeni mahvoldular
Yanubeni kül olmağı
Dâim diler âşıkların
Olan cemâline hicâb
Varlığıdır dervişlerin
Al bunların varlığını
Bulsun safâ âşıkların
Herkes diler senden seni
Üftâde’nin umar cânı
Lûtfedüben Yâ Ganî
Görsün yüzün âşıkların
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 5-6.
Yâ İlâhî Zikrin İle Ver Gönüllere Cilâ
Yâ İlâhî zikrin ile ver gönüllere cilâ
Görüne tevhîd içinde hûb cemâlin ey Hudâ
Rehber eyle zikrini olsun vesîle zâtına
Zikr içinde erdiler cümle erenler hep Hakk’a
Cânımıza zikrin ile ver hayât-ı câvidân
Kim fenâdan kurtulup zikrin ile bulsun bekâ
Götürüp gözden hicâbı açıla envâr-ı Zât
Nûruna gark eylegil âşıklarını ey Hudâ
Kim cemâlin vaʻdesidir bunlara veren sükût
Anın içün dâimâ ederler hamd ile senâ
Muntazırlardır bular güzel cemâlin görmeğe
Bundan özge yokdurur arzûları önden sona
Derd-mend Üftâde’nin kalbini kurtar gayrıdan
Tâ cemâlin nûruna vâsıl olup bula safâ
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde, İstanbul: Revak Yay. 7.
Ey Tarikat Erenleri
Ey tarîkat erenleri
Dost yolunun serverleri
Tâliblerin rehberleri
Dostdan haber verin bana
Düşdü yüreğime firâk
Dostumdan oldum ben ırâk
Edemedim hergiz yarâk
Dostdan haber verin bana
Hicrân içinde kalmışam
Derd ü gam ile dolmuşam
Çok gussalara dalmışam
Dostdan haber verin bana
Bulmayan anda yârini
Şâd olmaz anın hiç cânı
Benlikden alsun ol beni
Dostdan haber verin bana
Anınla bulam ben anı
Terk eyleyem cân ü teni
Yol açıvere ol Ganî
Dostdan haber verin bana
Varam visaline erem
Sâdıklar yoluna girem
Anda cemâlini görem
Dostdan haber verin bana
Miskîn fakîr Üftâde’yi
İçi dışı pür-yâreyi
Terk etmeyin bî-çâreyi
Dostdan haber verin bana
Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay. 8-9.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | BURSEVÎ, Muhyiddin Efendi | d. ? - ö. 1680 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ULVÎ, Yegânoğlu Ulvî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Nezihe Meriç | d. 28 Şubat 1924 - ö. 18 Ağustos 2009 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | EBUSSUUD EFENDİ, Hâce Çelebi | d. 1490 - ö. 1574 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ME'ÂLÎ | d. 1490 - ö. 1535/36 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | NİŞÂNÎ, Koca Nişancı/Celâl-zâde/ Nişancı Mustafa Bey b. Tosyalı Kadı Celâl Efendi/Mustafa Çelebi | d. 1490/1491? - ö. 1567 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | YUSUF, Mehmed bin Sinânüddîn Yûsuf Efendi | d. ? - ö. 1581 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | CÛYÎ | d. ? - ö. 1581’den sonra? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HÂLETÎ, Seyyid Mehmed Hâletî Efendi bin Şeyh Ali Sufûtî Efendi bin Şeyh Ahmed Hayâlî Efendi bin Şeyh Seyyid İbrâhîm Gülşenî | d. 1552 - ö. 1581 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | CEMÂLÎ, Şeyh Cemâleddîn İshâk Efendi | d. ? - ö. 1526-27 | Meslek | Görüntüle |
11 | ŞAH ÇELEBİ, Kadı Hurrem Çelebi-zâde | d. ? - ö. 1591 | Meslek | Görüntüle |
12 | KÂMÎ, Şa'ban Kâmî Efendi | d. 1805 - ö. 1884 | Meslek | Görüntüle |
13 | MEŞREBÎ, Kalender | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ARMAĞAN | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | AZMÎ (Azmî Baba) | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ZÂKİR, Kasım Bey | d. 1784 - ö. 1857 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SERVÎ/SÜRÛRÎ, Derviş Sürûrî-i Mevlevî | d. ? - ö. 1591 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | SALİH, Törnüklü Şeyh Salih | d. 1892 - ö. 1956 | Madde Adı | Görüntüle |