Tahsin Yücel

(d. 17 Şubat 1933 / ö. 22 Ocak 2016)
Romancı, öykücü, akademisyen, çevirmen, eleştirmen, denemeci
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğmuştur. Yoksul bir yaşam süren Yücel ailesinin son çocuğudur. Henüz üç yaşındayken babasını kaybeden Yücel’in annesi, tarlalarla çalışıp dikiş-nakışla uğraşarak çocuklarını büyütmüştür. Annesi ve babasının ilk evliliklerinden birer ablası olan Yücel’in üç kardeşi daha vardır. Ağabeyi İhsan Yücel, Tahsin Yücel’in yaşamında iz bırakan ilk isimdir. İhsan Bey’in okuma kültürüne sahip oluşu Tahsin Yücel’i çok etkilemiş; onun yirmili yaşlarda vefat etmesi yazarı bir hayli sarsmıştır.

Tahsin Yücel’in çocukluk yılları keskin bir acı ortamının yanında, açıklık, eşitlik ve doğallık niteliklerinin hâkim olduğu bir dünyada geçmiştir. Yaşadığı “Ötegeçe” büyük bir ev gibi insanların yardımlaştığı, zengin-fakir ayrımı yapmadan sevgi ve saygı ortamının hâkim olduğu bir yerdir. (Doğanay 2006: 2) Yücel’in çocukluk yıllarından belleğinde iz bırakan bir diğer tutku ise doğadır. Yazar, doğaya karşı saygılı ve vefalı olmayı savunmuş; yaşadığı pek çok felakete karşın doğanın gücüne ve canlılığına inanmıştır. Yazar, dönem içinde doğayla ilişkisini şu cümlelerle aktarmıştır: “‘Hiç kuşkusuz doğa bizim anamızdır’ diyerek üstüne titremezdi kimsenin. Evini su basanlar doğaya rahmet okumazdı. Gereksiz yere hayvan öldürende olurdu, ağaç kesen de, suyu kirleten de; ama hiç değilse, bunu kendi dar sınırları içinde yaparlardı. Sonra, doğaya yakın bir yaşam biçiminiz oldu mu, ekip biçtiniz mi, hayvan beslediniz mi, ona daha yakın olursunuz, değerini daha iyi bilirsiniz. Sonra sözünü ettiğim o zengin ekin var, “Bana rahmet (ya da yağmur) yerden yağar” diyen Yunus Emre’nin ekini” (Özkan 2001: 25).

1939’da Elbistan Gazi Paşa İlkokuluna kaydolan Yücel, ilkokulu bitirmesinin ardından parasız yatılı sınavlarına girmiş ve Galatasaray Lisesini kazanmıştır. On iki yaşında Kahramanmaraş’tan ayrılarak İstanbul’a gelen Yücel’in bu yıllarda yaşadığı kayıplar onun yaşamında büyük izler bırakmıştır.

Ortaokul ve lise yılları Yücel’in yazınsal yaşamının ilk belirtilerinin görüldüğü yıllardır. Yazar bu dönemi şu cümlelerle aktarmıştır: “Galatasaray Lisesi’nde 1945–53 yılları arasında geçen sekiz yıl yaşamımın en güzel, daha da önemlisi, en belirleyici yılları arasındadır. Kişiliğimi, düşüncemi belirleyen ana bilgileri bu lisede aldım, dünyanın en ilginç, en yaratıcı ekinlerinden Fransız ekiniyle ve diliyle bu lisede tanıştım, yaşam boyu, hatta kimilerimizin yaşamı sona erdikten sonra da sürecek olan nice gerçek dostluk benim için bu lisede başladı ve dostluk, bağlılık, dürüstlük gibi erdemlerin değeri yanında, özgürlüğün, eşitliğin, açıklığın değerini de burada daha iyi öğrendim.”

Bu dönemde okul arkadaşlarıyla birlikte bir okul gazetesi yayımlamaya başlayan Yücel, bu gazetenin yayım sürecindeki bir anısından hareketle Galatasaray günlerinin karakterinde bıraktığı izleri şu cümlelerle aktarmıştır: “Benim bulunduğum hazırlık sınıfında birkaç arkadaş bir “gazete” çıkarıyorduk, dört büyük sayfadan oluşan bir haftalık gazete. Başkaları da çıkarıyordu, ama en beğenileni bizimkiydi, başka sınıflardan da alıp okurlardı, kimi öğretmenler de okurdu. Bir kez, öğrencilerin okul kitaplığından yararlandırılma biçimini eleştiren bir yazı yazmıştım. Ertesi gün, kitaplığa bakan öğretmenimiz Osman Bey beni çağırttı, kendisiyle aynı düzeyde biriymişim gibi karşısına oturttu beni “Tahsinciğim, yazını okudum, çok haklısın. Önerilerini iyice konuşalım” dedi. Konuştuk, iki çeşit insan gibi. Hemen sonra, kitaplıktan yararlanma uygulaması yüzde doksan benim önerdiğim biçimde yapıldı. Bu türlü uygulamalar sonucu ister tembel olalım, ister çalışkan, ister zengin olalım, ister yoksul, aşağılık duygusundan uzak, özgürlüğüne ve onuruna düşkün insanlar olarak yetiştik. Bu konuda tüm arkadaşlarım konusunda güvence veremem ya, ben kendi payıma, başbakanına da, büyük patronuna da, kapıcısına da, eşitim gibi davranırım, eşitim gibi bakarım. O günlerden kalma bir tutum olmalı” (Özkan 2001:39). Yazarın 1945-1953 yılları arasında süren Galatasaray’daki eğitimi boyunca ders aldığı öğretmenleri arasında Nemci Seven, Esat Mahmut Karakurt, Ahmet Kutsi Tecer, Muvaffak Benerli gibi isimler bulunmaktadır. Yücel’in yazınsal yolculuğuna yön veren başlıca isim olan Necdet Kut da lisedeki öğretmenlerindedir. Necdet Kut sayesinde Shakespeare, Gogol, Puşkin ve Dostoyevski’yi tanır. Kendi ekinimizin ileri gelenleri ile Necdet Bey tarafından tanıştırılan yazar, Orhan Veli, Melih Cevdet, Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Sıtkı Tarancı ve Sait Faik’le tanışması hep Necdet Kut sayesinde olur. Okulda bu şahsiyetlerin eserlerini isleyen Necdet Bey’in Yücel üzerinde yönlendirici olarak çok büyük etkisi vardır. Yücel’in şiirlerini değerlendiren Necdet Kut Yücel’e “Beni dinlersen, şiir yazmayı bırak, düz yazı yaz çok iyi bir öykücü ya da romancı olabilirsin.” (Özkan 2001: 34) diyerek, Yücel’in öyküye yönelmesini sağlar. Yazar bu yıldan sonra hep romancı olmayı kafasında düşleyerek öykü denemeleri yapmaya baslar. Ortaokul ve lise yıllarındaki yazın girişimi yazarı, Sait Faik, Oktay Akbal ve Orhan Kemal’e ve yabancı yazarlara öykünmeye iteler. Ancak yazar, bu öykünmenin ötesinde hep kendine özgün bir şeylerin olması gerektiğinin farkındadır. Durmaksızın kitaplar okur. Özellikle Fransız yazının içinde bir gezgine dönüşen yazar, Balzac, Flaubert, Malraux, Andre Gide, Giraudoux gibi yazarlarla bir bütün olur. Daha sonra Rus yazarlarının yazın evrenine yürüyüş yapan yazar; Faulkner, Kafka, Turgenyev, Çehov ve Dostoyevski gibi yazarlarla kendine yeni bir okuma evreni kurar. Bazı arkadaşları bunu gösteriş için yaptığını söylese de okuma arzusunu hiçbir zaman öldürmez. Okulda edebiyat, yazı ve şiirle uğrasan arkadaşlarına ulaşarak edebiyat hakkında görüş alış verisinde bulunan yazar için artık yazmak ve okumak bir tutku haline dönüşmeye başlayacaktır (Şahin 2006: 6).

1953’te Galatasaray Lisesi’ni bitirmesinin ardından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne kaydolmuş ancak buradaki eğitimini iki ay sonra bırakmıştır. Bu dönemde Varlık Yayınları’nda çalışmaya başlayan Yücel, ertesi yıl İstanbul Üniversitesi Fransız Roman ve Filolojisi kürsüsüne kaydolmuş; 1960’taki mezuniyetinin ardından asistan olarak burada çalışmaya başlamıştır. Yazar, emekli olduğu 17 Ocak 2000’e değin aynı bölümde akademik faaliyetlerini yürütmüştür.

Varlık dergisi çevresinde yaşayan edebiyatın içinde olan Yücel, Mümtaz Zeytinoğlu, Erol Günaydın, Erdoğan Soral, Teo, Atilla Tokatlı, Demirtaş Ceyhun, Fikret Hakan, Hayalet Oğuz, Oktay Günday gibi isimlerle dostluğu bu çatı altında sürdürmeye devam etmiş; aynı zamanda dönemin önemli simaları Ziya Osman Saba, Nurullah Ataç, Yaşar Kemal, Sait Faik, Fazıl Hüsnü, Melih Cevdet, Oktay Rifat, Oktay Akbal, Necati Cumalı, Behçet Necatigil, Sabahattin Kudret, Orhan Kemal ile burada tanışmıştır.

Mezuniyetinin ardından Gülçin Arıcanlı ile evlenmiş; 1961’de ilk kızları Elif, 1971 de ise ikinci kızları Halime dünyaya gelmiştir.

1963’te Fransız hükümetinin bursuyla Paris’e giden Yücel, dilbilimsel yöntem ve teknikleri doğrudan kuramcılarından dinleme olanağı bulmuştur. Greimas’ın Poincare Matematik Enstitüsü’nde verdiği göstergebilim derslerini, bir yandan da Ecde des Hautes Etudes’te Roland Barthes’in College de France’ta büyük dilbilimci Emik Benveniste’in derslerini de izler. Claude Levi Stratuss’un yapıtlarını okuyup anlamaya çalışır. Bu arada Roger Caillois, Pierre Emmanuel gibi yazarlarla tanışmıştır. L’imaginaire’de Bernanos’un büyük bölümünü Paris’te, pek de rahat olmayan koşullar içinde yazmış, 1965 başlarında İstanbul Üniversitesi’nde savunmuştur. 1965’ten günümüze Avrupa’dan Güney Amerika’ya pek çok izleyici ve uygulayıcı bulan Greimas’ın göstergebiliminin Greimas’ın değimiyle suç ortağı olmuş ve tarih açısından göstergebilimci Greimas’ın ilk izleyicisi, ilk çırağı olmuştur (Doğanay 2006: 7). Yücel’in tezi, 1969’da Edebiyat Fakültesi tarafından yayımlanmıştır. Paris dönüşü Yücel, askerlik görevini ifa etmiş; 1965-1967 arasında Balıkesir’de asteğmen olarak bulunmuştur.

Askerlik yıllarının ardından akademik ve yazınsal çalışmalarını aralıksız olarak sürdüren Yücel, 1969'da doktor, 1972'de doçent, 1978'de de profesör unvanını almıştır. Bu süre zarfında yazar çeviriler yapmış; roman, öykü ve denemeler kaleme almış; çağdaş dilbilimsel yöntemlerle incelemeler hazırlamıştır. Eserleri Arapçadan Bulgarcaya, Hintçeden Gürcüceye dek onlarca dile çevrilen Yücel, 22.01.2016’da İstanbul’da vefat etmiştir.

Haney Yaşamalı adlı öykü kitabıyla 1956 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Yücel Düşlerin Ölümü ile 1959 TDK Öykü Ödülü’ne layık görülmüş; 1992’de Peygamberin Son Beş Günü ile 1993 Orhan Kemal Roman Ödülü’nü; Komşular ile 1999 Dünya Kitap Yılın Kitabı Ödülü’nü; 1998’de Söylemlerin İçinden ile 1999 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü, 2002’de Yalan ile 2003 Yunus Nadi ve 2003 Ömer Asım Aksoy roman ödüllerini; 2006’da Gökdelen ile 2007 Balkanika Ödülü’nü kazanmıştır. Tahsin Yücel’e 1984’te Azra Erhat Çeviri Yazını Üstün Hizmet Ödülü, 1997’de Fransız hükümeti tarafından Palmes Académiques Nişanı Commandeur derecesi verilmiştir.

Çağdaş Türk edebiyatının en üretken isimlerinden olan Yücel; edebiyatın pek çok türünde eser vermiştir. Roman, öykü, deneme ve eleştirileri bulunan yazar; yaptığı çevirilerle pek çok eseri Türkçeye kazandırmıştır. Varlık'ta başlayan yazınsal yaşamı, kitaplarının yanı sıra Seçilmiş Hikayeler, May, Yeryüzü, Türk Dili, Hürriyet Gösteri, Milliyet Sanat ve Defter gibi önemli süreli yayınlarda devam etmiştir. Göstergebilim alanında yaptığı çalışmalarla edebiyat bilimine yön veren isimlerden olan Yücel, yalın bir dille ördüğü metinlerinde yer yer yaşamöyküsel izleklere de yer vermiştir.

Tahsin Yücel'in öykücülüğü üzerine bir yüksek lisans tezi hazırlayan Veysel Şahin, çalışmasında Yücel'in öykücülüğünü dört ana bölümde incelemiştir:

I. Başlangıç Dönemi (Uçan Daireler (1954)): Yazarın daha çok bireysel konuları ele aldığı bu öykü kitabında, yazın hayatına bir giriş yapar. Kullandığı dil ve islediği konular, insanların içinde yaşadıkları düzenin öyküye aktarılmış biçimleridir.

II. Yenilik Dönemi (Haney Yaşamalı (1955), Düşlerin Ölümü (1958)): Yazar, bu dönemde “Haney Yasamalı” ve “Düşlerin Ölümü” adlı eserlerini yazar. Bu eserleri “Haney Yasamalı” adlı öykü kitabının içinde birleştirir. Yazar islediği konular bakımından, Uçan Dairelere nazaran daha fazla bireyselliğe yönelir.

III. Dönüşüm (Yaşadıktan Sonra (1969), Dönüşüm (1975), Ben ve Öteki (1983)): Yazar, bu dönemde bireyin bilinç katmanlarına yönelerek, bireyin kendini yaratmasını sağlar. Öykülerde kullandığı teknik farklılık gösterir. Bakış açısı düzleminde dahi bir dönüşüm yasayan yazar, Yasadıktan Sonra, Dönüşüm ve Ben ve Öteki adlı eserlerini bir kitap toplar. Bu öyküler “Ben ve Öteki” adı altında toplanarak yeni bir dönüşümün tohumlarını öykülerinin içine serper. İşlediği temalar da dahi bir dönüşüm yasayan Yücel Anadolu’nun küçük bir kasabasında yasayan insanların bireysel boyutlarını ele alır. Kasabada yasayan köylü insanları, şehirli gibi düşündüren Yücel, kahramanlarına bireysel olarak derinlik kazandırır.

IV. Değişim (Aykırı Öyküler (1989), Komşular (1999)): Aykırı Öyküler, yazar bu eserinde toplumsal konulara eğilir ve toplumun aksiyon yönlerini ironi bir şekilde işler. Aynı zamanda Yücel’in takındığı bu tavır gerek öykülerdeki tema bakımından gerekse kullandığı dil bakımından son öykü eseri olan Komşular adlı öyküsü ise bu değişim yazıya yansıdığı en son noktadır. (Şahin 2006: 13-15).

Şahin, çalışmasında Yücel'in öykücülüğüne dair şu genel değerlendirmeyi yapmıştır: "60 sonrasında öykümüze yeni bir soluk getiren Yücel, üst düzeyde kullandığı anlatım teknikleri ve dili isleme biçimiyle kendi öykü dünyasını erişilmez bir noktaya getiren yazar, varlığını yazının ve dilin sonsuz boşluğuna iz bırakacak bir noktaya taşımıştır. Edebiyatı güzelin ötesinde bir havaya büründüren yazar, estetik, duyumsama ve yaratma açısından oldukça başarılı bir sanatçıdır. Tahsin Yücel, bütün benliğini öykülerinin içine yoğurur. Yazar, öykülerindeki kahramanlar gibi yazın hayatının içinde durmaksızın bir yürüyüş halindedir. Yazarın öykülerdeki bu yürüyüşü hem kendine hem insana hem de yasama doğru bir yürüyüştür. Çünkü sanatçı, yasamı kendinde mezceden bir kahramandır. Yazar da kendinden yola çıkarak, yasamın içinde büyüyen insanın trajedisini öykü evrenine yerleştirir. İnsanın, değişim, dönüşüm ve aykırılıklarını bir komşuya aktarır gibi okuyucusuna taşıyan Yücel her taşınmada kendi öykü evrenini yeniden kurar" (Şahin 2006: 317).

Yücel'in romancılığına ilişkin bir çalışma hazırlayan Fatma Doğanay da yazarın Türk edebiyatının en üretken kalemlerinden biri olduğunu vurgulayarak gözlemlerinin ve yazınsal endişesinden doğan izlerin romanlarına aksettiğini ifade etmiştir. Yazarın romancılığını besleyen dört ana kaynağı Doğanay şu şekilde sıralamıştır:

  1. Anadolu kültürü,
  2. Günlük yaşam ve gözlemler,
  3. Yakın siyasi-tarihsel olaylar(12 Mart ve 27 Mayıs darbeleri gibi)
  4. Dünya, özellikle batı kültür ve edebiyatı

Romanlarında bireyi ve onun karmaşık iç âlemini anlatan yazar, bireyden yola çıkarak topluma da mesajlar vermeyi ihmal etmemiştir. Bu yolda da yegâne aracı olarak Anadolu kültürü ve Batı kültür ve edebiyatını görmekteyiz. Yani romanlarda evrensele giden yolda bu kültürel öğeler bireye yol gösterici olmuştur. Ölüm, aşk, değişim, yozlaşma, yabancılaşma, isyan gibi temaların yanında zaman, nesne, doğa gibi temelini harici âlemden alan temalarında romanlarında yer aldığını görmekteyiz. Günümüz romanının temel sorununun, içinde bulunduğumuz dünyada varlığının sürdürme ve kimliğini koruma sorunu olarak gören yazar, romanlarında da ağırlıklı olarak bu problemin ana hareket noktası olarak almaktadır (Doğanay 2006: 150-156).

Romanlarda olay örgüsü genellikle iki ya da çok olay zinciri halinde yürütülür. Olay örgüsü genellikle tematik güç- ara güç- karşı güç temeline uygun olarak işlenmiştir. Romanların tümünde olay örgüsü giriş, gelişme, sonuç bölümleri belli olacak biçimde düzenlenmiştir. Sonucu belli olmayan roman yoktur. Tahsin Yücel’in romanlarının sosyal ve tarihsel zaman açısından ele aldığımızda yakın tarihsel zamana göndermeler olduğunu görmekteyiz. Genelde 1950’li 60’lı yıllara ve o dönemin siyasi /sosyal yapısına dikkat çeken ifadeler yer alır. Romanlarda zaman zaman geriye dönüşlere yer verilmekle birlikte genellikle zamanı kronolojik bir zincir halinde yürütür. Romanlarında zamanın işlenişini bir ırmağa benzetebiliriz. Ortada roman boyunca akıp giden bir asıl olay çizgisi vardır. Çeşitli yan olaylar ve olay örgüsüne katılan kişilerin geçmişinin anlatıldığı sayfalar, bu ırmağa yan kollar biçiminde bağlanır. Romanlarda olay zamanı genellikle çok uzun bir zaman dilimine yayılmaktadır. Bıyık Söylencesi, Mutfak Çıkmazı ve Vatandaş’ta birkaç yıl olan olay zamanı Yalan, Kumru İle Kumru ve Peygamberin Son Beş Günü'nde yarım asra yaklaşmaktadır. Romanlarda mekân olarak genelde İstanbul ve çevresinin, kent yaşamının konu edildiğini görmekteyiz. Bıyık Söylencesi bu açıdan diğer romanlardan ayrılmaktadır. Çünkü bu eser Anadolu’nun kasabalarından birinde geçmekte ve sosyal ortam olarak da kasaba hayatı kendini hissettirmektedir. Yazarın açık mekânlardan ziyade; kapalı mekânlara daha çok yer verdiği görülmektedir. Buradan Tahsin Yücel’in içe dönük bir karaktere sahip olduğunu çıkarabiliriz. Açık mekânlara pek yer verilmemesi eserlerde doğanın pek yansıtılmaması sonucunu doğurmuştur. Romanlarda mekân tasvirlerine çok fazla yer verilmez. Mekânlar zamanla kahramanın dikkatinden sunulur. Mekân–insan ilişkisi bu açıdan oldukça önemlidir. Tahsin Yücel genellikle hâkim bakış açısı ile yazar anlatıcı kullanmıştır. Bazen çoğulcu bakış açılarına ve kahraman anlatıcıya da yer veren sanatçı, sonuçta bunları hâkim bakış açısına bağlamayı ihmal etmemiştir. Anlatıcı problemi uygulanırken iç çözümleme, iç monolog, iç diyalog ve bilinç akımı tekniklerinden de sık sık yararlanıldığı görülmektedir. Anlatıcının romandan tamamen silinmediği, zaman zaman ortaya çıkarak olay örgüsüne müdahaleler ettiği dikkatimizi çeker. Tahsin Yücel’in romanlarında erkekler kadınlardan kalabalıktır. Romanlar genellikle kentte geçtiğinden genelde aydın karakterler hâkimdir. Kahramanlar benlik ve varolma mücadelesi vermektedir (Doğanay 2006: 150-156).

Yazar dil ve üslup olarakta saf ve arı Anadolu Türkçesini kendisine ana hareket noktası olarak almış ve buradan hareketle yeni bir roman dili oluşturma çabası içerisine girmiştir. Tahsin Yücel yazını merkez alan çok parçalı sanatçı kimliğiyle yazarlığı, düşünürlüğü, bilim adamlığını, eleştirmenliği, denemeciliği bir potada eritebilmiş ender insanlardandır. Yazar; insanın, toplumun, kentlerin yabancılaşmasını, yozlaşmasını derinlemesine işlemiştir. Romancılığımıza yeni psikolojik ufuklar ve derinlikler kazandırmıştır. Yerelden evrensele ulaşma çabası göstermiştir (Doğanay 2006: 150-156).

Anlatıcıların gözünden ve sözünden sunulan dünyanın temel bileşenleri, anlatısal öğeleri, kurmaca dünyaların kahramanlarını harekete geçiren bireylerin oluş ve edimleriyle roman uzamında ortaya çıkış biçimleri Tahsin Yücel’in bilimsel çalışmalarının ana konularındandır. Anlatılan oluşturan yazınsal söylemlerden okura yansıyan dünyaların nasıl kurgulandığı, bu dünyaları oluşturan öğelerin nasıl bir araya gelerek anlam(lar)ı oluşturduğunu açıklar bu bilimsel incelemeler. Betimleyen, bulgulayan, çözümleyen bir dilsel kullanım Tahsin Yücel’in bilimsel söylemini oluşturur. Deneme ve eleştirilere gelince; bu yapıtların konusu da ağırlıklı olarak edebiyat, yazınsal üretim olmakla birlikte, kültürel ve toplumsal olgular, toplumsal dönüşümler, yazın ve yaşama ilişkin gözlem ve saptamaları bir araya getiren yazılardır (Tanyolaç Öztokat, 2016).

Kaynakça

Andaç, Feridun (1999). “Tahsin Yücel Ben ve Öteki”. Varlık Kitap Eki, 1110: 2–6.

Andaç, Feridun; Gümüş, Semih (1996). “Tahsin Yücel ile Dünden Bugüne”. Adam Öykü, 5: 23–37.

Doğanay, Fatma (2006). Tahsin Yücel’in Romanlarının Tema ve Yapı Bakımından İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Elazığ Üniversitesi.

Şahin, Veysel (2006).Tahsin Yücel’in Öyküleri Üzerine Bir İnceleme. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Elazığ Üniversitesi.

Özkan, Kaan (2001). Görünmez Adam. İstanbul: T.İ.B.Y.

Tanyolaç Öztokat, Nedret (2015). Söylem, Söylen, Yazın Tahsin Yücel'e Armağan. İstanbul: Can

Tanyolaç Öztokat, Nedret (2016). "Tahsin Yücel’e Armağan: Söylem, Söylen, Yazın".bianet. Erişim Adresi: http://bianet.org/bianet/print/171465-tahsin-yucel-e-armagan-soylem-soylen-yazin

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. KORAY ÜSTÜN
Yayın Tarihi: 31.12.2019
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Uçan DairelerVarlık Yayınları / İstanbul1954Hikâye
Haney YaşamalıYenilik Yayınları / İstanbul1955Hikâye
Anadolu MasallarıVarlık Yayınları / İstanbul1957Masal
Düşlerin ÖlümüAtaç Yayınları / İstanbul1958Hikâye
Mutfak ÇıkmazıVarlık Yayınları / İstanbul1960Roman
Dil DevrimiVarlık Yayınları / İstanbul1968İnceleme
Büyük Şairler ve ŞiirleriVarlık Yayınları / İstanbul1968Derleme
Yaşadıktan SonraYankı Yayınları / İstanbul1969Hikâye
L’Imaginaire de BernanosİÜEF Yayınları / İstanbul1969İnceleme
Figures et Messages - Dans la Comedie HumaineMame Yayınları / Tours Fransa1972İnceleme
DönüşümBilgi Yayınları / Ankara1975Hikâye
VatandaşBilgi Yayınları / Ankara1975Roman
Yazın ve YaşamÇağdaş Yayınları / İstanbul1976Deneme
Anlatı YerlemleriAda Yayınları / İstanbul1979İnceleme
Yazının SınırlarıAdam Yayınları / İstanbul1982Deneme
YapısalcılıkAda Yayınları / İstanbul1982İnceleme
Ben ve ÖtekiAda Yayınları / İstanbul1983İnceleme
Aykırı ÖykülerCan Yayınları / İstanbul1989Hikâye
Yazı ve YorumMetis Yayınları / İstanbul1990Derleme
Eleştirinin ABC’siSimavi Yayınları / İstanbul1991İnceleme
Peygamberin Son Beş GünüCan Yayınları / İstanbul1992Roman
TartışmalarYapı Kredi Yayınları / İstanbul1993Deneme
Bıyık SöylencesiCan Yayınları / İstanbul1995Roman
Yazın, Gene YazınYapı Kredi Yayınları / İstanbul1995Deneme
AlıntılarYapı Kredi Yayınları / İstanbul1997Deneme
İnsanlık Güldürüsünde Yüzler ve BildirilerYapı Kredi Yayınları / İstanbul1997İnceleme
Söylemlerin İçindenYapı Kredi Yayınları / İstanbul1998Deneme
KomşularCan Yayınları / İstanbul1999Hikâye
Salaklık Üstüne DenemeYapı Kredi Yayınları / İstanbul2000Deneme
YalanCan Yayınları / İstanbul2002Roman
Yüz ve SözYapı Kredi Yayınları / İstanbul2003Deneme
Kumru ile KumruCan Yayınları / İstanbul2005Roman
AynaCan Yayınları / İstanbul2005Hikâye
GökdelenCan Yayınları / İstanbul2006Roman
GöstergelerYayınları / İstanbul2006Deneme
Eleştiri KuramlarıTürkiye İş Bankası Kültür Yayınları / İstanbul2007İnceleme
Golyan DevrimiCan Yayınları / İstanbul2008Hikâye
Gün Ne Günü?Can Yayınları / İstanbul2010Deneme
Kimim Ben?Can Yayınları / İstanbul2011Deneme
Kendine Doğru YolculukCan Yayınları / İstanbul2012Eleştiri
İnsan Yazdığı ŞeydirTürkiye İş Bankası Kültür Yayınları / İstanbul2012İnceleme
Kendine Doğru YolculukCan Yayınları / İstanbul2016Eleştiri

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Tayyip Atmacad. 10 Haziran 1962 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2MAHRUMÎ, Rahmi Kayad. 1932 - ö. 18.11.2006Doğum YeriGörüntüle
3Ali Büyükçapard. 05 Ekim 1968 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Behiç Duygulud. 1933 - ö. 2 Nisan 1985Doğum YılıGörüntüle
5Tekin Gönençd. 08 Mart 1933 - ö. 17 Mayıs 2020Doğum YılıGörüntüle
6TATAROĞLU, Ali Rıza Öztürkd. 1933 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7UMMÂN BABA/UMMÂNÎ/UMMÂN, Umman Kadri Poyrazoğlud. 1936 - ö. 15.05.2016Ölüm YılıGörüntüle
8MEŞÎ PAŞAYÎ, Fethullah Paşayîd. 1931 - ö. 31.08.2016Ölüm YılıGörüntüle
9SADAHLI/MEHEMMED SADAHLI/MEHEMMED, Mehemmed Tanrıverdioğlu Memmedovd. 1930 - ö. 26.03.2016Ölüm YılıGörüntüle
10Ali Haydard. 1836 - ö. 1914MeslekGörüntüle
11Yahya Kanbolatd. 1926 - ö. 1 Ağustos 2000MeslekGörüntüle
12İskender Palad. 8 Haziran 1958 - ö. ?MeslekGörüntüle
13Özde Ünkand. 1963 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Ahmet Hamdi Tanpınard. 23 Haziran 1901 - ö. 24 Ocak 1962Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Memduh Atalayd. 1967 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16TAHSİN EYÜBOĞLUd. 18.11.1935 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17TAHSÎNd. 1800/01 - ö. 1861Madde AdıGörüntüle
18Haşim Nezihi Okayd. 10 Haziran 1904 - ö. 9 Mayıs 1998Madde AdıGörüntüle