Ferit Edgü

(d. 24 Şubat 1936 / ö. 22 Temmuz 2024)
Şair, yazar, sanat tarihçisi
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Tam adı İsmail Ferit Edgü’dür. İstanbul'da doğdu. Ferit Edgü, Fatma Nevber Hanım ile küçük bir memur olan Mehmet Nuri Edgü’nün oğludur. Anne tarafından büyükdedesi Eğribozlu Mehmed Emin Sırrî, 19. yüzyıl Bektaşi şairlerinden olup bir de “Divân”ı vardır. Ferit Edgü’nün çocukluk yılları, dünyada ve Türkiye’de yaşanan siyasal, sosyal ve ekonomik şartların olumsuzluğunda geçti. İlkokuldan başlayarak hep Milli Eğitim okullarında okudu. Attila İlhan, Salah Birsel, Melih Cevdet ve daha sonraları ilk yazılarını yayınlayacak olan Vedat Günyol ile lise yıllarında tanıştı.

İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin son sınıfında iken Seramik Kimyası öğrenimi için 1958’de Almanya’ya gitti. O yılın sonuna kadar Münih’te kaldı. Oradan Paris’e geçti. Paris’te Akademie Feu’da altı yıl kadar seramik öğrenimi gördü. Bu arada Sorbonne’da felsefe, Louvre’da sanat tarihi kurslarına devam etti. 1964’te Paris’ten yurda döndü. Askerliğini, 1967 yılında yedek subay öğretmen olarak Hakkâri/ Pirkanis ve Keskin’de yaptı. Ardından yeniden Paris’e gitti. Bir yıl sonra İstanbul’a döndü ve bir süre İstanbul Manajans’ta metin yazarı olarak çalıştı. DATA reklam şirketi ile Ada Yayınlarını (1976-1990) kurdu ve yönetti. Ayrıca Narmanlı Yurdu’ndaki Bedri Rahmi Sanat Galerisi’nin de yöneticiliğini yaptı. Evli ve iki çocuk babası olan Ferit Edgü, 22 Temmuz 2024 tarihinde İstanbul'da vefat etti. 

1950 kuşağı sanatçılarından olan ve sanatın hemen her türüyle ilgilenen Ferit Edgü’nün; şiir, öykü, roman, oyun, deneme, biyografi, eleştiri, aforizma ve çeviri kitapları ile resim/sanat tarihi eleştirmenliğine yönelik eserleri vardır. Bunlar içerisinde daha çok öykücülüğü ile tanındı. Ferit Edgü, 1952 yılında babasının ölümünden “on beş-yirmi gün önce” (Edgü 2003: 29) 16 yaşında iken ilk şiirini kaleme aldı. O dönemin etik ve estetik anlayışını belirleyen Garip şiirine bağlı olarak yazdığı bu şiir, 1952 yılında Kaynak dergisinde yayımlandı. Şairler Yaprağı’nda birkaç şiiri daha çıktıktan sonra dönemin siyasi ve sosyal anlayışına tepki olarak doğan Mavi Hareketi topluluğuna dahil oldu. Mavi Dergisi (1952-1954) 24. sayıya gelindiğinde sahibi Teoman Civelek’in ayrılmasıyla ilk dönemini tamamlayınca, bir aylık kısa bir aradan sonra Son Mavi adıyla Ferit Edgü’nün belirleyiciliğinde yeniden yayın hayatına başladı.

İlk şiirlerini babasının ölümünün yarattığı sarsıntılar sonucu yazan Ferit Edgü, uzun bir susku döneminden sonra, bu ilk şiirlerinden seçme yaparak Ah Min-el Aşk’ı (1978); daha sonra ise Dağ Şiirleri’ni (1999) yayımladı. Sosyal gerçekçi anlayış ve varoluşçu göndergelerle kurulan Ah Min-el Aşk'taki şiirler, sanatçının “12 Mart sarsıntısı içinde” (Edgü 2003: 18) geçen günlerinin yansımasıydı.

1953 yılında Vedat Günyol ile tanıştıktan ve Yeni Ufuklar’da yazmaya başladıktan sonra edebiyat dünyasına bütünüyle dahil olan Ferit Edgü, Vatan gazetesinin Sanat ekinde öyküler yayımlamaya başladı. Görsel sanatlara duyduğu ilgi dolayısıyla Maya Sanat Galerisi’nde açılan sergilerdeki ressamlarla Vatan gazetesi için konuşmalar yaptı. Bu dönemde, Demir Özlü, Orhan Duru, Güner Sümer, Ahmet Oktay, Yılmaz Guruda, Özdemir Nutku ve Atilla İlhan gibi sanatkârlarla tanıştı.

16-17 yaşlarında iken bir rastlantı sonucu Sait Faik’in öyküleriyle tanışınca edebî arka planı oluşmaya başladı. Sait Faik’ten okuduğu öyküler onda, “sen de yazabilirsin” (Deveci 2008: 40) düşüncesi uyandırdı. Kitaplarında yer almayan ilk öyküsü 1953 yılında Yeni Ufuklar dergisinde yayımlandı. Kaynak, Yeni Ufuklar, Şairler Yaprağı, Vatan gazetesinin Sanat eki, Mavi, Pazar Postası ve Dost dergilerinde çıkan şiir ve öyküleri ile edebiyat dünyasında adını duyurdu. 1950-1960 yılları arasında Yeni Dergi, Ant, Eylem, Ataç, Papirüs, Soyut ve Yeni Ufuklar dergisinde yayımladığı çağdaş sanat ve estetik sorunlarına ilişkin inceleme yazıları ile dikkat çekti.

İlk öykü kitabı Kaçkınlar’da (1959), depresif kişilikleri ile şizofrenik tipler yaratarak onların varoluş durumlarını, “karabasansı/ kafkaesk bir atmosfer” (Ecevit 1992: 105) içerisinde dile getirdi. İkinci eseri olan Bozgun’da (1962) ise, içe kapanan bireyin kendiliğini kavramaya çalışırken temelsizliğini fark etmesinden bahsetti. 1953-1967 yılları arası öykülerden oluşan Av, 1967’de yayımlandı. Düş ve gerçeğin aynı potada eritildiği Av’da, şimdi’ye sinen geçmişin izlerinden kurtulmak çabasını dile getirdi. 1979 Sait Faik Öykü Armağanı’nı kazandığı Bir Gemide’de (1978), birey ile toplum arasındaki ilişkisizliklerden doğan iletişimsizlikler ve değerler sistemindeki bozulmaları anlattı. Bu eser, dil ve fantastik öğelerin bağdaşımı ile dikkat çekti. Bireyi, kendi oluşa çağırarak sesli ve sessiz çığlıkların düş ve gerçek bağlamında kotarılmasından oluşan Çığlık’taki (1982) toplam 21 kısa öykünün 10 tanesi uzun süre okuyucu tarafından tamamlanmayı bekledi. Nitekim Parçalar bölüm başlığını taşıyan bu on öykü, Baran Güzel’in 2017 yılında hazırladığı Parçalar adlı kitapta tamamlanarak yayımlandı. Ferit Edgü, Türk edebiyatında, minimalize edilmiş, dilin damıtılarak kullanıldığı ve tek bir an’ın anlatımı/ aktarımı olan “küçürek öykü” (Korkmaz-Deveci 2017: 12) türünün ilk örneklerini ise Binbir Hece (1991) adlı eserinde bir araya getirdi. Olay ve betimlemenin olmadığı onların yerini anlık durumların aldığı bu öykülerde yazar, dil denen varlığın özünü yakalamaya çalıştı. Fiziksel, ekonomik ve sosyal şartların olumsuzluğunda varolmaya çalışan insanların, inanç ve yoksunluğun/ yoksulluğun verdiği zorunluluklarla, yazgısal olana bağlanmalarını Doğu Öyküleri’nde (1995) dile getirdi. Doğu gerçeğinin anlatıldığı eserdeki kısa ve küçürek öyküler, izleksel, mekânsal ve zamansal kurgu açısından yazarın romanlarıyla ilintili olarak şekillendi. Alışıldık öykü kalıplarının kırıldığı İşte Deniz, Maria’daki (1999) 5 kısa öyküde, 1960’lı yıllardaki öykü anlayışını yansıttı. Eserin, Çok Kısa Öyküler alt başlığında yer alan küçürek öykülerde ise, gündelik yaşama ait varoluşsal durumlar sergilendi. Devam (2001) yapıtında yer alan on kısa öykü, 1960-1967 yılları arası yazdıkları ile oluşturuldu. Buradaki öykülerde bireyin içselleştiremediği toplumsal değerler ile kendilik değerlerinin çatışması söz konusu edildi. Ölüm, yaşam ve saçma olanın anlatıldığı, birçoğu birer öyküsüz öykü olan Do Sesi’nde (2002), gündelik yaşam, varoluşçu bir pencereden aktarıldı. Bu öykülerde, bunalımlarıyla varolmaya çalışan bireyin hiçlikle açımlanan görüngüleri dikkat çekti. Nijinski Öyküleri (2007), ünlü balet/ dans sanatçısı Vaslav Nijinski’nin 1919’da İsviçre’de tuttuğu günlüklerin küçürek öykü türüne dönüştürmesinin bir ürünüydü. İlk ve son oyun denemesini Paris’te (1961-1962) yazan Ferit Edgü, bu eserinin içeriğini; “Bir adam, sahnenin ortasında, bir çukurun içinde kendi kendine konuşuyor, arada bir, yanı başında çalan telefona bir-iki sözcük söyleyip kapatıyordu. Monoloğunu sürdürürken de yavaş yavaş içinde bulunduğu çukura batıyor, sonlara doğru telefona da cevap veremez oluyordu.” (Edgü 2003: 72 ) şeklinde dile getirmekteydi.

Ferit Edgü’nün yedek subay öğretmen olarak gittiği Hakkâri’de farklı dış gerçeklikler ile yüzleşmesi, yazın yaşamında dönüm noktası oldu. Hakkâri’de geçirilen süre, yazarın düşünsel anlamda, “yeniden doğma”sını (Edgü 2000-a: 87) sağladı. Hakkâri sonrası dönem (1964) olarak nitelendirilen bu doğuş, yazarın yazın yaşamında köklü bir değişim olmaktan ziyade ontolojik bir tamamlanmaydı. Edgü, Ocak 1964-Nisan 1974 arası on yıllık süreçte ilk romanı olan Kimse’yi kaleme aldı. 1976’da yayımlanan roman, fiziksel mekân olarak köyde geçmesine, köy ve köylüyü anlatmasına rağmen köy romanı değildi. Özyaşamöyküsel öğeler taşıyan Kimse’de, bireyin geçmiş ve şimdi düzleminde kendilik bilincini sorgulayışı yansıtıldı. Yazar, Kimse’deki kurmaca dünyanın sınırlarını, “anlatmanın olanaksızlığını, gerçekliğin değişkenliğini, roman sanatının olanaklarını ve olanaksızlıklarını, romanın içinde göstermek istedim” (Edgü, 1979: 10) şeklinde belirtti. Romanda, kendi oluş süreci yaşayan başkişinin içsel konuşmaları/ monoloğu, niyete bağlı olarak iki kişinin diyaloğu halinde somutlaştırıldı. “Bir monoloğun diyaloğa dönüştürülmesi çaba(lama)sı” (s.5) şeklinde kurgulanan Kimse’de yazar, bir kişinin değil bir sesin dilini, bir ses kadar saydam dil kurmayı” (Edgü, 2001: 69) başardı. Tasarlama, yazma, eleme ve çıkarma edimlerinde titiz olan Ferit Edgü; “Sürgün/ Sürgünde/ Sürgün Konuşmaları/ Sus/ Ben ve Öteki/ Ben ve O” (Edgü, 2001: 87) şeklinde Kimse’nin ismini altı kez değiştirdiğini söyledi. Bu açıdan ben ve öteki, kimlik ve varlık olarak bir dil yaşantısı ortaya koyan roman, tiyatro sahnesindeki seslerin diyaloguna dönüşen yüzü ile birey-toplum ve evren düzleminde bir iç çatışma alanı yarattı.

Kimse romanındaki içe dönük bakışın dışa çevrilmesi üzerine kurgulandırılan ve özyaşamöyküsel olan O/ Hakkâri’de Bir Mevsim, Mayıs-Aralık 1976 arası sekiz aylık süreçte kaleme alındı. 1977’de yayımlanan romanda kahramanın Hakkâri/ Pirkanis köyündeki yaşantısı anlatılırken Doğu tez, Batı ise antitez olarak sunuldu. Düş mü yoksa bir kaza sonucu mu bu dağ başına sürüklendiğini bilemeyen roman kişisi, kendini bulma serüveninde; “bir kazazede mi?”, “bir sürgün mü?”, “bir mahkûm mu?” (s.20) olduğunun cevabını bir kimlik sorgulaması şeklinde düşündü. “Ben” yerine “O” olmanın sancılarını çekerken yaban/cılığını duyumsayan roman kişisi, varoluşsal yolculuğunu erginlenme ve geriye dönüş ile tamamladı. Yıldız Ecevit’in ifadesiyle romanda, realizm-idealizm, naturalizm-spritualizm, düş-gerçek, bilinç-bilinçaltı ve içgüdüler-toplumsal baskı kutupları birbirine karışırken yetkin bir bileşimle O/ Hakkâri’de Bir Mevsim, bir başyapıt sayıldı (1992: 106). Onat Kutlar’ın senaryosu ile sinemaya uyarlanan bu başyapıt, 32.Berlin Film Festivali’nde (1983) ve 2. Akdeniz Kültürleri Film Festivali’nde (1984) ödül aldı.

Ferit Edgü, Ocak 1984’ten Ağustos 1987’ye kadarki üç yıl içerisinde Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı adlı romanını kaleme aldı. İlk baskısı 1988’de yapılan ve yaşamın bizzat kendisi niteliğindeki roman, çerçeve vaka ile başlar. “Çakır’ın Öyküsü” adlı birinci bölüm, başkişi Çakır’ın yaşamını yansıtan 31 fotoğraf karesinden oluşur. “Su Testileri” adlı ikinci bölümde ise, başkişi Esat ile norm karakter Kıni’nin yozlaşmış düzendeki varoluş mücadelesi anlatılır. Toplum tarafından dışlanan insanların farklı görünümlerinin anlatıldığı yapıtta, bireylerin duyguları ve olaylar damıtılır, yalıtılır. Fotoğraf nesnelliğinde yaşama tutulan bir ayna niteliğindeki roman, yaşamın somut gerçekleri ile imgenin büyüsünün bütünlenişi gibidir. Yazar, 1988´de Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü´nü kazandığı Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı’da fotoğraftan roman/sı bir metne dönüşümü, biz içindeki ben’in öznelliğini yakalayarak gerçekleştirdi.

Hakkâri sonrası farklı yazın türleri ile de dikkat çeken Edgü, 1960’dan itibaren tuttuğu notlardan oluşturduğu, “kimi yerde aforizmalar, kimi yerde paradokslar deyimi” (Hızlan 1996: 221) ile tanımlanan denemelerini, “Bir öğretmenin değil bir öğrencinin” (Edgü 2001: 7) notları şeklinde kurguladı. Bu denemeleri, Ders Notları (1978), Yeni Ders Notları (1991) ve Tüm Ders Notları (2000) şeklinde kitaplaştırdı. 1979 yılında Türk Dil Kurumu Deneme Ödülü’nü aldığı Ders Notları’nda okuru, “ahlâktan sanata, yaratıcılıktan inanca kadar türlü sorunsallıkları türlü yönleriyle yeniden düşünüp, düşündür(dü).” (Altıok 1979: 7). Yazmak Eylemi’nde (1980) farklı üslûp denemelerinde bulunan Edgü, “yazmak”ı, “eylem” olarak kavramlaştırdı. Eserde, 14 Şubat 1980/ Perşembe günü, İstanbul’da bir eylem sonucu dükkânların kepenk kapatmalarını, 101 değişik üslûp ile kurguladı. Şimdi Saat Kaç (1979), Ferit Edgü’nün 1970 sonrası, yazın, resim ve sanat tarihi üzerine yazdıklarından, kapsamlı bir seçmeydi. Seyir Sözcükleri’nde (1996) yer alan metinler, “resimlere, fotoğraflara eşlik etmek için kaleme alınmış ve ilk kez söz konusu görsel imgelerle birlikte yayımlanmış” (Edgü 2001: 9) olma özellikleri ile dikkat çekti. Yazmak-yaşamak, görmek-algılamak, uzam-zaman ve yaşam-ölüm bağdaşıklıkları kurulan İnsanlık Halleri (2003) aforizmalarında; bireyin kozmostaki yerini ve varoluş durumunu, savsöz ve özdeyiş niteliğindeki felsefi söylemlerle dile getirdi.

Yaratıcı kişiliğinin aykırılığında konumlanan yapıtları ile Ferit Edgü, sanatı bir bütün olarak algıladı. Gerçekliği, varoluşçu felsefe potasında eriterek içerik ve biçim bağdaşımı kurmasına rağmen biçimselliği önceledi. Eserlerinde, insan gerçeğini merkeze alarak evrenselliği, bireysellik ve toplumsallıkla açımlayan yazarın yazın yaşamı; “Oluşum dönemi, Hakkari öncesi dönem (1954-1964) ve Hakkari sonrası dönem (1964 sonrası)” (Deveci 2012: 20) şeklinde sınıflandırıldı. Bu sınıflandırmada yazarın, yedek subay öğretmen olarak gittiği Hakkâri’de farklı dış gerçeklikler ile yüzleşmesinin etkisi büyük oldu. Hakkâri’de geçirilen süre, düşünsel anlamda onun, “yeniden doğma”sını (Edgü 2000-b: 87) sağladı. Hakkâri sonrası dönem olarak nitelendirilen bu doğuşu yazar, yazın yaşamında köklü bir değişim olmaktan ziyade ontolojik bir tamamlanma olarak kabul etti. Ferit Edgü, kendisiyle 1979’da yapılan bir söyleşide, sanatçıyı, bu dünyanın olası tek dünya olmadığını yapıtlarıyla ortaya koyan kişi olarak tanımladı. Sanatın işlevini ise, içinden çıktığı topluma yeni bir soluk, yeni bir umut, yeni bir ses ve daha insancıl, daha doğru, daha hakiki bir geleceği sunmak şeklinde belirterek sanatın insanlara, içinde yaşadıkları dünyanın bilincine varmalarını ve değişim inancını aşılaması gerektiğini vurguladı (Editörden 1979: 20).

Yazarın ilk öykülerinde hissedilen gerçeğin ve somut dünyanın peşinde olma kaygısı, daha sonraki dönemlerin izleksel kurgusunu da şekillendiriyordu. Bunaltılı, çaresiz, iletişimsizlikler içerisinde yalnız, yabancı, umutsuz ve karamsar öykü kişileri, Edgü’nün o dönemdeki ruh halinden izler taşıdı. Yazın yaşamının oluşum dönemine şiir ile başlayan Edgü’nün Hakkâri öncesi döneme ait eserleri, düşsel ve gerçeküstü öğelerin belirleyiciliğinde konumlandı. Anlam arayışına yönelik kaçışların yer aldığı bu dönem eserlerinde, insan gerçeğine evrensel göndergeler düzleminde baktı. Edgü, Hakkâri sonrası Doğu’yu anlattığı öykü ve romanlarında, olanı olduğu gibi yansıtma, eleştirel yaklaşmama ve anlattığı kişileri olumsuzlamama gayreti içerisindeydi. Doğu’daki farklı gerçekliklerin kendilik bilinçlerini nasıl yok ettiğini tarafsız bir bakışla aktarırken; aydın-halk, şehirli-köylü, devlet-halk merkezli çatışmaları irdeledi. Sosyal adaletsizlik, yozlaşma, başkaldırı, bunalım/bunaltı, yaşamın saçmalığı, anlam arayışı, yersiz-yurtsuzluk, çaresizlik, iletişimsizlik ve yalnızlık gibi bireyin zamansal ve mekânsal tutukluluğunun kaynaklık ettiği varoluşçu izlekleri belirginleştiren Edgü kişileri, Kafka’nın kişilerini hatırlatan varoluş durumları ile olanaksız, boşuna direnen, hiçlik boyutunda bunaltılı, geleceğe ümitsiz bakan özellikleri ile görüngülendi.

16-17 yaşlarında iken bir rastlantı sonucu Sait Faik’in öyküleriyle tanışması ile edebî arka planı oluşmaya başlayan Ferit Edgü, öykücülük serüveninin; gerçeği dil yoluyla kavramaya çalışan anlayış ile olağanüstü (fantastik) öğenin yönlendirici olduğu anlayış şeklinde iki kolda geliştiğini belirtti (Edgü 2003: 60). Sait Faik’ten okuduğu öyküler onda, “sen de yazabilirsin” (Deveci 2008: 39) düşüncesi uyandırdı. Varoluşçuluk, empresyonizm, gerçeküstücülük ve görsel sanatların minimalizminden etkilenen yazar, estetiğini felsefi içerik ile oluşturduğu yapıtlarında sözcükleri, tümce halinde söze dönüştürerek onların anlam yönünden sınırlılıklarını genişletti. Dili kullanma gücünün bir göstergesi olan bu özellik, yazarlığının ayırt edici yönü oldu.

Sabahattin Ali, Sadri Ertem, Memduh Şevket Esendal, Sait Faik Abasıyanık çizgisini, bireysel açılımlar ve çağın sosyo-kültürel etkileri ile sentezleyen Ferit Edgü, Dünya edebiyatından Kafka, Rimbaud, Lautreamont, Marguis de Sade, Beckett, Sartre, Michaux, Gogol, Rebelias ve Çehov’dan etkilendi. Günümüz genç yazarları üzerindeki belirgin etkisi ile de dikkat çeken yazar, pek çok dile çevrilen eserleri ile Dünya edebiyatındaki yerini de aldı.

Kaynakça

Altıok, Füsun. (1979). “Türk Dil Kurumunun Roman, Öykü, Şiir, Deneme, Eleştiri ve Çeviri Ödüllerini Kazanan Yapıtlar”. Milliyet Sanat. 338.8.

Deveci, Mutlu (2008). “Ferit Edgü ile Sanat, Edebiyat ve Dil Üzerine Bir Söyleşi”. Ada Dergisi. S.10.38-42.

Deveci, Mutlu (2012). Ferit Edgü Varoluş ve Bireyleşme. İstanbul: Sel Yayınları.

Ecevit, N. Yıldız (1992). Kurmaca Bir Dünyadan. Ankara: Gündoğan Yayınları.

Edgü, Ferit (1979). “Ben Gerçekteki Düşle Düşteki Gerçeğin Yazarıyım. Düşsüz İnsanın Yarını Yoktur”. Milliyet Sanat. S.324.10-11.

Edgü, Ferit (2000-a). “Sait Faik Bir Öncü”. Adam Öykü. Temmuz-Ağustos. 29.

Edgü, Ferit (2000-b). Tüm Ders Notları. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Edgü, Ferit (2001). Seyir Sözcükleri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Edgü, Ferit (2003). Sözlü/Yazılı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Editörden (1979). “Yaşamlarında “İlk”lerle Sanatçılarımız”. Milliyet Sanat, S.333. 18-22.

Hızlan, Doğan (1996). Kitaplar Kitabı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Korkmaz, Ramazan, M. Deveci (2017). Türk Edebiyatında Yeni Bir Tür: Küçürek Öykü. Ankara: Akçağ Yayınları.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. MUTLU DEVECİ
Yayın Tarihi: 15.02.2019
Güncelleme Tarihi: 23.07.2024

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
KaçkınlarÇan / İstanbul1959Hikâye
Yanlışlık (Albert Camus)Ataç Kitabevi / İstanbul1960Çeviri
Düşüş (Albert Camus)Ataç Kitabevi / İstanbul1961Çeviri
BozgunÇan / İstanbul1962Hikâye
Godot'yu Beklerken (Samuel Beckett)Çan / İstanbul1963Çeviri
Doğrular (Albert Camus)Ataç Kitabevi / İstanbul1964Çeviri
Bugünün Dünyasında Felsefe (Jean Wahl)Çan / İstanbul1965Çeviri
AvSürek / İstanbul1967Hikâye
Kültür EmperyalizmiAtaç Kitabevi / İstanbul1967Sohbet
Aydınlar ve Toplum (Antonio Gramsci)Çan / İstanbul1967Çeviri
Amerika: Şiirler (Allen Ginsberg, Lawrence Ferlinghetti)Ada / İstanbul1976Çeviri
Yaşayan Bedri RahmiVakko / İstanbul1976Diğer
KimseAda / İstanbul1976Roman
O/ Hakkâri’de Bir MevsimAda / İstanbul1977Roman
Ah Min-el-AşkAda / İstanbul1978Şiir
Bir GemideAda / İstanbul1978Hikâye
Yüksel Arslan (Bir Dönem: 1951-1961)Ada / İstanbul1978Diğer
Ders NotlarıAda / İstanbul1978Deneme
Şimdi Saat KaçAda / İstanbul1979Deneme
Yazmak EylemiAda / İstanbul1980Deneme
Eren EyüboğluAda / İstanbul1981Diğer
ÇığlıkAda / İstanbul1982Hikâye
ArslanAda / İstanbul1982Diğer
Osman Hamdi-Bilinmeyen ResimleriAda / İstanbul1986Diğer
Türk Hat Sanatı (Karalamalar/Meşkler)Ada / İstanbul1988Diğer
Eylülün Gölgesinde Bir YazdıAda / İstanbul1988Roman
Ergin İnanAda / İstanbul1988Diğer
Karapınar Tülü CarpetsAda / İstanbul1989Diğer
KitapMas Matbaası / İstanbul1989Diğer
Berlin Paintings (1989-90)Vakko / İstanbul1990Diğer
Van Gogh Yüzyıl SonraAda / İstanbul1990Diğer
Binbir HeceRemzi Kitabevi / İstanbul1991Hikâye
Kitap & Ressamın ÖyküsüAda / İstanbul1991Deneme
Yeni Ders NotlarıRemzi Kitabevi / İstanbul1991Deneme
Füreya (Ateş ve Sır)Mas Matbaası / İstanbul1992Diğer
Avni ArbaşAda-Garanti Bankası / İstanbul1992Diğer
Doğu ÖyküleriYapı Kredi / İstanbul1995Hikâye
Seyir SözcükleriYapı Kredi / İstanbul1996Deneme
Duo-Genco Erkal Dramatik PortreleriOfset Yapımevi / İstanbul1996Tiyatro
Aliye BergerYapı Kredi / İstanbul1998Diğer
İşte Deniz, MariaYapı Kredi / İstanbul1999Hikâye
Komet (Coşkun Gürkan)Ada/Garanti Bankası / İstanbul1999Diğer
Dağ ŞiirleriP Kitaplığı / İstanbul1999Şiir
Adnan VarıncaGaranti Bankası / İstanbul2000Diğer
Tüm Ders NotlarıYapı Kredi / İstanbul2000Deneme
DevamSel / İstanbul2001Hikâye
Do SesiYapı Kredi / İstanbul2002Hikâye
İlk Öyküler (Kaçkınlar- Bozgun- Devam)Yapı Kredi / İstanbul2003Hikâye
İnsanlık HalleriSel / İstanbul2003Diğer
AbidinYapı Kredi / İstanbul2003Biyografi
20. Yüzyılda SanatSel / İstanbul2003Diğer
Görsel YolculuklarYapı Kredi / İstanbul2003Diğer
Sözlü / YazılıDünya Kitapları / İstanbul2003Deneme
Doğa DostlarıAdam / İstanbul2004Diğer
Avara KasnakSel / İstanbul2005Diğer
Paraboller 1956-1959Sel / İstanbul2007Diğer
Nijinski ÖyküleriSel / İstanbul2007Hikâye
Yaralı ZamanSel / İstanbul2007Hikâye
Buluşmalar, Yazarlar / RessamlarCan / İstanbul2007Diğer
Biçimler, Renkler, SözcüklerSel / İstanbul2008Diğer
“Her şeyin Sonundayım” (Tezer Özlü - Ferit Edgü Mektuplaşmaları)Sel / İstanbul2010Mektup
Leş - Toplu ÖykülerSel / İstanbul2010Hikâye
Yüksel Arslan – Ferit Edgü: “Batı Kültürü Önünde Hiçbir Saplantım Yok” (Mektuplar 1957-2008)Kitap / İstanbul2011Mektup
Selma Gürbüz İçin Üç YazıSel / İstanbul2013Diğer
Giden Bir Kedinin ArdındanSel / İstanbul2015Diğer
Cahil (Aforizmalar)Sel / İstanbul2015Diğer
Korkuyorum/ I am ScaredSel / İstanbul2017Diğer
Özyurdunda Yabancı Olmak (Demir Özlü Ferit Edgü Mektuplaşmaları)Sel / İstanbul2017Mektup
Kazâ Sözleri ve Öteki MetinlerKırmızı Kedi / İstanbul2018Diğer

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ZİYÂ, Mehmed Ziyâeddînd. 1840 - ö. 7 Mayıs 1854Doğum YeriGörüntüle
2Doğan Gündüzd. 1966 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Necip Fazıl Kısakürekd. 9 Haziran 1904 - ö. 25 Mayıs 1983Doğum YeriGörüntüle
4ELYAR ABDULLAYEV, Elyar Eli Oğlu Abdullayevd. 1936 - ö. 1990Doğum YılıGörüntüle
5Hüseyin Çelikcand. 1936 - ö. 1999Doğum YılıGörüntüle
6Oktay Tuncerd. 5 Temmuz 1936 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Alev Alatlıd. 1944 - ö. 2 Şubat 2024Ölüm YılıGörüntüle
8Afşar Timuçind. 31 Mayıs 1939 - ö. 26 Temmuz 2024Ölüm YılıGörüntüle
9Ümran Ersind. 1957 - ö. ?MeslekGörüntüle
10Memduh Şenold. 26 Eylül 1945 - ö. 23 Aralık 2018MeslekGörüntüle
11Gönül Pultard. 3 Kasım 1943 - ö. ?MeslekGörüntüle
12İlhami Çiçekd. 1954 - ö. 14 Haziran 1983Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13Tufan Çolakd. 01 Ocak 1976 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Feridun Fazıl Türlbentçid. 1912 - ö. 6 Ağustos 1982Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Ferit Avcıd. 23 Haziran 1954 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
16Müfide Ferit Tekd. 29 Nisan 1892 - ö. 24 Mart 1971Madde AdıGörüntüle
17Ömer Ferit Kamd. 11 Ocak 1864 - ö. 22 Mayıs 1944Madde AdıGörüntüle