Madde Detay
Haldun Taner
Haldun Yağcıoğlu
(d. 16 Mart 1915 / ö. 7 Mayıs 1986)
Yazar, Gazeteci, Akademisyen
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Tam adı İbrahim Haldun Taner'dir. Babası, Kurmay Albay İbrahim Muhiddin Bey'in oğlu, Ahmet Selahaddin Bey'dir. Son Osmanlı Meclis-i Mebusânı'nda İstanbul milletvekilliği yapan, ülkemizin ilk devletler hukuku profesörü olan Ahmet Selahattin Bey, bir süre Hukuk Fakültesi dekanlığı görevinde de bulundu. Ahmet Selahattin Bey, Vakit gazetesinde yazdığı başmakalelerinde İstiklal Savaşı'nı ve Misak-ı Milli'yi savundu. İzmir'in işgalini takiben yapılan 19 Mayıs 1919'daki Fatih Mitingi'nin düzenleyenlerinden ve orada konuşanlardan biri de Ahmet Selahaddin Bey'di. Babası 42 yaşında kalp krizinden hayatını kaybettiğinde Haldun Taner, henüz beş yaşındaydı. Annesi Seza Hanım (Nüfus kayıtlarında adı Hacer olarak geçmektedir. Bkz. Adıyaman 2012: 31), Matbaa-i Âmire Müdürü İsmail Hâmid Bey'in kızıdır. Ahmet Selahaddin Bey'in erken yaştaki ölümü üzerine Seza Hanım, tek çocuğu Haldun Taner'le birlikte babası Hâmid Bey'in Saraçhanebaşı'ndaki evine yerleşti. Haldun Taner ve annesi burada büyükbabası, büyükannesi, dört dayısı ve teyzesinden oluşan büyük bir aileye katıldı. Babasının ölümünün ardından büyükbabası Hâmid Bey, Haldun Taner'in yetişmesiyle yakından ilgilendi. Haldun Taner, yaz tatillerini Matbaa-i Âmire'den ayrıldıktan sonra kendi matbaasını kuran büyükbabası Hâmid Bey'in yanında geçirirdi. Burada dönemin önemli yazar ve edebiyatçılarıyla tanışma ve bir kitabın basılma aşamalarına tanık olma imkânı buldu.
1925’te "Hidemât-ı Vataniye" fonundan maaş bağlanması Haldun Taner'in eğitim hayatına büyük katkı sağladı. Vatana hizmet edenlerin ve şehitlerin çocuklarına tanınan hakla, Galatasaray Lisesi'nde parasız yatılı okudu. Burada hocaları arasında İsmail Habip Sevük, Halit Fahri Ozansoy gibi önemli edebiyatçılar vardı. Fransızca edebiyat hocası Mösyö Dard, dersinden en çok etkilendiği isimlerden biriydi. Haldun Taner, Galatasaray Lisesi'ndeki ortaöğrenimini 1935 yılında tamamladıktan sonra, yine masrafı devlet tarafından karşılanmak üzere yükseköğrenimi için Almanya'ya gitti. Heidelberg Üniversitesi'nde üç yıl ekonomi ve siyasal bilgiler öğrenimi gördü. Tüberküloza yakalandığı için 1938 yılında Türkiye'ye döndü. Erenköy Sanatoryumu'nda dört yıl tedavi gördü (1938-1942). Yazı yazmaya da ilk kez bu uzun hastalık süresinde "dört duvar arasına mahkûm olduğu" zaman, "güzel bir avuntu" olabileceğini düşünerek başladı (Taner 1979: 17). Bu dönemde yazar olmaya karar veren Haldun Taner, ekonomi ve siyasal bilgiler öğrenimini yarıda bırakıp İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne girdi (1943). 1948 Ekim’inde Tekel Genel Müdürlüğü'ne bağlı kütüphane servisinde çalışmaya başladı (Adıyaman 2012: 16). Alman filolojisi yanında sanat tarihi ve Türkoloji bölümlerinden de sertifika alarak 1950 yılında öğrenimini tamamladı (Miyasoğlu 1988: 2). 1951'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi kürsüsünde asistan oldu. 1952’de Semih Tuğrul, Adnan Benk ve Adli Moran'la beraber Küçük Dergi'yi (12 sayı, 1952-1953) çıkarmaya başladı. Bir yandan da yine aynı ekiple birlikte edebiyat matineleri düzenlemekteydi. Bu matinelerin ilki Galatasaray Lisesi'nde yapıldı. 1954'te Oyun adlı bir tiyatro dergisi çıkarmaya başladı. Aynı yıl, Gazetecilik Enstitüsü'nde bir süre sanat ve edebiyat konulu dersler verdi. İlk eşi Leyla Hanım'la da 1954 yılında evlendi. 1955 yılında felsefe ve tiyatro eğitimi almak için Viyana'ya gitti. "Max Reinhardt Akademisi'nde başladığı öğrenimini Josephstand Enstitüsü'nde sürdür[dü] ve Profesör Heinz Kindermann gibi alanın en ünlü hocalarından ders al[dı]." (İnci 2015: 16) Aynı zamanda iki yıl boyunca kentin çeşitli tiyatrolarında reji asistanlığı yaptı. Viyana Doğubilim Enstitüsü'nde de Türkçe okutmanı olarak dersler verdi. 1957'de öğrenimini tamamlayıp yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi'nde tiyatro tarihi ve dramaturji derslerini ilk kez o verdi (Adıyaman 2012: 16). Aynı yıl Tercüman gazetesinde başladığı köşe yazarlığını, aralıklarla ölümüne kadar sürdürdü. 1960 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde okutman olarak çalışmaya başladı. 27 Mayıs 1960 Darbesi'yle üniversitedeki görevlerinden alınan 147 akademisyenden biri de Haldun Taner'di. 1962 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi kürsüsünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1966 yılında Cevat Fehmi Başkut, Ahmet Kutsi Tecer, Recep Bilginer ve Refik Erduran'la birlikte Türkiye Tiyatro Yazarları Derneği’nin kurucular heyetinde yer aldı. 1967'de Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan'la birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nu kurarak bu türün ilk örneklerini verdi. LCC Salonu'nda tiyatro kolunu kurdu ve yönetti (1968). Aynı yıl eşi Leyla Hanım'dan ayrıldı. 1969 yılında Münir Özkul'la birlikte Bizim Tiyatro'yu kurdu ve Devekuşu Kabare gibi buranın da dramaturgluğunu yaptı ancak Bizim Tiyatro kuruluşundan bir yıl sonra kapandı. İşçi Tiyatrosu’nda tiyatro (1972), İGSA Tiyatro Kürsüsü'nde dramaturji dersleri verdi (1979). Tercüman gazetesinde başladığı gazete yazılarını 1974'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü. 1976'da ikinci eşi Demet Hanım'la evlendi. 1977'de mali kaygılarla Devekuşu Kabare Tiyatrosu'ndan ayrıldı. 1979'da Devekuşu Kabare'de birlikte çalıştığı Ahmet Gülhan'la birlikte Tef Kabare Tiyatrosu’nu kurdu fakat burası da bir yıl sonra kapandı. Güzel Sanatlar Akademisi Tiyatro kürsüsünde dersler verdi. 1970'te Yeni Delhi'de yapılan Asya-Afrika yazarları toplantısında "gelenek ve sanat" konulu bir bildiri sundu (Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi-II 2001: 784). 1980 yılında Berlin Senatosu'nun davetlisi olarak dramaturji ve tiyatro tarihi dersleri vermek üzere Almanya'ya gitti. Die Zeit ve Merian gazetelerinde yazılar yazdı. Haldun Taner, bir süre Türk Edebiyatçılar Birliği'ne de başkanlık etti. PEN Yazarlar Derneği, TDK ve Viyana Dramaturji Kurumu üyesiydi. UNESCO'nun kültür komisyonlarında da yer aldı. 7 Mayıs 1986’da, kalp krizi geçirerek hayata veda etti. 9 Mayıs 1986'da Teşvikiye Camii'nde kılınan öğle namazından sonra Küplüce Mezarlığı’na gömüldü. Ölümünün ardından, 1987 yılında, adına Haldun Taner Öykü Ödülü kondu. Bu ödül günümüzde hâlen verilmektedir. Son yıllarını geçirdiği Kadıköy Mühürdar'daki evinin sokağına büstü dikildi. 2018 yılında da yine Kadıköy'de Haldun Taner Müze Evi açıldı.
Edebiyata ilk kez tüberküloza yakalanıp Erenköy Sanatoryumu'nda tedavi gördüğü uzun iyileşme sürecinde yoğunlaşan Haldun Taner, önce Ankara Radyosu için skeçler yazdı. "O tarihlerde 1940’larda Ankara Radyosu’nun Kemal Tözem yönetiminde İbrahim Delideniz, Saime Arcıman, Muhip Arcıman, Kadri Ögelman ve diğer değerli sanatçılardan oluşan bir ekibi vardı. Bu ekibe yarım düzine kadar skeç yaz[dı]." (Taner 1979: 17). Yayımlanmış ilk hikâyesi, Haldun Yağcıoğlu adıyla 1946 yılında Yedigün dergisinde çıkan "Töhmet"tir. Bu ilk hikâyeyi, reddedilir diye çekinerek takma bir adla dergiye gönderdi, fakat beklediğinin aksine hikâye bir ay sonra çok güzel bir desenle yayımlandı. Ardından Sedat Simavi kendisini yanına çağırdı ve yaptıkları görüşmede hikâyesini çok beğendiğini söyleyerek başka hikâyeler de yazmasını istedi. Haldun Taner, ilk hikâyesinden telif ücreti de aldı. Bu teşvik edici tepkiler üzerine Haldun Taner, Yedigün'ün yanında Varlık, Yücel, Ülkü, Yeditepe gibi dergilere de hikâyelerini göndermeye başladı. Cumhuriyet gazetesinin 1948 yılında Yunus Nadi adına düzenlediği yarışmaya gönderdiği "Necmiye'nin Hatırı" adlı hikâyesi dördüncü oldu. İlk hikâye kitabı Yaşasın Demokrasi 1949'da yayımlandı. İlk oyunu Günün Adamı'nı da 1949'da yazdı. İkinci hikâye kitabı Tuş, 1951'de çıktı. Günün Adamı oyunu 1952'de İstanbul Şehir Tiyatroları repertuvarına alındı, ancak prova aşamasındayken dönemin valisi ve belediye başkanı Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay tarafından sakıncalı bulunarak yasaklandı. Bu olay bir süre Haldun Taner'in gündemde kalmasına ve en çok konuşulan isim olmasına yol açtı. Taner, Günün Adamı'nın yasaklanmasından sonra ağırlığı hikâyeye verdi ve arka arkaya hikâye kitapları yayımlamaya başladı. 1953'te "Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu" adlı hikâyesi New York Herald Tribune ile Yeni İstanbul gazetelerinin işbirliğiyle düzenlenen uluslararası yarışmada birinci seçildi ve on iki dile çevrildi. Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu kitabı da aynı yıl yayımlandı. Taner, İsviçre'deki Atlantis Yayınevi'nin düzenlediği "Zaman Üstüne Öyküler" yarışmasında "On İkiye Bir Var" adlı hikâyesiyle ödül aldı. 1954'te iki hikâye kitabı birden yayımladı: On İkiye Bir Var ve Ayışığında "Çalışkur". On İkiye Bir Var, 1955 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı Sabahattin Kudret Aksal'ın Gazoz Ağacı kitabıyla paylaştı. Haldun Taner, 1956'da Varlık dergisinin düzenlediği en sevilen hikâyeci anketinde birinci oldu. Yazar, 1969 yılında Sancho'nun Sabah Yürüyüşü kitabı yayımlanıncaya kadar hikâyeye ara verdi. Sancho'nun Sabah Yürüyüşü, 1972'de Bordighera Avrupa Mizah Festivali Hikâye Ödülü'nü kazandı. Taner'in son hikâye kitabı 1983'te yayımladığı Yalıda Sabah'tır. Yazar bu kitabıyla 1983 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
Haldun Taner, hikâyelerini Sait Faik, Halikarnas Balıkçısı, Orhan Kemal, Yaşar Kemal gibi isimlerin ürün verdiği 1940'lı yıllarda yayımlamaya başladı, hikâyelerinin ilginç konuları, ince mizahı ve akıcı dili sayesinde okura kısa zamanda ulaştı ve bu güçlü kalemlerin arasında tutunmayı başardı. 1950'li yıllarda Taner, Sait Faik ve Orhan Kemal'le birlikte Türk hikâyeciliğinin önde gelen isimlerinden biri olarak kabul ediliyordu. Haldun Taner'in hikâye yazmaya başladığı 1940'lı yıllarda edebiyata toplumcu gerçekçiler hâkimdi. Onları 1950 kuşağı takip ediyordu. Haldun Taner bu iki edebiyat anlayışının dışında kendine özgü bir hikâye tarzı geliştirdi. Ahmet Midhat, Hüseyin Rahmi, Ahmet Rasim ve Memduh Şevket Esendal'dan gelen yazı geleneğine yakındır. "Toplumsal aksaklıkları birey üzerinden örneklemek, farklı kültürlerin ve düşünce biçimlerinin çarpışmasını kamusal alanlarda sergilemek ve bunları ince bir ironiyle aktarmak" (İnci 2015: 13) Haldun Taner hikâyelerinin karakteristiğidir. Taner'in hikâyelerinde öne çıkan temalarından biri de doğa/medeniyet, doğal/yapay çatışmasıdır. Yazar, bu bağlamda "insan" kavramını da sık sık kurcalar. Taner'in, âdeta çağdaş bir fabl yazarı gibi, sık sık hayvan başkişilere yer vermesinin sebeplerinden biri de insanın doğaya ve kendine ne derece yabancılaştığını vurgulayabilmektir. Taner, hikâyelerinde geleneksel edebiyattan ve geleneksel kültürden de beslenir. Haldun Taner'in hikâye kitapları içinde en ayrıksı olanı Ayışığında "Çalışkur"dur. Kitap, "Ayışığında 'Çalışkur'", "Hikâyenin Tepkileri", "Sonuç" "Epilog" ve "Sonucun Tepkileri" başlıklı beş bölümden oluşur. İlk bölümde başı sonu belli bir hikâye anlatılır. İkinci bölümde bu hikâyeye okurlardan ve eleştirmenlerden gelen tepkilere yer verilir. Sonraki bölümde bu eleştirilere göre hikâye yeniden kurgulanır, en sonunda bu yeni kurgudan hoşnut kalan okurların mektuplarına yer verilir. Murat Gülsoy, Ayışığında "Çalışkur" için "[...] deneysellik açısından edebiyatımızda çölde bir vaha gibidir." (Gülsoy 2015: 23) der.
Haldun Taner, hikâyeye ara verdiği uzun yıllarda tiyatro çalışmalarına yoğunlaştı. Taner, tiyatro türüne hem teori hem pratik alanında önemli katkılarda bulundu. Bir yandan oyun yazarken bir yandan da üniversitelerde ve çeşitli kuruluşlarda tiyatroyla ilgili dersler verdi. Yeni oyun yazarlarının yetişmesini sağladı, tiyatro sahneleri açtı, Oyun adında bir dergi çıkardı. Tiyatro Yazarları Derneği'nin de kurucuları arasındaydı. Haldun Taner dramatik, epik ve kabare türünde oyunlar yazıp sahneledi. "Sahib-i Seyf-ü Kalem" hikâyesinden oyunlaştırdığı Dışardakiler, Taner'in klasik tarzdaki ilk oyunudur. Yine klasik tarzdaki ...Ve Değirmen Dönerdi, Fazilet Eczanesi gibi oyunlarını da hikâyelerinden hareketle oyunlaştırdı. 1964'te sahneye konan Keşanlı Ali Destanı, Türkiye'deki ilk epik tiyatro örneği kabul edildi. Geleneksel tiyatronun anlatım biçimleri ile epik tiyatroyu birleştiren oyun, yurt dışında da büyük bir başarı yakaladı. Konusu itibariyle Türk tiyatrosunun kısa bir tarihini veren ve Molière'in Georges Dandin'inin bir parodisi gibi olan Sersem Kocanın Kurnaz Karısı hem 1972 TDK Tiyatro Ödülü'nü hem de Sanat Severler Derneği'nin 1972-1973 dönemi En İyi Yerli Oyun Ödülü'nü kazandı. 1962 yılında Gen-Ar sahnesinde, dört gece oynanabilen Bu Şehr-i İstanbul ki, Haldun Taner'in ilk kabare denemesi oldu (Miyasoğlu 1988: 32). 1967'de sahnelenen Vatan Kurtaran Şaban'la birlikte Taner kabare türünde oyunlar sahnelemeye başlar. Haldun Taner'in oyunlarıyla hikâye dünyası arasında temalar, kişiler, atmosfer bakımından sıkı ilişkiler vardır. Yazar, özellikle kabare oyunlarında, ortaoyunu, meddah, Karagöz gibi geleneksel Türk tiyatrosunun unsurlarından yararlanır. Hikâyelerinde olduğu gibi tiyatro oyunlarında da toplumsal çarpıklıkları gözler önüne serer. Haldun Taner, 1950'li yıllarda Yeşilçam'a senaryolar da yazdı. Kaçak adlı senaryosuyla 1955 Türk Film Derneği Senaryo Ödülü'nü (L. Oraloğlu'yla paylaştı); Dağlar Delisi Ferhat'la 1957 Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı Senaryo Ödülü'nü (Orhan Kemal ve Ömer L. Akad'la paylaştı) kazandı.
Haldun Taner uzun yıllar sürdürdüğü köşe yazarlığının verimlerini de kitaplaştırdı. Köşe yazılarında, hikâye ve oyunlarından tanıdığımız ironik üslubuyla kaybolan kültürel değerlerimize değindi, çevre ve kültür sorunlarına eğildi. Kültür hayatımızın unutulmaz kişilerini anlattığı Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil adlı kitabı, portre edebiyatının en iyi örneklerinden biridir. Haldun Taner'in, oyun ve hikâyeleri dışında, "Oyunbozan Süiti" adını verdiği bir roman tasarısı da vardı, fakat yazarın hayata veda etmesiyle birlikte bu tasarı yarım kaldı.
Kaynakça
"Taner, Haldun" (2001). Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. C. II. İstanbul: YKY. s. 782-785.
Adıyaman, Halil (2012). Haldun Taner: Hayatı, Sanatı ve Eserleri. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Gülsoy, Murat (2015). "Haldun Taner'den Eşsiz Bir Deneysel Metin: Ayışığında 'Çalışkur'". Kitap-lık. S. 180. s. 23-25.
İnci, Handan (2015). "Haldun Taner 100 Yaşında". Bir Güçlü Yazar, Bir Güzel İnsan: Haldun Taner 100 Yaşında. İstanbul: YKY. s. 11-24.
Miyasoğlu, Mustafa (1988). Haldun Taner. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Taner, Haldun (29 Ocak 1979). "Yaşamlarında 'İlk'lerle Sanatçılarımız: Haldun Taner". Milliyet Sanat. S. 16-17. s. 33.
Yalçın, S. Dilek (1995). Haldun Taner'in Hikâyeleri ve Hikâyeciliği. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Yüksel, Ayşegül (1986). Haldun Taner Tiyatrosu. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: BENGÜ VAHAPOĞLUYayın Tarihi: 31.12.2019Güncelleme Tarihi: 01.11.2020
Yayın Tarihi: 31.12.2019Güncelleme Tarihi: 01.11.2020
Güncelleme Tarihi: 01.11.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Yaşasın Demokrasi | Ahmet Halit Kitabevi / İstanbul | 1949 | Hikâye |
Tuş | Varlık Yayınları / İstanbul | 1951 | Hikâye |
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu | Varlık Yayınları / İstanbul | 1953 | Hikâye |
Günün Adamı | Sander Yayınları / İstanbul | 1953 | Tiyatro |
Ayışığında "Çalışkur" | Yenilik Yayınları / İstanbul | 1954 | Hikâye |
On İkiye Bir Var | Varlık Yayınları / İstanbul | 1954 | Hikâye |
15. Asır Türk Halısı | İÜEF / İstanbul | 1957 | Çeviri |
Devekuşuna Mektuplar-1 | Dost Yayınları / Ankara | 1960 | Deneme |
Keşanlı Ali Destanı | İzlem Yayınları / İstanbul | 1964 | Tiyatro |
Tiyatro Terimleri Sözlüğü | TDK / Ankara | 1966 | Diğer |
Konçinalar | Varlık Yayınları / İstanbul | 1967 | Hikâye |
Sancho'nun Sabah Yürüyüşü | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1969 | Hikâye |
Sersem Kocanın Kurnaz Karısı | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1971 | Tiyatro |
Devekuşuna Mektuplar-2 | Milliyet Yayınları / İstanbul | 1977 | Deneme |
Hak Dostum Diye Başlayalım Söze | Milliyet Yayınları / İstanbul | 1978 | Deneme |
Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil | Cem Yayınevi / İstanbul | 1979 | Deneme |
Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım | Cem Yayınevi / Ankara | 1979 | Tiyatro |
Düşsem Yollara Yollara | Tekin Yayınevi / İstanbul | 1979 | Gezi Yazısı |
Yaz Boz Tahtası | Milliyet Yayınları / İstanbul | 1982 | Deneme |
Fazilet Eczanesi | DT Yayınları / İstanbul | 1982 | Tiyatro |
Yalıda Sabah | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1983 | Hikâye |
Kızıl Saçlı Amazon | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1983 | Hikâye |
Çok Güzelsin Gitme Dur | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1983 | Deneme |
Berlin Mektupları | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1984 | Deneme |
Koyma Akıl Oyma Akıl | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1985 | Deneme |
Ayışığında Şamata | DT Yayınları / İstanbul | 1987 | Tiyatro |
Vatan Kurtaran Şaban | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1989 | Tiyatro |
Dışardakiler | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1990 | Tiyatro |
...Ve Değirmen Dönerdi - Lütfen Dokunmayın | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1991 | Tiyatro |
Eşeğin Gölgesi | Bilgi Yayınevi / Ankara | 1995 | Tiyatro |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | NİGÎNÎ, Mehmed (Mühürdâr) Çelebi | d. ? - ö. 18 Aralık 1721 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Refik Erduran | d. 13 Şubat 1928 - ö. 7 Ocak 2017 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MEFTÛNÎ/İKBÂLÎ, Sultan II. Mustafa | d. 1664 - ö. 1703 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Baki Süha Edipoğlu | d. 1915 - ö. 15 Eylül 1972 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Umran Nazif Yiğiter | d. 21 Mart 1915 - ö. 28 Aralık 1964 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HESEN PERVANE | d. 1915 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Kâmran Yüce | d. 1926 - ö. 13 Ekim 1986 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Muvaffak Sami Onat | d. 26 Ağustos 1919 - ö. 15 Şubat 1986 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HALİL/SOYLU HALİL, Halil Soylu | d. 1902 - ö. 01.02.1986 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Aslı E. Perker | d. 23 Mart 1975 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Can Akengin | d. 1892 - ö. 31 Ağustos 1942 | Meslek | Görüntüle |
12 | İsmail Gaspıralı | d. 21 Mart 1851 - ö. 24 Eylül 1914 | Meslek | Görüntüle |
13 | Nalan Kiraz | d. 1972 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Nalân Akgöl | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Turgut Özakman | d. 1 Eylül 1930 - ö. 28 Eylül 2013 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Taner Cindoruk | d. 13 Mayıs 1981 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Halim Yağcıoğlu | d. 1919 - ö. 1 Aralık 2008 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Gökhan Taner Günsan | d. 04 Ağustos 1978 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |