Tuğrul Keskin

Azer Tuğrul Keskin, A. Tuğrul Keskin
(d. 15 Mayıs 1961 / ö. -)
Şair, Yönetici, Esnaf
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Iğdır’ın Aralık ilçesinde Muhterem Hanım ile Kahraman Efendi’nin çocukları olarak dünyaya geldi (Keskin, 2004). Güvenilir, sözüne sadık, çevresinde sevilip sayılan bir babanın oğlu olan Keskin’in dedesi, doğduğu yerlerin türkü, şarkı (mahnı), masal(nağıl)larını ve hikâyelerini anlatan önemli bir anlatıcı idi. Keskin’in kardeşleri yörede tanınan ozanlar arasında olmakla birlikte büyük amcası Famil Filiz de Iğdır yöresinde bilinen, sevilen, hoşsohbet, nüktedan bir ozandır (esinti, 2017).

İlkokulu Aralık İlkokulu’nda (1967-1971) okudu. Orta eğitimine Aralık Ortaokulu’nda başladı, ancak 1973’te İzmir’e taşınmaları nedeniyle eğitimini İzmir Sıdıka Rodop Ortaokulu’nda (1973-1976) tamamladı. Liseyi ise İzmir Atatürk Ticaret Lisesi’nde okudu (1977). Çocukluğunda konservatuvar okumak isteyen Keskin, Muğla İşletme Yüksek Okulu’nu yarıda bırakarak çeşitli işletmelerde yöneticilik yaptı ve Manisa’da ticaretle uğraştı (Işık, 2007: 2158). 1978 yılının Aralık ayında bir eylemden dolayı tutuklandı ve 1979 yılının Mayıs ayı sonunda bırakıldı. Gençlik yıllarında aralıklarla üç gün, beş gün, on gün tutukluluk halleri oldu. 1992 yılında mimar Müge Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Aras Nehir adını verdikleri bir kız çocuğu oldu. İlk eşinden ayrıldıktan sonra 2011’de Dr. Hatice Şimşek’le hayatını birleştiren Keskin’in bu evlilikten de Asya Şiir adını verdikleri bir kız çocuğu dünyaya geldi (esinti, 2017).

1982’de Körfez Dergisi ve 1989’a kadar Broy Dergisi ekibi içinde yer aldı. 1990’da Piya Yayınları’nın kurucuları arasında, 1990’dan 2004’e kadar Ütopiya ve Kunduz Düşleri adlı dergileri çıkaran ekibin içinde yer aldı. Günlük olarak yayınlanan Sol Gazete’de bir yıl kültür/politika ilişkileri üstünden yazılar yazdı. 1988’de aralarında Veysel Çolak, Seyit Nezir(Muammer Akça), Metin Cengiz, Hüseyin Haydar’ın da bulunduğu isimlerle birlikte “Yeni insanı, bireyi merkeze alan, insanı önceleyen bir şiirden, ulusal, yerli bir şiirden, kapitalizme karşı bir şiirden, barışı önceleyen, dilin yeni yorumlanmasından, şiirin evrenselliğinden, şiirin bir yapı, biçim ve biçem sorunu olduğundan söz eden” ve Türk şiirine yeni olanaklar sunan Yeni Bütüncü Şiirin Manifestosu’nu yayımladı (Mühür, 2015: 34).

1991’de “Farklı pratiklerin bileşenlerinin sisteme karşı bir duruş olması umudunu taşıyan, her gün her yerde örgütlenen egemenlikçi kavrama biçimlerinin bütününe bir karşı duruş” olması görüşünden hareketle Sanat Hareketi Düşüncesi (SHD) metnini sanatın farklı disiplinlerinden “yirmi bir” arkadaşı ile birlikte yayımladı. 2004 yılında Dikili Emek Şenlikleri’nin organizasyonunu üstlendi ve gerçekleştirdi. 2006’dan beri Salihli’de yapılmakta olan Salihli Şiir İkindileri’nin editörlüğünü üstlendi. Bir süre İzmir Balçova Belediyesi Sanat ve Kültür Koordinasyonu’nu yürüttü. Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği ve Uluslararası Yazarlar Birliği PEN Türkiye üyesidir. Asıl adı Ertuğrul Keskin olan Tuğrul Keskin, şiirlerinde Azer Tuğrul Keskin, A. Tuğrul Keskin imzalarını kullandı. Şiir kitaplarının yanı sıra şairin kendi sesinden Eski’ten adlı bir şiir albümü ve Murat Mengirkaon tarafından şiirlerinden bestelenerek yapılmış bir müzik albümü bulunmaktadır (Mühür, 2015: 34-35).

Doğup büyüdüğü Aralık ve Iğdır’da ozanlar arasında yetişen Keskin, şiir yazmaya 1980 öncesinde başladı, ancak yoğun olarak şiirle uğraşması 1981 sonrasına denk geldi (Kuyumcu, 1998: 6). Kendi ifadesiyle Aralık ilçesinde “aralıkta bir hayat” yaşayan Keskin’in, şiir serüveni de çocuklukla büyüklük, düşle gerçek aralığında geçti (İşgören, 2015: 56-57). İlk şiirlerini Yaba ve Yeni Olgu dergilerinde yayımladı. Sonraki yıllarda yazı ve şiirleri Türkiye Yazıları, Dönemeç, Ortaklaşa, Yamaç, Yarın, E, Yeni Biçem, Edebiyat ve Eleştiri, Papirüs, Ötekisiz, Kum, Düşe-Yazma, Agora, Ünlem, Gediz, Dize, Üç Nokta, Yasak meyve, Deniz Suyu Kâsesi, Deliler Teknesi, Mühür, Sincan İstasyonu, Varlık gibi dergilerde yayımlandı. İlk şiir kitabı 1985’te Bir Suyun Kıyısında adıyla yayımlandı. 1980 öncesindeki duyarlılık ile 1985’e kadar geçen zaman içindeki dünyayı algılama biçimine karşılık gelen bu şiirleri Keskin, 1980 sonrası kaçışların, yok oluşların, soruların, ünlemlerin şiiri olarak tanımladı (Kuyumcu, 1998: 6). Bu kitabı 1988’de Kırılan Kar Sesi izledi. Kırılan Kar Sesi’nde de yer yer ilk şiir kitabındaki izlekler devam etti. Bu şiirlerde kaybolan, ölen arkadaşlar, intihar, aşksızlık, hızla yitip giden çocukluk, gençlik, durmadan kaybeden, asla kazanamayan insanların iç bunaltan burukluğu, ölüm duygusu gibi temalar dikkat çekti. Şairin kendisi de “biraz ürkek, çokça kederli” diye nitelediği bu dönem şiirlerini, genç bir adamın şiirlerinden ziyade orta yaşını geçmiş bir adamın şiirlerine yakın buldu (İşgören, 2015: 57).

İlk iki kitabın ardından 1990’da tarihteki ilk materyalist isyan olarak nitelendirdiği Babek’in hikâyesini şiir düzleminde anlattığı Babek’i yayımladı. Bu anlatımda şaire çocukluğunda çevresinden ve ailesinden dinlediği destandan aklında kalanlar eşlik etti. Ardından 1994’te Tacir ve Cinayet, 1999’da İpekler Çoğaltmaya, 2004’te Zifir, aynı yıl Solgun, 2005’te Eski’ten, yine 2005’te Babek Bir İsyan ve 2009’da Kanda’har yayımlandı. Solgun, Bir Suyun Kıyısında ile Kırılan Kar Sesi adlı kitapların, Eski’ten, İpekler Çoğaltmaya ile Tacir ve Cinayet adlı kitapların birleştirilerek yeniden düzenlenmesi ile oluşturuldu. Babek Bir İsyan ise Babek’in bilgi ve şiir anlamında genişletilmiş yeni baskısı olarak hazırlandı. 2013’te seçilmiş şiirlerinden oluşan Soğuk Yara’yı yayımlayan Keskin’in, 2014’te Zito i Epanastasis ve son olarak 2018’de Kavil adlı şiir kitapları yayımlandı. Deneme türündeki ilk eserini ise Sussam Gönül Razı Değil adıyla 2019’da yayımladı. Keskin, 1990’da Dokuz Eylül Şiir Ödülü’ne, Zifir adlı şiir kitabı ile Yunus Nadi Şiir Ödülü’ne, yine 2004’te Dionysos Şiir Ödülü’ne, Kanda’har ile 2008’de TTB Behçet Aysan Şiir Ödülü’ne ve 2014’te Zito i Epanastasis ile Datça Edebiyat Günleri Onur Ödülü’ne layık görüldü. Kültür ve sanat dünyasının önemli isimleriyle dostluklar kurdu. Bunlar arasında Behçet Aysan, Cemal Süreya, Can Yücel, Adnan Yücel, Adnan Satıcı, Adnan Azar, Cevat Çapan, Ataol Behramoğlu, Nihat Behram, Sunay Akın, Metin Uca, Ünal Ersözlü, Veysel Çolak, Ahmet Telli, Nevzat Çelik, Namık Kuyumcu, Mehmet Çetin, Önder Kızılkaya, Burhan Özkan, Haydar Ergülen, Hüseyin Yurttaş, Hidayet Karakuş, Cenk Gündoğdu, Adnan Gül, Baki Ayhan gibi isimleri saymak mümkündür.

Toplumcu şiir çizgisinde yer alan Keskin, insanı merkeze aldığı şiirlerinde geçmişle günümüz arasında bağ kurarak vermek istediği düşüncelerini yansıttı. “İçinde yaşadığı zamanın acılarını ve insani vicdanı gelecek kuşaklara aktarma kaygısı taşıyan bir şiirin” (Tığlı, 2015: 41) peşinde olan ve bu şiiri yazan Keskin, şiirlerinde başlangıcından günümüze insanlığı ilgilendiren meselelere ve insanlığın ortak acılarına yer verdi. Acının farkındalığı artırdığını, insanı derinleştirdiğini düşünmekle birlikte bu duyarlılığını “Acılarınıza dönün şiir oradadır” mısraıyla ifade etti (Yıldırım, 2005: 23). İnsanlığın acılarını şiirinin kaynağı yaparken şiiri de insanlık tarihinden beri yaşanan acılardan kurtulmanın bir yolu olarak gördü, acılardan çıkış yolu olarak sundu. Zira insanlığa bir mesaj kaygısı taşıdığı Zito i Epanastasis’te geçmişte yaşanan acılardan hareketle kardeşçe yaşamanın yollarını aradı. “Dünya yapayalnız ve acılar içindeyken, insan tek başına ve acılar içindeyken, ne yapabilir insan, çığlık atmaktan başka” (Öz, 2013: 163) sözleriyle kendi feryadının bir ifadesi olarak Kanda’har’ı yazdı.

Şiirin bir “öz” ve “sezgi” (Tığlı, 2015: 43) meselesi olduğunu düşünen Keskin, şiirle insanı aynı düzlemde gördü. İnsan nasılsa şiirin de öyle bir şey olduğunu, doğrularının birden fazla ve karmaşık olduğunu dile getirdi (Kuyumcu, 1998: 67). Şiirin tarihini ise “kendi iç seslerini, hastalıklarını sanat sananların değil, ileriye doğru yürüyen insanların ayak seslerini bir sonraki kuşağa aktarabilenlerin tarihi” olarak değerlendirdi (Tığlı, 2015: 41). Bu noktada kendi şiirinin Türk şiiri içindeki yerini tespit ederken dile getirdiği “Türk şiiri, büyük nehirlerin kıyısına sıralanmış devasa çınar ağaçlarını andıran en az onlar kadar hayranlık uyandıran bir büyük şiir geleneğidir. O gelenek, geniş yataklarda aka aka, sonsuz vadiler geçerek, gelip bu geniş ve bereketli topraklar üzerinde güneşleniyor. Benim şiirim o büyük nehrin kıyısında küçücük bir fidansa, bu beni sonsuzca mutlu eder.” (Akyol, 2004: 4) şeklindeki sözleriyle şiirinin gelenekle olan ilişkisini ortaya koydu. Yine şiirinin geldiği aşamada Azeri halk şiiri geleneği etkili oldu. Zira şairin, çocukluğunda, şiirle yeni tanıştığı dönemlerde dinlediği masallar, efsaneler, eşkıya hikâyeleri onu modern şiire getirdi (Yıldırım, 2005: 27).

Ocak 1988’de Broy Dergisi’nde yayımlanan “Yenibütüncü” şiir hareketinin manifestosunu hazırlayanlar arasında görülen Keskin, Yenibütün manifestosu için “tek kutuplu dünyanın, insanı ve insani erdemi daha şiddetli hırpalayacağından endişe etmiş ve bu hırpalanmaya karşı, sanat cinsinden bir karşı koyuşu güncellemiştik” (Tığlı, 2015: 40) sözleriyle şiirini konumlandırdığı yeri işaret etti. Şiirin bireyin kendini gerçekleştirmesine olanak sunduğunu düşünen Keskin, Behram’ın ifadesiyle “kalbiyle ısınan sokağın şairi” (Behram, 2014: 103) olmaya çalıştı. Zira ona göre “Hayatın başladığı ve biteceği yerdir sokak, hem şiirim, hem hayatım için böyledir. En çok da şairleri ilgilendirir. Çünkü şiir sokakta oluşur, kavga sokaktadır” (Tığlı, 2015: 41). Bu anlayışın gölgesinde büyük kitlelerle buluşmaya açık şiirler yazan Keskin, şiirlerinde yer yer “yeryüzünün bütün gamını çeken” (Tığlı, 2015: 38) yoksulların hikâyesini anlattı. Dünyada bunca zulüm varken, kendisi “tek başına bir mutluluk” kurmakta başarılı olamadığını belirtti (Yıldırım, 2005: 27). Bu nedenle şiirlerindeki aşk algısı da daha ilk şiirlerinden bu yana toplumsalın içinden gelişti, kaynağını buradan aldı (Susam, 2004: 6). Şiirlerinde barış, kardeşlik, özgürlük ve insanca yaşama vurgusunu sıklıkla yaptı. Eşitçe yaşanan bir dünya kurma uğruna sanatçı ve yaratıcı gücünü/birikimini dizelerine aktarmaya ve okurlarına ulaştırmaya çalıştı (esinti, 2017).

Şiiri yeni bir dil yaratma çabası olarak gören Keskin, şiirlerinde duru bir dil kullandı. Şiirlerini kendi yaşantılarından da yola çıkarak birey-toplum çizgisinde kurdu. Şiirinin gelenekten el aldığını belirten Keskin, kendi şiirini, yaşadığımız coğrafyanın acısı ve kederiyle olan iç içeliğine gönderme yaparak, rengi kızıldan griye doğru açılan renklerin bütünü olarak gördü (Akyol, 2004: 4). Dili bir şairin ana yurdu olarak gören şair, (Yıldırım, 2005: 30) şiirine Azeri Türkçesinden de sözcükler taşıdı. “sözcük emekçisi” (Barış, 2018) olarak nitelenen Keskin, şiirlerinde kelimelerin çağrışım zenginliğinden yararlandı. Şiirin malzemesinin bütün sözcükler olduğunu dile getirirken ay, gece, yakamoz, keder, mehtap gibi şiirsel çağrışımı olan kelimeleri sakıncalı buldu. Şairce davranıştan hoşlanmayan Keskin, şiiri, şiirsel çağrışımı zayıf sözcüklerle kurmak gerektiğini düşündü (Yıldırım, 2005: 30). Şiirlerinde genel olarak beyitler, üçlükler, dörtlükler ve daha çok mısralardan oluşan yapılar kullandı. İkinci Yeni Şiiri’nde karşılaştığımız gramer dışı uygulamalara başvurdu, bazı şiirlerinde yazım ve noktalama kurallarına uymadı. Serbest şiirin olanaklarından geniş ölçüde yararlandı. Şair, seste ve biçimde yeni arayışlara yöneldi. Şiirlerinde form ve içerik, birbiriyle örtüşür biçimde tezahür etti (esinti, 2017).

Şiirle çoğalan, güçlenen, sonsuzlaşan bir şair olma yolunda ilerlerken kendisini hep bir şeylerin içinde; “bir kentin, aşkların, dostlukların, iyi insanın, büyük suların..” (Kuyumcu, 1998: 9) peşinde buldu. Şiiri serüven olarak gördü ve şiirlerinde aşkların, dostlukların, acıların, büyük suların uzun serüvenlerini geçmiş, an ve gelecek düzleminde anlattı.

Kaynakça

Akyol, Sina (25 Kasım 2004). “Tuğrul Keskin’le Yunus Nadi Ödüllü “Zifir”i Konuştuk”. Cumhuriyet Kitap Eki. 4-5.

Barış, Mehmet, https://haber.sol.org.tr/blog/kent-kultur-sanat/mehmet-baris/bir-sozcuk-emekcisi-tugrul-keskin-251016 (Erişim tarihi: 10.06.2019)

Başat, İ. Mert (13 Nisan 2000). “Naif ve Göçebe”. Cumhuriyet Kitap Eki.

Behram, Nihat (2014). “Kalbiyle Isınan Sokağın Şairi: Tuğrul Keskin”. Zito i Epanastasis (Tuğrul Keskin). İstanbul: Everest Yayınları. 103-104.

Esinti, “Tuğrul Keskin”, http://www.kasabadanesinti.com/tugrul-keskin-6706.html (Erişim tarihi: 13.10.2019)

Günbaş, Ahmet (2015). “Zito i Epanastasis!”. Mühür. S. 57: 44-48.

Işık, İhsan (2007). Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi. C. 5. Ankara: Elvan Yayınları. 2158-2159.

İşgören, İlker (2015). “Tuğrul Keskin’in Zito i Epanastasis (Yaşasın isyan) Kitabı Üzerine”. Mühür. S.57: 56-58.

Kuyumcu, Namık, (1998). “Tuğrul Keskin’le Konuşma”. İzmir İzmir. S. 12: 6-9.

Kurdakul, Şükran (1999). Şairler ve Yazarlar Sözlüğü. İstanbul: İnkılap Yayınları. 407-408.

Öz, Asım (2013). “Kanda’har Üzerine”. Soğuk Yara (Tuğrul Keskin). İstanbul: Everest Yayınları. 162-172.

Susam, Asuman (25 Kasım 2004). “Zifir”, Cumhuriyet Kitap Eki. 5-7.

Tığlı, Ahmet (2015). “Tuğrul Keskin Zito i Epanastasis (Yaşasın İsyan!)”. Mühür. S. 57: 36-43.

Yalçın, Murat (Ed.) (2001). Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. C. 2. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 501.

Yıldırım, Şahin (2005). “Tuğrul Keskin ile Söyleşi”. Agora. S. 43: 22-30.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. SERAP ASLAN COBUTOĞLU
Yayın Tarihi: 18.10.2019
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Bir Suyun KıyısındaDize Yayınları / Ankara1985Şiir
Kırılan Kar SesiBroy Yayınları / İstanbul1988Şiir
BabekBroy Yayınları / İstanbul1990Şiir
Tacir ve CinayetPiya Kitaplığı Yayınları / İstanbul1994Şiir
İpekler ÇoğaltmayaPiya Kitaplığı Yayınları / İstanbul1999Şiir
ZifirEverest Yayınları / İstanbul2004Şiir
SolgunEverest yayınları / İstanbul2004Şiir
Eski'tenEverest Yayınları / İstanbul2005Şiir
Babek Bir İsyanEverest Yayınları / İstanbul2005Şiir
Kanda'harEverest Yayınları / İstanbul2009Şiir
Soğuk YaraEverest Yayınları / İstanbul2013Şiir
İkindi Şairleri AntolojisiSalihli Belediyesi Kültür Yayınları / İzmir2013Antoloji
Salihli Şiir İkindileri Anılar KitabıSalihli Belediyesi Kültür Yayınları / İzmir2013Hatıra
Zito i Epanastasis (Yaşasın İsyan)Everest Yayınları / İstanbul2014Şiir
KavilEverest Yayınları / İstanbul2018Şiir
Sussam Gönül Razı DeğilEverest Yayınları / İstanbul2019Deneme

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1İslam Çankayad. 6 Haziran 1948 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2DEHGAN, Mehemmed Hüseyin Dehgand. 1934 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Hasan Özkılıçd. 12 Mayıs 1951 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4ADNAN YILMAZd. 1961 - ö. -Doğum YılıGörüntüle
5Sabâ Altınsayd. 1961 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6MİRZAĞA MECİDÎd. 1961 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7MUSTAFA, Mustafa Avşard. 10.10.1968 - ö. ?MeslekGörüntüle
8Mehmed Fahri Paşad. 1860 - ö. 1932MeslekGörüntüle
9Asuman Susamd. 26 Kasım 1968 - ö. ?MeslekGörüntüle
10Şengül Kırand. 29 Haziran 1955 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11N. Adem Adıyokd. 10 Ocak 1955 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12Esme Arasd. 12 Ekim 1977 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13Ali Türk Keskind. 1913 - ö. 24 Ekim 1986Madde AdıGörüntüle
14YUSUF CEMAL KESKİNd. 15.06.1954 - ö. -Madde AdıGörüntüle
15İbrahim Keskind. 1955 - ö. ?Madde AdıGörüntüle