Madde Detay
İSMET EFENDİ, Fındıklılı
(d. 1261/1845 - ö. 1322/1904)
biyografi yazarı
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1261/1845 yılında İstanbul Fındıklı'da doğdu. Daha ziyade Fındıklılı sanıyla anılır. Mekteb-i İdâdî-i Askerî muallimlerinden Çorumlu Hoca Osman Efendi'nin oğludur. Biyografi ve menakıba daha çocuk yıllarında ilgi duymaya başladı. Bir tutku hâline gelen bu alaka sonucu başladığı askerî idadiyi yarıda bırakarak girdiği alay kâtipliğinden emekli oldu. Bir süre Yıldız Sarayı Kütüphanesi memurluğuna getirildi. Uzun süredir mübtela olduğu mide hastalığından kurtulamayarak 1322/14 Aralık 1904 tarihinde İstanbul'da vefat etti ve Karacaahmet Mezarlığı'nda babasının kabri yanına defnedildi (Özcan 2001: 139).
Biyografi dalında birçok eseri olan İsmet Efendi'nin asıl şöhreti Tekmiletü'ş-Şekâ'ik fî Hakkı Ehli'l-Hakâ'ik adlı eserinden kaynaklanır. Bu eser İsmet Efendi'nin elimizde bulunan tek eseridir. Şeyhî Mehmed Efendi'nin Vekâyi'u'l-Fuzalâ'sının zeyli olan bu eser, Mecdî'nin Şekâ'ik tercümesi olan Hadâ'ikü'ş-Şekâ'ik'in son zeylidir. Şeyhî'nin eserini gördüğünü ve bazı başlıklarını tamamladığını belirten İsmet Efendi'nin bu zeyli aslında 1143-1314 (1730-1896) yılları arasında yaşamış âlim ve şeyhlerin biyografilerini ihtiva eden sekiz ciltlik bir çalışmadır. Fakat bu kitap 1314/1896 Fındıklı yangınında yanmıştır. Müellif sonradan hatırlayabildiği kişilerin tercüme-i hâlini dört ciltte topladığını Bursalı Mehmed Tahir'e söylemiştir (1342: 109). Tekmiletü'ş-Şekâ'ik'te sermayesiz kaldığından eserinin 25. cüzünü II. Abdülhamîd'e takdim ettiğini belirten İsmet Efendi, hangi zatın biyografisinde kaldığını hatırlayamadığını, 26. cüzden de bazı kısımları bu padişaha sunduğunu ifade etmektedir. İsmet Efendi Zeyli'nin bilinen tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde kayıtlı olup (TY, No: 9290) kütüphanenin kıymetli ve nadir eserlerinin muhafaza edildiği müzesindedir. Eserin faksimile neşri indeksiyle birlikte Şekâ'ik-i Nu'mâniyye ve Zeylleri ana başlığı altında bu külliyatın beşinci kitabı olarak Abdülkadir Özcan tarafından gerçekleştirilmiştir (Özcan 1989).
Tekmiletü'ş-Şekâ'ik'ta İsmet Efendi'nin dili sade ve açıktır. İfadesinin diğer bir özelliği günümüz ansiklopedik madde yazımı anlayışına uygun olarak biyografisi verilen her şahıs için takdim cümlesine benzer kısa tanıtım cümleciği koymuş olmasıdır. Bu cümleciklerin genellikle o şahsın aslî görevini belirttiği dikkati çekmektedir. Bir başlık altında asıl biyografi sahibinin dedesinden, babasından hatta oğullarından da uzunca bahsedilmesi eserin bir başka özelliğidir (Özcan 2001: 140).
İsmet Efendi'nin diğer biyografik çalışmaları da yine daha önce yazılmış önemli eserlerin zeyli durumundadır. Şeyhülislam Ebû İshak-zâde Es'ad Efendi'nin Atrabü'l-Âsâr'ı ile Müstakim-zâde Süleymân Sa'deddîn Efendi'nin Tuhfe-i Hattâtîn adlı eserini 1314/1896 yılına kadar getirmiş, ancak her iki zeyl de Fındıklı yangınında yanmıştır (Özcan 2001: 140).
İsmet Efendi hayatı boyunca pek çok kabristan dolaşmış, pek çok tarihi eser incelemiş ve ünlülerden çok kişiyle görüşmüştür. Mezar taşı okumak için büyük güçlüklere katlanır, en ücra köşelerdeki kütüphaneleri açtırır ve oralardaki eserleri incelemeye çalışırdı. Ali Paşa ve Ebuzziyâ Mehmed Tevfik Bey'in sohbetlerine katılır, daha sonra da duyduklarını kaleme alırdı. Kırk-kırk beş yıl süren bu çalışmaları sayesinde adeta bir canlı tarih hâline gelmişti. İbnü'l-Emin Mahmud Kemal, dönemin ünlü biyografi yazarlarından Sicill-i Osmânî müellifi Mehmed Süreyyâ ile Fındıklılı İsmet Efendi'yi bir beytin iki mısraına benzetmiş, fakat mana hangisinde tamam olursa İsmet Efendi o mısradır demiştir (1328: 9). Ahmed Cevdet Paşa tarafından takdir edilen İsmet Efendi'ye İbnü'l-Emin "Kâmûs-ı Meşâhir" unvanını vermiştir.
Tasavvufla da alakası olan İsmet Efendi Celvetî tarikatına mensuptu ve bu tarikatın büyüklerinden Rûşen Efendi'nin müridiydi. Mevlevîliğe de muhabbeti olduğunu dostu Bursalı Mehmed Tâhir'e söylemiştir. Devrinde "ayaklı kütüphane" diye anılan İsmet Efendi, sağlığında Hazîne-i Hâssa ve İbnü'l-Emin tarafından otobiyografisi defalarca istendiği hâlde, hayatta iken tercüme-i hâli yazılanların fazla yaşamayacağı batıl inancıyla bu taleplere olumlu cevap vermemiştir. Fakat İbnü'l-Emin Mahmud Kemal gözlemlerine dayanarak bazen de kendisini konuşturarak İsmet Efendi'nin biyografisini Kemâlü'l-İsme adıyla yazmış ve 1328 yılında 40 sayfa hâlinde İstanbul'da neşretmiştir. Bursalı Mehmed Tâhir, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal ve Ali Emîrî Efendilerin ondan geniş çapta istifade ettikleri bilinmektedir (Özcan 2001: 139).
Kaynakça
Bursalı Mehmed Tahir (1342). Osmanlı Müellifleri. C. III. İstanbul.
İbnü'l-Emin (1328). Kemâlü'l-İsme. İstanbul.
İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul: Dergah Yay.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şekâ'ik-i Nu'mâniyye ve Zeylleri-Fındıklılı İsmet Efendi, Tekmiletü'ş-Şekâ'ik fî Hakkı Ehli'l-Hakâ'ik. C. V. İstanbul: Çağrı Yay.
Özcan, Abdülkadir (2001). "İsmet Efendi, Fındıklılı". İslam Ansiklopedisi. C. XXIII. İstanbul: TDV Yay.
Babinger, Franz (2000). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. çev. Coşkun Üçok. Ankara: KB Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 13.06.2014Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Es-Seyyid Mehmed Efendi
Müderrisînden hattât-ı şehîr Şekerci-zâde. Şekerci Abdu'r-Rahmân Aga'nın ogludur. Magnisâ'da dogmuşdur. Dâru's-Saltana'ya geldigi vakitde yazı hâcesi meşhûr Kırîmî İbrâhim Efendi'den sülüs ve nesih yazısını biraz yazdıkdan sonra zamânında re'îsü'l-hattâtîn olan Yedikulleli Abdullâh Efendi'den erbâb-ı hutût miyânında müretteb olan meşkleri ikmâl ve ahz-ı icâzet ile muhassılu'l-âmâl oldı. Şekkarallâhu sa'yehû. Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis hazretlerinin musâhibân-ı şehriyârîlerinden Çavuş Ahmed Aga'nın şehriyâr-ı müşârün-ileyh hazretlerine sevk ü senâsı ile şeyh-i meşâyihu'l-hattâtîn Şeyh Hamdullâh Efendi Hazretleri'nin eser-i kitâbet-i üstâdâneleri olup Medîne-i Münevvere nevverahallâhu Ta'âlâ ilâ yevmi'l-âhirede mevcûd mevki'-i ihtirâm bulunan Mushaf-ı Celîle'den taklîden bir nüsha yazmak ve taraf-ı şehin-şâhîlerine getirmek vazîfe-i mukaddesesi ile o cânib-i akdese i'zâm buyuruldı. Bu zât Medîne-i âliyeye bi'l-vusûl o Mushaf-ı şerîfin şîve-i dil-firîbânesini taklîd iderek bir nüsha-i şerîfe ve bir Delâ'ilü'l-Hayrât yazdı. Farîza-i hacc-ı şerîfi îfê itdikden sonra İstanbul'da en hüner-ver mücellidlerden birine tezhîb itdirerek vazîfe-i mukaddeseyi itmâm eyledi. Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazretlerinin o esnâda cülûs-ı hümâyûnları şeref-vâki' olup bu zâtın bu hıdmet-i mukdimâne ve âşıkânesi ise tâc-dâr-ı ma'âlî-âsâr hazretlerinin mahzûziyyet-i nakd-i iş'ârîlerini müstelzim olmagla 1143 senesi evâsıtında ibtidâ-i hâric râddesinden İstanbul ru'ûs-ı hümâyûnı ve hadâ'ik-i mülûkânede müstahdem olan bendegânın meşk mu'allimligi tevcîh ve icrâ buyuruldı. Kadîmen sâkin oldıgı Büyük Ayasofya kurbunda Yerebatan semtinde Tavşan-ı Bî-zebân Sebîli mukâbilinde nakîbü'l-eşrâf Taşkendî Muharrem Efendi Hazretleri'nin türbe-i şerîfi yakîninde vâki' hânesinde yazı göstermek, meşk virmek işlerine üstâdâne müdâvemet iderdi. Kudemâ ve mütehayyizân-ı müderrisînden oldıgı hâlde 1166 cümâde'l-evvelinin dördünde dâr-ı bekâya âzim oldı. Üsküdâr'da Paşakapusı önünden Karaca Ahmed Câmii'ne giden câddenin sol cihetinde ve makberenin câmi'e yakın bulunan bir noktasında şeyh-i meşâyihu'l-hattâtîn üstâd-ı kemâlât-karîn Şeyh Hamdullah Efendi Hazretleri'nin medfen-i mübârekleri dâ'iresinde meşâhîr-i hattâtînden birçok zâtların mekâbir-i şerîfeleri arasında ve câddenin kenârında defîndir. Vefâtına o târîhde inşâd olunan târîhdir: "Şekerci-zâde nukl-i pâk-i ser-bezm ola me'vâya" 1166.
(Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şekâ'ik-i Nu'mâniyye ve Zeylleri-Fındıklılı İsmet Efendi, Tekmiletü'ş-Şekâ'ik fî Hakkı Ehli'l-Hakâ'ik. C. V. İstanbul: Çağrı Yay. 218-220.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 13.06.2014Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Es-Seyyid Mehmed Efendi
Müderrisînden hattât-ı şehîr Şekerci-zâde. Şekerci Abdu'r-Rahmân Aga'nın ogludur. Magnisâ'da dogmuşdur. Dâru's-Saltana'ya geldigi vakitde yazı hâcesi meşhûr Kırîmî İbrâhim Efendi'den sülüs ve nesih yazısını biraz yazdıkdan sonra zamânında re'îsü'l-hattâtîn olan Yedikulleli Abdullâh Efendi'den erbâb-ı hutût miyânında müretteb olan meşkleri ikmâl ve ahz-ı icâzet ile muhassılu'l-âmâl oldı. Şekkarallâhu sa'yehû. Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis hazretlerinin musâhibân-ı şehriyârîlerinden Çavuş Ahmed Aga'nın şehriyâr-ı müşârün-ileyh hazretlerine sevk ü senâsı ile şeyh-i meşâyihu'l-hattâtîn Şeyh Hamdullâh Efendi Hazretleri'nin eser-i kitâbet-i üstâdâneleri olup Medîne-i Münevvere nevverahallâhu Ta'âlâ ilâ yevmi'l-âhirede mevcûd mevki'-i ihtirâm bulunan Mushaf-ı Celîle'den taklîden bir nüsha yazmak ve taraf-ı şehin-şâhîlerine getirmek vazîfe-i mukaddesesi ile o cânib-i akdese i'zâm buyuruldı. Bu zât Medîne-i âliyeye bi'l-vusûl o Mushaf-ı şerîfin şîve-i dil-firîbânesini taklîd iderek bir nüsha-i şerîfe ve bir Delâ'ilü'l-Hayrât yazdı. Farîza-i hacc-ı şerîfi îfê itdikden sonra İstanbul'da en hüner-ver mücellidlerden birine tezhîb itdirerek vazîfe-i mukaddeseyi itmâm eyledi. Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazretlerinin o esnâda cülûs-ı hümâyûnları şeref-vâki' olup bu zâtın bu hıdmet-i mukdimâne ve âşıkânesi ise tâc-dâr-ı ma'âlî-âsâr hazretlerinin mahzûziyyet-i nakd-i iş'ârîlerini müstelzim olmagla 1143 senesi evâsıtında ibtidâ-i hâric râddesinden İstanbul ru'ûs-ı hümâyûnı ve hadâ'ik-i mülûkânede müstahdem olan bendegânın meşk mu'allimligi tevcîh ve icrâ buyuruldı. Kadîmen sâkin oldıgı Büyük Ayasofya kurbunda Yerebatan semtinde Tavşan-ı Bî-zebân Sebîli mukâbilinde nakîbü'l-eşrâf Taşkendî Muharrem Efendi Hazretleri'nin türbe-i şerîfi yakîninde vâki' hânesinde yazı göstermek, meşk virmek işlerine üstâdâne müdâvemet iderdi. Kudemâ ve mütehayyizân-ı müderrisînden oldıgı hâlde 1166 cümâde'l-evvelinin dördünde dâr-ı bekâya âzim oldı. Üsküdâr'da Paşakapusı önünden Karaca Ahmed Câmii'ne giden câddenin sol cihetinde ve makberenin câmi'e yakın bulunan bir noktasında şeyh-i meşâyihu'l-hattâtîn üstâd-ı kemâlât-karîn Şeyh Hamdullah Efendi Hazretleri'nin medfen-i mübârekleri dâ'iresinde meşâhîr-i hattâtînden birçok zâtların mekâbir-i şerîfeleri arasında ve câddenin kenârında defîndir. Vefâtına o târîhde inşâd olunan târîhdir: "Şekerci-zâde nukl-i pâk-i ser-bezm ola me'vâya" 1166.
(Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şekâ'ik-i Nu'mâniyye ve Zeylleri-Fındıklılı İsmet Efendi, Tekmiletü'ş-Şekâ'ik fî Hakkı Ehli'l-Hakâ'ik. C. V. İstanbul: Çağrı Yay. 218-220.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Es-Seyyid Mehmed Efendi
Müderrisînden hattât-ı şehîr Şekerci-zâde. Şekerci Abdu'r-Rahmân Aga'nın ogludur. Magnisâ'da dogmuşdur. Dâru's-Saltana'ya geldigi vakitde yazı hâcesi meşhûr Kırîmî İbrâhim Efendi'den sülüs ve nesih yazısını biraz yazdıkdan sonra zamânında re'îsü'l-hattâtîn olan Yedikulleli Abdullâh Efendi'den erbâb-ı hutût miyânında müretteb olan meşkleri ikmâl ve ahz-ı icâzet ile muhassılu'l-âmâl oldı. Şekkarallâhu sa'yehû. Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis hazretlerinin musâhibân-ı şehriyârîlerinden Çavuş Ahmed Aga'nın şehriyâr-ı müşârün-ileyh hazretlerine sevk ü senâsı ile şeyh-i meşâyihu'l-hattâtîn Şeyh Hamdullâh Efendi Hazretleri'nin eser-i kitâbet-i üstâdâneleri olup Medîne-i Münevvere nevverahallâhu Ta'âlâ ilâ yevmi'l-âhirede mevcûd mevki'-i ihtirâm bulunan Mushaf-ı Celîle'den taklîden bir nüsha yazmak ve taraf-ı şehin-şâhîlerine getirmek vazîfe-i mukaddesesi ile o cânib-i akdese i'zâm buyuruldı. Bu zât Medîne-i âliyeye bi'l-vusûl o Mushaf-ı şerîfin şîve-i dil-firîbânesini taklîd iderek bir nüsha-i şerîfe ve bir Delâ'ilü'l-Hayrât yazdı. Farîza-i hacc-ı şerîfi îfê itdikden sonra İstanbul'da en hüner-ver mücellidlerden birine tezhîb itdirerek vazîfe-i mukaddeseyi itmâm eyledi. Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazretlerinin o esnâda cülûs-ı hümâyûnları şeref-vâki' olup bu zâtın bu hıdmet-i mukdimâne ve âşıkânesi ise tâc-dâr-ı ma'âlî-âsâr hazretlerinin mahzûziyyet-i nakd-i iş'ârîlerini müstelzim olmagla 1143 senesi evâsıtında ibtidâ-i hâric râddesinden İstanbul ru'ûs-ı hümâyûnı ve hadâ'ik-i mülûkânede müstahdem olan bendegânın meşk mu'allimligi tevcîh ve icrâ buyuruldı. Kadîmen sâkin oldıgı Büyük Ayasofya kurbunda Yerebatan semtinde Tavşan-ı Bî-zebân Sebîli mukâbilinde nakîbü'l-eşrâf Taşkendî Muharrem Efendi Hazretleri'nin türbe-i şerîfi yakîninde vâki' hânesinde yazı göstermek, meşk virmek işlerine üstâdâne müdâvemet iderdi. Kudemâ ve mütehayyizân-ı müderrisînden oldıgı hâlde 1166 cümâde'l-evvelinin dördünde dâr-ı bekâya âzim oldı. Üsküdâr'da Paşakapusı önünden Karaca Ahmed Câmii'ne giden câddenin sol cihetinde ve makberenin câmi'e yakın bulunan bir noktasında şeyh-i meşâyihu'l-hattâtîn üstâd-ı kemâlât-karîn Şeyh Hamdullah Efendi Hazretleri'nin medfen-i mübârekleri dâ'iresinde meşâhîr-i hattâtînden birçok zâtların mekâbir-i şerîfeleri arasında ve câddenin kenârında defîndir. Vefâtına o târîhde inşâd olunan târîhdir: "Şekerci-zâde nukl-i pâk-i ser-bezm ola me'vâya" 1166.
(Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şekâ'ik-i Nu'mâniyye ve Zeylleri-Fındıklılı İsmet Efendi, Tekmiletü'ş-Şekâ'ik fî Hakkı Ehli'l-Hakâ'ik. C. V. İstanbul: Çağrı Yay. 218-220.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Es-Seyyid Mehmed Efendi
Müderrisînden hattât-ı şehîr Şekerci-zâde. Şekerci Abdu'r-Rahmân Aga'nın ogludur. Magnisâ'da dogmuşdur. Dâru's-Saltana'ya geldigi vakitde yazı hâcesi meşhûr Kırîmî İbrâhim Efendi'den sülüs ve nesih yazısını biraz yazdıkdan sonra zamânında re'îsü'l-hattâtîn olan Yedikulleli Abdullâh Efendi'den erbâb-ı hutût miyânında müretteb olan meşkleri ikmâl ve ahz-ı icâzet ile muhassılu'l-âmâl oldı. Şekkarallâhu sa'yehû. Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis hazretlerinin musâhibân-ı şehriyârîlerinden Çavuş Ahmed Aga'nın şehriyâr-ı müşârün-ileyh hazretlerine sevk ü senâsı ile şeyh-i meşâyihu'l-hattâtîn Şeyh Hamdullâh Efendi Hazretleri'nin eser-i kitâbet-i üstâdâneleri olup Medîne-i Münevvere nevverahallâhu Ta'âlâ ilâ yevmi'l-âhirede mevcûd mevki'-i ihtirâm bulunan Mushaf-ı Celîle'den taklîden bir nüsha yazmak ve taraf-ı şehin-şâhîlerine getirmek vazîfe-i mukaddesesi ile o cânib-i akdese i'zâm buyuruldı. Bu zât Medîne-i âliyeye bi'l-vusûl o Mushaf-ı şerîfin şîve-i dil-firîbânesini taklîd iderek bir nüsha-i şerîfe ve bir Delâ'ilü'l-Hayrât yazdı. Farîza-i hacc-ı şerîfi îfê itdikden sonra İstanbul'da en hüner-ver mücellidlerden birine tezhîb itdirerek vazîfe-i mukaddeseyi itmâm eyledi. Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazretlerinin o esnâda cülûs-ı hümâyûnları şeref-vâki' olup bu zâtın bu hıdmet-i mukdimâne ve âşıkânesi ise tâc-dâr-ı ma'âlî-âsâr hazretlerinin mahzûziyyet-i nakd-i iş'ârîlerini müstelzim olmagla 1143 senesi evâsıtında ibtidâ-i hâric râddesinden İstanbul ru'ûs-ı hümâyûnı ve hadâ'ik-i mülûkânede müstahdem olan bendegânın meşk mu'allimligi tevcîh ve icrâ buyuruldı. Kadîmen sâkin oldıgı Büyük Ayasofya kurbunda Yerebatan semtinde Tavşan-ı Bî-zebân Sebîli mukâbilinde nakîbü'l-eşrâf Taşkendî Muharrem Efendi Hazretleri'nin türbe-i şerîfi yakîninde vâki' hânesinde yazı göstermek, meşk virmek işlerine üstâdâne müdâvemet iderdi. Kudemâ ve mütehayyizân-ı müderrisînden oldıgı hâlde 1166 cümâde'l-evvelinin dördünde dâr-ı bekâya âzim oldı. Üsküdâr'da Paşakapusı önünden Karaca Ahmed Câmii'ne giden câddenin sol cihetinde ve makberenin câmi'e yakın bulunan bir noktasında şeyh-i meşâyihu'l-hattâtîn üstâd-ı kemâlât-karîn Şeyh Hamdullah Efendi Hazretleri'nin medfen-i mübârekleri dâ'iresinde meşâhîr-i hattâtînden birçok zâtların mekâbir-i şerîfeleri arasında ve câddenin kenârında defîndir. Vefâtına o târîhde inşâd olunan târîhdir: "Şekerci-zâde nukl-i pâk-i ser-bezm ola me'vâya" 1166.
(Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şekâ'ik-i Nu'mâniyye ve Zeylleri-Fındıklılı İsmet Efendi, Tekmiletü'ş-Şekâ'ik fî Hakkı Ehli'l-Hakâ'ik. C. V. İstanbul: Çağrı Yay. 218-220.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MEHMED FUÂD PAŞA, Keçeci-zâde | d. 1815 - ö. 1869 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ÜVEYSÎ, Derviş Üveys | d. ? - ö. 1669 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | RÂCÎ, İmam Yusuf Efendi-zâde Süleyman Râcî Efendi | d. ? - ö. 1755 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | SERVET BEYBABA, Ahmed Tevfik | d. 1845 - ö. 1895 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HACI EMİNE/ŞEM'Î'NİN GÜLÜ/ŞEM'Î'NİN BÜLBÜLÜ, Emine | d. 1824/1845/1846 ? - ö. 1934/1941? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | CEVRÎ | d. 1845 - ö. 1925 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | TAŞÇI ALİ (USTA), Ali | d. 1849 - ö. 1904 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | YUSUF DEDE | d. 1834 - ö. 1904-1905 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Ali Ferruh (İBNÜRREŞAT) | d. 5 Haziran 1865 - ö. 20 Ekim 1904 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Nedim Gürsel | d. 05 Nisan 1951 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Sema Göktaş | d. 1962 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Cevdet Yalçın | d. 03 Temmuz 1943 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | İBRÂHÎM, Yalvaçlı İbrâhîm Efendi | d. ? - ö. 1876 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | DEM’Î, Yûsuf | d. 1844 - ö. 1862 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | AHMED EFENDİ, Bosnalı | d. ? - ö. 1883 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | RÂGIB, Ahmed Râgıb Efendi, Bursalı | d. 1792-93 - ö. 1855-56 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | KÂDİRÎ, Abdülkadir Hamîdî Efendi | d. ? - ö. 1548 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | AHMED, Şeyh Gazzî Ahmed Efendi | d. 1644-1645 - ö. 27.01.1738 | Madde Adı | Görüntüle |