Abdülhalim Memduh

(d. 1866 / ö. 21 Temmuz 1905)
Şair, yazar
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Edebî hayatına, Tanzimat II. Kuşak ile Servet-i Fünun Dönemi Türk Edebiyatı arasında kalan, Servet-i Fünun’a zemin hazırlayan ve “Ara Nesil” diye adlandırılan dönemde başlayan Abdülhalim Memduh, 1866'da İstanbul’da doğdu. Hakkında fazla bilgi sahibi olamadığımız babası, Hakkari'de görev yaptığı sırada 1890'da vefat eden kaymakam Ali Râgıp Bey'dir. Memduh’un hayatında önemli bir yeri olan annesi oğlunun sürgün günlerinde yanında bulunan, gayet zarif, edebi zevki mükemmel ve oğlu gibi müstehzi ve mukallid bir kadın idi. Cenap Şehabettin kendisini “Memduh’un validesi pek ince, latif bir hanımdı. Oğlunu delice severdi. Dünyada onun Memduh’tan ve Memduh’un ondan başka kimseleri yoktu. Menfa yollarında hiç birbirlerinden ayrılmadılar. Ölüm yolunda da ikisi birbirini pek yakından takip etti” (1921: 3) sözleriyle anlatır.

Düzenli bir eğitim hayatı olmayan Memduh, belirli bir süre Lisan Mektebine gittikten sonra Mekteb-i Hukuka girdi. Bu sıralarda bir taraftan Hârici Nezâreti Hukûk-ı Muhtelite Kalemi kâtipliğinde görev yaparken diğer taraftan da Mîzân gazetesinde imzasız yazılar neşretmekteydi. 1306/1888 yılında yedi sayı çıkabilen  Muhit mecmuasının yazı işlerini yönetti. Aynı yıl Mekteb-i Hukûk'un ikinci sınıfındayken “Azizim, hazırlan. Öyle sizin geçenlerde yaptığınız gibi çocukça değil, fakat ciddi, fakat hafî bir cemiyet teşkil eyliyoruz. Şimdilik alttan alta neşriyat ile, daha sonra faaliyet ile, icraat ile elden geleni yapacağız. Bu memleketi bu istibdattan kurtaracağız!” (Öngül 2002: 33) ifadeleriyle düşüncelerini dile getirdiği yakın arkadaşı Ali Kemal ve Midillili Hüsâmeddîn, Kastamonulu Fahrî, Uşşâkî-zâde Süleyman, Tâhir Ken'ân Beylerle beraber gizli bir cemiyet kurma girişimi yüzünden tutuklandı. Sekiz on aylık bir tutukluluğun ardından 1306/1888 yılında Konya'ya sürüldü. Konya’da Vali Hacı Hasan Paşa görevde iken vilayet maiyet memurluğu ve vilayet tercümanlığı yaptı. Hakkındaki şikâyetler üzerine valinin teveccühünü kaybetti. Ali Kemâlî Paşa'nın valiliği sırasında da vilayet tercümanı oldu. 1897’de sürgün yeri Trablusgarb'a çevrildi. Yolda İskenderiyye'ye firar etti, oradan padişaha bir dilekçe yazdı ve bu bölgenin havasının kendisine iyi gelmediğini öne sürerek sürgün yerinin başka uygun bir yere değiştirilmesini rica etti. İsteği kabul edilerek tercih kendisine bırakıldı, o da kendi isteğiyle İzmir'e gitti. Burada Vali Kâmil Paşa'nın yanında vilayet tercümanlığı yaptı. İzmir'de Muktebes ve Hizmet gazetelerinde yazıları neşredildi. Yirmi altı ay İzmir’de kaldıktan sonra 1899’da bir kış günü sırtında ince bir palto ile karadan beygir üstünde Bitlis’e sürüldü. Yanında aynı akibeti paylaşan arkadaşları Tokadî-zâde Şekîb, Tevfîk Nevzâd ve Mevlevî şeyhi Nûrî Efendi de vardı, annesi de yanındaydı. Bir süre Bitlis'te kaldıktan sonra sonra Bitlis vali vekili Çerkes Ferik Ali Paşa'nın yardımlarıyla 1318/1900 senesinde vilayet tercümanı olarak İzmir'e döndü.  

Yeniden sürüleceği korkusuya Avrupa'ya kaçtı; beş yıl kadar Tunus, Fransa ve İngiltere'de yaşadı. Avrupa'da çok eziyet ve sıkıntı çekti. Prens Mustafa Fâzıl Paşa'nın kızı Prenses Nazlı Hanım'ın yardımlarıyla ve özel dersler vererek hayatını sürdürdü. Uykusuzluk hastalığı yüzünden aldığı uyuşturucu karışımı bir ilaç sebebiyle 21 Temmuz 1905’te -henüz otuz dokuz yaşında- İngiltere'de Folcestone şehrinde vefat etti. Cenazesi Abdülhak Hâmid'in yardımıyla kaldırıldı. Daha sonra hâmisi Prens Mustafa Fâzıl Paşa'nın kızı Prenses Nazlı Hanım, cenazesini Tunus'a naklettirdi ve hayatında iken vasiyet ettiği bir yere defnedildi (Aygün 2004: 86). Nazlı Hanım bilahare Abdülhalîm Memdûh'un annesini de Tunus'a getirtmiş ve o da Tunus'ta vefat etmiştir. Meşhur şair Eşref, onun ölümü için tarih beyti "Kabri hâricde kalınca söyledim târîhini / Şâhid-i hürriyetin Memdûh Bey kurbânıdır" şeklinde olan 51 beyitlik çok samimi ve eşi az bulunur bir mersiye söylemiştir.

Edebî alanda en verimli yılları, 1888 yılında Konya’ya sürgün edilmeden önceki zamanları olan Abdülhalim Memduh; Tercüman-ı HakikatMîzanMuhitNihalGülşenHamiyyetSebatRisale-i HafîUmran, İrtika, Ahenk, Servet-i Fünun, MuktebesHizmet gibi pek çok mecmuada yazar. Ara Nesil sanatkârlarından olan Memduh’un kendi adıyla yayımladığı ilk şiir, 1884’te Tercüman-ı Hakikat’te çıkan “Müteverrime” başlığını taşır. Aynı yıl, içinde otuz bir şiirin bulunduğu Tasvir-i Vicdan isimli şiir kitabını çıkarır. “Onunla nasıl buluştuk, bilmiyorum. Fakat derhal seviştik. Onda kendisine temiz ve iyi görünen şeylere derhal teslim olan bir kalp ihtiyacı vardı. Fakat pis ve kötü görünen şeylere de affetmeyen, aman vermeyen bir husumeti vardı ki keskin taarruzlarla bir şamar gibi yapışan yahut bir kamçı gibi yaran nüktelerle, cinaslarla taşardı.” (Öngül 2002: 15-16) diyerek aralarındaki muhabbetten bahseden Halit Ziya ile 1885’te yakın arkadaş olur. 1886’da Tasvir-i HissiyatBürhan; 1887’de Bedriye; 1888’de Reşid PaşaTarih-i Edebiyat-ı Osmaniye isimli eserlerini yayımlar. Tasvir-i Hissiyat’ta farklı şekil ve ölçülerle yazdığı 26 şiire yer verir. Manzum bir eser olan Bürhan, nazma çekilmiş tarihi bir hikâyedir. Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden Kara Süleyman Paşa'nın zaferlerini ve kahramanlığını hikâye eden bir eser olup Viyana hatıralarınınn ihyası düşüncesiyle kaleme alınmıştır. Bedriye, hece vezniyle yazılmış üç perdelik manzum bir piyesidir. Aslında yayımladığı ilk piyes, Nokta dergisinde tefrika hâlinde çıkan Nâlân olsa da derginin kapanmasıyla tefrika yarım kalır. Abdülhak Hâmit’in Nesteren kitabından etkilenerek yazdığı Nâlân, Afgan sarayında geçen bir olayı anlatır. Reşid Paşa, devlet adamlığına ve kişiliğine hayran olduğu Reşit Paşa’nın hayatını ele aldığı biyografik eseridir. Abdülhalim Memduh’un şüphesiz en önemli eseri, Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye’dir. Osmanlının bilinen ilk matbu edebiyat tarihi olması açısından önem taşıyan ve mukaddimede edebiyatın önemine temas eden bu kitap; “Birtakım keyfiyyât-ı edebiyye”, “Sinan Paşa’dan Akif Paşa’ya kadar” ve “Akif Paşa’dan şimdiye kadar” isimlerini taşıyan üç bölümden oluşur. Üçüncü bölümde Âkif Paşa, Pertev Paşa, Reşîd Paşa, Şinâsî, Nâmık Kemâl, Ziyâ Paşa, Recâ'î-zâde Mahmûd Ekrem ve Abdulhak Hâmid'den bahsedilmekte, eserlerinden örnekler verilmektedir. Kronolojik bir sıraya uyulan esere 15. yüzyıldan öncesi dahil edilmemiştir. Şiir bölümü Fuzûlî, nesir bölümü ise Sinân Paşa ile başlatılır. Bu eserde Nâbî'nin Nedîm'den sonra anılması gibi tarih hataları; Bâkî ve Şeyhülislâm Yahya gibi bazı isimlere hiç yer verilmezken Nedîm'e yedi, Nâ'ilî'ye yarım sayfa yer ayrılması gibi keyfilikler görülür. Eser hazırlanırken yeterli kaynak taraması yapılmamıştır. Bu tür eksik ve hatalarına rağmen Târîh-i Edebiyyât-ı Osmâniyye bir ilk örnek olarak önemlidir (Özgül 2002: 75).

Avrupa’ya firar ettikten sonra, 1901’de Paris’te Le Libéral Ottoman adıyla siyasi bir gazete çıkarır ve Şura-yı Ümmet mecmuasında da yazar. Aynı yıl Edmond Fazy'le Fransızca yayımlanmış ilk Türk edebiyatı antolojisi olan Anthologie de l’Amour Turc ve 1902’de Mazlum Türklere Mev’ize başlıklı siyasi içerikli iki kitabı yayımlar. Anthologie de l’Amour Turc’te Jön Türklerden bahsederek Osmanlı Devleti’nin gerilemesinin sebebi olarak gördüğü II. Abdülhamit yönetimini eleştirir. Mazlum Türklere Mev’ize ise siyasi düşüncelerini dile getirdiği ve hürriyet fikrini vurguladığı bir risaledir.

Devamlı Vatan ve Asır kütüphanelerine giderek buralarda çalışan Abdülhalim Memduh; şiir, piyes, edebiyat tarihi alanlarında eserler yazar. Şiirle alakalı fikirlerini ise özellikle Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye’de belirten Memduh’a göre iyi bir şair olmanın ölçüsü, orijinal olmak ya da taklit edilemez olmaktır. Bahsi geçen kitabında “Söz ‘ale’l-ıtlâk nazm ile nesr gibi iki bedraka-i efkâra inkısâm ediyor; bu mehâsin-i insâniyye ise gûyâ o mâlikâne-i nutkun birer şevher-i vezni mesâbesindedir ki, biri libâs-ı âhenk ile tezeyyün eder, edâ-yı letâfetle hırâmân olur; diğeri reng-i ‘ulviyyetle televvün eder, âheng-i tabî‘atla nümâyân olur.” (Memduh 1888: 4) diyerek sözü nazım ve nesir şeklinde ikiye ayırır. Edebiyatın işlevlerini ise “tezkiye-i fikr, tezyîn-i hatıra, tasfiye-i zevk, tahkîm-i vicdân, tevzih ve tevsî’-i anâsır-ı ‘akliyye” (Memduh 1888: 5) olarak sıralar. Türk şiirini Fuzuli, I. Selim, Bâki, Nef’i, Nedim, Nâbi, Ragıp Paşa, Enderunlu Fazıl Bey, Kâzım Paşa, Ziya Paşa, Ârif Hikmet Bey isimlerini dâhil ettiği “Asya mektebi” ve Abdülhak Hâmit, Namık Kemal, Recaizâde Mahmut Ekrem, Halit Ziya, Tevfik Fikret, Cenap Şehabettin, Süleyman Nazif, Fâik Ali, Mehmet Rauf, Hasan Fehmi isimlerini dahil ettiği “Avrupa mektebi” olmak üzere iki başlıkta inceler. Ona göre Asya mektebi, Doğu şiirinin klasik biçimlerini sürdüren eski şairlerce temsil edilirken; Avrupa mektebi, Batı edebiyatını örnek alan ancak Türk ve millî olma vasfını da taşıyan yeni bir mekteptir. “Şimdiye kadar vezin ve kafiyeye fikrimi ittibâ’ ettirmedim. İstediğim fikri istediğim vezin ve kafiye ile ifade ettim. Fakat kayıttan ziyade kayıtsızlığı hoş gördüğümü inkâr edememek mecburiyetindeydim” (Öngül 2002: 116) derken şiirin vezin gibi birtakım sınırlamalardan kurtarılması gerektiğini ifade eder. Halk şiirini millî şiir olarak görür. İlk şiirlerinde Divan edebiyatından yararlansa da sonraları özellikle Abdülhak Hâmit, Recaizâde Mahmut Ekrem, Muallim Naci ve Namık Kemal’den etkilenen Abdülhalim Memduh’un şiirlerinde Ara Nesil sanatkarlarının eserlerine hâkim olan melankolik veya karamsar tavır görünür. Şiirlerinde aşk, tabiat, yalnızlık gibi bireysel konuları işler. Abdülhâk Hâmid'in izinde yazdığı felsefî ve hikemî şiirlerinde şairin varlık ve evren hakkındaki düşüncelerini de bulabiliriz. Nesirlerinde ise daha çok siyasi düşüncelerine yer verir. Lisanın parlak sayfası olarak tanımladığı edebiyatı ve edebî eseri kavimlerin delili olarak görür.

Basılmayan bazı eserleri ise şunlardır:

1. Abdülhalîm Memdûh: Manzum bir eserdir. Yazma hâlindedir.

2. Askerlik: Mensur bir eserdir, basılmamıştır.

3. Hukûk-ı İdâre: Babasının adıyla neşredilmiştir. 60 sayfa olarak 1394/1887 yılında İstanbul'da basılmıştır.

4. İclâl - Viyana Muhasarası: Manzum bir tiyatrodur. Basılmamıştır.

5. İğbirâr: Şiirlerinin toplandığı bir eserdir. Basılmamıştır.

6. Re'is Bey: Tutuklu bulundukları sırada kendilerini yargılayan Hüsnü Bey'i hedef alan bir perdelik oyundur. Basılmamıştır.

7. Şerî'at-ı İctimâ'iyye: Mensur ve tercüme bir eserdir. Basılmamıştır.

8. Ümîdsiz Mülâkat Yâhud İstifâde-i İbret: Tiyatro eseridir. 1292/1875 yılında 58 sayfa olarak İstanbul'da basılmıştır. Abdülhalîm Memdûh'a ait gösterilen bu eserin, doğum tarihi göz önünde bulundurulduğunda ona ait olup olmadığı şüphelidir.

Kaynakça

Akyüz, Kenan (1995). Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri (1860-1923). İstanbul: İnkılâp Kitabevi.

Aygün, Özcan (2004). "Memduh, Abdulhalim". İslam Ansiklopedisi. C. XXIX. İstanbul: TDV Yay. 85-86.

Enginün, İnci (2009). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839-1923). İstanbul: Dergâh Yayınları.

Memduh, Abdülhalim (1888). Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye. İstanbul: Mahmutbey Matbaası.

Öngül, Bilal (2002). Abdülhalim Memduh’un Hayatı ve Eserleri Üzerine Bir Araştırma. Doktora Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi.

Özgül, M. K. (2002). "Abdülhalim Memduh". Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. I. Ankara: AKM Yay. 75.

Şehabeddin, Cenap (14 Temmuz 1921). “Aziz Hatıralar”. Peyam-ı Sabah, s. 3.

Tanpınar, Ahmet Hamdi (2001). 19uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Çağlayan Kitabevi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLAN - DR. ÖĞR. ÜYESİ ZEHRA YAZBAHAR
Yayın Tarihi: 13.11.2019
Güncelleme Tarihi: 25.10.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Tasvir-i VicdanNişan Berberyan Matbaası / İstanbul1884Şiir
Tasvir-i HissiyatKasbar Matbaası / İstanbul1886Şiir
Bürhan? / İstanbul1886Hikâye
BedriyeMahmutbey Matbaası / İstanbul1887Tiyatro
Reşid Paşa? / İstanbul1888Biyografi
Tarih-i Edebiyat-ı OsmaniyeMahmutbey Matbaası / İstanbul1888Edebiyat Tarihi
Abdülhamid ve Genç Türk Bir Harem Ağası (Refik Nevzat ile)? / Paris1901Tiyatro
Mazlum Türklere Mev’ize? / Paris1902Diğer
Ne Bekliyoruz?? / Londra1902Diğer
Anthologie de l’Amour Turc (Edmond Fazy ile)? / Paris1905Antoloji

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1HASÎBÎ, Güzelce Rüstem Paşa-zâde Hüseyin Efendid. ? - ö. 1614-15Doğum YeriGörüntüle
2Ali Selahattin Yiğitoğlud. 1887 - ö. 31 Aralık 1939Doğum YeriGörüntüle
3Ziya Hanhand. 27 Mayıs 1906 - ö. 26 Temmuz 1977Doğum YeriGörüntüle
4RÂMî, Rızad. 1866 - ö. 1921Doğum YılıGörüntüle
5SÂNÎ, Sânî Efendid. 1866 - ö. 1935Doğum YılıGörüntüle
6FERDÎ, Ahmed Ferîd Efendid. 1866-67 - ö. 1910Doğum YılıGörüntüle
7FECRÎd. ? - ö. 1905-06’da hayattaÖlüm YılıGörüntüle
8KUL HALİLd. 1840-1850? - ö. 1905-1915?Ölüm YılıGörüntüle
9NÂFİZ, Hacı Hamdîd. 1849 - ö. 1905Ölüm YılıGörüntüle
10Kemal Edip Kürkçüoğlud. 1902 - ö. 14 Nisan 1977MeslekGörüntüle
11Hasan Yiğitd. 15 Ekim 1954 - ö. ?MeslekGörüntüle
12Refik Aydınd. 1950 - ö. ?MeslekGörüntüle
13Ahmet Semih Mümtazd. 1879 - ö. 28 Nisan 1956Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Recaizade Mahmut Ekremd. 1 Mart 1847 - ö. 31 Ocak 1914Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Muallim Nacid. 1850 - ö. 13 Nisan 1893Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Mahmut Yesarid. 1895 - ö. 16 Ağustos 1945Madde AdıGörüntüle
17HALÎM, Abdulhalîm Efendid. 1829 - ö. 1891Madde AdıGörüntüle
18HALÎM, Çelebi Abdülhalim Efendid. 1625/1626 - ö. 1679/1680Madde AdıGörüntüle